EvliLİkte mutluluğun sirlari



Yüklə 457,15 Kb.
səhifə5/5
tarix27.10.2017
ölçüsü457,15 Kb.
#15853
1   2   3   4   5

İyi Babanın Özellikleri:

Güzel ahlâk sahibi, kibar ve nezaketli davranır. Tatlı dilli ve güler yüzlüdür. Eşinin onur ve şerefini korur. Eş ve çocuklarını kem göz ve kirli tavırlardan ko­rur.

Her hali ile örnek olur. Çünkü çocukların nasihat­ten çok iyi örneğe ihtiyaçları vardır.

Evine yaptığı masrafı sadaka niyetiyle yapar. Evin işlerini eşiyle istişare ederek yürütür.

Adildir, en ağır şartlarda bile hak ve hukuka riâyet eder. Eş ve çocuklarına değer verir, hizmetlerine kür eder.

Hadis-i Şerifte şöyle buyurulur: “Sizin en hayırlı­nız ailesine karşı en hayırlı olandır. Ben aileme karşı hepinizden daha hayırlıyım...” (İbn Mâce, nikâh,50)

Çocuklarına sadece keselerini değil, kalbini de açar. “Canım kızım, canım oğlum” der, sarılıp öper. Dolayısıyla evinde özlenir, gözlenir, beklenir, huzurlu ve mutlu bir yuva oluşur.

İdeal bir baba evine gelirken işini değil, sevgi ve şefkatini getirir. Böyle bir baba, ev halkı tarafından sevilir, sayılır, özlenir, yolu gözlenir ve hasretle ku­caklanır.

Eş ve çocuklarına helâl kazanç getirir ve onları ha­ramdan korur. Çünkü haram lokma, insanın kalbini zehirlemekte, karartıp katılaştırmakta, ibâdet ve dua­ların kabulüne engel olmakta, aile ve toplumun huzu­runu bozmakta, çocukların itaatsizlik ve hayırsızlığını netice vermektedir.

Nesli ifsat edip toplumu huzursuz ve mutsuz eden: anarşi, hır­sızlık, kapkaç, tecâvüz ve vahşetin altında hep haram lokma ve besmelesizlik yatar.

Hz. Ömer bin Abdullah (Radyallahu anh)’dan rivayette: “Namaz kılmaktan yay gibi, oruç tutmaktan çöp gibi olsanız da, haram ve şüpheli şeylerden kaçın­mazsanız Allah o ibadetleri kabul etmez.” buyururlar.

Hz. Mevlâna; “İlim de hikmet de helâl lokmadan doğar. Aşk da, merhamet de helâl lokmayla meyda­na gelir” der

Bir lokma haset ve hileyi netice verirse, cehalet ve gaflete sebep olursa bil ki o lokma haramdır” der.

Salih bir insan olmanın, salih evlât yetiştirmenin helâl lokma ile ilgisi çoktur.
Gelin Kaynana Problemine Son!

Kayınvalideler, gelin edilen kendi kızlarına nasıl davranılmasını isterlerse gelinlerine de öyle davran­mayı esas almalılar.

Hadisi şerifte de, “kendinize nasıl davranılmasını istiyorsanız, siz de başkalarına öyle davranın” buyurulur.

Bu konuda değerli bir hekimi dinliyoruz: Evliliğimin ilk günlerinde önce anneme gittim: Anneciğim, gelinin senin için:

“Şükür, dualarını kabul oldu. Allah bana melek bir kayınvalide verdi. Bu yüzden çok mutluyum” diyor, dedim. Daha sonra da eşime gelip:

Annem senin için:

“Allah bana melek bir gelin verdi, çok şükür. Öz kızım gibi. Bu kız bir melek” diyor dedim. Ve za­manla annemle eşim birer anne kız oluverdiler.

Kayınvalidenizle iyi geçinmeye dikkat ve gayret edin. Onu anneniz gibi görün. Annenize sarıldığınız gibi sarılın elini öpün. “Anneciğim deyin. Takdir edin,” hizmetini tebrik edin, gönlünü alın.

Eşler arasında sevgi ve saygıya dayalı kalıcı bir sulh ve barış temin edilebilse, dünya sulhu ve barışı da sağlanmış olacaktır. (Vehbi Vakkasoğlu


Kayınvalidelere Tavsiyeler

Gelininizi, kızınız gibi görün ve gelin ettiğiniz kendi kızınıza nasıl davranılmasını istiyorsanız siz de gelininize öyle davranın.

Gelininizi sevdiğinizi, kendisinden memnun oldu­ğunuzu söyleyin, hizmetlerine teşekkür edin. Ona kızınız gibi şefkatli olun. Kendi çocuğunuz gibi ona sarılın, başını okşayın ve onu öpün.

Gelininize hitap ederken içten ve samimi olarak: kızım, yavrum, canım deyin.

Bazen sizin isteklerinizi yapmasa da onu hoşgö­rün. Gelinin de hata yapabileceğini kabullenin. Ha­tanızdan dolayı mutlaka özür dileyin. Gelin hakkında kötü zanda bulunmayın. Kusurlarını hemen yüzüne vurmayın. Her şeyde kusur arar bir hal içinde olma­yın.

Gelininize karşı içinizde sevgi ve şefkat, yüzünüzde tebessüm olsun. Gelinin güzel yönlerini oğlunuza ve çevrenize anlatın.

Gelininizin oğlunuza ve size hizmetine bakıp, onu size Allah'ın bir nimeti olduğunu hatırlayın. Gelininizin de bir kızınız olduğunu unutmayın.

Siz gelininizle ne kadar mutlu olursanız, oğlunuzun yuvasının da o kadar huzurlu ve bereketli bir yuva olacağını aklınızdan çıkarmayın.

Gelini tenkitten, aşağılamaktan, ona karşı surat asıp, kapris yapmaktan sakının.


Gelininizin yaptığı her şeye müdahale etmeyin. Çünkü kayınvalidelerin yaptığı müdahaleler iyi niyetli de olsa her zaman faydalı olmayabilir.

Çocuklarınızın evlilik hayatına müdahale etmeyin.


Gelin Kızlarımıza Tavsiyeler

Önce yeni bir yuva kurduğunuzun farkına varın. Eşinizin annesine “kaynana” diye bakmayın, O eşinizin annesidir. Onu memnun ederseniz, eşiniz de mutlu olur. Eşin mutluluğu da size yansır.

Kayınvalideyi mutlu etmeye ve onunla iyi geçin­meye dikkat edin. Onu anneniz gibi görün. Anneniz gibi sanlın, elini öpün. “Anneciğim” deyin. Takdir edin, hizmetini tebrik edin gönlünü alın.

Kayınvalidenize sevginizi söyleyin ve gösterin. İş­lerinizde onun fikrine müracaat edin, akıl danışın, nasihat isteyin.

Kayınvalidenize içten yaptığınız saygı ve hizmet­lerin, size hem mutluluk, hem de sevap kazandırır. Onun olası hatalarını görmemeye, iyiliklerini Övmeye çalışın.

Eşinizin ve sizin anne babalarınız evinizde bereket vesilesidir unutmayın! Kayınvali-denizin bir çocuk gibi şefkat beklediğini akıldan çıkarmayın.

Yarın sizin de kayınvalide olacağınızı, kayınvalide­ye kötü davranan gelini, yarınlarda kötü bir gelinin beklediğini, "ne ekersen onu biçersin" sözünü unut­mayın.
Evlilikte Erkeğin Görevleri

Erkek, hanımına karşı nazik ve yumuşak davranmalı, kaba ve kırıcı olmamalı.

Erkek, günün yorgunluğunu ve olumsuzluklarını evine taşımamalı, daima güler yüzlü olmalı, hanımına yeteri kadar vakit ayırmalı.

Erkek, hanımını aşırıya kaçmadan kıskanmalı, zira kıskançlık sevginin alametidir. Bunu böyle bilmeli.

Erkek, hanımı ile üzüntüleri paylaşıp azaltmalı, neşeleri paylaşıp çoğaltmalı. Erkek, Hanımını son nefese kadar sevip ahrette de beraber olmayı Allah (Celle Celalüh)’tan isteyip sevgisini ahrete taşımalı.

Erkek, hanımını Allah (Celle Celalüh)’ın kendisine emanet ettiği en değerli varlık-lardan olarak görmeli.

Eşine güzel ve tatlı dille hitap ederek sohbet ve ülfet etmek, Eve girince selâm verip ailesinin hal ve hatırını sormak,

Eşini üzüntülü bulursa, sevgi ve şefkatle sıkıntısını gidermek, Çocukların terbiyesinde eşine yardım etmek. Eşini dövmek ve sövmekten kaçınmak, Eşi öfkelenince susmak. Ev sırlarını, herkesten gizlemek,

Ailesinin dünyevî ve uhrevî saadetini temin için çalışmak. Evin işlerini eşine danışarak yapmak ve ihtiyaçları karşılamak.

Mutluluğu ailesinde bulmak. Eline, diline ve beline sahip olmasını bilmek. Eşinin arkasından daima dua etmek ve beddua etme­mek.

Hadis-i Şerifte şöyle buyurulur: “Bazılarınız eşle­rini köle gibi dövmekten utanmıyor mu? Sabahleyin kadını dövüp akşam koynuna almak nasıl olur?” (Tirmizi, kitabü’l Radâ 12)

İslâm, evliliği, çocuk sahibi olmayı özendirmiş ve anneliği yüceltmiş, “Cennet, ana-ların ayakları altın­dadır” buyurmuştur. “Kendisine iyilik yapılacak ilk kişi annelerdir” demiştir. (Buharı Edeb,2)


Eşlerin çocuklarının olmaması, boşanma sebebi değildir. Kur'ânı Kerim kadınlar için:

Onlar sizin iyiliğiniz için bir elbise, vazgeçilmez birlikteliğinizin, sizi koruyan, sırlarınızı saklayan ortağı, rahat ve huzur kaynağıdırlar. Siz de onların iyiliği için bir elbise, vazgeçilmez birlikteliğinizin, onları koruyan, sırlarını saklayan, ortağı, rahat ve huzur kaynağısınız.” (Bakara: 2/187)

“Dikkat edin! Sizin kadınlar üzerinde hakkınız ol­duğu gibi, onların da sizin üzerinizde hakları vardır.” diye ferman eder.

Kadının hakkını gözetmeyen ve hukukunu çiğne­yen, karşısında doğrudan Allah (Celle Celalüh) ’ı bulacaktır.

“Onların sizin için süslenmesini istediğiniz gibi, on­lar da sizin süslenip güzel giyinmenizi isterler.”

Bey evine erken ve haberli gelmeli, eşi, kocasının eve geleceği vakti bilmeli. O yüzden bey eve habersiz gelmemeli.

Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vesellem) Efendimiz: “Evinize gelirken, gece baskın ya­par gibi, habersiz ve ansızın gelmeyin. Geleceğinizi bildirin ki, eşiniz sizi karşılamak için saçlarını tarasın, giyinsin, süslensin, yapması gereken temizliğini yap­sın.” derken kadınların da eşlerini nasıl karşılaması gerektiğini bildirirler. (Müslim Rida,57)


Evlilikte Zifaf Gecesi (İlk Gece)

Zifaf gecesi evliliğin kadir gecesidir.” Öncelikle her iki eş de evliliğin bir ibâdet olduğunu bilmeli. Bu yüzden İkisi de abdestli olarak buluşmalı. İlk gece, hayatın en önemli bir geçididir.

Bu gece eşlerin dilek kapısı açılır. Duaları ka­bul olur, günahları affedilir. Bu gece önce Cenabı Hakk'a el ve gönül açar her ikisi de iki rekât namaz kılarlar ve:

Allah'ım, Sana hamd eder, Seni över, yüceltirim. Beni, eşimi, ana babamı ve bütün müminleri bağışla. Allah'ım, eşimle aramızda sevgi bağını güçlendir.

Rızkımızı helâlinden ve bol ver, kazancımızı bere­ketlendir. Bize faydalı ilim, yararlı işler ve hayırlı evlât ver. Bizleri dünya sıkıntılarından ve âhiret azabından koru!" diye dua ederler.

Sonra damat, eşine nezâket ve sevgiyle yaklaşır. Kendini kaba. ilkel ve nezaketsiz davranışlardan sa­kınır.

Evliliğin bir yanı da cinselliktir. Bu da bilinçli olma­lıdır. Birleşmeye hazırlık sevişmeyle olur.

Allah Rasûlü (Sallallahu Aleyhi Vesellem) Eşinizle ilişkiden önce şakalaşın, sevişin. Hayvanlar gibi yüklenip hemen işi bitirme­yin” der. (Feyzu'f Kadir V.90)

Her iş gibi ilişkiye de, besmele çekerek ve “Allah’ın bizi ve lütfedeceğin çocuğumuzu Şeytan’dan koru” (Ebû Dâvud, 2/249) diye dua ederek başlanır.

“Bu dua ile Allah, eşleri ve olursa çocuklarını, şeytan’dan korur.”

Eşler, ilişki sırasında anlayışlı ve nâzik olmalı. Can sıkıcı, acı verici kaba hareketler-den sakınmalı. Hadisi şerifte:

Eşinle beraber olacağın zaman zarif ve ince ol” ikazında bulunur. Ve: Kur’ân-ı Kerim, doyuma ulaşmada, kadınlar için: “Onları kendinizden önce düşünün” diye erkekleri uyarır. (Bakara: 2/223)

Eşler, birbirinin cinsel isteğine sebepsiz yere karşı koymamalı. Bu eşi kırar ve büyük bir günah işlemiş olur. Cinsî yakınlık, gaye değil, neslin devamını meş­ru şekilde sağlama vasıtasıdır.


Neden Boşanıyorlar? Evlilikler Neden Yü­rümüyor?

Ülkemizde her gün milyonca insan evlenirken, bir o kadar çift de boşanmak için mahkeme kapısına ko­şuyor. Bu durum, geleceğimiz adına endişe vericidir. Ve boşanma sonrası çok acı ve zor yaşanıyor.

Evlenen eşler boşanacağım diye evlenmez, mutlu olmak için evlenir. Manevi mesuliyetten korkanlar aile hayatına zarar vermez. 

Boşanma sonrası kadın da erkek de bunalım sü­recine giriyor. Ayrıca boşanma, Yüce Allah'ı gazaba getirir, helâl de olsa.


Boşanma Sebepleri:

Aşırı geçimsizlik. Bu, kimine göre boşanma sebebi İken; kimine göre de üzerinde durmaya bile değmez basit şeylerdir.

Boşanma sebepleri, genelde evlilik öncesine dayanıyor. Yani: Eş seçiminin acemice ve geçici hevese göre ya­pılması.

Eşlerin birbirini yeterince tanımadan evlenmesi,

Nişanlılık döneminde birbirlerine karşı dürüst dav­ranmaması,

Evliliklerin, yanlış temeller üzerine kurulması,

Eşlerin, ailenin manevî yapısını bozan kindar ve inatçı olması,

Evliliğin sorumluluğunu ve evlilikten ne beklediklerini bilmemeleri,

Belirli bir ruhî, aklî ve fikrî kemâle ermeden ev­lenmeleri,

Evliliği sadece eşlerin haz duygularını tatmin alanı sanmaları.

Boşanmanın ne gibi sonuçlar ve zorluklar getire-ceğini bilmemeleri,

Boşanmayı bir kurtuluş olarak hayâl etmeleri.

Araştırmalar, boşanmaların yüzde doksanının incir çekirdeğini dahi doldurmayan basit şeyler olduğunu belgeliyor.

Boşanmalarda en çok çocuklar ve kadınlar yıpra­nıyor, zarar görüyor.


Boşanmayı Önlemek İçin Ne Yapmalı?

Belirli bir ruhî olgunluğa gelmeden evliliğe yanaş­mayın.

Eş seçiminde çok titiz davranın.

Birbirinize yeterince zaman ayırın.

Eşinizin beklentilerine önem verin.

Sevgi ve huzurun yaşaması için gayret gösterin.

Eşinizi sahiplenin, birbirinize güvenin.

Görev ve sorumluluklarınızı bilin ve severek ya­pın.

Birbirinize olan saygıyı yitirip bitirmeyin.

Hep kendinizi haklı, eşinizi kusurlu bulmayın.

Gereksiz kıskançlıktan kaçının. Çocuklarınızın yanında tartışmayın. Anlaşmazlıkları sakinleşince konuşun.

Eşinize en az arkadaşınıza gösterdiğiniz kadar say­gı gösterin.

Eşinizi sevdiğinizi ve onunla mutlu olduğunuzu söyleyin.

Boşanma, sadece eşleri ruhen yaralamakla kalmı­yor. Toplumun evlilik algısını da yaralıyor.

Bir anda nişanların bozulması, davetiyesi basılmış düğünlerin iptal edilmesi, adayların evlilik cesaretini kırıyor, evlenecekleri de tedirgin ediyor.

Hâlis dua ve hayır dileklerle kurulan aile yuvası, basit bir bencillik, sevgi cimriliği ve özveri yoksunluğu ile yıkılmamalı.


Yavrularımızı perişan etmemek, ailemizi dağıtma­mak için bazı sıkıntılara katlanmalı. Hata ve kusurları bazen görmezden gelmelidir.

Ailede monoton bir hayat, Tv karşısında geçirilen saatler zamanla evde sevgi ve saygıyı bitirmektedir.

Yuvayı ayakta tutmak için, ilişkilerde özür ve ku­sur bağışlama, hoş görme ve eksiği tamamlama çok önemlidir.
Değerli Hanımlar!..

Evimize, iffetimize, zarar gelmediği sürece çocuk­larımız niye Öksüz kalsın? Bu sözler beyefendileri cüretlendirmesin! Onlar da Allah emaneti olan eş­lerine karşı sorumluluklarını bilsinler.

Gazete ilanlarıyla kirli sohbet hatlarında çalıştı­rılacak kadınlar aranıyor! Cep telefonları, internet bağlantıları, uzakları yakın ederken, ayn\ eudekileri ayrı dünyaların insanları hâline getiriyor

Diyorum ki sevgili hanımlar, bu ahlâkî çöküş fur­yasında kocasız yaşanmayacağı İçin değil, iman adı­na yuvayı ayakta tutabilirsek, inanın çofc büyük iş başarmış olacağız. Çocuk kokusu Cennet kokusu!.. (Ayşe İzci)
Son Söz

EVLİLİKTE MUTLULUK İÇİN 12 D FORMÜLÜ

Sağlıklı ilişkisi olan insanlar hayatlarının her alanlarında mutluluğu ve başarıyı daha kolay yakalarlar.



Sevginin ve dayanışmanın verdiği enerji, tüm yaşamlarını kolaylaştırır ve hayatın bir nehir gibi akmasını sağlar. Bu nedenle evlilik çok önemli bir kurumdur. Peki, sağlıklı bir ilişki için ne yapmalı?
Evlilikte  mutluluk için 12 D formülü:

1) Değer verin: Eşinize değerli olduğunu hissettirin. Hiç kimse kendini değersiz gören birisiyle birlikte olmak istemez.

2) Duygulu olun: Bir evlilikte romantizmin önemini unutmayın. Duygu dolu davranış ve sözler evliliğin harcıdır. Romantizmi yaşamak zor değildir. Bol yıldızlı lacivert bir gecede birlikte yıldızları izlerken, sevdiğinizin üşüdüğünün farkına varıp ceketinizi ona vermeniz romantizmdir.

3) Dürüst ve doğru olun: Sonu ne olursa olsun dürüst ve açık yürekli olmak evliliği sağlamlaştıran ve güven oluşturan önemli bir koşuldur.

4) Doğal olun: Yapaylıklar ve sahtelikler üzerine kurulan ilişkiler uzun süreli ve sağlıklı olamaz. Boyalar dökülüp gerçekler ortaya çıktığında kâğıttan mutluluklar dağılır gider.  Bu nedenle kendinizi farklı tanıtmak yerine olduğunuz gibi görünmek ilişkinin sağlam temeller üzerine kurulmasını sağlar.

5) Dakik olun: Evlilikte dakik olmak, her şeyi zamanında yapmak çok önemlidir. Verdiğiniz söz ne olursa olsun yerine getirmek, evlilikte koşulsuz güven ve sevgi getirir.

6) Düşünceli ve duyarlı olun: Örneğin, eşiniz yorgun veya stresli ise üzerine gitmeyin ve anlayışlı davranın. Aile bütçeniz el vermiyorsa o elbiseyi almayın.

7) Değişime açık olun: Zamanın gerektiği değişiklikleri yapmaya özen gösterin. Hayat durağan değildir. Evlilik emek ve dinamizm ister. Fazla kilolardan kurtulmanızın gerektiğini düşünüyorsanız, o diyeti hem kendiniz hem de eşiniz için yapın. Giyinirken eşinizin de düşüncelerini ve beğenilerini dikkate alın.

8) Devamlılığa dikkat edin: Verdiğiniz kararları ve sözleri unutmayın. Bugün başka bir şey, yarın başka bir şey söylemeyin. Yıllar sonra bile verdiğiniz sözlerin arkasında olun. Tutarlı olmak her yerde olduğu gibi evde de sevgi ve saygı yaratır.

9) Dilinize hâkim olun: Aklınıza her geleni söylemeyin. Konuşurken kelime seçimine özen gösterin. Özensizce kullanılan bir tek kelimenin bile o güne kadar yaptığınız tüm güzellikleri yıkma gücüne sahip olduğun bilin.

10) Dayanıklı olun: En küçük olayda pes edip ilişkinizi tehlikeye sokmayın. Her ilişkide bir takım sorunlar olabileceğini, ancak bunun kalıcı olmadığını bir süre sonra her şeyin düzeleceğini düşünün.

11) Dokunmasını bilin: Eşinizin saçlarını okşadığınızda ona yüreğinizdeki tüm sevgiyi hissettirin. Dokunmanızı istemediğinde anlayışla karşılayın. Eşinize sadece sevgi amaçlı dokunacağınıza şiddet amaçlı asla yaklaşmayacağınıza dair kendinize söz verin.

12) Dayanışma içinde olun: Aile içinde yaşanan sorun kimin olursa olsun çözüm için dayanışma içinde olmak o aileyi güçlendirir. Karşılıklı her fedakârlığa açık olmak ailenin temellerini sağlamlaştırır.

*Her ilişkide olumlu veya olumsuz her davranışınızın, katlanarak size geri döneceğinden kuşkunuz olmasın.

Eşlerine kötü davrananlar farkına varmadan sadece eşlerinin değil aynı zamanda kendi yaşam kalitelerinin bozulmasına da neden olurlar.
Netice olarak diyebiliriz ki; Erenlerin adının anıldığı yere rahmet yağar. Sözü bağlarken rahmete vesile olması için...

Behlül Dana, Saraydan müfettişlik ister. Dileği uy­gun görülür ve ekmek fırınlarını teftişle görevlendiri­lir. Behlül, görevle gittiği ilk fırında ekmekleri tartar.

Ekmeklerde gramaj eksikliği vardır. Buna karşılık fırıncıya yönelttiği sorulara dikkat edelim:

1- Geçimden yana nasılsın?..

2- Evde hanımınla geçiminiz nasıl?.

3- Çocuklarınla aran nasıldır?..

4- Komşularınla geçimin nasıl? der. Ekmekçi:

Birinci soruya darda olduğunu, geçim sıkıntısı çek­tiğini, iki yakasının bir araya gelmediğini,

İkinci soruya hanımının itaatsiz ve geçimsiz oldu­ğunu, evde dırdır bitmediğini,

Üçüncü soruya da, çocuklarının âsî ve itaatsiz ol­duğunu yana yakıla anlatır.

Dördüncü soruya ise, bütün komşularıyla kavgalı olduğunu ifade eder.

“Behlül, oradan başka bir fırına gider; orada da yine ekmekleri tartar. Burada ekmekler hilesiz, gramajlar tamdır.

İlk gittiği fırında sorduğu sorulan aynen bu ekmek­çiye de sorar. Burada aldığı cevaplar çok farklıdır:

Birinci soruya: “Çok şükür, bolluk ve bereket için­deyiz” der, şükreder. Kur’ân, “Şükrün nimeti artırdı­ğını” haber verir.

İkinci soruya: “Eşinin sâdık ve saygılı” olduğunu,

Üçüncü soruya: Şükür, çocuklar terbiyeli ve itaat­lidir der.

Dördüncü soruya ise: “Tüm komşularla gül gibi ge­çindiğini” söyler.

Behlül, böylece helâl rızkın kişiye, aileye bereket­ler ve mutluluklar verdiğini, haram lokmanın ise, ne felâketler getirdiğini nazara verir. İşte erenler böyle­dir. Bir soru ile koca bir kitaplık hayat dersi verirler insanlara...

Hazreti Musa (Aleyhisselam): “Yâ Rabbi filân kulun hep yal­varır durur; duası kabul buyurulrnadi; hikmeti nedir? der. Yüce Rabbimiz: Ya Musa o kulun duasını kabul etmem, çünkü onun elbisesinin bedelinde haram para var! buyurdu.”

Burada Cennet kadınlarının Efendisi Hz. Fâtıma (Radıyallahu anha) Validemizden de bir söz etmemek olmaz sanı­rım. Nebiler Sultanı babasına da. Ona da, kâinatın zerreleri adedince salât ve selâm, tahıyyâtü ikram ve ihtiram olsun.

Hz. Fatıma (Radıyallahu anha) Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vesellem) Efendimize diyor ki: Babacığım, âlem kızlarının mehri (nikâh bedeli) altın ve gümüşten takdir edilir. Benim de öyle olursa âlemden ne farkımız olur? Ben böyle istemem.

Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vesellem) Efendimiz: Ya ne istersin kızım? “Ben öyle is­terim ki: yarın âhirette, benim mihrim karşılığında, ümmetinin günahkârlarının affı için Allah Teâlâ Sana ayrıca bir şefaat hakkı versin. Bu da benim nikâh bedelim olsun” der.

Çok sürmeden Hz, Cebrail (alayhisselâm) geldi ve Hz. Fatıma(Radıyallahu anha)’nın dileğinin Cenabı Hakk tarafından kabul edildiği müjdesini verdi.

Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vesellem) Efendimiz de: “Aferin kızım, Peygamber kızı olduğunu belli et­tin” buyurdular.







Yüklə 457,15 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin