ÇEVİrmeniN ÖNSÖZÜ

MEKTUP 5 Tarih: 9 Zilka'de 1329

1-Söylediklerimizin doğru olduğunu itiraf etmek.

2-Delillerin tafsilatını açıklamamızı arzu ettiğini söylemek.

1-Lütufkâr mektubunuzu aldım; ibaresi açık, bölümleri mükemmel, tahriri güzel mücadelede, metin ve kararlr bilhassa usul ve teferruatlarda Cumhunzn mezheplerine mutlak surette tâbi olmayı icab ettiren hiç bir sebebin mevcut olmadığını, bununla beraber ictihat kapısının daima açık kalmasının lazım geldiğini ispat etmekle her türlü çabayı harcamaktan geri kalmamıştır.

Mektubunuz, her iki meseleyi kuvvetli şâhitlere dayandırmış, doğru deliller ortaya koymuştur. Sizin her iki mesele hakkında büyük araştifma yapıp, müphem kalan tarallarını meydana çıkardığınızı inkar edemeyiz. Buna hiç bir itirazımız yok, görüşünüze aynen katıhyoruz.

Fakat biı size, "Cumhur'un kabul ettiği bu mezheplere karşı neden yüz çevirdiniz?" diye sorduk. Siz ise "Bunun sebebi şer'i delillerdir" diyorsunuz. Oysa bu şer'i delilleri tafsilatlı olarak açıklamanız icabederdi. Lütfen buııları kitap ve sürınet yolundan, tafsilath bir şekilde kat'i delillere dayandırarak açıklar mısınız? Nitekim siz, kat'i delillerin iman ehlini, şahsi heveslerine uymalarını engellediğini zikretmiştiniz.

Şimdiden teşekkürlerımi takdim ederim. Vesselam.

MEKTUP 6 Tarih:12 Zilkade 1329

1-Ehl-i Beyte tâbi olmayı gerekttiren delillere işaret etmek.

2-Müminlerin emiri, Ehl-i Beyt mezhebini tavsiye ediyor.

3-İmam Zeynül'âbidin'in bu husustaki sözleıi. Allaha çok şükür siz sarâhate lüzum kalmadan işaret ve kinâye ile merâmı anlayan kimselerdensiniz...Pak olan Peygabmer sülâlesi hakkında herhangi bir şüpheye düşmeniz veya onların başkalarına karşı daha tercihli sayılmalarına karşı çıkmanız düşünülemez. Zıra onlar mümtaz kişiler olarak kılınmış ve onlardan başka hiç bir kimse Enbiyâ ilimlerine vâkıf değildir.

1-İşte bu sebepten dolayıdır ki Peygamber, onlan Kur'an'la bir tutmuş, aklı başında olan kimselere merci ve "Necât gemisi" olarak taktim etmiştır.

2-Emirülmü`minin (Hz. Ali) hutbesinin birinde şöyle demiştir: (*)"Nereye gidersiniz? Ayetler açıkken, işaretler önünüzde dikili iken kılavuzlar dururken hangi yola saptınhrsınız? Aranızda Peygamberin Zürriyeti dururken yolunuzu nasıl şaşınrsınız? Ki onlar dinin kılavuzları, doğrunun lisanlarıdır. Onlan Kur'anın en güzel yerlerine yakıştırın...

Susuzluğunuzu onların pınarlarından içerek giderin....

Ey insanlar! Bu hükmü Peygamberin sonuncusundan (s.a.a)

alın ve kabul edin; demiştirki: Bizden ölen ölmüş sayılmaz;

bilmediğzniz halde biliyoruz demeyin... Hakikatın çoğu inkâr ettiğiniz hususlardadır. Ona karşı hiçbir hüccetiniz olmayan kimseyi ma'zur görün; O benim işte... Sizi, iki "masûn"un (1)

küçüğünü bırakıp büyüğüne uyarak idare etmiyor muyum?..., Başka bir hutbesinde ise şöyle der: (2)

"Peygambeıinizin Ehl-i Beytine bakın, onların yolunu takib edin, izlerınden yürüyün... Onlar sizi hiç bir zaman doğru yoldan çıkanp, kötü yola saptırmazlar.. Onlar oturunca oturun, kalkınca kalkın; önlerinden gitmeyin yolunuzu şaşırırsınız, gerilerinde de kalmayın helâk olursunuz., Birkeresinde de kendileıine şu hatırlatmayı yapar: (3)

"Onların (Ehl-i Beytın) sağlığı ilmin sağlığı, cehâletin ölümü dür. Akılları size ilimlerinin derecesini kanıtlar; dış görünüşleri ise iç duygularını gösterir; ve suskunlukları mantıklarının delilidir. Hakka hiç bir zaman muhâlefet etmezler, onun üzerinde ihtilafa düşmezler. IDînî bilgilerini, kulaktan dolma değil, akıl ve anlayışla hıfz etmişlerdir. İlim ıivâyct edenler çok olabilir, fakat onu hıfzedenler azdır.,

Ve başka bir hutbede derki (AS):(4)

Onun (Peygarııberin (s.a.a) soyu bütün soyların, ailesi bütün ailelerin, şeceresi bütün şerecelerin en hayırlısıdır. O şecere mukaddes bir evde bitmiş, âlicenabhlıkla büyümüş, dalları uzun, meyvesi eıişilmez..., Başka bir hutbede ise şöyle buyunır: (5)

"Şiâr, Ashâb, Haznedarlar ve Kapılar biziz. Evlere ancak kapılardan girilir; eve kapılardan hanç yerlerden giren kimse, hırsız sayılır.,

Yine başka bir hutbede (AS) şöyle der: "Bilin ki, (6) Yoldan sapanlan tanımadan hak yolunu tanıyamazsınız. Kitapla olan ahd-ü misakınıza, ahidlerini bozanlan tanımadan gerektiği gibi bağlıkalamazsınız.,

Hutbelerinin biıinde de şöyle buyurur:

"Necipler biziz... Hizbimiz Cenab-ı Allah’ın hizbidir... Bize saldıranlar şeytanın hizbindendir... Bizi düşmanlanmızla bir tutanlar ise bizden değildir.,

İmam Zeynül Abidin hazretlerı, Kuı'andaki "Ey iman edenler, Allahtan korkun ve s âdıklarla beraber olun" ayeti kerimeyi okuduğunda uzun uzun dua eder ve şöyle der: "Bazı kimseler hakkımızı vemıekten gerı kaldılar; Kur'an'ın imalı ayetlerini te'vil ederek, kendi fikir ve görüşlerini benimsediler. Oysa Cenab-ı Allah "Kendilerıne açık deliller ve âyetler geldikten sonra parçalanıp aynlığa düşerek türlü yollara sapanlar gibi olmayın" diye buyurur. Ehl-i Beyti, Kur'an da sevgileri farz kılınmış, mübârek ağacın dallan, Cenab-ı Allah’ın her türlü günah ve kötülüklerden uzak tutarak tertemiz bıraktığı kimseler olarak görxxıüyor musunuz?,

Evet, bu sözler de imam Zeynûlabidin (AS)e aittir. Lütfen üzerınde biraz ilina ile durunuz... Bilhassa Emirül-müminin Hı. Ali'nin sözlerini iyice tetkik ediniz. İşte o zaman ikisinin, Şia mezhebini tam olarak nasıl temsil ettiklerini göreceksiniz. Aynı zamanda bu sözleri bütizn Ehl-i Beyt imamlarına atfedip bir öınek olarak kabul edebilirsiniz. Zira hepsinin aynı yolun yolculanolduklansahihlerimizdemütevâtirdir. Vesselam.

DİPNOT (*) Bu sözler 'Nehc'ül-belâga (C.1; S.152; Hutbe. 83) ten alınmıştır.

1) Büyük masun Kur'ân, küçük masun ise Ehl-i Beyt'tir.

2)Nehcül-belâğa, C.1; S.189

3) Nehc.. C. 2, S. 259

4) Nehc C.1; S.185

5) Nehc.. C. 2; S. 58

6) Nahcül Belâga, C. 2; S. 43

MEKTUP 7 Tarih:13 Zil-kade 1329

1-İspatı, Allah ve Resülünün kelâmından istemesi.

2-Ehl-i Beyt imamlarının kelâmını delil kabul edip onu şahit göstermek ancak devre göre olabileceğini ileri sürmesi.

1-Delilleri, İalnız tlllah ve Resülünün sözlerinden getirin lütfen!

Zira ancak onların sözeri, Ehl-i Beyt imamlarının, başka imamlara tercih edilerek kendilerine tâbi olıııanın vâcip olduğuna şâhitlik yapabilir.

2-İmamlarınızın sözleri, hasıınlarına karşı hüccet sayılamaz.

Çünkü siz de biliyorsunuz ki, bu meselede o sözlere bağlanmak ancak asra göre müınkün olabilir.