Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə647/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   643   644   645   646   647   648   649   650   ...   899
CEVRÎ ÇELEBİ HİKÂYESİ

Konusunu IV. Murad döneminde (1623-1640) yaşanılmış olaylardan alan "kitabî, mensur, realist İstanbul hikâyeleri"nden biri. Bu hikâyeleri İ. H. Sevük "aşklı hikâyeler", P. N. Boratav ise "realist halk hikâyeleri" olarak adlandırmaktadır. Buna "İstanbuF'u ekleyen Ş. Elçin'dir. Ö. Nutku ise bu hikâyeleri meddah hikâyelerinin kaynakları arasında sayar.



Hançerli Hammi-^), Letaifname(->~), Sansar Mustafa(~>), Tayyarzade\->) ve Tıfli ile İki Biraderler^-*) hikâyelerinde olduğu gibi, IV. Murad burada da ikinci derecede bir roldedir. Diğer hikâyelerde de görülen sultanın nedimi Tıflî'nin bu hikâyedeki rolü konusunda P. N. Boratav ile Ş. Elçin'in görüşleri farklıdır. Yazma nüshası bulunmadığı gibi basma nüshaları da ender olduğu için hakkındaki bilgileri M. N. Özön'le Ş. Elçin'deki tarihsiz nüshaların değerlendirilmesinden elde edebilmekteyiz. Ayrıca Hikâye-i Çevri Çelebi adıyla 1289/1872 tarihinde de basılmış olduğu tespit edilmiştir.

Hikâyenin özeti şöyledir: Zamanının çoğunu berber Mehmed Çelebi'nin dükkânında geçiren Cevrî Çelebi, Yusuf Ça-vuş'un karşıdaki konağının penceresinde gördüğü Abdî'ye âşık olur. Yusuf'un ölmesi üzerine aileye yaklaşan Cevrî Çe^ lebi, Abdî ile işrete başlar; ona olan düşkünlüğünü dile getirir. 1.000 altına yaptırdığı Abdî'nin tasvirinin arkasında da güzel bir kız resmi vardır. Bu tasvire vurulan Abdî, ancak o kızın bulunması şartıyla Cevrî ile olan dostluğunu devam ettirecektir. Abdî'nin tasvirin sahibi olan kıza, Cevrî Çelebi'nin Abdî'ye olan ilgisi her ikisini de hasta eder. Üzülen anneler, kızın bulunması için sokak sokak dolaşırlar.

Kız, Hoca Mahmud'un kızı Rukiye' dir. Anneler bir yolunu bulup bir gece onun evinde misafir kalırlar ve uygun bir zamanda Abdî'nin tasvirini Rukiye' ye gösterirler. Kız da ona vurulur ve Abdî'yi görmek ister. Hastaların iyileşmesinden sonra çengi kılığına bürünen Abdî, Rukiye'yi de alıp onunla birlikte birkaç günlüğüne Hoca Mahmud'un yalısına gider. Orada, Rukiye bu buluşmanın sebebini öğrenince Cevrî Çelebi'yi çağırtmaya karar verirler. Çelebi bazı şeylerden şüphelenerek korka korka yalıya gelir. Abdî ile Cevrî Çelebi arasındaki bazı konuşmalar, kol gezen bos-tancıbaşının dikkatini çeker ve yalıya yanaşır. Rukiye ile Abdî gizlenirler.

Cevrî bütün bu olup bitenleri IV. Murad'a anlatır. Abdî ile Rukiye evlendirilir; Cevrî Çelebi'ye de saraydaki kızlardan birini verirler, düğünleri yapılır.

Bu arada Rukiye'nin babası Hoca Mahmud da sarayda bezirgânbaşı olur.

Cevrî Çelebi Hikâyesi, benzer hikâyelerde bulunmayan özelliklere de sahiptir. Burada cellata teslim etme, cariyelere âşık olma, batakhaneye düşme gibi motiflere yer verilmemiştir. Belirli bir işi olmayan Abdî, babasının ölümünden sonra maceraya atılır. O, klasik edebiyatımızın vazgeçilmez motifi olan güzel bir kızın tasvirine âşık olarak onun yolunda helak olmayı bile göze alır.

P. N. Boratav, bu tür hikâyelerin, kitaba geçmeden önce, tıpkı halk hikâyelerinde olduğu gibi sözlü gelenekte yaşadığı görüşündedir. Onun diğer bir dikkati de halk hikâyelerinde görülmeyen gulâmperestliğin, Tayyarzade Hikâyesi'n-de olduğu gibi Cevrî Çelebi Hikâyesi'n-de de görülmesidir.

Hikâyede, meddah hikâyeleri ile halk hikâyelerinin izleri yanında masal dünyasının izleri de görülmektedir. Cevrî Çelebi'nin 40 gün berber dükkânına gitmesi, hastalanıp 40 gün ağlayıp sızlaması gibi zaman ve sayı bildiren kalıp sözlerin yanında tasvirlerde görülen ifadeler de yer almaktadır: Kaşlar yaya benzer, cemal aya benzer, tir kirpik, dudağı ebru, burun çekme, ağız hokka, dişler inci vb gibi.

Hikâyenin anlatımında az da olsa İstanbul'a ve İstanbul hayatına da yer verilmiştir. Konaklar, köşkler ve yalılar, o-layların başladığı ya da önemli anların yaşanıldığı yerler olarak belirir. Sık görülmemekle birlikte, hikâye kahramanları, atla çekilen ve koçu adı verilen arabaya binerler. Kahramanlarımızın bindiği deniz aracı yedi çifte kayıktır. IV. Murad İstanbul'unun vazgeçilmez kişisi olan bostancıbaşı da geceleri denizde dolaşarak asayişi sağlamaya çalışmaktadır.

Bibi. Mustafa Nihat (Ozon), Türkçede Roman Hakkında Bir Deneme, İst., 1936, s. 108-111; ismail Habib (Sevük), Edebiyat Bilgileri, İst., 1942, s. 302; P. N. Boratav, Halk Hikâyeleri ve Halk Hikâyeciliği, Ankara, 1946, s. 122-125; Ş. Elçin, "Kitabî, Mensur, Realist istanbul Hikâyeleri", Hacettepe Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, I, S. l (Mart 1969), s. 74-106; M. S. Özeğe, Eski Harflerle Basılmış Türkçe Eserler Katalogu, II, ist., 1973, s. 564; Nutku, Meddahlık, 93.

SAİM SAKAOĞLU




Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   643   644   645   646   647   648   649   650   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin