OLMAYAN İÇİN DE
GÜNAHLARDAN ARINMA İMKÂNI VAR…
5 VAKİT NAMAZ!
Hacca gittiğimiz zaman, “Arafat” dan, anamızdan doğduğumuz günkü kadar bütün günâhlarımızdan arınmış olarak sâf, temiz bir hâlde geri dönüyoruz.
Peki?... Bu güzel şey de ancak, Allah’ın kendisine büyük imkân tanıdığı bir kimse ise, bu şansa sahip oluyor.
Hacca gidecek mâli imkânları elvermeyen bir kişiyi düşünelim...
O kişi Allah’a iman ediyor. Rasûlullah’a iman ediyor. Ama, gayet doğal olarak beşer olduğu için de çeşitli eksikleri, noksanları, kusurları, yanlışları vs. var.
Bilerek veya bilmeyerek işlediği çeşitli kusur ve yanlışların getirdiği günahlarla da bezenmiş bir halde...
O zaman, bu kişinin kurtulma şansı nedir? Kendini nasıl kurtaracak?. Ne yapması gerekiyor?.
Böylesine iman sahibi olan kimselere Cenâb-ı Hak, bir yol göstermiş ve kolaylık sunmuş. Bu kolaylığı bize Hz.Rasûlullah,Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa s.a.v. şöyle bildiriyor :
“Kılınan her vakit namazı, kendisinden önceki namazla arasında işlenmiş olan bütün günâhları siler, temizler, arıtır.”. Ve bunun misâlini de şu şekilde veriyor;
“Sizin evinizin önünden bir ırmak aksa ve siz bu ırmağa günde beş defa girip çıksanız, üzerinizde hiçbir kir, pislik kalır mı?
Nasıl ki, günde beş defa yıkanan birinin üzerinde maddi bir kir, pislik kalmazsa, aynı şekilde günde beş vakit namazını eda eden kişinin de üzerinde günâh kiri kalmaz.”
Ama, burada bir incelik var. Bu anlatımda dikkat etmeniz gereken bir püf nokta var:
Yine Hz. Rasûlullah buyuruyor ki:
“Fâtiha’sız namaz olmaz!“
Namazı edâ etmiş olmanın ana şartı, her rekâtta Fâtiha sûresini okumaktır.
Nedir o Fâtiha sûresi bir kez okuyalım;
Bismillâhirrahmanirrahim elhamdulillâhi rabbil âlemin.............. veleddââlliyn âmin.
“Eğer bu, namazda okunmazsa o namaz yerine gelmiş, edâ edilmiş olmaz” diyor, Hz. Rasûlullah. Ve, yine buyuruyor ki:
“Namaz, mü’minin mi’râcıdır.”
Buradaki “namaz mü’minin mirâcıdır” ifadesini iki yönlü ele almak lâzım.
Namazın mi’râc olması
Mi’râcın namaz olması
Namazın mi’râc olması ne demek?.. Mirâcın namaz olması ne demek?..
Edâ edilen her namaz, kendisiyle öncekilerin arasındaki günâhların affına vesile oluyor.
Günün her hangi bir vaktinde, ansızın ölebilirsin. Öldüğün anda artık ana-baba, eş. çocuk, koltuk, iş, para, mal-mülk gibi değerlerin hiç geçerliliği kalmayacak. Tek başına başka bir âlemde ve ortamda olacaksın.
Bu ortama, dünyada yüklediğin tüm beşeri yükler ve günâhlarla gitmek mi; Yoksa, bütün bu beşeri yaşamdaki günahlarından arınarak, temizlenerek gitmek mi evlâ?
Evvelâ buna bir karar vermek lâzım!.
Eğer, günâhlardan arınmış, temizlenmiş olarak gitmek istiyorsak, bunun en kolay yolu günde beş vakit namazı, vakitlerinde edâ etmektir.
Şöyle dediğinizi işitir gibi oluyorum;
“Eee canım, Allah ona para vermiş, imkân vermiş. Hacca gitti, bütün günâhlarını sıfırladı geldi. Benim param olmadığı için gidemedim!.”
Senin paran yoksa, imkânın yoksa Cenâb-ı Hak sana da beş vakit namazı ihsan buyurdu. Günde beş vakit edâ ettiğin zaman her bir namaz arasındaki günahlardan temizlenip, arınıp, sıfırlanıyorsun!.
BİRİ, İKİ VAKİT ARASINDAKİ;
DİĞERİ, TÜM YAŞAM
BOYUNCA OLAN
GÜNAHLARDAN ARINDIRIR
(Soru;
Arafat’ta günahlar siliniyor. Namazdaki “iyyake na’budü ve iyyake nestaiyn” derken, onun bilincine vararak o namazı kılarsak günah silinecek. Aradaki günah silinme farkı ne?.)
Birisi, iki zaman arasındaki günahı siliyor. Diğeri, yaşamın boyunca olan günahları siliyor.
BÜYÜK GÜNAHLARDAN DAHİ
BAĞIŞLANMA
SÖZKONUSUDUR!
Okunuşu:
Estağfirullahelleziy lâ ilâhe illâ Hû el Hayyul Kayyum ve etubu ileyh.
Anlamı:
Bağışlanma diliyorum. Allah’tan ki, tanrı yoktur Hay ve Kayyum olan sadece O vardır. Tövbem O’nadır!.
Bilgi:
Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
-Kim, “Tanrı yoktur Hay ve Kayyum olan O vardır. Bağışlanmayı Allah’tan dilerim, tövbem O’nadır” derse, savaştan kaçmış bile olsa günâhları bağışlanır.’
Burada çok önemli olan husus ikidir; İstiğfarda "İSMİ A'ZÂM" kullanılması ve bu tür istiğfarın büyük günâhları dahi affettireceği.
Görülüyor ki, büyük günâhlardan bağışlanma dahi söz konusudur. Ve bağışlanmak için; hıristiyanların günâh çıkartmak için papazlara muhtaç oluşu gibi bir muhtaciyet gerekmeden; sadece Allah’ın Azamet ve Kibriyâ’sına yönelip, kusurunu, suçunu itirâf ile O'ndan bağışlanma niyaz etmek yeterli olmaktadır.
Öyle ise, ne kadar büyük suç işlemiş olursak olalım, asla umutsuz olmayalım; ve Allah'a yönelip tövbe etmeyi ertelemeyelim!.
BÜTÜN GÜNAHLARIN
BAĞIŞLANMASINA
SEBEP OLAN ÂYET
Fâtiha sûresinin en önemli en can alıcı âyeti;
“İyyake nâ’budü ve iyyake nestaiyn,” dir.
İnsanın bütün günâhlarının bağışlanmasına sebep olan âyet, “iyyake na’budü ve iyyake nestaiyn” âyetidir.
Niçin?..
Not: Geniş açıklama için F / “Fâtiha” Suresi bölümüne bakınız
GEÇMİŞ VE GELECEK
GÜNAHLARIN AFFOLMASI
Kendini var kabul ettiğin sürece, günah fiîlî varolmasa dahi hâtıraları “benliğini” meşgul edecektir! Bu meşguliyet ise “günah hâtırası”dır ki, benliğinin yaşamıyla bağlantılıdır.
Ne zamandır ki, “benliğinin” varolmadığını, hakikatını yaşarsın, işte o zaman, nefsinden günah da, hâtırası da çıkmış olur.
“SANA AÇIK-SEÇİK FETİH İHSÂN ETTİK: ALLAH GEÇMİŞ VE GELECEK TÜM GÜNAHLARINI BAĞIŞLADI.”
Âyetlerinde işaret edilen mânâ da anladığımız kadarıyla bu hususa işaret eder.
“Fetih” tasavvuftaki anlamıyla, kişinin benliğinin ve benliğinin oluşturduğu perdelerin ortadan kalkması ve Hakkânî sıfatlarla tahakkuk etmesi hâlidir ki, bir devirde ancak çok çok ender kişilerde oluşur!. Bunlar, “Hakkın gözüyle görür, işitir, söyler, tutar, yürürler!.”
“FETİH” GELİP
BENLİĞİN ORTADAN
KALKMADAN GÜNAHI-SEVABI
İNKÂR EDERSEN
“HAKİKAT” İLE
ALAY EDENLERDEN OLURSUN
“Fetih” gelmiş kişiler, “benliklerinden” kurtulmuş oldukları için, geçmiş ve gelecek günahlarından da bağışlanmışlardır.
Çünkü, onlardan günah ve hâtırası çıkmıştır... Çünkü benlikleri ortadan kalkmıştır!. Beden ve bedensel değerler onlar için hiçbir anlam taşımadığı gibi, ruhsal değerler dahi onlardan düşmüştür!. Onlar mukarreblerdir, ferdiyet sahipleridir.
Kişilik isimlerinin ardında, seyreden-seyredilen ve seyr hep aynı TEK olmuştur!.
Eğer bu bahsedilen hâl oluşmadan, kendini Hak görerek, başkalarına Hak’lık atfederek, günahı-sevabı inkâr edersen, ancak müstehzîlerden olursun...
Yâni hakikatle alay edenler durumuna düşersin... Alay konusu olursun.
MUTLAK NEFS İÇİN
GÜNAH KAVRAMI
GEÇERLİ OLMAZ!
“Yâ Gavs. Tövbeyi istersen, önce nefsinden günahı çıkarmalısın. Sonra kalbinden hâtırasını çıkarmalısın... İşte o zaman bana vâsıl olursun!. Aksi halde müstehzîlerden olursun!.
Avâm’ın “nefsinden günahı çıkartması”, günah olan fiilleri terketmesidir.
Havâs’ın “nefs”inden günahı çıkarması, benliğine dönük fiilleri terketmesidir.
Has-ül havâs’ın günahı çıkartması ise, “nefs”inin varolmayıp, sadece mutlak “NEFS”in varoluşunu seyr hâli içinde “günahın çıkmış” olmasıdır..
Elbette ki mutlak NEFS için “günah” kavramı geçerli olmaz!.
GÜNEŞ VE SİSTEMİ
Bkz. E / Evren
Dostları ilə paylaş: |