2 nolu yazim komisyonu tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 6,49 Mb.
səhifə32/84
tarix30.04.2018
ölçüsü6,49 Mb.
#49645
növüYazi
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   84

26.09.2012 Tarihli Toplantı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 11.00

BAŞKAN: Oktay ÖZTÜRK

-----0-----

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet, 2 no.lu komisyon görüşmelerini başlatıyoruz. BDP’den üyemiz yok ama danışmanlar veya teknik heyetten arkadaşlarımız var. Diğer partilerin temsilcileri var. Buna ilaveten, Profesör Doktor Yusuf Şevki Hakyemez Beyefendi burada, Doktor Demirhan Burak Çelik Beyefendi burada, Mehmet Parsak Beyefendi burada, Yusuf Uygar, Yusuf Uzgan Beyfendiler de buradalar. Evet, toplantıya geçiyoruz. “Devletin sosyal ve ekonomik görevlerinin sınırı” üzerinde görüşmelerimiz devam ediyor. Daha önce üç partinin hemen hemen birbiri ile örtüşen teklifleri vardı. Danışman arkadaşlarımız bunu bir madde hâlinde ifade edebilmenin yollarına baktılar. İki fıkralık bir madde karşımızda. Evet, bunun üzerine görüşlerimizi ortaya koyacağız.

Sayın Başkanım siz devam ediyordunuz, buyurun.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim değerli arkadaşlar;

Bugünkü yazım komisyonumuzun başarılı çalışmalar yapmasını diliyorum.

Bu konuyla ilgili danışman arkadaşlarımızca hazırlanmış olan madde metnini biz doğrusu uygun görüyoruz. Belki üstünde redaksiyon anlamında bazı değişiklikler yapılabilir. Kelime çıkartmaları, kelime ilaveleri yapılabilir. Devletin, sosyal ve ekonomik alanlarda görevlerini yerine getirirken kuşkusuz ki ülkenin içinde bulunduğu mali kaynakların göz önünde bulundurulması gerekir. Bu, mevcut Anayasa’nın 65’inci maddesinde de var. Ancak hazırlanmış olan metin mevcut Anayasa’dan farklı olarak yeni bir yaklaşım getirmektedir. O da, sağlık alanında, sosyal güvenlik alanında ve iş güvenliği alanında mali kaynakların yeterliliği gözetilmeden hizmet üretilecektir. Bunun, ekonomik imkanlarımız el vermiyor şeklinde bir mazereti olmasın istiyoruz Komisyon olarak. O nedenle, mevcuttan biraz daha ileri şeklinde, sosyal devlete doğru bir adım daha atılmış olduğunu görüyorum. Biz şu hâliyle bu düzenlemenin yeterli olduğu kanaatindeyiz. Diğer siyasi partilerimizi temsil eden arkadaşlarımız da katılırlarsa biz bu 39’uncu maddeyi bu şekilde, kırmızısız geçebiliriz diye düşünüyorum.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet, Rıza Bey…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sayın Başkan teşekkür ederim.

Madde bu şekliyle aslında bir uzlaşıyı temsil ediyor. Bir taraftan, devletin ancak mali yeterliliği ölçüsünde kaynak ayırması -sosyal ekonomik alanlara- görüşüyle, bazı alanlara, insan yaşamı bakımından o kadar önem taşıdığı, insanca yaşama bakımından o kadar önem taşıdığı ve bu nedenle de bunların mali kaynaklar sınırına tabi olmaması gerektiği görüşünü iki görüşle birleştiren bir uzlaşı oluşturuyor. Sayın Mehmet Ali Şahin’in söylediklerine biz de katılıyoruz. Bu, gerçekten bundan önceki Anayasa’dan daha ileri bir adımdır yani sosyal devlet anlayışında daha ileri bir adımdır. O bakımdan, doğru atılmış bir adımdır. Gerçekten sağlık, sosyal güvenlik ve iş güvenliği gibi alanlar o kadar önemlidir ki devlet bunlara öncelik vermesi gerekir yani burada aslında biz soysal haklar bakımından bir öncelik tespitinde bulunuyoruz aynı zamanda yani bu haklar bakımından devletin “kaynaklarım yeterlidir, yetersizdir” bahanesinin, mazeretinin arkasına sığınmaması lazım ve bunlara her şart altında kaynak ayırabilmesi lazım. O bakımdan, doğru bir yaklaşımdır. Bu uzlaşı bizim bakımımızdan kabul edilebilir bir uzlaşıdır. Bunu belirtmek istedim.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Teşekkür ediyoruz efendim.

BDP’nin bu konuda zaten önerisi yoktu ama bu uzlaşıya…

YUSUF UYGAR - Yani bizim zaten maddelere ilişkin olarak, devletin kaynaklarının zaten yeterliliği ölçüsünde yapılacağını düşündüğümüz için ayrıca bir sınırlama maddesi koymanın gerek olmadığını halende düşünüyoruz ama…

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Böyle bir düzenlemeye de karşı…

YUSUF UYGAR - Değiliz ama biz yine de o muhalefetimizi koruyoruz.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Anladım, peki.

MEHMET PARSAK – Sayın Başkan, “sağlık hakkı”, bu alanın ilk maddesi görüşülürken bizim MHP Gurubu olarak orada da bir sunumumuz vardı. O madde bağlamında biz de devletin sosyal, ekonomik haklarını sınırlamasının olmaması gerektiğini ifade etmiştik ve bu noktada özellikle bir hususu da vurgulamıştık. Daha önceden de bu, sosyal devleti daha güçlendirmeye matuf bir takım yaklaşımlarla konu çeşitli vesilelerle Anayasa Mahkemesinin önüne taşınmış, Anayasa Mahkemesi de bu konuyu zaman zaman tartışmıştı. Anayasa’da yapılacak böyle bir değişiklik söz konusu yargısal aktivasyonların da önüne geçmesi bakımından son derece önemli olacaktır. Hakikaten, Rıza Bey’in dediği gibi sağlık hakkı, sosyal güvenlik hakkı ve iş güvenlik hakkı bakımından âdeta bir eşitler arası birinci statüsü tanınması, bunlara ayrı bir önem kazandırılması son derece isabetli olacaktır. Bizim gönlümüzden geçer ki, BDP Gurubu da ortalanmış bu yaklaşımda müşterek olsun, biz bu maddeyi tamamen yeşil geçirebilelim ama bu haliyle de bizim en baştan ifade ettiğimiz talepleri de hayata geçiren bir maddedir. Böylelikle bu yaklaşımımızı da ortaya koymak isterim.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yusuf Bey, sizin açınızdan bir sıkıntı yok. Burada ilave bir şey geliyor, kanun koyucunun, Anayasa yapıcının, Sayın Şahin biraz önce ifade etti ya, bunun müeyyidesi ne dedi. Müeyyidesi şu: Biz, Anayasa yapıcı, bu konuya verdiği önemi ortaya koymuş oluyor yani oldukça toplum hayatı bakımından baktığımız vakit önemli bir konu olduğunu vurgulamış oluyoruz. Zaten müeyyidesi nedir dediğimiz vakit, müeyyidesini koyduğumuz maddeler ihlâl edildiğinde ne oluyor ki netice itibarıyla? Ama Anayasa tekniği açısından, bizim bireysel özgürlüklere verdiğimiz önem açısından sanki yeterli oluyor gibime geliyor yani o çerçeve de bakarsanız…

MEHMET PARSAK – Yusuf Bey sormazdan önce bir cümlelik daha bir açıklama yapmak isterim izniniz olursa Sayın Başkan.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Buyurun.

MEHMET PARSAK – Şimdi, bu maddede ki bu düzenleme, bize göre öyle bir düzenleme ki zaten diğer sosyal ekonomik haklarda devletin ekonomik sınırının aslında pratikte de çok fazla bir anlamı yok. Esasen biz bu fıkrayı getirmekle âdeta sosyal ekonomik hakların tamamına ilişkin daha güçlendiren bir yapı da oluşturmuş oluyoruz. Geride kalan çevre hakkının hayata geçirilmesi ile ilgili zaten, devlet, çokta fazla ekonomik mali sınırlarına dayanarak işlemler tesis etmiyor idare. Dolayısıyla, bunlarda zaten bu güvenceyi getirdiğinizde zaten esasen sosyal, ekonomik hakların tamamını da çözmüş de oluyorsunuz, geri kalanlarda çünkü sorun yok. O yüzden yeşil geçmesinde isabet olduğu…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bu var. Yani bu üçümüzün de ortak, ortak metni götürürseniz…

PROF.DR.YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Yusuf Bey, yalnız 2’nci fıkranın ikinci cümlesini biraz değiştirdik yani anlama açısından daha isabetli oldu şimdi son şekli. Onu o şekilde yazalım.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bu haliyle bir çıktı Özcan…

PROF.DR.YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Şimdi, gerçekten Başkanım aslında bu eğer maddenin sadece birinci fıkrası yazılmış olsaydı yani 61 ve 82’deki bir fıkra yer alsaydı o eleştirilecekti. Sosyal hakları neticede hükümetlerin takdirine bırakacaktı. Sosyal haklar da daha ziyade maddi yönden zayıf durumda olan insanlar için bir anlam ifade ediyor, o da nasıl tecelli ediyor? Sağlık hakkı, sosyal güvenlik hakkı, iş güvenliği hakkı. Mesela çok enteresandır, Anayasa Mahkemesi içtihadından bahsedildi. Bizim Mahkeme insan hakları konusunda çok özgürlükçü değildir ama güzel bir kararı vardır bu konuda. On sekiz ayla sınırlandıran bir şey vardı, sağlık güvencesini on sekiz ayla sınırlandıran tedavi, bir hüküm vardı, Anayasa Mahkemesi tam da bu dediğimiz bağlamda bunu iptal etti. Dedi ki: Kişinin sağlık hakkı söz konusu olduğunda devletin maddi kaynaklarının sınırlılığı gibi bir gerekçeye dayanamazsınız. Asıl biz Mahkemeyi böyle aktivist kararlarda şey yapmak isteriz.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Siz de zaten onu baz alarak bu 2’nci maddeyi…

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Yani dolayısıyla bu çok isabetli bir düzenleme ve sosyal hakların iktidarlar karşısında anlamlı olmasını sağlıyor 2’nci fıkra.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – O yönüyle bence özgün bir fıkradır, kabul edilirse çok isabetli olur.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman bekleyelim mi şimdi?

MEHMET PARSAK – Hocam, aynı Anayasa Mahkemesi bir başka kararında da tam tersine: “Anayasa’nın 65’inci maddesinde böyle bir hüküm var, benim bu noktada elim kolum bağlı.” demiş âdeta. Bunun önüne de geçmiş oluyor.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Şey, sağlıkla ilgili mi?

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Hangisi?

MEHMET PARSAK – Sağlıkla ilgili.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Hangisi daha önce?

MEHMET PARSAK – Yani tarih olarak…

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Bu benim dediğim 90’lı yıllarda ve 2000’li yıllarda verilen…

MEHMET PARSAK – Bu daha sonra.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Hem 90’lı yıllarda hem 2000’li yıllarda verilen…

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Nasıl efendim?

MEHMET PARSAK – Bu daha sonra.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Ha, bu son, sizin söylediğiniz, yani…

MEHMET PARSAK – Evet, sağlık hakkına ilişkin…

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – …“Elimizi kolumuzu bağlıyor.” dediği…

MEHMET PARSAK – Karar daha sonra.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Daha sonra.

MEHMET PARSAK – Tabii efendim. Dolayısıyla burada esasen doğrusu da Anayasa Mahkemesine bırakmamaktır.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Tabii, tabii.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Evet.

MEHMET PARSAK – Anayasayı yapıyorken bu konuda bir tercih… Bir de bu gene sağlık hakkı bakımından bu konu ilk açıldığında –ben çok iyi hatırlıyorum- şimdi, örneğin Konut hakkında da devletin ekonomik sınırlarının olmamasını düşünmek zaten fiilen imkânsız falan diyerek konuşmuştuk. Ben şimdi o kataloğa yeniden bakıyorum. Sosyal ve ekonomik hakların içerisinden hakikaten buraya işlenebilecek, sınırın olmadığını gözetecek, işlenebilecek tüm maddeler, tüm haklar, üçü de yani işlenmiş. Konut hakkında böyle bir şey yapamazsınız ama çevre hakkında da zaten böyle bir şeye ihtiyaç yok. Yani tam ihtiyacı karşılar bir çözümde bulunmuş.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Şimdi oralara da bir çalışalım.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hayır, şu var, burada CHP ve BDP’den teklifler geliyor.

MEHMET PARSAK – Bu madde dört partide de var Başkanım.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Evlilik ve aile kurma hakkıyla ilgili olan maddeler aslında her partinin önerisinde var. Burada yanlışlıkla “BDP” diye yazılmış. Mesela bizde var, muhtemelen sizde de var bildiğim kadarıyla.

MEHMET PARSAK – Ailenin korunması var, evlilik ve aile kurma hakkı değil de.

KOMİSYON UZMANI ÖZCAN ALTAY – Hocam orada şey, BDP sadece kişi hak ve hürriyetleri içerisinde yer alsın diyor, yani…

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – “Sosyal haklar içerisinde yer alsın.” diyor.

KOMİSYON UZMANI ÖZCAN ALTAY – Üç parti “sosyal haklar”, BPD “Kişi hak ve hürriyetleri içinde yer alsın.” diyor.

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Ama hatırladığım kadarıyla o konuda bir toplantı yapmıştık.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bu bizim ortak şeyimiz galiba.

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – BDP temsilcileri de katılmıştı, değil mi Hocam?

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ya biz bu katalogla ilgili bir toplantı yapmıştık önceden.

KOMİSYON UZMANI ÖZCAN ALTAY – Evet, oradan kopyalanabilir Hocam yani düzeltilebilir eğer…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet Yusuf Bey, anlaşıldı.

YUSUF UYGAR – Bizim açımızdan bir tutarsızlık oluyor, –Özgür Hanım’a danıştım- biz önermediğimiz yani “sınır” kavramını kabul etmediğimizde tutarsızlık oluyor ama madde daha ileri, bizce de daha ileri. Fakat iç tutarlılığı korumak adına bizim, biz böyle bir başlığı…

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Ne diyelim, o zaman altına ne yazalım sizin için? “Böyle bir düzenlemeye gerek yok.” diye düşünülmektedir.

KOMİSYON UZMANI ÖZCAN ALTAY – Şu not var, onu koruyabiliriz Başkanım.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Evet.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Tamam, aynen. “Böyle bir maddenin hiç düzenlenmemesi gerektiğini düşünmektedir.” Hâlâ aynı düşüncedeler, evet.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – “Ancak”ı kaldırıyoruz yalnız şeyden, tekrar okuyalım.

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – “Görevleri”nden sonra virgül koyabiliriz.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – “Görevleri” virgül. Tamam, bu şekilde.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Şey, birinci fıkrada da “ödevleri” yerine “görevleri”… “Anayasayla belirlenen görevlerini bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek…”

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet, tamam.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Başkanım, başlığı da “Devletin sosyal ve ekonomik ödevlerinin sınırı ve asgari standardı” diye mi yapalım yoksa sadece “ Devletin sosyal ve ekonomik ödevlerinin sınırı” mı? Rıza Bey ne dersiniz o konuda?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Devletin sosyal ve ekonomik ödevlerinin sınırı ve asgari standardı” mı?

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Yani “asgari standart”ı 2’nci fıkrada belirttiğimiz şekilde…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – İşte onun için yani böyle bir…

MEHMET PARSAK – Ama gene asgari standartlar da “sınır”a ilişkin bir şey olduğu için başlığı uzatmaya gerek yok.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Gerek yok, ben de aynı fikirdeyim.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – O zaman tamam, “sınır” olsun. Sınırın içinde zımnen asgari standart da vardır.

MEHMET PARSAK – Evet, ona ilişkindir.

Başlığı Özcancığım “ Devletin sosyal ve ekonomik görevlerinin sınırı” şeklinde düzeltelim.

MEHMET PARSAK – “Sosyal ve ekonomik” diyelim o zaman.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – “Ekonomik görevlerinin”, “haklarının” değil. “Sosyal”le “ekonomik” yer değiştirebiliriz.

KOMİSYON UZMANI ÖZCAN ALTAY – Başlıkta “Ekonomik ve sosyal haklar” diye mi geçmişti acaba?

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Olsun, biz burada değiştirebiliyoruz.

MEHMET PARSAK – Olsun, aşağıyla da tutarlı olsun, önceki de “sosyal haklar” yani.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Şimdi şey, yeni dağıtılan bir şey var, ona bir bakalım.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Özcan Bey, bu “sosyal ve ekonomik haklar”, “sağlık hakkı” diyoruz, sonra “sosyal güvenlik hakkı” görüşülmedi mi?

KOMİSYON UZMANI ÖZCAN ALTAY – Görüşüldü, ancak yanında, parantez içerisinde CHP’nin “yoksulluğa ve toplumsal dışlanmaya karşı korunma” ve BDP’nin “ temel gelir hakkı” diye kataloğumuzda yer alan bir önerisi var yani bu parantez içindekileri görüşmedik sadece.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani “yoksulluğa karşı mücadele” ve “sosyal dışlanma”yı görüşmedik.

KOMİSYON UZMANI ÖZCAN ALTAY – Evet, bir de BDP’nin “temel gelir hakkı…”

RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Temel gelir hakkı.”

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – “Temel hizmetlere erişim hakkı” vardı.

KOMİSYON UZMANI ÖZCAN ALTAY – Evet, bir de o sosyal… Engelliler, yaşlılar…

MEHMET PARSAK – Şimdi bunun… Sayın Başkanım, izniniz var mı?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet, buyurun.

MEHMET PARSAK – Bu ilk katalog oluşturulurken de, daha sonra yapılan katalog çalışmalarında da biz aynı şeyi söylemiştik. Esasen burada “yoksulluğa, toplumsal dışlanmaya, temel hizmetlere erişme” vesair gibi hakların tamamı bize göre “makul hayat sürdürme hakkı” kapsamında değerlendirilip bir araya getirilebilecek maddeler yani öz olarak, içerik olarak onun altında, fıkralar hâlinde düzenlenebilir. Mademki daha çerçeve bir anayasa yapma gayretindeyiz, eğer genel kabul görürse “makul hayat sürdürme hakkı”nın altında biz bunları değerlendirebiliriz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, bunlar tamamen farklı şeyler bir kere. Yani burada söylenmek istenen şey, toplumun en altındakilerden konuşuyoruz şimdi. Yani bir sosyal devlet aslında işte yani Ross görüşüne göre filan da toplumun en altındakine ne verebiliriz. En altındakine sağlanacak çıkarlar ve haklardır ki o devletin ne kadar insan haklarına dayanan bir sosyal devlet olduğunu gösterir. Onun için burada bu yoksullukla mücadele ve toplumsal dışlanma işte bunu gerçekleştirmeye yönelik.

Tabii ki yoksulluk toplumsal dışlanmanın bir türü, yoksulluk yüzünden toplumsal dışlanırsınız ama sadece bundan değil başka nedenlerden de toplumsal dışlanırız. Yoksulluğa karşı mücadele etmek, bugün artık her uygar devletin yaptığı hak düzeyinde mücadele etmek, hak temelinde mücadele etmek yoksulluğa. Yani yoksul olmama hakkı vardır herkesin. Bunun kabul edilmesi bir kere bir sosyal devletin, insan haklarına saygılı devletin uygulayacağı, uyacağı en önemli ilkelerden biri ve bizde, bugünkü Türkiye’de de en eksik olan şeylerden biri yoksulluğa karşı bir bağış, iane yollarıyla değil, hayırseverlik yoluyla değil, yoksulluğa karşı hak temelinde mücadele verebilmek. Onun için anayasamızda böyle bir hakkın yer alması ve toplumsal dışlanmayla birlikte yer alması bu anayasamıza -günümüze uygun- daha çağdaş, daha modern ve sosyal devlet ilkelerine daha uygun bir anayasa niteliğini kazandıracaktır. O bakımdan, biz çok büyük önem veriyoruz buna, yoksulluk ve toplumsal dışlanmayla ilgili ayrı bir maddenin bulunmasına.

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Bir iki şey de ben ekleyebilir miyim Sayın Başkan, izninizle?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Buyurun.

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Şimdi, öncelikle şu çerçeve anayasa meselesiyle ilgili bir şey söylemek istiyorum. Elbette bir görüşe göre ne kadar bu alanda tasarruflu olursak -bu bir görüş, Türkiye’de uzunca bir süredir de dile getirilen bir görüş- ne kadar çerçeve, daha kısa bir anayasa yaparsak daha uygun olur diye bir görüş var ama özellikle sosyal devlet perspektifinden ve sosyal haklar perspektifinden baktığımızda, bu çerçeve anayasa iddiasının yer alamayacağı, kabul göremeyeceği bir husus, bir alan olduğunu düşünüyorum, sosyal haklar ve sosyal devlet konusunun. Bir de, Mehmet Bey’in söylediği makul hayat sürme hakkı çerçevesinde bu düzenlenebilir. Evet, bu Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Haklar Sözleşmesi’ndeki yaklaşımdır da aynı zamanda. Orada da şeye benzetiyorum ben bunu, 11’inci maddesinde “yeterli yaşam standardına sahip olma hakkı var.” diyor ve “herkesin kendisi ve ailesi için barınma, giyinme, beslenme” falan diye sayıyor ama o 60’lı yıllara ait bir uluslararası sözleşme. Rıza Bey’in de işaret ettiği gibi, artık 2000’li yıllara geldiğimizde bunu böyle tek bir şey hâlinde, tek bir başlıkta toplamak yerine oradaki her hak kategorisini ayrı ayrı düzenlemek ve onları birtakım güvencelere bağlamak yönünde bir eğilim olduğunu da belirtmem gerekiyor. Örneğin, yine 60’lı yıllarda diyelim ki hazırlanmış olan Avrupa Sosyal Şartı’nda bu Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ndekine benzer bir biçimde düzenlenmişken bu hususlar, 90’lı yıllarda Avrupa Sosyal Şartı’nın gözden geçirilmiş biçiminde, bunların tek tek, ayrı ayrı, yoksulluğa ve toplumsal dışlanmaya karşı korunma hakkı, temel sosyal hizmetlerden yararlanma hakkı gibi haklar biçiminde düzenlenmiş olduğunu belirtmek, anımsatmak gerekiyor.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bir şey de hatırlatayım da. Şimdi, Burak Bey bazı kelimeler vardır zamanla sınırlıdır, hükmü belli zamanla geçerlilik ortaya koyar. Bazı kelimeler de vardır ki zamanın ötesine taşar. Bizim burada kullandığımız, üzerinde ısrar ettiğimiz “makul” kelimesi… Siz bugünün makulünü saydınız ama bu makul sayamadıklarınızı da içerisine alıyor. Bugün aklınıza gelmeyen, hatta bugün ihtiyaç olarak ortaya çıkmayan ama yarınlarda ihtiyaç olarak ortaya çıkabilecekleri de içerisine alıyor. Zaman zaman biz şu cümleyi kullanıyoruz: Evet, anayasa bütün temel hakları ortaya koysun ama bunca tecrübeden sonra, bir cümlede birçok şeyi ifade edebilme yeteneğini de gösterebilmeliyiz yani. Bu nasıl olacak? Bunca yıllık tecrübe boşuna mı geçecek? Kafasını yorsun yani Avrupalılar için bu kadar kafasını yordu biraz da bizim için yorsun. Bir cümleyle, birçok cümlenin ifade ettiği şeyi ifade edebilelim yani “Anayasa kısa olsun.” derken bizim hareket noktamız bu ama girmesi gereken, elzem olanların da mutlaka tabii… Nasıl, Ahmet İyimaya olsaydı şimdi derdi “Ağyarını mani, efradını cami” olarak söylerdi yani o kelimeler üzerinde rastgele ısrar etmiyoruz. Öyle bir kelime seçiyoruz ki, zamanla sınırlanmasın, zamanın ötesinde de olabilecekleri de içerisine alabilsin.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Oktay Bey haklı tabii, böyle kelimeler bulmak lazım fakat yoksulluk ve sosyal dışlanma, toplumsal dışlanma, bugün bütün uluslararası metinlerde ayrı bir hak olarak düzenlenmiş yani bu Avrupa Birliğinin Temel Haklar Şartı’na baktığınız zaman, onun 34’üncü maddesinde görüyorsunuz, sosyal dışlanma ve yoksulluktan söz ediyor ayrı bir madde olarak, ayrı bir hak olarak. Aynı şekilde, Avrupa Sosyal Şartı’nda da toplumsal dışlanma ve yoksulluğu ayrı bir hak olarak… Yani bugünkü bütün modern metinlerde, uluslararası metinlerde ya da çağdaş anayasalarda bunun ayrı olarak düzenlendiğini görüyoruz. Bunu ayrı olarak düzenlenmesinin nedeni, bunlarla mücadele yolları farklı yani yoksulluğa karşı, sosyal dışlanmaya karşı mücadele yolları da farklı. O nedenle, bunların ayrı bir düzenlemeye tabi tutulması çok önemli. Bir de, Türkiye’de yaşadığımız bir problem bu, yoksulluk ve sosyal dışlanma Türkiye’de çok yanan bir problem. İkide bir görüyorsunuz, yoksullukla ilgili istatistikler yani toplumun en dibine vurmuş insanlarla ilgili bu Anayasa’nın ayrı bir dikkat, ayrı bir ihtimam göstermesi, bu Anayasa’nın kendi karakterini de belirleyecektir düşüncesindeyiz. Onun için, bunu ayrı bir kavram olarak, ayrı bir madde olarak ele alınmasının çok büyük önem taşıdığını düşünmekteyiz.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Şimdi, izin verirseniz Sayın Başkanım, 2 no.lu yazım komisyonu sosyal güvenlik hakkını düzenleyen 33’üncü maddeyle ilgili bir çalışma yaptı, bu çalışma dün üst komisyonumuzda da değerlendirildi. Şu anda kırmızı var mı tam bilemiyorum ama büyük ölçüde mutabakat sağlayarak 33’üncü maddeyi biz dün üst komisyondan geçirmiştik. Şimdi, gerçekten kataloğa baktığımızda, 33’üncü maddeyle ilgili sosyal güvenlik hakkının hemen yanında Cumhuriyet Halk Partisinin bazı önerileri var.

İlk söyleyeceğim şudur: Yazım komisyonu 33’üncü maddeyi yani sosyal güvenlik hakkını düzenlerken bunları niye değerlendirmedi? Değerlendirseydi ya, niye şimdi tekrar geri döndü buraya anlayamadım. Peki, ihmal edilmiş olabilir veya ileride görüşelim denmiş olabilir. Şimdi görüşüyorsak, benim öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımdan doğrusu beklentim şudur: Siz 33’üncü maddeye, sosyal güvenlik hakkı olarak düzenlenen bu maddeye nasıl bir ekleme yapmak istiyorsunuz, hangi cümleyi veya cümleleri eklemek istiyorsunuz bunu bilmek istiyoruz, bunu bir bilelim.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ben biraz daha genişletebilir miyim efendim?

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Evet, tabii buyurun.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bu yeni hazırlanan katalogda bizlerin dikkate almaya gerek duymadığımız -diğer maddelerin kifayet ettiğine inandığımızdan dolayı- birçok şeyler var. O zaman diyoruz ki, BDP’ye de şöyle bir teklifte bulunsak, Sayın Şahin, Cumhuriyet Halk Partisine de: Bunları teklif ediyorsunuz, bu konulardaki görüşlerinizi de yazın, biz onların üzerinde tartışalım. Ya katılırız, ya ilave ederiz…

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Benim de söylemek istediğim bu, yoksulluğa karşı korunma hakkı derken neyi ifade ediyorsunuz, nasıl bir cümle eklensin istiyorsunuz?

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Onu sunduk efendim biz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Madde önerisi olarak sunduk.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Var mı efendim?

KOMİSYON UZMANI ÖZCAN ALTAY – Efendim, bizde var, dilerseniz hemen paylaşabiliriz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet, iyi olur.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Peki, size daha önce gönderilen, verilen şeyde de var.

MEHMET PARSAK – Bir de şeyi düzeltmek isterim, özür dilerim Sayın Başkanım. Bu konu ilk başta oluşturulurken, bir mutabakata varılan maddeler vardı, bir de bunları daha sonra değerlendirin denildi.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Bunlar daha sonra değerlendirilmek için mi ayrılmıştı?

MEHMET PARSAK – Evet. Dolayısıyla, sosyal güvenlik hakkının altına ayrı fıkralar halinde değil, ayrı maddeler olarak mı değerlendirelim yoksa uygun yerlere mi işleyebilelim şeklinde konuşmuştuk.


Yüklə 6,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   84




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin