Gönül dostlarıma
Hızla akıp giden zamanlar içinde pırıl pırıl göletler yaratan insanı insanda çoğaltan İçel Sanat Klübü üyelerinin yeni yıllarını kutlar, şükran sevgi ve saygılarımı sunarım.
E. Aydın, 27Aralık1999
MERSİN LİSELİLERİ DAYANIŞMA DERNEĞİ BAŞKANLIĞINA
İncelikli ve yüreklendirici yazınızı aldım. Yine yine doluktum. Duygular.. anlatımı zor, dolaşık yumak... ebem kuşağıdır. Bir uç yakaladım dersiniz, elinizde kalıverir. Başka bir uca bakarsınız, ebrulu anlatıma yatkın değildir.
Devlet, bizleri savaş yıllarında işe dayalı, yüksek amaçlı, pedagojik, yani iş içinde öğretim ve eğitim programları için özene bezene idealize etti. İş bilgisi ResimYazı öğretmeni yetiştirdi. Devletin eğitim politikaları gereği, ortaeğitimde dersler organik bir bağ içindedir. Bir bütündür. İşbilgisiResimYazı bu bütünün harcı, yapıştırıcısıdır.
Edebiyatta yazılı kağıtlarda, kimyada, fizikte, matematikte, geometride, coğrafya, tarihte işbilgisiresimyazı; eğitim öğretimin kan dolaşımıdır. Olmazsa olmazıdır.
Hemen 1924’te çağrılan dünya çaplı eğitimciler, Türkiye’nin eğitim sorununu incelediler. Uzun yıllardan sonra ulusal karekterimize uygun dinamik topyekün kalkınmağı hedef alan, ortaöğretim programı kanunlaştı. Gazi eğitim entitüsü bu amaçla kuruldu. Çağdaştı, ulusu kapsıyordu. Ellili yıllardan sonra o güzelim program yozlaştırıldı. Olmasa da olur diye diye, iletişimden yoksun, kendi çalıp kendi oynayan, akordsuz, temposuz bir toplum olduk. Sanki birileri “bu işbilgisiresimyazı da neyin nesi” diyesi....
Bu sanal savaşta en çok değer yitiren işbilgisiresimyazı öğretmeni; entel toplumun da beklencesi gereği, amacı dışında var olabilmek için sanatı seçti.
İyi bir işbilgisiresimyazı öğretmeni yok artık.! Resim yapan, sergiler açan, ressam öğretmen var.
Ekim ayı için öneriniz de bu bağlamda olduğu için yazıyı kotarmağa iki gün az geldi. Dersimizin ideodaki gerçek yerini gücüm yettiğince vurgulamağa çalıştım. Söz de uzadı.
Teknoloji zaten çizimle birlikte var olabildiğine göre, görmeği, gördüğünü doğru çizmeği, estetiği, dizaynı dışlamadan, gerçekçi bir bakış açısını, oturuşkun kural ve kuramlar içinde doğru çizimler, yaşamboyu, başarı ve başarısızlığın anatomisinde etken olacak bir öğretmen üstlendiği yüksek evrensel görevin bilincindeyse yaşamışlığın üstüne aldığı sorumluluğun onuru bir faniye yetmez mi?
Öğretmenler isimsiz yaşarlar. Sizlerin gönüllerinde yer etmekten büyük ne vardır?!
Bana gelince: gücümü bileyerek, kendi gerçeğimi, özgünlüğümü, tuvale aktarmağa çalışıyorum. Mesleğe atıldığımdan bu yana, kağıt kalem hep elimdedir. Otobüste, trende, kahvede, lokantada, yurt gezilerinde, sabah yürüyüşlerinde, taslaklar yaparım. Küçük olmasına karşın hepsi de bitmiş ve özgündür. Pek azını tuvale aktarabildim. Çalışıyorum, çalışacağım. (Editörün notu: Bu taslak çizimler kitabın son bölümündedir)
Size geçenlerde yazdığım mektup galiba biraz abartılı duygusal olmuştu. Hoş görün. Yıllarca laftan ekmek yediğimiz için olacak, çokca konuşuruz. Bağışlana. Hem de siz ne güzel arkladınız beni çoşturdunuz.
Gazanfer bey de sanırım bilirler. Ben yakın çevreme şimdileri resim satmam. Çam sakızı çoban armağanı özdeyişince: veririm.
İlginiz şereflerin en büyüğüdür.
Vitaminler,hormonlar,benim naturama ters etki yapar. Bundan neden, övgülerle sövgülerli ince eler sık dokurum. Sövgüleri özümsemek, bünyeden dışarı atmak kolay oluyor.Ucuz mal olduğundan.
Övgüler ise, nitelikseldir, kristalizedir. Kimyasal, psikolojik imbiklerden geçebildikten sonra artık mücevher olmuştur. Koruması yüksek çaba ister. Pandorama güvenemiyorum.
Saygılarımın sevgilerimin kabulu ricasıyla...
E. Aydın, 5Temuz2000
SAYIN BAŞKAN ALKAN
Beş Temmuz’da özene bezene yazdığım mektubu almamış olacaksınız. Sergi için ortaya koyduğum gerekçeyi de kınadığınızı duyumsuyorum. Sıcacık bir çağrıya güleoynaya evet demek gerekmez miydi?
Ben, genişce bir sergi açmağı düşünüyordum.
Taslaklarımla birlilte, farklı, orjinal bir serginin açılışı gözümde büyümüştü. Zor gibi gelmişti. Sanat tarihinde de ezkizler, yani taslaklar, sanata soyunanların, saf özgünlüğünü korudukları için olacak, eleştirmenlerce önemli bir vere olarak düşünülür. Taslaklar, yani ezkizler, tuvale aktarılırken genelde değişirler. Değişirken gerginleşir, bozuluma uğrarlar. Şiirde de böyledir.
Yurdun değişik yerlerinden değişik zamanlarda çizdiğim taslak ve ikinci taslaklardan renk biçem araştırmalarından size bir kısmını yolluyorum. Mam sakızı çoban armağanı.
Eğer çerçeveler, sergilemeği düşünürseniz hiç de sıradan değildirler. Uygun görürseniz, gereğini yapmakda özgürsünüz.. Size verilmiştir.
Bu taslakların dizaynı, yani pasparto ve çerçevesini, siz yaptırmağı üslenebilirseniz, elimde bittiğini sandığım, yapıtlardan bir sergiyi Mersin’e getiririm. Böylece, projem de gerçekleşir. Sizin de öz verili düşünceniz olumlu bir yanıt bulmuş olur.
Benim getireceğim yapıtlar da ilgi görür. Edinim şansına ulaşırsa, birlikte yeyeceğimiz sofrada tekrar katkı sınırını, gönül süzgecinden geçirir, konuşuruz diye düşünüyorum.
Hemen karar verebilirseniz, (olur veya olmaz) ben de duruma göre hazırlığa girebilirim. Sergi salonu İçel Sanat Klübü olabildiği gibi, Sanayi odası veya devlet galerisi de olabilir.
Doğan Alça’dan sonra, kulüp, sanat sergilerinde biraz kararsız oluyorlar diye bu açıklamağa gereksinim duydum.
Sevgi yağmurumuz olsun. Saygılar.
E. Aydın, 15Temmuz2000
İLKKURŞUN
Nereye, ne zaman isabetli atış yapacağını bilenleri severim. Karavanaları, herkes gibi ben de sevmem.
İçel Sanat Kukübünde açtığım sergide, sanırım kişisel yetkinizi kullanarak, bir boşluğu çok güzel doldurdunuz. İyi bir yönetici olmanın, her zaman böyle sürprizle zenginleştiğini bilirim.
Sizi candan kutlarım. Bölük pörçük, bazen de tutarsız tümcelerimle de olsa Mersin'lilerle konuşma fırsatı, benim için büyük zevk oldu.
Sizlere gönül borcum vardı, iki satır da olsa ödemeye çalıştım.
T.R.R topluluğuna ve size bin şükran.
Ethem Aydın, 8Kasım2000
Güncel, Düncel ve Ardıl'nı yakalayan
Atatürk kuşağının, temsilcisi,
güvencesİ Gönül adamı, sayın valimiz.
Bu ses; 1944 lerden başlayarak, Kars, Düziçi köy enstİtüsü, İvriz köy enstİtüsü, Mersİn lisesi, Osmaniye lisesi, Adana erkek lisesi 1977 lere kadar 30 sene, karınca kararınca, ulusuma olan borcunu bir işbilgisi, resim, yazı öğretmeni olarak ödemeğe çalışan, eğitim ordusu bİnlece neferinden birinin sesİdİr.
Mersİn liselileri derneğinin, İçel sanat kulübüyle birlikte hazırladıkları, geleneksel buluşma günü kapsamında açtığım sergİye onur vermenizle, öğrencilerimi ve beni mutlu ettiniz.
Mersin’in, özellikle kültürüne yerinde katkınız, zamanlar boyu süreceğine inadığım, tatlı bir söylencedir.
enç Türkİye cumhuriyetinin sarsıntılı evreller yaşadığı günümüzde, sizler gibi dinamik güçlere, şimdi daha çok gereksinim olduğunun biİiciyle bu yazıyı size ulaştırmağı bir görev saydım.
Atatürk’ün kağnısı,sizler olduğu sürece, yolda kalmaz. Aaygi ve sevgİler.
Ethem Aydın, 8Kasim2000
Dostları ilə paylaş: |