Bazen bankalar kendi mevduat sahipleri arasında, onları daha fazla mevduat bırakmaya teşvik etmek için kura çeker. Kurada ismi çıkanlara ödüller verir.
24- Acaba bankanın yaptığı bu iş caiz midir? Bu konuyu biraz açmak gerekmektedir.
Mevduat sahipler mevduat bırakmayı kura çekilişi şartına bağlamazlarsa; bankalar sadece onları ve diğerlerini daha fazla mevduat bırakmaları için teşvik amacıyla bu işi organize ederse, caizdir ve kazananların ödüllerini almaları da caizdir. Fakat bankalar devlete ait veya müşterek ise ihtiyat gereği alınan ödülleri sahibi bilinmeyen mal olarak saymalı, dolayısıyla onları alıp tasarruf etme hususunda müçtehitten izin almalıdır. Banka özel banka olursa, ondan ödül almak ve onu kullanmak caizdir. Müçtehitten izin almaya da gerek yoktur.
Lakin eğer mevduat sahipleri mevduat bırakmalarını banka ile aralarında geçen akdin zımnında veya başka bir şekilde kura çekilmesi şartına bağlayacak olurlarsa, banka da bu şartı gerçekleştirmek amacıyla kura çekecek olursa, bu caiz olmaz. Aynı şekilde kurada ismi çıkan şahsın verilen ödülü alması söz konusu şarta ulaşmak için olursa, caiz değildir. Şartı mülahaza etmezse, ödülü alması caiz olur.
SENET ULAŞTIRMA
Banka hizmetlerinden biri de kendi müşterisini temsilen senet ulaştırma işlemidir. Şöyle ki; senedin tarihi gelmeden banka, karşılığını ödemek için kendisini hazırlasın diye, onu imzalayana tarih ve meblağını bildirir. Senedin karşılığı bankaya ulaşınca da onu müşterisinin hesabına geçirir. Veya nakit olarak ona öder. Banka bu hizmet karşılığında ücret alır. Aynı şekilde banka kendi müşterisini temsilen onun bulunduğu şehirden veya başka bir şehirden çek alır. Çekin hamilinin bizzat kendisinin çeki almak istemediği durumlarda da onu temsilen çeki alır. Bu hizmet karşılığında da ücret alır.
25- Senet almak ve karşılığında ücret almak birkaç şekilde olur:
1) Senet kullanan şahıs onu havale edilen banka dışında bir bankaya verir, ödediği belirli ücret karşılığında senetteki meblağı almayı ister.
Zahiren bankanın sadece senedi alması şatıyla, bu hizmet karşılığında aldığı ücret caizdir. Lakin onun faize dayalı kârını almak caiz değildir. Fıkıh açısından burada alınan ücreti cüâle saymak mümkündür. Zira bununla birlikte, alacaklı banka yoluyla alacağına ulaşmak ister.
2) Senetten faydalanan şahıs onu havale edilen bankaya gösterir. Lakin banka onu imzalayana borçlu değildir. Yahut kendisine havale edilen paranın haricinde başka bir para birimi ödemeye borçlu değildir. Bu durumda banka söz konusu havaleyi kabul etme karşılığında -birinci meseledeki şartla- ücret alabilir. Zira bankanın, borçlu olmadığı birinin havalesini kabul etmesi veya borcunu havale ile kendisine ulaşan paranın dışında başka bir para cinsine çevirmesi vacip değildir. Dolayısıyla bankanın bu hakkından vazgeçmesi ve hizmet karşılığında ücret alması sakıncasızdır.
3) Senedi imzalamış olan şahıs, bankada bulunan hesabı ile bunun ödeneceğinden hareketle, süresi geldiğinde hesabından kesilerek, senet sahibinin hesabına aktarılsın veya nakit olarak ona ödensin diye, onu bankaya havale eder. Burada senedi imzalayan şahıs, kendisinden alacaklı olan kişiyi, kendisine borçlu olan bankaya havale etmiştir. Dolayısıyla bu borçluya havale etmek kabilindendir. Kendisine havale edilen banka bu durumda havaleyi kabul etmek zorundadır. Eğer banka bunu kabul etmezse geçerli olmaz. Dolayısıyla bankanın bu havale karşılığında ve havale edenin borcunu ödemesine karşılık, ücret alması caizdir.
Bankaların yaptığı işlerden biri de döviz alım satımıdır. Bankalar müşterilerinin özellikle de dışarıdan mal ithal edenlerin, dövize olan ihtiyaçlarını temin etmek için, yeterli ölçüde döviz bulundurmak amacı ile, onun alış verişini yapar ve bu arada alış ve satış arasındaki fiyat farkından kâr elde eder.
26- Döviz alım satımı ister piyasa fiyatına olsun ister daha ucuz veya pahalı sahihtir.
HESABINDAN FAZLA ALMAK
Bankada cari hesabı olan herkes -mevduatından fazla olmayacak şekilde- istediği miktarı alabilir.
Bazen banka bazı hesap sahiplerine olan güveninden dolayı hesaplarındaki miktardan daha fazlasını almalarına izin verir. Buna, hesabından fazla almak denir. Bunun karşılığında banka kendisi için belirli bir kâr öngörür.
27- Fazla almak, aslında kâr ödeme şartıyla bankadan alınan borçtur. Neticede, faize dayalı bir borç olduğundan haramdır. Bankanın fazlalık çekmek karşılığında istediği meblağ faiz olan kârlar türündendir ve haramdır.
Elbette eğer banka devlete ait veya müşterek olursa, ondan borç olarak değil de -ikinci meselede geçtiği gibi- sahibi bilinmeyen mal olarak çekmenin sakıncası yoktur.
ÇEK-SENET KIRDIRMA
Alışverişin borç ile birtakım farklılıkları vardır.
1) Alış veriş bir şeyi herhangi bir şeye karşılık tarafın mülküne geçirmektir. Hâlbuki borç; ödeme taahhüdü karşılığında belirli bir malı birinin mülküne geçirmektir. O mal misli ise misli olarak verilmesi, kiymi ise kıymetinin ödenmesi şarttır.
2) Faizli alışveriş temelde batıldır. Oysa faizli borç böyle değildir. Borcun aslı sahihtir, sadece şart koşulan fazlalık batıldır.
3) Borçta şart koşulan her türlü fazlalık faizdir ve haramdır. Tam aksine alışveriş ölçü ve ağırlık birimiyle yapıldığı zaman fazlalık aynı cinsten olursa, mutlak olarak haramdır. Ancak cinsler farklı olursa veya ölçü ve ağırlık birimiyle satılan türden olmaz ve yapılan muamele nakit olarak gerçekleşirse, alınan fazlalık faiz olmaz ve muamele sahih olur. Lakin eğer muamele süreli olursa mesela, 100 yumurtayı daha sonra alacağı 110 yumurtaya satarsa veya 20 kg pirinci bir ay sonra alacağı 40 kilo buğday karşılığında satacak olursa, böyle bir muamelenin faizli olmaması müşküldür. Farz ihtiyat gereği böyle bir muameleden sakınılmalıdır.
Banknotlar sayılı nitelikte olduğundan onların farklı cinsten olmaları durumunda satışı ve değiştirilmesi -her ne kadar fazlasına ve eksiğine olsa bile- ister nakit olsun, ister veresiye caizdir. Lakin eğer aynı cinsten olurlarsa onları fazlasına satmak ancak muamele nakit olduğunda caizdir. Fakat daha önce geçtiği gibi, onları veresiye satmak sakıncasız değildir.
Bu durumda mesela, on Irak dinarı alacağı olan birisi, alacağını daha az bir fiyata mesela 9 Irak dinarına nakit olarak satabilir. Aynı şekilde onu başka cinsten bir paraya daha az bir fiyata nakit ve veresiye satması ( mesela 9 Ürdün dinarına) caizdir.
Çarşı esnafı arasında yaygın olan senetlerin, banknot gibi mali bir itibarı yoktur. Bu senetler sadece borç ispat etmeğe yarar. Üzerinde kayıtlı olan meblağın, imza edenin zimmetinde olduğunu ve ismine senedin düzenlendiği şahsa vermekle yükümlü olduğunu belirtir. Dolayısıyla bu muamelelerin onlar üzerinde bir cereyanı yoktur. Aksine bu senetlerin belirttiği mallar üzerinde cereyanı söz konusudur. Aynı şekilde eğer müşteri satıcıya bir berat veya senet verirse cinsin kıymetini ödememiştir. Dolayısıyla eğer o senet kayıp olur veya satıcının yanında telef olursa, onun malından telef olmuş ve müşterinin zimmeti kurtulmuş sayılmaz. Fakat cinsin değerinden bir kısmını banknotla ödemişse ve o banknot satıcının yanında telef olursa, satıcının malından telef olmuş sayılır.
28- Senetler iki kısımdır.
1) Gerçek borcu yansıtır nitelikte olan senetlerdir. Şöyle ki onu imzalayan, adına senet düzenlenmiş olan kişiye borçludur.
2) Gerçek borcu yansıtmayan suri senetler.
Birinci kısımda alacağı olan şahıs borçlunun zimmetindeki süreli alacağını nakit olarak daha düşük bir fiyata satabilir. Mesela, 100 lira alacağını nakit olarak 90 liraya satabilir. Elbette süresi olan bir şeye karşılık satamaz. Çünkü bu borcu borca satmak olur. Daha sonra banka veya başka biri borçludan (senedi imzalayandan) vakti geldiğinde senedin karşılığını alır.
Ama ikinci kısma gelince surî alacaklının senedi satması caiz değildir. Çünkü gerçekte bir borç olmadığından senedi imzalayanın zimmetinde bir şey yoktur. Sırf indirim için düzenlenmiştir. Halk arasında hatır çeki olarak tanınmaktadır.
Bununla birlikte ondaki indirim başka bir şekilde meşru bilinebilir. Şöyle ki; senedin değerini imzalayanın zimmetinde başka bir para ve değerinden daha düşük bir kıymete satsın diye, senedi imzalayan şahıs ondan faydalananı vekil eder. Mesela, eğer senet 50 Irak dinarı, gerçek değeri ise 1500 lira olursa, senedi kullanan şahıs 50 dinarı imzalayanın zimmetindekini vekâleten 1000 liraya satabilir. Muameleden sonra senedi imzalayanın zimmeti 50 dinar borçlanır. İmza edenin mülkü olan 1000 lirayı, senetten faydalanan kişi alır. Daha sonra senetten faydalanan şahıs, 1000 lirayı imza sahibinden vekâleten, kendisine zimmetindeki 50 dinarın karşılığında satar. Sonuçta imza edene karşı onun zimmeti, imzalanmış senedin değeri olan 50 dinar ölçüsünde, bankaya borçlu olur.
Lakin bu yolun yararı oldukça azdır. Çünkü sadece indirimin yabancı para ile gerçekleştiği yerde faydası varıdır. Fakat ülkede kullanılan para hususunda hiçbir etkisi yoktur. Zira alışveriş olarak bunu sahih saymak -sayılabilir şeylerin fazlalık şartı ile alışverişi konusunda geçen sakıncayı göz önünde bulundurunca- mümkün değildir.
Ama surî senedin kıymetinin bankada borç unvanı ile kırdırmak caiz değildir. Şöyle ki; borcu alan ve senedi kullanan kişi senedin isim değerinden daha az bir meblağı bankadan borç olarak alırsa, sonra da bankayı senedi imzalayana -borçlu olmadığı halde- onun tam değerini almak üzere havale ederse, bu faiz olur ve haramdır. Zira bankanın senedin değerini kırmakla ilgili şartı, aslında fazla almayı şart koşmasıdır. Bu ise haramdır. Her ne kadar fazlalık süre tanıma karşılığında olmayıp, bankacılıkla ilgili yapılan bir takım işlemler (mesela, alacağını kaydetmek ve almak gibi) olsa da hüküm aynıdır. Çünkü borcu verenin kendi lehine mali bir çıkar sağlayacak bir şartı, borcu alanın karşısına sürmesi caiz değildir.
Yukarıdaki hüküm özel bankalar hakkındadır. Devlete ait ya da müşterek bankalara gelince: Faizden kurtulmak için şu şekilde hareket edilebilir: Senetten yararlanan şahıs senedi kırdırırken onu satmayı veya borç vermeği niyet etmemeli, niyeti, sahibi bilinmeyen malı eline geçirmek olmalıdır. Bu durumda ihtiyat gereği müçtehitten izin alınmalıdır. Onu kullanmanın sahih olabilmesi için, daha sonra müctehide müracaat etmelidir. Süre sona erdiğinde, banka senedi imzalayanı, onun değerini ödemeye mecbur ettiği zaman, imza eden şahıs ödediğinin bedelini, eğer onun isteği ile senedi imzalamışsa, senetten faydalanan şahıstan talep edebilir.