TANIMI:
Ölçü, ölçmek fiilinden türemiş bir isimdir. (lü) ekiyle sıfat olmuştur.
Ölçmek fiili, değişik anlamlarda kullanılır: Bir şeyin uzunluğunu ölçmek, ağırlığını ölçmek, hacmini ölçmek veya değerini ölçmek hep birer ölçme eylemidir.
Biz burada ölçüyü, konumuzun özelliğine uygun olarak insanlar açısından inceleyeceğiz: Bu yönüyle ölçüyü: Düşünce ve hareketlerimizde ileriye gitmemek, aşırıya kaçmamak, uygun olanı yapmak; ılımlı, ihtiyatlı, temkinli, tedbirli ve dengeli olmak şeklinde tanımlaya biliriz.
Bir şeyde aşırıya kaçmak, eni boyu düşünmeden acele karar vermek, fevri hareketler yapmak, hesapsız ve itidalsiz davranışlarda bulunmak ölçüyü kaçırmaktır. Bunlar ölçü dışı davranışlardır ve birer ölçüsüzlük örnekleridir.
Ölçü insanda bir denge unsurudur. Ölçüyü kaçıran insanın dengesi bozulur. Bozulan denge insanı şaşırtır, yanlışlıklar yapmasına neden olur. Bu da başarılı olmasını önler. Başarının en büyük engeli dengeyi kaybetmektir.
ÖLÇÜLÜ OLMANIN ÖNEMİ
Ölçülü olmak, hayatın her döneminde önemini koruyan vazgeçilmez bir istikrar unsurudur. Duygularında, düşüncelerinde, davranışlarında ve işlerinde ölçülü olan insanlar, ne yaptığını ve ne yapacağını önceden bilir, hatalara ve çıkmazlara düşmekten kendisini koruyabilir ve başarı yolunu açabilirler.
Yaşantılarında ölçüyü kaçırmayan dengeli insanlar, hayat kavgasında kolay yenilmezler. Böyleleri için başarısızlıklar değil, ancak başarılar ufukta görülür.
Dengeli yaşamak zorunda olan biz insanlar için ölçülü olmak, hayatın her sahasında ve her safhasında kendisini gösteren zaruri bir ihtiyaçtır. Aksi halde (ölçüsüzlük halinde), hayat kavgasında bocalar, şaşkınlaşır, ne yaptığımızı ve ne yapacağımızı bilemez hale düşeriz. Bu da bizi, başarılara değil, başarısızlıklara ve çıkmazlara götürür....
NERELERDE ÖLÇÜLÜ OLMALIYIZ?
Çevresine uyum sağlamak ihtiyacında olan insan, her yerde ve her zaman ölçülü olmak zorundadır. Belli başlı ölçülü olma sahalarını şöyle sıralayabiliriz:
Çalışmada-dinlenmede ölçü, uyumada-uykusuz kalmada ölçü, konuşmada-susmada ölçü, dostlukta-düşmanlıkta, yakınlaşmada-uzaklaşmada ölçü, şakalaşmada-dargınlaşmada ölçü, sevmede-saymada, gülmede-eğlenmede ölçü, gezmede-görmede, okumada-öğrenmede ölçü, sevmede-acımada, sevinmede-acınmada ölçü, merhamette-buğuz etmede ölçü, karar vermede-kararsız kalmada ölçü, kazanmada-zarar etmede ölçü, giyimde-kuşamda, yemede-içmede ölçü, öğretmen-öğrenci ilişkilerinde ölçü, arkadaşlık ve insanlık münasebetlerinde ölçü; daha başka çeşitli sahalarda, her yerde ve her zaman ölçülü olmak, normal insanın vazgeçilmez ihtiyacıdır. Hayat bir ölçüler manzumesidir....
Ölçülü olmak ihtiyacını duyan ve buna riayet eden insanlar, başarı ve mutluluk yolunu kendilerine açar, bu yolda önlerine çıkacak engelleri kolayca yener ve zorlanmadan amaca ulaşabilirler.
Ölçülü olmak bir ayar meselesidir. Birazcık farklı tutum ayarı bozabilir. Terazinin dengesi, iki kefesindeki ağırlığın eşitlenmesi ile sağlandığı gibi; insanlarda ölçülü olmak suretiyle dengeyi sağlayabilirler. Farklı ağırlık terazinin kefesini ağdırdığı gibi, ölçüsüzlük de insan dengesini (İnsanın manevi dengesini) bozar, başarı yolunu kapar ve başarısızlıklara mahkûm eder.
Kabul edelim ki: Ölçülü olmak birazda akıl ve irade işidir. Aklını kullanabilen ve birazcık irade gayreti gösteren kimse her şeyde (duygularında, davranışlarında, sözlerinde...) ölçülü olmaya kendisini alıştırabilir.
Ölçülü olmak konusu, genişliğine ve derinliğine incelenecek olursa, başlı başına bir kitap meydana gelir. Biz burada, ölçülü olunacak konuların bir kısmına birer kelimeyle değinip geçtik. Ancak, bir fikir verebilmek için sadece konuşmada ölçü konusunu biraz açalım:
KONUŞMADA ÖLÇÜ
Konuşmak-görüşmek çok gerekli bir şeydir. İnsanlar, bu yolla deşarj olurlar ve huzur bulurlar....
Halkımız arasında: “Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa anlaşır” denilmektedir. İnsanlar, konuşarak birbirleriyle tanışır ve sevişirler. Güler bir yüzle tamamlanan tatlı dilin açamayacağı kapı yoktur. “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” diyen atalarımız boşa söylememişlerdir.
Ancak, yılanı deliğinden çıkaran tatlı dilin yanında, insanın tepesini attıran sözlerde vardır... Tatlı dilli ve ölçülü bir konuşma, sahibini yüceltirken, acı dilli ve ölçüsüz bir konuşma sahibini yere batırır...
İçinde yaşanılan toplumun görgü kurallarına uyularak yapılan ölçülü bir konuşma, sahibine çok şeyler kazandırır...
Kelimelerin seçilmesinde ve söyleniş tarzında ölçülü olmak gerektiği gibi, konuşmanın süresinde de ölçüyü kaçırmamak gerekmektedir. Tecrübelerimizle görüyoruz ki, “ Çok konuşan çok hata yapar.” O halde, “Az fakat öz” konuşmasını bilmeliyiz. Çok söz yerine, az sözle maksadını ifade edebilenler çevresinden ilgi ve itibar görürler. Kendimizi buna alıştırmak için şuurlu bir gayret göstermeliyiz.
“İnsan, konuşa konuşa kendisini kabul ettirir”. Bunu bileceğiz. Fakat, “Söz gümüş ise sukût altındır” sözünü de hiç aklımızdan çıkarmayacağız. İnsan, yerine göre konuşmasını, yerine göre susmasını bilmelidir.
“Söyleyenden dinleyen arif gerek” diyen atalarımız:
“Biliyorsan konuş örnek alsınlar.
Bilmiyorsan sus adam sansınlar”
diyerek de, gerektiğinde susmanın konuşmaktan daha faydalı olduğunu vurgulamışlardır. Ancak, konuşulması gerekli olan yerde susmak akıl işi değildir. Fırsatlar kaçırılabilir. Önemli olan, nerede konuşulacağını ve nerede susulacağını bilmektir...
Her akla gelenin söylenmeyeceğini öğütleyen atalarımız:
“Her bildiğini söyleme, her söylediğini bil.
İstediğini söyleyen istemediğini işitir” sözleriyle, bu görüşü en güzel ifade etmiştir.
“İki düşün bir söyle” diyen atalarımız: “Sözünü bil pişir, ağzını der devşir” sözleriyle, düşünerek ve ölçüp biçerek konuşmanın önemini belirtmişlerdir.
Ölçülü konuşmanın değerini ve ölçüsüz konuşmanın zararını dile getiren şu sözleri ilgiyle inceleyelim:
“Söz var dağa çıkarır, söz var dağdan indirir”.
“Söz var gelir geçer, söz var deler geçer.”
“Söz var iş bitirir, söz var baş yitirir.”
Yeri gelmişken halk aşığı Yunus Emre’nin de bir beytini buraya alalım:
“Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı,
Söz ola ağulu aşı yağ ile bal ede bir söz.”
Yani; söz var savaş bitirir, söz var baş kestirir. Söz var zehirli aşı yağ ile bal gibi yedirir.
ÖĞRENCİLERDE ÖLÇÜ
Gençlere-öğrencilere hitap etmekte olduğumuzdan, gene onlara dönerek bu konuyu bağlayalım:
Hayatın ilk basamaklarını tırmanmakta olan genç öğrenci, başarısının ölçülü davranmakta olduğunun bilincine varmalıdır...Gelişmek azminde olan öğrenci her yerde, her zaman ve her iş de ölçülü olmayı düşünmeli ve buna kendisini zorlamalıdır...
Önceden düşünerek verdiği kararından dönmeden yürüyen şuurlu öğrenci, her şeyde ölçülü olabileceğine kendisini inandırmalıdır. İnancını sarsmadan yürüyen öğrenci, biraz irade gayreti göstermek suretiyle, ölçüyü kaçırmadan yolunda ilerleyebilir ve de başarıdan başarıya koşabilir...
Dostları ilə paylaş: |