"Millî Şûra» adı altında" çalışılmakla iktifa edildi. Umumiyetle u seçim samanların d a KMarvelSrş¥ılrt''ıiunrmae8»e8eleri. sınıf menfaatlerini değil, millî gayeleri ileri sürdüler. /Özbeklerde evvelce «Turan Neşr-ı Maarif Cemiyeti» vardı. Sonra bunlar (Nizam Kboca) bunu önceleri biraz sosyal demokratlaştırmışlardı; fakat sonra AzerbaycanlI Efendi- zade Mehmed Eminin tesiriyle «Türk FederaK»t»jbAMtt^t£î!^liSL. ve muayyen programlarını neşrettiler. Program, Azerbaycan «Müsavat.» fırkası programının biraz sosyalistleştirilen şeklini arzediyordu. ve sonra «Türkili» adında gazeteler de neşrettiler. Seçimlerde ise, ayrı fırka' olarak meydana çıkmadılar. Kazakistanda Toguşoğlu^ Külbay,, Elcanoğlu Şahmerdan ve arkadaşları «Üç Cüz» adıyla «PantijdcıŞt-sos- valist» bir -fırka 'kurup, «Âlaş Orda»ya Jcarş^e$imler^Jeen4ı.namzet^... İI^TT;';;'^çAblarga_dr^^â'ffak olmadılar. Milliyetçi münevverle zümreri'eyl.ülâe"â^^^^ he virde,'millî merkez grupu şeklini almış bulundular. Taşkentte «Müslüman deputadan*^M^M„.Şûs^, Kaza- _ kistanda Ahfcnın riyaset ettiğil^k'Millî Şûrası ve Başkurt Merkez Şûrası etrafında toplandılar. Taşkent şûrasında özbekler, daha ziyade Münevver Kari etrafında, toplandılar. «Vakit» gazetesinin muharrirlerinden nisan kongresinde otonominin en şiddetli aleyhtarı olarak ortaya anlan Kazardı Kebir Bekir, Taşkentte kalarakJ^Mj^jg^j-^-J^-V- nomi tarafını iltizam ederek, Millî Şûranın fikrini neşreden «Ulug Türkistan» gazetesini idare etti. Kazanlı Abdulfah Battal da, bir aralık oraya ÎSwS^erkez Şûra yanında çalıştı. Mustafa Çokayey ve Kazak münevverlerinden Sultanbek Khocanov, Taşkentte «Birlik Tuvı» gazetesini tesis ederek, aynı istikamette çalıştılar. Milleti ayırmağa çalışan iki zümre vardTTbiri mönarşîstlerle kadetler, ki ulema ile bileşiyorlardı. Bu ulema ve onlara bakan köhneperest zenginler ancak «çar ve şeriat» istiyorlardı; diğeri, sol sosyal demokratlar ve bolşeviklerdi, ki ulemanın kadetler ile işbirliği tehlikesine ve aynı zamanda Yedisuda Kırgızlara karsı Rus krestiyan (muhacir)larını kollayan «Es-Er»lere işaret ederek, sol düşünen müslüman münevverlerini bolşevizm tarafına çekiyorlardı. Dinî Vnüesseseler vâsıtasıyla avama hâkim olan ulema ve kadılar, ha-
kikaten büyük bir tehlike teşkil ediyorlardı. Bunlar, «Cemiyetd Ulema» ismiyle bir siyasî fırka şeklinde teşekkül de etmişlerdi; monarşist ve Tcadeîler, kendilerine yardım ediyodardı. Taşkent belediye intihabında milliyetperver münevver Türkler, ancak 1 î âza kazandığı halde, ulema zümresi 65 âza kazanmıştı; ve bunlar da çar zamanının vali muavini olan monarşist Lıkoşin’i belediye reisi olarak intihap edeceklerdi. Bunu gören Taşkent amele ve asker şûrası zimamdarları, bazı sol düşünen Türk münevverlerini elde etmeğe çalıştılar. Gençler namzedi sıfatıyla geçenler- den biri de bendim. 1 1 eylül meclisi pek gürültülü oldu. Q gün, çok dindar sanılan ulema ve kadılar, en müteassıp rus milliyetçileri ve pa- paslar ile; Türk münevverleri ise rus sosyalistleri ile bir safta bulunarak mücadele ettiler. Müslüman ulemasına dayanan kadetler, meclise hâkim oldular; karşı taraf da meclisi terketti. Bu, ilerideki seçimler için büyük bir tehlike teşkil ediyordu. Bundan, bolşeviklerin istifadesine mahal bırakmamak lâzımdı. Ulemanın yanında, ihtiyar Siraîi Lapin’den başka, münevver yoktu; asrı teşkilât işlerini beceremiyeceklerdi. Geniş mikyasta intihap propagandalarını da yapamıyorîardı; hakikaten, " «Mües- sisler Meclisi» seçimini ulema kazanamadı. Bununla ulemanın nüfuzu, daha ziyade Taşkent gibi şehirlere münhasır kaldığı, yerli köylünün ise, hayatî meseleleri ulema kafasıyla düşünmediği; devlet meselesine gelince, dünyadan haberdar münevver Türklere rey vereceği anlaşıldı. Kazakistan ve Başkurdüstanda bu müessisler meclisi intihabında, ancak «Alaş Orda»nm ve «Başkurt Merkez Şûrası»nın namzetleri geçti. Bu suretle inkılâbın 8-10 ayı, demokrat idare usulünde de genç münevver milliyetçiler zümresine mukabele edebilecek diğer bir kuvvetin bulunmadığı ve ulemanın, artık ülke mikyasında bir tehlike teşkil etmiye- ceği, tamamiyle ulema, ve şeyhlerin nüfuzu altında bulunduğu zannolu- ııan Özbek, Kent Türkü ve Tacik köylüsünün de,, kelimenin tam mânasıyla, realist olduğu tahakkuk etmiş oldu.
Ortada ciddî düşman olarak ibolşevikîer ve boîşevizanlar kaldı, bunlar daA kuvvetleniyorlar ve kendilerini müslüman münevverinin dostu gösterdiklerindejı, bu münevverlerin mühim bir kısmını iğfal edebiliyorlardı, Es-Er’lerin. gittikçe rus milliyetçisi kesilmeleri, ötekilere yardım ediyordu. Kerenski hükümetinin Türkistan Mümessilliği âzaîarın- dan Şkapski ile Tınışbayoğlu Muhammetcan, Yedisuda rus köylülerinin Kazak-Kırğızlara karşı tecavüzlerini önlemek için gönderilmişlerdi. Burada rus köylüleri vaziyete hâkim olup, Kırgızların arazi ve mallarım gasbediyorlardı; açlık hükümferma idi; Kırgızîar, hiçbir para mukabilinde ıus köylüsünden ekmek alamıyordu, hem de kendi topraklarından çıkarılıyorlardı. Rus köylüsünün tecavüzlerine mukabele eden Kırgızîar,
•:numune ceza» verilmek üzere öldürüldüler; Grigorovka kasabasında Kuşlar, beş Kırgız; keçelere sararak ateşe yaktılar; Koltsova kasabalında dokuz Kırgız bu şekilde öldürüldü. Es-Er olan Şkapski, bıı meselelerde arkadaş- bulunan kazak Tmsşbay.oğluna bakmadı, rus köylüsü tarafım tuttu ve arazinin Ru-slar lebine tahliye edilmesini istedi. Rusîar sadece isyan çıkartmak ve bunu vesile edinerek Kırgızların tekmil arazi c mallarını ele geçirmek istiyorlardı107). Bu tecavüzler ve intihabatta rus köylüsünü kazanır;.ak isteyen Es-Erîerin köylü ile olan bu mümaşatı, hep devam etti. Sollar ve bolşevikler bundan istifade çittiler, «işte size dost görünen h.s-Erler ne yapıyorlar» dediler. Türk gençlerinden bir kTsmı, i 8 ciğustosda Taşkentte Nizam Klhocanın idaresinde nümayişler yaptılar, rus «Amele ve Asker Şûraları» ile teşriki mesai bu sayede i-ittikçe inkişaf etti. Bu vaziyette Özbekistan her nevi siyasî şantajlara sahne olabilecekti; yalnız Kazakistan ile Başkurdüstanda millî merkez- vaziyete, hâkim idiler.