Şimdi, bunun ölçüsü üzerinde şu anda anlaşamayabiliriz yani şöyle diyebiliriz: “Bir dakika, oldu da olmadı.” Bence dört madde diyelim. Uygun görürseniz, güzel bir yöntem söylediniz. Biz bu dört maddede her parti “Kardeşim, ben bunu bundan getirdim, bunun için istiyorum. Benim için problem olan, temel sağlık hizmetlerinden yararlanılması ve devletin bunun için -lafın gelişi söylüyorum- gerekli örgütü kurması -özel olur, devletin olur- hepsini, koordineli şekilde devletin bunu yürütmesi.” Herkes hassasiyet noktasını koysun, arkadan arkadaşlar, bizim genç hukukçu arkadaşlarımız… Onlar daha yetkin şu an. Yani “yetkin” derken…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Benden!
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, hayır, bizim çocukları, danışmanları diyorum. Otursunlar, aralarında “Bunda anlaşılır, bunda anlaşılmaz; bunda anlaşılır, bunda anlaşılmaz.” desinler. Biz sonra kabul edelim. Hayır, sizin söylediğinizden gidiyorum ben.
İkinci maddeye geçelim biz. Ne istiyoruz? Mesela, biz burada -çok anlaşılsın diye söylüyorum, uzatmak için değil- “Sağlık ve tıbbi yardımdan yararlanma hakkı” demişiz. Şimdi, neden dediğimizi burada anlatırız. Mutlaka, buna katıldınız, katılmadınız… Bir buçuk saat tartışmanın gereği yok. Biz burada deriz ki: ”Şundan istedik bunu.” Sonra biri de der ki: “Hayır, ben sağlık hakkını söyledim, bundan dolayı dedim.” Sonra biz gideriz, arkadaşlar otururlar aralarında, derler ki: “Ya, tıbbi yardım koymazsak bu ifade etmiyor onu.” veya “Koymamıza gerek yok, içeriğinde bunu yaparız.” derler, sonra getirirler önümüze. Biz ama bugün bu maddeyi sadece söyleyip kalmayız, arkadan ikinci maddeye geçeriz. Herkesin -partilerin- neden bu maddede ısrar ettiği yönündeki veya mutlaka yer almasını istediği noktasındaki hususları belirttikten sonra ikinci maddeye geçeriz biz. Sonra üçe geçeriz, deriz ki: “Bugün dört madde. Hassasiyetlerimizi söylemeden kalkmayacağız buradan.” Ha, arkadaşlar bizim dediklerimizi formüle edemezse bir daha kavga ederiz. Doğru mudur Hocam? Ben sadece önerdim…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Biz bunu bu yöntemle bir haftada bitiririz.
Sağlık hakkı ekranda yansıdı, bütün partilerin metinlerini okuyalım baştan:
KANUNLAR VE KARARLAR BAŞKAN YARDIMCISI İBRAHİM HALİL TAVAŞ – AK PARTİ: “Sağlık Hakkı. Madde 32 (1): Herkes sağlık hakkına sahiptir.”
Cumhuriyet Halk Partisi: “Sağlık ve Tıbbi Yardımlardan Yararlanma Hakkı. Herkes sağlığının korunması ile tıbbi yardımlardan gecikmeksizin ve etkili biçimde yararlanma hakkına sahiptir.
Hasta hakları, yaşam hakkı ile sağlığın korunması ve tıbbi yardım hakkı esas alınarak kanunla düzenlenir. Bakıma muhtaç ya da özel bakım gerektiren kişilerin sağlık ve tıbbi yardım hakkından yararlanmasına ilişkin özel önlemler almak devletin ödevidir.”
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – İlk paragrafta şey yapalım. O, tamamı bir paragraf.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Okusun ya bir. Hepsini okuyalım Hocam, bir kavrayalım.
KANUNLAR VE KARARLAR BAŞKAN YARDIMCISI İBRAHİM HALİL TAVAŞ – “Devlet, herkesin yaşamını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak amacıyla temel sağlık hizmetlerine erişimi güvence altına alacak tüm önlemleri alır.”
Milliyetçi Hareket Partisi: “Sağlık Hakkı. Madde 32: Herkes sağlık hakkına sahiptir. Vatandaşlar temel sağlık hizmetinden yoksun bırakılamaz. Devlet, herkesin sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi için gerekli tedbirleri alır.”
Barış ve Demokrasi Partisi: “Sağlık Hakkı. (1) numaralı fıkra: Herkes sağlık hakkına sahiptir. Hiç kimse temel sağlık hizmetlerinde yoksun bırakılamaz. Temel sağlık hizmetleri ülkenin genelinde ücretsiz bir şekilde devlet tarafından sunulur.
(2) Devlet herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesini ve sağlık hizmetlerine eşit erişimini sağlayacak tedbirleri alır ve bunun için kamu sağlık kuruluşlarını yaygın bir biçimde kurar ve geliştirir.
(3) Devlet sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesini sağlamak amacıyla genel sağlık sigortası sistemi kurar.
(4) Devlet kadınların üreme sağlığı ve doğurganlık hakları konularında ücretsiz sağlık ve eğitim hizmetleri sağlamak, gebelik ve sonrasında destekleyici politikaları hayata geçirmekle yükümlüdür.”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi arkadaşlar, partileriniz ve bilhassa, İbrahim, siz de bunu sağlayabilirsiniz; bize dağıttığınız metinde, bazı taslaklarda fıkra numarası yok, fıkra numarası olarak eklerseniz.
KANUNLAR VE KARARLAR BAŞKAN YARDIMCISI İBRAHİM HALİL TAVAŞ – Sayın Başkanım, eklenebilir. Şimdi, siyasi partilerin bize verdikleri orijinal metinler de olmayınca biz şey yapıyoruz…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Doğru, bizdeki eksiklik…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, bundan sonra eklenebilir; o hiç önemli değil.
Şimdi, mesela benim yönteme göre, şu anda Parlamentonun kendi iç yapısında kurduğu birimin bu dört teklifteki örtüşen yanlar, ayrılan yanlar, aynı teklif içerisindeki tekerrür eden -yükümlülüğü 2 defa, 3 defa tekrarlayan- yanlar; güzel, teknik bir çalışma yapılır ve ondan sonra bir de telif eskizi yapılır. Bunlar yapılabilir, mümkün yani partilere rağmen yapılabilir, biz de burada daha kolay değerlendirme yaparız. Ama şu anda böyle bir imkânımız yok ama yarın… Mesela burada şey var, diğer öneriler de var. O önerilerden bunları destekleyen önerileri getirmeye gerek yok, aykırı öneriler. Ha, destekleyen öneriler de argüman desteklemesi olur ve o zaman ne olur? Millî iradeyle bağ kurarız, toplumsal verilerle bağ kurarız, çok önemli. Yani yoksa biz onları boşuna dinledik. Yansıtmış olmayız.
Buyurun İbrahim Bey.
KANUNLAR VE KARARLAR BAŞKAN YARDIMCISI İBRAHİM HALİL TAVAŞ – Sayın Başkanım, şu ekrandaki renkli tabloda yeşil olan kısımlar aslında biraz dediğinizi karşılıyor.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yeşil meşil görmüyorum ben ya! (“Var, var.” sesleri)
KANUNLAR VE KARARLAR BAŞKAN YARDIMCISI İBRAHİM HALİL TAVAŞ – Yeşiller siyasi partilerin ortak önerileri, aynı olan öneriler, kırmızılar ise farklı öneriler. Aslında dediğinizi bir nebze yansıtıyor.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkanım, söz alacak var mı?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Buyurun, buyurun… Vereceğim, vereceğim…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Şimdi mesela…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ayrı ayrı, şu fıkrayı niye getirdiniz, niye götürdünüz, onu yapalım, vereceğim Hocam.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, benim bir farklı, hakikaten işlek olmayan bir zekâm var, dörtte 1’ini anlattığınız zaman, anlatmanız gereken dörtte 3’ünü anlarım.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Estağfurullah.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ha, anlattığınız şeyi de unutmam mümkün değil.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Estağfurullah.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Onu Atilla kardeşim bilir.
Şimdi, bizim teklifimizde, Adalet ve Kalkınma Partisinin teklifinde, tamamen tanım normu ve tedbir alma normu. Diğerlerinde bunun alt kalemlerini, verilerini, içini dolduruyor.
Burada, ben evvela, sırasıyla yine… Sevgili Yavuz Hocam, iki-üç cümleyle, kısa yazmanın erdemini, ondan sonra Hocam açıklayacak. Farklı bir yöntem olacak ve sonuca varacağız.
PROF DR. YAVUZ ATAR – Sayın Başkan, değerli üyeler; AK PARTİ’nin önerisinde Başkanın da işaret ettiği gibi iki norm var; bir tanesi hakkı mutlak manada tanıyor, ikincisi de devlete bu konuda mutlak bir emir veriyor, “Tedbirleri al.” diyor. Bu, sanırım yeterince açık ve yeterli bir hükümdür. Başta da kanaatimizi ifade etmiştik. Sağlık hakkı ve benzeri haklarda hiçbir şekilde sınırlama olmaması gerektiği düşüncesindeyiz, dolayısıyla da burada mutlak bir emir verdiğimiz düşüncesindeyiz ama bu, “Gerekli tedbirleri alır, alabilir.” demiyoruz ya da birtakım muğlak ifadeler değil. “Yetmiyor” deniyorsa bu iki norm tartışılabilir ama onun dışında, mesela diğer partilerin önerilerinde genel sağlık sigortası kurulmasından bahsediliyor ya da işte, sağlık kuruluşlarının tek elden yürütülmesi… Kanaatimce, bunlar hükûmet politikalarıyla değişebilecek hususlardır dolayısıyla da biz, hakla ilgili bir düzenleme yaparken politik tercihlere göre değişebilecek kurumsal tercihlere burada yer vermedik. Bizim parti olarak yapmış olduğumuz önerinin temeli budur.
Bu arada, tabii ki ben diğer partilerin önerilerine baktım, mesela şu an belki çok özel ve önemli olan bir şey, BDP’nin son fıkrası bana çok ilginç geldi. Mesela buna -kişisel olarak belirtiyorum ama- parti, Sayın Vekilimiz karar verecek. Bu “Kadınların üreme sağlığı ve doğurganlık hakları konularında ücretsiz sağlık ve eğitim hizmetleri sağlamak, gebelik ve sonrasında destekleyici politikaları hayata geçirmekle yükümlülük” konusu belki bu maddeye eklenebilir diye düşünüyorum. Yani, bizim…
AHMET İYİMAYA (Ankara) - Hangisi?
PROF DR. YAVUZ ATAR – BDP’nin son fıkrası şu an bana çok ilginç geldi. Bu konuda, evet… Zaten gerçi hükûmetler bu tür şeyleri yapıyorlar. Esasen, her hükûmet bu konularda, ekonomik konularda, sosyal haklarda bir şeyler yapmak suretiyle oy alabilir. Gerçekten de sosyal haklar alanı, hükûmetlerin “Aman, para olsun da harcayalım, seçimi kazanalım...” Yani seçimlerle, demokrasinin bu manada işleyişi ile sosyal hakların gerçekleştirilmesi arasında çok ciddi bir paralellik vardır. O yüzden, hükûmetler zaten para olsa bunu azami derecede yapmak ister.
Dolayısıyla, bizim iki temel normumuz yeterince açık talimattır hükûmete diye düşünüyoruz, yasa koyucuya ama burada ilginç bir öneri olduğu için, ben kişisel olarak -tabii Sayın Vekilimizin de kanaatiyle birlikte- şu son fıkraya ekleyebiliriz diye düşünüyorum.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Zaten biz şu anda karar vermiyoruz, bir proje üretiyoruz Hocam. En sonunda bütün partiler…
PROF DR. YAVUZ ATAR – Bir maddeye yazmayacak mıyız?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii… Proje üretiyoruz. Partisel görüşler en sonda çıkıyor. Şu anda bu, ön görüş tabii.
PROF DR. YAVUZ ATAR – Burada madde yazmıyor muyuz?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Taslak yazıyoruz.
PROF DR. YAVUZ ATAR – Ben alt komisyon yazımı olarak…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii, yazım komisyonu yazıyor.
PROF DR. YAVUZ ATAR – Ben kişisel düşüncemi açıkladım, siz karar vereceksiniz. Şu son fıkra bana şey geldi.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Anladım, anladım…
Evet Hocam, dinliyoruz, önerinizi tefsir edin bakayım.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, şu manada sadece şunu söyleyeceğim: Biz bu Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’nden, bir de bu Avrupa Sosyal Şart’ından alarak sağlık hakkının içeriğini açıp tıbbi yardımdan yararlanma… Çünkü onlar öyle bir şey önermişler, bize makul geldi, “Sağlık hakkı ve tıbbi yardımdan yararlanma hakkı” dedik. Birinci söyleyeceğim şey bu. Eğer arkadaşlarımız içeriğinde tıbbi yardımdan yararlanmanın da içerileceği bir madde şeklinde formüle ederlerse biz buradaki ısrarımızdan da vazgeçebiliriz. Yani diyebiliriz ki “Sağlık hakkı Türk anayasal geleneğinde ‘sağlık hakkı’ diye geçmiştir ama bizim isteğimiz, tıbbi yardımın da bunun bir boyutunu oluşturduğunu mutlaka vurgulamamız.”
İkincisi, biz birinci paragrafta bunu dile getirdik: “Herkes sağlık hakkına sahiptir.” Hepimiz anlaşmışız. Biz “Tıbbi yardımdan yararlanma” diye de bunu vurgulayalım dedik. Aynı şeyi burada da söylüyorum. Yani içeriğine koyduğumuz takdirde, biz, başlangıçtaki madde başlığındaki “Tıbbi yardımdan yararlanma hakkı”ndan feragat edebiliriz diye düşünüyorum.
Üçüncü olarak mutlaka düzenlenmesini istediğimiz paragraf, nasıl düzenlenirse düzenlensin şunu istiyoruz. “Sağlık hakkı” deyince bize göre esasında çok büyük bir şey ifade etmiyor. Yani ne ediyor? Birimiz “Sağlık hakkı”ndan başka şey anlarız. Oysa bunun “hasta hakkı”, “yaşam hakkı”, “sağlığın korunması” -herkesin- “tıbbi yardım hakkı”, “bakıma muhtaç ya da özel bakım gerektiren insanlar…” Ve de biz de bilmiyorduk BDP’nin önerisinde -daha doğrusu bilmiyorduk derken yani biz de- gebe kadınlar, doğru, Türkiye’de önemli bir… Bunları içeren boyutun en azından Anayasa’da vurgulanmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Yani şöyle: Sağlık hakkı deyince kimin sağlık hakkı? Parası olanın mı, olmayanın mı? Şu manada: Veya ne boyutta? Hakikaten bakıma muhtaç insanlara farklı bir şey, sağlık hizmetinin getirilmesi lazım. Özel korunması gerekli insanlardır onlar. Vurgulanmasını istiyoruz. Formülü tamamıyla arkadaşların şeyine bırakıyoruz. Uzlaşabileceğimiz bir formül olabilir.
Son olarak da şunu özellikle istiyoruz, herkesin kabul ettiği bir şey bu: Yurttaşlar temel sağlık hizmetlerinden yoksun bırakılamaz. Bunun vurgulanmasını istiyoruz ve arkasından da devletin bunu nasıl sağlayabileceği yönünde öngören bir formülasyonun getirilmesini istiyoruz. Yani devletten yararlanır ama gerekli örgütü kurar. Efendim sağlık alanındaki görevini öncelikle kamu kesiminde etkili bir sağlık hizmeti ağı kurarak sonra diğerlerinden yararlanarak yerine getirir diyebiliriz. Genel sağlık sigortası kurulsun deriz. Devlet tarafından tek elden bütün sağlık kuruluşları planlanır deriz ama biz bu üç boyuta dikkat çekilmesini istiyoruz. Bir, sağlık hakkı neleri içeriyor? Tıbbi yardım şu, bu, korunması muhtaç, bakıma muhtaç insanlar, gebeler, sonra tıbbi yardım hakkı, hasta hakkı gibi. Arkadan herkes temel haklardan yoksun bırakılamaz, devlet bunun için bunu, bunu kurmakla yükümlüdür. Biz de böyle oh diyelim, tamam. Devlet de bilsin ki para ver falan demiyoruz ama bunu kur kardeşim diyoruz, bu sistemi ve tek elden yürüt diyoruz veya tek elden olmasın da koordineli bir şekilde kamuyla özeli kur diyoruz. Benim söyleyeceğim bundan ibaret. Nasıl formüle ederseniz biz buna bu üç şeye itibar etmek şeyiyle…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yöntemi şöyle de yapabiliriz: Tüm arkadaşlar açıkladıktan sonra öneriler değerlendirilebilir, daha şey olur zannediyorum.
Buyurun.
MEHMET PARSAK – Sayın Başkanım, Hocamın söylediklerini biz de esasen büyük oranda paylaşıyoruz ama en başından gelerek ben bu konuda fikirlerimizi izah etmeye çalışacağım. CHP’nin önerisindeki “Sağlık ve tıbbi yardımlardan yararlanma hakkı” başlığı altındaki “herkesin sağlığının korunmasıyla tıbbi yardımlardan gecikmeksizin” diye devam eden hükümdeki koruma ve tıbbi yardım esasen sağlıktaki önleyici sağlık hizmetleri, giderici sağlık hizmetleri olarak da tarif edilen boyutuna işaret ediyor. Esasen diğer partilerin hepsinde müşterek olarak yer alan sağlık hakkı ayrı bir şey söylemediğiniz zaman önleyici sağlık hizmetlerini ve giderici sağlık hizmetlerini de kapsar. Bu bağlamda fikren aynı olmakla birlikte Anayasa yazım tekniği bakımından “sağlık hakkı” ifadesinin hem yerleşmişlik hem de bu yaptığım açıklama çerçevesinde daha doğru, daha isabetli olarak yer alacağını düşünüyoruz. O bağlamda zaten üç partinin madde başlıkları da sağlık hakkı diğer anayasalarımızla da uyumlu. Bu açıklamalar çerçevesinde bu size tatminkâr gelirse herhâlde burada bir oydaşma da sağlayabiliriz diye düşünüyorum. Bizce asıl önemli olan kısmı da bizim de önerimizde yer alan siz yurttaşlar diyorsunuz, biz vatandaşlar diyoruz, temel sağlık hizmetlerinden yoksun bırakılmayacağıyla ilgili hüküm, ki bunun mutlaka yer alması lazım. bu AKP’nin önerisinde yok. Belki bilinçli olarak yok, belki zühulen yok, onu bilemiyoruz. Belki onlar izah ederlerse onu tamamladıktan sonra belki bununla ilgili ilave açıklamaya izah gerekebilir. BDP’nin önerisinde de çok benzer bir ifade değil ama “herkes” demek suretiyle var. Bizce bu herkes için değil vatandaşlar için, yurttaşlar için tanınması gereken bir yükümlülük olmalı. Ülkemize gelen 6 milyon turist için de ya da vatandaş olmayan diğer kesinlerle ilgili de böyle bir yükümlülüklere devleti boğmamak da lazım. İfadesi de bu olmak koşuluyla bunun da mutlaka yer alması gerektiğini düşünüyoruz.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani burada insani olarak her devlet gibi bizim de dara düşmüş bir insana yardım elimizi uzatmamak gibi bir şeyimiz yok ama bir mükellefiyet yüklediğiniz vakit o işin boyutları farklı yerlere gidiyor. Onun için “Türk vatandaşı” tabirini özellikle kullanmak istiyoruz. Vatandaşlar dediğiniz vakit, yurttaşlar dediğiniz vakit yani toprağın içinde bulunan herkes, turistler de bu haktan istifade edebilir.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bu insan hakkı yani. Türkiye’ye gelen herkese devlet yapacak.
MEHMET PARSAK – Özür dilerim Sayın Başkan. “Herkes sağlık hakkına sahiptir.” derken oradaki herkesi zaten kapsamış oluyoruz ama temel sağlık hizmetinden yoksun bırakılmama bağlamında bunu vatandaş bağlamında öngörüyoruz.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Şunu vurgulamak istiyorum: AKP’nin bir cümleyle geçmesi tabii ki o da aynı şekilde, biraz geniş baktığınız vakit birçok şeyi veya çok az şeyi dışarıda bırakabiliyor. Cumhuriyet Halk Partisinin, Mehmet Bey’in de ifade ettiği gibi, önerilerini eğer biraz daha sıkıştırabilirsek bir cümle olarak zatıâliniz daha iyi anlarsınız. Anayasa tekniği açısından da kısa cümleler ama çok şeyi ifade edebilen cümleler. Yani biz sadece madde yazmış olmayalım. Bu heyetin standart anayasa noktasında da bir becerisinin olduğu ortaya çıksın istiyoruz. O bakımdan zaten bütün hemen hemen konularda anlaşmış vaziyetteyiz. O zaman gayretimizi en kısa, en geniş şekilde ifade edecek şekilde nasıl düzenleyebiliriz?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Siz de vatandaşlar, yurttaşlar neyse, temel hizmetlerden yoksun bırakılamaz dedikten sonra onun nasıl yapılacağı yönünde kısaca da olsa devlete bir yön çizmeyi kabul ediyorsunuz değil mi? Yani hiç bırakırsak emin ol yapmaz adam.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani o endişelerle hareket ettik mi birçok maddede o kapımızı çalar Hocam.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Siz öyle kalsın mı istiyorsunuz? Yoksa uzlaşabilirsek buraya bir madde eklenebilir mi diye.
MEHMET PARSAK – Tabii, tabii.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sayın Başkanım, başlangıçtaki samimiyetinin netice vermesini istiyoruz yani.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – İnşallah, tabii yapacağız. Bu bir proje. Beraber görüşeceğiz, yapacağız. O yetkiyi bize partilerimiz verdi. Hocam da burada. İlmi testler de var. iki tane bilim adamı var. Bilim ekseninde yürüyen gençler var. Parlamentonun tecrübeleri var.
Buyurun.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bizim maddeyi çok kısaca açıklayıp nasıl uzlaştırabiliriz onunla ilgili birkaç cümle söyleyeceğim.
Şimdi bizim açımızdan sağlık ve eğitim, daha önce dediğim gibi bu tasnife de biz başta çok itiraz etmiştik kabul görmedi ama, sadece bir hizmet ya da meta değil temel hak. Dolayısıyla onların erişiminin önündeki kısıtlamaların kaldırılması çok temel bir şey. Biz “yurttaşlar” demedik Mehmet Hocamın tespit ettiği gibi, “hiç kimse” dedik çünkü yurttaş olmayanları da içermesi gerektiğini düşünüyoruz yani mülteciler olabilir, göçmenler olabilir çünkü burada bahsettiğimiz her tip sağlık hizmeti değil ama temel sağlık hizmeti. Dolayısıyla temel sağlık hizmetlerinden mahrum bırakılmama bakımından biz sadece yurttaşlara değil herkes ifadesinin geçmesinin daha doğru olduğunu düşünüyoruz. Zaten CHP de öyle geçmiş mesela. İlk cümlede zaten bir şey yok.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yani MHP de…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Tabii tabii, hiç karşı değiliz. Vatandaşlık…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ama Mehmet Bey’in dediği gibi yani tamamen devlete…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet evet anlıyorum ne demek istediğini ama şimdi yani mesela dönem dönem çok ciddi bir mülteci akını olabiliyor belirli konjonktürlerde vesaire onların da bizce en azından dediğim gibi temel sağlık hizmetlerinden –bizim ifademiz o zaten, bütün sağlık hizmetleri değil ama- yani yaşamlarını idame ettirmeyi gerektirecek ölçüdeki sağlık hizmetlerinden yoksun bırakılmadığını biz söylemekten yanayız doğrusu. Uzlaşmada bakarız tabii kimin ne dediğine hep birlikte görürüz ama birinci bizim için önemli olan şey o. İkincisi, eşit erişim meselesi. Aslında genel sağlık sigortası da Yavuz Hocam bir ölçüde haklısınız, bunlar biraz hükûmetlerin pratiklerine giriyor. Biz biraz eşit erişimi güçlendirmek için onu vurguladık yani Süheyl Hoca’nın söylediği gibi mesela Amerika’da bir genel sağlık sigortası yoktur, daha çok parası olanlar özel sağlık sigortası yapar, diğerleri de bu korumanın dışında kalır. Biz mümkün olduğu kadar daha geniş kesimler için o korumayı sağlamak bakımından söyledik bunu. Başka bir şekilde de ifade edebiliriz ama eşit erişim, yani bir şekilde dezavantajlı kesimlerin, alt sınıfların, yoksulların nasıl dersek diyelim temel sağlık hizmetlerine en azından ulaşımının nasıl kolaylaştırılacağı üzerinde bir cümle kurarsak güzel olur. Biz ücretsiz dedik ama dediğim gibi bunu temel sağlık hizmetleri için dedik. Oradaki kaygımız da dediğim gibi erişimdi yani temel sağlık hizmetlerine erişim.
Aynı zamanda galiba Süheyl Hoca’yla, Oktay Bey de söyledi bu Avrupa Sosyal Şartı’nın 11’inci maddesi var biliyorsunuz sağlığın korunması hakkı. O kapsamda bir de yapılan denetimler var. Şimdi Türkiye bu denetimlerin bugüne kadar çoğundan olumlu bir sonuç alamadı çünkü o denetimlerde şuna bakıyorlar. Kısaca not aldım buradaki tartışmaya faydası olması bakımından. Birincisi, sağlığın bozulmasına yol açan nedenleri olabildiğince ortadan kaldırmak. İkincisi, geliştirmek, kişisel sorumluluğu arttırmak, koruyucu hekimlikle önlemek. Üçüncüsü de salgın hastalıklara yönelik belirli uygulamalar. Türkiye buradan yani 94-98 arasında sürekli yetersiz kaldı, ondan sonra biraz daha iyi olmakla birlikte gene belirli eleştiriler, belirli düzeltmeler istedi. Dolayısıyla aslında bizim Avrupa Sosyal Şartı altındaki yükümlülüklerimizin yerine gelmesi, o denetimlerden geçmemiz bakımından da bu genel bir erişim hükmü ya da mahrum bırakılamaz ve bunun açılması önemli. Keza Portekiz Anayasası’nda, İspanya Anayasası’nda çok benzer hükümler var. Yavuz Hocam açıkça mesela ücretsiz demiyor ama diyor ki: “Genel ve geniş kapsamlı ve ücretsiz olmaya yatkın.” Yani olabildiğince alt sınıflar için…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Asgari ücret.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Aynen.
İspanya’da keza kamu makamları bunların gerçekleştirilmesi için olabildiğince geniş kesimleri…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bunlar…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet evet, benzer bir hüküm İspanya Anayasası’nda da var. Bolivya, Güney Afrika falan bunlar zaten çok ileri bu haklar bakımından. Ben sadece Avrupa anayasalarından örnekler veriyorum.
Son bizim eklemek istediğimiz: Bu dördüncü fıkra… Bu çok önemli bir fıkra. Bu kadınlar. Sadece gebelik değil üreme sağlığı ve doğurganlık politikaları. Bunu kadın örgütlerinin tamamı önermiş Anayasa Komisyonuna. Biz bunu kurum görüşlerinden aldık. Bize görüş bildiren kadın örgütlerinin eğilimleri farklı farklı da olsa, farklı farklı lafızlar kullanmışlar, farklı farklı kelimeler kullanmışlar. Biz bunu mümkün olduğu kadar tırnak içinde ideolojik tartışmalardan çıkarmaya çalıştık. Bu üreme sağlığıyla ilgili çok politik bir tartışma da var ama yani olabildiğince ülkede yaşayan bütün kadınların üreme sağlığı ve doğurganlık, gebelik politikaları bakımından yani temel ücretsiz sağlık eğitim hakkından yararlanmasını… Dediğim gibi bu şekilde formüle etmeyiz başka bir şekilde formüle ederiz ama bunun dayandığı temel, Anayasa Uzlaşma Komisyonuna görüş bildiren başta Anayasa Kadın Platformu olmak üzere bütün kadın örgütleri sağlık hakkında özel olarak bunun altını çizmiş.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Çok teşekkür.
Şimdi değerli arkadaşlar, tabii metinler var. Bu metinleri partilerin temel siyasaları kapsamı içerisinde uyumlaştırıp ortak bir metin çıkarmak noktasında, bilhassa Yavuz Hocam siz de şey yapın da bir değerlendirme… Hocam, şimdi sizin CHP teklifinde bunlar aslında gerekçelerde yer almalı. Mesela sağlık hakkını -birinci şeyi- tıbbi yardım ve korunmayla sınırlıyor. Halbuki Anayasa’da sağlık hakkı bunlardan daha geniş, bunları kapsamalı, problem değil o, bunları kapsamalı, bir. İkincisi Hocam, ben ortak noktaları aşağı yukarı tespit ettim eğer mutabık kalırsak gençler bir araya gelir hemen bir metin şey yapalım. İkincisi de Hocam, ikinci fıkranın ikinci cümlesi sanki sosyal güvenlik hakkıyla ilgili değil mi?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bakıma muhtaç ya da özel bakım gerektiren kişilerin mi?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet. Bir bakın ya, sadece hatırlatıyorum.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam arkadaşlar da yani hep beraber bakacağız zaten.
Dostları ilə paylaş: |