Çubuk yöresi alevi KÖyleri Doç. Dr. İbrahim Arslanoğlu G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi



Yüklə 239,21 Kb.
səhifə2/4
tarix18.01.2018
ölçüsü239,21 Kb.
#38793
növüYazı
1   2   3   4

8. Kargın Köyü

Kargın kelimesi, bereketli, doğurgan anlamına gelmektedir. Reşididdün'e göre, Oğuzların Yıldızhan oğullarından Kargın Boyu vardır. Kargın Köyü, 11. asırda ve Anadolu Selçukluları döneminde kurulmuştur(Avcı,1987).

Kargın Aşireti'nin beyi S. Kalender Veli'ye gelerek "Efendim, müsaade ederseniz aşiretimin bazı mensupları ile yerleşik hayata geçmek istiyoruz. Zat-ı Alinize de bir hane yapmak istiyoruz, ne buyurursunuz?" der. Kalender Veli, "Ben ocağımın başında kalmalıyım, fakat oğlum Abdülkadir sizinle gelsin ve orada bir hanesi bulunsun ve sizlerin imamı olsun." der. S. Hacı Ali Türabi'nin torunu ile yeni evlenen Abdülkadir, Kargın Aşireti'nin beyi ile birlikte 8 haneli bir köy kurarlar(Teberoğlu,1998). Bu Türkmenler, Timur ile birleşerek 1402 Ankara Savaşı'nda yer almışlar ve savaş sonrasında Tütün Tepesinin dibine yerleşmişlerdir. (Avcı, 1987).

Bir rivayete göre de Kargın köyünü kuranların atası Hamdi Sultan, babası Kalender Veli ile birlikte önce Cücük Köyüne yerleşmiş ve burada yaşamışlardır. Burada şu anda sadece Hamdi Sultan'ın türbesi bulunmaktadır. Köy daha sonra şu andaki yerine taşınmıştır(Akçay,1969).

Kalender Veli'nin oğlu Hamdi Sultan, Hacı Ali Türabi'nin torunu ile evlenerek Cücük Çiftliğine ev yaparak yerleşir. Zamanla koyun ve sığır sürülerine sahip olur. Günlerden birgün Hamdi Sultan'ın babası Kalender Veli ile Hacı Bektaş Veli onu ziyarete gelirler. Hamdi Sultan, Hacı Bektaş Veli için 300-400 kuzu kurban eder. Hacı Bekaş Veli bunun üzerine " Hamdi amma da kuzukıranmışsın,. Bu kadar kuzu kesmene ne gerek var. Bir kuzuyu bizim yememiz için eşin hazırlasın. Ben dua edeyim, siz amin deyin ve diğer kuzular dirilsin" der. Sonuçta kuzular dirilip ayağa kalkarak yürümeye başlarlar. O tarihten sonra Hamdi Sultan'ın lakabı Kuzukırandır. Nitekim onun soyundan gelenlerin soyadları Kuzukıran, Büyükkuzukıran, Özkuzukırandır(Tebereğlu, 1998).

Bu menkıbede, bir taraftan Hamdi Sultan erenlerin piri olan Hacı Bektaş Veli'ye ne kadar saygı duyduğunu ve değer verdiğini göstermekte, diğer taraftan Hacı Bektaş Veli, israfın yanlışlığı ve tutumlu olmak gerektiği konusunda taliplerine kalıcı bir ders vermektedir.

Köyün doğusunda Deliviran(Mutlu) Köyü, batısında Çubuk, kuzeyinde Kızılöz, güneyinde Ömercik köyleri yer almaktadır( Dağıstan, 1999).

Köye ilk Emiroğulları sülalesi, daha sonra da Memiş Oğulları, Salih Oğulları, İmam Derviş Oğulları, Davut Oğulları, Deli Satılmış Oğulları, Kuzukıran, Kemikkıran Oğulları, Himmet Oğulları sülalesi gelip yerleşmiştir( Avcı, 1987).

Kargın'da halen 70-80 hane yaşamaktadır. Arpa, buğday, fiy, nohut mercimek ekilmekte ve vişne erik yetiştirilmektedir. Bunun dışında köyde besicilik yapılmakta, Şükrü Kuzukıran'ın mandrası olup 40-50 büyükbaş hayvanı vardır. Bunun dışında 15-20 aile süt ineği beslemekte ve sütleri Ankara'da satmaktadırlar(Dağıstan,1999).

Kargın, Kalender Veli Ocağı dedelerinin yaşadığı köylerden birisidir. Bu ocağın diğer dedeleri Sele köyünde ikamet etmektedirler. Kargındaki dedelerden bazılarının isimleri şöyledir: Şıh Bayram Kuzukıran, Ahmet Kuzukıran,Hacı Mehmet Kuzukıran, Hamza Engür(Kuzukıran, 1998).

Köyün Cemevinde sağda, kurban odası, solda, mutfak, ortada erkan odası yer almaktadır. Her cem evinde olduğu gibi erkan odası sağda kadınlar, solda erkekler musfası, ortada kırklar meydanı veya halka vardır. Cemevindeki eşyalara gelince, Hz. Ali, 12 imamlar,

Hacı Bektaş Veli ve Atatürk'ün resimleri, halı, kilim, karakazan ve mutfak eşyaları mevcuttur(a.g.g.).

Dede Ahmet Kuzukıran(12.3.1998)'ın bildirdiğine göre Kargın Köyü Camisi'nin 700 yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. 1972 yılında Vakıflar İdaresinin para yardımı yapması sonucu cami tamir ettirilmiştir. O tarihe kadar caminin çatısı toprak damlı iken yenilenmiş ve bina betonarme olarak yapılmış ve güzelce sıvanmıştır.

Nizamettin Dağıstan'a göre, eski Alevilik yok ve sürek bozuldu. Eskiden dedeler bir kötülük yapmadığına dair köydeki kişilere Kur'ana el bastırırlardı. Şimdi bazı kötülükleri yapıp yine de cem evine girip törenlere katılabilmektedirler.

9. Kösrelik Köyü

Kösreliğin doğusunda Gümerdiyen ve Sarısu köyleri, batısında Elmalı ve Gahir köyleri, kuzeyinde Yukarı Çavundur, güneyinde Dalyasan köyleri vardır(Erdem,1999). Köyde kösre(bileği) taşı çıktığı için köye bu ad verilmiştir. Kösrelik Köyünün ilçeye uzaklığı 40 km. dir. Köyün doğusunda Kuşburnu, batısında Aydos Dağı, kuzeyinde Karakuzey, güneyinde Güneyli mevkii yer almaktadır(Avcı,1987).

Köydeki sülaleler, Çorumlular, Dervişler, Sarıoğlugil, Omarlar ve Aydosoğullarıdır(Avcı,1987). Köyde halen 130-150 arasında nüfus yaşamaktadır(Erdem, 1999).

Köyde arazi verimsiz ve kurak olması yüzünden tarıma elverişli değildir. Buna karşılık hayvancılık yapılmaktadır. 10 Hane et ve süt için büyükbaş hayvan beslemektedir. Az oranda koyun besiciliği de yapılmaktadır. Halen 3 hanede beslenen koyun miktarı 600 civarındadır(a.g.g.)

Köyün yakınındaki Ay dost dağında eskiden Atatürk Orman Çiftliği'nin mandrası vardı. Buraya koyunlar yazın otlatmak maksadıyla çiftlikten getirilir, kışın Ankara'ya götürülürdü. Sonra bu koyunlar gelmemeye başladı ve mandra da yıkıldı(a.g.g.).

Kösrelik Köyünde eski bir cemevi bulunmaktadır. Cemevinin altında bir kurban kesim yeri üstte ise sağda mutfak sol tarafta erkan odası bulunmaktadır. 1970 yılında cemevinin üstüne çatı yapılmış ve kiremitle kaplanmıştır(a.g.g).

Cemevinde başta Hz. Ali, 12 imamlar, Hacı Bektaş Veli ve Atatürk'ün resmi ile Türk bayrağı, kilimler, sünger yataklar, mutfak malzemeleri bulunmaktadır(a.g.g.).

Köyün batısında Aydost Dağı'nın dibinde Mehmet Tekke adlı bir yatır bulunmaktadır. Söylentiye göre bu şahıs, yaklaşık 200 yıl önce yaşamış Cibali Sultan Ocağından Susuz Köyü eski Dedelerinden Seyit Süleyman'ın amcası dır. Burada deve güderken vefat etmiş ve öldüğü yere gömülmüştür(a.g.g.). Bu türbe birkaç defa onarılmasına rağmen kendiliğinden yıkılmıştır. Türbede adak niyetiyle kurban kesilmektedir(Avcı,1987).

10. Kuyumcu Köyü

Köyün İlçeye uzaklığı 17 km.dir. Köyün doğusunda Demirci, batıda Susuz, kuzeyde Dalyasan, güneyde Dedeler köyleri bulunmaktadır(Erol,1999).

Köy yüksek bir mevkide kurulduğu için iklim, kışın soğuk ve yazın ise serindir. Dağlarda ardıç, meşe ağacı yetişmektedir. Daha önceleri Ankara keçisi yetiştirildiği halde sonra orman idaresinin yasaklaması üzerine bu hayvanın nesli tükenmiştir(Kılıç,2001).

Bir rivayete göre köyün yeri, daha önce Deliören Köylüleri tarafından yayla olarak kullanılırken daha sonra burada Alevi Maymun Hasan adında birisi göçebe olarak yaşadı. Köyün kurucusu olan Çarıksız Ali, önce Horasan'dan Gazianteb'e oradan Kırıkkale'nin Sulakyurt ilçesinin Faraşlı Köyü'ne geldi. Daha sonra bundan 200 yıl önce Kuyumcu Köyü'ne gelerek yerleşti(Kılıç,2001).

Çarıksız Ali'nin zamanla Mehmet, Mahmut, Hasan ve Hüseyin adında 4 oğlu dünyaya gelir ve köy bu çocukların torunlarından oluşmuştur. Köydeki sülaleler: Meslihler, Çarıksızlar, Hasanlar, Klimitler, Karaçörekler ve Kabakçılardır(a.g.g).

Köy, 12 hane olup nüfusu 25-30 kişi arasında değişmektedir(Erol,1999). Eskiden arpa,buğday ve fiğ tarımı yapılmakta idi(Avcı,1987) Arazi verimsiz olduğu ve su bulunmadığı için şu anda tarım yapılmamakta fakat büyük ve küçük baş hayvan ve kümes hayvanları beslenmektedir(Erol,1999).

Köy ahalisinden bir grup Sivas Alevi Ocaklarından Şeyh Şazili Ocağı, diğerleri ise Çubuk yöresi Alevi Ocaklarından Kalender Veli Ocağı talibidirler(Kılıç,2001).

Köye cemevi yapılmadan önce cem törenleri Ali Kılıç'ın evinde yapılıyordu. Fakat Kuyumcu Köyü Yardımlaşma Derneği Başkanı Hüseyin Kılıç'ın teşebbüsü ve köylülerin yardımları ile ve imece usulü ile 1995 yılında köyde cemevi inşaatı başlamış ve 1996 yılında bitirilmiştir. Cemevi üç odadan oluşmaktadır. Kapıdan girince sağ tarafta abdest alınacak yerler ve bir ayakkabılık bulunmaktadır. Hemen onun bitişiğinde yine sağ tarafta kiler odası vardır. Kırklar meydanına girdikten sonra sağ taraftaki bir kapıdan lokma odası veya mutfak yer almaktadır(Kılıç,2001).

Cemevindeki başlıca eşyalar ise başta Atatürk olmak üzere Hz. Ali ve Hacı Bektaş Veli'nin resimleri ve Türk Bayrağıdır. Yerler halı ile kaplı olup onun üzerinde sünger minderler ve halı yastıklar vardır. Bundan başka 200 kişiye yemek verilebilecek şekilde yemek takımları bulunmaktadır(a.g.g.).

Köyde iki yatır bulunmaktadır., bunlardan birisi, Pabuç Ziyaretgahı adını alır. Burası, başta ağız felci olmak üzere diğer çeşitli hastalıklara yakalananlar tarafından ziyaret edilmektedir. İkinci yatır, İsmail Gökçe Dededir. Bu dede köyün bir bölümünün piridir. Hacı Bektaş Veli'nin 9. Postu olan Şeyh Şazili ocağına bağlıdır. Dede aslen Sivaslı olup Ankara'da ikamet etmekte iken 1997 yılında vefat etmiş ve kendisinin vasiyeti üzerine taliplerinin bulunduğu Kuyumcu Köyüne gömülmüştür. Bu dedenin henüz türbesi yapılmamıştır (a.g.g.).



11. Mahmutoğlan Köyü

Köy, 1402 tarihinde yapılan Ankara Savaşı'ndan sonra kurulmuştur. Köyün adının Yıldırım Beyazıt'ı esir alan Timur'un hanı Mahmutoğlan'dan aldığı bilinmektedir. Mahmutoğlan Ankara Savaşı'ndan sonra bu köye yerleşmiş ve onun zürriyetinden bugünkü köy halkı oluşmuştur. Mahmutoğlan aslında bir pehlivanmış(Avcı,1987).

Köyün doğusunda Çit ve Sele köyleri ile Avdullah mahallesi, kuzeybatısında Kuruçay, güneyinde Sarıkoz, kuzeyinde Avcıova köyleri vardır. Köyde kışın 120, yazın ise yaklaşık 200 nüfus yaşamaktadır(Yücel,1999).

Mahmutoğlan köyünde arpa, buğday, fiy ve korunga ekilmekte ve armut ve vişne yetiştirilmektedir. Bununla birlikte 3-4 aile hariç diğerleri 2-3 süt ineği beslemektedirler(Yücel,1999).

Köyde ilk cemevi 1960 yılında yapılmıştır. Bu cemevi 1990'da yıkılarak betonarme olarak yeniden yapılmıştır(Yücel,1999). 165 metre kare erkan odası, mutfak ve kurban kesim odası olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Bundan başka bay ve bayanlar için iki adet tuvalet, bir abdest alma yeri bulunmaktadır. Eşyalara gelince "Ya Resülallah" adı ile başlayan yazı ve 12 imamların temsili resimleri ve sazlar bulunmaktadır. Bunların dışında Karakazan, kilim ve seccadeler mevcuttur(Koç,1998). Bundan başka Hz. Ali, Hacı Bektaş Veli, Atatürk'ün resimleri ile Türk bayrağı bulunmaktadır. Taban tahta ile kaplanmıştır(Yücel, 1999).

Köyün camisinin 7 asırlık bir tarihi vardır. Köy camisinin mimarının, üç cami yaptırdığı ve en son Ömercik Köyü'ndeki camiyi yaptırdıktan sonra vefat ettiği söylenmektedir. Ömercik Köyü adını bu mimardan almıştır. Mahmutoğlan camisindeki "15.yy.eseridir" yazısı, bu köyün tarihi hakkında bilgi vermektedir(Avcı,1987). 1986 yılında Vakıflar İdaresi ile Mahmutoğlan Köyü Kalkındırma ve Güzelleştirme Derneği'nin işbirliği ile restore edilmiş ve ibadete açılmıştır(Koç,1998).



12. Meşeli Köyü

Daha önceki adının Sarıkurt olduğu söylenen köyün, çevresi Meşelik olduğundan bu adı almıştır. Köye ilk gelen Muratoğlu ve Hüseyinler sülaleleri önce köyün 5 km. ötesindeki Yıkık Cami denilen yere yerleşir ve daha sonra bugünkü yere taşınırlar(Avcı,1987).

Köyün doğusunda Kuş Sivrisi, batısında Ay Kayası, kuzeyinde Fırın Deresi ve Gök Sekisi, güneyinde ise Aktepe mevkileri bulunmaktadır(a.g.e.)

Köyde yaşayan sülaleler şunlardır: 1 .Kaderoğulları 2.Kerimoğulları 3.Haydaroğulları 4.Emioğulları 5.Muroğulları 6.Civaoğulları 7.Yanıklar 8.Koçlar 9.Çökelekoğulları 10.İşcanoğulları 11.Çıraklar 12.Çolaklar. Son beş sülale köye sonradan gelmişlerdir. Yanıklar sülalesinden şu anda köyde hiç kimse oturmamaktadır. Bunlar şehre göç etmişlerdir. Çıraklar sülalesi köye imam olarak gelmiştir(Koç, 1999).

İçinden bir çay geçtiği için köy sulaktır bu sebeple sebzecilik ve meyvecilik yapılmaktadır. Fasulye, kabak,domates ve biber gibi sebzeler ile kiraz, vişne, elma, armut, Hasan Dede üzümü gibi meyveler yetişmektedir. Köyde ayrıca selvi, kavak ve söğüt ağaçlar bulunmaktadır(Koç,1999). Köyde ayrıca küçük ve büyükbaş hayvan beslenmektedir(Avcı, 1987).

Köyde okuma-yazma oranı yüksek olup, köyden subay, mühendis, doktor, hakim, öğretmen gibi meslek mensupları yetişmiştir(a.g.e:348).Köyden şehre göç sonunda köy boşalmış olup ilkokul kapanmıştır. Şu anda köyün nüfusu kışın 60, yaz aylarında ise yaklaşık 100 kişidir. Son yıllarda emekliler şehirden köye geri dönmektedirler(Koç,1999).

Köyde iki cemevi bulunmaktadır. Bu cemevl eri yapılmadan önce cem törenleri Satılmış Haydaroğlu'nun evinde yapılmakta idi. Bu binanın kapısı halen ayaktadır. İlk cemevi 1958 yılında yapıldı. Bu binanın malzemeleri taş ve kerpiç karışımı olup iki odadan oluşmaktadır. Bunlardan birisi hem kurban kesim odası hem de mutfak olarak kullanılmıştır. Diğeri ise erkan odasıdır. Burada sağ tarafta kadınlar musfası, sol tarafta erkekler musfası ve ortada kırklar meydanı yer almaktadır. Kırklar meydanının ortasında bir ocak bulunmaktadır. Bu bina köyde yapılan törenlerde kullanılmamakla birlikte içinde halen çeşitli eşyalar bulunmaktadır. Bunlar cemevi dışında yapılan adak kurbanları ile türbelerde yapılan kurbanlarda kullanılmaktadır(Koç, 1999).

Yeni cemevi, 1997 yılında hizmete açıldı. .Bu bina iki katlı modern bir yapı olup hem köy konağı hem cemevi ve hem de gasilhane olarak kullanılmaktadır. Kurban kesim odası ile gasilhane binanın dışında bu binaya ek odalar şeklinde yapılmıştır. Alt katta mutfak ve yemekhane bulunmakta, üst katta cemevi ve muhtar odası yer almaktadır. Yemekler alt kattaki yemekhanede yenilmekte olup yemek önce kadınlara sonra erkeklere verilmektedir. Sadece dede, rehber ve onların yanındaki birkaç kişi dışında burada kimseye yemek verilmemektedir(a.g.g.).

Girişe göre muhtar odası sol taraftadır. Erkan odasında ortada kırklar meydanı veya halka, sağ tarafta kadınlar musfası, sol tarafta erkekler musfası bulunmaktadır. Halkada ortada sembolik olarak elektrikli bir ocak yer almaktadır. Cemevinde Hz. Ali başta olmak üzere, 12 İmamlar, Hacı Bektaş Veli ve Atatürk'ün resimleri ile Türk Bayrağı vardır. Yerler halıfleks olup üstü seyyar kaucuk kaplamadır. Halkada sırta ve duvara gelen yerler döşemedir(a.g.g).

Köye 5 km uzaklıkta Eski Yaylada Eski Yayla Türbesi bulunmaktadır. Buradaki yatırın kimliği hakkında bir bilgi yoktur. Haziran ayında köye hasat için dönülürken burada kurbanlar kesilir. Ayrıca yıl içinde adağı olanlar da burada kurbanlarını keserler. Ayrıca köyün yaslı olduğu tepede evliya nazarlaması vardır. Vaktiyle ermiş bir kişi burayı kutsamıştır. Buraya taşlar toplanmış ve bir işaret oluşturulmuştur. Buradaki ağaçlar kutsal kabul edildiklerinden dolayı kesilmemiş ve oldukça büyümüşlerdir. Burada Hıdrellez'de (6 Mayıs) birlik kurbanı kesilmektedir. Bu kesilmezse köye felaket ve kıtlık geleceğini inanılmaktadır. Yine kurak yıllarda bu tepeye çıkılarak yağmur duaları yapılmaktadır(a.g.g.).

Köyün doğusunda ve batısında iki türbe bulunmaktadır. Bunların Horasan'dan gelen Kuzukıran ve Muradi adında evliyalar olduğu söylenmektedir. Halk burada çeşitli amaçlarla kurban kesmektedir (Avcı, 1987). Hacı Murad Türbesinin üzeri kiremitle kaplanmıştır. Buradaki ağaçlara da yine kutsallık nedeniyle dokunulmadığı için ağaçlar alabildiğine büyümüş ve gelişmişlerdir (Koç, 1999).

Ali Koç, köylerinde cem törenlerinin geçmişte bir süre yapılmadığını şöyle anlattı: 1976-1982 yılları arasında köyden Ankara'ya göç eden bazı ailelerin sol düşünceli gençleri, Ankara'daki Alevi olmayan sol düşünceli gençlerle de işbirliği yaparak cem için köye gelecek olan dedelerin köye girmelerine engel oldular ve köylülere bu inançların boş olduğunu söylediler. Böylece 6 sene cem törenleri ve türbe ziyaretleri yapılmadı ve kurbanlar kesilmedi. Eskiden huzur ve barış içinde yaşayan Alevi köyleri arasında kavgalar başladı. Bizim köy olan Meşeli ile Demirciköy arasında sınır kavgaları oldu. Bu kavgada Demirciköyden bir kişi öldü ve hem bizim köyden ve hem de Demirciköyden yaralananlar oldu. Sonunda her iki köyden bazı kişiler hapse girdiler. Halk, bunu inançtan, erkandan ve yoldan uzaklaşıldığına bağladı. Daha sonra cem geleneğine dönüldü ve halen bu törenler yapılmaktadır.



13. Ovacık Köyü

Köyün tarihi, bazılarına göre Hititler'e kadar, bazılarına göre ise Ankara Savaşı öncesine dayanmaktadır. Daha önceki adı azıcık anlamında "Acık" iken, Cumhuriyetten sonra Ovacık olarak değiştirilmiştir. Ankara Savaşı sırasında köyün etrafının ormanlarla kaplı olduğu söylenir, fakat bugün bu ormanlar yoktur. Yapılan arkeolojik kazıdan başı kopmuş bir aslan heykeli çıkarılmıştır. Bunun Bizanslılar dönemine ait olduğu söylenmektedir(Avcı,1987).

Köy 81 hane olup köyde ikamet eden nüfus 450 kişidir. Kışın Ankara'da oturup yazın köye gelenler oluyor bu sebeple köyün yaz nüfusu yaklaşık 500 kişiyi buluyor(Karabacak, 1998).

Köyde tarımcılık, hayvancılık ve arıcılık halkın başlıca geçim kaynağıdır. Arpa, buğday, nohut, mercimek ve fiğ yetiştirilmektedir. Ayrıca vişne ziraatı gelişmiştir. Şu anda 300 ağaçtan vişne alınmaktadır. Yeni dikilenlerle bu sayı 500'e ulaşmıştır. Bundan başka sebze olarak domates, biber, fasulye, salatalık, kabak; meyve olarak da vişne, ahlat eriği, kuşburnu, alıç ve yaban eriği yetiştirilmektedir. Büyükbaş hayvancılık gelişmiş olup, köyde 200 büyükbaş hayvan bulunmaktadır(Kesen,1997).

Köyde 3 aile, tahminen 200 kovanla arıcılık yapmaktadır. Bazı aileler Ordu, Erzurum, Van ve Güney-Doğu illerinden bal almakta, bunları toptan ve parakende olarak satmaktadır(a.g.g).

Köyde 50 traktör, 15 pikap, 2 minibüs bulunmaktadır. Pikaplar il dışı bal ticaretinde kullanılmaktadır. Köydeki zirai aletler; traktör, römork, pulluk, potas, mibzer, holder, kazayağıdır(a.g.g).

Ovacık köyündeki Cemevi, 1973 tarihinde yapılmıştır. Cemevi, erkan odası, mutfak ve kasaphane olmak üzere üç odadan müteşekkildir. 200 den fazla insanı alabilecek kapasitededir. (Karabacak, 1998).

Cemevindeki başlıca eşyalar: yemek pişirmek için 6 adet karakazan, 300 adet çatal ve kaşık, 150 adet çorba tası, 150-200 arasında servis tabakları,, 30 adet sini bulunmaktadır. 6 adet Hz Ali'nin tek resmi, 2 adet Hacı Bektaş Veli ile Hz Ali resmi, 3 adet 12 İmamlarla Hz. Ali resmi, bir de Hz. Ali, Hacı Bektaş ve Atatürk'ün birlikte resmi vardır. Ayrıca Atatürk'ün tek resmi bulunmaktadır. Bunlardan başka 1 adet saz, 7 adet mum, 120 adet halı ve kilim, 1 adet Allah, Muhammed yazılı saat, 1 adet Ayet'el Kürsi Levhası bulunmaktadır. Köyün rehberi, Haydar Güneştir(a.g.g).

Köyde daha önce kerpiç yapı küçük bir cami vardı. Köy halkı 1965 yılında bunu yıkarak yerine taştan yeni bir cami yaptırmıştır. Cami yaklaşık 300 kişiyi alabilmektedir(Karabacak,1998).

Köyde Hacı Bayram Dede ve bunun yanında dört dede yatırı bulunmaktadır. Hacı Bayram Dedenin köyün güneyinde ve köye 500 metre mesafede yatırı bulunmaktadır. Üç dede yatırları: 1.Setlik Dede 2.Karakaya Dedesi 3.Seyidim Dedesi.4.Balca Dede. Bunların yerleri belli olup isteyenler ziyarete gider ve dilek çaputu bağlarlar.(Kesen,1997).



Hacı Bayram Dede, Çubuğun Kargın Köyünden gelmiştir ve Seyit Kalender Veli Ocağı dedelerindendir. Hacı Bayram Dedenin pek çok kerametleri anlatılmaktadır: Bunlardan bir tanesi şöyle anlatılmaktadır: Hacı Bayram Dede bir gün Çubuğun Yiğitler Köyüne misafir olarak gider orada köy halkı bunun bir kerametine şahit olur. Kerameti şudur: Ateş kütüğü ile köyün içinde dolaşmıştır. Bunu gören halk bunun dede olduğunu ve bunun bir keramet olduğunu anlamışlardır.(Karabacak,1998). Bu menkabe, bütün Anadolu Alevilerinde görülen Alevi dedelerinin ateşe hakim olma inancının Çubuk yöresi Alevilerinde de bulunduğunu göstermektedir.

14.Ömercik Köyü

Köyün doğusunda Akkuzulu, batısında Kargın ve Çubuk İlçesi, Kuzeyde Deliören, güneyde Sünnü köyleri bulunmaktadır( Çamur, 1999).

Ömerciğin kuruluş tarihi kesin olmamakla birlikte Ankara Savaşından önce kurulduğu bilinmektedir. Ankara savaşı köyün çayırı olan Kanlı Yazı kısmında yapıldığı söylenmektedir(Koçak, 1997: 8).Bundan 700 yıl önce Ömer isimli mimarın bu köye cami yapmasıyla Ömercik adını almıştır. Bundan başka Mahmutoğlan Köyü camisi ile kesin olmamakla beraber Kutuören Camisini de yapmıştır. Her üç caminin de tarihsel ve sanatsal değeri bulunmaktadır(Avcı,1987).

Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere köyün kuruluş tarihi 700 yıl öncesine dayanmaktadır. Vaktiyle 6 hane olan köye sonradan göç ederek yerleşenler olmuştur. Köye yerleşen sülaleler 1.Çamuroğlu sülalesi 2.Bodukoğulları sülalesi 3. Kaltakoğulları sülalesi 4.İbişoğulları sülalesi 5.Aşıkoğulları sülalesi. Çamuroğlu sülalesi Malatya'dan Bodukoğulları sülalesi Ovacık köyünden gelmiştir (Avcı, 1987:351). Köyde halen 35-40 hane bulunup yaklaşık 100 nüfus yaşamaktadır(Çamur,1999).

Ömercik Köyü'nün akarsuları, güneydoğu'daki Uludere ile yazın kuruyan Kocadere'dir (Koçak,97:8). Köyün 2-2,5 km uzaklığında Kocagöl bulunmakta bu göl altından çıkan sularla ve yağmur suları ile beslenmektedir, fakat kuraklık nedeniyle yazın kurumaktadır. Köyde arpa, buğday ekilmekte ve bire sekiz veya on verim alınmaktadır. Bunun dışında meyve olarak elma ve vişne yetiştirilmektedir. Ömercik Köyünde Türkiye Kalkınma Vakfının Örnek Açık Besi İşletmesi bulunmakta ve burada sığır yetiştirilmektedir. Arazi kıraç ve verimsiz olduğu için orman bulunmamaktadır. (Çamur, 1999).

Ömercik Köyü ile Deliören Köyü arasında Hava işletmesi Radarı bulunmaktadır. Radarın altından yeni otoban geçmekte bu yol Ankara'yı Çankırı'ya bağlamaktadır. Köyün doğusunda Yediler tepesi bulunmaktadır. Bu tepe 900 m. yüksekliğindedir. Söylentiye göre buraya köyden 7 kişi çıkmış ve bir daha geri dönmemişlerdir. Bu yüzden bu adı almıştır. Köyün doğusunda bataklık vardır. Eskiden köy burada imiş fakat zamanla köy buradan şu andaki yerine taşınmıştır(Çamur,1999).

Köye ilköğretim, kaymakam Turgut Göle zamanında 1946'dan sonra gelmiş olup, okuma-yazma oranı yüksektir. Köyden subay ve mühendis gibi meslek mensubu yetişmiştir( Avcı, 1987).

Köyde eski bir cemevi bulunmaktadır. Bu üç sene önce Ömercik Köy Derneği tarafından tamir ettirildi. Taş duvarlar betonlandı ve sıvattırıldı. Cemevi üç odadan oluşmaktadır. Sağ tarafta yanyana kurban odası ile mutfak, solda ise erkan odası yer

almaktadır. Cemevinde çok sayıda halı, kilim bulunmaktadır. Özellikle camiye gelen halılardan fazlalıklar cemevine getirilmektedir. Bundan başka Hz. Ali, 12 imamlar, Hacı Bektaş Veli ve Atatürk'ün resimleri ile Türk Bayrağı bulunmaktadır(Çamur,1999).

Ömercik Köyünde köyün 700-800 m. dışında Dede Türbesi veya Dede Çalısı Yatırı

bulunmaktadır. Köydeki adak kurbanları burada kesilmektedir(Çamur,1999).

15. Sarıkoz Köyü

1402 Ankara Savaşı'ndan sonra Yıldırım Beyazıd'ı yakalayan Mahmut Pehlivan, Mahmutoğlan Köyüne yerleşir. Yıllar sonra hizmetçilerinden biriyle kız kardeşini evlendirir. Düğün hediyesi olarak da bu köyün yerini verir. Kızkardeşi sarışın olduğu için buranın adı Sarıkız olur, daha sonra Sarıkoz'a dönüşür(Avcı,1987).

Köy, ilçeye12 km. uzaklıkta olup, çevresinde Saraycık, Tahtayazı, Yazlıca, Sele ve Mahmutoğlan Köyü vardır(a.g.e.). Köyde şu anda yaklaşık 50-55 kişi ikamet etmektedir(Gülden, 1999).

Sarıkoz Köyünde arpa, buğday, fiy ekilmekte; elma armut ve vişne yetiştirilmektedir. 5-6 hane yaklaşık 60 büyükbaş hayvan beslemektedir. Kemal Gülden, 150 koyun ve 50 keçi beslemektedir(Gülden,1999).

Sarıkoz Köyü Cemevi, 1978 tarihinde yapılmıştır. Erkan odası ve mutfak olmak üzere iki odadan oluşmaktadır. Cemevindeki eşyalar ise, Hz Ali ve 12 imamların resimleri ile Atatürk'ün resmi bulunmaktadır. Bunların dışında karakazan, halı, kilim, anfi soba ve mutfak eşyaları bulunmaktadır(Durmuş, 1998).

Köydeki caminin yapılış tarihi 1947'dir. Bu cami 1993 yılında Ahmet Özen ve Cemal Özmen tarafından tamir ettirilmiştir(Durmuş,1998).



16. Sele Köyü

Bu köy Çubuk ilçesine 16 km. uzaklıkta olup, Çubuk II Barajı'nın hemen üst tarafındadır. Güneyinde Tahtayazı ve Susuz köyleri, doğusunda Çit, Kuzeyinde Sarıkoz köyü ile çevrilidir. Çubuk II barajı köyün batı sınırını çizer. Köy dağlık olup, engebeli bir arazi yapısına sahiptir. Çevre meşe ağaçları ile kaplıdır. Aydos dağından çıkan çay, köyü ikiye ayırmaktadır. Arazi içinde birkaç tane küçük gölcük vardır.(Koçak,1998).

Köyün kuruluş tarihi, 1211 yılında Seyit Siyami ve oğlu Kalender Veli'nin Horasan'dan gelerek köye yerleşmesiyle başlar. Kalender Veli, savaşta askerlere sele ile su taşıdığı için, köy bu adı almıştır. Kalender Velinin köyde türbesi bulunmaktadır.(a.g.y.).

Halk inanışına göre Seyit Kalender Veli, zaman ve mekanı aşarak Mekke'ye gidip orada Cuma namazını kıldırmıştır. Anadolu'nun Türkleşmesinde Kalender Veli'nin büyük yardımları olmuştur. Bundan dolayı Cücük ve Taşpınar köyleri civarını 4. Kılıçarslan bir fermanla kendisine vermiştir(Teberoğlu,1998).

Gerek Seyit Siyami ve gerekse Seyit Kalender Veli yaşadıkları dönemde akıl hastalarını tedavi ederek bu konudaki kerametlerini göstermişlerdir. Onların ölümlerinden bugüne kadar yine Alevi-Sünni bütün halk akıl hastalarını bu türbelere getirirler ve hastaların bu şekilde

tedavi edildiğine inanılır ve tedaviden sonra buraya gelinerek kurbanlar kesilir. Yine çocuğu olmayan halk bu türbeleri ziyaret ederler(Akçay,1969).

Kalender Veli Ocağı dedeleri, Çubuk Yöresindeki Cibali ve Türabi ocaklarının piri, Seyit Mehmet Abdal, Seyit Hacı Murat Veli ocaklarının mürşididir. Kalender Veli soyundan gelen Sele'deki dedeler Atamanlar, Kalenderler, Yurdakadimler ve Bozkıranlar sülalelerinden gelmektedir. Yakın geçmişte tespit edilen dedelerin isimleri şöyledir: Şükrü Ataman, Cemal Ataman, Cafer Kalender, Yahya Kalender, Kadir Kalender, Mustafa Kalender, Hasan Kozkıran, Hüseyin Kozkıran, Şükrü Yardakadim, Veli Yurdakadim, Kadir Yurdakadim, Hamdi Yurdakadim'dir(Yurdakadim, 2001).

Köyün nüfusu 28 kişi olup, bayram ve yaz tatillerinde artmaktadır. Emekliler tekrar köye dönmeye başlamıştır. Köyün geçim kaynağı tarımdır. Kıraç arazide arpa, buğday, yulaf, mercimek vb. tahıl; sulak arazide ise, sebze ve meyve yetiştirilmektedir. Küçük çapta büyük ve küçükbaş hayvan yetiştirilmektedir.(a.g.y).

Eskiden köyde cem törenleri Çubuk çevresinde hem Alevilerin hem de Sünnilerin şıhı olan Mustafa Kalender'in(Muhtar Arif Kalender'in babası) evinde yapılırdı(Yurkadim,1999). Köydeki cemevi inşaatına 1986 yılında köyün ileri gelenlerinden Satılmış Yıldız'ın önderliğinde başlanmış, 1991 yılında hizmete açılmıştır. 200-250 kişilik olup, kültür merkezi niteliğindedir(Koçak,98).

Cemevine ilk girişte ayakkabıların konulduğu bir koridor, sağ tarafta kesimhane ve onun bitişiğinde bir mutfak bulunmaktadır. Solda ise sigara içilen bir dinlenme odası ve onun bitişiğinde kilerlik yer almaktadır. Ortada erkan evi bulunmaktadır. Bütün cemevlerinde olduğu gibi sol tarafta kadınlar musfası, sağ tarafta erkekler musfası ve ortada halka veya kırklar meydanı bulunmaktadır(Yurdakadim,1999).

Cemevindeki eşyalar: karakazan, 150'den fazla çatal, kaşık ve tabaklar, Hz. Ali ve iki yanında Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in ve Hacı bektaş Veli ile Atatürk'ün resimleri vardır. Yerler boydan boya halı ile döşelidir. Halka, kadınlar ve erkekler musfalarında yastıklar bulunmaktadır(a.g.g.).

Köyde sözlü kültür, yörede olduğu gibi gelişmiş olup sazı, sözü ve şiiri olanlar çalıp, söyleyip, yazmaktadırlar. Ozan Hamdi Kalender, yazdığı şiirlerini bir kitapta toplamıştır. Bundan başka köy muhtarı Arif Kalender zaman zaman şiir denemeleri yapmaktadır(Koçak, 1998).



Yüklə 239,21 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin