Bibliyografya: 5 gariB 6



Yüklə 1,26 Mb.
səhifə36/40
tarix04.01.2019
ölçüsü1,26 Mb.
#90296
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   40

GAZİ GİRAY III

(ö. 1120/1708) Kırım hanı (1704-1707).

1674'te doğdu. I. Selim Giray Han'ın oğludur. 1699 yılı başlarında büyük kar­deşi II. Devlet Giray'ın ikinci veliahdı (nû-reddin) oldu. Çerkezistan nizamlığına ta­yin edildiği halde bu göreve gitmedi. No-gaylarla birleşerek ağabeyine karşı ayak-landıysa da başarıya ulaşamadı ve on­dan af diledi. Rumeli taraflarında ika­metine izin verilen Gazi Giray Edirne'ye gidince Osmanlı padişahı tarafından on sekiz gün kadar kapı arasında hapsedil­di, ardından Rodos'a sürüldü.

Babası Selim Giray'ın dördüncü hanlı­ğında (1702-1704) onun veliahdı (kalgay) oldu. Selim Giray ölünce Aralık 1704'te Kırım hanlığına getirildi. Kardeşleri Kap­lan Giray'ı kalgay, Mengli Giray'ı nüred-din yapan Gazi Giray. Rusya-İsveç savaş­larının devam ettiği kritik bir dönemde Kırım Hanlığı'nın başında bulundu. 0 sı­rada Osmanlı Devleti ile Rusya arasında barış hüküm sürüyordu. İstanbul'dan kendisine taraf olmaması bildirilmişti.

Ancak han, Tatar kuvvetlerinin Rusya ve Lehistan ülkelerine akın yapmasına en­gel olamadı758. Bu ha­dise, Rusya'nın İstanbul'a elçi göndere­rek hanı şikâyet etmesine sebep oldu. Osmanlı hükümetinin, kendi barış politikasını bozan handan başka şikâyetleri de vardı. Meselâ Bucak nogaylarını Kı­rım tâbiliğinden ayırarak doğrudan İs­tanbul'a bağlama teşebbüslerine Gazi Giray karşı çıkmıştı. Bu mesele için İs­tanbul'a çağrılan Hanağası (vezir) Mus­tafa Ağa bütün suçu Gazi Giray'ın üze­rine attı. Öte yandan Kaplan Giray da hanlığı ele geçirmek için İstanbul'da ent­rikalar çevirmekten geri durmuyordu. Sonunda Gazi Giray azledildi ve yerine I. Kaplan Giray getirildi. Rumeli'de Karin-âbâd'da ikamet ettirilen Gazi Giray Re-bîülâhir 1120'de759 otuz al­tı yaşında iken vebadan öldü ve Yanbolu Camii hazîresine defnedildi. Âbid ve Aza­met adlarında iki oğlu olup bunlardan ikincisi kalgay olmuştur. Abdülgaffar Kırımî'ye göre uzun boylu, siyah sakallı. cesur ve dindar bir kişi olan Gazi Giray yine bu gözlemciye göre biraz safça idi.

Bibliyografya:

Râşid. Târih, İli, 168, 172, 201, 215-216; Si-lahdar. Nusretnâme, il, 219, 221, 229, 234; Sey­yid Mehmed Rıza. es-Seb'ü's-seyyar fî ahbâ-ri'l-mülûki't-Tâtâr (nşr. Kâzım Beg), Kazan 1248, s. 270 vd.; Abdülgaffar Kınmî, CJmde-tü't-tevârîh (nşr. Necib Asım, TTEM ilâvesi, is­tanbul 1343, tür.yer.; Halim Giray, Gülbün-i Hâ-nân, İstanbul 1327, s. 139-141; V. D. Smirnov. Krımskaye hanstoo, Petersburg 1887, tür.yer.; Halil İnalcık.""Gazi Giray III", İA, IV, 738; a.mlf.. "Ghâzi Giray", E/2(İng.). II, 1047.



GAZİ HÜSREV BEY

(ö. 948/1541) Kanunî Sultan Süleyman döneminde Bosna bölgesinde önemli hizmetlerde bulunan Osmanlı sancak beyi.

1480 civarında doğduğu tahmin edil­mektedir. Babası Ferhad Bey, annesi II. Bayezid'in kızı Selçuk Sultan'dır. Baba­sı Adana muhafızı olduğu sırada Köle-menler'e karşı bir savaşta şehid düşmüş (1485), annesi de II. Bayezid'in sağlığın­da vefat ederek İstanbul Beyazıt Camii yakınında bir türbeye defnedil mistir. Bir vakfiye kaydından Neslişah Sultan adın­da bir kardeşinin olduğu anlaşılmakta­dır.760

Hüsrev'in tahsili ve hayatının ilk dö­nemlerine ait bilgiler çok yetersiz ve karışıktır. Babasının vefatından sonra ken­disine Serez'de büyük bir çiftliğin inti­kal ettiği, annesiyle birlikte İstanbul'a yerleştiği bilinmektedir. Hüsrev de di­ğer sultanzâdeler gibi hususi tahsil gör­müş olmalıdır. Dayısı Şehzade Mehmed Kefe sancak beyliğine tayin edildiğinde (909/1503) onunla birlikte gittiği, hatta onun elçisi sıfatıyla Moskova'ya gönde­rildiği belirtilir. Daha sonra Semendire sancak beyliğine gönderilen Hüsrev Bey, bu .görevde iken Belgrad'm muhasara ve fethinde önemli hizmetlerde bulun­du. Bu önemli kalenin düşmesini kolaylaştırmak için Sava nehrinin öte tarafın­da bulunan Zemun (Zemlin, Semlin) Ka-lesi'ni aldı ve Belgrad'ın fethinden son­ra Bosna sancak beyliğine getirildi761. Dört yıl kaldığı bu görevi sırasında Knin, Skradin, Ostrovİca kalelerini ele geçirdi. Ancak Yayca (Jaj-ce) Kalesi muhasarasındaki başarısızlı­ğından dolayı 1525 yılında kısa bir süre görevinden alındı. Daha sonra yeniden Bosna sancak beyliğine getirildi ve bu defa 1533 yılına kadar görevde kaldı. Bu süre içinde Kanunî Sultan Süleyman'ın bazı seferlerine iştirak ettiği gibi Bosna bölgesinde yeni fetihlerle sancağının sı­nırlarını genişletti. Mohaç Muharebesi'-ne Bosna sipahileriyle katılarak Bâlî Bey'-le birlikte Macar kuvvetlerini içeriye çe­kip arkadan vurma taktiğini başarıyla uygulamıştı. Bundan sonra Bosna. Dal-maçya (Dalmacija). Slavonya (Slavonija) ve Hırvatistan'da askerî bakımdan önemli birçok kale ve palangayı zaptetti. Yay-ça'nın geri alınması Hüsrev Beyin en önemli başarılarından biridir. Bosna Kral-lığı'nın son merkezi olup 1463te Fâtih Sultan Mehmed zamanında fethedilen, ancak daha sonra Macarların eline ge­çen Yayça'yı ikinci defa kuşatarak tes­lim almayı başardı (1528)

Gazi Hüsrev Bey 1533 yılı sonlarında Semendire sancağına nakledildi ve 1536 yılı ortalarına kadar burada görev yaptı. Bu sırada komşu devletlerle, özellikle de Habsburglar'la çeşitli diplomatik te­maslarda bulundu. 1536'da üçüncü de­fa Bosna sancak beyliğine tayin edilen Hüsrev Bey ölümüne kadar bu görevde kaldı. Böylece toplam on yedi yıl kadar Bosna sancak beyliği yapmış oldu. Üçün­cü Bosna beyliği sırasında Yahya Paşa oğlu Mehmed Beyle birlikte Pojega (Po-zega) ve civarını zaptetmiş (1536), ardın­dan Klis Kalesi'ne (Kliska Tarotava) saldı­rılarda bulunmuştu. Arşidük Ferdinand'ın gönderdiği 10.000 kişilik kuvvete karşı Hüsrev Bey'in kethüdası Murad Voyvo-da'nın kazandığı zafer üzerine Klis Ka­lesi teslim olmuş, Klis sancak beyliği Murad Voyvoda'ya verilmiş, ayrıca zea­metlerine ve Hüsrev Bey'in haslarına ilâ­veler yapılmıştı.

23 Safer 948'de762 Sa-raybosna'da vefat eden Hüsrev Bey, ön­ceden yaptırmış olduğu Gazi Hüsrev Bey Camii avlusundaki türbeye gömüldü. Bu gazi cengâverin eceliyle ölümünü halk .bir türlü içine sindirememiş, onun şahsiyeti, faaliyetleri etrafında çok çeşitli menkıbeler ortaya çıkmıştır. Fetih ve ga­zadaki maharet ve başarısı sebebiyle "gazi" lakabıyla anılır olmuştur.

Gazi Hüsrev Bey, yoğun fetih ve gaza faaliyeti yanında Saraybosna ve çevresi­nin İslâmlaşmasında çok önemli rol oy­nayan dinî, ticarî ve kültürel tesisler yap­tırmıştır. Bu sebeple Saraybosna'nın ilk kurucusu olarak Tsâ Bey. ikinci kuru­cusu olarak da Gazi Hüsrev Bey göste­rilir. Onun şehrin ortasında tesis etti­ği külliyesi bir sembol olmuş, yüzyıllar­ca topluma hizmet vermiş, medresesin­den pek çok kimse yetişmiştir. Külliye içinde kendi adıyla anılan kütüphane ise Arapça, Türkçe, Farsça, Boşnakça ve diğer dillerde zengin bir koleksiyona, ayrıca çok değerli Türkçe belgelere ve sicillere sahip olan bir kültür hazinesiy-di. Bu külliyeye tahsis edilen han, ha­mam, bedesten, çarşı ve dükkânlar te­sis için önemli bir gelir kaynağı olduğu gibi şehrin ticari-iktisadî hayatında da mühim rol oynamıştı.763

Kaynaklarda ve bazı yabancı elçilik mensupları ile seyyahların tasvirlerin­de Gazi Hüsrev Bey iriyarı, giyimine çok dikkat eden, ihtişamı seven, âdil, vakar­lı, fakirlere karşı merhametli, gayri müs-limlere karşı müsamahakâr bir şahsi­yet olarak tavsif edilmektedir.

Saraybosna'daki Gazi Hüsrev Bey Ca-mii'nde (Begova Dzamija) her gün öğle namazından sonra ruhuna ithaf edilmek üzere hatim okunması bir gelenek ha­linde günümüze kadar gelmiştir. 1988'-de Saraybosna İslâm Teoloji Fakültesi'n-de Gazi Hüsrev Bey Medresesi'nin 450. kuruluş yıldönümü münasebetiyle bü­yük bir merasim tertiplenerek Gazi Hüs­rev Bey yâdedilmiş ve dış ülkelerden he­yetlerin de katıldığı bu toplantı vesile­siyle muhtelif neşriyat yapılmıştır.764

Bibliyografya:

Saraybosna Şer'iyye Sicili, nr. 1; Kemalpa-şazâde, Mohaçnâme |nşr. ve trc. P. de Courte-iile), Paris 1859, s. 51; Celâlzâde. Tabakâtü'l-memâlik, vr. 280b-284a; Peçuylu İbrahim. Tâ­rih, I, 44, 71; Evliya Çelebi. Seyahatname, V, 441; Hammer. HEO, V, 443; Sicilli Osmânî, II, 272; Safvet Beg Basagic, Kratka üputa u Proslost Bosne i Hercegouine, Sarajevo 1900, s. 17-22; a.mlf., Znameniti Hruatİ, Bosnjaci i Hercegouci u Turskoj Careoini, Sarajevo 1986, s. 368, 369; Ciro Truhelka, Tursko Sloujenski Spomenici Dubrouacke Arhiue, Sarajevo 1911, s. 176; a.mlf., Gazi Husreubeg, njegou zivot i njegouo doba, Sarajevo 1912, tür.yer.; R. Pel-letier, Sarajeuo et sa region, Paris 1934, s. 72-77; M. Tayyib Okiç. "Gazi Hüsrev Beg ve Onun Saraybosna'daki Camiine Bir Minare Daha İlave Edilmesine Dair Bit Vesika", Ne­cati Lugai Armağanı, Ankara 1968, s. 463-499; a.mlf., "Husrev", İA, V/l, s. 601-605; Ömer Nakicevic. "Gazi Husrev-Begova Medresa u Vrijeme Osmanske Turske", 450 Godina Gazi Husreu-Begooe Medrese u Sarajeou, Sarajevo 1988, s. 15-27; Dzemal Cehajic. "Gazi Husrev-Begov Hanekah u Sarajevu", a.e., s. 29-34; "Vakufnama za Gazi Husrev - Begovu Medre-su", a.e., s. 227-239; B. Djıırdjev - J. L. Bacque-Grammont, "Khosrew Beg", El2 (İng.), V, 31-32 (bu madde, müellifin bibliyografyada adı ge­çen maddesi esas alınarak Mehmet İpşirli ta­rafından hazırlanmıştır)




Yüklə 1,26 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   40




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin