ELDEM Vahap
Danışman : Yrd. Doç. Dr. Simten Nerdin KUBANÇ
Anabilim Dalı : Biyoloji
Programı : Zooloji
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Yrd. Doç. Dr. Simten Nerdin KUBANÇ
Prof.Dr. Cihan DEMİRCİ
Prof.Dr. Melike ERKAN
Doç.Dr. Belgin Süsleyici DUMAN
Doç.Dr. Serhat ALBAYRAK
Bazı Karamidye (Mytilus Galloprovincialis Lamarck) Populasyonlarında ITS Bölgesine Dayalı Genetik Çeşitlilik
Ülkemiz karasularının sahip olduğu farklı ekolojik koşullarda yaşayan kara midyeler (Mytilus galloprovincialis Lamarck, 1819) ; çevresel değişimlere karşı ekolojik toleransa sahip olan, çevresel kirliliğin miktarını, kaynağını, derecesini ve su kalitesini dolaylı olarak gösteren önemli biyoindikatör organizmalardır ve kıyı ekosistemlerinde yer alan önemli bir canlı grubudur. Aynı zamanda, kültür yetiştiriciliğinde oldukça yüksek miktarlarda üretimi gerçekleştirildiği için ekonomik değere sahip olan organizmalardır. Ekonomik ve ekolojik öneme haiz olması nedeniyle, Mytilus galloprovincialis konusunda yapacağımız çalışmanın esas amacı farklı zoolojik bölgelere yayılmış olan midye populasyonları arasındaki genetik değişimlerin orataya çıkarılarak, analiz edilmesine dayanmaktadır, böylece Mytilus galloprovincialis populasyonlarının genetik yapısı ortaya koyulabilir.
Genel bilgiler bölümünde Mytilus galloprovincialis'in zoocoğrafik dağılımı ve bazı biyolojik özellikleri hakkında temel bilgi verilmiştir ve akuatik organizmalarda genetik farklılığa yol açan doğal sebepler üzerinde durulmuştur. Ayrıca, populasyonlar arasında genetik polimorfizmin değerlendirilmesinde kullanılan temel moleküler markır metotları, konu ile ilgile çalışmalarla karşılaştırmalı şekilde açıklanmıştır. Çalışmamıza uygun olarak, genetik polimorfizmi en iyi ortaya koyacak olan markır metodu ve niçin ITS (ing. Internal Transcribed Spacer) lokusunun tercih edildiği tartışılmıştır.
Ribozomal DNA’da ITS’e ait nükleotid dizilerinin evrensel primerler ile dizilenmesi ve analizi, yüksek nükleotid çeşitliliğini (π = 0,37539) ortaya koymuştur Moleküler varyasyon analizi (AMOVA) populasyon içi, populasyonlar arası ve populasyonlara ait gruplar arası genetik varyasyonun oranını hesaplamak için kullanılmıştır. Çalışılan populasyonlar arası düşük genetik farklılaşma (Fst: 0.02809) bulunmuştur ve populasyonlar arası gen akışı (Nm: 1.88 ) düzeyi yüksek olarak hesaplanmıştır. 5 lokal populasyon arasında önemli derecede altbölüme ayrılma saptanamamıştır ve 5 populasyon içindeki genotipler arasındaki ilişki ‘’ Maksimum-Parsimoni ağacı’’ ile ortaya koyulmuştur. Bu sonuçlara göre genetik mesafe ile coğrafik mesafe arasında güçlü bir bağlantı olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca; kendi Mytilus galloprovincialis örneklerimizi, Atlantik ve Pasifik bölgesindeki diğer Mytilus galloprovincialis örneklerini ITS bölgesine dayalı olarak, UPGMA kümeleme yöntemi ile karşılaştırdık. Bu analize göre, Marmara ve Karadeniz’deki Mytilus galloprovincialis genotiplerinin, Pasifik bölgesindeki Mytilus galloprovincialis genotiplerine göre birbirine daha yakın olduğu görülmüştür.
Genetic Diversity Of Some Black Mussels (Mytilus Galloprovincialis Lamarck) Population Based On ITS Region
Black mussel (Mytilus galloprovincialis Lamarck, 1819) living in distinct ecological conditions in coastal waters of our country is important bioindicator organism which has ecological tolerance for opposing environmental change and representes indirectly source, amount, degree of environmental pollution , water quality and is so crucial organism group taken place at coastal ecosystem. Also; these organisms have economical importance because of producing intensively at culturing- farming. Main goal of our research on subject of Mytilus galloprovincialis is based on analysis for bringing out genetic diversity among mussel populations which disperse distinct zoogeographic region due to having trade volume and ecological importance, that's why, the genetic structure of populations of Mytilus galloprovincialis can be introduced.
The basic knowledge about distribution and some biological properties of Mytilus galloprovincialis is given in the general information section and emphasises on natural causes bringing about genetic diversity in aquatic organism. Besides, basic molecular marker methods used in evaluating genetic polymorphism among population is comparatively explained by the studyies relevant with the subject. In accordance with our study, it has been discussed marker methods that best introduce the genetic polymorphism and why ITS (Internal Transcribed Spacer) locus is preferred.
Sequencing and analysis of nucleotide sequences belonging to the internal transcribed spacer of rDNAs by using universal primers revealed high nucleotide diversity (π = 0,37539) . Analysis of molecular variance (AMOVA) was used to calculate the partitioning of the genetic variance within and among populations, and among groups of populations. Genetic differentiation (Fst) among the populations studied was 0.02809 indicating low level of genetic divergence and the high level of gene flow (Nm) was estimated to be 1.88 among populations. No significant population subdivision was detected among the six local populations and associations among the genotypes in six populations revealed by ‘’the Maximum Parsimony tree’’. According to these result, there was no strong link between genetic distance and geographic location of the population. Also, We compared our Mytilus galloprovincialis samples with other Mytilus galloprovincialis samples from Atlantic and Pasific region based ITS sequences by using UPGMA cluster methods. The analysis indicated that Mytilus galloprovincialis genotypes from Atlantic and Mytilus galloprovincialis from Marmara and Karadeniz are closer each other than Mytilus galloprovincialis genotypes from Pasific region.
BAŞ Duygu
Danışman : Yard. Doç. Dr. İrfan TÜRETGEN
Anabilim Dalı : Biyoloji
Programı : Temel ve Endüstriyel Mikrobiyoloji
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Yard. Doç. Dr. İrfan TÜRETGEN
Prof. Dr. Ayşın Çotuk
Prof.Dr. Gülten Ötük
Doç.Dr. Ayten Erdem
Yard. Doç. Dr. Esra Sungur
Şebeke Suyu İle Beslenen Model Boru Sisteminde Mikrobiyal Biyofilm Gelişiminin İzlenmesi
Suda yaşayan mikroorganizmalar çeşitli sebeplerden ötürü yüzeylere yapışarak biyofilm tabakası oluştururlar. Bu tabaka, canlı veya cansız bir yüzeye yapışarak kendi ürettikleri polimerik yapıda jelsi bir matriks (EPS) içinde yaşayan mikroorganizmaların oluşturduğu topluluk olarak tanımlanabilir. EPS tabakası bakterileri başta kısa süreli kuraklık olmak üzere biyositlere, besinsizliğe, pH dalgalanmalarına, toksinlere ve virüslere karşı korumaktadır.
EPS’nin hangi şartlarda ve ne kadar süre bakterileri kuraklığa karşı koruyabildiğine dair çok fazla çalışmaya rastlanmamıştır. Şebeke suyu boru ve depoları, diş üniteleri, soğutma kuleleri gibi içinde su barındıran sistemlerde de biyofilm oluşmaktadır. Bu sistemlerin kullanılmadığı dönemlerde ise su bu sistemlerden uzaklaşmakta, boşalmakta ya da geri çekilmektedir. Böylece oluşan biyofilm tabakası kısa bir süre için geçici olarak kurumaya maruz kalmaktadır.
Su kesintileri esnasında su borularının iç yüzeyi kurumaya başlar. Kurumaya maruz kalan biyofilm tabakasında bulunan bakterilerin canlılığını yitirerek daha sonra başka mikroorganizmalar için besin kaynağı oluşturması mümkündür. Ülkemizde zaman içinde şebeke suyu kesintileri olmaktadır ve bu kesintilerinin biyofilm üyesi mikroorganizmalar üzerine etkisi ile ilgili ekolojik bir çalışmaya rastlanmamıştır.
Bu çalışmada, evsel su borusu model sistemi üzerinde sekiz ay boyunca borunun iç yüzeylerinde biyofilm tabakasının oluşumuna olanak sağlanmıştır. Aylık olarak alınan boru kesitlerindeki biyofilmler üzerine 6, 24, 48, 72 saatlik kurumanın toplam aerobik heterotrofik bakterilere (HB) etkisi izlenmiştir ve epifloresan mikroskop yardımıyla ölü/canlı mikroorganizma sayıları analiz edilmiştir. Ayrıca biyofilm örneklerinde Legionella pneumophila bakterisinin varlığı araştırılmıştır. Boru yüzeylerinde oluşan biyofilm miktarı kantitatif olarak ölçülmüştür.
Sonuçta biyofilm tabakasının mikroorganizmaları kısa süreli kuruluğa karşı koruyabildiği ayrıca mikroorganizmaların sıcaklık düşüşü gibi karşılaştıkları olumsuz koşullara karşı VBNC faza geçerek kendilerini koruyabildikleri tespit edilmiştir.
Monitoring Of Microbial Biofilm Formation In Model Pipe Rig Feed Up With Distributing Network Water
Microorganisms which are living in water can adhere to the surfaces because of many different reasons and develop layers on surfaces. Microorganisms form biofilms by adhering to live or dead surface by producing a polymeric matrix called extracellular polymeric substances (EPS). This EPS layer can protect microorganisms against short-term drying, detergents, antibiotics, pH alterations, toxins and viruses.
It is generally stated that EPS provide bacterial cells with a means to survive drying, thanks to their ability of water retention. But, so far no reliable data was found from ecological aspects. Surfaces that subject to biofilms are systems which include water as network water pipes, cooling towers and some medical equipments. It is possible to encounter drying in man-made environments through evaporation, flowing-off, temporary cutbacks or system shutdown.
Inner surface of water pipes starts to dry when the system shutdown or in case of water cutbacks. Other microorganisms can use the biofilm associated bacteria, which dies after drying, as a source of nutrient. We may have system shutdown on network water pipes in our country but so far no reliable data was found about effects of short-term drying on biofilm associated bacteria.
In this study, biofilm formation has been allowed for eight month-period in a model polypropylene domestic pipe rig system. Monthly, pipe segments has been cut and after 6, 24, 48, 72 hours exposition to drying, biofilms have been analyzed for aerobic heterotrophic bacteria and the number of live/dead microorganisms have analyzed by epifluorescence microscopy. Additionally, the presence of Legionella pneumophila bacterium has been investigated. The biofilm amount on pipe surfaces will be analyzed quantitatively.
It has determined that, biofilm layer can protect microorganisms from short-term drying and also microorganisms can protect their shelves from bad conditions as low temperature by forming VBNC phase.
BİNAY Rıza Ali
Danışman : Yrd. Doç. Dr. Zuhal Zeybek
Anabilim Dalı : Biyoloji
Programı : Temel ve Endüstriyel Mikrobiyoloji
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Ayşın Çotuk
Prof Dr. Gülten Ötük
Doç Dr. Ayten Kirman Erdem
Yrd. Doç. Dr. Zuhal Zeybek
Yrd. Doç. Dr. Esra İlhan Sungur
Gram Negatif Bakterilerin Özgür Yaşayan Amipler İçerisinde Üreme Yetenekleri
Su ile bulaşan enfeksiyonlar, uzun yıllardan beri bilinmektedir. Bu enfeksiyonlara sebep olan mikroorganizmalar arasında bakteriler (Legionella sp., Pseudomonas sp., Mycobacterium sp., Francisella sp., Aeromonas sp., Escherichia coli O157 vb.), mantarlar, virüslerin yanı sıra ve özgür yaşayan amipler de (Acanthamoeba, Naegleria, Hartmanella vb.) sayılabilir. Bakteriler ve özgür yaşayan amipler gerek doğal gerekse insan yapımı su sistemlerinde (ev, otel, okul, hastane musluk suları, soğutma kulesi suları vb.) yaşarken birbirleriyle etkileşime girerler. Bu etkileşim sonucunda bazı bakteriler, özgür yaşayan amipler içerisine girerek sayılarını artırabilirler. Daha sonra bu konak hücreleri parçalayarak dış ortama yayılabilirler. Özgür yaşayan amipler içerisine giren bakteriler, uygun olmayan dış ortam koşullarından (yüksek/düşük biyosit konsantrasyonu, sıcaklık vb.) kendilerini korurlar. Hatta bu etkileşimler sonucunda patojen olmayan bakteriler, patojen hale gelebilir.
Bu bağlamda, çalışmada 7 farklı Gram negatif bakterinin (Pseudomonas fluorescens, Pseudomonas putida, Pasteurella pneumotropica, Aeromonas salmonicida, Legionella pneumophila serogrup 1, Legionella pneumophila serogrup 3, Legionella pneumophila serogrup 6) 4 farklı özgür yaşayan amip izolatı (A1, A2, A3, A4) içerisinde üreme yetenekleri araştırılmıştır. Bu çalışmada kullanılan 4 bakteri izolatı (Pseudomonas fluorescens, Pseudomonas putida, Pasteurella pneumotropica, Aeromonas salmonicida) ve 2 özgür yaşayan amip izolatı (A3, A4) şehrimizin musluk sularından izole edilmiştir.
Çalışmada, özgür yaşayan amiplerden olan Acanthamoeba castellanii (ATCC 50373) (A1) içerisinde, dört bakteri izolatının (Pseudomonas fluorescens, Pseudomonas putida, Pasteurella pneumotropica, Aeromonas salmonicida) üreyebildiği saptanmıştır. Diğer A. castellanii (A2) içerisinde 2 bakteri izolatının (Pasteurella pneumotropica, Legionella pneumophila serogrup 1) üreyebildiği saptanmıştır. Henüz adlandırılmamış A3 kodlu amip hücreleri içerisinde 4 bakteri izolatı Pseudomonas fluorescens, Pasteurella pneumotropica, Legionella pneumophila serogrup 3, Legionella pneumophila serogrup 6); A4 kodlu amipler içerisinde 1 bakteri izolatının (Legionella pneumophila serogrup 3) üreyebildiği bulunmuştur.
Sonuç olarak denenen Gram negatif bakterilerin özgür yaşayan amipler içerisinde çoğalabilme yeteneklerinin olduğunu ve bu yeteneklerin hem bakteri izolatlarına hem de özgür yaşayan amip izolatlarına göre değişkenlik gösterdiği saptanmıştır.
Growth Ability Of Gram Negative Bacteria In Free Living Amoeba
Waterborne infections have been known for several years. Besides fungi and viruses, bacteria (Legionella sp., Pseudomonas sp., Mycobacterium sp., Francisella sp., Aeromonas sp,. Escherichia coli O157 etc) and also free living amoeba (Acanthamoeba Naegleria, Hartmanella etc) can cause these infections. When bacteria and free living amoeba live in both natural water and man-made water systems (home, hotel, school, hospital tap waters, cooling waters etc), they interact with each other. At the result of these interactions, some bacteria can survive and grow within the free living amoeba (host cell). Subsequently these bacteria can lysis the host cells, and so they can spread out in the water environment. These bacteria keep theirselves from inappropriate environment conditions such as high biocide concentration, high/low temperature. Moreover, in this way, nonpathogen bacteria strains can gain pathogenic characteristics.
In this sense the growth ability of 7 different Gram negative bacteria (Pseudomonas fluorescens, Pseudomonas putida, Pasteurella pneumotropica, Aeromonas salmonicida, L. pneumophila serogrup 1, L. pneumophila serogrup 3, L. pneumophila serogrup 6) in four different free living amoeba isolates (A1, A2, A3, A4) was researched in this study. Four bacteria isolates (Pseudomonas fluorescens, Pseudomonas putida, Pasteurella pneumotropica, Aeromonas salmonicida) and two free living amoeba (A3, A4) isolates used in this study were isolated from the tap water in our city.
In this study it has been shown that 4 different Gram negative bacteria (Pseudomonas fluorescens, Pseudomonas putida, Pasteurella pneumotropica, Aeromonas salmonicida) could grow in A. castellanii (A1). 2 different Gram negative bacteria (Pasteurella pneumotropica, L. pneumophila serogrup 1) were determined in other A. castellanii (A2). Four different Gram negative bacteria (Pseudomonas fluorescens, Pasteurella pneumotropica, L. pneumophila serogrup 3, L. pneumophila serogrup 6) were determined in cells of A3 (not identified) and one Gram negative bacteria (L. pneumophila serogrup 3) in cells of A4 (not identified).
Consequently, it has been shown that tested Gram negative bacteria could grow in tested free living amoeba. Also it was determined that this growth ability could vary according to both bacteria and free living amoeba isolates.
HOCA Süleyman
Danışman : Yard. Doç. Dr. Esra İLHAN SUNGUR
Anabilim Dalı : Biyoloji
Programı : Temel ve Endüstriyel Mikrobiyoloji
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Yard. Doç. Dr. Esra İLHAN SUNGUR
Prof. Dr. Ayşın ÇOTUK
Prof. Dr. Gülten ÖTÜK
Doç. Dr. Ayten ERDEM
Yard. Doç. Dr. İrfan TÜRETGEN
Model Şebeke Su Boru Sisteminde Oluşan Biyofilmdeki Bakteriler Üzerine Kısa Süreli Kurumanın Etkisi
İçme ve/veya kullanma sularının yeterli miktarda, istenilen basınçta ve kullanılabilir bir kalitede tüketiciye ulaştırılması amacıyla, çeşitli ebat ve özelliğe sahip borulardan oluşan su dağıtım sistemleri kullanılmaktadır. Suyun tasfiye tesislerinden çıkıp kullanıcıya ulaşana kadar mikrobiyolojik kalitesinin korunması oldukça güçtür. İçme ve/veya kullanma sularının mikrobiyolojik kalitesinin korunamamasındaki başlıca neden boruların iç yüzeylerinde oluşan biyofilm tabakasıdır.
Biyofilm tabakası Shigella, Salmonella, Yersinia enterocolitica, Campylobacter jejuni ve Escherichia coli O157 gibi patojen bakterilerin yanı sıra hem insanlarda ülseratif kolite, septisemiye ve karaciğer absesine yol açan hem de metal yüzeylerde korozyona neden olan sülfat indirgeyen bakterileri de (SRB) barındırabilmektedir. Biyofilm tabakasının temel bileşeni olan hücre dışı polimerik maddeler (Extracellular Polimeric Substances-EPS) bakterileri başta kısa süreli kuraklık olmak üzere antibakteriyel ajanlar ve besinsizlik gibi negatif etkilere karşı da korumaktadır.
Su dağıtım sistemlerindeki boruların çatlaması, kırılması ya da tamir amaçlı suyun kesilmesi durumlarında sistemdeki biyofilm ile ilişkili bakteriler suyun ortamdan çekilmesi ile kısa süreli kuruluğa maruz kalmaktadırlar. Bakterilerin kuruluk karşısında nasıl davrandıkları, tolerans gösterebilen bakterilerin bunu nasıl, hangi koşullarda ve ne kadar süreyle yapabildikleri henüz tam olarak açıklığa kavuşturulamamıştır.
Bu tezdeki hedeflerimiz; polipropilen su borularında biyofilm oluşumunu gözlemek, maksimum 72 saatlik kuruluğun biyofilmle ilişkili olan aerobik ve anaerobik heterotrofik bakteriler ile birlikte SRB üzerine etkisini belirlemek ve ek olarak model sistemden geçen şehir şebeke suyunun mikrobiyolojik kalitesi ve fiziko-kimyasal parametreleri hakkında fikir sahibi olabilmektir.
Bu çalışmada, dokuz ay boyunca model su borusunun iç yüzeylerinde biyofilm tabakasının oluşumuna olanak sağlanmıştır. Aylık olarak elde edilen boru kesitlerindeki biyofilmler 6, 24, 48 ve 72 saatlik sürelerle kurumaya maruz bırakılmıştır. Bu biyofilm örneklerindeki SRB, aerobik ve anaerobik heterotrofik bakterilerin sayısı saptanmış, hücre dışı polimerik maddelerin toplam karbonhidrat miktarı ölçülmüş ve taramalı elektron mikroskobunda (SEM) incelemeleri yapılmıştır. Ek olarak, epifloresan mikroskopla doğrudan ölü/canlı bakteri sayıları tespit edilmiştir.
Deney süresi sonunda polipropilen boruların iç yüzeylerinde ince bir biyofilm tabakasının oluştuğu gözlenmiştir. Aerobik heterotrofik bakterilerin sıcaklığın etkisiyle mevcut fakat kültüre edilemeyen (Viable But not Culturable-VBNC) faza girdikleri belirlenmiştir. Biyofilmin özellikle anaerobik bakterileri sıcaklık düşüşüne karşı koruduğu tespit edilmiştir. Karbonhidrat miktarının zamana ve sıcaklığa bağlı olarak anlamlı bir şekilde azaldığı saptanmıştır (sırasıyla, P<0.01, P<0.05). Model şebeke boru sisteminden geçen sudaki sülfat ve toplam çözünmüş madde miktarlarının tasfiye tesisi değerlerinden anlamlı olarak daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Kurumaya maruz bırakılmış biyofilm örneklerinden alınan SEM mikrograflarında, biyofilmde çatlakların oluştuğu gözlenmiştir. Kuruluk etkisiyle biyofilmdeki aerobik heterotrofik bakterilerin 6. saatten, sülfat indirgeyen bakterilerin ise 48. saatten itibaren azalmaya başladıkları tespit edilmiştir. Biyofilmin kuruluğa karşı anaerobik bakterileri aerobik bakterilere kıyasla daha fazla koruduğu saptanmıştır.
The Effect Of Short-Time Drying On Bacteria Related With Biofilm Formed İn Model Water Pipe Rig System
Water distribution systems which consist of pipes with various sizes and properties are used for transportation of potable and/or domestic water in sufficiently, at desired pressure and usable quality to the users. It is very hard to remain microbiological quality of water during transportation from water-treatment plant to the users. The main reason of no maintenance the microbiological quality of potable and/or domestic water is biofilm layer formation in the inner surfaces of the pipes.
Biofilm layer can harbour pathogen bacteria such as Shigella, Salmonella, Yersinia enterocolitica, Campylobacter jejuni ve Escherichia coli O157, and also sulphate reducing bacteria (SRB) which can either cause ulcerative colitis, septicemia and liver abscess in humans or corrosion on metal surfaces. Extracellular polymeric substances which are the main component of the biofilm layer can protect bacteria especially from short-term drying and other negative effects such as antibacterial agents and nutrient starvation.
When ruptures or breakages have occured at the pipes of water distribution systems, water is flowing-off from the pipes and therefore biofilm related bacteria expose to drying. For a while the behaviour is of bacteria against to drying, and also how, how long and in which conditions bacteria can tolerate drying have not been clarified yet.
The aims of this thesis were to observe biofilm formation in polypropylene water pipes, to determine the effects of max 72 hours drying on aerobic heterotrofic bacteria, anaerobic heterotrofic bacteria and sulphate reducing bacteria that are related to biofilm, and additionally to had an idea about the microbiological quality and physico-chemical parameters of potable water passing through model system.
In this study, biofilm formation was allowed for 9 months-period in a model water pipe rig system. Monthly, pipe segments were cut and biofilm samples were exposured to drying for 6, 24, 48 and 72 hours. The samples were analyzed for enumeration of aerobic heterotrophic bacteria, anaerobic heterotrophic bacteria and SRB, extracellular polysaccharide substances extraction, carbohydrate analysis and scanning electron microscope (SEM) observation. In addition, the number of live/dead bacteria was directly determined by epifluorescence microscopy.
At the end of the experiment, it was observed that a thin biofilm layer formed on inner surfaces of the polypropylene pipes. It was determined that aerobic heterotrofic bacteria entered the viable but not culturable form (Viable But not Culturable-VBNC) because of the temperature effect. We detected that biofilm protected especially anaerobic bacteria against to decrease in temperature. It was established that carbohydrate amount significantly decreased with time and temprature (in order, P<0.01, P<0.05). It was determined that the amounts of sulphate and total dissolved solids amounts in the water passing through the model pipe rig system were higher than the amounts of the water-treatment plant.
SEM micrographs obtained from the biofilm samples which were exposed to drying showed that there were ruptures on the biofilm layers. It was detected that the counts of aerobic heterotrophic bacteria and SRB in the dried biofilm samples decreased after 6 hours and 48 hours, respectively. Our results showed that biofilm was more protective on anaerobic bacteria against to drying than aerobic bacteria.
DAĞDEVİREN Özlem
Danışman : Yard. Doç. Dr. Gül ÖZCAN ARICAN
Anabilim Dalı : Biyoloji
Programı : Radyobiyoloji
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Yard. Doç. Dr. Gül ÖZCAN ARICAN
Prof. Dr. Çimen ATAK
Doç. Dr. N. Ömür BULAN
Yard. Doç. Dr. Mehmet TOPÇUL
Yard. Doç. Dr. Ali KARAGÖZ
Dostları ilə paylaş: |