2 nolu yazim komisyonu tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 6,49 Mb.
səhifə19/84
tarix30.04.2018
ölçüsü6,49 Mb.
#49645
növüYazi
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   84

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ne kadar güzel Hocam, sen doktora tezini kabul eden, reddeden … içerisinde ne kadar güzel.

Buyurun, Sayın Öztürk.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Efendim, şimdi iki pencere var tabii; hükûmet penceresinden baktığımız vakit hadise farklı görülüyor, çalışanlar penceresinden baktığımız vakit farklı görülüyor. Şimdi, elbette ki Hükûmet, kendi penceresinden baktığı vakit çok cimri davranıyor, kendisini sıkıntıya düşürebilecek birtakım adımların atılmasından rahatsız oluyor. Çalışanlar da tabii ki insanca yaşamanın gereklerinin yerine getirilmesini istiyorlar. Ama bu arada bir dengeyi kurabilirsek, yani çalışanlar Hükûmeti koruma endişesiyle hareket ederse, Hükûmet de çalışanları koruma endişesiyle veya daha da imkânları zorlayarak iyileştirme endişesiyle hareket ederse, bir ortak yolu bulabilirsek sanki bir mesafe kat etmiş oluruz. Ama yani sadece Hükûmet penceresinden bakarsanız, şimdi Sayın Başkanım orada oturuyorsunuz, buradan herhangi bir kararın çıkması mümkün değil.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Boş ver Hükûmeti İyimaya.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hükûmet kendisini sıkıntıya sokacak… Nitekim bugüne kadar hiçbir hükûmet kağıt üzerinde bu hakları vermiş ama icraatta kendisi bunların önüne dikilmiş kalmıştır. Ama dünyayla entegre olma noktasında da birtakım adımları da atmak mecburiyetindeyiz. Yani Hükûmet de biraz daha cömert olmak mecburiyetinde, biraz daha korkularını yenmek mecburiyetinde. Korkularını nasıl yenersiniz? Tabii ki bu maddelerin arkasından sınırlama maddeleri geliyor. Yani biz her zaman söylediğimiz gibi elbette ki insanımızı odağa alıyoruz, en önemli olan insanımız ama insanımızın bu hakkının bu hukukunun sağlanmasını sağlayabilecek bir otoriteye de ihtiyaç var. Onu da korumak mükellefiyeti altındayız. Yani biz biraz daha hoşgörülü davranalım ama Hükûmet, lütfen, biraz daha cömert biraz daha bu insanların insanca yaşamak gibi haklarını koruma mesuliyeti altında olduğunuzu unutmayın.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sayın Başkanım, şimdi bu konuda neden biraz ısrar ediyoruz? Yani onun gerekçelerini de ortaya koymak lazım, yani kamuda çalışanlar kabul edelim ki, hakikaten ekonomik açıdan istismar ediliyorlar. Bakın siz “4+4 ben verdim.” dediğiniz zaman, bunun yıllık ortalaması 6,78’dir, 8 değildir; 6,78’dir. Bu enflasyonun altındadır, sizin Hükûmetinizden evvel Türkiye ekonomik krizleri geçirmesine rağmen, verilen zamların üstüne artı o yıl ekonomi yüzde kaç büyümüşse refah artış payı konuldu. Şu anda kalkınıp, uçtu dediğimiz Türkiye’de fert başına millî gelirin yakalanamayacak kadar hızlı yükseldiğini söylediğimiz dönemde, biz enflasyonun altında kamu çalışanlarına zam veriyoruz. Üstelik “Ekonomi çok büyüdü, kamu çalışanı olarak bu büyümeden senin hiçbir hakkın yok.” diyoruz, onu da dikkate bile almıyoruz; bu olmaz, bu olmaz. Onun için burada düzenlemeyi, bu söylediğimiz durumu düzeltmeye imkân verecek bir ana ilkeyi buraya koymamızın faydalı olduğunu düşünüyoruz.

PRO. DR. HASAN TUNÇ – Sayın Başkanım, gerçi Sayın Hocam da biraz önce ifade ettiler. ILO’nun genel yaklaşımı da malumunuz yani uluslararası hukukun da bu anlamdaki genel yaklaşımı bu yönlü, yani çalışanlar tarzında gerek toplu iş sözleşmesi açısından gerekse grev hakkı açısından düzenleme söz konusu. Bunun istisnaları ise ülke şartlarına göre her hukuk sisteminin kendi ürettiği bir yapı olarak ortaya konuyor. Dolayısıyla biz de burada bence, gerek toplu iş sözleşmesi açısından gerek grev açısından yani o çalışanları kendi içerisinde nitelendirmekten çok, bir bütün olarak ele alıp, onun istisnalarını da belirlediğiniz temel ilkelere göre kanun koyucuya bırakmanın daha doğru ve anayasa yapım yöntemi açısından da daha uygun bir yaklaşım olacağı kanaatindeyim.

Teşekkür ediyorum.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Teşekkür ediyorum.

Şimdi değerli arkadaşlar, üç parti eksenlerde birleşince bana böyle çok güzel etkili hücum ediyorlar. Tabii şimdi şöyle söyleyeyim değerli arkadaşlar: Bir, bir defa benim bu konuda özellikle problemin tabiatı, yansımaları, inikâsları bakımından hususiyet arz ettiği için bu konuda müzakere, iç müzakeremi yaparak geldim. İki, burada benim kendi samimi kanaatim, memurluk sistemi reformu yapılmadan -ki o 126’da konuşacağız- orası daraltılmadan, hizmet akdindeki esnekliği -esneklik var- idare hukukunun, imperium hukukunun koruyucu normlarıyla orada duruyorlar. Grev hakkı tanıdığınız zaman bir Hükûmet sorunu, bir siyasal sorun değil, bir sistem sorunu doğar, sistem riski, sistem tehdidi doğar; bir.

İki: Hakem kurulunun yapısıyla ilgili görüşlere saygıyla yaklaşılabilir, oraya vardığımız zaman onun objektifleştirilmesi ve tarafsızlaştırılması noktasında bir çaba da gösterebiliriz, ona varım.

Bugün istisna yoluyla sağlayacağınız, yani yasalarda getireceğiniz istisna yoluyla sağlayacağınız düzenin Anayasa yargısındaki, Anayasa yargısının sahip olduğu denetim yoluyla bir sistem risklerini bünyesinde taşır. Ben, görüyorum; yani, ben Türkiye'nin hayrına bir gelişme olarak görüyorum üç partinin birleşmesini, bu konuda konsensüsün ortaya konmasını.

Şimdi, buradaki problem şu: Biz kendimizinkini… Tanımlanmış yetkim var, ben onu aşamam. Yani onu parantez içerisine koyarız, formülasyon şudur: “Çalışanlar ve işverenler arasındaki ilişkileri düzenlemek üzere herkesin toplu sözleşme hakkı vardır.” Formülasyon o. Biz buradan… Pardon, “…toplu iş sözleşmesi hakkı vardır.“ Mecburen “toplu sözleşme” dememiz de lazım Hocam ona, çünkü hem memur var hem şey var biliyorsunuz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Olur.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Biz ise burada “İşçiler ile işverenler arasında toplu iş sözleşme hakkı var, memurların da toplu sözleşme hakkı var.” diyeceğiz, ihtirazı kayıt koyacağız, o sizin de faydanızadır. Yani bakın, iktidar bu noktaya gelmiyor diye falan… Benim bu yetki tanımlanmış yetki Hocam, yoksa ben aynı noktaya gelebilirim.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Tamam.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bunu birinci cümleye böyle koyalım.

İkincisi: Bu haklarla ilgili özel yasa çıkarılacak işleyişi, usulleri, esaslarıyla ilgili; onu koyarız. Bizimkini de ilave norm olarak hakem kurulunun… Onu tartışalım, objektifleştirilmesi…

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Peki, Hocam.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yani bir kanuna değil de, aynen Yüksek Hakem Kurulunda… Yüksek Hakem Kurulu da galiba kanunla galiba değil mi Mehmet Bey?

MEHMET PARSAK – Yüksek Hakem Kurulu kanunla.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ama oradaki ilkeleri koyabiliriz, “objektif, tarafsız” diye hakem kuruluna ilke koyabiliriz, öyle bir genişleme sağlayabiliriz. Öbürünü ben şey yapamam, yani hem vicdanen istihdam reformu yapılmadan böyle bir norm çizmek… Kimse cesaret edemez, yani siyasal iktidarlar değil, gelen bütün hükûmetler cesaret edememiş buna. Bu reform yapılırsa tamam. Ben de o kaydı koyacağım, “Reformun yapılması hâlinde bu düşünülebilir.” diye kayıt koyacağım. Bu normu böyle yazalım.

Hocam, yetkim yok benim.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Ona saygım var, ancak size şunu söyleyeyim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Onu yapamam, keşke yapsam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, tamam.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Türk Hava Yolları, tabii katılıyorum.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Türkiye’de bugün işçiler şey yapma hakkına sahipler, bu işçiye bu sendikalar ne yapıyorlar Türkiye’de? Biz sendikaları o hâle getirdik ki çalışanın hakkını koruyamaz bu sendikalar.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Onu geçtik ağabey.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Türk-İş dediğimiz sendika hikâye. Koskoca Türkiye'nin sendikal hareketinin lokomotifi olan şey şu anda kâğıttan kaplan pozisyonunda. Şimdi, buraya geldi -siz de oradaydınız galiba- Memur-Sen, Memur-Sen’i dinledik. Bir de bize broşür verdi. 2002 yılında 41-42 bin üyesi var Memur-Sen’in, bize broşürü verdiğinde bastırdığı broşürde memur sayısı 511 bine çıkmış. Hakem Kurulunun verdiği şeye “Asarım, keserim.” dedi, şimdi kedi gibi hiç ortada yok. Şu anda devlet memurlarıyla da ilgili, işçilerle de ilgili Türkiye'nin tablosu bu. Yani “Ben ileride istihdam reformu yaparım, ondan sonra da bunları düzeltirim.” Bu olacak şey değil ama tekrar aynı şeyi söylüyoruz: Biz burada bütün çalışanlara bu hakkı genel anlamda kabul ederiz, ondan sonraki maddelerde de bunun nasıl sınırlandırılacağına dair daha somut şeyler koyarız ki sistem aksamasın, sizin söylediğiniz sakınca olmasın.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sizin söylediğinizi saygıyla karşılıyorum. Ben zaten farklı bir şey yapmıyorum.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sizi ikna etmeye çalışıyoruz Sayın İyimaya.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, yok; ben burada müzakere ettim, anhasını minhasını tartıştım ve faydalı müzakere bu, geçiyor. Ben de bir iktidar meselesi değil, bir sistem meselesi olarak bakıyorum. O sistemik reformu yaptığımız zaman aynı noktadayım. Hocam, bunun üçünü bir başlık altında… “Toplu sözleşme ve grev hakkı” başlık bu. Formüle edin Hocam, hangisini şey yaparsanız…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir dakika… ”Toplu iş sözleşmesi” mi diyoruz, “toplu sözleşme” mi diyoruz?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – “Toplu sözleşme.”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Toplu sözleşme” diyeceğiz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, birinci fıkrayı koy. Orada “Çalışanlar ve işverenler karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu sözleşme yapma hakkına sahiptir.”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam, bitti.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yalnız burada bir tek BDP’nin getirdiği bir şey var.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok; durumlarını koruma…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “…durumlarını korumak ve geliştirmek…”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok; düzenleme zaten o, gerekçe o. Düzenlemek o, niçin yapacaksın? Durumunu geliştirmek için, çeşitlendirmek için.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Amacı bu zaten.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bu, bir.

İki…

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama toplu iş sözleşmesi…



BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hocam, bir dakika… Sen üçe koyacaksın koskocaman kırmızını koyacaksın. Biz şimdi diyoruz ki…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bir dakika Hocam…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – İkinci fıkraya geç…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok Hocam, bir dakika…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sen buradaki zorunluluğu birin altına…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok Hocam, ayrı bir hak olarak koyacağız. Hocam onu bana bırak sen, bana bırak.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ha, tamam, peki. Bir dakika…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ahmet Bey, sadece memurlar için mi konuşuyoruz?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, memur ve işçiler için konuşuyoruz, doğru. Şimdi sizin çözümünüz memur-işçi ayrımı yok, çalışanlar hem memurları kapsıyor hem işçileri kapsıyor. Biz şimdi ikiye ayırıyoruz.

Parantez açın, “Adalet ve Kalkınma Partisi…”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Pardon Hocam, bir dakika…

“Toplu sözleşmesi” yok, “toplu sözleşme yapma hakkına sahiptir.”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Yapma hakkı” değil…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hepimiz “yapma hakkı” demişiz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yürürlükteki Anayasa’ya bakalım.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – “Toplu sözleşme yapma hakkı” daha doğru Hocam.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Onunki daha spesifik, bence “sözleşme hakkı” çok daha kapsamlı. Ne yazmış Hocam?

DEMİRHAN BURAK ÇEVİK – “İş sözleşmesi yapma” diye geçiyor.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi, şöyle: “Adalet ve Kalkınma Partisi, kamu istihdam reformu yapılmadıkça, ‘işçiler ile işverenler arasında toplu iş sözleşmesi; memurlar ile kamu işvereni arasında toplu sözleşme yapma hakkı’ biçimindeki teklifini korur.” Bitti, tamam.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Bu kadar kolay anlaşılacak bir şeyde Ahmet Bey oturdunuz burada şey yaptınız.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam ama ben özellikle sizi üzmemek için… Bu yetki benim, tanımlanmış, tarif edilmiş, müzakere edilmiş bir yetki.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sevgili Başkanım, gayet açık ve net olarak durumu ortaya koydu, yani nereye kadar konuşabileceğini…

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Bu kadar sınırlamalara gönlümüz razı değil.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ama bir şey var Sayın Başkan.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kamuda o istihdam reformunu yaptık mı, memurları falan, hemen buna döneceğiz.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Sayın Başkanım, kanundaki istisnalarla o reforma uyarlarsınız…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kanunlar Anayasa Mahkemesi riskinde, Anayasa’yla yapalım Hocamın dediği gibi.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Mehmet Ali Şahin olsa böyle yapmazdı, üç dönemi bitirmiş, “Verin gitsin.” derdi.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – İç mukayeselerinize saygım sonsuz Hocam, sizleri seviyorum ama temsilimin hudutları...

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hocam, sizin çaresiz kaldığınız noktayı vurguluyorum. İnanın ki başka partinin temsilcileri de aynı durumda, yani nasıl ki siz şimdi parantez içerisine alıp kırmızıları yazdırmak mecburiyetinde kaldıysanız, başka partiler de böyle mecburiyet içerisinde oldukları için yazdırıyorlar.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bu kabili kıyas değil, bu grev hakkını, memurlara grev hakkını…

Hayır, sizde bu, burada tecelli ediyor.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Yazım komisyonu kabul etti.” dediğin zaman, hani meşhur şey var ya bazıları da, işte macun tüpten çıktı, ondan sonra parmak tetiğe ulaştı… Aynı şeyi biz başlangıçta yaptık. Sen, ben, Ayla Abla, Atilla vardı bir konuyu yazdık falan, ne sıkıtılar çektik o şeyde…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bir başka şeyi söyleyeyim efendim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok, burası farklı. Yoksa yetkimi çok kullanıyorum, çok maddede kullandım.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani şu efendim: Yetkinizi aştığınız vakit buradan hemen dışarıya aktarılıyor. Ondan sonra dışarıda o bekleyenler, buradan fiskos bekleyenler diledikleri şekilde yorum yapıyorlar. Şimdi, bir profesör değerlendirme yapıyor. Geçen de burada konuşurken bizim sözcülerimiz şu endişeyle hareket ettiler, dediler ki “Genel hükümlere bakalım.” Hatta bu tabir de bana aitti: “Tevhit dinini tefrik dini hâline getirmeyelim, genel hükümlere bakalım.” Özel olarak birtakım cemaat yapılanmalarını dikkate alırsak en azından cemaati birbirine düşürürüz, en azından yani bir nifak kaynağı oluruz gibi bir endişeyle bir konuşma yaptık. Şimdi burada aynen ne konuşmuşsak bu dışarıdaki profesöre aktarılıyor. Ben, bunun, burada çalışanlar tarafından yapıldığı kanaatinde değilim, bizzat bizim gibi aynı sıfatı taşıyanlardan birisi tarafından oraya aktarıldığını düşünüyorum. O da yorum yapıyor kendine göre. İşte, falan falan bu konuda…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Televizyonda mı yapıyor yorum?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Gazetesinde.

CHP, BDP, AKP aynı şeyi düşündü, bir tek MHP yani sanki biz dine karşıymışız gibi. Şimdi “Dinime bevleden bari Müselman olsa” diyesi geliyor insanın ama tekrar ediyorum: Yani arkadaşlarımız, biz birbirimizin hukukunu koruma noktasında eğer hassasiyet göstermez isek, yani bu kişilikle yaptığımız anayasanın da bu millete bir faydası olmayacağı kanaatindeyim yani.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, şu anda hayırlı şeyler yapıyoruz. Kamu istihdam reformu gerçekten orada ciddi bir müzakere konusu. Onu yaptık mı buraya mecburen döneceğiz, o zaman gerek de yok.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Bizim söylemek istediğimiz, Sayın İyimaya bakın, biz burada genel hükmü koyalım; kamu çalışanı, işçi ayrımını yapmadan genel hükmü koyalım. Sizin endişenizi giderecek olan sınırlamaları sizin söylediğiniz nokta geldiği zaman oraya koyalım. İşçi mi, çalışan mı bunu…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, söylediğimiz de o zaten, söylediğimiz de o.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – O noktaya geldiğimiz zaman size hatırlatacağız bunu burada.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kesinlikle Hocam. Mücadelemizi orada veririz. 2 milyona grev hakkı verdin mi yürümez Hocam bu devlet, kimse yapamaz zaten.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hocam, bir şey söyleyeceğim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yaptık, bu geçti.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yaptık, ama bir şey söyleyeceğim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, benim daha öteye adım atma yetkim yok.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Sevgili Ahmet İyimaya, hayır, ben onun için söylemiyorum, sadece ve sadece burada konuşuyoruz aramızda diye söylüyorum. Sonuç itibarıyla, sizin gibi daha rahat anlaşılabilir ve hukuksal şeyi ön plana çıkartan bir arkadaşımızla bile şu konuda anlaşamıyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, anlaştık.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Şunda anlaşamıyoruz, hayır bir şey söyleyeceğim: Sonunda grev hakkını ve toplu sözleşme hakkını vermez isen veya son derece içi boşaltılmış olarak kamu hizmetleri filan verir isek hiç vermemişiz gibi oluyor ve köle biçiminde çalışıyorlar 21’inci Yüzyılda. Benim anlayamadığım bu. Yoksa dediği gibi, yani hakikaten her hizmeti bırakma tabii ki, yazalım onu. Diyelim ki kamu hizmetinin yerine getirilmesine yönelik, işte o kesintiye uğradığında telafisi güç bir zarar doğuracaksa bunu sınırlayalım diyelim ama kafadan bir sınırlama adamları şey hâline getiriyor diyoruz ama neyse…

(2) fıkra arkadaşlar, burada iki tane düzenleme var. Hayır, ben sadece…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli arkadaşlar, şimdi, o zaman burada iki yöntem şey yapabiliriz: Bir, grev hakkı ile ilgili hakkı, grevi, lokavt haksa onu düzenleyebiliriz.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Sözleşmeyle ilgili şeyleri…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – En son Hocam yapacağız ya, en son…

Bu maddeyle ilgili grev hakkı, vesaire, bu maddeyle ilgili sınırlar, istisnalar… Bizim anayasa geleneğimiz, en son maddeye koyarız Hocam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama iki tane hak düzenlediğimiz için Hocam yani.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok. Hayır, her ikisi aynı kanun. Usul ve esasları, istisnaları kanunda tanınır diyeceksin.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Biz, grevle olan istisnalar veya şeyler aynı olmadığını düşündüğümüz için net anlaşılsın diye… “Toplu iş sözleşme hakkı”nı aşağı yukarı bütün partiler aynı şeyi söyledi. Bir de uluslararası hukuk demiş, o da güzel bir şey.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bizim ilgili maddenin (2)’nci fıkrası olarak şöyle… Sadece sizinki yok.

O zaman mecburen yukarı çıkacak diyorum. “Usul ve esaslar” diyoruz ya, şurada “Hakem Kurulu” var ya. Memurlarla… Toplu iş sözleşmesiyle ilgili rezervi koyduk, bir de toplu sözleşme var. Onunla ilgili rezerv, şu üste koyacağız, şöyle diyeceğiz ki… Bizim teklif sadece, yalnız kalıyoruz burada arkadaşlar, fıkra (2) olarak koyuyorsunuz, diğer partiler yok, burada hiç yok. “Memurlar ve diğer kamu görevlileri arasında toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması hâlinde taraflar Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurabilir. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu tarafsızlık ve objektiflik esaslarına göre kurulur. Kurul kararları kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir.”

“Tarafsızlık ve objektiflik esaslarına göre kurulur.” Hocam buna ne dersin, burada ne dersin? Ondan sonra diğer parti…

Hocam, gelmenden evvel ki müzakere şu: Arkadaşlarımız, toplu seçimi, çalışanlar diye şey yapalım, kamu-işçi ayrımını yapmayalım, onu yaptık, ben o rezervi koydum. Hakem Kuruluna işveren temsilcilerinden oluşan taraflı…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin toplu sözleşme yapma hakkını kullanmaları sırasında.”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet “Kullanmaları sırasında.” “Toplu sözleşme yapmaları sırasında.”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Yapılması” değil “Yapmaları sırasında.”

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – “Yapılması” daha uygun…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Fark etmez Hocam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama “kamu görevlilerinin” diyorsun.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Edilgen… Hocam, doğru. “…sırasında uyuşmazlık çıkması hâlinde taraflar Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurabilirler.” Tabii, bunun kabulü hâlinde yukarıda…

“Hakem Kurulu tarafsızlık ve objektiflik esaslarına göre kurulur; kararları kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir.”

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Şu anda bu kurulun kurulmasında tarafsızlık ve objektiflik kriterleri herhangi bir mevzuatta yazılı değil mi?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bunu yukarı alacaksın, tamam. O, sadece AKP’nin önerisi.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “AK PARTİ’nin dışında hiçbir parti katılmamaktadır.” de. Aç parantez “AK PARTİ dışındaki hiçbir parti…”

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – “AK PARTİ önerisi” diye yazdıralım o zaman.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olur, olur, tabii. Tamam, yeter, o da olur. “AK PARTİ önerisi” tamam, yöntem neyse o.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Şimdi (3)’e geçiyorsun, öbürünü yazdırıyorsun, doğru mu Hocam?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet, tamam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bu da kırmızı oldu.

Öbürünü şimdi yazıyorsun oraya. Bizimki ise bu değil mi, üçümüzün anlaştığı nokta şimdiki (3)

AHMET İYİMAYA (Ankara) – MHP’ninki çok şey orada, güzel.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, fark etmez, onu yapalım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Çünkü emeklilere yansıma da var.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Şimdi orada onu şöyle koyduk: “Emeklilere yansıtılması” derken, “Toplu sözleşme hükümlerinin” diye bir ilave de…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Toplu sözleşmenin…”

TUNCA TOSKAY (Antalya) – “Toplu sözleşme hükümlerinin, toplu “Sözleşmenin nasıl yapılacağı…”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Kapsamı…”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “…kapsamı, istisnaları, toplu sözleşmeden yararlanacaklar ve toplu sözleşme hükümlerinin emeklilere yansıtılması hususu kanunla düzenlenir.”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “ile diğer hususlar” bundan ibaret değil.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Usul ve esasları niye bıraktık?

PROF. DR. HASAN TUNÇ - “Yansıtılması hususu ile diğer”...

AHMET İYİMAYA (Ankara) –“Yansıtılması ile diğer hususlar”…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, “Yansıtılmasına ilişkin usul ve esaslar” desek…

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama sadece onlar gibi oluyor o zaman.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olmuyor, sınırlıyorsun yasama organını.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – “Yansıtılması ile diğer usul ve esaslar” desek…”Yansıtılması”, Tunca Bey’in dediği gibi aynen yazıp “ile diğer usul ve esaslar.“ Çünkü sadece bunu kapsamıyor.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olur, olur. “Diğer usul ve esaslar…”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “…diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar…” Son satırda, MHP’nin dediğinin aynısına bir şey ekledik. “Hususlar” değil, “ilişkin usul ve esaslar dedik, tamam. Farklı bir şey ?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – O zaman bunu yeşile alalım, hepimiz katılıyoruz değil mi buna?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii, tabii.

Grev yok burada. Bizim şeyimizi karşılıyor yani toplu sözleşme deyince toplu iş sözleşmesinden vazgeçme anlamına gelmiyor. Bu alanı yasayla…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bu Hakem Kurulunu tartışacak mıyız?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Eğer grevi diyorsan… Mecburen tarafsız bir şeye karar vereceğiz. Kamu reformunu yaparsak Hocam, bunları iki yüze, üç yüze düşürürsek yaparız.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sayın İyimaya, şurada bir şey var, bakın.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hangisi ağabey?

TUNCA TOSKAY (Antalya) – “Emeklilere yansıtılması” var ya. “Toplu sözleşme hükümlerinin emeklilere yansıtılması.” Onu yazmadık.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii Hocam.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – “Toplu sözleşme hükümlerinin…” O boşta kalıyor Hocam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Doğru söylüyor.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Nerede? Sizde yok hani…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ne yansıtılacak?

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Onu demin söyledik ya, ekledik.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Burada doğru bir tek şey çıkacak o da başta, çok güzel bu.

Peki “Toplu sözleşmenin kapsamı, istisnaları, nasıl yapılacağı.” desek…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, diğer hususlar kapsıyor, yapma onu, gerek yok.


Yüklə 6,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   84




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin