Mâide Suresi
98
اعْلَمُوا
iyi bilin ki
|
أَنَّ
şüphesiz
|
اللَّهَ
Allah'ın
|
شَدِيدُ
çetindir
|
الْعِقَابِ
cezası
|
وَأَنَّ
ve şüphesiz
|
اللَّهَ
Allah
|
غَفُورٌ
bağışlayandır
|
رَحِيمٌ
esirgeyendir
|
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
İ’lemû enna(A)llâhe şedîdu-l’ikâbi veenna(A)llâhe ġafûrun rahîm(un)
|
Ali Bulaç Meali
|
Bilin ki, Allah gerçekten cezası pek şiddetli olandır. Ve Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
|
Edip Yüksel Meali
|
Bilin ki ALLAH'ın cezası çetindir. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
İyi bilin ki Allah, hem cezası çok şiddetli olandır, hem de çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.
|
Süleyman Ateş Meali
|
İyi bilin ki Allah'ın cezası çetindir ve Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Bilin ki Allah, azap ettiğinde çok şiddetli eder. Allah; Gafûr'dur, Rahîm'dir.
|
Yusuf Ali (English)
|
Know ye that Allah is strict in punishment and that Allah is Oft-forgiving, Most Merciful.
|
M. Pickthall (English)
|
Know that Allah is severe in punishment, but that Allah (also) is Forgiving, Merciful.
|
Mâide Suresi
101
يَا أَيُّهَا
Ey
|
الَّذِينَ آمَنُوا
inananlar
|
لَا تَسْأَلُوا
sormayın
|
عَنْ أَشْيَاءَ
şeyleri
|
إِنْ تُبْدَ
açıklandığında
|
لَكُمْ
size
|
تَسُؤْكُمْ
hoşunuza gitmeyecek
|
وَإِنْ
eğer
|
تَسْأَلُوا
sorarsanız
|
عَنْهَا
onları
|
حِينَ
vakit
|
يُنَزَّلُ
indirildiği
|
الْقُرْآنُ
Kur'an
|
تُبْدَ
açıklanır
|
لَكُمْ
size
|
عَفَا
halbuki geçmiştir
|
اللَّهُ
Allah
|
عَنْهَاۗ
onlardan
|
وَاللَّهُ
Allah
|
غَفُورٌ
bağışlayandır
|
حَلِيمٌ
halimdir
|
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû lâ tes-elû ‘an eşyâe in tubde lekum tesu/kum ve-in tes-elû ‘anhâ hîne yunezzelu-lkur-ânu tubde lekum ‘afa(A)llâhu ‘anhâ(c) va(A)llâhu ġafûrun halîm(un)
|
Ali Bulaç Meali
|
Ey iman edenler, size açıklandığında sizi üzecek şeyleri sormayın; Kur'an indirildiği zaman sorarsanız, size açıklanır. Allah onu affetti. Allah bağışlayandır, (kullara) yumuşak olandır.
|
Edip Yüksel Meali
|
İnananlar, açıklandığı vakit hoşunuza gitmeyecek şeyler hakkında sorular sormayın. Kuran'ın ışığında sorarsanız size açık olurlar. ALLAH özellikle onlardan söz etmedi. ALLAH Bağışlayandır, Yumuşaktır. *
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Ey iman edenler! Açıklandığı zaman hoşunuza gitmeyecek olan şeylerden sormayın. Eğer onları Kur'ân indirilirken sorarsanız size açıklanır. Halbuki Allah onlardan geçmiştir. Allah çok bağışlayan ve çok yumuşak davranandır.
|
Süleyman Ateş Meali
|
Ey inananlar, açıklandığı zaman hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın. Eğer Kur'an indirilirken onları sorarsanız, size açıklanır. Halbuki Allah onlardan geçmiştir. Allah bağışlayandır, halimdir. *
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Ey iman sahipleri! Size açıklandığında canınızı sıkacak şeylerle ilgili soru sormayın. Kur'an indirilmekte iken onları sorarsanız size açıklanır. Allah onlardan vazgeçmiştir. Allah Gafûr'dur, Halîm'dir.
|
Yusuf Ali (English)
|
O ye who believe! Ask not questions about things which, if made plain to you,(807) may cause you trouble. But if ye ask about things when the Qur´an is being revealed, they will be made plain to you, Allah will forgive those: for Allah is Oft- forgiving, Most Forbearing. *
|
M. Pickthall (English)
|
O ye who believe! Ask not of things which, if they were made known unto you, would trouble you; but if ye ask of them when the Qur'an is being revealed, they will be made known unto you. Allah pardoneth this, for Allah is Forgiving, Clement.
|
Bazı kimseler Hz. Peygamber’e, “Hac her yıl mı farz, yoksa ömürde bir defa mı?”, “Benim babam kimdir?” “Babam cennette mi, cehennemde mi?” gibi sorular yöneltmişti. Bunun üzerine âyette, kişinin üzerine lazım olmayan, nezaket kaidelerine uymayan cevap verilirse, soru sahibinin üzülmesine yol açan sorulardan kaçınılması tavsiye edilmiştir.
Mâide Suresi
109
يَوْمَ
gün
|
يَجْمَعُ
toplayacağı
|
اللَّهُ
Allah
|
الرُّسُلَ
Elçileri
|
فَيَقُولُ
der
|
مَاذَا أُجِبْتُمْۖ
size ne cevap verildi?
|
قَالُوا
derler
|
لَا عِلْمَ
bilgimiz yok
|
لَنَاۖ
bizim
|
إِنَّكَ
yalnız sensin
|
أَنْتَ
sen
|
عَلَّامُ
bilen
|
الْغُيُوبِ
gizlileri
|
|
|
|
|
|
Türkçe Transcript (*)
|
Yevme yecme’u(A)llâhu-rrusule feyekûlu mâżâ ucibtum(s)kâlû lâ ‘ilme lenâ(s) inneke ente ‘allâmu-lġuyûb(i)
|
Ali Bulaç Meali
|
Allah, elçileri toplayacağı gün, şöyle diyecek: 'Size verilen cevap nedir?' Onlar da: 'Bizim bilgimiz yoktur; şüphesiz görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sen'sin Sen.'
|
Edip Yüksel Meali
|
ALLAH elçileri topladığı gün: "Size ne cevap verildi," der. "Bir bilgimiz yok. Gizemleri sen bilirsin," derler. *
|
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
|
Allah, Resulleri topladığı gün:" Size ne cevap verildi? "der. "Bizim bilgimiz yok" derler, "gizlileri bilen yalnız sensin, sen!".
|
Süleyman Ateş Meali
|
Allah, Elçileri toplayacağı gün: "Size ne cevap verildi?" der. "Bizim bilgimiz yok, derler, gizlileri bilen yalnız sensin, sen!"
|
Yaşar Nuri Öztürk Meali
|
Allah, resulleri bir araya getireceği gün şöyle der: "Size ne cevap verildi?" Şöyle derler: "Hiçbir bilgimiz yok. Gaybları en iyi biçimde bilen sensin, sen!"
|
Yusuf Ali (English)
|
One day will Allah gather the messengers together, and ask: "What was the response ye received (from men to your teaching)?" They will say: "We have no knowledge: it is Thou Who knowest in full all that is hidden.(814)" *
|
M. Pickthall (English)
|
In the day when Allah gathereth together the messengers, and saith: What was your response (from mankind)? they say: We have no knowledge. Lo! Thou, only Thou art the Knower of Things Hidden.
|
Allah Teâlâ, her peygamberi kendi ümmeti hakkında konuşturacak, şahid olarak dinleyecektir. Ümmetlerin peygamberlere karşı takındıkları tavrı gözlerinin önüne serecektir. Peygamberlerine bağlı kalanlar sevinecek, onları aşağılayan veya ilâhlaştıranlardan hesap sorulacaktır. Bu âyetlerde, peygamberler arasında ifrat ve tefrite en çok hedef olan Hz. İsa, bir örnek olarak ele alınıyor.
Dostları ilə paylaş: |