Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹



Yüklə 6,32 Mb.
səhifə53/72
tarix27.07.2018
ölçüsü6,32 Mb.
#60056
1   ...   49   50   51   52   53   54   55   56   ...   72

Kotan› köy: Befl yüz hâneli b†› ‹rem-misâl bir ma‘mûr karye i kebîrdir kim müslimi ve S›rf ve H›rvadlar› vard›r. Bundan gayri kal‘a i Nova etrâ­f›nda âb › hayât sulu b†› hadîka i ravza i r›dvân misilli bâ€çeler var kim hadden efzûn ve kalemden bîrûn b†› Merâmlar var.

Der-s›fat › eflkâl i zemîn i kal‘a i Novateyn: Hersek sanca€› hâkinde Venedik körfezi içinde bir küçük körfez a€z›nda iki aded kal‘ad›r. Biri afla€›da Büyük Nova kal‘as›d›r ve biri yukaru ‹ç hisâr › Nova kal‘as›d›r.

Afla€› kal‘a ile yukaru kal‘a mâbeyni bir tüfeng menzili b†u bâ€çelerdir. Bu mahalle Voraniçse derler. Bundan yokufl yukaru iç kal‘ad›r. Dâ’iren-mâdâr fieddâdî metîn tafl binâ bir kal‘a i ra‘nâd›r, ammâ Afla€› Nova gibi kal‘a i azîm de€ildir, lâkin pek sa‘bd›r. Ve cümle toplar› Nova bo€az›n›n karflu taraf›nda Rosa liman›na yetiflüp dö€er flâhâne bal­yemez toplar› var. Dahi andan yukaru Arnavudluk Karada€lar›n dö€er tavîl balyemez kolumburuna kal‘a-kûp toplar› var. Ve bu iç kal‘a flekl i mu­rabba‘ fieddâdî binâ y› metîn ve kesme yalç›n kaya handakl› ve cânib i k›bleye afla€› Voraniçse b‭lar›na andan Büyük Nova'ya ener iki kat bir demir kapusu var.

Ve kulle i azîmleri ve burc [u] bârûlar› ve den­dân › bedenleri var ve derûn › hisârda yüz otuz ka­dar kiremitli ve kaya€an örtülü evleri ve bir Ebü'l-feth Mehemmed Hân câmi‘i ve g›lâl anbâr› ve su sarn›çlar› ve cebehânesi ve mehterhâne kullesi vard›r, ammâ çârsû y› bâzâr bezzâzistânlar› ve hân [u] imâ­ret­leri yokdur, lâkin baflka dizdâr› ve topçusu ve aze­bistânlar› olup cümle dörd yüz aded mükemmel ü mükellef ve pür-silâh gâzî yi€it askere mâlikdir. Ve k›bleye nâz›r olan kapusun›n önünde h›rmen cirmi kadar bir azîm kullesi var kim üzerinde yedi aded balyemez toplar› k›ble taraf›nda iki sâ‘at ba‘îd Kota köyü semtinde kufl kondurmaz toplar› var.

.................. (1 sat›r bofl)....................



Der-vasf › kal‘a i Afla€› Nova

Bu kal‘a leb i deryâda alçac›k kayal› zemînde bir h›sn › üstüvâr bir metîn hisâr › üstüvârd›r. Bir vecih ile ta‘bîr ü tasnîfi mümkün de€ildir, ammâ alâ kadri't-tâka deryâda katre ve güneflde zerre kadar ta‘rîf edelim.

Bu dahi dâ’iren-mâdâr cirmi flekl i murabba‘ fieddâdî seng t›râfl bir hisâr › hâz›r-bâfld›r kim bu serhadlerde misli yokdur. Hattâ dîvâr›n›n arz› on zirâ‘ › mekkîdir ve kaddi yetmifl arfl›n âlîdir. Leb i deryâs› yal›n kat hâ'›t › metîneler ile inflâ olunmufl­dur, ammâ kara taraf›nda Voraniçse bâ€lar› taraf›na kat-ender-kat dirsekli ve mazgal delikli ve metîn ü müstahkem kulleler ve ebrâclar ve dendân › beden­ler ile ârâste ve kesme kaya fecc i amîk handaklar ile pîrâste olmufl bir refî‘u'l-bünyân ve bir hisâr › âlîflând›r.

Ve cümle üç aded kapusu vard›r. Büyük kapu poyraz taraf›na nâz›r olup Sinorina nâm çay›r ve çemenzâr yere aç›l›r vâsi‘ ve metîn ve kavî ve âlât › silâh ile âmâde ve dîdebânlar› cümle piyâde durup dîdebânl›k [155a] eder bâb › azîmdir. Ve bu kapu hâricinde nehr i Tobla kenâr›nda bir mükellef ve ma‘mûr ba€ ve bâ€çeli varofl › azîmi var. Mezkûr ayn › Tobla Pive da€lar›ndan gelüp bu Nova için­den cereyân edüp bu mahalde deryâ y› Körfeze mahlût olur.

Andan bir kapusu dahi taraf › flarka T›rnoviçse kapusu var. Bu dahi ma‘mûr ve sa‘b kulleli ve ni­gehbânlar› âmâde bâb › hadîddir.

Andan semt i garba mekflûf Yal› kapusu gâyet ifllek ve flâhrâh › izdihâm demir kapudur kim cümle yârân › bâ-safâ y› erbâb › ma‘ârifân bunda cem‘ olup kesb i havâ ederler, zîrâ iskele ve liman kapu­su­dur. Hattâ gümrük ve bâchâne ve muhtesibhâne ve tuzla emîni bunda sâkin olurlar.

Azîm kârgîr binâ mahzenleri vard›r. Bu mehâ­zinler kâfir zamân›nda kad›rga duracak tershâne, ya‘nî tersâhâneler imifl. Hâlâ anbârlar ve mehâzin ve hâs›llar durur, ammâ bu deryâ taraf›nda handak› bu kadar, ammâ kara taraf›n›n uç semtinde kesme kayadan vâsi‘ ve derin handak› vard›r. Ve her kapu önünde handak üzre asma makaral› tahta cisirleri mukarrerdir.

Ve bu handaka nâz›r metîn cümle (   ) aded kullelerdir. Evvelâ {büyük kapunun üst yan›nda Kanl› kulle yukaru Voraniçse bâ€lar›na ve dahi yu­karuya iç hisâra nâz›r kulle i azîmdir} k›ble taraf›na nâz›r be€ kullesi gâyet metîndir. Ve flark taraf›nda tarîk i Vo[ra]niçse kapusu kullesi gûyâ sedd i Kahkahâd›r.

Ve cânib i garbda Yal› taraf›na Abaza Pafla kul­lesi, Sultân Murâd Hân › Râbi‘ vüzerâlar›ndan celâlî olan Abaza Pafla bunda bir sedd i ‹skender-misâl bir kal‘a i kavî yapm›fld›r kim henüz kal‘a i Nova tâze cân bulup liman› korudur ve karflu Rosa li­man›nda kay›k gezdirmez kirpi gibi balyemez top­lar› vard›r.

Ve bu Abaza Pafla kullesinin üst yan›nda Afla€› Yass› kulle, bu dahi metîn ve kavî burc › kadîmdir. Ve bu mezkûr kullelerde ve cümle ebrâclarda ve cümle dendân › bedenler üzre cümle sa€îr ü kebîr yüz otuz pâre toplar vard›r, ammâ cemî‘i cebehhane ve mühim­mât [u] levâz›mâtlar›yla fleb [ü] rûz âmâde toplard›r, zîrâ bu kal‘a i Nova'n›n her cânibi âsî küf­fâr › dû­zah-karârd›r. Her gece dîdebân ve pâsbânlar› ve ka­pukulu yeniçeri neferleri "Allâh ye€dir ye€" deyüp tâ sabâha dek nevbet bekleyüp bîdâr olurlar, zîrâ cümle kal‘a a€alar›yla yeniçeri a€as› kal‘a dî­vârlar› üzre kol dolaflup nigehbân­lar­dan hâb › râ­hatda âdem bulurlarsa seksen deyenek ile uykular›n açup bîdâr ederler.

Ve ba‘de'l-iflâ vakt i fiâfi‘î iki kerre mehter­hâne fas›llar› olup cümle serhad gâzîleri kal‘a dîvâr­lar› üzre her gece nevbet bekleyüp sürûr [u] flâdu­mân ederler {ammâ yine} gözleri Nova bo€az›na do€ru cânib i lodosa nâz›r olup nevbet ile cihân-bân olurlar.

Sitâyifl i imâret i Afla€› Büyük Nova: Cümle befl aded mahalle i ma‘mûr u âbâdân mahalledir. Evvelâ Sultân Bâyezîd mahallesi ve Mahkeme ma­hallesi ve Afla€› mahalle ve cümle evleri biri biri üzre bay›ra vâk›‘ olup yüzleri Nova bo€az­lar›na do€ru lodosa nâz›r ma‘mûr hânedân­lard›r.

Der-hakk › sarây › a‘yân-› kibâr › fakî­rân: Bu flehrin enderûn [u] bîrû­nuna ve varoflunda ve kal‘a i bâlâs› ve hisâr › süflî­sinde cümle tahtânî ve fevkânî kârgîr binâ kiremitli ve kaya€an örtülü bü­yût › ra‘nâlar› cümle 306 aded bâ€çeli vâsi‘ hâne­dânlard›r, ammâ cümleden Ömer A€a hânesi ve Karaca suyu üzre mahkemesi ve Râmo€lu Hac› Süleymân hânesi ve Afla€› kal‘ada Hac› Zekeriyyâ A€a hânesinde bir serâmed hurma a€ac› var kim eflâke ser çekmifldir. Ve bir hurma dahi taflra va­roflda Topla suyu kenâr›nda Hac› Hurrem A€a sa­rây›nda, bu dahi bir nahl i hurma y› âlîdir, ammâ meyve verdi€i ma‘lûmum de€ildir. Ve meflhûr ve ma‘mûr bu mezkûr sarâylard›r.

Der-fasl › cevâmi‘hâ y› selâtîn i Âl i Osmân: Cümle k›rk alt› aded mihrâbd›r, ammâ salât › Cum‘a edâ olunan bunlard›r kim zikr olunur:

Evvelâ Afla€› kal‘ada kenîseden velî olunmufl Sultân Bâyezîd-i Velî câmi‘i, bir ma‘bedgâh › ka­dîm ve bir tarz › azîm câmi‘ i müstecâbü'd-da‘ve mahaldir ve bir minâresi ve üzeri serâpâ kire­mitlidir.

Andan yine Afla€› hisârda Afla€› câmi‘ nâm›yla meflhûr › âfâk bir câmi‘ i kân › kutbu'l-âfâk münev­ver ibâdetgâhd›r.

Ma‘lûmumuz olup ibâdet etdi€imiz câmi‘ i kebîrler bunlard›r kim evsâf› tahrîr olundu.



Der-aded i mesâcid i muvahhidân › mü’mi­nân: Cümle 44 aded mesâcidlerdir. Cümleden Afla€› mahallede el-Hac› Abdullâh A€a'n›n mescidi ve yine Afla€› kal‘a handak›n›n köprüsü afl›r› Râmo€lu el-Hac› Süleymân A€a mescidi, Sultân Murâd Hân › Râbi‘ kim fâtih i Ba€dâd'd›r, bu mes­cid anlar›n zamân › sa‘âdet­le­rin­de binâ oldu, ammâ bu mezkûr mescid­ler câmi‘ olma€a müsta‘id mezgitlerdir. [155b]

Der-ilm i dârü't-tedrîs i müfessirân: Cümle iki aded medrese i müfessirân [u] muhaddisân › dârü'l-kurrâs› ve dârü'l-hadîsi var, ammâ kubâb › âlîler ile binâ olunmufl medreseler de€ildir, ammâ Hünkâr câmi‘inde cânib i vak›fdan müderrisîn ü muhaddi­sîn ve fleyhü'l-kurrâs› var.

Ta‘rîf i mekteb i s›byân › ebcedhân: Cümle yedi aded dârü'l-ulûm › ci€er-kûfle i püserânlard›r, ammâ evkâflar› za‘îfdir.

Der-zikr i tekye i erbâb › tarîk i dervîflân: Cümle (   ) aded hânkâh › abdâlând›r. (   ) (   ) (   ) (   )

Der-vasf › çeflme-sâr › âb › revân: Cümle befl aded ayn › zülâl › hayât › dil [ü] când›r. Evvelâ Afla€› kal‘ada Üççeflmeler dahi Karaca nâm ak ve billûr gibi berrâk bir âb › nâb › mâ i kevserden çeflme-sârlard›r. Biri Hünkâr câmi‘i önünde dâ’imâ cârî bir âb › revân › aynü'l-hayâtd›r. Biri Afla€› câmi‘ önündedir. Bu ›rmak yine Nova da€lar›ndan gelüp imâretleri saky edüp bahre kar›fl›r.

Der-medh i hammâm › râhatu'l-ervâh: Cümle bir hammâm› var. Afla€› câmi‘ önündeki çeflmeye muttas›l bir hammâm › hofl-havâ vü hofl-mâd›r.

Der-manzara i hân › hâcegân › tüccârân: Ancak Râmzâde Hac› Süleymân zâviyesi kurbunda bir hân › tüccârân › berr [ü] bihârd›r.

Der-aded i çârsû y› ehl i esnâfân: Cümle üç yüz aded dükkânlard›r, ammâ kârgîr binâ bezzâzis­tân› yokdur, lâkin yine her metâ‘› çokdur.

Der-sitâyifl i varofl › bîrûn › büldân: Yukaru kal‘a ile Afla€› kal‘a mâbeyninde Sinorina çay›r› ta­raf›nda nehr i Topla suyu kenâr›nda bir varofl › mu‘azzam [u] ma‘mûrdur kim bu mahalle Vora­nitiç­se bay›r› derler. Andan yukaru iç kal‘aya gider. Bu varoflda re‘âyâ ve ba‘z› kimseler sâkin­lerdir kim cümle (   ) aded evlerdir. Ve Râmo€lu mescidi bundad›r ve mezkûr hân bundad›r ve mez­kûr hurma a€ac›n›n biri dahi bundad›r. (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )

Evsâf › liman › cây › amân: Bir liman › kebîr­dir, ammâ lodos rûzgâr› pek dokunup demir kuvve­tiyle yat›l›r yâhûd karflu tarafda Rosa liman›na gidi­lir, ammâ sâ’ir yedi aded rûzgâr › zor-kârdan a‘lâ lenger-endâz olacak cây › menâs › kefltîbânlard›r, ammâ kal‘a önünde liman içre Abaza Pafla kul­lesine mukâbil deryâ içre hammâm kubbesi kadar kara tafllar vard›r. Niçe kerre kâfir gemileri bu tafl­lara urup helâk olmufldur. Hattâ temevvüc i lodos kal‘aya pek dokunur, ammâ hikmet i Hudâ bu tafl­lar sehel talattum › deryây› men‘ u def‘ eder.

Niçe yüz pâre gemi al›r bir liman › azîmdir. (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )



Der-fasl › tetimme i külliyât › flehrengîz i kal‘a i Nova

Bu flehrin âb u hevâs› latîf oldu€undan mah­bûbesi meflhûr › âfâkd›r, ammâ mahbûbu nâdir olup tâzeleri cengâver ve dilâver yi€itler olur.

Ve bu flehrin tâli‘ i imâreti be-kavl i münecci­mîn mirrîh olma€ile halk› hûnrîz olup bî-rahm ve kattâl gâzîlerdir. fieb [ü] rûz e€er berren ve bahren çeteye ve poturaya gidüp kâfire aslâ amân vermez­ler. Dâ’imâ k›l›çlar› bellerinde ve tüfengleri elle­rinde olup Kotur kâfiriyle ceng ederler. Ve cümlesi Boflnakça ve S›rfça ve Latince kelimât edüp niçeleri lisân › Arnavudcay› fasîh bilirler, zîrâ bu Nova kör­fezinin karfl›s› cümle Arnavudistân'›n Kilimente ve Karada€ ve Podgoriçse kal‘alar› da€lar›d›r. Ve bu kal‘a içi sokaklar› darac›kd›r, ammâ pâk kald›r›m döflelidir ve halk› cümle garîb-dost gâzîlerdir.

.................. (2 sat›r bofl)....................

Bu kal‘ay› seyr [ü] temâflâ edüp ba‘dehu niçe yârân › bâ-safâlar›m›zla atlara süvâr olup Nova'dan 3 sâ‘at maflr›k taraf›na gidüp Jobça yaylas›na 3 sâ‘atde gücile ç›kup bir nebâtât [ü] giyâhât nahlis­tân [u] gülistân [u] murgistân içre hayme­le­rimiz ku­rup Aynu's-safâ nâm bir mâ i kevser yan›nda Sultân Bâyezîd'in niflîmen i soffas› üzre meks edüp (edüp) ol gün ol gece sohbet i hâs edüp semîn yayla kuzu­lar› ve niçe elvân alabal›klar› tenâvül edüp buz pâ­resi-misâl âb › nâblar›n nûfl edüp hayât › câvidân bulduk.

Ekseriyyâ flehr i Nova'n›n Karaca suyu ve Topla suyunun bir f›rkas› bu Jobça yaylas›ndan tulû edüp cereyân ederek [fl]ehr i Nova'n›n b†u b‭çe­le­ri ve imâretleri ve hânedânlar›n rey edüp benî Âdem ve gayri hayvânâtlar›n saky edüp ma‘a'z-ziyâde su­lar› deryâya munsabb olur. Cümle sular› karl› yay­la­lar­dan gelir kim yaz ve k›fl mezkûr Jobça yayla­s›n­da Tûfân › Nûh'dan berü berf i rah­met vard›r. Ve bu yaylada [156a] olan niçe yüz bin elvân flükûfelerin râyiha i tayyibeleri âdemün dem‛n mu‘attar edüp atlar›m›z tirfil ve yonca ve ay­r›k ve kara çay›r yeme­den fîl gibi sâhib i flikem ol­dular.

Hulâsa i kelâm iki gün iki gece bu yaylada gûnâ-gûn zevk u safâlar edüp andan yine yokufl afla€› 3 sâ‘atde enüp yine Nova kal‘as›nda kona€›­m›z olan yeniçeri a€as› hânesine nüzûl edüp ol gün Dobra-Venediklilerin koyun da‘vâlar›yçün eli­miz­de olan Sührâb Mehemmed Pafla'n›n buyurdu y› fle­rî­fiyle mahkeme i fler‘ i Resûl i mübîne varup cümle a‘yân › vilâyet huzûr › fler‘a gelüp hâz›r ol­dukla­r›nda bu hakîr buyurdu y› flerîfi k›râ’at etdi­rüp si­cill i fler‘a buyurdu kayd olup cümle a‘yân › vilâ­yetin mazmûn › buyurdu y› flerîf ma‘lûmlar› olunca cümle huzzâr › meclis eyitdiler kim,

"Hâflâ sümme hâflâ biz Dobra-Venedikli'nin ko­yunlar›n almad›k. Biz gazâya gidüp Kotur kâfiriyle ceng [ü] cidâl ve harb [ü] kıtâl edüp Kotur kâfirinin on iki bin koyunun alup vezîrimiz Sührâb Mehem­med Pafla'ya koyunlar›n öflrün verüp niçe yüz kelle ve niçe esîrler götürüp biz Dobra-Venedikli ko­yu­nun almad›k" deyü huzûr › fler‘de yemîn i mugal­la­zalar edüp inkâr ile cevâb etdik­lerinde anlar›n inkâr› dahi sicill i fler‘a ma‘kûd ve murakkam olunup ko­yun çobanlar›n ve birkaç esîr­lerin getirüp esîrler ve çobanlar dahi,

"Koyun bizim Koturlu'nundur, Dobra-Venedik­li­nin koyun­lar­da alâkas› nedir" dediklerin­de hemân ol ân arz [u] mahzarlar ve her ocak a€a­lar›ndan mektûblar al›nup ve ücret i kademimiz içün hakîre üç yüz Venedik altunu ve befl tüfeng ve iki Fireng gu­lâm› ve kölelerime birer çuka ve birer kumafl ve­rüp ve yüz nefer tüfeng-endâz yarar pi­yâde yi€itleri refîk verüp ba‘dehu cümle gâzîler ve cümle ahibbâ ve dostânlar ile vedâlaflup koyun ço­banlar›ndan befl nefer esîrleri bile alup ale's-sabâh yine,

Nova kal‘as›ndan Dobra-Venedik'e gitdi€imizi bildirir

Nova kal‘as›ndan cânib i garba bir günde tafll›k içre gidüp,



Menzil i karye i Sinko: Dobra-Venedik köyü­dür, ammâ gâyet ma‘mûr ve büyük köydür. Hattâ kal‘a-misâl üç aded toplu ve tüfengli manas­t›rlard›r. An› geçüp ertesi gün gidüp,

Menzil i kal‘a i Dobra-Venedik: Ol gece yine Nazarete nâm mel‘ûn yerde yatup ale's-sabâh kal‘ada yine kona€›m›za duhûl edüp ol gün koyun çobanlar›n ve Noval›n›n arz [u] mahzarlar›n Venedik ban›na verüp çoban› gördüklerinde,

"Bu çoban bizim koyunlar›n çoban› de€ildir. Noval›lar hîle edüp size gayri çoban vermifller. Biz da‘vâm›z pâdiflâh huzûrunda görürüz" deyüp dî­vân­lar›n bozdular

Ammâ hakîrin ilmi lâh›k oldu kim Kotur kâfir­lerinin koyunlar›n nezâketle Noval›dan kurtarmak isterler, an›niçün "Bizim koyunlar›m›zd›r" deyü fer­yâd ederler.

Hakîr dahi çobanlar› ve esîrleri bizimle gelen refîklere teslîm edüp anlar Nova'ya gitdiler. Biz üç gün yine Venedik'de tekâ‘üd etdik, ammâ bu ge­liflde atlar›m›z ve kendilerimiz açl›kdan öleyazd›k, zîrâ Noval›da koyunlar›n tahsîl etmedi€imiz içün bize ta‘yînât›m›z az verdiler.

Ve hakîkatü'l-hâl vilâ­yetleri tafll› yer olmak ile kaht u galâ yerdir. Bir at yemi elli akçeye ve bir vukiyye otluk dörd akçeye ve elli dirhem firanc›la nâm beyâz kar gibi ekmek bir dinara ve bir vukiyye s›€›r eti befl dinara, ammâ Sak›z cezîresi s›€›r› gibi bunun dahi s›€›r eti gâyet lezîzdir. Ve cümle kefere­leri koyun eti ye­mezler, cümle bakar lahm› yerler, zîrâ "Koyun eti muz›rd›r, s›€›r eti nâfi‘dir kim âdemi rî edüp tabi‘at › insân› be-kavl i hukemâ mu‘tedil dutar" derler.

Ve memdûhât › sanâyi‘ât›ndan: Siyâh kuzu kürkü ve elvân zî-k›ymet çukalar› ve sinde(?) nâm kâ­€›zlar› ve pirinç flem‘dânlar› ve mûm m›krâs ve si­yâh rokla nâm çukas› meflhûr › âfâkd›r.

Ve me’kûlât [u] meflrûbât›n›n memdûhât›n­dan: Beyâz billûr gibi ekme€i ve keçi ve s›€›r eti ve kek­lik kebâb› ve enginar nâm bir sebzevât› ve flemâme kavunu ve üzümü ve inciri ve zeytûnu ve gûnâ-gûn rak›s› ve pivosu ve med nâm bal sular› meflhûrdur, ammâ sengistân olmak ile k›tl›kd›r ve hukemâlar› "K›llet üzre ta‘âm yeyün" deyü her bâr tenbîh ü te’kîd etdiklerinden cümle kefereleri zebûn, za‘îf ü nahîf kefereleri var, ammâ avretleri mücesseme ve mü­lahhama zenâneleri var.

Ve hukemâlar› meflhûrdur, ammâ Fireng uyuzuna aslâ dâ i devâ bulamayup hemân k›llet üzre ta‘âm yedirüp perhîzden gayri mu‘âlece bu­lamayup cümle Firengistân kefereleri Fireng uyuzuna mübtelâlard›r. Allâhümme âfinâ. An›niçün Fireng uyuzu meflhûrdur.

Ve bu Dobra-Venedik bender iskele olmak ile [156b] bî-hisâb hazîne cem‘ olur. An›niçün cümle kefere­leri tüccâr ve hisâbîlerdir kim bir dân›k› bin kerre hi­sâb ederler.

Ve gâyet ilm i nücûmda mahâretleri vard›r. Gâyetü'l-gâye necîb ü reflîd ve akl › Arasto kefere­leri vard›r.

El-hâs›l › kelâm gâyet ma‘mûr u âbâdân vilâ­yet i kâfiristând›r. Hudâ y› Lem-yezel Âl i Osmân'a müyesser ede emr i sehildir. E€er bu dâr › diyâr › düyûr cümle feth olsa serâpâ gayri kâfiristân âsân vech ile feth olurdu, Allâhümme yessir.

Ba‘dehu Venedik ban› Sührâb Mehemmed Pafla'ya hedâyâs› ve senevî veregeldi€i mu‘tâd › kadîmeleri üzre hazînesini ve üç yüz yük gümrük metâ‘› kârbân›n ç›karup elçisine teslîm etdikde ha­kîre iki yüz altun › Bundukanî ve on donluk elvân çuka ve on donluk atlas ve befl tüfeng ve on aded siyâh kuzu kürkü ve befl top Ciniviz katîfesi ve ba‘z› hurdevât makûlesi eflyâlar verdi. Ve hüddâmlar›ma onar altun ve birer çuka ve kumafl ve birer çakmakl› tüfengler verüp ban ile vedâlaflup dörd yüz ma‘dûd tüfeng-endâz kefereler ile,



Venedik'den ç›kup ‹slâm diyâr›na gitdi€imiz konaklar› ayân u beyân eder

Evvelâ Dobra-Venedik'den cânib i flimâle (   ) sâ‘atde tafll›k üzre gidüp,



Menzil i kulle i Islana: Mukaddemâ mevsûf­dur, ammâ flimdi bir gece Emîn Dâvûd A€a'da mihmân olup cân sohbetleri etdik ve Dâvûd A€a'n›n in‘âmlar›n da gördük.

Andan kalkup 6 sâ‘atde Lubomir'e yak›n var­d›kda Sührâb Mehemmed Pafla askeri bize istikbâle ç›kup bir alay › azîm ile tüfeng flâdumânlar› olarak 7 sâ‘atde,



Menzil i nâhiye i Bileyke: Bir vâsi‘ sahrâda Sührâb Mehemmed Pafla efendimizin ota€›nda nü­zûl edüp müflerref oldukda gelen kârbân mâl›ndan ve elçi hedâyâlar›ndan cümlesin alup kabz edüp kârbân kavmi Bosna'ya revâne oldular.

Hakîr Dobra-Venediklinin da‘v[â] etdikleri ko­yun ahvâlinin Noval›dan arz [u] mahzarlar›n paflaya verüp k›râ’at etdikde, "Mel‘ûnlar (...) da‘vâ etdik­lerine flübhe yokdur" deyü buyurup yine fleb [ü] rûz cân sohbetleri ederdik. Ammâ mezkûr Biley­ke nâhiyesi sahrâ y› ferah-fezâda bâ€l› ve bâ€çeli ve cânib i erba‘as› metîn kulleler ile ve ma‘mûr u mahsûldârl› kurâlar ile tezyîn olmufl bir âbâdân › deflt i ‹remdir, ammâ ba‘z› kurâlar›n› Kotur kâfirleri berbâd etmifl, zîrâ bu nâhiyenin cânib i k›blesinde kâfirin Kotur kal‘as› befl sâ‘atlik yerdir. Her bâr küffâr gelüp nehb ü gâret edüp mahsûlâtlar›n al›r. Hattâ hakîr Sührâb Mehemmed Pafla ile bu cây › mü­fer­rihde otururken hemân Risna kal‘as›nda Kör Yûsuf Be€'den ve a‘yân › vilâyetden feryâdc›lar gelüp,

"Bire meded amâ[n] sultân›m, Dobra-Venedik kâ­firleri içinden iki yüz aded Uskok kâfirleri ale'l-gafle gelüp bu kadar avret ve o€lanlar ve on sürü koyun sürdü ve niçe mâl › ganâ’imler ald›" deyü feryâdc› gelince hemân Sührâb Mehemmed Pafla bizimle gelen Venedik elçisin huzûruna ça€›rup,

"Bire kâfir bu feryâdc›lar ne söyler. Niçün Kotur kâfirine yol verirsiz" deyince hemân elçi,

"Hâflâ sultân›m haberimiz yokdur. ‹ftirâ y› mahzd›r" deyü inkâr etdi€i gibi,

Sührâb Mehemmed Pafla ile Bileyke'den Kotur ve Perast kal‘alar›n gâret etme€e gitdi€imizi beyân eder

Evvelâ Bism i ‹lâh ile Bileyke nâhiyesinden tar­fe­tü'l-ayn içre Sührâb Pafla'n›n üç bin asker ve emr i flerîf götürüp yeni yazd›€›m›z üç bin piyâde pandur yi€itleriyle P›raçal› Mustafâ Pafla ve Dobra-Venedik'den gelen elçinin üç yüz tüfeng-endâz› ve cümle Hersek sanca€›n›n erbâb › tîmârlar› ve erbâb › zu‘amâlar› el-hâs›l cümle tokuz bin güzîde salt ve sebükbâr piyâde ve atl› asker i ‹slâm ile cânib i flarka (   ) sâ‘at se€irdüp kâfirin Kotur kal‘as› kur­bunda deryâ kenâr›ndaki sarp tafll›klar içre üç bin kadar asâkir i ‹slâm› ol kayalar ve ol dereler aras›na pusuya koduk.

Ve yine leb i deryâda kâfirin Perast nâm kal‘as› ard›ndaki sa‘b püflteler aras›na kemîngâhlara üç bin yi€it dahi kat-ender-kat olup basd›lar. Ve Sührâb Mehemmed Pafla dahi bu asâkirin yatd›klar› yere hâ’il da€lar içre üç bin askeriyle ol dahi pusuya gi­rüp yatd›lar.

An› gördük küffâr mevc ü mevc ve sâf u sâf olup bu kadar esîr ve avret ve o€lan› ve bu kadar mâl › ganâ’imi ve bî-hisâb koyun ve kuzu ve s›€›r ve at ve kat›r hayvânâtlar› cümle önüne katup "Art›k kal‘alar›m›z alt›na geldik" deyü sanca€ ve haçl› pey­kerin açarak ve tabl u torompete borular›n çalarak ve birer yayl›m tüfeng flâdumânlar› edüp geçdikle­rinde hemân tüfengleri boflanm›fl iken Sührâb Pafla kethudâs› ve Hersek gâzîleri hemân bir a€›zdan sadâ y› Allâh Allâh'a rehâ buldurup cümle guzât › muvahhidîn ejdehâlar gar›ndan ç›kar gibi gâzîler pusudan dal uryân k›l›ç olup küffâr üzre ç›kd›kla­r›nda ve bir yayl›m kurflum küffâr üzre bârân › la‘net gibi ya€d›rd›klar›nda hemân küffâr › hâksâr yerlere alak ve bulak ve domuz topu olup "Sâbit-kadem [157a] olam" deyü zann edüp sehel hare­ketcik ederken içlerine k›l›ç girince hemân karârlar› firâra mübeddel olup kimisi Perast kal‘as›na ve ki­misi Kotur kal‘as›na cân atd›lar.

Niçe yüzü kendülerin deryâya urup "Yüze yüze halâs olurum" mülâhazas›n edüp deryâ içre gâzîler atlar›yla girüp niçe yüz küffârlar› saç›ndan der-ke­nâr edüp niçe küffâr derin deryâya var›nca bizim gâzîler ardlar›ndan dalyan boylu tüfengler ile kur­flumlar urup anlardan dahi bir cân halâs olmayup lâfle i murdârlar› sûre i (   ):

1

âyeti üzre niçe yüz küffârlar gark olup beri kara ta­raf›nda befl yüz toksan aded kâfirleri seyf i Sührâb Mehemmedî'den geçüp bin befl yüz aded küffâr pây-beste ve dil-haste esîr i bend-i zincîr olup k›rk aded kapudanlar› tab›llar›yla(?) giriftâr › kayd › bend olup hamd i Hudâ alt› yüz kadar ümmet i Muhammed ehl [ü] iyâlleriyle ve bu kadar mâl › fi­râvânlar›yla ve koyunlar›yla cümle esîrlikden halâs olup cümlenin bend-i zincîrlerin çözüp cümle sil­sile i selâsil i a€lâlleri küffâr›n gerdenlerine takup keflân-ber-keflân edesiz deyü cemî‘i küffârlar› esîr­likden halâs olan ibâdullâh›n ellerine verüp anlar zabt u rabt etdiler. Bu mahalde hakkâ ki Koca Sührâb Mehemmed Pafla ve Hersek sanca€› gâzîleri acâ’ib adâlet etdiler.

Ba‘dehu hemân ol mahalde Sührâb Mehem­med Pafla secde i flükr etdiler.

Ba‘dehu gerüden yayan(?) olan askerlerimiz dahi gelüp yetifldiklerinde anlara cümle mâl › ga­nâ’imi ve cümle esîrleri ve cemî‘i kâfir kellelerin piyâde pandurlara verüp Sührâb Mehemmed Pafla salt ve sebükbâr olup esîr olan keferelerden on iki esîr kula€›zlar alup kâfirin Perast kal‘as›na ve Kotur kal‘as›na firâr eden küffârlar› kovarak ve k›ra­rak tâ,



Evsâf › kal‘a i Perast

Lisân › Latince (   ) demekdir, ammâ bânîsi ma‘lûmum de€ildir. Evvel ve âhir Venedik kâ­firinin hükmünde Kotur ceneralinin hâss›d›r.

Bu kal‘a alt›na gelince se€irdüp ancak yetmifl kadar esîr alabildik, mâ‘adâs› önce firâr edüp kal‘a i Perast'a girmifller. Derûn › kal‘adan küffâr bizim vurguncu askeri görüp ol kadar top atd› kim sâ‘ika i topdan Kotur ve Perast da€lar› inil inil in­ledi. Ve kal‘an›n top menzilinden bir hayli mesâfe i ba‘îde bir çemenzâr yerde atlardan enüp sehel at dinlendirüp istirâhat ederken hakîr kal‘ay› seyr [ü] temâflâ etdim.

Leb i deryâda bir kumsal zemînde bir alçak püflte üzre flekl i murabba‘ kârgîr fieddâdî binâ bir küçük beyâz kal‘a i ra‘nâ görünürdü, ammâ Allâhu a‘lem ol kadar metîn de€ildir, zîrâ her câ­nibinde dîvârlar› alçakd›r. Derûn › hisârda birkaç kenîse çanl›€› nümâyân idi. Niçe yüz gâzîlerimizin cân u bafla kalmayan serdengeçdi fetâlar› bir yere gelüp müflâvere edüp befler onar› birer yere gelüp cümlesi azharun mine'fl-flems Allâh Allâh deyüp kal‘an›n suyu alt›na girüp varofla vard›klar›nda gör­düler kim bu varoflun cânib i erba‘as› kat-ender-kat gemi direklerinden hiyel ü fleytanat ile binâ olun­mufl flarampavlar ve vâsi‘ handaklar› içinde deryâ var. Ve her tarafda cisirleri kalkup kal‘a bir cezîre-misâl yerde kalup bir vech ile yan›na var›lmak mu­hâl, lâkin taflrada olan b†u bâ€çelerinde kalup kal‘aya giremeyen kâfirlerden k›rk bir nefer kefe­re­leri esîr edüp bâ€lar›nda olan kasr › müzey­yen­leri ve hânelerin ›hrâk edüp niçe bin d›raht › müntehâla­r›n baltadan geçirüp harâb u yebâb ve hânelerin tü­râb etdiler, ammâ bî-hisâb b†u bâ€çeleri var. Cümle bir kumsal düz vâsi‘ fezâda b†› ‹remler iken bâ€lara ya€› aya€› girüp ‹remleri veremler olup sâhiblerinin demleri dem-beste ve kimisi esîr i dil-haste oldular.

Hamd i Hudâ kal‘adan bir küffâr taflraya ç›kup bafl gösterme€e kâdir olmayup andan k›ble taraf›na leb i deryâ ile gâh kumlu ve gâh tafll› yerlerde (   ) sâ‘at se€irdüp,


Yüklə 6,32 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   49   50   51   52   53   54   55   56   ...   72




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin