Ayetullah uzma



Yüklə 2,18 Mb.
səhifə9/92
tarix24.11.2017
ölçüsü2,18 Mb.
#32820
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   92

İRTİMASÎ ABDEST

260- İrtimasî abdest insanın, yüzünü ve ellerini abdest niyetiyle suya daldırmasına denir. İhtiyata aykırı olmasına rağmen zahiren irtimasi olarak yıkanan elin ıslaklığıyla meshetmenin de bir sakıncası yoktur.


261- İrtimasî abdestte de yüz ve ellerin yukarıdan aşağı yıkanması gerekir. O hâlde yüz ve elleri suya daldırırken abdeste niyet ederse, yüzü alın tarafından ve elleri dirsek tarafından suya daldırmalıdır.
262- Abdestte, azaların bazısını irtimasî ve bazısını da gayri irtimasî olarak yıkamanın sakıncası yoktur.
ABDESTİN DUALARI
263- Abdest alan kimsenin, gözü suya iliştiğinde şu duayı okuması müstehaptır:
 )بِسْم ِاللَّهِ وَ بِاللَّهِ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى‌ جَعَلَ الْمَاءَ طَهُوراً وَ لَمْ يَجْعَلْهُ نَجِساً(
"Bismillahi ve billahi ve'l-hemdu lillahillezî ce‘ele'l mâe ţehû-ren ve lem yec'‘elhu necisa."[2]
Abdestten önce ellerini yıkarken şu duayı okusun:
 )اَللَّهُمَّ اجْعَلْنِى مِنَ التَّوَّابِينَ وَاجْعَلْنِى‌ مِنَ الْمُتَطَهِّرِينَ(
"Ellahummec'‘elnî min'et-tevvabîn vec'‘elnî min'el-muteţeh-hirîn."[3]
Ağzına su alırken şu duayı:
 )اَللَّهُمَّ لَقِّنِى حُجَّتِى يَوْمَ اََلْقَاكَ وَ اََطْلِقْ لِسَانِى بِذِكْرِكَ(
"Ellahumme lekkinî huccetî yevme elkake ve eţlik lisanî bizikrik"[4]
Burnuna su alırken şu duayı:
 )اَللَّهُمَّ لاَ تُحَرِّمْ عَلَىَّ رِيحَ الجَنَّةِ وَاجْعَلْنِى مِمَّنْ يَشَمُّ رِيْحَهَا وَ رَوْحَهَا وَ طِيبَها (
"Ellahumme la tuherrim ‘eleyye rîh'el-cenneti vec'‘elnî mim-men yeşummu rîheha ve revheha ve ţîbeha."[5]
Yüzünü yıkarken şu duayı:
 )اَللّهُمَّ بَيِّضْ وَجْهِى يَوْمَ تَسْوَدُّ فِيهِ الْوُجُوهُ وَ لا تُسَوِّدْ وَجْهِى يَوْمَ تَبْيَضُّ فِيهِ الْوُجُوهُ(
"Ellahumme beyyiż vechî yevme tesveddu fîhi'l-vucûh, vela tusevvid vechî yevme tebyeżżu fîhi'l-vucûh."[6]
Sağ elini yıkarken de şu duayı:
 )اَللَّهُمَّ اَعْطِنِى كِتَابِى بِيَمِينِى وَالْخُلْدَ فِى‌ الْجِنَانِ بِيَسارِى وَ حاسِبْنِى حِسَاباً يَسِيراً(
"Ellahumme e'‘ţinî kitabî biyemînî ve'l-hulde fi'l-cinani biye-sarî ve hasibnî hisaben yesîra."[7]
Sol elini yıkarken şu duayı:
 )اَللَّهُمَّ لاَ تُعْطِنِى كِتابِى بِشِمَالِى‌ وَ لاَ مِنْ وَرَاءِ ظَهْرِى‌ وَ لاَ تَجْعَلْهَا مَغْلُولَةً اِلَى عُنُقِى‌ وَ اَعُوذُ بِكَ مِنْ مُقَطَّعَاتِ النِّيرَانِ(
"Ellahumme la tu‘'ţinî kitabî bişimalî vela min verâi zehrî vela tec'‘elha meğlûleten ila ‘unukî ve eûzu bike min mukeţţe‘-at'in-nîran."[8]
Başını mesh ederken şu duayı:
 )اَللَّهُمَّ غَشِّنِى بِرَحْمَتِكَ وَ بَرَكَاتِكَ وَ عَفْوِكَ(
"Ellahumme ğeşşinî birehmetike ve berekâtike ve ‘efvik."[9]
Ve ayağını mesh ederken de şu duayı:
 )اَللَّهُمَّ ثَبِّتْنِى عَلَى‌ الصِّرَاطِ يَوْمَ تَزِلُّ فِيهِ الاَقْدَامُ وَاجْعَلْ سَعْيِى فِى مَا يُرْضِيكَ عَنِّى‌ يَاذَا الْجَلاَلِ وَاْلاِكْرَام ِ(
"Ellahumme sebbitnî ‘ele's-siraţi yevme tezillu fîhi'l-ekdam, vec'‘el s‘e'yî fîma yurżîke ‘ennî ya zelcelali ve'l-ikram."[10]

ABDESTİN ŞARTLARI

Abdestin sahih olmasının birkaç şartı vardır:


1) Abdestin suyu, pak olmalıdır. Ayrıca bir görüşe göre de, şer’i açıdan pak olsa bile, eti helal hayvanın bevli, pak olan murdarın eti ve yara iltihabı gibi insanın tiksindiği şeylerle de karışık olmamalıdır. Bu görüş ihtiyata uygundur.
2) Su, mutlak olmalıdır.
264- Necis su ve muzaf su ile alınan abdest insan, suyun necis veya muzaf olduğunu bilmese yahut unutsa bile batıldır. Eğer o abdestle namaz da kılmışsa, o namazı sahih abdestle yenilemesi gerekir.
265- Eğer, abdest alması için çamurlu muzaf sudan başka bir su olmaz ve namazın vakti de dar olursa teyemmüm etmeli; eğer vakit genişse, suyun durulmasını beklemeli veya bir şey vesilesiyle durultmalı ve daha sonra abdest almalıdır. Elbette çamurla karışmış su, artık ona su denilmezse muzaf olur.
3) Abdest suyu mubah (=gasp edilmemiş) olmalıdır.
266- Gasp edilmiş veya sahibinin razı olup olmadığı belli olmayan su ile abdest almak haram ve batıldır. Aynı şekilde abdestin suyu yüz ve ellerden gasp olan bir yere dökülür veya abdest aldığı yer gasp olursa, o yerden gayrisinde abdest alma imkânı yoksa görevi teyemmüm etmektir. Ayrı bir yerde abdest alabilmesi mümkünse gasp edilmeyen yerde abdest almalıdır. Bununla birlikte eğer, her iki taktirde de günah işleyip orada abdest alırsa, abdesti sahihtir.
267- İnsanın, herkes için mi yoksa sadece o medrese-nin talebeleri için mi vakfedildiğini bilmediği bir merde-senin havuzundan abdest almasının eğer genelde halk o havuzdan abdest alıyorsa, sakıncası yoktur.
268- Bir kimse, namaz kılmak istemediği bir caminin havuzunun bütün halk için mi yoksa sadece orada namaz kılanlar için mi vakfedildiğini bilmezse, o havuzdan abdest alamaz. Ancak genelde orada namaz kılmak istemeyen kimseler de o havuzdan abdest alıyorlarsa, o havuzdan ab-dest alabilir.
269- Hanların, otellerin ve benzeri yerlerin havuzlarından mezkûr yerlerde kalmayan insanların abdest almaları, ancak genelde buralarda oturmayan kimselerin de abdest alması ve birinin onu engellememesi durumunda, sahih olur.
270- Akıl sahiplerinin abdest almanın caiz olduğuna hükmettikleri nehirlerden abdest almanın sakıncası yoktur. Sahibinin büyük ya küçük olması veya sahibinin razı olduğunun bilinmesi gerekmez. Hatta sahibi abdest alınmasına izin vermez veya insan sahibinin razı olmadığını bilse ya da sahibi deli veya çocuk olsa bile suyu kullanmak caizdir.
271- Bir suyun gasp edilmiş olduğu unutularak onunla abdest alınırsa sahihtir. Ama kendisi suyu gasp eder ve gasp edildiğini unutarak abdest alırsa abdesti sakıncalıdır.
272- Abdest suyu onun malı olur ama gasp edilmiş kapta olursa, ondan başka da suyu olmazsa; bu surette şer’i şekilde başka bir kaba boşaltması mümkünse, bu işlemi yaparak abdest almalıdır. Mümkün değilse teyemmüm etmelidir. Başka bir suyu olursa onunla abdest almalıdır. Her iki surette de muhalefet ederek gasp edilmiş kapta abdest alırsa abdesti sahihtir.
273- Bir tuğlası veya bir taşı gasp olan bir havuzdan su almak, örfün nazarında o tuğla ve taşta tasarruf etmek sayılmazsa, onda abdest almanın sakıncası yoktur. Tasarruf etmek sayıldığı taktirde de, ondan su almak haramdır ama abdesti sahihtir.
274- Ehlibeyt İmamlarından veya imam zadelerden birine ait olan avluda (ki önceden mezarlık imiş) havuz yaparlar veya ırmak akıtılırsa, eğer o avlunun mezarlık için vakfedildiği bilinmezse, o havuz ve ırmakta abdest almanın sakıncası yoktur.
4. Şart) Abdest uzuvları, yıkandığında ve meshedilir-ken temiz olmalıdır. Abdest halinde yıkamadan veya meshetmeden önde temizleyebilir. Kür ve benzeri suyla yıkanırsa, yıkamadan önce temizlemeye gerek yoktur.
275- Abdest tamamlanmadan önce yıkanılan veya meshedilen bir yer necis olursa, abdest sahihtir.
276- Bedenin abdest organlarından başka bir yeri necis olursa, abdest sahihtir. Ama, idrar veya dışkı mahalli yıkanmamışsa, ilk önce onun temizlenmesi ve daha sonra abdest alınması ihtiyaten müstehaptır.
277- Abdest uzuvlarından biri necis olursa ve abdest-ten sonra, abdestten önce orayı yıkayıp yıkamadığı hususunda şüphe ederse, abdesti sahihtir. Ama necis olan yeri yıkaması gerekir.
278- Yüzde ve ellerde kanaması durmayan ve sudan da zarar görmeyen kesiklik veya bir yara olursa, tertib üzere o uzvun sağlam yerlerini yıkadıktan sonra kesik veya yara olan yeri kür veya akar suya daldırıp kanı kesilinceye kadar sıkmalı ve onun üzerinden su akması için suyun altında yukarıdan aşağıya doğru parmağıyla yarayı veya kesiği sıvazlamalıdır, sonra da yaranın aşağı kısmını yıkamalıdır. Böylece alınan abdest sahihtir.
5. Şart) Abdest ve namaz için yeterli vakit olmalıdır.
279- Vakit öylesine dar olur ki, abdest alındığı takdirde namazın hepsi veya bir miktarı vakit dışında kalacak olursa, teyemmüm edilmeli; ama teyemmüm ve abdest için aynı ölçüde vakit gerekiyorsa abdest alınmalıdır.
280- Namaz vaktinin darlığı yüzünden teyemmüm etmesi gereken kimse kurbet kastıyla veya Kurân okumak gibi müstehap bir amel için abdest alırsa, abdesti sahihtir. Aynı şekilde o namazı kılmak için abdest almış olursa hüküm aynıdır. Ama kurbet kastı onun için hasıl olmamışsa hüküm değişir.
6. Şart) Abdest, kurbet kastıyla yani Âlemlerin Rabbinin emrini yerine getirmek için alınmalıdır. Serinlemek için veya başka bir amaçla abdest alınırsa batıldır.
281- Abdestin niyetini diliyle söylemesi veya kalbinden geçirmesi gerekmez. Abdestin bütün işlerini Allah’ın emrini yerine getirmek için yaparsa kifayet eder.
7. Şart) Abdest, söylenen tertip üzerine alınmalıdır. Şöyle ki; önce yüz, sonra sağ kol, sonra sol kol yıkanmalı ve ondan sonra baş, sonra da ayaklar mesh edilmelidir. Müstehap ihtiyat gereği ayakların ikisini de aynı anda mes-hetmemelidir. Sol ayağı sağ ayaktan sonra meshetmelidir.
8. Şart)Abdest amelleri aralıksız ve peş peşe yapılmalıdır.
282- Abdest işleri arasında, halkın nazarında peş peşe sayılmayacak kadar ara verirse, abdest batıl olur. Ama insan için unutmak veya suyun bitmesi gibi bir mazereti olduğunda, peş peşe olması şart değildir. Evet, bir yer yıkanmak veya meshedilmek istenildiğinde ondan önce yıkanan veya meshedilen yerlerin ıslaklığı kuruyacak kadar ara verilirse, abdest batıldır. Fakat yalnızca yıkanmak veya meshedilmek istenen organdan önceki yerin ıslaklığı kurursa, meselâ, sol kol yıkanırken sağ kolun ıslaklığı kurur da yüzün ıslaklığı kalırsa, abdest sahihtir.
283- Abdest gerekleri aralıksız yapıldığı hâlde, hava-nın sıcaklığı veya beden ısısının fazla olması ve benzeri sebeplerden dolayı önceki yerlerin ıslaklığı kurursa, abdest sahihtir.
284- Abdest arasında yürümenin sakıncası yoktur. Şu halde yüz ve kollar yıkandıktan sonra birkaç adım atılır ve sonra baş ve ayak mesh edilirse, abdest sahihtir.
9. Şart) Yüz ile kolların yıkamasını ve baş ile ayakların mes-hini insanın kendisi yapmalıdır. Başka biri insana abdest aldırırsa veya suyu yüzüne ve kollarına ulaştırmasında, baş ve ayaklarını meshetmesinde yardımcı olursa, abdest batıldır.
285- Kendisi abdest alamayan kimse, yıkama ve meshetme işini ikisi ortaklaşa yapsalar bile, başkasından yardım almalıdır. Yardımcı ücret ister ve buna da gücü olursa ve durumunda da zarar vermezse ödemesi gerekir. Ama niyeti kendi yapmalı kendi eliyle meshetmelidir. Eğer kendisinin de katılması mümkün olmazsa, başkasından ona abdest aldırmasını istemelidir. Bu durumda abdest niyetini ihtiyaten farz olarak her ikisi de yapmalıdır. Kendisinin meshetmesi mümkün değilse, yardımcısı onun elinden tutarak meshedilmesi gereken yerlere çekmelidir. Eğer bu da mümkün değilse yardımcısı onun elindeki ıslaklıktan alarak başını ve ayaklarını meshetmelidir.
286- Abdestin amellerinden hangisini tek başına yapabiliyorsa onu kendisi yapmalı ve yardım almamalıdır.
10. Şart) Su kullanmanın abdest alan için bir sakıncası olmamalıdır.
287- Abdest aldığında hastalanacağından veya suyu ab-deste harcadığı takdirde, susuz kalacağından korkan kimse, abdest almamalıdır. Suyun kendisine zarar vereceğini bilmeyip abdest alır ve sonra da zararlı olduğunu anlarsa ab-desti batıldır.
288- Abdestin sahih olacağı miktarda az bir suyla yüzünü ve ellerini yıkadığında zararı olmaz da ondan fazlasının zararı olursa, o miktar suyla abdest almalıdır.
11. Şart) Abdest organlarında suyun bedene ulaşmasını önleyecek bir engel bulunmamalıdır.
289- Abdest organlarına bir şeyin yapıştığı bilinir ama onun, suyun ulaşmasına engel olup olmadığında şüpheye düşülürse, o şey giderilmeli veya suyun, onun altına geçmesi sağlanmalıdır.
290- Eğer tırnağın altı kirli olursa, alınan abdestin sakıncası yoktur. Ama tırnak kesilirse, abdest için kirlerin temizlenmesi gerekir. Yine eğer tırnak normalden uzun olursa, normalden fazlanın altındaki kirlerin temizlenmesi gerekir.
291- Yüzde, ellerde, başın ön kısmında ve ayakların üzerinde yanık veya başka bir sebepten dolayı şişkinlik oluşursa, onun üzerinin yıkanması veya üzerinin mesh edilmesi yeterlidir. Şişkinlik delinse bile, suyu derinin altına ulaştırmak gerekmez. Hatta derinin bir kısmı kopsa bile, suyu kopmayan kısmın altına ulaştırmak gerekmez. Ancak soyulmuş deri, bazen bedene yapışıyor bazen ayrılıyorsa, koparılmalı veya altına su ulaştırılmalıdır.
292- İnsan, abdest organlarına bir şeyin yapışıp yapışmadığından şüphe ederse, verdiği ihtimal halkın nazarında yerinde bir ihtimal sayılırsa -meselâ, çamurla uğraştıktan sonra çamurun eline yapışıp yapışmadığından şüpheye düşerse- organlarını incelemeli ve yahut giderildiğine veya suyun onun altına ulaştığına dair kanaat hâsıl oluncaya kadar eliyle sürtmelidir.
293- Yıkanması ve meshedilmesi gereken bir yer, her ne kadar kirli olursa olsun, kir suyun organa ulaşmasına engel olmazsa sakıncası yoktur; yine badana ve benzeri işlerden sonra el üzerinde kalan ve suyun deriye geçmesine engel olmayan beyazlıklar da sakıncasızdır. Ama bunların bulunmasıyla, suyun organa ulaşıp ulaşmadığı hususunda şüpheye düşülürse, onların temizlenmesi gerekir.
294- Abdestten önce, abdest organlarının bazısında suyun ulaşmasını önleyecek bir engelin olduğunu bilir ve abdestten sonra da, abdest anında suyu oraya ulaştırıp ulaştırmadığı hakkında şüphe ederse, abdesti sahihtir.
295- Abdest organlarının bazısında, suyun bazen kendiliğinden altına geçtiği bazen geçmediği bir engel bulunur ve insan, abdestten sonra onun altına suyun ulaşıp ulaşmadığı hakkında şüpheye düşerse, abdest alırken suyun onun altına geçmesinin farkında olmadığını bilirse, müstehap ihtiyata göre, abdestini yenilemesi gerekir.
296- Abdestten sonra, abdest organlarında suyun geçmesini önleyecek bir engel olduğunu görür ve abdest zamanı mı, yoksa abdest sonrası mı bulunduğunu bilmezse, abdesti sahihtir. Ama abdest zamanı o engelin farkında olmadığını bilirse, müstehap ihtiyat gereği yeniden abdest almalıdır.
297- Abdestten sonra, abdest organlarında suyun geçmesini önleyecek bir engelin olup olmadığı hakkında şüpheye düşülürse, abdest sahihtir.


Yüklə 2,18 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   92




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin