Bu Muhalefet Şerhi 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi Sırasında Şehit Düşen Yurttaşlarımızın Aziz Hatıralarına ve Gazilerimize Adanmıştır



Yüklə 2,4 Mb.
səhifə59/81
tarix30.07.2018
ölçüsü2,4 Mb.
#62912
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   81

Yaklaşım


AKP'li komisyon üyelerinin benzer şekilde her fırsatta ifade etmekten geri durmadıkları bir diğer husus ise, komisyonun çalışma esasları ve yönteminin tartışılmaya devam edildiği, 7 ve 11 Ekim tarihli başlangıç toplantılarında 15 Temmuz darbe girişimini aydınlatacak olayların incelenmesine uzak geçmişten kimi tarihler ya da milatlar seçilerek (Örn.: Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterlerinden Kasım Gülek) 'geçmişten günümüze FETÖ' yaklaşımıdır. Tüm muhalefet partilerinin, bu retrospektif yaklaşımın süreli bir komisyonu amacından uzaklaştıracağı ve komisyonun ilkesel olarak 15 Temmuz gecesini merkeze alarak karanlıkta kalmış noktalara yoğunlaşması gereğine ilişkin talepler ise ıslarla görmezden gelinmiştir. Buna karşılık, komisyonun amacına uygun olmayan böylesi bir metot ile çalıştırılması nedeniyle komisyon çalışmalarının etkinliği zayıflatılmıştır.

Öyle ki komisyonun bilgisine başvurmak üzere davet ettiği isimler çoğu defa 15 Temmuz darbe girişimini aydınlatabilecek herhangi bir tecrübeyi, olgu ya da maddi gerçeğin kendisini aktarabilecek isimlerden çok 'olağan suçlu olarak FETÖ' ya da 'gerçek İslam' tasviri yapan isimlerden yahut olgusal olmaktan uzak öznel yorumlar, kanaatler ve düşünceler ile kimi zaman suçlayıcı bir üslubu kullanmaktan çekinmeyen isimlerden seçilmiştir.

Bu kapsamda konukların bir kısmının 'FETÖ'nün İslam ile ilgisi', 'FETÖ'nün geçmiş iktidarlar ile ilişkileri', 'Fethullah Gülen'in ruh durumu' gibi konular üzerine konuşan isimlerden oluşturulması yolu ile siyasi sorumluluğun karanlıkta bırakılması amacı gözetilmiştir.

Buna karşılık darbe girişimi gecesine dair açıklamaya muhtaç birçok noktanın aydınlığa kavuşması için dinlenmesi yaşamsal önem arz eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar ve kuvvet komutanları gibi önemli isimlerin komisyona davet edilmesi noktasında kayda değer hiçbir gelişme olmaması ise bu tutumun diğer bir göstergesi olmuştur.

Hakan Fidan ve Hulusi Akar'ın komisyonun çalışmaya başladığı ilk günden bu yana ivedilikle dinlenmesi gerektiğine ilişkin ısrarlar komisyon çalışmalarının sonuna dek karşılık bulmaması bir yana, Genelkurmay Eski Başkanı Necdet Özel gibi, bilgisine başvurulması talep edilen kimi isimlerin komisyon davetine 'mektupla katılım sağlama' cevapları komisyon divanı tarafından olumlu karşılanmıştır.

Bunun da ötesinde komisyon, kendilerini davetin önünce herhangi bir davet olmamasına rağmen kimi isimlere sadece yazılı sorular iletmiştir. Bu kapsamda eski cumhurbaşkanları Ahmet Necdet Sezer ve Abdullah Gül ile eski başbakanlar Yıldırım Akbulut, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller ve Ahmet Davutoğlu'na yazılı soru iletileceğine ilişkin karar komisyonun AKP'li üyeleri haricinde kabul edilmemiş, bu yöntemin de araştırma mantığına aykırı olduğunun altı çizilmiştir. Komisyonun AKP’li üyeleri dışında yazılı soru ileten üye olmamıştır.

Öte yandan Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde, bir darbe girişiminin araştırılması üzere kurulu bu komisyonun davetine icabet etmemenin ve bu tutumun divan tarafından anlaşılır bulunmasının, herhangi bir mutabakat ruhu ile uygun düşmediği gibi bir ciddiyetsizliği de barındırdığı bu anlayışla ifade edilmiştir.

        1. Koordinasyon


Komisyon divanının seçiminde gösterilen tutumun devamı olarak, bilgisine başvurulacak isimlerin, bilgi-belge talep edilecek kurumların belirlenmesi ve komisyonun çalışma programı gibi komisyon faaliyetlerine ilişkin kararlar, her ne kadar önceleri kısmi bir mutabakat ile belirlenmiş olsa da, çok geçmeden, ilk ayın ardından komisyon divanı belirleyici olmaya başlamıştır. Bununla da kalmayan komisyon, üyelerine gerekli ön hazırlığı yapacak zamanı tanımaksızın son dakika bilgilendirmeleri ve değişiklikleri yapmıştır.

Komisyonun toplanma saatinde gönderilen bilgilendirme mesajları, komisyonun iş planını daha etkili hale getirmek maksadıyla oluşturulan telefon haberleşme gruplarında dahi ısrarlara rağmen karşılanmayan talepler, cevapsız bırakılan sorular, davet edilen isimlere ve bu isimlerin iş planına dair eksik, hatalı ve geç bilgilendirmeler komisyon koordinasyonunun önemli eksikliklerindendir. Bu eksikliklere ilişkin sorular ve iyileştirme çabaları ise sürekli olarak 'toplantı gündeminin sarkmaması gereğini' ifade ile geçiştirilmiş, ötelenmiş, izleyen toplantılar ile ilgili olarak da bu tutum değiştirilmemiştir. Komisyonun çalışma günleri, çalışma günlerinde dinlenecek kişi sayıları, çalışma saatleri konusunda komisyonun geri kalan üyeleri böylece sürecin tamamen dışına çıkarılmış, komisyon divanı tüm faaliyetleri kendi inisiyatifine almıştır. Bu duruma ilişkin eleştiriler sürekli surette 'komisyon divanının demokratik bir seçimle belirlendiği' ve 'divanın tasarruflarına riayet edilmesi gerektiği' argümanı ile karşılanmıştır.

Çoğunluğun kararına ilişkin dayatmalar kimi zaman, komisyonda dinlenilen isimlerin bir tablet üzerinden Periscope yayını ile kamuoyuna canlı olarak aktarılmasının önüne geçilmesi için kullanılmış, bunun da ötesinde AKP'li üyeler bu talebin 'FETÖ araştırmasını engellemek' olduğu yönünde itham edici açıklamalar yapılmıştır. Böylece bilgisine başvurulan isimlerin ifadelerinin yaygın dolaşıma sokulması rahatsızlık yaratmış ve toplantıların şeffaflığı gölgelenmiştir.

Komisyonun hazırlık toplantılarında, komisyon çalışmalarının tarihi niteliğinin altı tüm üyeler tarafından çizilerek bu çalışmaların meclis başkanlığı himayesinde teknik alt yapı sağlanması ardından komisyonun internet sayfasından canlı olarak yayınlanmasına dönük talepler görüşülmüş ve divanın bu taleplere cevap vereceği sözü de böylece karşılığını yitirmiştir. Sonuç olarak bu taleplere ilişkin herhangi bir gelişme olmadığı gibi, milletvekillerinin kendi imkanları ile yaptıkları yayınlar da engellenmiştir.

Muhalefet üyeleri, komisyonun ülkenin içine sürüklendiği durumdan çıkartılmasında önemli bir sorumluluk taşıdığının bilinci ile ilkesel olarak komisyon üyeleri üzerinde maksadını aşan bir tartışmaya girmemekle beraber, araştırma ruhuna aykırı düşecek her noktanın altını çizmiştir. Buna karşılık muhalefetin bu tutumu, komisyonun divanı tarafından bir anlamda kullanılmış, iyi niyet ve uzlaşma temelinde dile getirilen talepler itham edilmiştir.

Darbe girişimi ardından iktidar partisine mensup birçok ismin yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Allah affetsin' ve 'kandırıldık' tutumu, komisyon özelinde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun "Biz 17-25’i milat olarak alıp, öncesini aklayıp, sonrasına bakarız’ demek doğru değil. Yarın biri de çıkıp ‘Allah bizi de affetsin. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı’nı kandırdılar bizi de kandırdılar’ dese hâkim ne karar verir?” tespiti ile birebir örtüşen sonuçlar doğurmuştur. Komisyon’a davet edilen isimler, kritik sorulara FETÖ tarafından kandırıldıkları, kandırılmadıkları durumlarda ise bilinçli olarak, ‘legal alanda’ duran bir yapı ile birlikte çalıştıkları, 17/25 Aralık yolsuzluk soruşturması tarihinden itibaren ‘illegal’ alana geçen yapı ile ise bir ilgileri olmadığı yönünde ifadeler kullanmışlardır.

AKP iktidarının söylemlerine uygun düşecek şekilde, komisyonun bugüne dek yaptığı çalışma boyunca Cemaat, 17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması tarihine kadar 'legal', ancak bunun sonrasında 'illegal' alanda yürüyen bir yapı olarak tarif edilmiştir. Bilgisine başvurulan konukların önemli bir bölümü de yine aynı şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerine atıfla, başta 'kandırıldık' ve 'Allah affetsin' argümanı olmak üzere 'legal-illegal' alan ya da kendilerince milat tespitleri yaparak FETÖ’ye ilişkin bütüncül bir yaklaşımın önüne geçmişlerdir.

Öte yandan, ceza kanunu bakımından ele alındığında da herhangi bir kişi ya da örgütün ‘suç tarihinin’ belirlenmesi nesnel bir yaklaşım, yasalar bakımından izaha muhtaç bir noktadır.

Muhalefet partilerinin, bilgisine başvurulan isimlerin tamamına yönelttiği sorular FETÖ'nün darbe girişimine kalkışacak güce hangi siyasi bağlantılarla ulaştığını, bu süreçte sorumluların belirlenmesi ve benzer hadiselerin yaşanmaması için alınacak önlemlere ilişkin olarak tasarlanmışken, iktidar partisinin kullandığı söylemin genel itibarıyla sorumluluğun geçmiş hükümetlerle paylaşılmasına ve 50 yıllık bir süreç ile açıklanmasına yönelik bir amaca hizmet ettiği komisyonun tüm çalışmaları boyunca dikkat çekmiştir ve tutanaklara böyle geçmiştir. Bu söylem yer yer darbe girişiminde siyasi ayağın ortaya çıkartılması yönündeki taleplere olumlu karşılık vererek ve fakat geçmiş hükümetleri işaret ederek, yer yer ise Fethullah Gülen Cemaati’nin İslam ile bir ilgisi olmayan ve dış güçlerin kontrolünde bir mihrak olarak tarif edilmesi şeklinde kullanılmış, bununla da kalmayıp iktidara yakın medya zümresince dillendirilen bir kısım komplovari iddialar ile komisyon gündemi saptırılmıştır.
Neticede darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkartılmasına yönelik tüm çabalar, iktidar partisi üyelerinin açık bir direnişi ile karşılaşmış, bunun yanı sıra komisyonun AKP'li üyeleri davetli isimlere, geçmiş iktidarların bugün darbe teşebbüsüne kalkışan bir örgüt olarak 'cemaat' ile ilişkilerine dair sorular yönelterek hedef saptırmayı sürdürmüştür. Bu açıdan en açık deyişle komisyon, kamuoyunda yarattığı algının çok gerisinde, başka saiklerle bir tür algı inşa süreci içinde edilgen bir temsil olarak işletilmiştir.

Tüm bu gelişmelerin ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 9 Aralık 2016 tarihinde basın emekçilerinin komisyona ilişkin sorularına cevaben yaptığı "Aslında bu konu ile ilgili artık fazla konuşmak istemiyorum. Darbe Komisyonu yapacağı çalışmaları yaptı. Son adımları da atıp raporunu göndermek suretiyle görevini tamamlarsa isabetli olur diye düşünüyorum." açıklaması ile komisyon tartışmalara yer bırakmayan bir dönüşle çalışmaların istikametini alan çalışmaları adı altında muhtelif ziyaretlere çevirmiştir.

Cumhurbaşkanı’nın bu açık müdahalesine uygun tutum sergileyen komisyona karşılık Cumhuriyet Halk Partisi’nin komisyon üyeleri, 14 Aralık 2016 tarihli bir basın açıklaması yaparak, komisyonun oylamaya koymadığı ve reddettiği önergeleri birer talep yazısı halinde ilgili makamlara ilettiğini duyurmuştur. Buna göre komisyonun oylama ile dinlenmesini reddettiği darbeci askerlerin tutuklu bulundukları cezaevlerinde dinlenmesi için Adalet Bakanlığı’na, oylamaya dahi sunulmayan taleplerden olan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın dinlenmesi için ise Başbakanlık’a talep yazıları iletilmiştir.

Aynı tarih olan, 14 Aralık 2016’da Komisyon Sözcüsü AKP İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır, komisyonda görüşülmediği halde Anadolu Ajansı’na verdiği mülakatta komisyonun yasal olarak talep edebileceği 1 ay uzatma süresinin kullanılmayacağını duyurdu.



      1. Yüklə 2,4 Mb.

        Dostları ilə paylaş:
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   81




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin