Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə171/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   167   168   169   170   171   172   173   174   ...   899
BEDEVİ ÂSİTANESİ

bak. EBURRIZA TEKKESİ



BEDEVÎLİK

İslam tarikatı. Mısır'ın Delta bölgesinde, Tanta kasabasında Seyyid Ahmed Bede-vî (ö. 1276) tarafından 13. yy'ın ikinci çeyreğinde kurulmuştur. Aslen Magribli olan Ahmed Bedevî küçük yaşta ailesiyle Mekke'ye göç etmiş, daha sonra Mısır'a geçmiş, kendisinde tasavvufa eğilim baş gösterince Irak'a giderek Abdül-kadir Geylanî ile Ahmed Rıfaî'nin türbelerini ziyaret etmiş, dönüşte Şam üzerinden Mısır'a gelerek Tanta'da yerleşmiştir. Kendisine "Bedevî" lakabının, Kuzey Afrika bedevileri gibi yüzünü peçe ile örttüğü için verildiği rivayet edilir. Mürşidinin adı bazı silsilenamelerde Şeyh Hüseyin bin Ali, bazılarında ise Şeyh Bedreddin Hasan Mağribî olarak geçer. Seyyid Ahmed Bedevi'nin son derecede cezbeli bir meşrebe sahip olduğu, devamlı riyazat ve mücahede içinde yaşadığı, zaman zaman evinin damında yüzünü Mısır'ın kızgın güneşine vererek bir tür çile çıkardığı bilinmektedir. Daha sonra bu tarikatın bazı mensupları arasında da sürdürülen bu âdetten ötürü Bedevîliğe "Sutuhiyye" de (sutuh-dam) denilmiş, ayrıca pirinin adından dolayı "Ahmediyye" olarak da tanınmıştır. Seyyid Ahmed Bedevî, coşkun kişiliği, kerametleri, ayrıca Haçlı ordularına karşı koyması ile Mısır halkının gönlünü fethetmiş, vefatından sonra, tarikatın ayin ve erkânını düzenleyen başhalifesi Salih Abdülâl (ö. 1332) tarafından, Tanta'daki türbesi etrafında inşa ettirilen külliye Bedevîliğin merkezi olmuştur. Memluk döneminde Mısır'da büyük bir nüfuz kazanan Bedevîlik Osmanlı döneminde on iki ana kola ayrılmış, bunlar arasında özellikle Halebî ve Beyyumî kolları geniş bir alana yayılmıştır.

Bedevî tarikatı, ana hatları itibariyle Sünnî akidelerine aykırı olmamasına rağmen, Seyyid Ahmed Bedevi'nin kişiliğinden tarikatın mensuplarına ve ayinlerine intikal etmiş olan cezbe yüzünden zaman zaman ulemanın tenkidine uğramıştır. Gerçekten de Bedevî ayinleri -özellikle Mısır'da icra edilen biçimiyle- katılanların, coşkularını feryat ederek, icabında yerlerde yuvarlanarak ifade etmeleri, zikrin temposuna el çırparak (telkin-i müşebbeke) eşlik etmeleri ile şaşırtıcı bir görünüm arz etmektedir. Muhtemelen bu ifade biçimlerinin temelinde Mısır'ın, dolayısıyla da Afrika'nın yerli kültürü yatmaktadır. Nitekim Seyyid Ahmed Bedevi'nin Mısır halkı arasındaki popülaritesi, Bedevîliğin de özellikle Nil Vadisi'ndeki köylüler (fellahlar) arasında yayılması birçok yerel âdetin tarikatın bünyesine sızmasına sebep olmuştur. Mısır'da daha ziyade kırsal kesimlerde rağbet gören Bedevîlik özellikle sosyal dayanışma ve zikir coşkusu ile toplumu etkilemiş, gündelik hayata ilişkin hususlarda yönlendirici olmuş, buna karşılık -yine Kuzey Afrika kökenli Şazelîlikten farklı olarak- entelektüel boyutu fazla gelişmemiştir.

Bedevîliğin İstanbul'da yerleşmesi,

Ortadoğu ve Kuzey Afrika kökenli diğer "kıyamı" tarikatlar gibi, nispeten geç tarihlerde gerçekleşebilmiştir. Osmanlı başkentindeki en eski Bedevî tekkesi Kasımpaşa'da, Hacıahmetefendi Mahalle-si'nde, Eburrıza Şeyh Mehmed Şemsed-din Efendi (ö. 1740/1741) tarafından 18. yy'ın ilk çeyreğinde tesis edilen Eburrıza Tekkesi'dir(->). Yakınında yer aldığı Hal-vetî-Uşşakî Âsitanesi (Hüsameddin Uşşa-kî Tekkesi) ile yakın ilişkiler kuran Eburrıza Tekkesi Bedevîliğin İstanbul'daki merkezi (âsitanesi) olmuş, ayrıca bir tahmine göre Uşşakîliğin, Nakşibendîliğin ve Bedevîliğin karışımından "Eburrızaî" adında tali bir kol teşekkül etmiştir.

Eburrıza Tekkesi'nden sonra, 19. yy'ın başından itibaren İstanbul'da yedi tane daha Bedevî tekkesi tespit edilmekte; tarikatların ilgasında (1925) toplam sekiz adet Bedevî tekkesinin faaliyet gösterdiği bilinmektedir. Söz konusu tekkeler, kuruluş ya da başka bir tarikattan Bedevîliğe intikal ediş tarihlerine göre şu şekilde sıralanabilir: Üsküdar'da Tabaklar Mahal-lesi'nde, 18. yy'ın 3. çeyreğinde Nakşibendîliğe bağlı olarak tesis edilen, 1812 civarında Bedevîliğe bağlı olarak ihya edilen Hasib Efendi Tekkesi; Kasımpaşa'da, Küçükpiyale Mahallesi'nde 1828 civarında tesis edilen Arapzade Tekkesi; Kocamustafapaşa'da, Alifakih Mahallesi'nde 1840 tarihli Ağaçkakan Tekke-si(->); Beylerbeyi'nde, Abdullahağa Mahallesi'nde 1854'te kurulan Hüseyin Efendi Tekkesi; Çengelköy'de 1866 tarih-

li Ahmed Efendi Tekkesi; Eyüp'te İslam-bey Mahallesi'nde, aynı adı taşıyan, 1519 tarihli mescide meşihat konmak suretiyle 19- yy'm üçüncü çeyreğinde tesis edilen İslam Bey Tekkesi; Beylerbeyi'nde, Küplüce yolu üzerinde 1883'te Halvetîliğe bağlı olarak kurulan ve 19. yy'ın sonlarında Bedevîliğe intikal eden Tımariye (Hamil Efendi) Tekkesi. Bu yapılardan Hasib Efendi, Ağaçkakan ve Tımariye tekkeleri tamamen ortadan kalkmıştır. Eburrıza ve Arapzade tekkelerinin yerinde, son yıllarda betonarme olarak yeniden inşa edilmiş türbeler bulunmaktadır. Hüseyin Efendi ve Ahmed Efendi tekkelerinin bazı bölümleri çok harap durumda günümüze ulaşabilmiştir. İslam Bey Tekkesi ise mamur olup cami olarak kullanılmaktadır. İstanbul'daki Bedevî tekkelerinin banileri ve şeyhlerinin büyük çoğunluğunun Mısır ya da Suriye kökenli oldukları görülmektedir.

Uzak ve farklı kültür çevrelerinden İstanbul'a intikal eden diğer tarikatlar gibi, Bedevîliğin de bu şehirde kökleşmesiyle belirli bir üslup değişikliği geçirdiği gözlenir. İstanbul'daki Bedevî tekkelerinde bu tarikatın anavatanından getirdiği birtakım temel özellikler ve kültür çeşnileri sonuna kadar korunmuş, ancak ayinler, koreograf! ve musiki açısından, Mısır'da-kinden daha düzenli ve estetik bir nitelik kazanmış, ayrıca teşrifat ve kıyafet gibi hususlarda da her şeye damgasını vuran imparatorluk başkentinin üslubu benimsenmiştir. Bu değişimi mümkün ki-




Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   167   168   169   170   171   172   173   174   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin