ÇATIŞMA BÖLGESİNDE YAŞAYAN ÇOCUKLARIN EĞİTİM HAKKININ ENGELLENMESİ
Bilindiği üzere 7 Haziran seçim sonuçlarını hazmedemeyen AKP, 1 Kasım seçimlerinden iktidarını güçlendirerek çıkmak için her türlü şiddet politikasına başvurmuştur. Eğitim hizmeti de AKP’nin söz konusu politikalarından büyük yaralar almıştır. Önce, turizme katkı sağlamak iddiasıyla okulların açılışı ertelenerek eğitim öğretim için uygun ortamın oluşturulmasından vazgeçilmiş, sonrasında ise öğretmenler, olmayan hizmet içi eğitimlere çağrılarak okulların boşaltılması sağlanmıştır. Bu süreç zarfında binlerce öğrencinin eğitim hakkı, doğrudan Milli Eğitim Bakanlığı eliyle gasp edilmiştir. Binlerce öğretmen ise öğrencilerinden zorla koparılmıştır.
TİHV raporlarına göre, 16 Ağustos 2015- 20 Nisan 2016 arasında 1 şehir merkezi ve 7 şehrin 22 ilçesinde onlarca mahalleyi kapsayacak şekilde en az 65 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği il ve ilçelerde, 2015-2016 eğitim öğretim yılının başından itibaren eğitim hizmeti durmuştur. Nusaybin’de 32 bin, Derik’te 7 bin, Dargeçit’te 17 bin, Cizre’de 41 bin, Silopi’de 39 bin, Şırnak merkezde 40 bin, İdil’de 24 bin, Sur’da 30 bin, Silvan’da 28 bin ve Yüksekova’da 33 bin, toplamda yaklaşık olarak 300 bin öğrencinin eğitime erişim hakkı doğrudan ortadan kalkmıştır. Eğitim öğretime öngörülemez ve süresiz şekilde ara verilmesi; başta anayasa olmak üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nden kaynaklanan yükümlülüklere temelden aykırıdır ve ilgili mevzuat hükümlerinin açıkça ihlali anlamına gelmektedir.
Sokağa çıkma yasağı ilan edilen ilçe ve illerde; okula devam oranları ve okula devam edemeyen veya sınavlarına giremeyen çocuk sayıları, gözaltına alınan, tutuklanan çocukların sayıları, göçe maruz kalan çocuk sayısı tespit dahi edilememiştir. Sokağa çıkma yasağı ilan edilen yerlerde çocukların eğitim haklarının ellerinden alınması ve telafisi imkânsız mağduriyetler yaşamalarının yanı sıra özellikle Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı’na (TEOG) giren 8’inci sınıf öğrencileri ile Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ve Lisans Yerleştirme Sınavı’na (LYS) başvuran öğrenciler yeni bir eşitsizlik ve ayrımcılık ile karşılaşmıştır. Nusaybin, Dargeçit, Derik, Şırnak Merkez, Cizre, Silopi, İdil, Sur, Silvan ve Yüksekova’da 8’inci sınıfa kayıtlı olan yaklaşık 20 bin öğrenci ile bu ilçelerde YGS ve LYS sınavına başvuran yaklaşık 13 bin öğrencinin haklarını gözeten hiçbir adım atılmamıştır.
Şubelerimizden edindiğimiz bilgilere göre; hukuksuz bir şekilde sokağa çıkma yasağı ilan edilen il ve ilçelerdeki tablo da şu şekildedir:
Sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı Diyarbakır / Sur ilçe merkezindeki 15 okul, 7 bin 450 öğrenci ve 300 öğretmen yaşananlardan birinci derecede etkilenerek, eğitim öğretimin dışında kalmıştır. Söz konusu 15 okulun 8’i yıkılmış, geriye kalanlara ise askeri yığınak yapılarak okullar karargâha dönüştürülmüştür. Öğrencilerin yaşam hakkının ihlal edildiği bir ortamda, Milli Eğitim Bakanlığı göstermelik uygulamalara başvurarak 5 okulu birleştirmiş ve öğrencilere taşımalı sistemle eğitim öğretim hizmeti sunmuştur. Ancak bu okullarda öğrencilerin %10 ile 15’i eğitimlerine devam edebilmiştir.
Şırnak/Cizre’de ise 600 öğrencinin öğrenim gördüğü Cizre Endüstri Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, emniyet amirliğine dönüştürülmüş, bin 200 öğrencinin öğrenim gördüğü İsmail Ebul İz Ortaokulu karakola dönüştürülmüştür. İmam Hatip Lisesi pansiyonuna ise özel harekat timleri yerleşmiştir. Yine 714 öğrencinin hizmet aldığı Atatürk Anadolu Lisesi pansiyonuna da özel harekat timleri yerleşmiştir. İstiklal Ortaokulu ise kapatılmış ve öğrencileri Nuh Nebi İlkokulu’na yönlendirilmiştir.
Şırnak/İdil’de ise 4 okulda [Cumhuriyet İlkokulu – Ortaokulu, Bener Cordan İlkokulu-Ortaokulu, İdil Anadolu Lisesi, Atatürk Ortaokulu] eğitim öğretim durmuştur. Bu ilçede 103 öğrencisi olan Zübeyde Hanım Anaokulu ile 320 öğrencisi olan Atatürk İlkokulu karakola dönüştürülmüştür.
Şırnak/Silopi’de ise 790 öğrencisi olan Cumhuriyet İlkokulu, 900 öğrencisi olan 23 Nisan Ortaokulu, 280 öğrencisi olan Senan İdin Anadolu Lisesi ve 100 öğrencisi olan Sevgiyolu Anaokulu kapatılmıştır. 1300 öğrencisi olan Cumhuriyet Ortaokulu, 202 öğrencisi olan Yavuz Selim İlkokulu, 600 öğrencisi olan Fatih İlkokulu, 810 öğrencisi olan Sevgi İlkokulu ve 280 öğrencisi olan Senan İdin Anadolu Lisesi pansiyonu karakola dönüştürülmüştür.
41 bin 127 öğrencinin eğitim öğrenim gördüğü Şırnak/Cizre’de sokağa çıkma yasağı süresince sadece 950 öğrenci telafi eğitimi görmüştür. Şırnak/Silopi’de sokağa çıkma yasağı kalktıktan sonra haftanın 6 günü, öğrencilere bulundukları okullarda telafi eğitimi verilmektedir. Şırnak’ın Şenoba ve Kumçatı beldelerinde ise yaklaşık 800 kadar 8. sınıf öğrencisine yatılı bölge okullarında telafi eğitimi verilmektedir. Geri kalan öğrenciler ise gittikleri yerlerde misafir öğrenci olarak okullara gitmektedirler. İdil’deki öğrenciler de çevre köylerdeki ve Mardin ilçelerindeki okullarda misafir öğrenci olarak eğitimlerine devam etmektedirler.
Toplam 100 okulun bulunduğu, bin 330 öğretmenin görev yaptığı ve 32 bin öğrencinin öğrenim gördüğü Mardin’in Nusaybin ilçesinde ise 11 okul kullanılamaz hale gelmiş ve 6 okul da karakola dönüştürülmüştür. Yine Mardin/Derik’te 2 okul, Mardin/Dargeçit’te ise 3 okul kullanılamaz hale gelmiştir.
Hak ihlallerinin yoğun olarak yaşandığı, çocukların hayatlarını kaybettiği bir ortamda dönemin Milli Eğitim Bakanı çocukların sorunlarını görmemiştir. Savaş travması yaşayan çocuklara o dönem içerisinde hiçbir psikolojik destek sunulmamıştır. Altyapısı hazırlanmadan, psikolojik destek sunulmadan çocuklar farklı okullara gönderilerek sorumluluktan kurtulmaya çalışılmış, çocuklar ve okullar kendi kaderine terk edilmiştir.
SONUÇ
Eğitimde 4+4+4 dayatması sonrasında okullarda yaşanan ve giderek derinleşen sorunları, acil çözüm bekleyen okula başlama yaşına ilişkin gelişmeleri, kalabalık sınıfları, okullarda yeterli altyapının olmamasını, fiziki donanım eksikliklerini, kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitimin önündeki engelleri, eğitim sisteminde yıllardır çözüm bekleyen sorunlardan ayrı ve bağımsız değerlendirmek mümkün değildir.
AKP iktidarı ve Milli Eğitim Bakanlığı eğitimdeki çürümenin ve mevcut karanlık tablonun öncelikli sorumlusudur. MEB, yıllardır yaptığı değişikliklerle eğitim sistemini yap-boz tahtasına çevirmiş, öğrenci ve velilerin kafasını karıştırmak dışında eğitimde somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirememiştir. Öğrencileri yarış atı gibi sınavdan sınava koşturan bir eğitim sisteminin, hangi model benimsenirse benimsensin, ne kadar başarılı olacağı tartışmalıdır.
Milli Eğitim Bakanlığı’na çağrımız tüm toplumun ve öğrencilerin geleceğini doğrudan olumsuz etkileyecek politika ve uygulamalara derhal son verilmesidir. Bunun için öncelikle hiçbir öğrencinin not ya da sınav baskısı altında kalmadan, kendi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda, hangi alanda okuyacağına kendisinin karar vereceği bir eğitim sistemi oluşturulmalıdır.
Okul öncesi eğitimden başlayarak eğitim yatırımlarına, ders kitaplarının hazırlanmasından eğitim yöneticilerinin belirlenmesine; sınıf mevcutlarından eğitimin laik, bilimsel ilkeler doğrultusunda verilmesine, demokratik ve kamusal yönünün geliştirilmesine özen gösterilmelidir. Derslik, okul, öğretmen açıklarından eğitimin genel bütçe içindeki payına kadar, eğitimin hemen her alanında köklü bir değişime gereksinim vardır. Kamusal, parasız, demokratik, nitelikli, bilimsel ve anadilinde eğitimin önündeki engellerin kaldırılması için somut adımlar atılmalı, eğitimi ticarileştirme ve dinselleştirme adımlarına derhal son verilmelidir.
Dostları ilə paylaş: |