Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹


Menzil i yayla€ › Çemerne



Yüklə 6,32 Mb.
səhifə55/72
tarix27.07.2018
ölçüsü6,32 Mb.
#60056
1   ...   51   52   53   54   55   56   57   58   ...   72

Menzil i yayla€ › Çemerne: Andan ale's-sabâh bir alay ile ve hazîne i pâdiflâhî ve bu kadar Uskok kâfirleri kelleleriyle ârâyifl i nîze edüp bir dârât ile 9 sâ‘atde cânib i flarka teper afla€› gidüp Süleymân Hân'›n ibret-nümâ hafleb cisrinden ubûr edüp,

Menzil i flehr i azîm Foça: Mukaddemâ mev­sûf bir flehr i ma‘mûrdur. Bunda hazîne i pâdiflâ­hî­yi a‘yân › vilâyete ve hâkim i fler‘a ma‘dûden sâ­limce teslîm etdi€imize hüccet i fler‘iyyeleri hakîr elime sened alup ol gece flehr i Foça'da cân sohbet­leri edüp ale's-sabâh cümle a‘yân [u] eflrâf [u] ki­bâr › Foça ile ve cüvân u koca ile vedâlaflup andan yine cânib i cenûba da€lar ve tafllar aflarak (   ) sâ‘atde evc i âsumâna ç›kup,

Der-beyân › panayur › yayla€ › azîm i kûh › Çemerne

Bu diyârda y›lda bir kerre niçe yüz bin âdem cem‘ olup bâzâr › azîm olan yere panayur derler. Ve bu Çemerne yaylas› Hersek sanca€›n›n tâ orta göbe€inde vâk›‘ olup her tarafda befler konak yer­den nümâyân bir kûh › Semengân-misâl tell i ser-bü­lenddir. Me€er hikmet i Hudâ bu mahalde germâ-germ bâzâr› mahalli olup ecnâs › mahlûkât›n bir cem‘iyyet i kübrâs› mahalli idi kim inflâallâh hilâf de€ildir, befl kerre yüz bin benî Âdem'in Nasârâ ve Uskoku ve S›rf u Bulgar› ve H›rvad› ve Boflnak'› ve H›rtman'› ve Lasman'› ve Latin'i ve Efrenci ve Rûm ve Yahûdî ve Ermeni ve'l-hâs›l cemî‘i millet i Mesîhiyye ve niçe bin ümmet i Muhammed cem‘ olup ve P›raçal› Mustafâ Pafla'y› dahi bu cem‘iyyet i kübrâda muhâfazac› bulup yi­girmi gün gece germâ-germ hengâme i bâzâr imifl.

El-hâs›l bu Çemerne da€lar›n cemî‘i kâfiristân kefereleri ve avret ve o€lanlar› ve hadd [ü] hasr›n Hallâk › Ezel bilür hayvânâtlar› da€› tafl› zeyn edüp hayme vü hargâh ve külbe i ahzânlar ile bu kûh › çemenzâr müzeyyen olup herkes metâ‘›n fürûht edüp kâr [u] kisb edüp ayfl ü iflret ederler.

Ve bu sahrâ eyle bir fezâ y› bâlâd›r kim cemî‘i nebâtât u ahflâbât ve dâ i devâ i giyâhât bunda mev­cûddur. Hattâ bu yaylan›n cânib i garbîsinde bir deyr i kadîm var. Hâlâ ma‘mûr olup bu deyrde Eflâtûn ve Bokrât u Sokrât ve Câlinûs ve Ristetâlîs ve Batlîmûs ve Feylesof u Feylekos nâm hukemâlar bu deyrde sâkin olup bu kûh › bâlâda hâs›l olan hâssal› edviyelerden râvend i Rûmî ve sünbül i Rûmî ve yebrûhu's-sanem, ya‘nî âdem gibi abdüs­se­­lâm otu ve cedvâr › Rûmî ve sa‘leb ve mahleb ve ›fl­k›n ve reybâs ve çöpçini ve saparna ve labada kökü ve flâhtere ve roka ve havlicân › Rûmî ve sadef ve ›rk›'l-cenâh ve çilek ve lûzi'n-nebî misilli otlar› hu­kemâ y› kudemâlar bu yaylada cem‘ etmek içün bu deyri binâ etmifller.

‹lâ hâze'l-ân cemî‘i kâfiristândan hukemâlar bu yayla€a gelüp mezkûr edviye otlar› ve niçe yüz bin elvân ahflâbâtlar› cem‘ edüp cümle vilâyetlere götü­rürler. El-hâs›l ecele dermân olsa bunda bulunur.

Ve bu kûh › ser-bülend eflâkin zirve i a‘lâs›na kad-ke­flân olmak ile k›ble taraf›nda kal‘a i Nova ve kal‘a i Kotur ve bizim Arnavudluk'da kal‘a i Podgoriç­se­miz nümâyând›r.

Ve cenûb taraf›nda vilâyet i Dobra-Venedik ve bizim Gabele kal‘as› ve karflu tarafda ‹flpanya'n›n cezîre i Pulyas› zâhir ü bâhirdir. Ve flimâl cânibinde Biyelemik da€lar› ve Bosna-sarây› kûhlar› âflikâ­re­dir.

Hulâsa i kelâm Hersek diyâr›n›n göbe€inde ci­hân-nümâ bir kûh › ibret-nümâd›r. Bu kûhda olan çârsû y› bâzâr› ve âdem deryâs›n temâflâ edüp ertesi günde bu yaylada hâs›l olan sünbül ve zerrîn ve müflg i Rûmî ve karanfil ve flakây›k ve nîlüfer ve zanbak ve gayri gûnâ-gûn ezhârlar› demet demet cem‘ edüp flemm ederek bu Çemerne yaylas›ndan cânib i garba yokufl afla€› enüp bir gün gidüp tekrâr bu kadar bafl ve bu kadar dil esîr ile serhaddin âyîni üzre tüfeng flâdu­mân­lar› ederek gülbâng › Muham­me­dîler çekerek 10 sâ‘atde,



Menzil i sahrâ y› Gaçka: Ertesi gün Sührâb Mehemmed Pafla'dan mektûblar ve arz [u] mahzar­lar alup hakîre dörd kîse ve befl re’s Fireng gulâm› ve befl re’s Hersek atlar› cümle bisât›yla ve hakîre kaddime münâsib bir semmûr kürk ve iki yüz altun ve bir k›l›ç ve befl tüfeng ve befl donluk çuka ihsân etdi ve hüddâmlar›ma dahi cümleye bir kîse ve birer çuka kumafl ve birer kol tüfengi ve birer re’s Hersek bârgîrleri in‘âm etdi.

Ve P›raçal› Mustafâ Pafla Çemerne yaylas›nda kalmak ile tenbîhi üzre kethudâs› hakîre iki kîse ve üç gulâm [160b] ve befl re’s müsellah Tafll›ca bâr­gîr­leri ve befl taz› ve befl za€ar ve iki do€an ve befl dâne Hersek atmacas› verdi kim bir diyârda misli yokdur ve befl çuka ve befl donluk Ciniviz katîfesi ihsân ald›k.

Ve Hersek alaybe€inden ve Nova kapudan­lar›ndan ve'l-hâs›l ser i kârda olan cümle a‘yân-› ki­bâr Sadr›a‘zam›n musâhibidir, deyü bele€an mâ-bela€ ihsân u in‘âmlar alup ve yüz nefer pür-silâh tüvânâ revenler alup Sührâb Mehemmed Pafla efendimizle vedâlaflup,

Hersek diyâr›ndan Yenikal‘a seferine gitdi€imiz konaklar› ayân u beyân eder

Evvelâ sahrâ y› Gaçka'dan cânib i garba 4 sâ‘atde,



Karye i Kovinç: Müslim ve kefere köyü ve ze‘âmetdir.

Andan 5 sâ‘atde Zalom yaylas›n âlâm › fle­dâ’id çekerek ol sengistân› aflarak sahrâ y› Neve­sin'i râhat › emn [ü] amân ile ubûr edüp,



Menzil i kasaba i Nevesin: Bâlâda mevsûfdur. Yine bir gece mihmân olup bundan elli nefer pan­dur yi€itlerinden refîkler alup cânib i cenûba ne‘ûzü billâh ol mahûf u muhâtara Uskok yata€› ve harâmîler dura€› olan (   ) da€› yüz bin renc [ü] anâ ile ol fliddet i hârda ol sa‘b sengistân› aflarken âhir bir su sarn›c›nda sehel istirâhat edüp andan 7 sâ‘atde,

Evsâf › kûh › Melay, ya‘nî kal‘a i bî mânend Bolagay

Lisân › Latince (   ) demekdir. Bânîsi Hersek banlar›d›r. Sene (   ) târîhinde bizzât Ebü'l-feth Sultân Mehemmed Hân fethidir, zîrâ Herseko€lu Ahmed Pafla'n›n babas› olan pelîd i anîd keferenin tahtgâh› idi. Gâyetü'l-gâye dûflvâr ceng i bî-flümâr ile feth olmufldur. Hâlâ Süleymân Hân tahrîri üzre Hersek paflas›n›n subafl›l›€›d›r ve yüz elli akçe pâye ile kazâd›r, ammâ hâlâ Mostar müftîsi olan (   ) Efendi'ye ber-vech i arpal›k ihsân olunmufldur. Kal‘a dizdâr› ve elli adem merdüm-i hisâr› var, gayri hâkimleri yokdur.



Eflkâl i kal‘as›: Ebr i kebûdlara Kehkeflân-âsâ ser çekmifl bir seng i ahmer-gûn yalç›n kaya üzre flekl i bâdemî vâk›‘ olmufl bal›k s›rt› gibi bir sivri bu­runlu kanara üzre flarkdan cenûba tûlânîce vâk›‘ olmufl seng t›râfl bir sûr › üstüvâr › hâz›r-bâfld›r kim henüz üstâd bennâ elinden ç›km›fl zannolunur.

fiark taraf›nda bir kulle i azîmi var ve yemîn ü yesâr›nda befler aded kulle i bâlâlar› ve cânib i ce­nûbundaki kaya burnu üzre bir mehîb kulle i metîni var kim gûyâ sedd i ‹skender'dir. Ve cümle dendân › bedenleri eyle mu[ra]ssa‘ ve müzeyyendir kim bir kal‘ada bu gûne bedenli müzeyyen sûr › üstüvâr yokdur.

Ancak cânib i garba mekflûf bir demir kapusu var, aslâ bir taraf›nda handak› yokdur, zîrâ handak yeri dahi yokdur. Cânib [ü] etrâf› çâh › gayyâd›r. Husûsan taraf › cenûbu befl minâre kaddi kûh › Bîsütûn mânend alt› bofl bir yalç›n k›z›l kayad›r kim niçe bin miskî kartal kufllar›n›n ve flâhin ve za€anos murglar›n›n âfliyânlar› var. Afla€› bakma€a âdemin zehresi çâk olur, ammâ derûn › kal‘ada on befl bofl hâne ve bir küçük câmi‘ ve iki su sarn›çlar› ve iki aded toplar› var, ammâ ihtimâldir bârûdu yokdur.

Ve kal‘a içinde benî Âdem olmamak ile y›lan› çokdur. Dizdâr› ve neferâtlar› cümle afla€›da olurlar, zîrâ her bâr bu kal‘aya bir ferd i âferîdenin iktidâr­lar› olmadu€undan ahâlî i kal‘a cümle afla€› varoflda olup fleb [ü] rûz kal‘a kapusu mesdûd durur. Tâ bu mertebe bir kal‘a i bâlâd›r, ammâ hâkim kal‘adan garîbdir.

Ve bu kal‘an›n maflr›k taraf›nda olan havâlesine nâz›r kulleden feth olmufldur ve illâ bu kal‘aya bir yerden zafer mümkün de€ildir. Yâhûd muhâsara ile kaht [u] galâdan amân ile feth olur.

Ba‘dehu bu kal‘adan semt i cenûba yokufl afla€› enerken iki yanlar›ndaki da€lar ve ormanlar ve bâ€lar serâpâ nar a€açlar›d›r kim kendi biter ve kendi yiter ormanistân ve rummânistând›r kim n›sf sâ‘atde bu naristân› geçüp,



Sitâyifl i varofl › Bolagay: Bu rabta i ma‘mûr kal‘a oldu€u kayan›n alt›ndad›r. Kal‘adan bu varofl aslâ görünmeyüp kal‘a kayas›n›n ma€âras›ndan ej­der i heft-ser gibi gürleyüp ç›kan nehr i Buna ke­nâr›nda bir küçük kasabac›kd›r.

Cümle befl mahalledir, müslim ve kefere mahal­leleridir ve cümle dörd yüz elli aded kal‘a-misâl kulleli cümle kârgîr seng-[t›râfl] ve serâpâ kaya€an tafl ör­tülü b†u bâ€çeli ve niçe evleri kiremit ile mestûr hânedân › ma‘mûrlard›r.

Ve nehr i Buna bu flehri iki bölüp iki yerden tafl binâ cüsûrlar ile beriden öteye geçilir birer göz mu­sanna‘ köprülerdir.

Ve cümle befl aded mihrâbd›r. Evvelâ afla€› dudluk içinde Ebü'l-feth Mehemmed Hân câmi‘i gâyet küçük kâr › kadîmdir, ammâ alçak minâreli ve sütûhu kurflumlu kârgîr binâ câmi‘ i ra‘nâd›r. Mâ‘adâ mesâcidlerdir.

Ve bir medrese ve bir mekteb ve bir tekye Buna nehri kayas› alt›nda Mostar müftîsi tekyesidir kim hânkâh › Halvetiyyedir. Ve bir küçük hammâm› ve yeni hân› ve câmi‘ karflusunda on aded dükkân› var.

Evsâf › ma€âra i tulû‘ › nehr i Buna

Evvelâ mezkûr kal‘a [161a] olan kûh › ser-bü­lend kûh › Bîsütûn gibi alt› bofl olup cânib i garba meyyâl e€ilmifl âdem alt›na girme€e havf edüp flimdi münhedim olur k›yâs›n eder. Bu kayan›n al­t›ndaki gâr › azîmin ve kehf i sun‘ › Hudâ y› Kerîm'in içinden nehr i Buna billûr ve necef u mo­ran gibi hayk›rup ç›kdu€u mahalde on göz âsiyâb › mâlar vard›r.

Ve âb › nâb›n ç›kdu€u mahalde mezkûr ma­€âran›n önünde iki harman cirmi kadar bir havz › azîmi var kim umkunun ka‘r› ne mertebe oldu€u­nun ahvâline bir gavvâs › flinâver haberdâr olma­m›fld›r. Ve niçe kerre yüz kulaç ipler ile flakula b›­rakm›fllard›r, aslâ nihâyet bulmam›fld›r ve gavri ve nihâyetine vâs›l olam deyenlerin ço€u gark › âb ol­mufllard›r.

Ve bu mezkûr havz › amîkun kenâr›ndaki kaya­lara muttas›l Mostar müftîsi (   ) Efendi bir tekye i Halvetî inflâ edüp bir kasr › âlîsi Buna nehrine nâz›r olup cümle uflflâkân [u] erbâb › ma‘ârif ehl i dilân bu kas›rda ve bu tekyenin kameriyyelerinde meks edüp gûy gûy sohbet i hâslar ve mubâhase i ilmiy­yeler edüp niçe yârân › ârifân › zarîfân havz içinde olan mâhî i gûnâ-gûnu ve mâ’ide i Sübhânî'yi seyr [ü] temâflâ ederler kim her semek onar ve on befler ve yigirmifler vukiyye gelir, gûyâ murassa‘ sun‘ › Hudâ bal›klar var kim âdem bakd›kça hayrân olur.

Ammâ aslâ sayd etmezler. Her kim kasd edüp bu mahalde bal›k avlarsa yâhûd bal›k otu dökerse ol âdem elbette iflâh ve ber­hordâr olmayup gitdikce murdâr olup âhir i kâr belki berdâr olur, ammâ bu havuzdan afla€› geçüp flehir ucundaki cisir bafl›na varan bal›€› sayd eder­lerse anda zarar yokdur.

Hattâ Celâlî Abaza Pafla bu flehre geldikde bu havz › azîm içre flinâverlik eden mâhîlerden iki dâne semek dutdurup kulaklar›na altun halhallar geçirüp ol zamândan berü bircü€ezi hayâtda bir mefret koca nehengdir, ammâ her bâr taflra havuza ç›kma­yup içeri gârda durur, ammâ bu mâhîleri Abaza Pafla dutdurup yemek kasd›nda olmayup ibret-nümâ y› nîk-nâm içün halhal korken Abaza Pafla semmûr kürkiyle bu havza düflüp gark olayazd› deyü ihtiyâr kimesneler nakl etdiler. {Bundan anla­nan me’âl i kelâm oldur kim bu âsitânede olan mâhîlere aslâ vaz‘ › yed etmemek ge­rek}.

Ammâ bu nehr i Buna ile buz pâresi berrâk ve ak pâk bir âb › mürevvakd›r kim mâh › Temmûz'da huzûr › kalb ile fliddet i sermâs›ndan nûfl olunmaz. Ve bir âdem bir kuzu yeyüp bu âb › nâbdan nûfl etse ân › sâ‘atde yine ol kes ac›€›r, gâyet serî‘u'l-hazm âb › kevserdir.

Ve bu havz › azîm içre cemî‘i Mostar flehrinin ve gayri kurâ vü kasabâtlar›n mahbûblar› kâküllerin târ k›lup âfl›klar›yla bu havz › tahûr içre flinâverlik edüp birbirleriyle deniz mâlikleri gibi kuç kucak olup bilâ-vâs›ta birbirlerin dirâ€ûfl ederek bahr i ma‘ârif gibi niçe gûne perendeler ve niçe gûne lu‘bedebâzl›klar edüp âfl›kân › dil-nüvâzl›k ederler.

Ammâ bu havz›n üzerinde olan kûh › Demâ­vend-mi­sâl kal‘a kayas› üzre olan miskî kartallar›n hisâb›n Sannâ‘ › Sâhib kudret bilir. Ba‘z› âdemler bu kartallar[a] kurbân nezr edüp bu havz kenâr›nda kurbân› edüp taflra b›ra€up kar­tallara verirler, ammâ ba‘z› âdemin kurbân›n yemez­ler, murâd [u] mak­sûdu hâs›l olmamas›na delâlet eder. Ve ba‘z› âdemin kurbân›n tarfetü'l-ayn içre süpürürler "Elbette ol âdemin hayr murâdâtlar› hâs›l olmas›na iflâretdir" deyü tecrübe etmifllerdir ve cemî‘i zamânda bu kartallar bu mahalde aslâ âdemden kaçmazlar ve havzda olan mâhîler dahi hem-çünân niçe âdemin koyun ci€erin yerler ve ni­çesinin yemezler. Ve havz içre yüzen âdemlerden bal›klar aslâ kaçmazlar.

Ve bu kayalarda âfliyân edinen flâhin ve çaylak ve do€an ve atmaca ve akbaba ve ebâbülbül ve dev­lingeç ve gayri envâ‘ › tuyûrlar›n lâneleri hisâ­b›n Hudâ bilir.

Bu kûh › bâlâya ibret gözüyle nazar eden Cenâb › bârî neye kâdir idi€in müflâhede eder. Ve bu kûh › Sübhân'da dahi çok âsâr › acîbe ve te­mâflâ y› garîbeler var kim tahrîri mümkün de€ildir.

Ve bu kasaban›n âb [u] hevâs› gâyet latîf ve se­vâhildir. Üzümü ve nar› ve inciri ve emrûdu ve elmas› ve beyâz kiraz› çokdur. Hattâ bu sene i mü­bârekede ibtidâ kiraz› bu Bolagay'da yedik, ammâ âbdâr hofl-hor gülnar kiraz› olur. Ve da€lar›nda hâs›l olan nar›ndan nardengi ve müselles i fler‘iyyesi gâyet memdûhdur. Ve zeytûnu ve servî d›raht› ve cevizi ve b†u bâ€çesi bî-hisâbd›r.

Bu flehirden kalkup cânib i cenûba bir sâ‘at gi­düp nehr i Buna nehr i Buniçse'ye mahlût olup nehr i Buniçse dahi Ustolça da€lar›ndan gelüp Buna ve Buniçse ikisi Dâniyâl Pafla cisri alt›ndan geçüp andan Lübzâde çiftli€in geçüp dahi afla€› cereyân edüp nehr i Neretva'ya mahlût olurlar. [161b]

Andan hakîr Dâniyâl Pafla çiftli€in geçüp nehr i Neretva kenâr›yla sarp tafll›klar› ve niçe yerde ma‘mûr bâ€l›klar› 5 sâ‘atde geçüp,



Evsâf › ibret-nümâ y› tell, ya‘nî sedd i acîb kal‘a i Poçetel

Lisân › Latince (   ) (   ) (   ) demekdir. Bânîsi yine Hersek banlar›d›r. Bunda dosdo€ru Sadr›a‘zam Köpürlüzâde Fâz›l Ahmed Pafla Kethudâs› ‹brâhîm A€a efendimiz sarây›nda meks edüp vâlide i müflfi­kas› Kadu hazretleri hakîre bir hücre döfleyüp cemî‘i me’kûlât [u] meflrûbâtlar›m›z ta‘yîn eyleyüp ‹brâhîm Kethudâ efendimizin mektûblar›n vâlideye tapfl›rup safâs›ndan ol ân hakîre bir kat esvâb ve bir bo€ça çamafl›r ile on bin akçe ihsân edüp kal‘ay› seyr [ü] temâflâya meflgûl olduk.

Sene (   ) târîhinde Ebü'l-feth vüzerâlar›ndan Üsküplü Koca Mustafâ Pafla serdâr olup bu kal‘ay› Bundukanî Venedik'i elinden ceng i azîm ile feth etmifldir.

Hersek sanca€› hâkinde Bolagay kazâs› niyâbe­tidir, lâkin kethudâyeri ve yeniçeri serdâr› ve gayri hâkimleri yokdur, ammâ dizdâr› ve elli aded mer­düm-i hisâr› vard›r, ammâ azd›r, zîrâ gâyet serhad kal‘ad›r.



Eflkâl i zemîn i sûr › üstüvâr›: Nehr i Neret­va'n›n cânib i flarkîsi kenâr›nda, ya‘nî Bolagay kal‘as› taraf›nda bir hayli bâlâ bir püflte i a‘lâ yalç›n kaya üzre bir küçücük sûr › esfeldir, ammâ gâyet sa‘b ve metîn kal‘ad›r. Cânib i flarka mekflûf bir kat demir kapudur. Etrâf›nda aslâ handak› yokdur. Neretva taraf› çâh › gayyâ ve derk i esfelden niflân verir uçurum kayalard›r.

Ve derûn › hisârda bir kaya€an örtülü dizdâr­hânesi ve bir anbâr› ve bir kullecik içinde bir küçü­cük mescidi var, aslâ gayri âsâr › binâdan bir fley yokdur, ammâ nehr i Neretva'ya ener bir su kullesi var, iki yüz ayak kesme kaya kanara nerdübân ile nehr i Neretva'ya enilüp hîn i muhâsarada su al›n›r. Ve mahall i ma‘rekede bu kal‘a ancak befl yüz âdem al›r, zîrâ gâyet küçük hisârd›r.

Befl alt› kadar hurde flâhî toplar› var, ammâ iri muflkat tüfengleri çokdur. Ve kal‘as›n›n kapusu dâ’imâ kapal› durup elli aded neferâtlar› her gece gelüp nevbet beklerler, zîrâ rûz › rûflende bu kal‘an›n düflmandan havfi yokdur. Ve etrâf›nda im­dâd gelecek benî Âdemleri çokdur ve her zamân bu kal‘a (bu kal‘a)n›n karflusunda nehr i Neretva afl›r› Loboflka kâfirleri gelüp tulumlarla nehr i Neretva'y› yüzüp beri tarafa geçerlerse kal‘adan toplar at›lup etrâf [u] eknâfda olan nevâhî halk› haberdâr olup cümle pür-silâh gelüp kâfire bir fley ald›rmazlar, gâyet serhad yerdir. Ne‘ûzübillâh.

Afla€› varoflu bu kal‘an›n dibinde nehr i Neretva kenâr›nda sâfî b†u bâ€çeli ve gül [ü] gülistânl› ve müflebbek bostânl› bir küçük flîrîn kasabac›kd›r. Ancak bir mahalle ve cümle nehr i Neretva ke­nâ­r›nda yüz elli aded kârgîr binâ kaya€an örtülü me­tîn evleri vard›r. Ve ba‘z› hânedânlar›nda kulleler vard›r. Kâfir havfinden her kullelerde cebehâne ve silâhlar› hâz›rd›r. Ve cümle bir hammâmd›r. Gayri yokdur. K›ble kapusu üzre târîhi:



Kad benâ hâze'l-câmi‘a'fl-flerîf, sâhibü'l-hayrât ve'l hasenât el-Hac› Ali bin Mûsâ A€a.

Sene 971,

tahrîr olunmufldur.

Ve hareminde bir servî d›raht › serâmedi var, eyle mahbûb ve mevzûn ve sebiz-gûndur kim gûyâ yekpâre zümürrûd zann olunur ve haremi dahi bir ahzar-gûn çemenzârd›r kim gûyâ yeflil katîfe (...)dâr olmufldur. Bir minâre i serâmedi var.

Bu câmi‘ i pür-envâr› ‹brâhîm Kethudâ efen­dimizin ecdâd› binâs›d›r ve peder i azîzi el-Hac› Ömer A€a bu câmi‘in alt bafl›nda kal‘a kayas› dâ­me­ninde nehr i Neretva kenâr›nda bir imâret i it‘âm › dârü'z-ziyâfe edüp cemî‘i âyende vü reven­de­gâna ve pîr [ü] cüvâna rûz-merre merreteyn çobras› ve birer nân-pâresi ahâlî i belede mebzûl­dur. Ve leyle i Cum‘ada yahni ve pilâv zerdesi ilâ mâflâ’allâh dâ’imdir.

Ammâ bu kasaban›n hammâm› ve hân› ve çârsû y› bâzâr› yokdur, ammâ bir mek­teb i s›byân › t›flân › ebcedhân› vard›r. Ba‘dehu ‹brâhîm Kethudâ efendimiz bir med­rese i dârü'l-ulûm binâ edüp bir hân ve bir ham­mâm binâ etme€e âdemler gönderdi.

Ve cümle hâneleri biri biri üzre cânib i garba nehr i Neretva'ya nâz›r beyt i ra‘nâlard›r kim b‭lar›nda ceviz a€açlar› gâyet çokdur. Ve havâs› gâyet latîf oldu€undan cümle kasabalardan evvel bunun meyvesi hâs›l olur. B‛ ve bâ€çesi bî-hisâbd›r.

Ve hakîr ile refîk gelen gâzî yi€itlerin cümlesin Sührâb Mehemmed Pafla fermâ­n›y­la bu kasabada ‹brâhîm Kethudâm›z›n vâlidesi yan›nda muhâfazac› al›kodum.

Andan on aded tüfeng-endâz ve pür-silâh yi€it­ler ile me’mûr oldu­€u­muz üzre Gabele kal‘as›na revâne olup kal‘a i Poçetel'den cânib i cenûba nehr i Neretva kenâr›yla bir sâ‘at gidüp,



Karye i Tasuçoyik: Tarîk i âm üzre elli aded hâne ve bir câmi‘li müselmân köydür. Hattâ ‹brâhîm Kethudâ'n›n pederi Ömer A€a bunda flâh­râh üzre medfûndur.

Ba‘dehu bu köyden yine cânib i cenûba [162a] nehr i Neretva kenâr›yla giderken nehr i Pragova üzre Üsküplü Koca Mustafâ Pafla'n›n bir göz cisrini geçdik ve nehr i Pragova cânib i flarkda mezkûr Dol derelerinden ve Ustolça da€lar›ndan gelüp bu mahalde Hersek Kral› ‹skemlesi nâm bir kaya i benâm dibindeki bo€azdan geçüp hemân ol mahalde nehr i Neretva'ya mahlût olur.

Bu cisri geçüp sol tarafda (   ) sâ‘at ba‘îd bir sahrâ vard›r, ana lisân › Latince Popova derler. Hikmet i Hudâ,

bret-nümâ y› sun‘ › Hudâ Popova

Bu Popova sahrâs›nda binden mütecâviz yer­lerde kuyular vard›r, ammâ aslâ sular› yokdur. Hikmet i Bârî kaçan kim mâh › Temmûz olup cemî‘i diyâr›n sular› tenezzülde oldukda bu ku­yu­lardan sular kaynayup âflikâre olup kuyular dol­ma€a bafllar.

Ba‘dehu kuyulardan taflup mezkûr Popova'n›n sahrâs›n› gark edüp bir buheyre i azîm oldukda bu sahrân›n cânib [ü] etrâf›nda olan ahâlî i kurâlar ka­bakdan ve a€açdan kay›klar ile bu buheyrede gezüp mezkûr kuyulardan ç›kan lâ-yu‘ad ve lâ-yuhsâ ba­l›klar›n gûnâ-[gû]nlar›n sayd [u] flikâr edüp Gabele tuzuyla tuzlayup salamura edüp vilâyet vilâyet gö­türüp fürûht edüp kendüler dahi kifâf › nefs içün tenâvül ederler, ammâ bir gûne mâ’idelerdir kim aslâ bal›k râyihas]› olmayup müflg [ü] amber i hâm gibi râyiha i tayyibesi vard›r.

Hattâ birini tenâvül eden âdem gûyâ sakankur-› mâhî ma‘cûnu yemifl gibi takviyet verüp ol gece ehliyle levendâne ve dilberâne pehlivân-âsâ gülefl edüp ehlini befl alt› kerre alt edüp yenme€e kâdir olur. Tâ bu mertebe mukavvî bal›€› olur.

Hattâ diyâr › Firengistân'da ve bilâd › Bosna'da bir âdem çok cimâ‘ eylese "Bire âdem besbelli sen Popova bal›€› yemiflsin" deyü darb › mesel olmufl­dur. Ve ba‘z› hukemâlar mukavvî ma‘cûnlara bu Popova bal›€› beynini koduklar› muhakkakd›r.

Hikmet i Hudâ güz eyyâmlar› olup bârân › rahmet nâzil olma€a bafllad›kda bu sahrâdaki bu­heyrenin sular› cümle kuyulara çekilüp cümle bal›k­lar sahrâda kalup cemî‘i vilâyet halk› üflüp ya€mâ edüp sa€îr ü kebîr bu mâhî i mukavvîleri yeyüp vay ol nâhiyenin hâtûnlar›n›n hâline. Sürûrlar›ndan cümle nisvân›n ayaklar› yer basmayup hep arkalar› üzre safâ edüp yat›rlar.

Ba‘dehu bu sahrâda bal›klardan nâm [u] niflân kal­mayup bu vâdî içre herkes hudûduna zirâ‘at edüp bir kîle darusu ve bir kile heldinesi yüz kile mahsûl verir. Her sene böyle bir temâflâ y› ibret-nümâ y› Popova'd›r.

Ba‘dehu cümle ahâlî i vilâyet mezkûr kuyular içre girüp ol sahr[â] alt›nda gezüp kurâdan kurâya giderler. Hemân diyâr › Acem'de Tebrîz'de ve Hoy ve Merend flehrindeki yer alt›nda olan kuyular gibi bunda dahi âdemler gezer, acîb ü garîb temâflâ ovad›r ve garâ’ib mahsûllü sahrâc›kd›r.

Andan cânib i cenûba yine nehr i Neretva ke­nâr›yla 4 sâ‘at gidüp,



Evsâf › kasaba i Gabele: Hersek sanca€›nda pafla hâss› voyvadal›kd›r ve yüz elli akçe pâyesiyle flerîf kazâd›r. Kethudâyeri ve yeniçeri serdâr› ve gayri hâkimleri yokdur, ammâ Dobra-Venedik'den gemilerle tuz gelüp iskele ba­fl›n­da azîm mahzenler içre tuzu y›€up taraf › pâdiflâhîden bir tuz emîni hâkimi var ve bir emîn dahi kefere taraf›ndand›r. Bu diyârda tuz gâyet makbûl oldu­€un­dan tâ Bosna ve Öziçe ve Belgrad'a var›nca tuz gidüp lezîz milhi olur. Ve bir emîn dahi Gabele kulu taraf›ndan otu­rup nâz›ru'n-nuzzârd›r, ammâ bu kasaba ol kadar ma‘mûr u müzeyyen de€ildir, lâkin zamân › kadîm­de flehr i mu‘azzam imifl. Hâlâ eser i binâlar› zâ­hir ü bâhir olup Venedik küffâr› isyân u tu€yân edeli harâb olmufl, ammâ el-hâletü hâzihî cümle yüz elli aded kaya€an örtülü fukarâ hânelerinde câ-be-câ bâ€çeleri var.

Cümle bir mahalle i vâsi‘dir ve cümle üç mih­râbd›r, ammâ Rüstem Pafla'n›n bir câmi‘i ve bir tekyesi ve bir mektebi ve iki aded hân› ve cümle otuz aded dükkânlar› var. Ve nehr i Neretva kenâ­r›nda iskele bafl›nda iki aded âmâde pür-silâh hâz›r-bâfl firkateleri var kim merhûm Melek Ahmed Pafla efendimiz Bosna vâlîsi iken yapd›rup hayrât etmifl­dir.

Bu Gabele'nin gâyet flehbâz u flehnâz ve dilâver ü server i hünerver gâzîleri olur. Hattâ bu hakîr anda iken Bâzâr köyün basup gâret eden küffârlar›n bu kasaba halk› önlerin alup Uskok kâfirleriyle ceng ede ede kâfirin flikâr ald›€› eflyâlar› ve cümle ümmet i Muhammed esîrlerin b›rakd›rup kâfirden yigirmi esîr ve on yedi kelle ile flâdumân ederek ka­saba i Gabele'ye dâhil oldular. Tâ bu mertebe ka­€an arslan yi€itleri vard›r.

Andan hakîr atlar›m›zla gemilere binüp nehr i Neretva'y› ubûr edüp karflu bir kumsal zemîne ç›kup andan cânib i garba yüz ad›m gidüp [162b]



Evsâf › intihâ i serhadd i dâr › ‹slâm, ya‘nî kal‘a i Gabele i sedd i ‹slâm

Lisân › Latin'de (   ) (   ) (   ) demekdir. Nehr i Neretva kenâr›nda Hersek sanca€› hâkinde cemî‘i tekâlîf i flâkkadan berî mu‘âf u müsellem flekl i murabba‘ bir kârgîr seng-binâ bir kal‘a i ra‘nâ­d›r kim bu serhadlerde nazîri yokdur, lâkin küçük­dür. Dizdâr› ve merdüm-i hisâr› ve yüz elli akçe pâyesiyle kad›s› olup kad›s› kâh bunda ve kâhîce nâhiye ku­râlar›nda gezüp kâhî Neretva karflu­sunda Gabele ka­sabas›nda sâkin olur, zîrâ bender i iskele ve hafta bâzâr› karfluda durur, ammâ beri ta­rafda kal‘a sem­tinde kethudâyeri ve yeniçeri serdâr› ve iki kal‘a dizdâr› ve muhtesibi ve bâcdâr› ve mi‘mâr› ve harâc emîni ve gümrük emîni vard›r, ammâ müftîsi ve nakîbü'l-eflrâf› yokdur.



Eflkâl i kal‘as›: Nehr i Neretva'dan sehel içeri bir düz vâsi‘ ve kumsal ve havâlesiz bir vâsi‘ fezâda vâk›‘ olup sene (   ) târîhinde Ebü'l-feth Sultân Mehem­med Hân › Gâzî binâs› olup esâs › binâs› sâfî alçak kayalar üzre inflâ etmifller kim aslâ la€›m kâr eylemez ve kumsal yer olma€ile meteris dahi olmaz, zîrâ kumlu€u üzre bir zirâ‘ yer kaz›lsa su ç›­kar, an›niçün bu kal‘aya meterisle düflman gelemez. Gâyet metîn ve emîn kal‘a i h›sn › hasîn hâit i üstü­vâr olup çâr-kûflesinde Çâr-yâr › güzîn aflk›na çâr kullesi var kim hakkâ ki her biri birer gûne sedd i Kahkahâlard›r. Ve flimâl cânibine nâz›r bir demir kapusu olup bu kal‘a içre cümle yigirmi aded ka­ya€an örtülü hâneleri ve Ebü'l-feth'in bir küçük câmi‘i ve g›lâl anbâr› ve cebehânesi var, gayri âsâr › binâ y› imâretden bir fley yokdur.

Yüklə 6,32 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   51   52   53   54   55   56   57   58   ...   72




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin