BBY 303 BİLGİ MERKEZLERİNİN YÖNETİMİ SUNUM ÖZETLERİ
SÖZSÜZ YA DA PARALİNGUİSTİK İLETİŞİMİN KAPSAMI, UNSURLARI, ETKİLERİ: BİLGİ MERKEZLERİNDE YÖNETİM, PERSONEL VE KULLANICI İLİŞKİLERİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
İLETİŞİM NEDİR: İnsan, çevresi ile iletişim kurarak yaşar. Onun her davranışı, konuşması, susması, duruşu ve oturma biçimi, kendini ifade etmesidir; yani çevresine mesaj iletmesidir. İletişim, bilgi üretme, iletme ve algılama sürecidir. İletim kurmakta asıl amaç, anlaşılabilir mesajların gönderilmesi ve karşı tarafın tutum ve davranışlarında değişiklik yapmaktır.
İLETİŞİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ
Bilinçli ya da bilinçsiz olarak gerçekleşebilir, kullanılan sembollere, alıcı ve kaynak farkı anlamlar verebilir, sözcüklerle ve beden diliyle gerçekleşir, sözel olmayan iletişim duyu organlarıyla algılanabilir, geri – bildirme gereksinim duyan çift yönlü bir eylemdir, meydana geldiği ortamdan etkilenir.
SÖZSÜZ İLETİŞİM: Kişilerarası iletişimde sözlü iletişimle birlikte etkin olan beden dili, mekan ve zaman özellikleri, renk ve giyim kuşam kodlarını içeren, daha çok ilişkilerin belirlenmesinde ve/veya duyguların dile getiriminde rol üstlenen iletişim biçimi olarak açıklamaktadır. İletişimde kullanılan ses tonlaması, yüz ifadeleri, mimikler, beden hareketleri, jestler sözsüz iletişimin bir parçasıdır. Bu özellikler ancak sözlü iletişimle birlikte etkin olur.
SÖZSÜZ İLETİŞİMİN İŞLEVİ: Kişiler arası iletişimde sözsüz iletişimin önemli işlevleri vardır. Bu işlevleri iki ayrı gruba ayırabiliriz. Bunlardan birincisi, karşımızdakine davranışlarımızla, giyimimizle yada duruşumuzla düşüncemizi iletebiliriz. Sözsüz iletişimin ikinci işlevi ise, sözlü iletişimi desteklemesi, onun akıcılığına katkıda bulunmasıdır.
SÖZSÜZ İLETİŞİM KANALLARI: Sözsüz iletişim kanallarını üç grup altında inceleyebiliriz. Bunlar sessiz iletişim(beden dili), sesli ileitşim ve nesnel iletişimdir.
SESSİZ İLETİŞİM (BEDEN DİLİ):Beden dili, insanlık tarihi açısından kullandığımız en eski iletişim aracımızdır. Çünkü beden dili, kelimelere başvurulmadan gerçekleştirdiğimiz duygu ve düşüncelerimizin yansımasıdır. Etkili iletişim becerilerinin insan yaşamındaki yeri ve önemi, sağlıklı ve uzun süreli ilişkiler söz konusu olduğunda tartışılamaz. İletişimin etkinliğini sağlayan en önemli unsur ise beden dilidir.
SESLİ İLETİŞİM: Sözsüz iletişimin, sesli yönünü; sesin tonu, şiddeti ve konuşmanın akıcılığı oluşturur.
NESNEL İLETİŞİM: Nesnel iletişim; oturuş biçimleri, yürüyüş, kişiler arasındaki mesafe, kıyafet, aksesuarlar ve renklerden oluşur.
DEĞERLENDİRME
Yönetim Açısından: Sözsüz iletişimde kullanılan araçlardan biri olan temas ilişkinin yönünü ve taraflar arasındaki samimiyet derecesini ortaya koyar. İnsanların birbirine temas etmesi, güven verir. Üst düzey yöneticilerin, astlarının ellerini sıkmaları, kollarını tutmaları, astların kendilerini önemli görmelerine neden olur. Ayrıca çalışanları eçerken yine beden diline önem vermektedirler.
Personel Açısından: Personeller, kullanıcıların amaçlarına ulaşmalarına yardımcı olurken bunu jest ve mimikleriyle de desteklemelidirler ki daha da etkili olsun. Kullanıcılar çekingen bir tavır içerisine girdiklerinde tam olarak ifade etmek istediklerini anlatamayabilir o yüzden burada personelin güler yüzlülüğü, sıcakkanlılığı devreye girer ve kelimeler aradan çekilir.
Kullanıcı Açısından: Kullanıcı ne istediğini cümlelerle tam olarak anlatamadığında ister istemez vücut diliyle anlatmak istediğini desteklemeye çalışacaktır. Karşıdaki personelde eğer bu konuda iletişim becerisine sahipse kullanıcının ne istediği konusunda daha rahat fikir sahibi olabilir. Böylece kullanıcı memnuniyetide artmış olacaktır.
YÖNETİM KAVRAMI
Belirli birtakım amaçlara ulaşmak için başta insan olmak üzere, parasal kaynakları, araç-gereçleri, hammaddeleri ve zaman faktörünü birbiriyle uyumlu ve etkin kullanmaya olanak verecek kararlar alma ve bunları uygulatma süreçlerinin toplamıdır.
Bigi Mekezi Yöneticisinin görevleri
-
Yönetici başkalarıyla çalışan ve onlar aracılığıyla amaca ulaşmaya çalışan kişidir.
-
Yönetici rekabet halindeki amaçları dengeler.
-
Yönetici kavramsal (fikri) bir düşünürdür.
-
Yönetici örgütte bir arabuluculuk işlevini yerine getirir.
-
Yönetici aynı zamanda bir politikacıdır.
-
Yönetici emek harcayandır.
-
Bigi Merkezi Yöneticisi emek,sermaye ve iş gücü bir arada kuruluşunu işletendir.
YÖNETİM DÜZEYLERİ
1. HİYERAŞİK YAPIDAKİ KONUMLARINA GÖRE YÖNETİCİLER
Alt Düzey Yöneticiler:
İşgören ya da astları yönlendirmektedir.
Orta Düzey Yöneticiler:
Bölüm müdürleri, daire müdürleri v.b…
Üst Düzey veya Tepe Yöneticiler:
Karar vericiler. Genel Müdür, Yönetim Kurulu v.b.
2.FONKSİYONEL VE GENEL YÖNETİCİLER
Fonksiyonel yönetici; üretim, pazarlama, satış ve finansman gibi uzmanlaşmış bir örgütsel faaliyetten sorumlu olan yönetici tipidir.
Genel yönetici; büyük bir şirket, bunun bir işletmesi veya onun bir alt bölümü gibi karmaşık bir birimi yöneten ve yönlendiren kişi.
Ülkemizde Bilgi Merkezleri Yönetim biçimleri kuruluş ve amaçlarına göre değişim göstermektedir.Genelleme söz konusu olduğunda hiyerarşik bir yönetim yapısı göze çarpmaktadır.Örnek olarak Milli Kütüphane Yönetim yapısını görelim:
BİR BİLGİ MERKEZİ ÖRNEĞİNİN YÖNETİM YAPISI, İŞLEYİŞİ VE HİZMETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
BİLGİ MERKEZİ YÖNETİMİ :Amaç ve politikaların belirlenmesini,örgütle ilgili planların yapılmasını,dermenin yönetilmesini,yönlendirilmesini ve gerektiği zamanlarda düzeltilmesini, personel ve personelin yaptığı işlerin yönetilmesini,bütçenin hazırlanmasını,kayıtların tutulmasını,örgütle ya da onun alt bölümleriyle ilgili raporların hazırlanması işlemlerini kapsar.Bu terim altında değerlendirilen ve bilgi hizmeti sunan çeşitli kurumlar vardır:
Milli kütüphaneler,Üniversite kütüphaneleri,Özel kütüphaneler,Okul kütüphaneleri,Halk kütüphaneleri,Arşiv kurumları,Dökümantasyon ve enformasyon merkezleri.
YÖNETİMİN ÖNEMİ
Müşteri memnuniyetinin artırılmasını,iş görenlerin yaratıcı yeteneklerinin geliştirilmesini,bir örgütün çevredeki öneminin ve devamlılığının sağlanmasını,yine örgütün kendi içindeki tutarlılığının sürdürülebilmesi ve örgütsel hizmetlerin verimli olmasını “Yönetim” sağlar.
YÖNETİMİN İŞLEVLERİ
Planlama:Amaçların belirlenmesi,nitelik ve nicelik olarak iş görenin belirlenmesi,konu, güncellik ve denge açısından dermenin durumu,bütçenin dağılımı,kullanıcı istekleri doğrultusunda bilgi merkezleri hizmetlerinin belirlenmesi, fiziksel kaynakların değerlendirilmesi, bilgi merkezleri işlevlerinin ne zaman ve nasıl gerçekleştirileceğinin belirlenmesi işlemlerini kapsamaktadır.Örgütleme:Planlanan amaçları başarmak için gerekli özel faaliyetleri tanımlamayı, faaliyetleri mantıksal bir iskelet veya yapı içinde gruplandırmayı,bu faaliyetleri gerçekleştirebilmek için belirlenen mevkilere personel atamayı ve bireysel ve grup çabalarının eşgüdümünü sağlamayı içeren bir süreçtir.Kadrolama:Bir örgütsel yapının belirlediği mevkileri dolduracak iş görenin doğru ve etkin bir biçimde seçilmesi, işe yerleştirilmesi, değerlendirilmesi ve eğitimle geliştirilmesi sürecidir.
Yöneltme:Astların çabalarının örgüt politikaları doğrultusunda yürütülmesi ve belirli bir plan çerçevesinde denetlenmesi sürecidir.Temel haberleşme aracı emir veya direktif olmaktadır.Denetim:Amaçlara, planlama doğrultusunda, örgüt ve yöneltme işlevleri kullanılarak yapılanların hangi sürede ve ne şekilde gerçekleştiğinin saptanması yöntemidir.Yönetici ; denetim görevini yerine getirirken uygulama sonuçları ile hedefleri karşılaştırır.Farklılıkları ve eksikliği tespit ederek düzeltilmesini sağlar.
YÖNETİM TEORİLERİ
-
Klasik(Geleneksel) yönetim teorisi(a.Bilimsel Yönetim Yaklaşımı-Frederic Winslow Taylor--b.Yönetim İlkeleri Yaklaşımı-Henry Fayol--c.Bürokrasi Organizasyon Yaklaşımı-Max Weber ) Klasik teoriyi oluşturan üç temel yaklaşımdaki ortak fikir ve amaçlar;
İnsan unsuru daima ikinci planda ele alınmıştır. İnsanı kendine söyleneni yapan, pasif bir unsur olarak varsaymıştır.Maddi faktörler düzenlendikten sonra insanın öngörülen doğrultu ve şekilde davranması gerektiği varsayılmıştır.Rasyonellik ve mekanik süreçler klasik teorinin hareket noktaları olmuştur.Uyulması gereken ilkeleri evrensel kabul etmiş,dış çevre şartlarına ve organizasyonların değişen şartlara nasıl uyabilecekleri üzerinde durmamıştır.
-
Neo-klasik yönetim teorisi/İnsan ilişkileri yaklaşımı:(a.Davranışsal yaklaşım, b.Çevresel Davranışsal Yaklaşımı) Neo- klasik örgüt teorisi klasik görüşe bir tepki olmaktan çok onun boşluklarını gidermeye yönelerek örgütün etkinliğini artırmak için insan davranışları ve ilişkilerine eğilmiştir.Bu teorinin gelişmesine katkıda bulunan yazarlar daha çok psikoloji, sosyoloji vb. bilim dallarından gelmektedir.Bu yaklaşım, motivasyon, liderlik, grup davranışları ve haberleşme gibi mikro konularla,biçimsel ve biçimsel olmayan örgüt, sosyal ve teknik sistemler arasında etkileşim gibi makro konular üzerine eğilerek gelişip örgütsel davranış yaklaşımı ve endüstriyel hümanizma hareketine dönüşmüştür.
-
Modern yönetim teorisi (a.Sistem Yaklaşımı, b.Durumsallık Yaklaşımı, c.Toplam Kalite Yönetimi) Örgütü çevresiyle etkileşim içinde olan bir açık sistem olarak ele almıştır.
Sistem yaklaşımında organizasyon ana sistemdir.Bu sistem birbirleri ile ilişkili ve karşılıklı bağımlı alt sistemleri içermektedir. Yönetimsel davranışta esas olan bu karşılıklı ilişki ve bağımlılıktır.Durumsallık yaklaşımında organizasyonlarda tek bir en iyi yol yoktur.Organizasyonda kullanılan her bir yolun etki ve verimliliği farklıdır.Organizasyonun oluşturulması, içinde bulunduğu çevre koşullarına bağlıdır.Toplam kalite yönetiminde,yeni bir yönetim anlayışı olarak hem üretim,hem de hizmet işletmelerinde kabul görmektedir.Bu yaklaşım,üretim,mal ve hizmetin kalite kontrolünü en son noktada yapmak yerine, başlangıçtan itibaren hizmetin her aşamasında yapılan etkinliklerin tüm çalışanlarca güç birliği, hedef birliği ve amaç birliği içinde gerçekleştirmelerini açıklamaktadır.Tamamen müşteriye odaklanmış bir yönetim sistemidir.
KURUM ÖRNEĞİ :TÜRMOB (Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli
Mali Müşavirler Odaları Birliği )Bu kurum serbest muhasebeciler, mali müşavirler ve yeminli mali müşavirlerin üyeliklerinden meydana gelmiş bir oluşumdur. Bu oluşum, başka bir deyişle bu birlik tüzelkişi niteliğine sahip olmakla beraber kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur.
YÖNETİM YAPISI
Birliğin kurum içinde işlevinin devamlılığını sağlayabilmesi,yönetimde işlerin paylaşılabil- mesi, ast üst mercilerinin belirlenmesi ve demokratik bir yapıda hizmet verebilmesi için birim,demokratik yapıya sahip her birim gibi çeşitli organlara ayrılmıştır.Bunlar;Genel Kurul,Yönetim Kurulu,Disiplin Kurulu,Denetleme Kurulu
Birlik kendi içinde çeşitli birimlere ayrılır;
Birlik kendi içinde de kullanıcıya daha iyi hizmet verebilmesi için ve karşılaşılan sorunların giderilebilmesi için kendi içinde çeşitli birimlere ayrılmıştır. Bunlar;
a.Halkla İlişkiler b.Hukuk c.Muhasebe d.Ruhsat e.Arşiv Birimi
Arşiv birimi Bu birimin hizmete sunduğu arşiv belgeleri ruhsat ve formlardan oluşmaktadır. Bu belgeler önce birleştirilerek tek dosya haline getirilmekte,daha sonra da kullanıma sunulmak üzere arşiv raflarına gönderilmektedir.Bu birimde daha önce hiçbir düzenleme bulunmamaktaydı.İstenen dosyalara erişim gerçekleşemeyince arşivi düzenleme görevinden anlayacak görevli alınmıştır.Şuan bu birimde toplam 7kişi(1 arşiv sorumlusu,3 bölüm öğrencisi,3lise mezunu) çalışmaktadır.Önce “Arşiv düzenleme ve yeniden yapılanma çalışmaları (01.07.2010)” adı altında bir rapor oluşturulmuştur. Daha sonra bütçe hesaplaması yapılarak giderler belirlenmiş ve rapor birimin genel sekreterine sunulmuştur.Bunun sonrasında yapılacak iş arşivin bir yıl içinde belirli standartlara uygun şekilde kurulabilmesi olmuştur ve büyük kısmı kolilerde bulundurulan dosyaların arşiv belgesi niteliği taşıyıp taşımadığının kontrolüne ve 100 bin arşiv belgesinin sıralandırılması, arşiv numaralarının verilmesi işleminin yapılmasına başlanmıştır.Dosya ve evrakların tasnifi, bilgisayar kayıtlarında bulunan ve kurum içerisinde varlığını TÜRMOS adi ile sürdüren kurumun sisteminden, evrak içeriklerinin ve dosyaların sıraya konabilmesi için arşiv numaraları tespit edilmiştir. Tespit edilen bu numaralara göre dosyalar sıraya konmuştur. Sunulan teklifler çerçevesinde uygun olan arşiv compact dolap raf sistemi ve dosyaların satın almaları tamamlanmıştır.Arşiv belgelerine de Standart Dosya Planı uygulanacaktır.
DEĞERLENDİRME:Arşiv yönetmeliğinde bulunan TSE 13212 sayılı standart göre fiziksel şartların sağlanması, ortamın arşiv depolama yapısına uygun olup olmadığı, belgelerin; klasör-kutu ve benzeri elverişli ortamlarda saklanması ile mümkündür.Ancak şuan TÜRMOB fiziksel yapı itibariyle yönetmeliğe kesinlikle uygun değildir.Çalışanların eğitimine de yeni önem verilmeye başlanmıştır.Hizmetleri de günlük olarak kurum içerisinde birimlerden gelen talepler doğrultusunda çeşitli konularda dosya ve evrak,ilgili birimlere iletilmiştir.Dış talep olarak ise üyelerden gelen telefonlar doğrultusunda dosyalarından istedikleri bilgiler, ivedi bir şekilde kendilerine fax yoluyla gönderilmektedir.Kurumun bu projesiyle büyük bir hızla, erişimi kolaylaştırmak amacıyla belirli kriter ve kurallara bağlı olarak yapılan ve yapılacak olan çalışmaların devamlılığını kolaylaştırılması,yazışmaların çağın gerektirdiği düzende ve etkinlikte gerçekleştirilmesini sağlanması,bütünsel bir dosyalama sisteminin oluşturulması, birim arşivleri ile kurum arşivinin yeniden yapılandırarak, belge değerlendirme, ayıklama-imha işlemlerinin mevzuata uygun olarak yürütülmesi için bir sistem oluşturulması,elektronik belge yönetimine geçiş süreci ön çalışmaları ve diğer odalarla bu sistemi entegre bir şekilde çalışılması sağlanacaktır.Böylece etkin bir yönetim ve kurumun hizmet kalitesi artmış olacaktır.
YÖNETİM SİSTEMLERİ
Modern Organizasyon Kuramı (1960-1980)
Geleneksel ve davranışsal yönetim yaklaşımlarının yönetim ve örgüt sorunlarını çözmede yetersiz kalması, bu alanda yeni araştırmaların ve yeni yaklaşımların geliştirilmesini zorunlu kılmıştır. Özellikle, iki kuramın işletmedeki insan öğesine çok değişik ve ekstrem açılardan yaklaşmaları bu konuda bir orta yolun bulunmasını gerektirmiştir. İşte, modern yönetim kuramı, daha önce ortaya çıkan iki yaklaşımın kısmi olmanın doğurduğu eksiklikleri telafi etme ve bunların olumlu yönlerini uyumlaştırma ihtiyaç ve gereğinden kaynaklanmıştır. Bu teorinin oluştuğu 1950-1960’lı yıllarda geliştirilen yöneylem araştırması, sayısal karar teknikleri gibi yenilikler de bu kuram üzerinde büyük etki yapmıştır. Bu kuram “sistem kuramını” ve “durumsallık kuramını” içermektedir.
Sistem Kavramı ve Sistem Yaklaşımı
Sistem yaklaşımı veya sistem kuramı tek başına bir disiplin olmaktan çok, belirli olayların, durumların ve gelişmelerin incelenmesinde kullanılan bir düşünce tarzı, bir yönetim felsefesi, bir yöntem ve bir yaklaşımdır. Sistem, belirli parçalardan (alt birimlerden veya alt sistemlerden) oluşan, bu parçaların aynı zamanda dış çevre ile ilişkisi olan ve belirli bir amaç için bir araya gelmiş olan bir bütün olarak tanımlanabilir.
Sistem yaklaşımının temelinde “sistem” olarak ele alınan bütünün amacının gerçekleşmesi vardır. Bu görüşe göre, önemli olan bütündür, parçalar bu bütüne katkıda bulunduğu ölçüde önemlidir. Sistem yaklaşımının yönetim düşüncesine getirdiği en önemli yenilikler ve katkılar şöyle özetlenebilir:
- Bu yaklaşım, organizasyonları, çevreleri ile ilişkili açık bir sistem olarak aldığından; çevresel faktörlerdeki değişimlere uyabilmek için bünyelerinde değişiklik yapabilmelerine olanak tanınmıştır.
- Sistemin parçaları olan alt sistemler arasındaki karşılıklı ilişki ve bağlılığın vurgulanması yoluyla, organizasyonların neler olduğuna ek olarak, bunların nasıl ve niçin olduklarının da açıklanmasını sağlamıştır.
- Organizasyonu etkileyen bütün değişkenleri ve parametreleri bir arada görmeyi sağlayarak, daha sağlıklı bir genelleştirmeyi olanaklı kılmıştır.
- Yöneticilerin, tüm organizasyon sisteminin amaçlarını, bir bütün olarak ve açık anlaşılır biçimde tanımlayarak ele almalarını gerektirir.
Durumsallık Yaklaşımı
Sistem yaklaşımının, 1970’li yıllardan itibaren yapılan bir dizi araştırmalarla, örgüt çevresi içindeki durumuna göre değerlendirilmesi yoluna gidilmiştir. Bu yolla durumsallık yaklaşımı ortaya çıkmıştır.
Adından da anlaşılacağı gibi bu yaklaşım, işletme yönetiminde içinde bulunan “durum”lara veya “koşullar”a ağırlık veren bir yaklaşımdır. Bu model, her işletme için geçerli olabilecek bir yönetim uygulaması yerine, her işletmenin içinde bulunduğu duruma göre, o durumda en uygun sayılacak bir yönetim uygulaması bulmayı amaçlamaktadır. Durumlar değişince, yönetim uygulaması da değişecektir.
Durumsallık yaklaşımı, geleneksel, davranışsal ve sistem yaklaşımlarının yerini alan yeni bir yaklaşım değil, ancak, onlarla birlikte ele alınan o yaklaşımların hangi durumlarda daha faydalı ve etkili olabileceğini araştıran bir yaklaşımdır.
BİLGİ EDİNME ÖZGÜRLÜĞÜ
Bilgi Edinme Özgürlüğü: Kamunun, resmi kuruluşların kararlarından, eylemlerinden ve bu eylemlerindeki yöntemlerinden haberli olması hakkıdır.
İnsanlardaki daha iyi bir yaşam mücadelesi sonucunda; insanca yaşama hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü, özel hayatın gizliliği, haberleşme özgürlüğü ve haber alma hakkı, basın özgürlüğü, bilim ve sanat özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlükler ortaya çıkmış ve devletlerin anayasaları ve uluslararası sözleşmelerle bu haklar güvence altına alınmıştır. Bu hakların yasalarla korunması gerektiği düşüncesini 1215 yılında imzalanan Magna Carta’ya kadar götürmek mümkündür.
BİLGİ EDİNME YASASININ TARİHİ GELİŞİMİ:
A)Dünya’da ki gelişimi: Bilgi edinme hakkı ile ilgili ilk uygulamaların Avrupa ülkelerinde başladığı kabul edilmektedir. 1776 tarihinde İsveç’te yürürlüğe giren “İsveç Basın Özgürlüğü Yasası” bu alandaki ilk düzenlemeyi oluşturmaktadır. Bu yasa, “bütün vatandaşların idari konulara ilişkin tam olarak bilgilendirilmesini” güvence altına almıştır. Bilgi edinme hakkı ile ilgili düzenlemeler özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra dünya genelinde hız kazanırken, bunun nedeni olarak yönetimin işlemleri, tutum ve davranışları hakkında kişilerin bilgilenmesi ihtiyacının artmış olması gösterilmektedir
B)Türkiye’de ki gelişimi: 1982 Anayasası’nın kişiye ait “Siyasi Haklar ve Ödevler”i kapsayan dördüncü bölümünde “Siyasal Haklar” içerisinde sayılan “Dilekçe Hakkı” anayasayla teminat altına alınmıştır. Dilekçe Hakkı hem kişisel sorunları çözme, hem de kamu yönetiminin işleyişi konusunda tekrar kamunun bilgi sahibi olması açısından önemlidir.
Türkiye’de “Bilgi Edinme Hakkı”, idarenin yeniden düzenlenmesi/ iyileştirilmesi, açıklık/ şeffaflık ve idari usul konuları çerçevesinde gelişme göstermiştir. Bilgi Edinme Hakkı 9 Ekim 2003 tarihinde 4982 sayılı Yasa olarak kabul edilmiş ve 24 Nisan 2004’te yürürlüğe girmiştir.
BİLGİ EDİNME HAKKI KANUNU
“Bilgi Edinme Hakkı Kanunu”na göre herkes bilgi edinme hakkına sahiptir. Bu hak doğrultusunda kurum ve kuruluşlar, kanunda yer alan istisnalar ve diğer sınırlamalar çerçevesinde her türlü bilgi ve belgeyi bilgi edinme talebinde bulunan gerçek ve tüzel kişilerin yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, hızlı ve doğru bir biçimde sonuçlandırmak üzere gerekli idarî ve teknik önlemleri almakla yükümlüdürler. Ancak bazı istisnai durumların bilgi edinme hakkı için göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Dünya üzerindeki genel kabule ve konuyla ilgili yasalara bakıldığında sınırlamalar belli başlı bazı alanlarda yapılmaktadır. Bu alanlar şunlardır: Savunma, Uluslararası ilişkiler, Ulusal ekonomik çıkarlar, Yasaların uygulanması ve adalet sisteminin yönetilmesi, Kişi güvenliği, Kamusal ve ticari çıkarlar.
Bilgi Edinme Hakkı Kanunu dışında kalan; yani erişimine izin verilmeyen belgeler şu konularla ilgili olabilmektedir:
-
Yargı denetimi dışında olan işlemler,
-
Devlet sırrına ilişkin bilgi veya belgeler,
-
Ülkenin ekonomik çıkarlarına ilişkin bilgi veya belgeler,
-
İstihbarata ilişkin bilgi veya belgeler,
-
İdari soruşturmaya ilişkin bilgi veya belgeler,
-
Adlî soruşturma ve kovuşturmaya ilişkin bilgi veya belgeler,
-
Özel hayatın gizliliği,
-
Haberleşmenin gizliliği,
-
Fikir ve sanat eserleri
Belge Yönetimi Ve Bilgi Edinme Hakkı Kanunu İlişkisi: Bilgi edinme başvurularının karşılanması için kurum ve kuruluşların üretmiş oldukları tüm bilgi ve belgeyi etkin bir biçimde kontrol etmeleri ve kurumun bilgi kaynaklarını düzenlemesi gerekmektedir. Buna göre, kanun kapsamında yer alan bilgi edinme başvurularının karşılanmasındaki temel gerekliliğin, ilgili kurumda bir belge yönetimi uygulaması olduğu sonucu çıkarılabilir.
SONUÇ
Demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün gereklerinden olan bilgi edinme hakkı, bireylere daha yakın bir yönetimi, halkın denetimine açıklığı, şeffaflığı sağlama işlevlerinin yanı sıra halkın devlete karşı duyduğu kamu güvenini daha yüksek düzeylere çıkarmada önemli bir rol oynamaktadır. Kullanılan bu hak sayesinde hem halkın devleti denetimi kolaylaşmakta, hem de devletin demokratik karakteri güçlenmektedir.
YÖNETİMDE İNSAN İLİŞKİLERİ
Yönetim:
Önceden belirlenmiş amaç ve hedeflere başkalarının ortaklaşa çabalarıyla ulaşma sanatı.
Yönetici:
Bir örgütün belirlediği amaçlara ulaşabilmesini sağlayacak faaliyetler olan planlama,organizasyon,liderlik ve kontrolden sorumlu kişidir.
İnsanlık, yirminci yüzyılın ikinci yarısında, ikinci dünya savaşının yıkıntılarını tamir etme ve yaralarını sarma çabaları içine girmiştir. Bu çabalar, kısa sayılabilecek bir süre sonra şaşırtıcı teknolojik, ekonomik, sosyal ve siyasal gelişme ve değişmeler meydana getirmeye başlamıştır.Bu döneme damgasını vuran değişme ve gelişmelerin en önemlisi, toplumsal ve siyasal yaşamda olduğu gibi ekonomi ve yönetim alanında da insanın ön plana geçmesidir.
Yönetici hedeflere insan öğesinin yardımıyla ulaşır. Hiçbir yönetici emrindeki insanların ve işbirliği yaptığı kişilerin yetenek ve algılarının ötesinde bir başarı sağlayamaz.Bu nedenle insanları motive etmesi, davranışını müessesenin yararına göre değiştirmesi, çaba ve faaliyetlerini iş ve amaca doğru yöneltmesi gerekir.
Bu noktada yönetim olgusu içerisinde insanlarla beraber çalışmak, anlaşmak ve onları anlayıp örgütsel bir yapı içerisinde yönetmek, yönetirken yönetici ve yönetilen diyalogunu çok iyi oluşturmak gerekmektedir.
İnsanlar sizin için çalışmaya başladıkları zaman işe motive olmuş halde gelirler ve ellerinden gelenin en iyisini yapmayı isterler. Çalışma motivasyonu insanların kendi içinde vardır. Yönetici olarak yapılması gereken görev, üretken bir çalışma ortamı yaratmak elemanların motivasyon ve bağımlılığını güçlendirmektir.
Sonuç olarak yönetim sisteminin bir işletmenin yürüyebilmesi için,yönetici ve çalışanlar arasında etle tırnak ilişkisi tırnagın ete batmayacak şekilde işlemesiyle mümkündür.
Dostları ilə paylaş: |