Ayetullah uzma



Yüklə 2,18 Mb.
səhifə88/92
tarix24.11.2017
ölçüsü2,18 Mb.
#32820
1   ...   84   85   86   87   88   89   90   91   92

BANKADA ÇALIŞMA


Banka işlemleri iki çeşittir:
1) Haram olan işlemler: Örneğin, faizli muamelelerde icra edici rolü üstlenmek, onları kayıt altına almak, resmi olarak tanıklık yapmak, alıcıların lehine faizli kârı almak vs. işlemlerdir. Aynı şekilde faizli muamele yapan şirketlerin işlemleri ile ilgili çalışmaları veya şarap yapan fabrikaların finans işleri buna örnek verilebilir. Bankanın, onların hissesini satması ve onlara kredi açması haram işlemlerdir.
Bu işlemlerin tümü haramdır. Bu bölümde çalışmak da caiz değildir. Bu bölümde çalışmakla herhangi bir ücret hak etmez.
2) Caiz banka işlemleri: Yukarıda belirtilenlerin dışındaki bankacılık hizmetleri caizdir. Bu bölümde çalışan kişinin çalışması karşısında aldığı ücret de caizdir.
29- Faizli bir muamelede fazlalığı ödeyen kâfir ise, onun malı muhterem değildir. İster banka yabancı olsun ister başka biri, bu durumda daha önce de belirtildiği gibi, bu fazlalığı almak Müslüman biri için caizdir. Dolayısıyla banka da böyle bir faizle ilgili işlemleri yürüten bölümde çalışmak caizdir.
30- İslam ülkelerindeki devlete ait veya müşterek bankalarda bulunan mallar, sahibi bilinmeyen mal hükmünde olduğundan, müctehide müracaat etmeden onların üzerinde tasarrufta bulunmak caiz değildir. Şu halde bu tür bankalarda çalışmak ve şer’i hâkime müracaat etmeksizin, orada mallarını kullandıran müşterilerin mallarını almak ve ödemekle ilgili işlemlerin yağılmasını gerektiren tasarruflar sakıncalıdır.
31- Cüâle, kira, havale ve İslam ülkesindeki devlet bankasında yaygın olan diğer işlemlerin müctehidin iznine ihtiyacı yoktur. Müctehidin izni olmadan da bu tür muameleler sahihtir.
SİGORTA ANLAŞMASI

Sigorta, sigorta yapan ile sigorta olan arasında yapılan bir anlaşmadır. Bu anlaşmaya göre sigorta olan kişi aylık veya yıllık veyahut bir defaya mahsus belirli bir meblağı sigorta yapana ödemeyi taahhüt eder. Bunun mukabilinde sigortayı yapan kişi (sigortacı) sigortaya veya anlaşmada belirtilmiş olan üçüncü bir kişiye karşı, başına herhangi bir hadise geldiğinde veya sigorta anlaşmasında açıkça belirtilmiş bir zarara uğradığında, belirli bir meblağı, sabit bir ödemeyi veya başka bir mal vermeyi taahhüt eder.


32- Değişik sigorta çeşitleri vardır:
1) Ölüm, hastalık veya başka hadiselere karşı kişileri sigortalama.
2) Yangın, boğulma, hırsızlık vs. hadiselere karşı malları sigortalama. Örneğin, otomobil, uçak ve gemi sigortası gibi.
Sigortanın başka kısımları da vardır. Onların hükümleri zikredilen kısımlardan farklı olmadığı için, hepsini burada zikretmeye gerek yoktur.
33- Sigorta anlaşmasının birkaç rüknü vardır:
1 ve 2) İcap ve kabul: sigortalı ve sigortacı tarafından icap ve kabulü belirten her söz, yazı ve benzeri şey.
3) İster şahıs olsun ister mal, sigortalanan şeyin belirlenmesi.
4) Sigorta süresinin başlangıç ve sonunun belirlenmesi
34- Sigorta anlaşmasında tehlike ve zarar faktörünü, örneğin yangın, hırsızlık, boğulma, hastalık, ölüm vs. aynı şekilde aylık veya yıllık sigorta taksitlerini -eğer taksitle ödemiyorsa- belirlemek gerekir.
35- Sigorta anlaşmasında taraflarda ergenlik akıl, kasıt, irade ve mahcur olmamak (akli dengesizliği veya iflas etmiş olması yüzünden malında tasarruf hakkı bulunmamak) şattır. Eğer taraflardan biri ergenlik çağına ulaşmamışsa, deli ise, mecbur bırakılmışsa veya meçhul ise veyahut ciddi bir kasıt olmamışsa, anlaşma sahih değildir.
36- Sigorta anlaşması, uyulması gerekli anlaşmalardan olduğu için, ancak her iki tarafın rızası ile bozulabilir. Elbette eğer anlaşma anında sigortalının, sigortacının veya her ikisinin feshetme hakkını şart koşarlarsa, o şart uyarınca anlaşmayı bozmak caiz değildir.
37- Eğer sigortacı taahhütlerine amel etmezse, sigortalı -müctehide veya başka birine müracaat ederek- onu, taahhütlerini yerine getirmeye zorlayabilir. Aynı şekilde anlaşmayı da bozarak, sigorta ücreti olarak ödediği meblağın iade edilmesini isteyebilir.

38- Sigorta anlaşmasında sigortalının belirli bir meblağı taksitle ödemesi belirtilmişse, bununla birlikte taahhüdünü gerek belirlenen miktar, gerekse zaman konusunda yerine getirmezse, sigortacıya sigortalının herhangi bir hadise ve belirli bir zarara uğraması durumunda taahhüdünü yerine getirmesi vacip olmaz. Bu durumda sigortalı da yatırdığı sigorta ücretinin kendisine iade edilmesini isteyemez.


39- Sigortada özel bir sürenin olması şart değildir. Süre konusu tarafların, yani sigortalı ile sigortalı arasında yapılan anlaşmada belirlenir.
40- Eğer bir gurup insan kendilerine ait ortak bir maldan sağladıkları sermaye ile bir şirket oluştururlar ve onların her biri şirket anlaşmasının zımninde kendisi veya malının başına her hangi bir hadise geldiğinde -tabi ki bu hadisenin ne olduğu da belirtilmelidir- diğer ortakların ortaya çıkan hasarı telafi etmelerini şart koşarsa, bu anlaşma devam ettiği sürece şirketin, meydana gelebilecek zararları kendi sermayesinden veya elde ettiği kârdan telafi etmesi ve bu şarta uyması vacip olur.

HAVA PARASI


Esnaf arasında yaygın olan muamelelerden biri de, hava parası veya öncelik hakkıdır. Kiracının kiralayıp tasarrufta bulunduğu bir mekân, iki tarafın anlaşması ile belirli bir meblağ karşılığında diğerine bırakması veya mülkün sahibinin belirli bir meblağı alma karşılığında kira müddeti dolduktan sonra kiracıyı, kiraladığı mekândan çıkarması veya kira ücretini artırmaktan sakınması bu türdendir.
41- Dükkân ve mağaza gibi herhangi bir yeri kiralamak, kiracı için ekstradan bir hak meydana getirmez. Dolayısıyla kira müddeti dolduktan sonra mülk sahibinin mülkünden tasarruf etmesine, orayı boşaltmasına veya kira fiyatını arttırmasına engel olamaz. Aynı şekilde kiracının çok uzun bir süre bir mekânda kalması, bu vesileyle o mekânın önem ve değer kazanması, ona orada kalma hakkı doğurmaz. Kira süresi bittikten sonra orayı boşaltıp sahibine teslim etmesi gerekir.
Eğer kiracı, mülk sahibinin oradan kendisini çıkarmasına ya da ücreti arttırmasına engel olan devlet kanunu arkasına alarak, söz konusu mekânı boşaltmaz veya kirayı arttırmazsa, yaptığı iş haramdır. Oradaki tasarrufu ise, mülk sahibinin rızası dışında gerçekleştiği için gasp sayılır. Mekânı boşaltmak karşılığında alacağı ücret ise haramdır.
42- Eğer mülk sahibi bir yeri bir yıllığına, mesela, on bin lira karşılığında kiraya verirse, buna ek olarak elli bin lira daha alır ve anlaşmanın zımninde kira fiyatını artırmadan her yıl bu para ile uzatacağını veya aynı ölçüde kiracının mekânı devredeceği kişiye (kinci kiracıya) kiraya vereceğini şart koşmuşsa, bu durumda kiracı malike nakit olarak ödediğinin aynı fiyatına ya da daha fazlasına veyahut daha az bir meblağ karşılığında önceden aralarında geçen şarta uygun olarak hakkını başka birine devredebilir.
43- Eğer malik yerini herhangi bir şahsa belirli bir süre için kiraya verirse, anlaşmanın içeriğinde -zikrettiği bir meblağ karşılığında veya hiçbir şey almadan- kira müddeti dolduktan sonra onun kira süresini her yıl birinci yıldan olduğu gibi veya her yılın normal piyasasına uygun bir şekilde uzatacağını kendisine şart koşarsa, bununla birlikte başka biri kiracıya sadece o mekânı boşaltması için belirli bir meblağ verirse -orada kalma hakkı ortadan kalkacağı için mekân boşaltıldıktan sonra malik istediği şekilde kiraya versin diye bu işi yaparsa- bu durumda kiracı anlaşılan meblağı alabilir. Bu hava parası sadece mekânı boşaltması karşılığındadır. Kiracının tasarruf hakkını ikinci bir şâhısa intikal karşılığında değil.
44- Melikin anlaşma zimmînde kendisi için koştuğu şartı yerine getirmesi vaciptir. Dolayısıyla 42. meseleyi dikkate aldığımızda, malik kiracıya veya lehine kiracının çekildiği şâhısa, kira ücretini artırmadan kiraya vermelidir. Aynı şekilde 43. meseleyi göz önünde bulundurduğumuzda, malikin kiracının istediği zamana kadar, aynı kira ücreti veya piyasada normal olan ücretle (belirttiği şartla) mekânda kalması için kira süresini uzatması vaciptir.
Eğer malik şartını yerine getirmez, kira süresini uzatmazsa, şer’i hâkime veya başka bir mercie müracaat ederek, onu, şartını yerine getirmek zorunda bırakabilir. Lakin her ne sebeple olursa olsun, onu, şartını yerine getirme zorunda bırakmazsa, malikin izni olmadan mekanda tasarrufta bulunması caiz değildir.
45- Kira anlaşmasındaki şart 42. ve 43. meselelerde farz edildiği gibi, fiil şartı şeklinde değil de netice şartı tarzında, yani kirayı uzatma şartı şeklinde olursa, şöyle ki; kiracı kendisinin doğrudan veya birinin aracılığı ile yıllık belirli bir meblağı veya piyasada normal olan ücreti ödeme karşılığında mekândan yararlanma hakkını şart koşarsa bu durumda kiracı -yahut kiracının belirlediği başka biri- mekanı kullanma hakkına sahip olur. Hatta bu hususta malikin iznine gerek kalmaz. Malik sadece üzerinde anlaşılmış olan ücreti talep edebilir.


Yüklə 2,18 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   84   85   86   87   88   89   90   91   92




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin