ÇÖZÜm arama konferanslari-2



Yüklə 238,86 Kb.
səhifə14/15
tarix05.01.2022
ölçüsü238,86 Kb.
#69757
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   15
----------o----------
BAŞKAN - ... halledeceğimizi zannediyorum. Bir saat içinde de konuyu lütfen toparlayalım ve programımızı burada bitirelim.

Buyurun Sayın Koçoğlu.

M. ŞÜKRÜ KOÇOĞLU – Ben, bütün katılımcılara, ama daha çok Yüksek Fen Kurulu Başkanımız Hakkı Ustaömer Beye soruyorum: “Yüzde 10’u kamunun, yüzde 40’ı özel kesimin yaptığı inşaatlar yıkıldı” demiştiniz. Özel kesimde de birinci sorumlu bence belediyeler. Gerçi siz bunu vurguladınız ama, bunun altını birkaç defa daha çizmemiz lazım ve dediniz ki: “Denetim ve projesiz yapıldığı için yıkıldı” Burada çok önemli bir bacağı da müteahhit seçimi. Ben açılış konuşmasında da söylediğim gibi, eğer bakkalı, kasabı veya akşam yatıp sabah kalktığında müteahhit olan biri inşaat yaparsa, belediyeler de yeterli ilgiyi göstermez ise tabiî ki yıkılır. Yani, sorun sadece iki konudan dolayı değil. Bana göre en önemli bir konu da, bunun yapımcısı, yani müteahhit dediğimiz yapımcısıdır.

Bunun altını çizmek için söz aldım; teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Koçoğlu, ben burada Hakkı Beyden önce bir şey söylemek istiyorum, çok güzel bir konuya değindiniz. Ben konuşmama önemli bir şeyi daha vurgulamak istiyorum.

Şimdi, Türkiye'de bu kadar meslektaşımı da bir arada görmenin verdiği cesaretle, önemle üzerinde durduğum bir husus var. Sektörler bazında Türkiye'yi göz önüne alacak olursak, mümkün olduğu kadar her sektör kendi yetiştirdiği elemanlardan mümkün olduğu kadar faydalanma peşinde. Bugün sağlık sektörüne bakıyorsunuz, etrafımızda çoğalan özel hastaneler, özel laboratuvarlar ve değerli hocalarımızın, doktorlarımızın muayenehanelerindeki kendi mesleklerindeki icraatları ve bunu bakıyorsunuz, kendi odaları da sonuna kadar arkasında.

Malî sektörü ele alıyorsunuz, tekrar aynı gündem söz konusu oluyor. Devleti denetleyen malî müşavirler ve hatta yıl sonunda büyük fabrikaların bilançolarını imzalayan yeminli malî müşavirler. Onlar da mümkün olduğu kadar kendi elemanlarından faydalanmak istiyorlar.

Eğitim sektörünü ele alıyorsunuz, etrafımızda çığ gibi büyüyen özel dershaneler ve hepimizin çocuklarını gönderdiğimiz, orada değerli öğretmenlerimizin eşliğinde üniversite imtihanlarına giren öğrencilerimiz; onlar da kendi elemanlarından mümkün olduğu kadar faydalanmaya çalışıyorlar.

Yalnız, maalesef, kendi sektörümüzü ele aldığımız zaman gördüğümüz manzara hayretler verici. Bizden başka herkes bu işi yapıyor ve maalesef, bu konuda, bu yapı denetim sisteminde ortaya getirmemizdeki amaçlardan bir tanesi, zorluklarla yetiştirdiğimiz ve bizim mesleklerimiz hakikaten malî ve maddî birtakım zorluklar içerisinde okunan mesleklerdir. Yani, ben mimarım, benim bugün bir rapidomun fiyatı, proje çizdiğim bir scholler kağıdının bedeli bellidir. Böylesine pahalı tahsillerle okuduğumuz, bu mesleği icra etmek için canla başla çaba sarf etmemize rağmen, bizden başka meslek dışı kişilerin de bu işleri yapması maalesef beni çok büyük bir üzüntü içine gark etmektedir. O nedenle bizler, bu yapı denetimi olayında mümkün olduğu kadar birlik ve beraberlik içerisinde olmamız gerekir ve bütün teknik elemanlar bu işe sahip çıkmamız gerektiğinin inancı içerisinde hepinize saygılar sunuyorum.

Buyurun Hakkı Bey.

HAKKI USTAÖMER – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu konuda çok fazla bir şey söylemek durumunda değilim; çünkü, biz bu müesseseye bir tanım getiremedik, bu insanları hâlâ tanımlayamadık ama, Kamu İhale Kanunu ile birlikte bu müteahhitlik müessesesine, yapı müteahhidine bir tanım getirdikten sonra, belki de özel yapılarda çalışacak olan bu müteahhitlik yapacak kişilerin de bir tanım yansıması olabilecektir diye düşünüyorum. Ama şu aşamada Yapı Denetimi Kanununda, işte ticaret ve sanayi odasına kayıtlı bir işadamı tanımından öteye fazla bir şey yapmış değiliz. Çok zor bir konu aslında. Zaman içerisinde bunun da, bu meslek grubunun da yerli yerine oturacağını umut ediyorum. Kamu İhale Kurumunun yapacağı çalışmalara paralel olarak, bu çalışmaların daha fazla genişletilip, özel sektöre de yansıtılacağını düşünüyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

. . . (Kayhan Yapı Denetim AŞ Yönetim Kurulu Başkanı) – Bakanlığımızın bu konuya yeteri kadar önem vermediği izlenimi var bende. Tabiî bütün sorumluluk ve işin yürütülmesi Bakanlığımızın nezdinde olmasına rağmen, şu genel kanaatimi söylemem lazım. Evvela mekânları aklıma getiriyorum Mehmet Bey şu anda, o bir köşeye, binanın arka tarafından girilen bir koridorla odalar yerleştirilmiş, orada meslektaşlarımız çalışıyorlar sağ olsunlar. Fakat görüyorum ki, o mekânların görünüşü dahi -bir mimar olarak bunları söylemem lazım- kapının mandalına kadar sarkık mesela, yani yatay durmuyor da, sarkık, bakımsız bir kapı kolu. Bütün bu manzaranın bende şahsen olumsuz bir etki yaptığını söylemem lazım.

Buradan Bakanlığımızın bu konuya yeteri kadar ilgi gösteremediği kanaati bende var. Ben dilerdim ki, elimizdeki devletimizin imkânlarından Bakanlığımız kanalıyla bu konuda daha çok yardım alalım. Nedir bu? Mesela, açıkça ifade edeyim ki, Sayın Hakkı Ustaömer Beyefendi zamanında sanki daha çok konuya ilgi vardı, daha sık konu gündeme getiriliyordu, toplanıyorduk, faaliyetlerimiz daha yoğundu. Şimdi bir pasif zaman içerisine girdik gibi geliyor bana.

Bir de, bir çözüm olarak ilave edeyim; mesela, neden devletimizin kanallarında, tepede, haftada bir defa, iki defa siz bu konuda bir yayın yaptırtmayasınız, TRT-1’de, TRT-2’de veya bir başkasında. Bunlara dikkatinizi çekmek istedim. Yani, basınımızın ilgi göstermediği ortada; ama, bunu sağlamanın da çeşitli yolları var. Dikkat buyurun, demin Bakanımız geldiği zaman nasıl TV kameraları, nasıl gazeteciler, basın etrafına üşüştüler. Devletimize tarihten gelen saygımız büyüktür, basınımızın da devletimize saygısı vardır, büyüktür. Dolayısıyla devletimiz bu tanıtım konusunda konuya, kanununa daha çok sahip çıkması ve yardımcı olması lazım. Bunu anlatmaya çalıştım Mehmet Bey.

BAŞKAN – Buyurun Mehmet Bey.

MEHMET ÜNAL – Kayhan Yapı Denetimin değerli temsilcisine teşekkür ediyorum.

Şimdi, yapı denetime Bakanlığın gerekli ilgiyi göstermediğini gündeme getirdiler. Şimdi, Bakanlığımız yapı denetime gerçekten büyük önem arz etmektedir. Ben konuşmamda da belirttim, yani bu yapı denetim konusu gerçekten ülkemiz ve toplumumuz açısından hayati bir öneme haiz olduğunun biz bilinci içerisindeyiz. Bu bilinç içerisinde gerçekten Başkanı bulunduğum Yapı Denetim Komisyonu, azim ve gayret içerisinde çalışmaktadır. Siz zaten Komisyonun çalışmalarını yakınen takip ediyorsunuz ve izliyorsunuz. Gerçekten olağanüstü bir gayret ve çaba vardır.

Şimdi, siz sorunuzun içerisinde zaten birtakım cevapları da vermiş oldunuz. Cevaplardan en önemlisi de şu –yine ben o konuyu da gündeme getirmiştim- biz ülke olarak altyapıyı oluşturmadan ve malî kaynakları temin etmeden üstyapıya genelde yönelme alışkanlığımız var. Şimdi, maalesef burada ben belirteyim ki, Yapı Denetim Komisyonunun malî bir kaynağı yoktur. Dolayısıyla sizlere verdiğimiz denetçi belgelerinden, yapı denetim kuruluşlarına verdiğimiz izin belgelerinden ve bilgi forumlarından hiçbir hizmetten de bedel almıyoruz. Siz daha önce uzmanlık belgelerini odalardan alıyordunuz, odalardan 100-150 milyon karşılığında para veriyordunuz bir belge alıyordunuz. Biz devlet olarak sizlerden bu zamana kadar hiçbir bedel talep etmedik. Ve tabiî malî kaynaklarımız ve sıkıntılarımız mevcut.

Tabiî, önümüzde birtakım yapısal engeller de var, bunu da belirttim. Önümüzdeki yapısal engellerden en önemlisi de, şu anda 4708 sayılı Yasa hakkında Anayasa Mahkemesinde iptal istemiyle dava açılmış olması. Bunu hepimiz biliyoruz. Bu dava sürecinin uzamış olması, bizim önümüzü tıkıyor, sizin de önünüzü tıkıyor. Şu anda aslında bizim tasarılarımız, birçok tasarımız var, birçok düşüncemiz var, bunları hayata geçirmek istiyoruz; ancak, engelleri aşama aşama, kademe kademe aşmak azminde ve gayretindeyiz. Anayasa Mahkemesi kararı eğer hızlandığı takdirde, biz bu işi sizlerle beraber yapacağız. İlgili idarelerle, meslek kuruluşlarımızla hep beraber yapacağız, aksayan yönleri beraber masaya yatıracağız, beraber bu işi daha da genişletip geleceği taşıyacağız.

Bilgilendirme toplantıları dediniz; biz birçok ilde seminer, panel ve benzeri toplantılar yaptık. Bugün şu anda İNTES'in organizasyonuyla yapmış olduğu bu panelde bu bizim faaliyet alanımız içerisinde bulunan, yasal görevimiz içerisinde bulunan faaliyetlerden birisidir. Kaldı ki, Cumartesi Pazar günü Antalya’da benzer bir toplantı yaptık, ilgili arkadaşları görevlendirdik. Yani, biz bu konuda boş durmuyoruz.

Tabiî, şu anda önümüzde mevcut bulunan yapısal aksaklıkların masaya yatırılması için de, öncelikli olarak Anayasa Mahkemesinin kararını vermesini bekliyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

. . . (EFG Beton ve Yapı Malzemeleri Laboratuvarı) – Efendim, eski kanun hükmündeki kararnamede 27 il kapsam içindeydi, yeni yasaya göre 19 ile indirildi. Benim sorum iki aşamalı: Acaba, 4708 sayılı Yasa hazırlanırken Bakanlığın teklifi olarak mı 19 olarak bildirildi, yoksa kanun çıkarken mi 19’a indirildi?

İkinci kısmı, bu sayının Türkiye geneline çoğaltılması amacıyla Bakanlıkta herhangi bir çalışma var mı? Yoksa böye bir çalışmaya başlanılacak mı?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Buyurun Hakkı Bey.

HAKKI USTAÖMER – Şimdi, 27 il 19 ile niçin indirildi; çok özel bir sebebi yok. Yasanın uygulaması sırasında ortaya çıkan aksaklıklardan biri de bu oldu. Ne oldu? Çıkarmış olduğumuz 8 ilde bu yasa yeterince ilgi görmedi ve yasanın uygulanmasını zafiyete uğrattı. Bartın’da ve Erzincan’da hiç yapı denetim kuruluşu kurulmadı. Erzincan’ın bir mazereti var, yapılaşma bitmiş, 20 senelik yapı yok zaten Erzincan’da, çok tek tük mühendislik hizmeti yok denilecek kadar az. Depremden sonra yapılaşma tamamlanmış. Bartın İlinde mühendis, mimar bulunamadı.

Yani, şimdi bu illerde sistemde ısrar etmek, sistemin zafiyetine sebebiyet verdi. Yahu, bak işte ilgi yok, kimse yapmak istemiyor gibi düşünceye kapılmasını istemedik bazı çevrelerin.

Karadeniz İllerini çıkardık. Biz Karadeniz’den çok değişik bir şey bekliyorduk, yoğun bir ilgi bekliyorduk. Orada mühendis, mimar üniversiteden dolayı fazla, bu diğer illere de sirayet edecek şekilde şirketleşmeye gidileceğini düşünüyorduk. Biliyorsunuz oralar zaten deprem bölgesi dışında iller, birçoğu, Samsun, Trabzon filan, 4 üncü, 5 inci derece deprem bölgeleri. E, baktık orada da sisteme karşı çok büyük bir allerji doğdu. Yani, sistemi kemirmeye başladı. “O zaman bu iller bir müddet daha beklesin” dedik. Çok özel bir sebebi yok.

Ha, Türkiye geneline yayılacak mı konusu; şu anda Bakanlığımızda böyle bir çalışma yok, Türkiye geneline yayılma durumuyla ilgili bir çalışma yok. Afyon depreminden sonra Sayın Bakanımızın bir iki açıklaması oldu. Konuşmamda da söyledim, böyle büyük bir depremden sonra bunlar gündeme gelmesin, yani temennim budur. Bakarsınız, böyle bir şey gündeme gelebilir, hiç beklenmedik bir anda. Bu 19 il, 40-50 ile çıkarılabilir ve bu sene sonunda çıkarılırsa da iyi olur diye düşünüyorum. Çünkü, konuya bayağı talep var, mühendislik ve mimarlık şirketleri bayağı fazla, artmış durumda şu anda. İhtiyaçtan fazla olunca da paylaşım problem oluyor. Madem böyle ilgi var, sayısının artmasında da bir mahzur yok.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ABDURRAHMAN KARAMANLIOĞLU (Türkiye Hazır Beton Birliği Temsilcisi) – Sayın Ustaömer’in bazı konularına teşekkür ediyorum, göstermiş olduğu ihtimama ve Sayın Başkanın da arz ettiği gibi, müteahhitlik sektörünün bir zapturapt altına alınması gerekiyor. Akşam yatıyor, sabah müteahhit kalkıyor ve gecekonducu adam büyük müteahhitlikler yapıyor. Bunun cezasını millet olarak çekiyoruz.

İkinci konu da, hazır betonların kalite ve kontrolü, yaygınlaşması... Avrupa'da üretilen çimentonun yüzde 80’i hazır betonda kullanılırken, Türkiye'de bu daha yüzde 35-40’larda. Üzülerek söyleyeyim, Mardin usulü beton atımı daha hâlâ devam etmektedir. Burada kalite kontrolü denilen bir şey yok. Adım akışıklığı sağlamak için basıyor çimentoya betona suyu. Orada esas betonun kaymağı suya gidiyor, ondan sonra biz “Betonumuz kalitesiz çıktı, göç oldu” diye dizlerimize vuruyoruz. Bunun önlenmesi lazım. Hazır betonda da, nasıl inşaat sektöründe eğitim gerekiyorsa, biz Beton Birliği olarak ustalarımızın eğitim için çok yoğun katkılarımız oluyor ve İstanbul'daki merkezimizde laboratuvarlarımız var ve büyük beton birliklerinde de sabit ve mobil beton laboratuvarları var. Biz bu konuda kamuya da faydalı oluyoruz, olmaya da devam ediyoruz. İstenildiği vakit kendi laboratuvarlarımızın, mesela benimki Bitaçim-Labar... Yönetim Kurulu üyesiyim, çok modern laboratuvar tesislerimiz var.

İkinci bir konu da, Türkiye'de mamul sigorta pek yaygınlaşmış değildir. Ben 15 sene önce bizim kuruluşumuz kurulduğu vakit, mamul sigortayı getirdik ve her ürettiğimiz metreküp beton için anlaşmış olduğumuz sigorta şirketine bir ücret ödüyoruz ve bu şekilde hem kendimizi kontrol altına almış oluyoruz hem de kalitenin devamlılığını sağlıyoruz ve burada da üretimden sonraki kalitenin de devamı için riskler ortadan kaldırılmış oluyor. Bu konuda TSE belgeli betoncuların üretiminin genişletilmesi. Sayın Kadir Sever biraz önceki konuşmasında hamile binalardan bahsettiği gibi, ben de Türkiye'de gecekondu betoncular olduğunu söylüyorum. Bunlar altyapısı olmayan, betonculuğu büyük bir gelir kaynağı olarak düşünüp beton üretimine başlıyor ama, hiçbir kontrolü yok, laboratuvarı yok, ürettiği betonda kullandığı agreganın kalitesi yok ve agrega organik maddelerle dolu ve bunu da kullandığı için beton çöküyor, şu oluyor, bu oluyor, bir sürü yanlışlıklar oluyor. Bunların da kontrol edilmesini... Bu gecekondu betoncuların önlenmesi için ne düşünüyorsunuz?

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ustaömer.

HAKKI USTAÖMER – Bu konuda çok güzel çalışmalarımız var geçmişte biliyorsunuz, Hazır Beton Birliği ile birlikte seminerler düzenledik, arkadaşlarımızı eğitmek için bazı illerde seminerler düzenledik.

Çok iyi niyetli ve ciddî planlarımız vardı. O 595 sayılı Kanunun iptalinden sonra bunların hepsi sekteye uğradı arkadaşlar, yani bir kesiklik oldu. Şimdi, Yapı Denetim Komisyonu, bu konuların, bu eğitim faaliyetlerinin, işbirliğinin ciddiyetini en az bizim kadar kavramış değerli arkadaşlarım var. Bunlar şu kurulma aşamasını tamamladıktan sonra şirketler, ki o sanıyorum tamamlandı, çok büyük bir problem kalmadı, belgelerin dağıtılması olayı. Bu işbirliği devam edecek, seminerler düzenlenecek, yapı denetim kuruluşundaki arkadaşlarımız defalarca bu konuda eğitilecek diye düşünüyorum. Herhalde Mehmet Beyin böyle planları var. Bunlar elbirliğiyle yapılacak olan işlerdir. Hazır Beton Birlikleriyle çok iyi diyaloglarımız vardır, bunlar devam edecektir. Bu gecekonducu hazır betoncular zaten devre dışı bırakılmadıktan sonra bütün bu emeklerimizin boş olduğunu biliyoruz. Bu işin can damarı beton ve demirdir biliyorsunuz, betonarme yapıda. Yani, bunun başka bir tarifi yok. Bu ciddiyet devam edecek, hiç merak etmeyin, bu işbirliğimiz devam edecek. Biz bu işte ciddî hizmet veren firmalar dışındaki, diğer sektörlerde de olduğu gibi, yaşamasına müsaade etmeyeceğiz. Bu konuda herhalde eğitim ve işbirliği programları bugünlerde düzenlenmeye başlanacak.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ATİLLA EKER (Eksen Yapı Denetim) – İlk önce, bu paneli düzenlemiş olduğunuz için sizleri ayrıca kutlamak ve tebrik etmek istiyorum. Bizlerin bu konuda daha da başarılı olmamız için bu tür konferansların da devamını talep ederek sözüme başlamak istiyorum.

Benim sorum, biz birkaç vilayette çalışmalarımızı başlatmış bulunuyoruz. Yapmış olduğumuz çalışmalarda, genelde birkısım bölgelerde bu uygulamaların hatalı veya ara verilmesi sonucu kaçak yapılaşmalarda çok yoğun bölgeler tespit ettik. Bunların daha da kaçak yapılaşma hususu devam etmektedir; şu açıdan, Anayasa Mahkemesi hâlâ iptal eder düşüncesiyle, kaçak yapı kullanımı daha hâlâ devam ediyor, ne yazık ki. Fakat, bunların içerisinde bir kısımlarını ruhsata bağlama çalışmalarını gördük belediyelerde. Böyle talepler geldi bizlere. Biz burada kaçak yapının nasıl ruhsata bağlanma hususunda kendi fikirlerimizi üretiyoruz. Her şeyden önce bir yapı denetim firması olarak, kendimizi ve binayı güven içerisinde hissetmek için gerekli karot deneylerinden tekrar zemin emniyetinden, yapılan projelerin depreme uygun statik çözümlerinin olduğunu tekrar kontrol ederek bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ama, bu konuda yeterli bir bilgi veya yönetmelik şeklinde bir girişim olmadığı için bizim kendi yetkilerimize veya inisiyatifimize bağlı gibi bir açıklık var. Biz bu konu hakkında bir bilgi almak istiyoruz. Yani, burada ilgili belediye ve yapı denetim ne işlem yapacaktır? Birinci sorum bu.

İkinci sorum: Birkısım belediyelerimizde farklı farklı uygulamalar var. 3194’ten kalan alışkanlık olduğunu zannediyorum, çünkü 3194’te inşaat uygulamaları tamamıyla imar müdürlerinin inisiyatifine kalmış, değişik uygulamalar şeklinde oluyordu. Burada da aynı şey söz konusu. Ben istiyorum ki bütün Türkiye'de bu kanunun aynı yürürlükten ve tek sesten uygulanmasıdır. Bu konuyla ilgili belediyelerin yaptırımını farklı şekilde değil de, tek bir merkezden uygulanıyormuş gibi bir uygulama istiyorum. Çünkü, bütün belediyelerin imar müdürleri, bölgesel ve yöresel çözümlere göre ruhsat vermektedir. Yapı Denetim Kanunu dışındaki bütün belediyeler böyledir. Zaten belediyelerin kaderi de böyledir; anılan imar müdürlükleri, yeni gele bir belediye başkanıyla hep değişir. Her gelen yeni bir uygulama yapar. Eskisinin doğru olduğu veya sorgulanır olduğu şey farklı bir yönteme çekilebilir. Bu konuyla da ilgili bir görüşünüzü istiyorum.

Üçüncü sorum: Anayasa Mahkemesinin iptaliyle ilgili Bakanlığımızın ve Yüksek Fen Kurulumuzun konuyla ilgili çalışmaları, bilgilendirilmeleri yapıldı mı? Veya bu ne doğrultuda oldu? Az çok izlenimler nedir? Hiç olmazsa bir üyenin bir görüş bildirisi oldu mu? Bu konuyu çok önemsiyoruz, şu açıdan: Yani, bütün geleceğimizi biz buna bağladık. 595’te bir A sınıfı denetim firmasını birkaç vilayette organize ettik ve bu bizim için çok büyük hüsran oldu. Yani, aynı konunun hâlâ Demokles’in kılıcı gibi üzerimizde durması beni çok tedirgin ediyor, hepimizi çok tedirgin ediyor. Bu konuda, özellikle sonuç için bir öngörüş bildirildi mi?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Atilla Beye teşekkür ediyorum.

Birinci kısmı Mehmet Bey cevaplandırsın, ikinci kısım olan Anayasa Mahkemesiyle ilgili kısmı da Sayın Ustaömer cevaplandırsınlar.

HAKKI USTAÖMER – Tabiî, Anayasa Mahkemesinin vereceği karar konusunda herhangi bir kanaat bildirmek olanağımız yok, öyle bir şansımız yok. Biz 595’te çok iddialı konuştuk da, ağzımızın payını da aldık orada. Onun için, öyle çok fazla iddialı bir şey söylemek durumunda değilim. Ancak, 595’in iptal gerekçesine aykırı bir şey yapmadık şimdi 4708’de, onu biliyoruz sadece. 4708’de iptal gerekçesini ortadan kaldıran bir düzenleme yapmışız. Yani, 4708’i kanun olarak çıkarmışız, nasıl bir karar çıkar hiç bilemiyoruz, biz de çok merakla bekliyoruz.

Teşekkür ederim.

MEHMET ÜNAL – Beyefendi ruhsatsız olarak devam eden inşaatların olduğundan bahsetti. Ben, isterseniz, inşaatları şu anda ülkemizde yaşanan, 19 pilot ilde gözlemlediğimiz ruhsatla ilgili yapılanmaların türlerini sizlere arz edeyim.

Bir, sizin de tespit ettiğiniz gibi kaçak yapılaşmalar geçmişte vardı, bugün de olabilir.

İki, 3194’e göre ruhsat almış ve devam eden yapılar mevcut.

Ruhsat süresi içerisinde bitmiş, ancak yapı kullanma izni almamış, hâlâ 3194’e göre 5 yıllık ruhsat süresi içerisinde bitirilmiş, fakat yapı kullanma iznini almamış yapılar var.

5 yıllık ruhsat süresi içerisinde bitirilmeyen yapılar var.

Ruhsat süresi içerisinde ruhsat yenilemesine gidilen yapılar var.

Ruhsat alıp da 2 yıllık başlama süresi içerisinde başlamayan yapılar var.

Tabiî, 3194’e göre de, henüz ruhsat süresi dolmamış ve devam eden inşaatlar var.

Bu arada, 4708’e göre ruhsat almış ve devam eden inşaatlar var.

Şimdi, bu gerek ruhsatlı gerekse ruhsatsız olarak başlanmış yapıların nasıl yasal hale getiririz dediniz. Biz onu 11 Şubat tarihinde yayımladığımız bir genelgeyle açıkladık ve bunu 19 pilot il valiliğine gönderdik.

Şimdi, öncelikle yapı sahipleri yapı denetim kuruluşlarına başvuracak. Yapı denetim kuruluşlarımız, ruhsatsız durumda olan veya ruhsat süresi bitmiş buna benzer durumlarda, kendilerine gelen bu konularda öncelikli olarak mevcut yapının röleve planlarını, projelerini, statik durumlarını, tahkiklerini yapacaklar. Gerekli deney ve testleri, etütleri yaptıracaklar, bu çalışmalar sonucunda eğer yapının takviyesi güçlendirilmesini öngörüyorsanız, bir raporla bunu ilgili idareye itiraz edeceksiniz. Yok, güçlendirme gerekmiyorsa, o zaman bu yapı ruhsata bağlanacak. Bu yaptığınız çalışmalardan dolayı da hizmet bedelini yapı sahibiyle aranızda yapacağınız özel bir anlaşmayla siz tespit edeceksiniz. Yani, bu çalışmanın hizmet bedelini siz tespit edeceksiniz.

Bu yaptığınız çalışmalar sonunda, yapının güçlendirilmesi, takviyesini eğer öngörüyorsanız, tabiî ki bu durumda bir güçlendirme takviye projesi söz konusu olacak. Yapı sahibi gidecek, bir proje müellifine güçlendirme projesini yaptıracak. Bu çalışmanın yapı denetim kuruluşu hizmet bedeli ise, güçlendirme projesinin keşif bedeli üzerinden tespit edilecek.

Şimdi, mevcut yapıya ilave kat, tadilat, esaslı onarım ve benzeri gibi işlemler yapılması eğer...




Yüklə 238,86 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   15




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin