Dr nazim beratli



Yüklə 0,7 Mb.
səhifə10/40
tarix23.01.2018
ölçüsü0,7 Mb.
#40277
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   40

KİMDEN OLMADIR BU


Cücenin anasının Afrodit olduğundan kuşku duyan yok da babasının kimliği, tartışılıyor. Bir söylenceye göre, bu veledin babası, Dionisos'tur. Şarap Tanrısı, hemşerimiz... Bir başka söylentiye göre de Adonis! Hani şu Kıbrıs kralı Kyniras'ın kızı Myrrina'dan doğma, Afrodit'in uzatmalı kırığı olan oğlu! Eğer bu ikinci söylenti ise doğru olan, bizim koca falluslu Priapus, Lapseki'de de doğmuş olsa, Dali'de ( İdalion ) ana rahmine düşmüş olmaması, imkansız! Zira, Afrodit ile Adonis'in her yıl baharda Dali köyünde buluşup, temmuza kadar burada kırıştırdıklarını bilmeyen, yok! Priapus'un Hermes'ten olduğunu ileri süren, çok fazla taraftarı olmayan bir başka söylence de var...

Afrodit gibi karının çocuğunun kimden olduğunun tartışılması, son derecede doğal... Aslına bakarsanız, veledin doğum tarihine bakmak lazım. Kış aylarında doğduysa, Adonis'ten peydahlandığı kesinleşecek. Anası bütün yazı, onunla geçiriyor ya!? N'aparsınız ki; Yunan mitolojisi gün gele bir Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanının bu işe kafayı takacağını akledemediğinden, Priapus'un Lapseki'de doğduğunu yazıya almış da, doğum tarihine zaman düşürmemiş! Ne var ki kesin olan, Priapus'un en azından % 75 Kıbrıslı olduğu!



TANRIÇALAR KISKANÇTIR


Bereket ve Doğurganlık sembolü olan bu çocuk doğduğunda, " elmas parçası " gibiymiş. Zeus'un kaprisli karısı Hera, ne olmuşsa olmuş, her zaman olduğu gibi, yine hedefi Afrodit olan bir kıskançlık krizine tutulmuş. Belki de o ara bizimki de Zeus'a kuyruk sallamıştır. Olmaz mı? Zeus tanrı falan ama bu gibi işlerde, hiç sektirmez. Argos kralının kızı İo'yu bulutlara sarıp kaçırarak, Karadeniz'e Altın Post ülkesine götüren o değil miydi? Ya kuğu kılığına girerek Leda, boğa kılığına bürünüp Avropa ile mercimeği fırına veren kimdi? Tanrılar Tanrısı Zeus'un ta kendisi... O hem en büyük tanrı, hem de en azgın zamparadır!

Neyse, Hera, Afrodit'i kıskanınca, intikamını çocuğundan almaya kalkışır. Zavallı oğlancağızın erkeklik organını, boyundan büyük bir hale getirir.



ÇAPKINLIKTA İDDİALI BİR VELET


Priapus, o kocaman fallus ile büyümeğe başlar. Ne de olsa, anası aşifte, babası da şarapçı olduğundan, çapkınlık yapmak için, fazla beklemez. Daha küçük bir çocukken, Lapseki'nin kadınlarını, ipe dizmeye başlar. Şehrin erkekleri, bunun elinden " el - aman" çekince, bir gün toplanıp, koskoca tanrıyı, tekme tokat Lapseki'den kovarlar. Sureti alelacaip, kendisi çocuk da olsa, Priapus yine de bir tanrıdır. Kendisine yapılan muameleye, fena halde içerler. Lapseki'li erkeklerin tümünün organlarını, kendisininkine benzetir. Şehre öyle bir hastalık edindirir ki millet gece gündüz demeden, o işi etmek üzere, birbirini kovalamaya başlar. Kimin eli, kimin cebinde, belli değil!

Sonunda anlaşılmış ki; bu müsibetin nedeni, Priapus'a edilen saygısızlık...Peşine düşülüp, şehre getirilerek, kendisinden özür dilenmiş ve Lapseki ahalisi, böylece normal hale gelmiş. Priapus denilen nalet tanrıcık da orada yaşamını sürdürmüş.



KISMET DE ONDAN SORULUR


Priapus, balıkçılar, denizciler ve avcıların da piri sayılırdı. Eski zamanlarda, fallus'u ona benzediği için, adına eşekler kurban edilir, gemi direklerine heykeli konur, erkeklik organı, nazarlık olarak kullanılırdı. Onun adına düzenlenen festivallerde,genç kızlar başlarına çiçek çelenkleri dolayarak, onun heykeli etrafında danslar ederler; fallusu kırmızıya boyanmış Priapus heykellerine dua etmeden gerdeğe girmezlerdi. Eski Kıbrıs dininde, Afrodit ve Apollon (sonraları Adonis )gibi, Priapus'un da kutsandığı ve fallik imgelere tapınıldığı yönünde, söylentiler vardır. Öte yandan, Anadolu'da bugünkü Erdek Körfezi'nde Priapus diye bir şehir bulunmaktaydı. Priapus adına, " Priape" denilen şiirler yazılır, köy ve şehirlere yakın yerlere, fallusa benzer anıtlar dikilir, genç kızlar, oralara gidip, kısmetlerinin açılması için, dualar ederlerdi. Halikarnas Balıkçısı, bugün Anadolu köyleri etrafında bulunan Kısmet Kayaları'nın ve oralara gidip kısmet için dua etme geleneğinin, Priapus'tan kalma olduğu görüşündedir.

Adamızın mitolojiye bir başka armağanı da işte bu koca falluslu, cüce Priapus'tur. Mitolojinin, en gerip tanrısı olarak bilinir.



ÜÇ YÖRENİN ÖYKÜSÜ

MİTOLOJİNİN BABASI HOMEROS DA MI KIBRISLIYDI?

Bütün bu antik hikayelerin çağımıza ulaşmasına neden olan, ilk çağın en büyük edibi Homeros'un yazdığı destansı eserlerdir. Onun eserlerinde anlattığı efsanelerden, ilk çağ kültürünü öğrenmek bir yana, bu günkü pek çok inancın da zeminini anlayabiliyoruz. Uzun yüzyıllar boyunca onun epik eserleri dilden dile, halktan halka ulaşırken, kendisinin gerçekten yaşamış bir yazar mı olduğu, yoksa bir efsane kahramanı olarak, kendisinin de mi bir söylence olduğuna karar kılınamadı. İlyada'da anlatılan Troya kentinin de aslında bulunmayan bir yer olduğunun sanılması gibi...



TROYA GERÇEKMİŞ


Troya'nın bulunmasının ardından, bu kez de Homeros'un hangi Troya'yı anlattığı tartışıldı bir süre. Zira,üstüste, dokuz kat Troya çıkmıştı ortaya. Bir başka deyişle, dokuz defa yok olup yeniden ayni yerde kurulmuş bir kentti söz konusu olan... Homeros'un anlattığı, bunlardan hangisiydi?

MÖ 9. YY'DA YAŞADI


Bu sorunun yanıtı, ozanın yaşadığı dönemi de aydınlatabilirdi. Arkeolojik araştırmalar, ozanın anlattığı Troya'nın altıncı Troya olduğunu göstermekteydi. Burası, MÖ 12. Yy'da yıkılmıştı ama kentte MÖ 15.yy'a ait, kalıntılar da bulunmaktaydı. Bu bulgu, dört yüzyıl boyunca, burada güçlü bir uygarlığın yaşadığını kanıtlamakla birlikte, Homeros'un da MÖ 12.yy'dan sonra yaşadığını gösteriyordu. Kendisi, MÖ 9. yy'da yaşamıştı. Anlattığı olaylar, kendi dünyaya gelmeden üç asır önce yaşanıp, kulaktan kulağa kendisine kadar gelen şeylerdi. Demek ki, MÖ 9. yy'da, Altıncı Troya yedi yüzyıl önce kurulup, dört asır üstün bir uygarlık yaşadıktan sonra, üç yüzyıl önce ortadan kalkmış bir efsane şehirdi. Homeros'un anlattığı efsaneler, kentin ününün, yüzyıllarca unutulmadığını gösteriyor. Altıncı Troya'da bulunan bulgular, ozanın eserlerinde anlattığı pek çok şeyin, kendi muhayyilesinden değil, gerçeklerden kaynaklandığını da ortaya koymaktaydı. Örneğin kale duvarlarının dışında, hakikaten burada kamp kurulduğunu ispat eden kalıntılar bulunmaktaydı. Kalenin çapı 180 metre kadar olup, Aşil'in Hektor'u üç defa kovalamasını, inanılır kılmaktadır.


Yüklə 0,7 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   40




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin