Ancak yine de sumoda sonucun önemli olmadığı düşünülmemelidir. Gerçekte her
güreşçinin aylık geliri başarılarıyla orantılıdır. Sonuç olarak, sumo örneğinde olduğu
gibi, kazanmak ne her şeydir, ne de tek şeydir. Japonların tapınakları ve mabetleri
genellikle dağlarda inşa edilmiştir; en kutsal yer çoğu zaman en yüksekteki mabettir.
Bu mabette ibadet etmek isteyen kişi sık
ormanlardan yürümeli, dik kayalara
tırmanmalı ve birçok geçitten geçmelidir. Örneğin, Kyoto yakınlarındaki Fushimi
Inari mabedine giden yol boyunca 15.000 geçit vardır. Mabede ulaşıldığında, ibadete
gelen kişi mabedin kutsal atmosferine çoktan girmiştir ve ruhu saflığa kavuşmuştur.
Mabede ulaşmak en az ibadet kadar önemlidir.
ABD’de genel olarak kişinin ne kadar çok çalıştığı önemli değildir; sonuca
ulaşmamak kişiyle ilgili değerlendirmeyi
olumsuz yönde etkileyecek, daha düşük
gelire ve statüye yol açacaktır. Bireyin katılımı ancak kalıcı sonuçlara ulaşıldığında
dikkate alınacaktır. Sonuca öncelik veren toplumlarda sadece sonuçlara bakılır.
Bridgestone’den Otsubo, Japon endüstrisinin dünya pazarında bugünkü rekabet
gücüne erişmesinin sürece öncelik tanıyan düşünce tarzıyla mümkün olduğu ve
bunun kaizen kavramıyla özetlenebileceği görüşündedir. Yönetimin yaklaşımı,
organizasyonda değişimin nasıl sağlandığı konusunda da temel bir farklılık
yaratmaktadır. Üst yönetim sürece gereğinden fazla öncelik verdiğinde, karşı karşıya
olduğu riskler vardır. Uzun süreli stratejiden yoksun kalınabilir, yeni fikir ve buluşlar
gözden kaçırılabilir, kişiler sürekli kontrol altında bulunulabilir ve ayrıntılara
bakmaktan bütünü görememe tehlikesi belirebilir.
Öte yandan sonuca öncelik veren yönetici, hedefleri belirlerken
daha esnektir ve
stratejik hedefler saptayabilir. Ama stratejinin uygulanmasında kaynakların harekete
geçirilmesini ve gerektiğinde yeniden düzenlenmesini önemseyebilir. Otsubo,
bireylerin performansının değerlendirilmesinde kullanılan sonuç öncelikli kriterlerin
“yığınsal üretim” toplumlarının mirası olduğunu; sanayi ötesi, yüksek teknolojili,
teması yoğun toplumlarda ise artık süreç öncelikli kriterlerin öne çıktığını
söylemektedir.
Bu iki düşünce tarzı arasındaki fark Şekil 11’de
daha iyi anlaşılabilir.
Yöneticilerin rolüne bakıldığında, destekleyici ve teşvik edici rolün süreçlerin
50
iyileştirilmesine yöneldiği, kontrol edici rolün ise sonuca yöneldiği görülür.
Kaizen
kavramı yönetimin, kişilerin süreçlerin iyileştirme çabalarını destekleyici ve teşvik
edici rolünü vurgular. Yönetim, bir yandan süreç öncelikli kriterler geliştirmek
durumundadır; diğer yandan kontrole dayalı rolü ile de sadece performansa ya da
sonuç öncelikli kritere bakar. Kısaca, süreç öncelikli kriterleri “P kriterleri” ve sonuç
öncelikli kriterleri “S kriterleri” olarak adlandırılır. P kriterleri uzun vadelidir;
kişilerin çabalarına yöneliktir ve çoğu kez davranış değişiklikleri gerektirir.
Diğer
yandan S kriterleri daha doğrudan ve kısa vadelidir. P kriterleri ve S kriterleri
arasındaki farklılık Japon yönetiminin Kalite Kontrol Çemberi faaliyetlerine
yaklaşımı ile daha iyi anlaşılabilir.
Süreç Sonuç
D
C
B
A
D
Dostları ilə paylaş: