Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə608/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   604   605   606   607   608   609   610   611   ...   899
CEMİL BEY (Tanburi)

(1873, İstanbul- 29 Temmuz 1916, İstanbul) Saz sanatçısı, besteci.

Mollagürani semtinde doğdu. Bazı kaynaklara göre, doğum tarihi 1871'dir. Babası çeşitli kademelerdeki devlet görevleri yanında Tahran sefirliği görevinde de bulunan Tevfik Bey, annesi, Âdile Sultan'ın(->) Çerkez cariyelerinden Zihni-yar Hamm'dır. Dedesi Mustafa Reşid Efendi de Sadrazam Hüsrev Paşa'mn kethü-dasıydı. Cemil 3 yaşındayken babası öldü. Amcası Refik Bey'in himayesinde ilköğrenimini tamamlayarak rüştiyeye başladı. Musikisever bir aile çevresinde yetişti. Annesi Zihniyar Hanım, Âdile Sultan Sarayı'nın kızlardan kurulu saz takımında lavta çalmıştı. Büyük ağabeyi Reşad Bey âşık sazı, küçük ağabeyi Ahmed Bey de tanbur çalıyordu. Cemil küçük yaşta musikide "harika çocuk" özellikleri gösterdi; eline geçen ev aletlerinden oyuncak çalgılar yaptı. 10 yaşında tanbu-ra başladı. Amcasının oğlu Mahmud Bey'e keman dersi veren Kemani Alek-san Efendi'den Hamparsum notası ile Batı notası öğrendi; ayrıca, amcası Refik Bey'in kızlarına piyano dersleri veren öğretmenlerden genel musiki bilgileri yönünden yararlandı. Yenilik fikirleriyle yetişmiş tipik bir Tanzimat aydını olan Refik Bey'in Horhor'daki konağı, küçük Cemil'i kültür yönünden de etkileyen bir ortam oldu; bu evde Fransızca öğrenmeye başladı.

13 yaşındayken amcası, Abdülhamid' in adamlarınca zehirlenerek öldürüldü. Cemil bundan sonraki dört yılı amcasının oğlu Mahmud Bey'in himayesinde geçirdi. Tanbur çalmadaki yeteneğini gören Mahmud Bey onu bir musiki toplantısında ünlü besteci Tanburi Ali Efen-di'yle(->) tanıştırdı. Ali Efendi, Cemil'in alışılmadık bir kıvraklıkla çaldığı tanbu-ru dinleyince onu övgülere boğdu. O günden sonra Cemil, Ali Efendi'nin gittiği musikili toplantılara katılmaya başladı, ders almamakla birlikte genel musiki bilgilerini ve fasıl musikisiyle ilgili incelikleri öğrenmek bakımından ondan çok yararlandı. Bu arada musiki yeteneği kulaktan kulağa yayılıyordu. 18 yaşına girdiğinde ünlü bir tanburi olmuştu. 20' sinde kemence, lavta ve viyolonselde

de üstün bir yetenek olduğunu göstermişti. Saraya yakın çevrelerde tanbur, kemence dersleri veriyor, İstanbul'un seçkin musiki meclislerinde sürekli çalıyordu. İdadiden sonra bir yıl Mekteb-i Mülkiye'de okudu. 19 yaşında Harbiye Nezareti'nde kâtip olarak memuriyete başladı. 1901'de Saide Hanımla evlendi. Bu evlilikten ünlü musiki adamı Mesud Cemil doğdu.

30 yaşında ününün doruğuna ulaşmıştı. II. Abdülhamid kendisini saraya çağırarak huzurunda ona tanbur, yaylı tanbur ve kemence çaldırdı. Bazı kaynaklara göre, padişah onu dinledikten sonra memuriyet görevini başkâtipliğe yükseltmiş, onu ayrıca ikinci Mecidi nişanıyla ödüllendirmiştir. 1908'de II. Meş-rutiyet'in ilanından sonra devlet kadrolarında yapılan tasfiye sırasında tazminatla işten çıkarıldı. V. Mehmed'in (Reşad) Muzika-i Hümayun'a girme teklifini kabul etmedi. Onun ve ailesinin geleceği konusunda güvence veren ve kendisini Kahire'ye götürmek üzere istanbul'a ö-zel yatını gönderen Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa'mn çekici davetini de geri çevirdi. Saraydan, resmi kuruluşlardan ömrü boyunca uzak durmaya çalışan Cemil Bey döneminin romantizmini yansıtan özgür yaratılışlı, bohem bir sanatçıydı. Memuriyetten çekildikten sonra yalnızca musikiyle uğraştı. Geçimini sağlamasında yüksek devlet görevlerinde bulunan dostlarının da yardımı oldu. Sanatına hayran olan Yanyalı Ferik Mustafa Paşa en büyük koruyucusuydu.

Cemil Bey 1909'da İstanbul Tepebaşı Tiyatrosu'nda mızraplı tanbur, yaylı tanbur ve kemençeyle konserler verdi. Bu konserler İstanbul'da halka açık ilk çağdaş konserlerdir. 1910-1914 arasında Alman Blumenthal kardeşlerin İstanbul temsilcisi oldukları Orfeon plak şirketi adına kovanlara, taş plaklara taksimler, saz eserleri çaldı. Kısa bir süre Darülbe-dayi'nin musiki bölümünde öğretmenlik yaptı. Ayrıca özel dersler verdi ve birçok öğrenci yetiştirdi. Tanburda Refik Fersan, Faize Ergin, halasının oğlu Tanburi Hikmet Bey, Kadı Fuad Efendi; kemençede Fahire Fersan, Murat Öztorun öğrencilerinden birkaçıdır. Ancak, yaşadığı dönemde ve ölümünden sonra ün kazanmış hemen bütün saz sanatçıları, hangi sazı çalmış olurlarsa olsunlar, gerek teknik açıdan, gerekse ezgi seyri açısından ondan çok şey öğrenmişlerdir. Doldurduğu taş plaklar icra üslubunun günümüze canlı birer belge olarak ulaşmasını sağlamıştır. Kendisinden sonraki saz sanatçıları onun musikisini plaklarını dinleyerek incelemişlerdir. Gramofonun yaygınlaşması yaşadığı günlerde ulaştığı efsanevi ünü de kalıcı kılmıştır.

I. Dünya Savaşı'nın ağır şartları zaten zayıf bir bünyesi olan Cemil Bey'in sağlığını iyice bozdu. Aşırı içki de sinir sistemini yıpratmıştı. Verem teşhisi konan sanatçıyı o sırada iktidarda bulunan İtti-had ve Terakki Fırkası tedavi için İsviçre'ye göndermeye karar verdi. Cemil Bey


Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   604   605   606   607   608   609   610   611   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin