Açık Deliller



Yüklə 0,73 Mb.
səhifə34/45
tarix04.01.2022
ölçüsü0,73 Mb.
#58410
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   45
1. Anne karnında cenin iken olan alakası,

2. Doğduktan sonra dünyaya geldiğindeki alakası,

3. Uykuda iken alakası. Bu halde ruh bir bakıma beden ile alâkalıdır, bir bakıma ondan ayrıdır.

4. Berzah âlemindeki alakası. Her ne kadar ruh berzah âleminde bedenden ayrılsa da aralarındaki alaka tamamen kesilecek derecede değildir.

5. Bedenle olan alakaları arasında en mükemmeli cesetlerin diriltileceği gündeki alakası. Bundan önceki dört alakanın bunun yanında bir değeri yoktur. Çünkü buradaki alakasında bedende ölüm, uyku ve bozulma gibi haller olmamaktadır." İbn Kayyım bu söylediklerini her zaman olduğu gibi uzun uzun anlatıyor, isteyen bakabilir.

Yukarıda az önce sözlerini naklettiğimiz Zahirî mezhebinin en büyük alimlerinden biri olan İbn Hazm’ın, her ne kadar başkalarıyla ters düşse de, ölülerin işitmediği konusunda Hanefî mezhebiyle aynı şeyi savunduğu ortaya çıkmaktadır.



Seyfuddin Ebû’l-Hasen Ali el-Âmidî el-Eş’arî1 kitabı "Ebkâru’l-Efkâr"da şöyle diyor: "Üçüncü bölüm: Kabir azabı ve Münker-Nekir sorgusu:

İhtilaflar çıkmadan önce bu ümmetin selefi, ölülerin kabirlerinde diriltildiğini ve adları Münker ve Nekir olan iki melek tarafından sorgulandığını kabul etmişlerdir.

Ebû’l-Huzeyl1 ve Bişr el-Mu’temir2 mü’min olmayana sorgulama yapılmaz, sûr’a ikinci kez üfürüldükten sonra da azab olunur, demişlerdir. Mutezile’den es-Sâlihî3, İbn Cerîr et-Taberî ve Kerramiye’den bir grup kabirdeki ölüler için bunun caiz olduğunu söylemişlerdir.4 Bazı kelâmcılar ise azabın ölü hissetmeden cesedinde toplanarak biriktiğini, dirildiğinde bunu bir kerede toptan hissedeceğini söylemişlerdir. Dırâr b. Amr5, Bişr el-Meriysî1 ve Mutezile’nin son dönem alimleri ise kabirle ilgili herşeyi inkâr etmişlerdir. Cubbâî2 ve oğlu ile el-Belhî3 ise o iki meleği kabul etmişler, ancak Münker ve Nekir olarak isimlendirilmelerini kabul etmemişlerdir.4 Münker ismi sorgulama sırasında kâfirin kekelemesinden dolayıdır. Nekir ise ismini o iki meleğin kâfiri azarlamasından almıştır.

Ölülerin haşirden önce kabirde diriltildiklerine şu âyet delildir: "Rabbimiz bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin." (Ğâfir: 11) Tefsir alimlerinin de dediği gibi iki kere öldürmekten kasıt; ilki kabre girmeden önceki öldürme, diğeri Münker ve Nekir sorgulamasından sonradır. İki kere diriltilmekten kasıt ise, ilki dünyadaki hayat, diğeri sorgulama içindir.1

Eğer denilirse ki: İki kere öldürülmek ve iki kere diriltilmekten kasdın sizin dediğiniz gibi olduğunu kabul edemeyiz. Sizin tefsir alimlerinden aktardıklarınız diğer tefsir alimlerinin sözleriyle çelişmektedir. Çünkü şöyle denilmiştir: İki kere öldürülmenin ilki, rûh üflenmeden önceki nutfe halidir, diğeri ise kabre girmeden öncedir. Her iki sözün biri diğerinden daha iyi değildir. Aksine bu söz daha iyidir. Eğer sizin dediğiniz gibi olsa idi üçüncü kez dirilmenin olmayacağı anlamında olan "İki defa dirilttin" âyetiyle aynı anlamda olacaktı. Sizin söylediğiniz sözden dirilmenin üç kere olduğu anlamı ortaya çıkar. Birinci dirilme: Ölmeden önceki dünya hayatı. İkinci dirilme: Sorgulama için. Üçüncü dirilme: Haşr için. Dolayısıyla bu da mânâya terstir.2

"Allâh Teâlâ, haşrolundukları zaman kâfirlerin şöyle dediğini anlatıyor: "Eyvah eyvah! Bizi kabrimizden kim kaldırdı?" (Yâsîn 52). Bu âyet onların kabirden kalkmadan önce azap edilmediklerine delildir. Yine "İlk tattıkları ölüm dışında, orada artık ölüm tadmazlar" âyeti, ölü sorgulanmak için diriltilir, sonra ölür, sözüne de terstir."

Sonra Âmidî şöyle devam ediyor:



"Buna şöyle cevap veririz: Söyledikleri şüphe olan ilk sözde kelâmcılar da anlaşmazlığa düşmüştür. es-Sâlihî, İbn Cerîr et-Taberî ve bazı Kerramiye’den geldiğine göre onlar, dirilme olmadan ölü hakkında iyilik ve cezanın uygulanmasıdır, demişlerdir. Bizim mezhebimizde ise1, bu konuda farklı görüşler vardır. Onlardan kimileri, özellikle sorgulama ve azap için bedenin bazı kısımlarına hayat verilir, demişlerdir Kadı Ebubekir şöyle demiştir: "Her ne kadar biz hissetmesek de, "patikadan giden adam" kıssasında2 olduğu gibi tekrar hayat verilmesi uzak değildir.” Âmidî ‘nin sözü bitti. Verdiği bu cevabı uzun uzun anlatmaktadır. Daha fazla bilgi isteyenler oraya bakabilir.

Bu cevaptan anlaşıldığına göre İbn Cerir et-Taberî ve diğerleri de ölülerin işitmediği konusunda aynı Hanefiler gibi düşünmektedirler. Çünkü ölüler diriler gibi değildirler. Öyleyse tutuculuğu olmayan her akıl sahibinin de kolayca anlayacağı gibi ölülerin işitmemesi daha önceliklidir.




Yüklə 0,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   45




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin