-Tanrı size iyilik versin.İstek ve maksadınız gerçekleşsin, dedi, Bavurçuk.
-İsetediğin bir şey varmı cenabı Bavurçuk?
-Var, Merhum Kağan ile birlikte ceza seferine katılan Uygurlardan hayatta kalanlarını Beşbalık’a geri götürmek istiyorum.
Bavurçuk Art Tekin’in yüzünde bir gam, endişe vardı. Ögeday bir az düşündü. Bavurçuk Art Tekin’in bu isteğini bölünme diye algıladı ve buna kesinlikle karşı çıktı.
-Ben senin yüzüne bakıp iş yapmam. Uygur askerleri var, ama, onlar Moğol’un ulu savaşçıları saflarında görev yapacak. Benim askerlerim Sana Beşbalık’a kadar eşlik edecek.
-Büyük savaşlarda Uygurlar kenarda durmadı değilmi? dedi, İdikut.
-Başka bir isteğin var mı ?
-Evet !Orhun’a gidip gelmem gerek.
-Olur, ama, Altın Bike’yi bulamazsın.Dedi ve özel muhafız alayı komutanını çağırarak:
Bavurçuk Art Tekin cenapları Orhun’a gidip gelecek onun yanına refakat edecek güçlü ve cesur olanlarından yüz asker hazırla! dedi.
Bavurçuk Art Tekin Orhun vadisinde Altın Bike’yi çok aradı, bulamadı. Selenga Nehri kenarında biraz dinlendi. Kusmayin’in verdiği kumaş torbayı alıp ağzını açtı. Torbada İdikut Devletinin zemininden alınan toprak vardı.Orhun toprağından bir avuç alıp İdikut toprağına karıştırdı ve ayağa kalkıp hepsini etrafına saçtı. Yine Orhun toprağından bir avuç alıp torbaya döktü ve torbanın ağzını kapattı. Göz önüne Altın Bike’yi getirerek.
-Elveda ateş kalpli Moğol kızı! Benim, nazik, selvi boylu güzelim! Tanrı sana iyilik versin. Öbür dünyada mutlu olasın!
Onun sesini askerler duyuyordu.
-Hiç kimsenin baskısıyla değil, ben seni gerçekten sevmiştim,ey meleğim!. Seni rencide edecek bir şey yapmadım.”dedi içinde,“Senin söylediklerinin hepsi gerçekleşti. Uygurların şimdi hürriyet, bağımsızlık için mücadelesi başlayacak. Elveda Tolu, Onon, Selenga nehirlerinin suyu gibi temiz kalbli, Uygurun sevdiği Moğol kızı!
Bavurçuk Art Tekin atına bindi. İdikut kamçısını yukarı kaldırıp dizgini bıraktı.Rahvan At geldiği yöne doğru koşmaya başladı.
Beşbalık’a doğru at koşturan İdikut’u Moğol muhafız askerleri iki yandan ve arka taraftan koruyarak geliyordu. Turfan’a geldiğinde halkın onu sabırsızlıkla beklediğini gördü.
Beşbalık’a girdiğinde ise halkının onu şehir dışında sevinçle karşıladığına şahit oldu.Karşılama törenini düzenleyenler Atay Sali ile Kusmayin idi. Beşbalık sokakları adamlarla doldu, İnsanlar sanki başlarına kut, baht-talih kuşu konmuş gibi mutluydular. Şarkı, müzik, nağme her evde, her sokakta yankılandı. Fakat bütün bunlara pek aldırmayan Bavurçuk Art Tekin doğrudan Aygümüş Melike’nin mezarına yürüdü.Mezarlığa gelip attan indi ve nur gibi çekici, güneş gibi sıcak, gök kubbesi gibi geniş kucağıyla Aygümüş Melike’nin mezarına sarıldı. Onun arkasından gelenler mezarı kuşatıp durdu. Bavurçuk Art Tekin yanındaki torbayı alıp ağzını usluca açtı ve içinde ki toprağı sağ avucuna alıp mezarın başına azıcık yavaşça döktü ve:
-Bu, Orhun ülkesinin toprağıdır,dedi. Yanında duranlara göstererek,
-Bu kalanını da Aygümüş Melike’nin kabrisine serpiştireyim! Diyerek, mezarın üstüne saçtı.
Ertesi gün, Bavurçuk Art Tekin,Beşbalık’a kadar kendisine eşlik eden Moğol askerlerini erkenden yolcu ettikten sonra.. Milleti, saray meydanına topladı, askeri kıyafetini çıkararak, hanlık kıyafetinde halkın önüne çıktı.
-Tangut Devleti yıkıldı! Kağan öldü. Onun tahtına Ögeday oturdu. O ikiyüzlü bir adamdır. dedi ve başka bir şey söylemeden devletin bağımsızlığı izerinde durarak
-Biz güç toplamamız lazım. Silahlarımızı çoğaltmalıyız. İdikut atlarından savaşa yarayacak olanları iyi beslemeliyiz. İdikut sınırlarını sıkı koruyup, Uygur askerlerinin duyarlılığını güçlendirmeliyiz. Sınır geçip ölmektense sınır içinde, kendi toprağında ölmek evladır. İdikut Devletinin sınırlarını korumak her bir Uygur için kutsal vazifedir. Sınır dışı topraklarda can veren Uygur askerleri ruhunu saygıyla analım!
İdikut Devletinin bozkırlarında sonbaharın serin rüzgârı esiyordu. Kusmayin kılıcını kınından çıkararak önüne dik olarak koydu ve bu vaat bozulursa “Gök girsin Kızıl çıksın, Demir öcünü alsın” dedi.
Hafif bir rüzgâr esti, hazan yapraklarını dökerek, kurumuş sararmış yaprak parçacıklarını fışırdatıyordu. Irmaklarda akan suları güz yaprakları ile adeta yarış yapıyordu. Bavurçuk Art Tekin sarayında ibadet ederek altın puta tapınırken. Kusmayin gelip babasının sağ tarafına geçerek o da tapınmaya başladı. Bavurçuk Art Tekin ibadetini bitirip Kusmayin’a dedi:
-Atın basamadığı yeri tayı basar, benim ulaşamadığım arzuya sen ulaşırsın oğlum! Talihin tan nuru gibi aydınlık, geleceğin parlak olsun! Mevkiin ve itibarın yüksek olsun!
O gün Beşbalık gök kubbesini bereketli rahmet bulutları kaplamıştı.
1995—2003
Ahmetcan haşiri
Tanınmış Uygur yazar Ahmetcan haşiri’nin tarihi romanı İdikut, onun uzun yıllar süren çalışmasının bir ürünüdür. Romanda, yazar 13. Yüz yılda ki İdikut Devletini kaleme almıştır. Uygur Han’ı Bavurçuk’un Dünyaya hükmetmiş Cengizhan’dan kendi devletini yıkılmaktan vatanını parçalanmaktan nasıl kurtardığını derinlemesine ve tarihi belgelere dayanarak anlatır. Eserdeki kahramanların karakteri, şiddetli olaylar, sadece Uygurlara mahsus örf adet, resmi kaideler çok titiz bir şekilde verilmiş ve tasvir edilmiştir. Ayrıca Roman geniş ölçüde okuyucu kitlesini hedef alarak yazılmıştır..
Dostları ilə paylaş: |