Ergonomi – hap notlari üNİte 1 (ergonomiNİn tarihsel geliŞİMİ, DÜnyada ve tüRKİYEDE ergonomi)


ÜNİTE 8 FİZİKSEL İŞ YERİ DÜZENLEMESİ AYDINLATMA



Yüklə 476,85 Kb.
səhifə4/9
tarix03.04.2018
ölçüsü476,85 Kb.
#46508
1   2   3   4   5   6   7   8   9

ÜNİTE 8 FİZİKSEL İŞ YERİ DÜZENLEMESİ AYDINLATMA
GENEL KAVRAMLAR

Gözün ağ tabakasını uyarabilen ve görsel duyu oluşturabilen ışınım enerjisine ışık denilir. Işınım enerjisi (radiant energy) tayfının yalnız, yaklaşık olarak 380-760 nanometre (1 nm = 10-9 m) dalga boyu bandında bulunan ışınımlar görsel duyu oluşturabilir.

Bir ışık kaynağından yayımlanan toplam ışık akışının, yayımlanma süresi ile çarpımına ışık miktarı veya ışık enerjisi denir, sembolü “Q” ve birimi ise lümen-saniye (1m.s)’dir.

Işık akışı (Luminous flux) ise birim zamanda yayılan veya üretilen ışık miktarı olup, sembolü “Ø” ve birimi ise lümen (lm)’dir. Bir ışık kaynağının ürettiği toplam ışık akışı veya bir yüzeye gelen ışık akışı lümen cinsinden ölçülür.

Lümen (lümen), uluslararası birim sisteminde ışık akısının birimidir. Her yönde üniform olarak 1 kandela (cd) ışık yeğinliğinde ışık yayan bir nokta ışık kaynağından, birim katı açı (1 steradyan) içerisinde yayılan ışık akışı 1 lümen olarak tanımlanmıştır.

Aydınlatma (illumination), nesnelerin görülüp algılanabilmeleri için yüzeylerine ışık uygulanmasıdır.

Aydınlatma düzeyi (illuminance level, illumination level), üniform aydınlatılmış bir yüzeyin, birim alanına gelen toplam ışık akışıdır. sembolü “E” olup, birimi ise (metrik sistemde) “lüks”tür. Diğer bir ifade ile Uluslararası Birim (Metrik) Sistemi’nde lüks, (1m/m2), İngiliz birim (Metrik Olmayan) Sistemi’nde ise fut kandil (footcandle), (1m/ft2) kullanılan aydınlık birimleridir. Aydınlık düzeyi ölçümlerinde aydınlık-ölçer (lux-meter, illuminance-meter) kullanılır.

Işıklılık (luminance), parıltı ya da parlaklılık (brightness), bir ışık kaynağı ya da aydınlatılmış bir yüzey üzerindeki bir noktanın, herhangi bir doğrultudaki ışıklığı, söz konusu noktayı çevreleyen sonsuz küçük yüzey alanından, o doğrultuda yayımlanan ışık yeğinliğinin, bu yüzey alanının o doğrultuya dik bir düzlem üzerindeki iz düşüm alanına oranıdır. Parlaklığın sembolü “L” olup, birimi ise Uluslararası Birim (Metrik) Sistemi’nde kandela/metre-kare, (cd/m2), İngiliz birim (Metrik Olmayan) Sistemi’nde de futlambert (footlambert, fL) kullanılmaktadır.

Yüzeylerin ışıklılığı ışıklık-ölçer (luminance-meter) ile ölçülür.

Aydınlatılmış bir yüzeyin ışıklılığı, yüzeye çarpan ışık miktarına yani aydınlık düzeyine ve yüzeyin ışık yansıtma katsayısına bağlıdır. Işık yansıtma katsayısı R (%) olan ve E (1x) düzeyinde aydınlatılan bir yüzeyin ışıklılığı (cd/m2), “R=( Π*L )/E” formülünden hesabedilir.

Eğer aydınlık düzeyi (E) “fut kandil” cinsinden ölçülmüş veya hesaplanmış ise, yüzey ışıklılığını (L) “futlambert” cinsinden hesaplamak için “R= L/E” formülü kullanılır. Eğer ışıklılık “futlambert” cinsinden hesaplanmış ya da ölçülmüş ise bunu “cd/m2” cinsinden ifade etmek için, önce 10.764 ile çarpmak sonra π sayısına bölmek gerekir.

Parıltı, ışıklı bir yüzeyin az ya da çok ışık yayımlar görünmesine bağlı olarak yüzey ışıklılığının yarattığı görsel duyulanma sonucunda, çok parlak veya az parlak, açık, koyu veya mat gibi varılan subjektif bir yargıdır, birimsizdir.

Işıklılık (parıltı) kontrastı aydınlatılmış bir nesnenin ışıklılığı ile nesneyi çevreleyen fonun ışıklılığı arasindaki farkın sübjektif olarak değerlendirilmesidir.

Işık verimi ise ışık kaynağının, tüketmiş olduğu birim enerji başına ürettiği ışık akışı miktarıdır (Na=Lm/W) ki, birim: lümen/Watt, (lm/W)’dir.

GÖRME VE GÖZ

Işığı algılayıp görmeyi sağlayan gözdür. Gözün anatomik yapısı kabaca bir fotoğraf makinesinin benzetilebilir. Gözün ağ tabakası film, iris tabakası diyafram, göz bebeği ise fotoğraf makinesinin objektif açıklığı işlevini görür.

Göz merceği, cisim ile göz arasındaki uzaklığa göre dış bükeyliğini değiştirerek, kırılan ışınların ağ tabakada bulunan sarı leke üzerine odaklanmasın sağlar. Buna gözün optik uyumu denilir. Ağ tabaka üzerine düşen ışık, ışığa duyarlı sinir lifleri ile ağtabakanın derinliklerindeki koni ve çubuklara iletilir.

Koniler gündüz görmesi durumunda, çubuklar ise, gece görmesi durumunda çalışan ışık alıcılarıdır. Çubuklar, gelen ışığın yeğinliğine yani azlığına çokluğuna göre koniler ise hem yeğinliğine hem de dalga boyuna göre elektrik sinyalleri üretirler. Optik sinir lifleri kanalıyla beyne iletilen bu sinyallerin değerlendirilmesi sonucunda cisim algılanıp görülür.

Her iki gözün toplam görme alanı yatay olarak 180 m, düşey olarak 130 m’dir.

Göz bir cisme odaklandığında, görme alanının merkezinde, 1.4 derecelik açı ile görülen kısmın görüntüsü sarı leke üzerine düşer. Sarı leke civarında, ışıklılığa karşı çok duyarlı olan koniler bulunduğundan görüntüsü bu nokta üzerine düşen cisim en ince ayrıntılarıyla görülür. Görüntünün ağ tabaka üzerine düşme noktası sarı lekeden uzaklaştıkça görme netliği azalır. 1.4 – 20 derece arasındaki görme, merkezî alandaki görme duyarlılığının %1’i kadardır. 20 derecenin ötesindeki görme bulanık olmakla birlikte ışıklılık ve hareket değişimlerine karşı çok duyarlıdır.

Gözün, cisimlerin en ince şekil ve doku ayrıntılarını, en küçük ışıklılık ve renk kontrastlarını ve görüş alanı içerisindeki en zayıf hareketleri ayırt edip algılama yeteneğine görme keskinliği denilir. Görme keskinliği, gözün belirli bir uzaklıktan algılayabildiği en küçük ayrıntıyı görme açısının (minutes) tersi olarak ifade edilir. Gözün görme keskinliği cismin büyüklüğüne, göze olan uzaklığına, kontrastına ve bakma süresine göre değişir. Aydınlık düzeyinin yükseltilmesi ile gözün görme keskinliği artar.

Gözün ortama alışma özelliğine göz uyma (adaptasyon, denilir. Gözün biri “renk uyması”, diğeri “ışıklılık uyması” olmak üzere iki türlü uyması söz konusudur.



Gözün ışıklılık uyması, aydınlık bir ortamdan karanlık bir ortama girildiğinde gözün karanlığa alışma ve karanlıkta görmeye başlaması, ya da karanlıktan aydınlığa çıkıldığında, kamaşmanın geçmesi yani gözün aydınlığa alışması ve görmeye başlaması özelliğidir. Gözde görmeyi sağlamak için, ortamın ışıklılık düzeyine göre bazı ayarlamalar olmasına, ışık duyarlılığını değiştirmesine ışıklılık uyması denilir.

Gözün ışıklığa uyması üç şekilde olmaktadır:

  • Göz bebeğinin daralıp genişlemesi

  • Sinirsel uyum

  • Foto-Kimyasal Uyum

Otomobil farı, güneş gibi çok parlak ışık kaynaklarından gelen veya kötü yerleştirilmiş bir ışık kaynağından yansıyan ışık, göz içerisinde saçılarak görme alanını perdeler. Gözün görme yeteneğinin azalmasına, görüntünün bozulmasına neden olan bu olaya göz kamaşması denilir.

Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi ve mor (viyolet) renklerden oluşan ışık tayfı cam prizmadan geçirildiğinde beyaz ışık elde edilmiştir.

Normal insan gözünün yedi ayrı renk olarak algıladığı dalga boyu sınırlarının yaklaşık değerleri Tablo 8.1’de verilmiştir.



Renk

Dalgaboyu (namometre)

Mor (Viyolet)

380 - 440

Mavi

440 - 490

Yeşil

490 - 560

Sarı

560 - 590

Turuncu

590 - 630

Kırmızı

630 - 760

Göz, nesne rengini, fon yüzeyinden yansıyarak göze gelen renkli ışığın niteliğine ve niceliğine göre algılamaktadır. Fon renginin neden olduğu bu subjektif renk algılama olgusuna, renk kontrastı etkilenmesi denilir.

IŞIKLIK ORANI ve YANSITMA

Işıklık oranı görme alanındaki herhangi iki yüzeyin ışıklıklarının oranıdır. IES’in (1982) ofis çevrelerinde( bu ayrıca diğer iş çevrelerini de kapsar) maksimum aydınlatma oranı için tavsiyeleri aşağıdadır:

-Cisimle hemen bitişikteki yüzey arasındaki ışıklılık oranı 3:1

- En karanlık yüzeyin ışıklılığı arasındaki oran, 10:1

- En parlak yüzeyin ışıklılığı arasındaki oran, 1:10


  • Duvar yüzeylerinin ortalama ışık yansıtma katsayısı % 50 ile % 70 arasında olmalıdır.

  • Döşeme yüzeyinin ışık yansıtma katsayısı % 20 ile % 40 arasında olmalıdır.

  • Büro ve benzeri iş yerlerinde çalışma masası yüzeyi için uygun ışık yansıtma katsayısı % 25 ile % 45 arasında olmalıdır.

GÖZ KAMAŞMASI VE PERFORMANS

Göz kamaştıran ışık kaynağı gözlemcinin görüş çizgisinden değişik açılarda yerleştirilmiş 100 W’lık tungsten flamen akkor lambasıdır. Kaynak gözlemcinin görüş çizgisine çok yakın olduğunda (5°) test edilen objenin görme netliği % 84 azalır. Bununla birlikte kaynak, görüş çizgisine 40° olacak şekilde yerleştirilirse test edilen objenin görme netliği sadece % 42 azalır.



IŞIK KAYNAKLARI

Elektrik enerjisini ışığa dönüştüren aygıta elektrik lambası denir. Lambalar, elektrik enerjisinin ışığa dönüştürülmesinde uygulanan yönteme göre sınıflandırılır. Flamandan elektrik akımı geçirilerek akkorlaşma sonucunda ışık üretilen lambalara “akkor lambalar”, çeşitli gaz veya metal buharlarından elektrik boşalımı sonucunda ışık üretilen lambalara “gaz boşalım lambalarıdenilir.

Akkor lambaların havası boşaltılmış veya içerisine asal gaz doldurulmuş tiplerine “standart akkor lamba”, asal gazla birlikte iyot veya brom gibi halojen buharı içeren tiplerine “tungsten-halojen lambalar” denilir.

Gaz boşalım lambalarının alçak basınçlı ve yüksek basınçlı olmak üzere iki tipi vardır. Floresan lambalar ve alçak basınç sodyum lambaları alçak basınçlı gaz boşalım tipine, civa buharlı, metal alaşımlı ve yüksek basınçlı sodyum lambaları da yüksek basınç gaz boşalım lamba tipine örnek teşkil ederler.

Bir ışık kaynağının tayfsal dağılımı, elektromanyetik tayfın gözle görünür bölümünde (380-780 nm) bulunan her bir dalga boyunda yayımladığı enerji miktarını gösterir.

Floresan lambalar bir çeşit alçak basınç civa buharlı gaz boşalım lambasıdır. İç yüzeyi floresan tozu veya fosforla kaplanmış uzun cam tüp içerisinde, alçak basınçta civa ve bir miktarda asal gaz (argon-neon bazen kripton) bulunur. Tüm gaz – boşalım lambaları gibi floresan lambalar, durultucu (ballast) denilen akım sınırlayıcı aygıtla seri bağlanarak çalıştırılır.

Son yıllarda genel olarak yüksek yeğinlikli boşalım lambaları (HID) adı verilen alçak basınç sodyum (LPS), yüksek basınç sodyum (HPS), cıva buharlı ve metal halojenli lambalar gibi akkor lambalara göre ışık verimi çok yüksek lambalar üretilmiştir.

Bunlardan alçak basınç sodyum lambası yalnız 590 nm dalga boyunda sarı renkli, diğerleri ise birkaç dalga boyunda ışık üretir. Bu tür lambaların ışığı altında çevre soluklaşır, renkler griye yakın tonda görünür. Nesneleri gerçek renklerinden farklı gösteren bu tür lambaların renk geri verim özellikleri zayıftır.

Diğer taraftan günümüzde LED teknolojisi gelişmiştir. LED,“Işık Yayan Diyot” anlamına gelir. LED’ler elektrik enerjisini ışığa dönüştüren yarı iletken devre elemanlarıdır.

LED’in en önemli kısmı yarı iletken malzemeden oluşan ve ışık yayan LED çipidir. LED çipi noktasal bir ışık kaynağıdır ve kılıf içine yerleştirilmiş yansıtıcı eleman sayesinde ışığın belirli bir yöne doğru yayılması sağlanır. Şeffaf kılıflı bir LED’e dikkatli bakılırsa LED çipi gözle görülebilir.



AYDINLATMA TÜRLERİ VE SEÇİMİ

Işıklık, lambaların ışığını dağıtmaya, süzmeye ya da değiştirmeye yarayan ve lambaların takılması, korunması ve elektrik bağlantılarının yapılması için gerekli olan bir aygıttır. Aydınlatma için kullanılacak olan ışıklığın seçimi, ışıklığın maliyeti ile yakından ilgilidir: ancak asıl önemli olanın, iyi bir görme performansının ve görme konforunun sağlanması olduğu unutulmamalıdır.

Buralardaki aydınlatmada, 50 voltun altında bir gerilim kullanılması tavsiye edilmektedir.

Genel aydınlatma için, göz kamaşmasına neden olmayan ve ışınlarının bir kısmını tavana ve duvarların üst kısımlarına veren türde ışıklıklar kullanılmalıdır.

Üstten delikli ışıklıklar, üzerindeki küçük delikler yardımıyla, toplam ışığın yüzde 10-15’ini üste doğru salan bu ışıklıklar, genel aydınlatma için uygundur. Bu delikler, hem ışığın bir kısmının tavan ve duvarların üst bölgelerine gitmesini sağlayarak etkili bir aydınlatma sağlarlar.

Tamamen kapalı ışıklıklar iyi bir aydınlatma sağlar. Özellikle, büro aydınlatması için en uygun olanıdır.

Karışık aydınlatma için ışıklıklar, karışık aydınlatma sistemlerinde kullanılan bu ışıklıkların üzerinde, 5-8 cm genişliğinde iki adet delik vardır. Bu delikler yardımıyla, ışık kaynağından çıkan ışığın yaklaşık % 40’ının yukarı, % 60’ının aşağı yayılması sağlanır. Bu ışıklıklar, bu nedenle 40/60 ışıklıklar olarak tanımlanır. Büro aydınlatması için uygundur.

Çıplak floresan lamba ışıklıkları uzun bir duyarlı bir çalışmanın yapıldığı yerler için uygundur. Ancak, göz kamaşması yaratmamaları için, küçük boyutlu odalarda kullanılmalı ve görüş çizgisinin en az 45˚ üstüne yerleştirilmemelidirler.

Gömülü ışıklıklar, tavanı açık olan yerlerin aydınlatılması amacıyla kullanılabilir. Ama, bu tür ışıklıktan istenilen sonucun elde edilmesi için, kullanıldığı odanın boyutlarının küçük, tavan ve duvarlarının açık renkli olması veya yapılan aydınlatmanın en az 500 lüks dolayında olması gerekmektedir.

YAPAY AYDINLATMA

Yapay ışık kaynakları, başta enerji tüketerek ışık ürettikleri için yapay aydınlatma (suni aydınlatma) yapıların işletim maliyetini yükseltir. Ayrıca yapay ışık kaynaklarının etkinliği, kirlenme ve eskime nedeniyle zamanla azaldığı için, belirli sürelerle temizlenmeleri veya değiştirilmeleri gerekir. Diğer taraftan şekil, renk ve iç mekânda dağılımları bakımından, yapay aydınlatma aygıtları iç mekân mimarisi ile uyumlu olmayabilir.

Bir ortamın aydınlığı “sert” veya “yumuşak” olarak nitelendirilebilir. Yumuşak veya yayınık aydınlık gölgeleri azaltır, ortamda daha dinlendirici ve görsel bakımdan daha az çekici bir atmosfer yaratır. İç mekân kullanıcıları üzerindeki etkisi, kapalı bir günde dışarısının görüntüsü gibi fazla ilgi çekici olmaz. Ustaca kullanılmış sert aydınlatma, oluşturduğu gölge ve parıltılarla ortamın mimarı dokusunu vurgular, formuna güzellik katar.

IŞIK KAYNAKLARININ SINIFLANDIRILMASI

Genel Aydınlatma

Çalışma düzleminin her yerinde yaklaşık aynı düzeyde (üniform) aydınlık sağlayan aydınlatma yöntemine genel aydınlatma yöntemi denilir. Genel aydınlatma yönteminde aydınlatma aygıtları, iç mekânın mimarisine uygun olarak simetrik bir düzenle tavan yüzeyine veya asma tavana yerleştirilir. Bu yöntemin tesisi, aydınlatma aygıtlarının konumları ile mobilya veya makineleri arasında bir koordinasyon gerektirmediği için daha kolaydır. Genellikle atölye, büro gibi çok sayıda çalışma masası bulunan geniş iş yerlerinin aydınlatılmasında uygulanan bir aydınlatma yöntemidir.

Genel-Lokal Aydınlatma

Genel-lokal aydınlatma yöntemi, çalışma masalarının, iş makineleri ve mobilyaların oda içindeki konumlarının öncelik taşıdığı iş yerlerinde uygulanmaktadır. Önce çalışma masalarının oda içindeki konumları belirlenir, daha sonra genel aydınlatma aygıtları, çalışma alanları üzerinde yüksek düzeyde aydınlık sağlayacak şekilde tavana yerleştirilir. Bu yöntemde yansımalarla veya doğrudan göz kamaşmasına, gölge oluşumuna ve odanın diğer alanlarında çok karanlık bölgelerin kalmamasına dikkat edilmelidir.



Lokal Aydınlatma

Lokal aydınlatmada, yalnız görülmek istenilen yüzey veya nesne ile çevresindeki küçük bir alan aydınlatılır. Işık kaynağı olarak taşınabilir masa lambası, biraz uzağa konulmuş bir projektör veya tavandan çalışma masası üzerine sarkıtılmış yansıtıcılı veya petekli floresan lamba armatür kullanılır. Küçük bir alan üzerinde yüksek düzeyde aydınlık sağlanması bakımından ekonomiktir ancak öteki çalışanlar için rahatsız edici göz kamaşmasına neden olabilir.

Tek başına lokal aydınlatma, çevre ile çalışma alanı arasında büyük ışıklılık kontrastı oluşturur. Bu nedenle, göz uyumunda aşırı zorlanmaları önlemek amacıyla çevrenin de, lokal aydınlık düzeyinin en az %20-30’u kadar genel aydınlatılması gerekir.

Dolaylı-Lokal Aydınlatma

Bu aydınlatma yöntemi ahşap bölmeli açık-planlı geniş büro alanlarında yeni uygulanmaya başlanmıştır. Çalışma alanı, mobilya içerisine gizlenmiş floresan lambalarla lokal olarak aydınlatılır. Ortamın genel aydınlatılması ise gene mobilya içerisine gizlenmiş fakat tavana doğru yönlendirilmiş aydınlatma aygıtları ile dolaylı olarak sağlanır. Lokal ve genel aydınlatma aygıtlarının gözden gizlenmiş olması ve ışığın tavandan yansıtılarak kullanılması ortamda gölge oluşumunu ve doğrudan göz kamaşmasını önler.

Işıklıklar ve lambalar periyodik olarak temizlenmelidir. Bu temizlik genelde altı ayda bir yapılır. Eğer iş yerinin havasında toz fazlaysa ışıklıkların ve lambaların daha sık temizlenmesi gerekir. Bakım sıklığını belirlemek için lüksmetreyle ölçüm yapılır. Aydınlık düzeyinde % 20 ile % 30 arasında düşme saptandığında temizliğin tekrarlanması gerekir. Işık etkinliği % 70’nin altına düşünce, eski lambayı, yenisiyle değiştirmek daha ekonomik olur.

İş yerlerinin genel aydınlatma tasarımında çalışma düzlemi, ayakta çalışanlar için döşemeden 0.85m, oturarak çalışanlar için 0.75 m yüksekliğinde yatay bir düzlem olarak düşünülmelidir.




GÜN IŞIĞI

Yapıların gün ışığı tasarımında güneş ve gökyüzü birincil (doğrudan) ışık kaynakları olarak nitelendirilmiştir. Birinci gün ışığı kaynaklarının aydınlattığı mat yansıtıcı ve yarı saydam yapı malzemeleri de ikinci (dolaylı) gün ışığı kaynakları olarak ele alınır.

Gün ışığının renk özelliği yani tayfsal enerji bileşimi, atmosfer yapısına, güneşin yükseliş (altitude) ve güney (azimuth) açısına ve coğrafi boylama göre değişmektedir.

Gün ışığının renk özelliği, gün ışığı tasarımında ve aydınlık hesaplamalarında göz önüne alınmaz. Fakat gün ışığı ile yapay ışık birlikte kullanılacaksa, gün ışığı rengine yakın renkte ışık veren lamba seçmek gerekir.



Pencere Tasarım Ölçütleri

Yapıların gün ışığı ile aydınlatılmasında gün ışığının iç mekânlara girmesi, düşey veya tepe pencereleriyle sağlanır. Hangi tip pencere seçilirse seçilsin, iç mekânın aydınlık niceliği ve niteliği bakımından, pencere tasarımı aşağıdaki ölçütler göz önüne alınarak yapılmalıdır.



  • Pencere alanı, iç mekânda yeterli düzeyde aydınlık sağlayacak büyüklükte olmalı ve pencere camı en

fazla ışık geçirecek nitelikte olmalıdır.

  • Doğrudan güneş ışınları çalışma düzlemi üzerine gelmemelidir.

  • Pencere ile pencere duvarı arasındaki ışıklılık kontrastı göz kamaştırmayacak şekilde kontrole dilmelidir.

  • Pencere konumu, çalışma düzlemi aydınlığını azaltmamalı; (Cosine reduction) ve yansımalarla göz

kamaşmasına neden olmamalıdır (alçak pencereler yüksek pencerelere kıyasla daha az aydınlık sağlar, buna karşılık yüksek pencereden giren ışık yansımayla göz kamaşmasına neden olur).

  • Pencere, sıcak iklimlerde ısı kazancını, soğuk mevsimlerde ısı kaybını en aza indirmelidir .

  • Bu ölçütler pencere yönüne, mevsime, güneşin konumuna, enleme, yapının ısı yüküne ve kullanım

amacına göre birbiriyle çalışabilir veya bazıları daha fazla önemli olabilir. Bu nedenle pencere yönü, güneş ışığı kontrol elemanları, cam tipi, cam eğimi ve ışık yansıtıcıları belirli şartlara göre seçilmeli ve tasarlanmalıdır. Özellikle doğrudan güneş ışığının kontrolü ve güneş ışınlarının ısı kazancı kontrolü ile ilgili ölçütler, güneşin günlük ve mevsimlik hareketi nedeniyle her bir yön için farklı düzenlemeler gerektirir.

ÜNİTE 9 İKLİMLENDİRME
SICAKLIK, NEM, HAVA AKIMI ve TERMAL KONFOR

Kapalı bir ortamdan kirli havayı boşaltmaya, bir mekânın havasını doğal yolla veya mekanik yollarla değiştirmeye, orada hava dolaşımını sağlamaya havalandırma denir.



Havalandırma işleminin asıl amacı ortam içinde bulunan aşırı derecede ısınmış ve kirlenmiş hava yerine dışarıdan temiz hava alınması ve nemlilik derecesinden ileri gelen rahatsızlık duygusunun önlenmesidir.

Hava iklimlendirme kavramı ile havalandırma kavramı bazen birbirlerine karıştırılmaktadır. Hava iklimlendirme kavramının anlamı şudur; belli bir yer içine gönderilen havanın temizlenmesi, soğutulması, ısıtılması, nemlendirilmesi veya kurutulması suretiyle bu yer içinde istenen şartların oluşturulması faaliyetleridir.

Çalışanların, sıkılmaması, rahatsız olmaması, hastalanmaması, vücut kimyalarının bozulmaması için ortam şartlarını ve konumuz olan ısıyı uygun hâle getirmek gerekmektedir.

Yapılan bir araştırmaya göre,

• Sıcaklık 29 derece olursa performans % 5 düşer.

• Sıcaklık 30 derece olursa performans % 10 düşer.

• Sıcaklık 31 derece olursa performans % 17 düşer.

• Sıcaklık 32 derece olursa performans % 30 düşer.

İnsan ile sıcaklık arasındaki ilişkiyi en iyi anlatan kavram ısıl konfor kavramıdır.

Isıl konfor; insanın, bulunduğu ortamın ısıl şartlarından hoşnut olma hâlidir. İnsan ile ortam arasındaki ısı alışverişini etkileyen büyüklükler ortamın ısıl şartlarını oluşturur. Bunlar; ortam havasının termometre sıcaklığı, bağıl nemi ve hızı ile ortamın ısı ışınım sıcaklığıdır.

Nem, havada bulunan su buharı miktarıdır. Nemlilik, mevcut ortam ısısı koşullarında, iş yeri havasını doymuşluk düzeyine getirecek kadar su buharı değerine göre, yüzde oranı şeklinde ifade edilir.

Havadaki nem miktarı “mutlak” ve “bağıl nem” olarak ifade edilir. Mutlak nem, birim (1 kg) havadaki su buharı miktarıdır. Bağıl (rölatif) nem ise, birim hacim havada bulunan su buharı miktarının, o sıcaklıktaki doymuş havada bulunması gereken su buharı miktarına oranıdır. Çalışma şekillerine göre bağıl nemin % 30-70 olması gerekir.

Çalışma yerinin sıcaklığında tekdüzelik sağlanmalıdır. Vantilatörler kullanılarak sıcaklığın etkisi azaltılmalıdır. Düşük sıcaklıkta hava akımı azaltılmalıdır. Hava sıcaklığı çalışma biçimine göre saptanmalıdır.

Çalışma şekli

Oda sıcaklıkları (°C)

Oturarak zihinsel çalışma

21-23

Oturarak hafif bir çalışma

19

Ayakta hafif bir iş

18

Ayakta ağır bir iş

17

Çok ağır iş

15-16

Sıcaklığın cinsiyete ve yaşa göre ayarlanması gerekir. Kadınlar ve 40 yaşından yaşlı erkekler için sıcaklık konforu 1 derece daha yüksek uygulanmalıdır. Bir fırın veya ocaktan yayılan sıcaklığa karşı ekranlar ve ısı geçirmez elbiseler aracılığıyla korunmak gerekir. Fırın veya ocağın iş yerini kızdırmasına olanak vermeden sıcaklık davlumbaz sistemiyle dışarıya atılmalıdır.

Bürolardaki ortalama sıcaklık 21-23 °C civarındadır. Bu değerler de gayet normal değerlerdir.

İnsanların sağlık ve konforu için, ticari malların işlem ve korunmasında kalitelerinin bozulmaması için ve statik elektrik toplanmasını önlemek için nem seviyesinin belirli bir düzeyde olması gerekmektedir. Nemlilik özellikle kış mevsiminde (soğuk iklimlerde) dış havanın fazla miktarda kullanıldığı uygulamalarda mutlaka gereklidir.

Termal konfor bölgesi, çalışanın, faaliyetini sürdürmesi esnasında en rahat durumda olabilmek için gerekli termal konfor şartlarının üst ve alt sınırlar arasında olan bölgedir. Termal konfor bölgesini etkileyen faktörler şöyle sıralanabilir:


  • Ortam sıcaklığı

  • Ortamın nem durumu

  • Hava akım hızı

  • Yapılan işin niteliği

  • Çalışanın giyim durumu

  • Çalışanın yaşı ve cinsiyeti

  • Çalışanın beslenmesi

  • Çalışanın fiziki durumu

  • Çalışanın sağlık durumu


Yüklə 476,85 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin