Dış lastik bak lastik



Yüklə 2,3 Mb.
səhifə21/25
tarix08.04.2018
ölçüsü2,3 Mb.
#47893
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   25

disk atına 194

1982 Anayasası'nın 135. maddesinde öngörülen kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları ile özel hukuka tabi derneklere ilişkin mevzuatta da disiplin cezalan ve bu disiplin cezalanm vermeye yetkili organlar konusunda bazı hükümler düzenlenmiştir. Aynca öğretim kurumlanna ilişkin yasa ve yönetmelikler de öğrenciler için çeşitli disiplin cezalan öngörmüştür. Türkiye'de 1980 sonrası mevzuatı genellikle disiplin suçlan- mn çeşitlerini artıncı ve disiplin cezalarını ağırlaştırıcı bir nitelik taşımaktadır.



disk atma, disk denen yassı bir cismin uzağa atılmasına dayanan alan sporu. Mo-

"Diskobolos", Yunanlı heykelci Myron'un tunç yapıtının mermerden Roma kopyası, İÖ y. 450; Terme Ulusal Müzesi, Roma

Alinari - Art Resource i EB Inc.


dern yarışmalarda diski 2,5 m çapında bir dairenin içinden atniak ve dairenin merkezinden doğru çizilen 4ö"lik bir açı diliminin içine düşürmek gerekmektedir. Eski Yunan şairi Homeros'un yapıtlarında sık sık sözünü ettiği disk atma, eski Olimpiyat Oyunları'nda pentatlon yanşlannda yer alan beş karşılaşmadan biriydi. İÖ 5. yüzyılda Yunanlı heykelci Myron'un yaptığı "Dis- kobolos" adlı heykelde disk atma canlandırmaktadır. Bu heykelin daha sonra yapılmış bir benzeri British Museum'dadır. 1896'da Atina'da Olimpiyat Oyunlan yeniden başlatıldığında disk atma da modern atletizmin bir dalı olarak kabul edildi. Modern diskçiler önceleri disk eski atletlerin disk atışını canlandıran resimlerden esinlenerek benimsenen abartılı bir tarzda ve eğimli bir kaidenin üzerinden atıyorlardı. Bu kaidenin yerini alan, zemin üzerinde işaretlenmiş 2,13 m çapındaki daire, 1912'de genişletilerek bugünkü ölçülerine getirildi.

Modern disk atma tarzı, zarif bir hızlı dönüş hareketine dayanır; atlet daire içinde hızını giderek artıracak biçimde yaklaşık bir buçuk turluk bir dönüş yapar. Böylece disk atma gerçekte fırlatma biçimini alır. Disk atmadaki temel zorluk diskin denetlenme- sindedir; çünkü disk el ve bileğin altında yalnızca merkezkaç kuvveti ve parmak uçla- nndan yapılan hafif bir baskıyla tutulur.

Çapı yaklaşık 219 mm olan modern disklerin merkezdeki kalınlığı 44 mm'dir. Disk tahta ya da benzeri bir maddeden yapılır. Pürüzsüz metalden bir çerçevesi ve her iki yüzüne gömülmüş küçük yuvarlak pirinç plakalan vardır. Ağırlığı 2 kg'den az olmamalıdır. Diskin iki yüzü de kenardan başlayarak merkeze 25 mm uzaklığa kadar düz bir çizgi boyunca incelir. Olimpiyat Oyunla- n'nda dört kez şampiyon olan Alfred Oer- ter (ABD) 1962'de diski 61,10 m uzaklığa fırlatarak, 61 m'yi geçen ilk sporcu olmuştur.



1928'de Olimpiyat Oyunlan kapsamına alman bayanlar pist ve alan yarışmalarında disk atma da yer alır. Bayan yanşmalarında erkeklerin kullandığından biraz daha küçük, 1 kg'lik diskler kullanılır. Liesel Wes- terman (AFC) 1967'de 61,24 m'yle 61 m'yi aşan ilk bayan sporcu olmuştur. Dünya şampiyonları için bak. spor ve oyunlar: sonuçlar (atletizm). Olimpiyat şampiyonları için bak. Olimpiyat Oyunları.

disk kanatlı yarasa, Thyropteridae familyasını oluşturan iki yarasa türünün ortak adı. Familya tek bir cinsi (Thyroptera), bu cins de Orta Amerika ve Güney Amerika' nin kuzeyinde yaşayan iki türü içerir. Yaklaşık 2,5-3 cm'lik kuyruklanyla birlikte uzunlukları 3,5-5 cm, ortalama ağırlıkları 4 gr kadar olan bu küçük, kızılımsı kahverengi yarasalar, başparmaklarının dibinde ve bileklerinde bulunan yuvarlak yastıkçılarla ayırt edilir. Vantuz işlevi gören bu yastık- çıklar ayırt ediür. Vantuz işlevi gören bu yastıkçıklar yarasanın cam gibi düzgün ve kaygan yüzeylere tutunmasını sağlar; tek bir vantuz bile hayvanın tüm ağırlığını taşıyacak kadar güçlüdür. Rulo gibi büktüğü yapraklara tüneyen T. tricolor küçük topluluklar halinde yaşar. Öbür yarasalardan flarklı olarak, disk kanatlı yarasalar baş aşağı tünemez.

disk kayması, disk fitiği olarak da bilinir, omurlar arasındaki diskin çekirdek denen yumuşak ve süngerimsi orta bölümünün, omuriliğe baskı yapacak biçimde dışanya doğru fırlaması. Beşinci ile altıncı ya da altıncı ile yedinci boyun omurları arasındaki diskin kayması kollarda, dördüncü ile beşinci bel omurları ya da beşinci bel omuru ile birinci sağn omuru arasındaki kayma ise belde ve bacaklarda ağrılara yol açar. Disk kayması en çok vücut ağırlığının büyük bölümünü taşıyan bel omurlarında görülür ve bel fıtığı olarak bilinir. Tedavide, durumun ciddiyetine göre yatak istirahati, aspirin ya da benzeri ağrı kesiciler, çekme tedavisi, ortopedik destekleme ve fizik tedavi yeterli olabileceği gibi, ağrılar çok şiddetli olduğunda diskin dışarı taşan bölümünün ameliyatla çıkanlması ve o noktadaki omurların birbirine kaynaştırılması gerekebilir. Ağır olgularda cerrahi girişim yerine, kavunağacının (Carica papaya) özsu- yundan elde edilen ve örselenmiş dokuyu eriterek omurilik üzerindeki basıncı gideren kimopapain adlı enzimin şınngayla verilmesi de yarar sağlayabilir.

diskbalığı, Perciformes takımının Cichli- dae familyasının Symphysodori cinsinden tatlı su balıklarının ortak adı. Basık, disk biçimindeki gövdeleriyle tanınan bu balıkla- nn iki türü (S. discus ve S. aequifasciata) Güney Amerika'daki Amazon Irmağının kollarında yaşar. Diskbalıklannın yavrula- nnı besleme davranışı çok ilgi çekicidir: Erişkinler derilerinin üstünden sümüksü bir madde salgılar, yavrular da bu maddeyi emerek beslenir. Bazı gözlemlere göre, yavrulann bakımını erkek ve dişi sırayla üstlenir. Suyun sıcaklık, oksijen ve ışık gibi niteliklerine çok büyük özen göstermek gerektiğinden, diskbalıklannın akvaryumda yetiştirilmesi güçtür. Buna karşın, mavi ve yeşilin göz alıcı tonlanyla bezenmiş bu balıklar akvaryum meraklılannın gözdele- rindendir.

diskcokey, dİskiokey olarak da bilinir (ingilizce disc ya da disk: "plak" ve jockey: "idare eden"), radyo, televizyon, diskotek ya da dans salonlarında, kaydedilmiş müzik programlarını yöneten kişi. Diskcokey programları genellikle tek bir diskcokeyin plak çalması ve aralarda samimi bir hava içinde doğaçtan söyleşiler yapmasına dayanır.

Bu tür programlar yapma düşüncesi 1930'larda doğdu. Ama Federal Haberleşme Komisyonu'nun (FCC) konuya ilişkin kısıtlayıcı düzenlemeleri bu tür yayınların gelişmesini engelledi. Bazı müzikçi ve sanatçıların plak kapaklarına "Radyo Yayın Hakkı Yoktur" yazılı etiketler koyması da diskcokeyleri kısıtladı. Ama Martin Block' un hazırladığı "Make Believe Ballroom" (Aldatmaca Balo Salonu) bu programların gücünü ortaya koydu; program New York' taki WNEW istasyonunda, Lindberg'in çocuğunu öldürenlere ilişkin dava haberlerinin verildiği ve herkesin yakından izlediği programın aralarında yayımlanıyordu. Ara doldurmak için tasarlanmış olmasına karşın istasyon, binlerce dinleyicinin isteğine uyarak programı dava bittikten sonra da sür^ dürdü. FCC, 1940'ta kurallarını gevşeterek saatte ancak iki kez kaydedilmiş müzik yayını yapılabileceğini belirtti. Aynı yıl mahkemeler de, plaklara konan etiketlerin yasa! açıdan geçerli olmadığına karar verdiler. Bu tarihten sonra diskcokey programla- n giderek yaygınlaştı. II. Dünya Savaşı sonrasında, müzik sanayisini temsil eden Amerikan Besteciler, Yazarlar ve Yayımcılar Derneği (ASCAP) ve Amerikan Müzikçiler Federasyonu'yla başlayan ücret anlaşmazlıkları ile radyo diskco- keyliğinin geleceği tehlikeye girdi. Bu anlaşmazlıklarda ana sorun diskcokeylerin ve kaydedilmiş müziğin gördüğü yaygın ilgi yüzünden sanatçıların canlı gösterilerine talebin azalmasıydı. 1944'te anlaşmazlık çözüme bağlandı ve savaş döneminde, plak yapımında hammadde olarak kullanılan vi- nil ve gomalak üzerine konmuş kısıtlamalar hafifletildi. Böylece II. Dünya Savaşı sonrasında diskcokey programları. ABD'deki birçok radyo istasyonunun ekonomik temelini oluşturdu. 1950'lerde dinleyicilerin diskcokeylere gösterdiği ilgi ve bağlılık önemli ölçüde artmış, diskcokeyin tercihi bir plağın başan- sını belirleyen etken durumuna gelmişti. Bunun üzerine plak şirketleri de, diskcokeyleri kazanmak amacıyla onlara para, senet ve hediye yağdırmaya başladılar. 1959'da açılan federal bir soruşturma ile bu rüşvet uygulaması tüm ülkeye açıklandı. Sonuç olarak pek çok radyo yayıncısı çalı- şanlanna hediye almayı yasakladı. Bütün yayın türleri içinde en ekonomik olması nedeniyle radyodaki diskcokey programları yerini korudu.

Birkaç dans g|§vu dışında televizyondaki diskcokey programları hiçbir zaman radyo- dakiler kadar tutulmadı. Ama 1970'lerde canlı disko dansının ortaya çıkmasıyla diskcokeylere karşı talepte sürekli bir artış gözlenmekteydi.

Türkiye'de diskcokey programlanmn yayını 195Û'lerin sonlannda başladı. Hulki Sa- ner, Oğuzhan Koraltan, Cumhur Alp, Aykut Sporel, Engin Arman, Fecri Ebcioğlu gibi diskcokeyler hafif batı müziğinin Türkiye'de yaygınlaşmasına öncülük ettiler. Bugün en çok tanınan diskcokeyler arasında radyonun yanı sıra, televizyona da programlar hazırlayan İzzet Öz ve Sezen Cumhur Önal sayılabilir.



diskrazit, gümüş antimon (Ag3Sb) yapısında bir sülfür minerali. Gümüş yataklarındadamar minerali olarak bulunan diskrazi- tin en yaygın elde edildiği yerler, Alman- ya'daki Wolfach, Avustralya'daki Broken Hill ve ABD'de Nevada'daki Reese Irmağı yöresidir. Ortorombik sistemde, piramit benzeri kristaller halinde bulunur. Çevre etkisi altında ufalandığında, yerel gümüşle karışmış bir antimon sülfür türü olan pirarji- rite (Ag3SbS3) ya da antimon oksitlerine dönüşür. Ayrıntılı fiziksel özellikleri için, bak. sülfür mineralleri (tablo).

diskriminant, cebirsel bir denklemin katsayılarından hesaplanan ve denklemin çözümlerine ilişkin bilgi veren sayı. ax2+bx+c=0 biçimindeki ikinci dereceden bir denklemin diskriminantı b2- 4ac'dir. Üçüncü dereceden x-+ax2+bx+c=0 denkleminin diskri- minantı ise a2b2+18abc-4b3-4a3c-27c2 biçimindedir. Katsayıları gerçek sayı olan ikinci ya da üçüncü dereceden denklemlerde, denklemin diskriminantı O'dan büyükse yalnızca gerçek kökler, O'a eşitse en az ikisi birbirine eşit yalnızca gerçek kökler ve O'dan küçükse iki sanal kök vardır. İkinci dereceden ax2+bxy+cy2 +dx+ey+f= 0 genel (konik) denkleminin diskriminantı, denklemin özelliğini (elips, hiperbol ya da parabol) tanımlar.

Diferansiyel denklemlerin diskriminantla- n, çözüm kümelerine ilişkin bilgi veren cebirsel denklemler biçimindedir.



ÎHnT >


Dismal Bataklığının ortasında bulunan Drummond Gölü, Virginia

Virginia Department of Conservation and Economic Development


Dismal Bataklığı, büyük dismal batakliGi olarak da bilinir, ABD'de, Kıyı Ovasında, Vitginia'nın güneydoğusunla Kuzey Caroli- na'nın kuzeydoğusunu içine alan bataklık bölge. Norfolk (Virginia) ile Elizabeth kenti (Kuzey Carolina) arasında uzanır. Sık ormanlarla ve yer yer, deniz düzeyinden 3-6 m yükseklikte doğal yükseltilerle kaplıdır. Dismal Bataklık seti olarak da bilinen batı kıyısındaki Pamlico Oluşumu 8 m'ye ulaşan yüksekliğiyle doğal bir sınır oluşturur. Bölgeye Büyük Dismal adını 1728'de burada inceleme yapan Virginia'lı Albay William Byrd verdi. George Washington 1763'te bir arazi ölçüm ve mühendislik şirketine bağlı olarak kanal açma, akaçlama ve ıslah olanaklarını araştırmak üzere burada bir inceleme yaptı. Bu tarihte bataklığın uzunluğu yaklaşık 65 km'ydi ve 5.200 km2'lik bir alanı kaplıyordu. 18. yüzyıl sonlarında 16.000 hektarlık bölümü akaçlandı. Bataklığın bugün kuzeyden güneye uzunluğu yaklaşık 59 km, yüzölçümü ise 1.942 km2'dir. Kerestelik ağaç kesimi ve yangınların yol açtığı yaygın yıkıma karşın, gene de çok miktarda servi, ardıç ve bazı dişbudak türleriyle hanımeli gibi sarmaşıktan barındınr. Bataklıkta Campeptilus principelis adı verilen ağaçkakan türü gibi nadir kuşlar yaşar. Zehirli




yılanlar oldukça çoktur. Balıkçılık ve avcılık yaygındır; özellikle erişilmesi çok güç olan Coldwater Hendeği yakınlannda çok miktarda geyik, ayı, rakun ve opossum bulunur.

Dismal Bataklığı Kanalı (1790-1828) ku- zey-güney doğrultusunda uzanan 35 km uzunluğunda bir kıyı suyoludur; Atlas Okyanusu suyoluna bağlı bir hat olarak, Che- sapeake Körfezini Deep Çayı, Elizabeth Irmağının güney kolu ve Pasquotank Irmağı yoluyla Kuzey Carolina'daki Albemarle Koyuyla birleştirir. Bataklığın ortasında bulunan tatlısu gölü Drummond, 6 km uzunluğundaki Feeder suyoluyla kanalla birleşir. Yaklaşık 6 km çaplı bu göl İrlandalı şair Thomas Moore'un The Lake of Dismal Swamp (Dismal Bataklığı Gölü) adlı şiirine esin kaynağı olmuştur.

dismenore, âdet güçlüğü, âdet agrisi ya da ağrili âdet olarak da bilinir, kadınların aylık âdet kanamalarının başlamasından önce ya da kanama sırasında ağrı duyulması. Dismenorenin, birincil ve ikincil dismenore denen iki ayn tipi vardır. Birincil dismenorede, dölyatağındaki yapısal bir bozukluğu ya da hastalığı gösteren herhangi bir patolojik bulgu yoktur ve aylık kanamalar daha genç kızlıktaki ilk âdetten başlayarak ağrılı olur. Genellikle daha geç bir dönemde ortaya çıkan ikincil dismenore ise, bazen doğuştan da olabilen organik bir bozukluğun belirtisidir. Yakınma konusu olan çoğu kez birincil dismenoredir.

Birincil dismenorede ağrılar âdet kanamasından birkaç gün önce ya da kanamayla birlikte başlar, bazen kanama boyunca sürer. Ağrıların şiddeti, iş görmeyi engelleyecek kadar rahatsız edici ve sürekli kasılmalardan kısa süreli ve yoğun sancılı kramplara kadar değişir. Kann bölgesindeki ağrılar dışında genel belirtileri sinirlilik, yorgunluk, sırt ve baş ağrılan, bacaklarda kasılmalar, sık idrar yapma, bulantı ve kusmadır. Dismenorenin nedenleri konusunda uzmanlar arasında büyük görüş ayrılıkları vardır. Psikolojik etkenler kuşkusuz büyük rol oynar. Ama ağrı duyumu psikolojik değil gerçektir ve kadın her ayın birkaç günü iş göremeyecek kadar güçsüz düşer. Hastala- nn çoğunda dismenore doğumdan sonra geçer; buna karşılık, ruhsal bunalımlar çoğu kez ağrıların şiddetini artırır ve sinirli kadınlarda dismenore olasılığı çok daha yüksektir.

Birincil dismenoreden çok daha ender görülen ikincil dismenorenin nedenleri, üreme organlarında kan akışına engel olan herhangi bir tıkanıklık, sinir dokusunun iltihaplanması ya da yozlaşması, dölyatağı duvarının gelişme bozuklukları, kronik dölyatağı iltihapları, dölyatağını destekleyen kaslann güçsüz düşmesi, polipler ya da urlardır. Ağrı genellikle sinsi ve inatçı urlardan ileri geliyorsa daha keskindir. Tedavide, dismenoreye yol açan bozukluğun düzeltilmesi amaçlanır.

Disney, Walt, asıl adı walter elias disney (d. 5 Aralık 1901, Chicago - ö. 15 Aralık 1966, Los Angeles), ABD'li sinema ve televizyon yapımcısı. Canlandırma sinemasının öncülerinden biri ve Miki Fare (Mic- key Mouse), Vakvak Amca (Donaid Duck) gibi çizgi film kahramanlannın yaratıcısı olarak ünlüdür. 1955'te Los Angeles yakınlarında açılan dev eğlence parkı Disney- land'i tasarlayıp yapımını gerçekleştirmiş, daha sonra da Florida'da Orlando kenti yakınlarında Walt Disney World (Walt Disney Dünyası) adlı aynı fip bir parkın yapımını başlatmıştır.

Çocukluğu ve gençliği. Gezici marangozluk, çiftçilik ve inşaat müteahhitliği yapmış

195 Disney, VValt

Elias Disney ile bir devlet okulunda öğretmen olan Flora Call'un dördüncü oğuluydu. Küçüklüğünde ailesi Missouri'de, Marceli- ne yakınlarında bir çiftliğe taşındı. Okula burada başlayan Disney'in çizgi çizmeye, mumboya ve suluboya resme olan hevesi ve yeteneği kısa sürede ortaya çıktı.

Sık sık iş değiştiren babası bir süre sonra çiftçiliği bıraktı ve aile Missouri'deki Kan- sas kentine taşındı. Burada bir gazetenin dağıtım işini alan baba Disney, yağmur çamur demeden abone evlerini dolaşırken, çocuklarını da kendisine yardım etmeye zorluyordu. Disney sonraları, yaşamındaki pek çok alışkanlık ve saplantının, dağıtım işinde babasıyla birlikte çalıştığı bu zorlu ve rahatsız dönemden kaynaklandığını söyleyecektir. Kansas kentinde geçen yıllarda mektupla karikatür dersleri aldı ve Kansas Sanat Enstitüsü ve Tasarım Okulu'nda derslere girdi.

Ailesi 1917'de Chicago'ya döndü ve Disney, McKinley High School'a girdi. Burada bir yandan okul gazetesi için fotoğraf çekip çizim yapıyor, bir yandan da, ileride bir gazetede karikatürcü olarak iş bulabilmek umuduyla karikatür çizme alıştırmaları yapıyordu. Ama I. Dünya Savaşı'nın çıkmasıyla çalışmaları kesintiye uğradı. Savaşa katıldı ve Amerikan Kızılhaç Örgütü'nde kamyon sürücüsü olarak Almanya ve Fransa'da görev yaptı.

1919'da Kansas kentine döndü. İş buldukça çeşitli stüdyolarda teknik ressam olarak çalıştı, resim çiniledi. Bu stüdyolardan birinde genç sanatçı Ub Ivverks'le tanıştı. Onunla, yaşamı boyunca ortağı ve en yakın danışmanı olan ağabeyi Roy'dan sonra meslek yaşamının en şanslı çalışma arkadaşlığını kurdu.



İlk çizgi filmleri. Durumlarından hoşnut olmayan Disney ve Iwerks, kendilerine küçük bir stüdyo kurdular. Elden düşme bir kamera bularak canlandırma tekniğiyle,




yöredeki sinemalarda gösterilen ve günümüzün televizyon reklam filmlerine benzeyen bir iki dakika uzunluğunda reklam filmleri yapmaya başladılar. Ayrıca "Laugh-O- Grams" adını verdikleri, kısa öykülerden oluşan bir dizi çizgi filmle "Alice in Carto- onland" (Alice Çizgi Film Diyarında) adlı, yedişer dakikalık çizgi filmlerden oluşan bir masal dizisi gerçekleştirdiler. New Yorklu bir film dağıtımcısının kendilerini dolandır- masıyla parasız kalan ve umutsuzluğa kapılan Disney, Los Angeles'a, ağabeyi Roy'un yanına gitti.

Iwerks'ü de birlikte çalışmaya ikna eden Disney, "Alice" dizisine yeniden başladı. Birlikte, Talihli Tavşan Oswald (Osvvald the Rabbit) tipini yarattılar ve film başına 1.500 dolardan bir dağıtım anlaşması yaptılar. Bu, küçük girişimleri için umutlu bir başlangıç oldu. 1927'de, sinemada sesli filmlere geçilmesinden kısa bir süre önce Disney ve Iwerks, neşeli, enerjik ve haylaz bir fare olan ve Miki adını verdikleri yeni kahramanları üzerinde çalışıyorlardı. Aynı yıl ilk sesli film yapıldığında Miki Fare'li iki kısa film tasarlamışlardı. Canlandırma filmindeki ses olanaklarını farkeden Disney, bu iki sessiz filmi bir yana bırakıp hızla, ses ve müzikle donatılmış üçüncü bir Miki Fare filmi yaptı. 1928'de gösterime giren Steam- boat Willie (İstimbot Willie) adlı bu film büyük yankı uyandırdı.

Disney ertesi yıl, The Skeleton Dance

İskelet Dansı) filmiyle "Silly Symphonies"

Sersem Senfoniler) adlı yeni bir diziye başladı. Bu filmde mezardan çıkan bir iskelet Saint-Saens'ın Danse macabre'ı (iÖlüm Dansı) eşliğinde kaba ve gürültülü biçimde dans ediyordu. Büyük bir başarıyla başlayan dizi, karmaşık çizim ve teknik çalışmalarının maliyetleri yükseltmesiyle tehlikeye girdi.

Miki Fare ve kız arkadaşı Mini ise (Min- nie) giderek daha büyük ilgi görüyordu. Konuşan, yetenekli, insan özellikleri taşıyan küçük yaratıklar halkın hoşuna gitmişti. (Disney Miki'yi kendisi seslendiriyordu.) Bu yoğun ilgi, Plüto (Pluto) ve Gufi (Goofy) adlı köpekler Vakvak Amca gibi başka hayvan tiplerinin yaratılmasına yol açtı. Disney 1933'te The Three Little Pigs (Üç Küçük Domuz) adlı kısa filmi yaptı. Bu film Büyük Bunalım'ın tam ortasında ülkede fırtınalar yarattı. Öfkeli, esip savuran, teh- ditkâr kurda karşı sıkı bir biçimde çalışıp ısrarla kendi tuğla evini yapan küçük bir domuzu anlatan masalı ele alışıyla, ekonomik çöküntü karşısında gereksinme duyulan dayanma gücüne katkısı oldu. Filmin şarkıları da çekilen sıkıntıları neşeli bir üslupla alaya alıyordu. 1930'ların başla.ında, ekonomik sıkıntının en yoğun olduğu günlerde Disney, kendisini ve filmlerini bütün dünyaya sevdirmeyi başardı ve Büyük Buna- lım'a karşın para kazanmaya başladı.

Disney, canlandırma alanına ardı ardına getirdiği yenilikler ve yaptığı katkılarla 1930'lar boyunca gelişmesini sürdürdü. Yaratıcı gençlerden oluşan bir kadro kurmuş, başına Iwerks'ü getirmişti. "Silly Symphonies" dizisinden Flowers and Trees'le (1932; Çiçekler ve Ağaçlar) ilk renkli filmini yaptı. Zaman zaman, The Grasshopper and the Ants (1934; Çekirge ile Karıncalar) ve The Tortoise and the Hare (1935; Kaplumbağa ile Tavşan) gibi filmlerde öteki hayvan kahramanları da kullanıyordu. Roy, Miki Fare ve Vakvak Amca filmlerinin yanında koşullu olarak çeşitli eşya ve oyuncak satışını gerçekleştirerek şirkete büyük kârlar sağladı.


Disney Company 196



Uzun metrajlı çizgi filmleri. Disney, bulunduğu yerle yetinen biri değildi. Uzun süredir kısa filmlere ek olarak uzun metrajlı canlandırma filmleri yapmayı da düşünüyordu. 1935'te klasik masal uyarlaması Snow White and the Seven Dwarfs (1937; Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler) üzerine çalışmaya başladı. Bu tasarı stüdyodaki yaratıcı ve teknik yetenekler arasında büyük bir düzenleme ve eşgüdüm çalışması gerektiriyordu. Disney'in, bu tür bir işin gerektirdiği eşsiz bir yeteneği vardı. Zaten filmlerinin yapımının bütün aşamalarıyla etkin biçimde ilgilenir, ama işin sanatsal yanıyla uğraşmaktan çok, eşgüdümü sağlar ve son karar organı işlevi görürdü. Pamuk Prenses eğlenceli ve duygusal bir aşk öyküsü olarak eleştirmenlerle izleyicilerin övgüsünü topladı. Pamuk Prenses, Prens ve Kötü Kraliçe tiplerinde insan figürlerinin canlandırılması ve Yedi Cüceler'de karikatür insan figürlerinin yaratılmasıyla Disney, kısa filmlerin içerik ve tekniğinden uzaklaşıyor, böylece sinemasının niteliğinde önemli bir geçişi gerçekleştiriyordu. İnsan özellikleri kattığı küçük hayvanlarıyla bir süre daha kısa filmler yapmayı sürdürürken, bir yandan da uzun metrajlı çeşitli eğlence filmleri çekmeye başladı.

Pamuk Prenses'i üç yıl sonra Pinocchio (1940; Pinokyo) ve uçabilen bir filin öyküsü olan Dumbo (1941; Uçan Fil Dumbo) gibi öteki uzun metrajlı çocuk klasikleri izledi. Disney bu arada bütünüyle olağandışı ve ilginç bir film yaptı. Çok bölümlü ve stilize Fantasia (1940; Fantazya) filminde çizgi figürler ve renkli desenler, J. S. Bach, Stravinski, Paul Dukas, Çaykovski, Beethoven, Mussorgski, Schubert gibi bestecilerin müzikleriyle hareket ediyordu.

Ama bu tür iddialı projelerde, müzik eleştirmenleri ve aydınlar Disney'in beğenisini ve sanatsal yeteneklerini sorgulamaya başladılar. Onu ticari açıdan fırsatçılık yaptığı ve sanatsal eğretilemeleri birbirine karıştırdığı gerekçesiyle eleştirdiler. Disney bu suçlamalardan fazla rahatsızlık duymadı. 1940'ta şirketini California'nm Burbank kentindeki yeni bir stüdyoya taşıdı. Ertesi yıl personeli greve gitti. Disney ve Roy bu duruma dayandılar, ama Disney'in, yanında çalışan sanatçılara dostça davrandığı ve cömert olduğu yolundaki imaj sarsıldı.



Başlıca filmleri ve televizyon yapımları. Disney stüdyosu II. Dünya Savaşı sırasında ordu ve federal hükümet için birçok iş yaptı ve bu arada da canlandırmayla gerçek görüntüleri birleştirme yöntemlerini yetkin- leştirdi. Disney bu karma tekniklerle pek çok film yaptı. Bunlar arasında The Reluc- tant Dragon (1941; Gönülsüz Ejder), Salu- dos Amigos (1942; Selam Dostlar), The Three Caballeros (1944; Renkli Mucizeler), Make Mine Music (1946; Renkli Besteler) ve Song of the South (1946; Güney'in Şarkısı) sayılabilir.

.Disney stüdyoları artık büyük bir işletme haline gelmiş, değişik türde ve çok sayıda eğlence filmi yapmaya başlamıştı. Disney'in "True-Life Adventures" (Gerçek Yaşamdan Serüvenler) adlı çok sevilen dizisinde gerçek doğa filmleri kullanılıyordu; ama bunlar öylesine yanıltıcı biçimde kurgulanmıştı ki, belgesel olmaktan çok, Disney'in fanteziye olan eğilimini sergiliyordu. Bunlar arasında Seal Island (1948; Fok Adası), Beaver Valley (1950; Kunduz Vadisi) ve The Living Desert (1953; Yaşayan Çöl) gibi filmler sayılabilir. Disney ayrıca oyunculu filmler yapmaya da yöneldi. Cinderella (1950; Külkedisi), Alice in Wonderland (1951; Alice Harikalar Diyarında) ve Peter Pan (1953; Peter Pan) gibi uzun metrajlı canlandırma filmleri, The Parent Trap (1961) ve The Absent-Minded Professor (1961; Dalgın Profesör) gibi küçük bütçeli, oyunculu filmler yaptı. Disney stüdyosu, televizyonun popüler bir eğlence aracı olarak taşıdığı potansiyeli önceden gören ve doğrudan televizyon için film yapan ilk stüdyolardandı. Zorro ve Davy Crockett dizileri çocuklar arasında çok büyük ilgi gördü. Bunlarla bağlantılı olarak rakun postundan yapılma kuyruklu şapka, boynuzdan barutluk ve Zorro pelerini gibi şeylerin satışıyla şirkete ek kârlar sağlandı. W alt Disney's Wonderful World of



Color (Walt Disney'in Harika Dünyası) değişmeyen televizyon yapımlarından biri oldu. Disney, öykülü film yapımcısı olarak mesleğinin doruğuna 1964'te Mary Pop- pins'le (Gökten inen Melek) ulaştı. Pamela L. Travers'ın bu sevilen çocuk öyküsünün uyarlaması bütün dünyada övgü topladı. Disneyland. Bu arada Disney daha 1950'lerin başlarında, Los Angeles yakınlarında büyük bir eğlence parkı kurmak üzere planlar yapmaya başlamıştı. 1955'te Disneyland açıldığında, Disney'deki geçmişe ve fanteziye düşkünlüğün parkın tasarımına ve yapımına açıkça yansıdığı görülüyordu. Park kısa sürede dünyanın dört köşesinden gelen turistlerin gezmeden geçemediği yerlerden biri oldu. Disney öldüğünde Flori- da'da yapımı süren ikinci park 1971'de açıldı. Bunu Tokyo'daki Disneyland izledi. 1992'de de Euro Disney adıyla Paris'te dördüncü park açıldı.

Değerlendirme. Disney'in yaratıcılığı, enerjisi, düş gücüne dayanan mizahı ve halkın beğenisine uyum sağlama yeteneği, dünyanın her yanındaki "her yaştan çocuklar" için geliştirdiği eğlencelerin esin kaynağı olmuştur. O, toplumun hemen her kesimi için eğlence üreten bir yaratıcı ve ürünlerinin çok usta bir satıcısı olarak elde ettikleri açısından, başarılı bir sanayiciyle karşılaştırıİabilir. Ama son yıllarında Disney ve yapıtları konusundaki değerlendirmeler önemli ölçüde değişmiş, bazılarınca onun muhafazakâr siyasal görüşleri kadar beğenisi de eleştirilmiştir. Sosyal bilimciler ve eğitimciler Disney filmlerinin, estetik açıdan kaba yanlarının yanı sıra pek çoğundaki şiddet, vahşet ve sadizm öğelerine de karşı çıkmışlardır. Disneyland de birçokla- rınca bir "eğlence süpermarketi" olarak nitelenmiştir.

Disney Company, tam adı walt disney company, eskiden (1929-86) vvalt disney productions, çocuklara yönelik eğlence hizmetleri sunan ve kendi alanında en büyük üne ulaşan ABD şirketi. Merkezi California eyaletindeki Burbank'tedir. Canlandırma sinemasının öncülerinden olan Walt Disney ile işadamı olan ağabeyi Roy tarafından 1929'da Walt Disney Productions adıyla kuruldu. Şirketin temelini oluşturan iki kardeşe ait stüdyoda bir süreden beri canlandırma tekniğiyle çizgi filmler yapılıyordu. Miki Fare, Mini, Vakvak Amca, Plüto ve Gufi gibi Disney çizgi film kahramanları 1930'larda ABD'de halktan yoğun ilgi gördü. Bu başarı üzerine şirket ilk uzun metrajlı canlandırma filmi olan Snow White and Seven Dwarfs (1937; Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler) gibi büyük bir projeyi gerçekleştirdi. Pamuk Prenses'i günümüzde canlandırma sinemasının klasikleri arasında sayılan uzun metrajlı bir dizi film daha izledi.

Canlandırma tekniği için gerekli işgücü maliyetinin yükseldiği 1940'larda uzun metrajlı canlandırma filmlerinin yapımı çok pahalıya çıkmaya başlayınca, şirket, doğa belgeselleri, canlandırmayla gerçek görüntülerin birleştirildiği filmler, ayrıca televizyon için kısa çizgi filmler ve gerçek görüntülere dayalı programlar yapmaya yöneldi. Şirketin girişimiyle 1955'te California eyaletindeki Anaheim'da dünyanın en ünlü eğlence parkı olarak kabul edilen Disneyland açıldı. Yaklaşık 30 hektarlık bir alanı kaplayan Disneyland'de belirli temalara göre düzenlenmiş çeşitli bölümler vardır. Daha büyük olan ikinci eğlence parkı 1971'de Walt Disney World adıyla Florida'nın Orlan- do kenti yakınlarında açıldı. Experimen- tal Prototype Community of Tomorrovv (EPCOT) Center (Geleceğin Örnek Topluluğu Deneysel Merkezi) ve Magic Kingdom(Büyülü Krallık) parklanyla tanınan Walt Disney World'de oteller, tatil merkezleri, spor ve dinlence tesisleri de vardır.

Walt Disney'in 1966'daki ölümüyle en büyük yaratıcısından yoksun kalan şirket bir gerileme sürecine girdi. Ama 1980'lerde yeni bir yönetim altında toparlanmayı başardı. Özellikle film üretim birimi ABD'de- ki en başarılı yapımcılar arasına girdi. Bir Japon şirketi 1983'te Disney Company'ye imtiyaz payı ödeyerek Tokyo yakınlarında Tokyo Disneyland adlı parkı açtı. Disney Company'nin girişimiyle Paris yakınlarında kurulan Euro Disney ise Nisan 1992'de açıldı.

disodil, kâgrr kömür olarak da bilinir, grimsi ile sarı arasında değişen renklerde, ince katmanlar halinde bulunan esnek kömür. Hayvan kalıntılarından oluşan disodil, torbanit (alga kömürü) ile kanel kömürü arasında tipik bir geçiş durumudur. Bileşimi, petrol şeyllerinde olduğu gibi oksijen, kükürt ve azotun bazı organik bileşikleri ile katı hidrokarbonların karmaşık karışımlarını içerir. En yaygın elde edildiği yerler Brezilya, Almanya, İtalya ve Çekoslovakya'dır.

disotonomi bak. Riley-Day sendromu

disparöni, aGrili cinsel birleşme olarak da bilinir, kadında cinsel birleşmenin, organik ya da ruhsal nedenlerle ağrılı ve güç olması. Ayrıca bak. cinsel işlev bozukluğu.

dispeç, müşterek avarya hesaplaşmasını saptayan belge ya da rapor. Türk Ticaret Kanunu (TTK) dispeçin varma yerinde, eğer buraya varıiamazsa yolculuğun bittiği Umanda hükümetin atadığı dispeççiler, bunlar yoksa mahkemenin atayacağı kişilerce yapılacağını belirtmiş, gemi ve yükle ilgili kimselerin de birlikte dispeççi seçebileceğini hükme bağlamıştır (m. 1207, 1208). Türkiye'de hükümetçe atanmış dispeççiler olmadığından, uygulamada dispeççiyi taraflar seçmektedir. Kaptan, dispeçi yaptırmakla yükümlüdür. Dispeççinin olayı müşterek avarya saymaması durumunda, ilgililer ve sigortacı mahkemeye başvurabilir. York- Anvers Kurallan'na göre müşterek avarya hesaplaşmasında zarar ve masraflar, gara- meye katılma borçlan yolculuğun bittiği zaman ve yerdeki değerlere göre saptanır. Dispeçin birinci bölümünde gemi jurnali ve deniz raporuna dayanılarak müşterek avarya olayı anlatılır, ikinci bölümde müşterek avarya hareketinin doğrudan sonucu olan zarar ve masraflar saptanır (alacaklı masa). Üçüncü bölümde borçlu masa yer alır. Dördüncü ve son bölümde ise alacaklı masanın borçlu masaya bölünmesi sonucunda müşterek avarya garamesine katılma oranı bulunur.

Dispeç ticaret mahkemesince onaylandıktan sonra yürürlüğe girer. İlgililer ve sigortacılar mahkemeden onay isteyebilecekleri gibi, avaryanın türüne ya da hesaplarına itiraz da edebilirler. İtirazlann çözümü TTK'nm 1210. maddesinde düzenlenmiştir. Dispeçin onaylanmasına ilişkin ilam, onay istemi üzerine duruşmaya usulüne göre çağnlmamış ilgililer aleyhine hiçbir sonuç doğurmaz.



dispepsi bak. sindirim güçlüğü

dispersiyon (fizikte) bak. aynlım

displazi, vücuttaki bir organ ya da dokunun oluşum bozukluğu; bu terim daha çok kemiklerdeki oluşum bozuklukları için kullanılır. İnsandaki displazilerin çoğu, her biri özel bir adla anılan, yeterince tanımlanabilmiş hastalıklardır.

Ellis-van Creveld sendromu olarak da bilinen kondroektodermal displazi, çok ender görülen ve eşey kromozomları dışındaki çekinik genlerle taşınan kalıtsal ve doğuştan olma bir bozukluktur. Hastalarda, erken ölüme yol açabilen yapısal kalp bozuklukla- n, cücelik, çoğu kez bacaklarda çarpıklık ve el kemiklerinde kaynaşma görülür. Bu has- talann parmaklan sayıca fazla, diş ve tırnak gelişimi kusurludur. Hastalığın görülme sıklığı, Pennsylvania'da yaşayan Amish'ler arasında binde 5 gibi bir oranla doruğa ulaşır.

Engelmann sendromu olarak bilinen ilerleyici kemik gövdesi (diyafiz) displazisi, ender görülen kalıtsal (çekinik otozom genler) bir bozukluktur. Çocukluk çağında başlayan hastalıkta uzun kemiklerin gövdesi ve kafatasının tepesi kalınlaşır; hasta ağrı duymaz, ama boyu normal ölçüleri aşar, kaslan güçsüzdür, çabuk yorulur, yürüyüşü gergin ve paytaktır.

Daha sık görülen kemik ucu (epifiz) dis- plazisinde, çocukluk çağında uzun kemiklerin ucundaki büyüme ve kemikleşme çok gecikir; bu gecikmenin doğal sonucu olan cücelik bazen yalnız bacaklarla sınırlı kalır. Orta yaşlarda genellikle doku yozlaşmasına bağlı eklem hastalıklan ortaya çıkarsa da, hastalarda başka bir rahatsızlık görülmez.

Noktalı kemik ucu displazisi çok ender bir bozukluktur; nedeni bilinmeyen bu hastalıkta, yenidoğanm kemik ucu kıkırdaklarında saydam olmayan madde noktacıklan görülür. Bebeklerin çoğu bir yaşına gelmeden ölür; yaşayanlarda da cücelik, zekâ geriliği ve doğuştan katarakt gelişir.

Metafiz displazisi de çok seyrek görülen, kalıtsal bir bozukluktur. Hastalarda, uzun kemiklerin gövdelerinin kabuk bölgesinin çok ince ve kınlmaya yatkın olmasından başka bir bozukluk görülmeyebilir.

Kalça displazisi köpeklerde, özellikle Alman çoban köpeği, ingiliz çoban köpeği ve senbernar gibi iri köpeklerde çok sık görülen kalıtsal bir oluşum bozukluğudur. Uyluk kemiğinin başı ile kalça kemiğinin yerleştiği çukurda yapısal bozukluklar görülebilir.

dispne bak. soluk darlığı

disprosyum (Dy), periyodik tablonun Illb grubundaki azrak toprak metalleri dizisinden kimyasal element. Oldukça sert ve çok tepkin bir metal olan disprosyum, hava ve suyla kolayca yükseltgenir. Erime noktasının yüksek olması ve nötron soğurma özelliği, bu elementin nükleer reaktörlerde- ki denetim çubuklarında kullanılmasına olanak verir. Bileşikleri de petrol antma sanayisinde katalizör, bazı elektronik donanımların bileşeni ve fosfonşıma etkinleştiri- cisi olarak kullanılır.

Disprosyumu 1886'da P.-E. Lecoq de Bo- isbaudran, holmiyum ve öbür ağır azrak toprak metalleriyle bileşik halde buldu; 1906'da Georges Urbain elementi oldukça katışıksız biçimde ayırmayı başardı. Disprosyumun bazı önemli mineral kaynaklan ksenotim, öksenit ve monazittir; ayrıca çekirdek bölünmesi (fisyon) ürünlerinde de bu elemente rastlanır. Sanayide ayırma için iyon değişimi yöntemlerine başvurulur. Susuz halojenürlerin, alkali ya da toprak alkali metallerle ısıl yoldan indirgenmesiyle elde edilen metal haldeki disprosyum, oda sıcaklığında, yakın birleşmiş heksagonal yapıda kristalleşir: -168°C'nin altında ferro- magnetiktir, çok düşük sıcaklıklarda üstün- iletken olur. Kütle sayıları 156, 158, 160, 161, 162, 163 ve 164 olan doğal izotoplarının tümü kararlıdır; bu izotoplardan son dördü, doğal disprosyumun yaklaşık yüzde 98'ini oluşturur.



Yüklə 2,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   25




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin