DevriMİn toplumsal-ekonomiK İLİŞKİleriNİn hukuki kuruluşu ve yönetsel omurgasi


Ticari İlişkiler ve Borçların Düzenlenmesi



Yüklə 405,16 Kb.
səhifə4/19
tarix29.07.2018
ölçüsü405,16 Kb.
#62100
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   19

Ticari İlişkiler ve Borçların Düzenlenmesi


22 Nisan 1926’da kabul edilen 818 sayılı “Borçlar Kanunu”, ticaret ilişkilerini düzenlemek üzere Medeni Kanunun eki olarak İsviçre "Code des obligation"dan tercüme edilmiştir.38

29 Mayıs 1926’da 865 sayılı “Ticaret Kanunu” kabul edilmiştir. 865 sayılı Kanun, 1858 yılında Türkçeye çevrilerek kabul edilen Fransa'nın 1726 tarihinde kabul edilen 1087 sayılı Ticaret Kanunu’nu yürürlükten kaldıracaktır. 1726'dan bu yana Fransız Ticaret Kanunu, büyük değişikliklere uğramış, aslı ile ilgisi neredeyse kalmamıştır. Türkiye'de ise 68 yıldır değişikliğe uğramadan beklemektedir. Oysa ticaret en hızlı değişen ve gelişen alandır. Bu nedenle, Türk Ticaret Kanunu uygulanma yeteneğinden yoksun hale gelmiştir. Bu doğrultuda, gelişmiş ülkelerin en güncel ticaret kanunları incelenmiş ve başta Almanya ve İtalya Ticaret Kanunları olmak üzere tercüme edilerek Ticaret Kanunu hazırlanmıştır.

Ticaret Kanunu binin üzerinde madde içermektedir. Ticari ilişkiler tanımlanmakta, kollektif, komandit, limited, anonim ve kooperatif olarak ticaret şirketlerini düzenlemekte, ticaret sicili, defter tutma, senet, taahhüt gibi ticari iş ve işlemleri kurala bağlamaktadır.39

YÖNETİMİN TEMELLERİ İNŞA EDİLİYOR: NÜFUS VE MÜLKİYETİN YÖNETİMİ


1926 yılında nüfus politikası ve taşınmaz malların yönetimi gündemin en önemli başlıklarıdır. Bu iki başlık, iskan sorunu olarak karşımıza çıkar. Mübadillerin kabulü, iskan edilecekleri yerlerin seçimi, yerleştirilmesi, üretici etkinliklerde bulunabilmeleri için gerekli araçların sağlanması, hem merkezde hem de yereldeki yöneticilere büyük bir sorumluluk yüklemektedir. 885 sayılı İskan Kanunu ile çerçeve bir düzenleme 31 Mayıs 1926’da yürürlüğe girmiştir.

İskan Kanunu, dışarıdan tek olarak (münferiden) ya da toplu olarak (müçtemian) Türkiye’ye yerleşmek40 üzere gelmek isteyenlerin İçişleri Bakanlığı tarafından kabul edileceğini bildirmektedir (md. 1). Türk ırkına dahil olmayanlar, bulaşıcı evredeki firengililer, cüzzamlılar ve aileleri, siyasi ve askeri mahkumlar haricindeki anarşistler, casuslar, Çingeneler ve memleket haricine çıkarılanlar başvuruda bulunamayacaklardır (md. 2). Fakat Kanun yalnızca dışarıdan gelenlerin iskanıyla sınırlı değildir, bu Kanunla Türkiye’de bulunan seyyar aşiretler ve göçebeler ile sağlık sorunları nedeniyle nakli gerekenlerin iskanı, yolu olmayan orman köylerinin merkeze taşınması ve dağınık köylerin bir merkez etrafında birleştirilmeleri ve casusluk şüphesi bulunanların sınırlardan uzaklaştırılması da düzenlenmektedir (md. 3).

Kanun gereğince iskan edilmesi kabul edilenlerden ihtiyacı olanlara bir takım yardımlar yapılacaktır. Örneğin köye yerleştirileceklere ev ile mesleğine göre arazi, dükkan ve arsa ya da çift hayvanı, zirai alet edevat ile tohum ya da sınai alet ve edevat Borçlanma Kanunu hükümleri çerçevesinde geri ödenmek üzere verilebilecektir (md. 6-7). Bu yardımlarla, dışarıdan gelen ya da Türkiye’de bulunmakla beraber nakil edilen nüfusun hızla üretici etkinliklere girmesini sağlamak amaçlanmaktadır. Söz konusu yardımlara konu arsa, arazi gibi gayrimenkullerin üç yoldan sağlanması planlanmaktadır: Hükümete ait arazi ve emlak ile mübadeleye tabi ya da değil göç edenlerden terk edilen taşınmazlar ile kişilere ait çiftliklerin satın alınması (md. 9). Yine bu doğrultuda, 7 Nisan’da kabul edilen 802 sayılı “Mübadeleye Tabi Ahaliye Verilecek Emvali Gayrimenkule Hakkındaki 16 Nisan 1340 Tarihli Kanuna Müzeyyel Kanun” ile mübadeleye tabi kişilere verilecek taşınmazların belirlenen iskan mekanında olması zorunluluğu kaldırılmaktadır. Çünkü iskan mekanında taşınmaz bulunamayan mübadiller uzun süre üretim alanına girememektedir. Değişiklikle farklı yerlerdeki taşınmazlar mübadillere verilebilecektir.41

Yine Borçlanma Kanunu hükümlerince geri ödenmek üzere dışarıdan gelenlere ya da sınır dışı edilenlere iki aylık karşılıksız ödenen nakliye masraflarından fazlası verilebilecek (md. 7), gümrük resmi ile gayrimenkullere ait tasarruf senetlerinde her türlü vergi ve resimden muaf tutulacaktır (md. 10).

Söz konusu düzenlemelerin yürütülmesi, taşrada iskan ve imar komisyonlarının görevidir. İmar ve iskan komisyonları hakkında ayrıntılı bilgi 1925 yılı zamandizin ve makalesinde yer almaktadır.42

Nüfus Sayımı ve Merkezi İstatistik Dairesi


Yönetim doğrudan nüfusla ilgilidir. Savaştan yeni çıkmış, gerekli sermaye birikimi olmayan bir ülkede nüfus, artırılabilecek tek üretici araçtır. Bu nedenle, bir yandan nüfus artırılmaya çalışılmakta (mübadil ve muhacir ve göçmen kabul edilmekte) bir yanda da var olan nüfusun etkin bir şekilde üretime dahil edilmesine çalışılmaktadır. Ne var ki, Hükümet politika üretebilmek için gerekli en basit istatistiki bilgilerden yoksundur.43

Bu amaçla, bu güne kadar arzu edilmesine rağmen kurulamayan, merkezi bir istatistik birimi kurma çalışmalarına başlanmıştır. Başbakanlığın daveti üzerine Belçika İçişleri Bakanlığı İstatistik Merkezi Başkanı Mösyö Jakar, 1 Mart tarihinden itibaren Türkiye’ye gelecek ve İstatistik Dairesini kurma çalışmalarını yürütecektir.44

25 Nisan’da çıkarılan Kararname’yle Merkezi İstatistik Dairesi kurulmuştur.45 Kurum, Başbakanlığa bağlı, Başbakan tarafından atanacak bir müdür tarafından yönetilen, bağımsız bir daire başkanlığı olarak örgütlenmiştir (md.1). Kurum, Türkiye'de her alanda istatistiki bilgi üretilmesiyle görevlidir (md.2). Bu kararname ile günümüzde de etkinliğini sürdüren Türkiye İstatistik Kurumu’nun temeli atılmıştır.

Merkezi İstatistik Kurumu’nun öncelikli görevi, nüfus sayımı olacaktır (md.4). 2 Haziran 1926’da kabul edilen 893 sayılı “Umumi Tahriri Nüfus İcrası Hakkında Kanun” gerekçesinde “[m]emleketin en önemli servetinin halkı olduğuna inanan Hükümet’in, iktisadi ve siyasi ve askeri gereksinimler nedeniyle halkı hakkında bilgi toplamak” istediği belirtilmektedir. 1926 yılında birkaç vilayette deneme yapılması kararlaştırılmıştır.46 Bu doğrultuda, Ankara’da ve Çorum’da nüfus sayımı denemeleri yapılmakta, bir yandan da bir yıl sonra yapılacak genel nüfus sayımına hazırlanılmaktadır. Genel Nüfus Sayımının 1927 yılında yapılması kabul edilmiştir.

İçişleri Bakanı Cemil Bey’in 16 Şubat tarihli beyanatı doğrultusunda, nüfus sicillerinin yenilendiği anlaşılmaktadır:47 “Harb, mütareke ve mücadelei milliye senelerinde kaydı dağılan ve nüfus kayıtları kalıcı hasara uğrayan birçok yerlerde nüfus sicillerinin yeniden tesisine ve yoklama suretiyle nüfus tahriratına ihtiyaç duyulmaktadır. 341 (1925) senesinde 140 kazada bu suretle nüfus yazılmış ve defterler tesis edilmiştir. Önümüzdeki iki sene zarfında mütebaki kazalarda ikmal edilecektir. Muayyen zamanda kayıt yaptıranlara belli muafiyetler tanınacaktır.”

Bu açıklama ile duyurulan düzenlemeler 29 Mayıs 1926’da kabul edilen 861 sayılı “Müddeti Zarfında Nüfus Kütüğüne Yazdırılmayan Doğum, Ölüm, Evlenme veya Boşanma Vakalarıyla Mektum Kimselerin Cezadan Afları Hakkında Kanun” ile yapılmıştır. Askerlikten, vergiden kaçmak gibi türlü nedenler dolayısıyla nüfus kütüğüne kayıt yaptırmayanlar için öngörülen cezalar bu kanunla üç yıllığına kaldırılmaktadır. Bu şekilde, nüfus kayıtlarının yaptırılması sağlanacak ve nüfus hareketliliği takip edilebilecek ve vergi gelirlerinde artış sağlanmış olacaktır.48

Merkezi İstatistik Dairesi, kararnamede belirtilen görevler dolayısıyla gerekli bilgi ve belgeleri diğer devlet dairelerinden isteyebilecek (md.8) ve Daire’nin teklifi ve Bakanlar Kurulu’nun kararıyla diğer Bakanlıkların istatistik şubeleri personeli Daire’ye gönderilebilecektir (md.3). Daire, diğer bakanlıklardan bilgi toplama, ilgili bilgi ve belgeleri koordine etme yetkisine sahiptir.


Yüklə 405,16 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin