Emirül-Mü'minin: 7 Emr-i Bi'l-Ma'ruf Ve'n-Neh-Yi Ani'l Münker: 7



Yüklə 1,14 Mb.
səhifə15/40
tarix12.01.2019
ölçüsü1,14 Mb.
#95669
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   40

Hadd:

Hudud kelimesinin tekilidir. Sınır, kenar, bir şeyin sonu, iki devlet toprağının birleştiği yer anlamlarına gelir. İslam hukukunda ise, şeriate göre verilen ceza, Allah'ın belirlediği hü­kümler, şeriati oluşturan emir ve yasak­lar manalarına kullanılır. Ama gerek Kur'an-ı Kerim ayetlerinde, gerekse fıkıh alimleri tarafından 'hadd veya hudud' şeklinde şeriatın belirlediği ce­zalar anlamında geçmektedir. Tasav­vufta ise, had terimi 'mahdud' ile birlik­te, Allah'ın sonsuzluğu, sınırsızlığı karşısında yaratılmışların sınırlılığını belirtmek için kullanılır. Yaratılmış her şey zaman ve mekan ile sınırlı iken, Allah bunlardan yücedir, bunlarla sınırlı değildir. Halk arasında ise hadd terimi genellikle hadd-i zina tamla­masının kısaltılmışı olarak zinadan dolayı verilen recm, yani taşlanarak öldürülme cezası anlamında kullanılır.


Hadesden Taharet :

Sözlükte, "daha evel olmayan, sonradan meyda­na gelen ve hoşa gitmeyen iş, durum" mânâsına gelmektedir.

Fıkıh ıstılahında ise; "Hükmen var kabul edilen pislik"tir. Hadesten taharet (temizlenme), namazın dış şartlarından biridir. Hadesten temizlenmek, abdest, boy abdesti veya teyemmümle olur. 159

Hadid Sûresi:

Adını 25. âyet-i ke­rimeden almıştır. Hadid, demir anlamı­na gelmektedir. Bu sûrede demirin fay­daları anlatılmaktadır.

Hadid sûresi, Kur'an'ın 57. süresi­dir. Bu sûrenin Medine-i Münevvere'de nazil olduğunu söyleyenler varsa da çoğunluğun ittifakına göre bu sûre-i celile Mekke-i Mükerreme'de nazil ol­muştur. İbn-i Attıyyeye göre bu sûre içinde Medîne-i Münevvere'de nazil olan âyetler mevcuttur. Bu sûre-i celile 29 âyettir.

Kur'an-ı Kerim'de teşbih ile başlayan beş sûreden bir tanesidir. Teşbih ile başlayan sûrelerşunlardır: Hadid, Haşr, Saf, Cum'a veTeğabun sûreleridir. Peygamber'imiz (s.a.s) Efendi'mizin oku­madan uyumadıkları sûrelerden bir ta­nesi de Hadid süresidir. Bir hadis-i şeriflerinde bu sûreyi okumanın mü'mine kazandıracağı mükafata işaret buyurmuşlardır:

Rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.s), uyamadan önce müsebbihat” 160 sûrelerini okur ve bunlarda bin âyetten dahaefdalolan birâyet vardır, buyurur­du. 161

Hadid sûresi, Zilzal sûresinden sonra nazil olmuştur.



Hadis:

Herkes tarafından birbirleri­ne nakil ve rivayet edilerek söylenme­ye, hikaye edilmeye ve her söylemlisin­de taze dinlenmeye lâyık söz ve haber demektir. Kısaca, "haberverme" mana­sına gelir.

İstilanda ise; "Resulullah'in söz, fiil ve takrirleri" demektir. Takrirden mak­sat, Resulullah'ın reddetmeyip sükut ile tasvib ettiği şeylerdir. Bazı hadis âlim­lerine göre, sahabe ve tabiinin de söz, fiil ve takrirlerine hadis denir. Bu du­rumda Resullullah'a nisbet edilen hadi­se "MERFU" hadis denir. Resulullah'a nisbet bazan açık olur. "Resulullah bu­yurdu ki:" demek gerekir. Bazende açık hükmünde olur. Ahiret hayatına ait olan ve aklın bilmesine imkân olmayan bir haberin sahabe tarafından söylenmesi gibi...

Sahabenin kendi hadislerine "MEV­KUF" hadis denir. Tabiininkine ise ; MAKTU' hadis adı verilir. Hadislerin bir sened, bir de metin kısmı vardır. Sened kısmı; o sözü rivayet eden ravilerden meydana gelir. Metin kısmı ise ravilerin rivayet ettikleri sözdür.

Senet itibariyle Hadis iki kısma ayrılır:

1- Muttasıl hadis (Müsned)

2 -Munkati'hadis (Mürsel)

Muttasıl hadis; "senedinde kesik­lik olmayan hadis" dir.

Munkati hadis ise, "senedinde ko­pukluk olan hadis" dir. (Müsned) " Genel olarak şu kısımlara ayrılır":

a- Muallak hadis: senedin baş tara­fından bir veya arka arkaya daha fazla ravinin ismini atlayarak üst tarafındaki raviye isnad edilen hadisdir.

b- Mürsel hadis: "Senedinden bir sahabi zikredilmemiş hadis"dir.

Bu da dört kısımdır:



1- Sahabe Mürseli,

2- Tâbiûn ve etbau't - Tabiîn Mürseli

3- Üçüncü asırdan sonraki asırlardan herhangi birinde yaşayan âdil ravilerin mürseli

4- Bir yönü ile müsned, diğer yönü ile Mürsel

c- Mudelles hadis: "Ravinin kendi şeyhini bırakıp onun üstündeki şeyhden rivayet ettiği hadis" tir. Ondan işit­miş gibi gösterir; fakat işitmemiştir.

Bir hadisin senedinde veya metnin­de; takdim, tehir, noksanlık, ziyade, ra-vilerde veya metinde yer değiştirme îtiyle bir karışıklık meydana gelmişuna," MUZDARIP" hadis denir, ütün hadisler şu üç kısma ayrılır:



1- Sahih Hadis

2- Hasen Hadis

3- Zayıf Hadis

Sahih Hadis: Adalet ve zabt sahibi kimselerin, yine kendileri gibi adalet ve zabt sahibi kimselerden muttasıl senetlerle rivayet ettikleri hadistir.

Hasen Hadis: Şaz ve illetten salim olarak, zabtı mükemmel olmayan raviler tarafından nurrasıl bir senetle rivayet edilen hadistir.

Zayıf Hadis: Kendisine sahih ve hasen hasislerin sıfatları bulunmayan hadistir.

Mutevatir Hadis: Aklın ve adetin yalan üzere birleşmelerini imkansız gördüğü bir topluluğun senedin başından sonuma kadar, yine kendileri gibi bir topluluktan rivayet ettiği sahih hadise “ Mutevatir Hadis” denir.

Beş vakit namazın rekatları, zekatın nisap miktarı gibi.

Mevzu’Hadis: Yalancıların uydurduğu ve iftira ederek Resulullah (s.a.s)’a nisbet ettikleri hadise, “MEVZU HADİS” denir.

Bir hadisin uydurma olup olmadığı şu beş ölçü ile anlaşılır:



1- Hadis uyduran kimsenin, yaptığı işi itiraf etmesi,

2- Rivayet edilen sözde, bir gramer hatası veya bir mana bozukluğu bulunmasıdır. Mana bozukluğu, lafız bozukluğundan daha önemlidir.

3- Rivayet edilen sözün tevili mümkün olmayarak akla, his vemüşahadeye aykırı düşmesidir.

4- Hadis diye rivayet edilen sözün basit bir iş yönünden şiddetli cezalar veya büyük mükafatlar görüleceğini ifade etmesidir.

5- Hadis uyduran kimsenin yalancılıkla meşhur olmasıdır.


Yüklə 1,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   40




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin