ETHEM OKLAZ (Etimesgut Belediyesi İmar Müdürü) – Sayın Bakanım, milletvekillerim, saygıdeğer basın mensupları ve kıymetli misafirler; öncelikle İNTES Çözüm Arama Konferansını düzenleyen Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Şükrü Koçoğlu ve Yönetim Kuruluna teşekkür ederim.
“Yapı Denetiminde Yerel Yönetimlerin Bakış Açısı”nı açıklamak için huzurlarınızdayım.
Her şeyden önce, bir şehrin uygun şehir planına göre kurulması yanında, yapılarında mimari değerinin olması arzu edilir. İyi planlanmamış yapılar, şehrin değerini de azaltır. Tüm teknik elemanlar ve bu sektörün her çalışanı, kendisine düşen işi en iyi şekilde yaparak kaliteli yapılar ortaya çıkarmalıdır.
Teknik bilgi ilerledikçe, teknik donatım ve inşaat tekniği de ilerlemiş, insanların daha rahat, daha sağlıklı yaşamaları mümkün olmuştur. Bir yapının teknik bilgiden yararlanmamış olması, onun değerini düşürür, zamanın ileri teknik bilgi ve donatımından, malzemesinden yararlanmış olması, o yapının değerini artırır. Bununla beraber, bir yapının yapı tekniği ve yapı teknik donatımı bakımından mükemmel olması, yapının kıymetini artırmakla beraber, mimari açıdan mükemmel olmasına yeterli değildir. Mimari değer taşıması için, ayrıca bir mükemmelliğe daha sahip olması gerekir. Buna, mimaride ahenk diyoruz. Yapılarımızın dış hava etkilerine karşı koyması yanında, deprem, fırtına gibi doğal kuvvetlere karşı koyacak yapılışta olmasını da isteriz. Şüphe etmeyiz ki, yapımızın iyi bir konstrüksiyonu varsa, bina değeri yükselecek, yoksa azalacaktır.
Görüldüğü gibi, şehirleşme olgusu iyi bir şehir planıyla başlamaktadır. Planlama yapılırken zemin etütleri, iyi imar planları, teknolojinin nimetlerinden olduğunca yararlanan, uygulama projeleri, iyi uygulayıcılar, yeterli ve etkin bir denetime ihtiyaç vardır.
Ülkemiz en aktif deprem kuşaklarından birisinin içerisinde bulunduğundan, etkili yapı denetiminin önemi bir kat daha artmaktadır.
Yürürlükte bulunan İmar ve Afetler Kanunundaki çeşitli hükümlere rağmen, uygulamada yerel yönetimler olarak etkili bir yapı denetimi sağlanamadığı açık bir gerçektir. Bayındırlık ve İskân Bakanlığımız, bu durumu fark ederek, 4708 sayılı Yapı Denetim Yasasını çıkarmıştır. Yasanın kendi özünden gelen eksikliklere, uygulamada görülen aksaklıklara rağmen, yerel yönetimler olarak destekçisi olduk, olmaya devam edeceğiz. Bu konuda Bakanlığımızın yaptığı çalışmaları takdir ediyor, aksaklıkların da zaman içerisinde giderileceğini umuyoruz.
Yerel yönetimlerin imar müdürlüklerince yeterli teknik eleman, ekip ve ekipman eksikliğinden dolayı etkili denetimin yapılamadığı bir gerçektir. Ancak, kamu yatırımlarının denetiminin de yeterli ve etkin yapılamadığı göz ardı edilmemeli ve mümkünse yapı denetimine tabi olmalıdır.
Yasayla getirilmiş olan yapı sahibinin müteahhidi hiçbir şekilde vekil tayin edemeyeceği ve yapı denetimi ile sözleşmeyi kendisinin yapması hükmü takdire şayandır. Ancak, denetim hizmet bedelini örtülü olarak müteahhidin vermesi ve yapı denetimi üzerinde parasal gücünü kullanması önlenmelidir.
Ruhsat ve eklerine aykırı uygulamayı üç iş günü içerisinde ilgili idareye bildirmek zorunda olan yapı denetim kuruluşlarının bazıları, ne yazık ki müteahhit ile birlikte sorunu halletme yoluna gitmek istediklerini müşahede etmekteyiz. Sebebi ise, yapı denetim ücretini müteahhitten almasıdır. Sözleşmeyi yapan yapı sahibi, inşaatındaki yanlış uygulamalardan habersizdir.
Yapı denetim kuruluşlarını bu çıkmazdan kurtarıp, idareyle entegre ederek daha etkin bir denetim sağlanmalıdır. Tüm yerel yönetimler, yapı denetim kuruluşlarına, imar müdürlüklerinin yan kolu olarak bakmaktadır. Bu yasanın hüsrana uğramasına tahammülümüz yoktur. Giden canlar, yıkılan mallar bizimdir.
Yapı denetim kuruluşlarının başkaca bir ticarî faaliyette bulunmalarının yasaklanması hükmünün, denetimin yapılmasında etkin olacağı kanaatindeyiz.
3194 sayılı Yasayla getirilen fenni sorumluluk, bu yasayla ıslah edilmiş ve denetim ücretlerinin ödenmesi konusunda gerekli önlemler alınarak, denetimin daha etkin yapılması sağlanmıştır. Kanunun gerekçesi olarak, yapının ve fenni sorumlularının denetlenememesindeki yerel yönetimlerin yetersizliği devam ettiği sürece, yapı denetimi üzerinden de etkin bir denetlemenin yapılamayacağı açıktır. Yapı sahibi, ruhsat ve eklerine göre tüm denetleme yetkisini yapı denetim kuruluşlarına verdiği, uygulama sorumlusunun da müteahhit olduğuna göre, yanlış uygulamalardan sorumlu olamayacağı, ancak iskân aşamasından sonra yaptığı aykırılıklardan sorumlu olacağı görüşündeyiz. Bunun için 3194 sayılı Yasa değişikliği yapılırken, 42 nci madde uygulamasının yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Zaten yasanın 9 uncu maddesi de, yapı sahibini...
Dostları ilə paylaş: |