Birinci Bölüm / allah'i tanimak


- Vücudun Yeniden Hayata Dönmesi Mümkün Müdür?



Yüklə 1,3 Mb.
səhifə64/80
tarix21.08.2018
ölçüsü1,3 Mb.
#73543
1   ...   60   61   62   63   64   65   66   67   ...   80

2- Vücudun Yeniden Hayata Dönmesi Mümkün Müdür?


Daha önce ele aldığımız şüphe mevzuu, meadın özü itibarıyla var olup olmadığıydı, bu başlıktaki şüphenin mevzuu ise meadın gerçekleşme imkânıyla ilgilidir. Yani ruhun yeniden vücuda geri dönmesi mantığa ters düşmüyorsa da ve böyle bir teoride çelişki bulunmuyorsa da; bunun gerçekleşebilmesi için bedenin yapısının buna elverişli olması gerekir. Oysa hayatın oluşması için bir takım özel şartlar, gereçler ve ortamlar var olmalıdır ve bütün bunların oluşması ise zamanla, yani tedricî olarak mümkündür. Mesela bir rahme bir spermin girmesi, orada elverişli bir ortam bulup cenine dönüşmesi, bu ceninin giderek tamamlanıp insan hâlini alması gereklidir. Ölüp toprağa karışan bir vücut ise artık yeniden hayat bulma özelliği taşımamaktadır.

Cevap şudur: Dünyada şahidi olduğumuz yaşam sistemi, mümkün olabilecek yegane hayat sistemi değildir ve bu dünyada deney ve edinimle öğrenilip fark edilen sebep ve gereçler de yine var olan yegane sebep ve gereçler değildir. Nitekim bizzat bu dünyada "olağan ve doğal olanın dışında" vuku bulan pek çok olaya şahit olunmakta, bazı hayvanlar veya insanlar pekâlâ yeniden hayata dönebilmektedir. Bununla ilgili örnekler Kur'ân-ı Kerim'de fazlasıyla vardır.


3- Fâilin Gücü Buna Yeter Mi?


Bir başka şüphe mevzuu şudur: Bir olayın vukuu için olay nesnesinin elverişliliğinin yanı sıra olay öznesinin (failin) gücü de gerekli şartlardandır. Bu durumda Yüce Allah'ın, ölüleri diriltmeye gücünün yetip yetmeyeceği sorusu gündeme getirilmektedir.

Bu vehmî soru, Yüce Allah'ın sınırsız gücünü bilmeyenler tarafından ortaya atılmıştır.

Cevap şudur: Yüce Allah'ın gücünün haddi ve sınırı yoktur ve dilediği her şeyi yapabilecek güce sahiptir. Nitekim fevkalade azamete sahip bu uçsuz bucaksız kâinatı O yaratmıştır:

Onlar görmüyorlar mı ki gökleri ve yeri yaratan ve onları yaratmaktan aciz olmayan Allah, ölüleri de diriltmeye güç yetirir. Elbette ki O, gerçekten her şeye güç yetirendir. [1]

Kaldı ki, tekrar yaratmak, ilk yaratıştan daha zor değildir ve daha fazla bir gücü gerektirmemektedir, hatta bunun daha kolay bile olduğu söylenebilir, çünkü zaten mevcut olan ruhu tekrar döndürmekten başka bir şey değildir:

Bizi kim tekrar hayata getirebilir (diriltebilir) diyecekler. De ki, sizi ilk defa yaratan! O zaman senin karşında başlarını sallayacaklardır (ve bu cevaba şaşırıp kalacaklardır)." [2]

Yaratmayı başlatan, sonra onu geri döndürecek olan O'dur, bu döndürüş O'na pek kolaydır. [3]

 

[1]- Ahkaf, 33; Yasin, 81; İsrâ, 00; Saffat, 11; Naziat, 27.



[2]- İsrâ, 51; Ankebut, 19-20; Kaf 15; Vakıa, 62; Yasin, 80; Hacc, 5; Kıyamet, 40; Tarık, 8.

[3]- Rum, 27.


4- Failin İlmi Buna Yeter Mi?


Bir diğer şüphe mevzuu da şudur: Yüce Allah'ın insanları yeniden diriltip onlara amellerinin karşılığını verebilmesi için, bir taraftan bunca ruhu kendi ait olduğu bedene döndürebilmesi için bütün bedenleri teker teker tanıması, diğer taraftan her birinin layık olduğu ödül veya cezayı görmesi için yine her birinin yaptığı bütün iyilik ve kötülükleri en ince ayrıntısına kadar bilmesi gerekir. Oysa çürüyüp toprak olmuş ve zerreleri birbirine karışmış olan onca vücudun, hangi zerresinin kime ait olduğu nasıl bilinebilir? Aynı şekilde binlerce, hatta milyonlarca yıl boyunca gelip geçmiş onca insanın bütün davranışlarını kaydedip arşivlemek ve hepsini inceden inceye değerlendirmeye tâbi tutmak mümkün müdür?

Bu şüphe ve sorular da Yüce Allah'ın sınırsız ilminden haberdar olmayan ve onu da kendi sınırlı ve eksik bilgi dağarcıklarıyla kıyaslayanlar tarafından ortaya atılmıştır.

Cevap şudur: Yüce Allah'ın ilminin haddi ve sınırı yoktur, O'nun sınırsız ilmi her şeyi kuşatmıştır ve Yüce Allah'ın herhangi bir şeyi unutması da mümkün değildir.

Kur'ân-ı Kerim'de Firavun'un Hz. Musa'ya (a.s) "Eğer Allah hepimizi tekrar diriltip hesaba çekecekse, o zaman bizden önce ölüp artık toprağa karışmış olan onca insanın durumu ne olacak?" diye sorduğu ve Hz. Musa'nın (a.s) şu cevabı verdiği geçer:

Bunun bilgisi, Rabbimin katında bir kitaptadır, benim Rabbim şaşırmaz ve unutmaz. [1]

Bir başka ayette de bu şüphelerin her ikisine de şöyle cevap verilmektedir:

Ey Peygamber de ki: "Ölüleri tekrar diriltecek olan, onları ilk kez yaratmış olandır; O, yaratılan her şeyi bilir." [2]

Sorular:


1- Yok olanın bir daha var olmayacağı şüphesini açıklayarak cevaplayın.

2- Vücudun yeniden yaşama dönme kabiliyeti taşımadığı iddiasını açıklayarak cevaplayın.

3- Failin gücüyle ilgili şüpheyi ve cevabını açıklayın.

4- Failin ilmiyle ilgili şüpheyi ve cevabını açıklayın.

[1]- Taha 51-52; Kâf 2-4.

[2]- Yasin, 79.


47- KIYAMETLE İLGİLİ İLÂHÎ VAAT

Giriş


Kur'ân-ı Kerim bir taraftan Yüce Allah'ın kullarına gönderilen mesajı olarak meadın gerçekleşeceğini vurgulayıp bunun Yüce Allah'ın kesin ve vazgeçilmez vaadi olduğunun altını çizmekte ve böylece insanlara hüccetini tamamlamakta; diğer taraftan da insanoğlunun aklî ve mantıkî bilgiye olan ilgisini tatmin amacıyla meadın zaruretine dair aklî ve mantıkî delilleri açıklamak suretiyle hüccetini artırmaktadır. Bu nedenle biz de Kur'ân'da meadın ispatıyla ilgili beyanları iki kısma ayıracak ve her biriyle ilgili bahiste, mezkur ayetlerden örnekler aktaracağız.

Kesin İlâhî Vaat


Kur'ân-ı Kerim ahiret dünyasında bütün insanların diriltileceğini belirterek kıyametin gerçekleşmesinin şüphe götürmez olduğunu belirtmekte ve "şüphesiz, kıyamet saati yaklaşarak gelmektedir, bunda hiç kuşku yok.." buyurmakta[1] ve birçok ayette kıyametin doğru ve hak bir vaat ve kaçınılmaz bir gerçek olduğunun altını çizerek "Evet, bu O'nun üzerinde hak olan bir vaattir" demekte[2] ve kıyametin mutlaka gerçekleşeceğine dair defalarca yemin ederek şöyle buyurmaktadır:

İnkâr edenler kesin olarak diriltilmeyeceklerini öne sürdüler. De ki, "Hayır, Rabbim adına andolsun, siz muhakkak diriltileceksiniz, sonra mutlaka yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu da Allah'a göre oldukça kolaydır." [3]

Aynı şekilde, insanları kıyamet günü konusunda uyarmayı peygamberlerin en önemli görevleri arasında sayan Kur'ân-ı Kerim şöyle buyurur:

Dereceleri yükselten Arş'ın sahibi Allah, toplanma ve buluşma günü ile uyarıp korkutmak için kendi emrinden olan ruhu, kullarından dilediğine indirir. [4]

Kıyamet gününü inkâr edenler için ebedî azap ve cehennem ateşi tayin edilmiştir:

…Kıyamet saatini yalanlayanlara çılgınca yanan bir ateş hazırladık. [5]

Görüldüğü gibi bu semavî kitabın hakkaniyetini anlamış olan biri mead ve kıyamet günü hakkında herhangi bir şüphe taşıma veya onu inkâr hususunda hiçbir özür ve bahane ileri sürme hakkına sahip olamayacaktır. Daha önceki bahislerimizde hakkı arayan insaf sahibi herkesin Kur'ân'ın hak olduğunu kolaylıkla idrak edebileceğini belirtmiştik; bu nedenle zeka kusurlu olan veya herhangi bir nedenden dolayı Kur'ân'ın hakkaniyetini fark edememiş olanlar dışında hiç kimsenin Kur'ân'ı kabul etmeme konusunda herhangi bir özür ve bahanesi bulunmamaktadır.

 

[1]- Mümin, 59; Âl-i İmrân, 9, 25; Nisâ, 87; En'âm, 12; Kehf, 21; Hacc, 7; Şûrâ 7; Casiye, 26, 32.



[2]- Nahl, 38; Âl-i İmrân, 9,191; Nisâ, 122; Yunus, 4, 55; Kehf, 21; Enbiyâ, 103; Furkan, 16; Lokman, 9, 33; Fatır, 5; Zümer, 20; Necm 47; Casiye, 32; Ahkaf, 17.

[3]- Teğabun, 7; Yunus, 53; Sebe, 3.

[4]- Mümin, 15; En'âm, 130, 154; Ra'd, 2; Şûrâ 7; Zuhruf, 61; Zümer, 71.

[5]- Furkan, 11; İsrâ, 10; Sebe, 8; Müminun, 74.



Yüklə 1,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   60   61   62   63   64   65   66   67   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin