Çağatayca yazdığı bir manzumede Mangıt (Nogay) ve Özbekler hakkında
Âlemin Mangıtını', özbegini + Haq alarmın yoq eylegey bâkini + Aşı talqan bilen qurut barının + Kişi bir parça tapmas etmeğini + Qımız içip alar aşar at etin + Dağı körmeybiz özge yemeğini -f Qazagı ve qaraqçısı köpdür + Tenrı yoq ete künde bir mininin-) + Kervanını talap ilgaplT») bilegeç + Ulusnın tişisini, erkeğini 17 7). /
Yani: Âlemin Mangıtı ile Özbegini ve onların korkusunu Hak yok eylesin. Hepsinin yemeği talkan (darı kavutu) ile kurut (^kurutulmuş yağlı süzme yoğurt) tur. İnsan (onların arasında) bir parça ekmek bulamaz. Onlar kımız içip at eti yerler. Başka bir yemeklerini göremeyiz. Kazağı ve karakçısı (rreşkıyası) çok-, tur. Tanrı (bu Kazaklardan) her gün binini yok etsin. (Bunlar) kervanları yağma edip beylediği (=fethettiği) ulusun dişisini, erkeğini çapar.
Bukharadan Kırıma geçmek için Khorezm-Üstyurt yoluyla Yayık 'havzasında Sarayçık'a gelen Şeydi Reis, bir taraftan Rüş istilâsını, diğer taraftan da Mangıt Asan Mirza oğlu Arslan Mirzanın tebaasının Os- 173174
manii elçisini yağma ettiğini işiterek, geri Khorezme döndü; ve Osmanlı düşmanı olan Safevîler ülkesinden Türkiyeye gitmeği tercih etti. Halbuki bu Arslan Mirza, rus kaynaklarına göre, Rus düşmanı ve Türkiye dostu idi; Ruslarla h^rbediyordu 17S). Diğer Osmanlı seyyahı Seyfi Çelebi de, Özbeklerin Mâverâünnehir ve Horasana istilâsının tarihinin « :> ( Horasandan emniyet kalktı ) şek
linde söylediğini kaydediyor 17î>). Buna göre «Özbeklerde evvelce Çin- .giz yasası nizam olmuş ve Çingiz evlâdının yaşlısı padişah olurdu. Şimdi, kim galip gelirse o padişah oluyor» 175176177).
Ozaman Istanbuldan gelen bir türk kendisini âdeta Paristen As- yaya gelen bir Avrupalı gibi saymıştır. Bukharada Burhan Sultan, Şeydi Reise büyük saygı göstererek Bukharada kalmasını rica ederken, «sana Bukharayı vereyim; kendim Kara-Köl ile iktifa edeceğim» demişti. Şeydi Reis de ona, «Eğer tekmil Mâverâünnehrin hanlığını verseniz yine memleketinizde kalamam» demiştir178). Denizci olan bu Osmanlı seyyahi 16. ncı asırda Osmanlı Devletinin ve Osmanlı Türklerinin hayatında pek görülmiyen bir noktayı, Türkistanda bütün ticaretin, İktisadî hayatın ve şehir hayatının yerli Türklerin kendi ellerinde olduğunu takdir edebilmeliydi. Fakat buna ait bir kayıt, bu zatın hatıratında bulunmuyor.
Hanlar ehemmiyetsiz şeyler için komşu devletlerden dilenirlerdi. Khıyva hanı kendi düğünü için, meşhur Abdullah Han ise ( 1589) saraya gümü8 zarflar yaptırmak için Moskovadan gümüş istediler. Abdullah Hanın istediği gümüş 1000 rubleden ibaretti lö2). 1586 da Abdullah Hanın ülkesinde gayet büyük bir para buhranı olmuştu. Moskovadan saray ziyneti bahanesiyle istediği para, zamanımızdaki mânası ile, 'bir nevi ecnebi istikrazı gibi bir şey olsa gerek. Filhakika Abdullah Han çok gayret sarfederek Bukharada altın âyârmı hâkim duruma çı- karabilmişti. Bununla beraber rus çarlarından para istemek, ozaman bütün Kazak ve Kalmuk hanlarında âdet olmuştur. Mangıt-Nogay mirzaları en ufak şeyleri bile Rusyadan isterlerdi. Bazan, yüz yıl önce bir
şehirden aldıkları ikta parasını geri isterlerdi. Elbette bu ancak dilenmek için bir bahane idi. Bunların hepsi ozamamn İktisadî zaruretlerinin görünüşlerinden ibarettir.