Berceste ayetler (Şiir/Tebyin)



Yüklə 3,46 Mb.
səhifə8/47
tarix26.07.2018
ölçüsü3,46 Mb.
#58412
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   47

İnsan sever geçinen kendini beğenmişler,

Sevgisizliği rehber edinen nasipsizler…)(..meslek...mesleksizler…)

ABESE(80/1-11)
***

117

Acıyan,Bağışlayan Rabbin SELAM Adıyla

Ey Peygamber’im!Seni ancak müjdeleyici,

-Tükenmez rahmetimin dosdoğru müjdecisi-(…güvenli…)

Ve de bir uyarıcı/azap uyarıcısı/

Olaraktan gönderdik,-kutsal bir görev verdik-

Biz bütün insanlara,,-zaman ve mekanlara.-

İnsanların/kulların bir çoğu bu gerçeği,

(Müjdenin,uyarmanın anlamını,çapını)(…önemini)

Bilmiyor ne yazık ki,bunun farkında dahi

Varmamış olacaklar,duymamış olacaklar

O Gün’e kadar belki bu Evrensel Davet’i.
“Eğer sözlerinizde-söz ettiğiniz şeyde-(…anlamsız tezinizde(!)-

Doğru,içten iseniz,bu tehdit ettiğiniz

Şey-Kıyamet-ne zaman gelecek”derler,”bize?”(…bize?” derler.)

Ne kadar akılsızlar,ne kadar mantıksızlar!

Nasıl uzak kalmışlar münkirler,inançsızlar

Akıldan ve mantıktan,sağlıklı düşünmekten.

(Mantıklı düşünmekten onları alıkoyan

Kendini bilmezliktir,nankörlüktür,kibirdir.)

Onun bilgisi ancak Allah’ın Katı’ndadır,

Korunmuş Sayfalar’da,-Levh-i Mahfuz’undadır.-

Onun vaktini O’ndan başka asla ortaya

Koyacak,çıkaracak kimse yoktur şüphesiz!(…bir güç…)

Ey Resul-Nebi!De ki:”Sizin için öyle bir

Gün belirlenmiştir ki,ondan ne bir an geri,

Kalabilirsiniz,ne ileri geçebilir,

Ne aşabilirsiniz sınırlı gücünüzle

Siz onu pek yetersiz olan iradenizle.

(Onu ne bir an geri erteleyebilir,ne

Atlatabilirsiniz,önleyebilirsiniz

İnsanlık halinizle,cüzi iradenizle.

118
Kuralsız,ızdırabsız,hedefsiz,idealsiz

Hayata “hayat” diyebilir misiniz?

Bırakın bu inadı,yaşama tarzınızı,

Dönün O’nun yoluna kavuşun mutluluğa,

Erince,özgürlüğe,limitsiz nimetlere…)

Küfre sapan,küfürde ısrar eden sapkınlar

Dediler;”Hiçbir zaman,ne bu Kur’an’a,ne de

Daha öncekilere,gönderilen şeylere,

-Önceki vahiylerd(l)e geçen sahifelere,

Ne geçmiş vahiylerden bugüne gelenlere…)

İnanacak değiliz,inanmayacağız biz!”

Sen o zulmedenleri-kendini bilmezleri-

Rablerinin Katı’na,Huzuru’na,Divan’a

Tutuklanmış şekilde getirildiklerinde

-Durdurulduklarında,toplanıldıklarında-

Bir görsen birbirleri üzerine atarken

Sözleri-suçlarını-evirip,çevirirken

Nefretle,şaşkınlıkla,sonuçsuz bir öfkeyle!


Basit,zayıf olarak görülen,horlananlar,

Haksızlığa uğrayan mazlumlar/müstaz’aflar,

O büyüklük taslayan,yanına varılmayan

Gururlu seçkinlere-varlıklı güçlülere(!);-

“Sizler olmasaydınız elbette biz inanan

İnsanlar olacaktık kandırdınız bizi siz.(…sizlerce kandırıldık!)

And olsun ki,aldandık,bataklığa saplandık,

Sizlere inanarak yanlış yollara saptık!”(…güvenerek…)

Diyecekler hüzünle,utançla,nedametle.(…öfkeyle…)

(Oysa asıl suçlular kendini aldatanlar

Onların hayatına özenen taklit eden,

Gözü olan,kıskanan,geldiğine bakmadan

Servetin nasıl,nerden sadece arzu eden,

Sorumluluktan kaçan,hakkını aramayan,

Varsıla boyun eğen,karşısında ezilen

Onlardı,onursuzluk yolunu tercih eden.(…onur yarışını

kaybeden.)

119


Yanlıştı tercihleri kuşkusuz,seçimleri.)

Bir gün belki bu yüzden-yanlış tercihlerinden-

Dolayı Duruşma’da hesap verecekleri

Maymun iştahlıların kısa akıllarına

Gelmemişti demek ki?Nasıl gelebilir ki?

Büyüklük taslayanlar,zayıf sayılanlara,

“Önemsenmeyenlere,o hor görülenlere-

Onlara kızanlara,ateş püskürenlere

-Kıyamet Saati’nde-En Yüce Mahkeme’de-

Dönerek şöyle derler,esefle,pişkinlikle;(…tuhaf bir…)

“Hidayete erdiren,doğru yolu gösteren

Şey-kanıtlar,belgeler-size geldikten sonra

Sizleri biz mi,biz mi yoksa geri çevirdik,

Yürüdüğünüz yoldan alıkoyduk,yönelttik (Ardımızdan koşarken…)

Zifir karanlıklara,dipsiz uçurumlara?(...kıyısız bataklara…)

Asla!Asıl suçlular,günahlar işleyenler,

Gerçeğe itirazı,günahı hayat tarzı

Haline getirenler sizdiniz beyinsizler!”(…sizler değil miydiniz?)

Bu kez zayıf,önemsiz,önceliksiz,kimliksiz

Sayılan,horlananlar,o büyüklük taslayan

Bahtsızlara derler ki: “Hayır,hiç öyle değil!

Gece,gündüz işiniz,gücünüz,mesainiz

Bize tuzak kurmaktı,kullanmak,aldatmaktı.(..horlamak…)

Önümüz,ardımızdan,sağımız,solumuzdan

Dolaplar çevirmekti,düzenbazlık etmekti.(…hileydi.)

Çünkü bize her zaman-bir hatırlasanız a!-

Tek Ölümsüz Allah’a-tapılacak İlah’a-

Yabancılaşmamızı,nankörlük etmemizi,

O’na eşler/ortaklar-rakip eşdeğer güçler-

(Karşısında birer hiç olan putlar,idoller,

Liderler,futbolcular,artistler,bilmem neler…)

Benzerler koşmamızı,onlara tapmamızı

Dayatıyordunuz ya,öneriyordunuz ya,

Başka bir şeyi değil,gerçek bu yalan değil!”(…yaptığınız hoş…)

(Bu Gün her şey ortaya çıkıyor birer,birer…)(Şimdi…açığa…)

Artık onlar-göndermiş oldukları-azabı

Görecekleri zaman-ayan,beyan görünce-

120
Pişmanlığın kahrını,yakıcı utancını

İliklerinde duyar,için,için yanarlar.

O inkar edenlerin-bahtsız beyinsizlerin-

Biz de boyunlarına-ibret olmak üzere(…ibretlik bir şekilde…)

Tutsaklığın simgesi-alev bukağıları

Takarız and olsun ki,sözümüzün gereği.

(Onlar benliklerine,kula,paraya,pula

Kul,köle olmuşlardı,yabancılaşmışlardı

Veli nimetlerine,kendi kendilerine…)

Onlar ancak işlemiş oldukları suçları

Yüzünden adaletle cezalandırılırlar

En Adil Duruşma’da,hiç kuşku yoktur bunda.

Dünya hayatlarında yaptıklarından başka

Ne görüyorlardı ki şimdi karşılarında?(Bir şey görmüyorlardı…)

Neyin karşılığını-nasıl bir armağanı-

Bekliyorlardı onlar,ne umuyorlardı ki,

Acaba hangi yüzle bunu istiyorlardı…?

Yaptıkları şeylerin,yapa geldiklerinin

Hem bunu haricinde bir karşılığı mı var?(…var mı?)

Biz hangi memlekete/beldeye/bir ülkeye

Bir uyarıcı elçi-Mesaj’ı bildirici- (Hakk’a davet edici,)

Vahyin aydınlığında göndermişsek,mutlaka

Oranın,servetleri,sağlıkları,güçleri,

Sözde varlıklarıyla,şık dünyalıklarıyla

Şımarmış varsılları kibirlenip derler ki;

(Kısa akıllarıyla,çarpık mantıklarıyla)

“Biz size gönderilmiş,beğenilmiş,seçilmiş

Elçilik yaptığınız,bizi çağırdığınız

Şeyi tanımıyoruz,ona inanmıyoruz. (Vahyi…)

(Sizinle gönderilen şeyleri yadsıyoruz.)

Yine onlar-o yarım akıllılar-derler ki;

“Söylediklerinizden bir şey anlamıyoruz!”

-Nasıl anlasınlar ki,yok ki basiretleri,

Akletmez yürekleri,çürümüş beyinleri…-(…körelmiş…)

Ve ilave ederler-ve şunu söylerler ki;

“Malca da,evlatça da üstünüz soy,sopça da,

Biz daha çoğuz,daha işte,bakın sizlerden.


121

Kuşkunuz olmasın ki-haberiniz olsun ki-

Biz uğratılacak da değiliz azaba hem!”

Ey Rasul-Nebi!De ki,Onlara haber ver ki;

“Rabbin dilediğine,uygun gördüklerine,

Çoğaltır,genişletir rızkını bol,bol açar.

Dilediğine ise-hikmeti gereğince-

Kısar,ölçülü verir,daraltır,böyle sınar…

Ne var ki bu hikmeti,bu ilahi gerçeği

(Duygusu düşüncesi,basireti,sezgisi

Dünya ile sınırlı,sonsuzluk hayatını

Hesaba katmayanlar,tek dünyalı tatsızlar,(…bahtsızlar,)

Her şeyin bu dünyada -“bir an”lık bir zamanda-

Başlayıp ,bittiğini-yel gibi estiğini-

Sanan et kafalılar,bahtsız üstü bahtsızlar

Büyük bir aldanışın dipsiz burgaçlarında

Debelenip dururken ahiret gerçeğini..)

İnsanların pek çoğu bilmiyor ne yazık ki!

Yoksa sorumluluktan kaçmaya bahane mi

Arıyor aklı sıra,ne kadar arasa da

Hiçbir işe yaramaz O Gün hiçbir bahane!(…geçerli bir…)

“Ey insanlar,kullarım!Değerli varlıklarım,

Dünyada/ahirette yalnız komadıklarım!

Sizi Huzurumuz’a yaklaştıracak,size

Katımızda saygınlık,seçkinlik,ayrıcalık,

Kurbiyet,değer,sonsuz huzur kazandıracak

Olan ne mallarınız,-iğreti varlığınız-

Kof dünyalıklarınız,avadanlıklarınız,

Ne soyunuz,sopunuz,ne evlatlarınızdır.

İman edip,barışa,kardeşliğe,sevgiye

Yönelik işler yapan,bu yolda içtenlikle

Çalışan,çabalayan kimseler müstesnadır.

(İmanına yaraşan,değer,önem taşıyan

İyi,yararlı,güzel amel(ler)de bulunan(dır)…)

İşte onlar,o üstün,yiğit benlikler var ya,

Onlara yaptıkları şeylerin karşılığı

Kat,kat verilecektir,esirgenmeyecektir.

122
Seçkin,dingin,güvenli,harika manzaralı

Cennet odalarında,köşklerde,saraylarda

Ağırlanacaklardır,mutlu olacaklardır,

Müjdeleneceklerdir,çok sevineceklerdir.

Ve ayetlerimizi-bengi sözlerimizi-

Boşa çıkarmak için,hükümsüz kılmak için,

Amacından saptırmak,gözlerden silmek için,

Koşuşturup duranlar,çabalayanlar var ya,

Onlar da bir azapla,düşkünlükle yüz yüze

Gelecekler,dehşetle donup kalacaklardır.

Azabın içersinde kendi kendileriyle

Yüzleştirilecekler,karşıla(n)şacaklardır

Dünya hayatlarında yapmış olduklarıyla…

Ve izharen Huzur’a,Divan’a,Duruşma’ya

Getirileceklerdir,bekletileceklerdir…(…arz edileceklerdir…)

Hesap vermek üzere Hakim’ler Hakimi’nin

Adaletten kıl kadar şaşmaz Mahkemesi’nde

Sorgulanacaklardır,yargılanacaklardır…
SEBE(34/28-38)

İBRAHİM(14/21)

FECR(89/15-16)
***

Sizler bir selam ile sevgiyle,esenlikle

Selamlandığınızda,sizler de ondan daha

Güzeliyle karşılık verin selamlayana,

Ya da aynısı ile selamlayın,böylece

Bağlar daha güçlensin yürekler arasında,

Barış,kardeşlik,erinç yaygınlaşsın toplumda…

(Ya da barış teklifi alırsanız,siz daha

Güzel bir teklif ile karşılık verin işte!)

Hiç kuşkusuz ki Allah,her şeyi bilen İlah,

-Dünyada/ahirette esenlik veren Fettah-
123
Her şeyin hesabını,-açığı,gizlisiyle-

Arayandır,sorandır,tam eksiksiz tutandır.

İşlenen günahların,suçların cezasını

Hakça uygulayandır,cezasız brakmayandır.(…haktan

(İşlenen her fiili/geçmişi,geleceği/ ayrılmayandır.)

Kusursuz bilmektedir/eksiksiz görmektedir

Yüce Bilgeliğiyle değerlendirmektedir.

Bizlere düşen görev,sorumluluk bilinci

İle taçlandırmaktır dünya hayatımızı.)

NİSA(4/86)


***

Acıyan,Bağışlayan Rabbin VARİS Adıyla

Allah,sizlerden iman edip iyiliklere,

Barışa,kardeşliğe,sevgiye,adalete

Yönelik davranışlar içine girenlere,(ri)

Kendilerinden önce-zaman/mekan içinde-

Gelen toplulukları sahip,hakim kıldığı

Gibi şu gezegende-çileli yeryüzünde-

-Putperest müşriklerin,inkarcı sapkınların

Arzularını bile-hikmeti gereğince-

Yerine getirdiği-hükümranlık verdiği-

Gibi sonsuz gücüyle,lutfuyla,keremiyle,

Onları da oraya-dünya coğrafyasına-

Hakim kılacağını-varis kılacağını-,

Onlar için beğenip,razı olduğu Din’i,

Seçtiği dinlerini-yani İslamiyet’i-

Yine kendilerine/kendi benliklerine/

Güç kaynağı yaparak,onların iyiliği

İçin sarsılmaz,sağlam,güvenli temellere

Oturtarak güzelce tam koruyacağını(na),

124
Korkulu,çalkantılı,güvensiz,kargaşalı

Bir dönemin ardından huzurlu bir döneme

Ulaştıracağını(na),kavuşturacağını(na)

Va’d etmiştir yeminle korkuları güvene(Söz vermiştir…)

Dönüştüreceğini,gönendireceğini…

Çünkü onlar yalnızca kulluk ederek Bana (O’na)

Hiçbir şeyi eş ortak koşmaz,kibirlenmezler,

Başlarına gelen her fitneye sabrederler.

Artık kim bundan sonra inkar ederse,işte

Onlar ilahi/kozmik sınırı aşanların

Ve yoldan çıkmışların,sapkın günahkarların

Ta kendileridirler-ah,ne talihsizdirler!-(…nasipsizdirler!)

(Dünya hayatlarında yapmış olduklarının

Sonuçlarına nasıl katlanabilecekler,

Yargılama’dan nasıl kurtulabilecekler..?)
NUR(24/55)
***

Acıyan,Bağışlayan Rabbin FETTAH Adıyla

İşte Biz o yerlerde/ve bütün yeryüzünde-

Ezilen toplumlara/horlanan insanlara/ (…müstaz’af mazlumlara)

Lutfumuz,keremimiz,sonsuz rahmetimizle

Nimet,bağış sunmayı,yardımda bulunmayı,

Zafer kapılarını birer,birer açmayı (…ard ardına…)

-Geçmişe,geleceğe örnek olmak üzere…-(…ibret…)

Ve önderler,öncüler,kılavuzlar yapmayı,

Mukaddes topraklara/bütün coğrafyalara/

Mirasçılar kılmayı diliyorduk onları.

Orada-yeryüzünde,kuşaklar,iklimlerde-

Onlara imkan,kudret,güven,hikmet,sekinet,

Esenlik,izzet,devlet,nimet üstüne nimet

Vermeyi yüceltmeyi,arza yerleştirmeyi,
125
Firavun’a,Haman’a,güçlü ordularına

-Onlar gibilerine-hep endişe içinde

Korkmakta oldukları şeyleri göstermeyi,

-Berikiler eliyle korktukları şeylere-

Uğratarak onarmak kırgın yüreklerini,

Güldürmek istiyorduk mazlumların aslında,(…hüzünlü…)

Yüzyıllardır gülmeyi unutan yüzlerini…

Ve tattırmak zaferin onurunu coşkuyla! (…yaşatmak….onurunu

(O zafer ki,Allah’a candan bağlananlara, (Bir…) coşkunca)

Güvenen,başkasına kulluk etmeyenlere

Verilir,ele geçen en büyük ganimeti (…gözde…)

Allah’ın rızasıdır dünyada/ahirette…

Bundan karlı bir zafer düşünülebilir mi?(…büyük…)

Keşke anlasalardı bu gerçeği onlar da,

Kusur etmeselerdi kulluk görevlerinde…)

KASAS(28/5-6)


***

Acıyan,Bağışlayan Rabbin HAKİM Adıyla

Ey Nebi!Görmedin mi,ey insanlar sizler de,

Allah’ın sana nasıl bir örnek verdiğini?(…size…)

-O’nun kişiliğinde kuşkusuz sizlere de-

Güzel,doğru,hikmetli,düşünceli,etkili

Bir söz,sağlam ve güçlü kökü cömert toprakta

Sabit,gümrah dalları,budakları göklerde

Olan hoş bir ağaca benzer,Rabbin izniyle

Her mevsim hevenk,hevenk olgun yemişlerini

Verir bol,bol cömertçe O’nun bereketiyle…

Kapsamlı düşünsünler-tefekkür etsinler de-

Öğüt alsınlar diye,insanlara böylece

Allah böyle örnekler getirmektedir işte!.

126
(Yüreklerimizdeki iman fidelerimiz(…fidanlarımız/ağaçlarımız)

Faydalı ilimlerle/her tür ibadetlerle/

-Pozitif enerjiyle-sulanıp,beslenmezse,

Köksüz,dalsız,budaksız kalınca olgunlaşmaz,

Acılaşır,yenilmez ömür meyvelerimiz.(...Tatsız,tuzsuz olurlar….)

Boynunu büker kalır hem hayat ağacımız…)


Kem sözün örneğiyse;Gövdesi koparılmış,(…baltalanmış,)

Toprak üstünde kalmış,dağılmış,parçalanmış

Olduğu için asla ayakta duramayan,

-Bir desteği olmayan,buna ihtiyaç duyan-

Bir yemiş/ürün verme imkanı bulunmayan,(…olanağı kalmayan,)

Bir ağaca benzer ki,onun ne bir meyvesi

Olur,ne bir gölgesi,ne bir serinlik verir…(…ne de serinliği…)

(İnançsız yürekler de işte aynen böyledir…)

Yüce Allah,kararlı,tutarlı ve anlamlı

Sözle inananları-andını tutanları-

O’na kayıtsız,şartsız teslim olan,güvenen

Halis Müslümanları-gerçek kahramanları-

Hem dünya hayatında,hem ahiret yurdunda

Sağlamlaştırır,tutar sapasağlam ayakta. (…sabit kadem…)

Ve korur azabından,dışlamaz rahmetinden (…bağışından.)

Sonsuz merhametiyle,şaşmaz adaletiyle.

Allah,zulmedenleri saptırır kuşkusuz ki!(…zalimlerin ayağını

(Kullanmasına engel olmaz iradesini, kaydırır.)

Asla göz ardı etmez kulunun dileğini.

Sapkınlıktır-ne yazık-zalimlerin tercihi. (Haksızlıktır…)

Yerli yerince yapar O her dilediğini…

(Sünnetullah gereği bellidir akıbeti (…Sünnetullah’a göre…)

Böyle davrananların,akılsızca,arsızca (…küstahça)

Nankörlük edenlerin Rabbin nimetlerine…)

(…verdiklerine/ikramlarına…)

İBRAHİM(14/24-27)


***
127

Acıyan,Bağışlayan Rabbin SELAM Adıyla

Şöyle yalvar Allah’a ta yürekten ey Nebi!(…has inançla…)

-Ey Muhammed Ümmeti,ey insanlar sizler de!-

“Gireceğim her yere,doğruluk,dürüstlükle

Rabbim,girmemi sağla endişesiz,korkmadan,

Çıkacağım yerden de doğruluk,dürüstlükle

Çıkmamı sağla yine lutfunla,kereminle.(…yardımın,ikramınla..)

Katından-Tarafından-sonsuz güç kaynağından

Bana yardım edici,umut,güven verici,

Yolunda başarılı olma çabalarımda (Hayatta…)

(Senin şaşmaz,değişmez ölçülerine göre.)

-İnsanlığa yararlı olacak her alanda-(…adımda-)

Bir kanıt,bir kuvvetle-etkin/sultan bir güçle-

Destekle sonsuz kayran,limitsiz şefkatinle.

(Zaten Senin yolunda olanlar insanlığa

En büyük katkıları yapmıştır,yapmaktadır,

Her zamanda/mekanda onlar yapacaklardır

Senin desteğin,Senin güzel yardımlarınla.

En başta peygamberler,onları izleyenler…

-Alimler,sanatkarlar,adaletli liderler…- (…adil yöneticiler…-)

Onlar gerçek öncüler,gerçek kahramanlardır.

Onlar ki,insanlığın kilometre taşları

Olan olağan üstü işler başarmışlardır.

Senin sonsuz nurundan aldıkları ışığı (…yansıyan ışıkları…)

İnsanlığın yoluna serpen gür çerağlardır…

Girdikleri her yere doğrulukla girmişler,

Çıktıkları her yerden dürüstlükle çıkmışlar,

İnsanlara en güzel örnek/model olmuşlar,

Kah sonuç alabilmiş,kah alamamışlardır.

En yoğun acılara sabırla katlanmışlar,

Çabalarında geri adım atmamışlardır… (Davalarında(n)…)

Hep hatırlanmışlardır,hatırlanacaklardır…)

-Ancak O’nun verdiği güçle,destekle bizler

Sağlam basabiliriz,ilerleyebiliriz

Hedefler Hedefi’ne doğru dev adımlarla,


128
Açılır önümüzde sonsuzluk kapıları…

Girdiğimiz her yere girersek doğrulukla,

Çıkarsak çıktığımız her yerden dürüstlükle,

Özgürlük pınarından doldurulmuş sağraktan

Vuslatın ellerinden tesnim içebiliriz.

Bizim için goncalar açabilir zakkumlar,

Gümrah aydınlıklara dönüşür karanlıklar,

Yıldızsız geceler(d)e bedir olabiliriz…)

(Gelecek kuşaklara umut verebilir

Ufuklar ötesinden haber alabiliriz…)

İSRA(17/80)

***


Acıyan,Bağışlayan Rabbin KAHHAR Adıyla

Ve yine bu Kitab’ta-onların kitabında-

Yehudoğulları’na-Son Mesaj Kur’an’da da-

Biz şuna hükmettik ki;-vahiyle bildirdik ki;-

“Şanıma and olsun ki,-Hakk’a yemin olsun ki-

Sizler şu yeryuvarında iki defa kargaşa,

Bozgunculuk,anomi çıkaracaksınız da,

Azgınlık düzeyinde/azma derecesinde,-

Kendini bilmezlikle/büyük bir serkeşlikle-

Yoldan çıkacaksınız ve kapılacaksınız

Böbürlenip küstahça,bir kibre,bir gurura (…hem büyük bir kibirle)

Yanlış yapacaksınız,sapkınlaşacaksınız…(Kibirleneceksiniz…)

(Kibriniz,gururunuz ve bu sapkınlığınız)

Yüzünden hem dünyada,hem ahiret yurdunda (Bu yüzden…)

Zarar edeceksiniz,ziyan olacaksınız.

Düşüvereceksiniz kendi ellerinizle

Kazdığınız kuyuya,ne olacak haliniz?

(Hiç düşünmüyor musunuz,akletmiyor musunuz,

Her halinizden belli bunu bilmediğiniz!)

129


Bunlardan birincinin zamanı geldiğinde

Saldık üzerinize aşılmayan bir güce (…büyük güce,kuvvete)

Sahip kullarımızı mağrur ordularıyla!(Saldırı gücü yüksek …)

Onlar evlerinizin,barınaklarınızın,

Güzel yurtlarınızın,öz topraklarınızın

Sokulup içlerine,en ücra yerlerine

Dolaşarak her yanı aradılar sizleri…

-Ki bu ceza sadece-en sonunda yerine

Getirilmiş bir sözün,konulmuş bir yasanın

Böyle yapanlar için-zulmün,gururun,kibrin-

Gerçekleşen hükmüydü,uygulanması idi.

Sonra onlara-zalim işgalcilere-karşı

Size yeniden verdik üstünlük,egemenlik,

Mallarla,oğullarla,türlü dünyalıklarla

Gücünüze güç kattık,bol,bol nimetlendirdik.

Ve toplum olarak da sayınızı daha da

Çoğalttık,el uzattık;Ve şu mesajı verdik;

“Eğer siz kendinize-öz benliklerinize-

İyilik ederseniz,güzel davranırsanız

İyilikte bulunmuş olursunuz kuşkusuz.

Kötülük yaparsanız,yanlış davranırsanız

Onu da kendinize-kendi aleyhinize-

İşlemiş olursunuz,zararlı çıkarsınız.

(Sünnetullah gereği söner hayat mumunuz..)(….kararır can

Bu davranışınızın sonucuna mutlaka ufkunuz.)

Bir gün gelir katlanmak zorunda kalırsınız!

Sonuncu uyarının zamanı gelince de,

(Diğer cezalandırma vakti gelip çatınca)

Yüzsüz yüzlerinizi çirkinleştirsinler,hem (Renk,renk…)

Kara etsinler,hem de ilk defa girdikleri (Kötüleştirsinler/Karartsınlar)

Gibi yine Mescid’e,-Süleyman Mabedi’ne-

(Ki sizler için birer yüz karası olanlar,

O sizden öncekiler-çılgın istilacılar-)

Nasıl girdiyse öyle destursuz girsinler de,

Kan kokan ellerine neyi geçirirlerse

-Eski,yeni demeden,küçük,büyük demeden-

130

Paramparça edip de mahvedip dağıtsınlar,



Yere geçirsinler de tahrip etsinler diye

Onları-düşmanları-başınıza yeniden (…dağınık…)

Musallat ettik,saldık,gönderdik işte yine.

(İkinci söz yerine gelmiş oldu böylece.)

Eğer bu halinizi devam ettirirseniz (…vaz geçmezseniz,)

Üstünüze yeniden düşmanlar göndeririz.

(Her suç işlenişinde yine göndereceğiz.)

Belki Rabbiniz size limitsiz şefkatiyle

Merhamet,rahmet eder,buna rağmen siz eğer

Dönerseniz geriye,eski günlerinize,

-Fesatçılığınıza,günahkarlığınıza-

Döneriz elbet Biz de,ceza veririz yine.

(Bunu gerektiriyor mutlak adaletimiz.)

Ve Biz Cehennem’i de-çok yönlü işleviyle-

Küfre batanlar için,sapkın münkirler için (…nankörler…)

Çepeçevre kuşatan,-yaraları dağlayan-

Çiğ kalmış bedenleri,ruhları kucaklayan,

Arıtan,imbiklerden süzen,olgunlaştıran

Kozmik laboratuar olarak tasarladık,

Bir hapishane yaptık,bir ıslah evi kıldık.

Şüphesiz ki bu-Kur’an-en doğru ve en sağlam

(İnsana lütfedilen en değerli armağan)

-Rabbinizden sizlere tenezzülen sunulan-

En kalıcı olana-Ölümsüz Yurdu’na-

Kılavuzlar,yöneltir Işık-Yol’a iletir.

İyi davranışlarda,yararlı çabalarda

Bulunan mü’minlere,erdemli benliklere,

Kardeşliğe,barışa,sevgiye,adalete

Yönelik işler yapan,sorumluluk taşıyan

Kullarıma şu yolda müjde,müjdeler verir;

Onlar için elbette,-Allah’ın keremiyle- (…ikramıyla-)

Büyük bir ödül vardır,sonsuz nimetler vardır.

Allah’ın zenginliği,ikramı sınırsızdır…(…limitsizdir…)

(En büyük payı alan kimlerdir bu ikramdan?

“Allah!” deyip,dosdoğru olan gerçek mü’minler…)
İSRA(17/4-8)

***


131

Acıyan,Bağışlayan Rabbin HAKİM Adıyla

Ey Muhammed Mustafa,ey gönderdiğim Elçi’m!

(Ey mü’minler/insanlar,dinleyin,kulak verin!)

De ki;”Ey Yahudiler,ey Yahudileşenler!”

(Ey sinsi fitneciler,ey dünyevileşenler!)

“Siz cidden insanlardan/sizden başkalarından

Ayrı olarak-çarpık mantığınızla-eğer,(…düşüncenizle…)

Tüm insanlar değil de yalnızca kendinizin,

Sizin milletinizin en onurlu,en seçkin,

Allah’ın yakınları,dostları,yaranları

Olduğunuz babında tuhaf iddianızda

Eğer samimiyseniz-doğru sözlü iseniz-

Haydi-özlediğiniz-ölümü isteyiniz (…söz verdiğiniz/Sözünüzde

Bakalım sizler,işte sevdiğinize böyle durarak)

Kavuşmuş olursunuz Ölümsüzlük Yurdu’nda.”

Ama onlar,önceden yapmış olduklarından

(Önden gönderdikleri vebal ve günahlardan…)(İşlemiş oldukları..)

Dolayı istemezler,hiç temenni etmezler,

Ölümü kuşkusuz ki-öyle ödlektirler ki-(…tam tersine korkarlar!)

(Göründükleri gibi,söyledikleri gibi


Yüklə 3,46 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   47




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin