EğİTİm sen
Eylem amaç değil, bir hak alma aracıdır
Yüklə 2,07 Mb.
|
Eylem amaç değil, bir hak alma aracıdır. Eylemsizliği savunmamakta ama sık sık, birbirini tekrar eden eylemlere karşı çıkmaktadır. Her sorunun sokakta çözüleceğini savunan anlayışlara karşıdır. Büyük eylem kararları alırken (işbırakma, grev) tepeden inme değil, işyerlerinde tartıştırılıp oylanarak alması gerektiğini savunmaktadır. Sınıf ve kitle sendikacılığını savunmaktadır. Bürokratik değil, demokratik merkeziyetçiliği savunmaktadır. Bilimsel, demokratik, laik, katılımcı, fırsat eşitliği temeline dayalı, parasız bir eğitimden yanayız. Sendikal örgütlülükle ekonomik, demokratik, siyasi, özlük ve mesleki haklarımızı kazanacağına inanmaktadır. Sendikanın kitlesi ile yönetim arasında benzerlik olması gerektiğini savunmaktadır. ÖDP Merkez Yürütme Kuruluna Aşağıda size sunduğum bilgiler KESK genel kurulunun organ seçimlerine ilişkin boyutudur. Ben konfederasyon genel başkanı olarak örgütün işyerlerinden başlayan ve KESK genel kuruluna kadar uzanan seçim sürecinde KESK' un ihtiyaç duyduğu seçime ilişkin sendikal politikaların belirlenmesi dışında doğrudan seçme ve seçilme ilişkilerine taraf olmadım. Zaman zaman DSD ile diğer gruplar arasında ortaya çıkan çelişkilerin çözümünde ya da DSD içerisinde kişiler arasındaki sorunlarda yürütmenin bilgisi dahilinde çözümleyici yapıcı rol aldım. KESK gerel kurul sürecinde de tüzel kişiliğin yapması gereken hazırlıkların tamamlanmasında yoğunlaştım. KESK'in kuruluşundan 3. Genel kurula kadar geçen 5 yıllık süre içerisinde yapılan seçimlerde arkadaşlarıma başkanlık değişiminin gerekliliğini rahatlıkla bana söyleyebileceklerini ve bundan demokratik kültür geleneklerinin yerleşmesine katkı sunması açısından mutlu olacağımı ifade ettim. Çünkü benim için asıl olan kurumun kendisidir. Kurucu başkan olarak yoğun emek verdiğim KESK'in gelişiminin önünde kendim dahil kimsenin set olamayacağını bilinci içerisinde sorumluluk duydum. Bu nedenle KESK yönetim organlarının seçiminde kendimin değişim ihtiyacında kolaylaştırıcı, rahatlatıcı, problem yaratmayan pozisyonlara açık oldum. Kolaylaştırıcı oldum. 3. olağan genel kurula giderken başta DSD olmak üzere tüm grupların ve sendikalarımızın KESK kurumlaşmasında alması gereken yolun olduğu 2001 yılının emekçiler açısından zorlu geçeceği vb. gerekçelerle bir dönem daha görevi sürdürmem noktasında yoğun basınç yapıldı. Bu istek Türkiye sendikal hareketinin geleceğine sorumluluk duyan sendikacılardan ve kalıcı ilişkiler için yönetim istikrarına önem veren uluslar arası sendikal hareket tarafından ifade edildi. Sanıyorum devrimci-demokrat kamuoyunun beklentisi de bu doğrultudadır. Hatta ben kendi iç hesaplaşmamda zorlu bir süreçte yıpranmamak için görevi bıraktı eleştirilerinin ve değerlendirmelerinin dahi olabileceğini düşündüm. Bu nedenle bu genel istekle DSD iradesi bütünleştiğinde bir dönem daha görevi götürmem gerektiği kanaatına vardım. Ancak benim bilgimin ve irademin dışında ve bana kapalı kalarak ve çok özel dar çerçevede tutularak başka çözümlerin yapıldığını kongrenin ikinci gününde öğrendim. Kongrenin 2. Gününde verilen öğle yemeği arasında Alper, Sami, Zübeyde' nin daveti üzerine yemeğe gittik. Yemekte tüzük değişikliklerini,grup ittifaklarını görüştük. Bu arada ben onlara KESK yürütmesinin ve genel yönetim kurulunun yapılanması üzerine düşüncelerini sordum. Alper Ataman Oğuz dışında bende dahil tüm MYK üyelerinin geri çekilmesi gerektiğini çünkü üzerimizde eleştiriler olduğunu ve bunun siyasi bir karar olduğunu ifade etti diğerleri de bunu onayladı. Alper'e gruptan gelen eleştirilerin ne olduğunu sordum. "sendikal temsiliyetim güçlü ancak siyasi temsiliyette zaaflı olduğumu ve sık sık alkol aldığımı söyledi" Ben bu konularla ilgili olarak herhangi bir yorumda bulunmadım. Ancak sonradan öğrendim ki Genel kurullun 1. Gününde öğleden sonra genel kurul sürerken divandaki görevli arkadaş dahil 22 DSD' linin özel bir toplantı yaparak bu kararı aldıklarını tebliğ için ise Alper'i görevlendirdiklerini öğrendim. Alper'e bunu sorduğumda doğruladı. Bu 22 kişinin ortak özelliklerinden biride parti kurulmadan önce benimde savunduğum aynı siyasi görüşü paylaşmış olmalarıdır. Kongrenin 3. Günü akşamı kongre salonunda DSD delegeleri toplandı. Toplantı öncesinde Alper benimle görüşerek düşüncemi sordu. Bende bu görüşmeleri ve söylediklerini açıklayarak aday olmayacağımı
Bende bunun olanaksız olduğunu genel kurul delegelerinde benim adaylığımla ilgili bir tartışmanın olmadığını ayrıca bunun bu aşamada kişisel gerekçe göstermemle sendikal kurumsalaşmayı kendi elimle baltalama anlamına geldiğini söyledim. Ve delegeler madem aday olmayacaktın neden bunu daha önce açıklayıp bize değerlendirme fırsatı vermedin sorusuna yanıt veremez ve zor durumda kalacağımı belirtim. Yaptığım tartışma sonucunda Alper, Sami, Zübeyde' nin ortak görüşü olarak değil de Alper'in görüşü olarak açıklama yapmamda hemfikir olduk öve öylede yaptım. Doğal olarak bu açıklamama DSD delegeleri grubun dışında kimse görevi alamaz ve görev veremez çerçevesinde tepki gösterdi. Daha sonra toplantı güvenlik gerekçesiyle otel salonunda devam etti. Otel salonuna tepki göstererek delegenin büyük bir kısmı gelmedi. Toplantıya 60-70 kişi katıldı. Söz alan delegelerin çoğu aday olmamı istedi,aday olmamı istemeyenlerde açık bir gerekçe göstermediler. Toplantı çok gerilimli,kırıcı sürtüşmeli sağlıksız ortamda insanlar birbirleriyle ilişkilerini tüketerek tükendi. Bu durumda kendi dışımızdaki grupların ve kamuoyunun tartışmasız göreve devam etmemi istediği bir ortamda DSD içerisindeki kimi kişilerin karşı koyuşunu içime sindiremezdim. Bu nedenle aday olmaktan
Genel kurulda 485 delegenin 185 delegesi oy kullanmadı ya da boş oy verdi. Bu grup iradesinin neye onay vermediğinin çarpıcı ve bir o kadar düşündürücü pratiğidir. Ayrıca şunu da açık olarak ifade etmem gerekir. Partinin hiçbir organının kararı olarak yada organlarda
Çok özenle hazırlanmış bu komplo ve darbenin insan hakları boyutunda,demokratik davranış boyutunda, sendikal ve siyasal ettik boyutunda, kişilikler boyutunda ve daha önemlisi KESK ve emek hareketi boyutunda sonuçlarını şüphesiz yaşayarak göreceğiz. Ben genel kurulun son gününde bir üye sıfatı ile yaptığım son konuşmamda salonda bulunan yaklaşık 700 kişinin ayakta dakikalarca süren alkışlarıyla onurlandım. Bu onur benim yetişmeme ve yetkinleşmeme emek veren emekçi halka ve onun kurumlarına aittir. İnancım odur ki onurlu gelecek emekçi halkımızın sahiplendiği talepleriyle bütünleşmiş onurlu kişilerin öve onurlu kurumların üzerinden kurulacak ve yükselecektir. Ve şimdi söz, yetki, karar partidedir. Demokrasi mücadelesi yürüten ÖDP'nin demokratik değerlendirmesindedir. Şimdi tamda Ö.D.P' li olma zamanıdır. Saygılarımla 16.02.2001 Siyami Erdem
1 2 3 4 Yüklə 2,07 Mb. Dostları ilə paylaş:
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Eğitim Sen Sendikal Birlik Bülteni Sayı: 14