Bk. İbnü’s Semh.
ASCHBACH, Joseph Ritter von
(1801-1882) Endülüs tarihi uzmanı Avusturyalı müsteşrik.
Bonn Üniversitesi'ne tarih profesörü olarak tayin edildi. 1849'da Viyana Üniversitesi'ne çağrıldı. 1853'te bu üniversitede tarih bölümü başkanlığını da üstlendi ve 1872'ye kadar bu görevine devam etti. 25 Nisan 1882'de Viyana'da öldü.
Eserleri. Araştırmalarında ana kaynaklara inme hususunda son derece titiz davranan Aschbach, çalışmalarını daha ziyade Endülüs ve Roma tarihi üzerine yoğunlaştırdı.
1) Geschichte der Ommayaden in Spanien 1167 Endülüs tarihiyle ilgili olarak yazdığı bu eserinde Endülüs'ün İslâm hâkimiyeti altındaki siyasî ve kültürel tarihini, bu arada hıristiyan İspanyol krallıklarının ortaya çıkışını ve Endülüs müslümanlarıyla olan ilişkilerini ele almaktadır.
2) Geschichte Spaniens und Portugais zur Zeit der Herrshaft der Almoraviden und Almohaden 1168 Endülüs tarihine dair bir diğer eseridir. Eserin I. cildinde Murâbıtlar Devletinin kuruluşu, Endülüs'ün Murâbıtlar'ın hâkimiyeti altına girişi, Murâbıtlar'la hıristiyan İspanyol krallıkları arasındaki mücadeleler, Portekiz Krallığı'nin ortaya çıkışı anlatılmakta, II. cildinde ise Muvahhidler Devleti'nin kuruluşu, Muvahhidler'in Endülüs'e geçişleri, hıristiyanlara karşı yürüttükleri cihad faaliyetleri ve hıristiyanlann “Reconquista” 1169 hareketinin seyri gibi konulara yer verilmektedir. Bu eser. Mısırlı araştırmacı Muhammed Abdullah İnan tarafından Tarihu'l-Endelüs fî ‘ahdi'l-Mümbitin ve'l-Muvahhidîn adıyla Arapça'ya tercüme edilmiştir. 1170
3) Geschichte der Westgoten. 1171 Aschbach'ın ilk defa birinci derecede kaynaklara inerek Vızigotlar'ın tarihini gün ışığına çıkarmaya çalıştığı ve bunda da büyük ölçüde başarıya ulaştığı bu eserinin son kısmında Endülüs tarihiyle ilgili olarak Vizigotlar Devleti'nin müslüman fâtihler tarafından yıkılması ve İspanya'nın İslâm hâkimiyetine geçmesi konusunu işlemektedir. Onun ayrıca Roma tarihi üzerine yazılmış eserleri de vardır. 1172
Bibliyografya:
1- Gr.E, IV, 64.
2- TA, III, 44.
3- EAm., II, 380.
4- Mecdüddin Keyvânî, “Âşbâh”, DMBİ, I, 400.
ASEAN
Bk. Güneydoğu Asya Uluslar Birliği.
ASESBAŞI
Yeniçeri ağa bölüklerinden birini teşkil eden aseslerin âmiri.
Ases, kelime olarak Arapça asse fiil kökünden ism-i fail olup “Bekçi” anlamına gelen “Ass”ın çoğuludur. Hz. Peygamber zamanında ashaptan bazılarının bekçi olarak görevlendirildiği bilinmekle beraber sürekli bir görev olarak ilk defa Hz. Ebu Bekir zamanında Abdullah b. Mes'ûd gece bekçiliğine getirilmiştir. Hz. Ömer halifeliği zamanında gece bekçiliğini bizzat kendisi yapar, yanında bazan azatlısı Eslem'i bazan da Abdurrahman b. Avf’ı bulundururdu. Daha sonraki İslâm devletlerinde bekçilik görevi genel asayiş ve emniyet teşkilâtı 1173 içinde mütalaa edilmiş ve bu teşkilâtın başındaki kimse için de çeşitli ülkelerde sâhibü'ş-şurta, sâhibü'1-medîne, sâhibü'l-ases. hâkim ve arîf gibi isimler kullanılmıştır. 1174
Osmanlılar'da asesbaşılık muhtemelen Fâtih zamanında kurulmuş, daha sonra ağa bölüklerinden birini teşkil etmiştir. Bölük kumandanı olarak ocak içindeki askerî görevi dışında, şehrin özellikle geceleri inzibat ve asayişinden mesul olan asesbaşı, Ağakapısı'nda devamlı bir kapı kethüdası 1175 bulundurur, yeniçeri ağası ile irtibatını bu nefer vasıtasıyla sağlardı. Belli bir odası bulunmayan asesbaşının görevleri ocak içinde ve dışında olmak üzere ikiye ayrılırdı. Ocak içindeki idamlar mutlaka onun tarafından infaz edilirdi. İnfazın yapılacağı gün, yanında aseslerle idam mahallinde hazır bulunur ve düzeni sağlardı. Ağa Divanı'nda katline karar verilen suçlu ases-başıya teslim edilir ve idamı genellikle Baba Cafer Zindanı'nda gece yarısı gerçekleştirilirdi. Hapishaneler subaşı* ile asesbaşının gözetimi altındaydı. Asesbaşı, merasimlerde ve kapıkulu askerlerinin sefere çıkışları sırasında düzenlenen törenlerde 500 kadar maiyetiyle güzergâhın iki tarafını tutar ve asayişi sağlardı. Vezîriâzam divanındaki hizmetlerinin yanı sıra veziriazamın şehir içi devriye gezilerinde, yanında aseslerle ona refakat ederdi. Cuma namazına giderken sadrazamın geçeceği yollarda inzibatı sağlamak da yine onun görevleri arasındaydı. İstanbul'da iki asesbaşı vardı ve bunlardan Galata civarından sorumlu olanın rütbesi daha aşağı idi.
Asesbaşı ve aseslerin dış görevlerinin en önemlisi nöbetleşe olarak çarşı ve pazarlarda, mahallelerde, bilhassa şüpheli yerlerde geceleri dolaşmaktı. Bu sırada görevli asesler zanlıları yakalarlar, suçu sabit olanları ya yeniçeri kulluklarında 1176 dayakla cezalandırırlar veya ilgili makama gönderirlerdi. Aseslerin tutma, kapma, vurma, asma. basma ve “Kayd ü bend” gibi ihtisas erbabı vardı. Köprülü Mehmed Paşa'nın sadâreti zamanında asesbaşı olan Zülfikar Ağa'nın 4000'den fazla suçluyu kendi eliyle öldürdüğü nakledilmektedir. Gündüz zabıtası subaşıya aitse de daha sonra bu iki görevlinin iş birliği yaptığı anlaşılmaktadır.
Taşrada Şam, Halep, Mardin. Kilis, Erzurum, Kütahya, Musul, Diyarbakır, Edirne, Selanik, Tırhala, Niş, Bosna, Sofya. Trablusşam, Budin, Cezayir gibi yerlerde de asesbaşı ve asesler bulunur, bunlar kolluk hizmetleri görürken halktan belli miktarda para alırlardı. Süleymaniye Kütüphanesi'ndeki 1177 bir yazma mecmuada bulunan “Kânün-i asesâ”'a göre, dükkânların her biri ayda birer akçe “Resm-i asesiyye” vermek zorundaydı. Subaşıların gece aldığı zabıta cezasının belli bir oranı asesbaşıya ait olup bunlardan başka bu görevliler kömür ve odundan, meyhanelerden, evlenenlerden de ücret alırlardı. Hatta Evliya Çelebi'ye göre subaşı ve asesbaşılar hırsız ve yankesicilerden de vergi tahsil ederlerdi. Miktarları farklı olmak üzere aynı kurallar taşrada da geçerliydi. XVI. yüzyıl sonlarında asesbaşılara da timar verilmeye başlanmıştır.
Bulunduğu yerin kadısının denetimi altında çalışan asesbaşının tayinini kadının teklifi üzerine padişah yapardı.
Asesbaşının özel bir kıyafeti vardı. Başına yeşil çuhadan yapılmış çatal bir kalafat, sırtına Zağra yakalı ve yeşil kaplı divan kürkü, altına beyaz çakşır, ayağına ise sarı yemeni giyerdi. 1178
Bibliyografya:
1- BA. MD, nr. 3, s. 519.
2- nr. 4, s. 4, 156.
3- nr, 6, s. 61.
4- nr. 19, s. 174.
5- BA. KK. Ruus, nr. 208, s. 12, 32, 33, 74.
6- nr. 209, s. 47, 57, 89, 115, 125.
7- nr. 210, s. 162, 177. 225.
8- BA. Ali Emîrî-III. Murad, nr. 54.
9- Evliya Çelebi, Seyahatname, I, 517-519.
10- d'Ohsson, Tabieau general, VII, 167, 319.
11- Mecelle-İ Umûr-ı Belediyye, I, 884, 886, 900-902, 911, 954.
12- Abdülhay el-Kettânî. et-Terâtibü'l-idâriyye, I, 292-294, 356-359.
13- Barkan. Kanunlar I, s. 43, 69, 70, 134-135, 162-163, 164, 173, 179, 239, 400.
14- Uzunçarşılı. Kapukulu Ocaktan, I, 170, 358, 397.
15- Uzunçarşılı. Merkez-Bahriye, s. 21, 139, 141-142, 285-286.
16- Uzunçarşılı. Medhal s. 259, 404.
17- Hikmet Tongur, Türkiye'de Genel Koltuk Teşkil ve Görevlerinin Gelişimi, Ankara 1946, s. 69, 70-71.
18- Halim Alyot. Türkiye'de Zabıta, Ankara 1947, s. 62-63.
19- Bowen, Islamic Society and the West, Oxford 1950, I, 119, 324-326.
20- R Ekrem Koçu, Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü, Ankara 1967, s. 59-61.
21- Saadet Rusçuk, XVI. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunda Asesbaşük Müessesesi (lisans tezi, 1971), İÜ Ed.Fak. Tarih Seminer Kitaplığı, nr. 1790.
22- Pakalın, I, 93-94.
23- Nicoara Beldiceanu, Recherche sur ta Ville ottomane au XV Siede, Paris 1973, s. 51, 113-115, 268, 290.
24-Fahrettin Atar, İslâm Adliye Teşkilâtı, Ankara 1979, s. 175.
25- Bahaeddin Yediyıldız. Ordu Kazası Sosyal Tarihi, Ankara 1985, s, 161.
26- TA, III, 442.
27- IsLA, II, 1097-1098.
28- R. Le Tourneau. “Asas” El2 (Fr), 1.707-708.
Dostları ilə paylaş: |