Fat‹hasures‹



Yüklə 1,75 Mb.
səhifə22/32
tarix03.11.2017
ölçüsü1,75 Mb.
#29910
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   32

Allah Teala buyurduki(Biz dünya hayatındaki maişetlerini aralarında taksim etmişizdir. Bir kısmını bir kısmına derecelerle yüselttik ki birbirlerine iş gördürsün. Rabbinin rahmeti, topladıklarnıdan daha hayırlıdır.)

Allah’ın sözü: (Onları affet, onlar için mağfiret iste) Fatihe süresinde (kendilerine nimet verdiklerini yoluna)sözü hakkındaki kelamda takdim ettik ki müzekker cemi’ler ve müzekker akil cemaate özgü benzerleri, Allah’ın kitabı ve nebisinin sünnetinde varid olduğ durumlarda alimler onda ihtilaf ettiler. Kadınlar ona girer mi, girmez mie?Onların girdiğine delil varsa o başka. Görüyorsun ki Allah’ın: (Onlar içinistiğfar et)sözüne kadınlar girebilir de, girmeyebilir de; mezkur ihtilafa göre. Fakat Allah başka bir yerde kadınların, Rasululah’a (s.a.v) onlar için istiğfar etme şeklindeki her emre girdiklerini beyan etti. O da şu sözüdür: (Bil ki Allah’tan başka ilah yoktur. Kendi günahlarına, mü’min erkek ve mümine kadınlara istiğfar et.)

Allah’ın sözü:(Allah’ın rızasına uyan, o’nun hışmına uyan gibi olurmu)Bu ayette Allah’ın rızasına uyanın, O’nun hışmına uyan gibi olmadığını zikretti. Çünkü hemzetü’l-inkar, nefy manasındadır. Burada, Allah’ın rızasına uyanın sıfatını zikretmedi. Fakat başka yerde bazılarına işaret etti. Oda şu sözüdür:(Kendi izniyle onları öldürdüğünüz sürece Allah, size vaIdini doğruladı. Nihayet siz korktunuz, Allah size sevdiğini (galibiyet) i gösterdikten sonra verilen emir hakkında bir birinizle çekişip isyan etitinz. Sonra Allah sizi denemek için onlardan geri çevirdi.)Ayetin manasnıda zahir olan budur. Beyan edilenin en hayırlısı, Kuranla olanıdır.

Diğer görüş göre, ayetle beyan olmaz. Ki buna göre; (De ki, o kendinizdendir) ayetinin manasına göre onlar Bedir günü, Bedir esirlerinin katli ile onları, gelecek sene esirlerin miktarını onlardan şahit göstermek üzere onların esirliği ve fidye alımı arasında muhayyer kaldılar. Gelecek sene bedir esirlerinin miktarı 70 kişi onlardan şahit tutmak üzere fidye almayı tercih ettiler. Nitekim bunu imam Ahmed ve ibn-i Ebu Hatim, Ömer b. Hattab’tan rivayet etti. Onu Ahmed el-Bedevi eş-Şenkiti Meğazi’de ki nazmında şu sözü ile akdetti:

..........................

.................

............

Meğazi’deki bu nazmı,insanların efendisinin oğlu el-Ya’meri’nin en gözde eserine göre, onun ondaki itimadını yüceltti. Mukaddimesinde dediki:

.....


Şarihinin zikrettiğine göre .....sözündeki elif, hafif te’kid nun’undan dönüşmedir ve o, beyittedir. Şu sözü gibi:

.........

Bu görüşe göre; “De ki, o kendinizdendir,” sözüün manası, fidye ve sizden esirlerin sayısını delil göstermeyi istediğinizden ötürü.

Allah’ın sözü:(Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanma.)Allah (c.c) bu ayette, şehidlerin öldüğü zannından nehyetti. Ve onların diri olduğunu, rablerini katında rızıklandırıldıklarını, Allah’ın kendi fazlından onlara verdikleri ile sevindiklerini ve arkalarından kendilerine katılmamış olanlara, onlara hiç bir korku olmadığı ve üzülmeycekleri müjdesni verdiklerini açıkladı. Burada, dnüya ehlinin, berzahtaki bu hayatlarının hakikatini idrak edip etmediğini beyan etti:(Allah yolunda öldürlünelere “ölüler” demeyin. Aksine onlar diridirler. Fakat şuurunda değilsiniz.)

Çünkü şuurun nefyi, idrakin nefyine hayda hayda delalet edir. Nitekim bu açıktır.

Allah’ın sözü:(Onlar ki, insanlar kendilerine insanlar isze karşı (güç) topladılar, dediler) Alimlerden bir gurub; insanlar siz karşı (güç) topladılar, diyenlerden muradın:Naim b. Mesud el-Eşce’i yada Hıza’e’den, bir A’rabi olduğunu söylediler. Nitekim bunu ibn-i Merdeveyh, Ebu Rafi’in hadisinden çıkardı.

Buna, Allah Teala’nın şu sözünde işaret edlenni birleştirimesi de delalet ediyor:(Bu sizin şeytanınız tektir.)

İtkanın sahibinin dediğine göre Farısı dediki:Ondan muradın tek olduğunu güçlendirenlerden biride şu sözüdür: (Bu sizin şeytanınız tektir.)..sözü ile bir’in kendisine işaret vaki oldu. Ma’na cemi’olsaydı:....derdi.

Bu, lafızda açık bir delalettir. Ondan aktarım bitti.

Allah’ın sözü:(Küfredenler sanmasınlar ki, kendilerine mühlet vermemiz, kendileri için hayırlıdır. Biz onlara mühlet veriyoruz ki günahı artırsınlar. onlar için alçaltıcı bir azab vardır.)Bu ayeti, kerimede O’nun kafirlere, günah yükü ve azabın şiddetini artırmak için mühlet ve süre verdiğini zikretti. Başka bir yerde:O’nn, onlara bu mühleti nimetlendirerek vermediğini, ancak onları darlık ve zorluklarla denedikten sonra eğer (allah’a)yalvarmazlarsa onlara nimetler yağdırdığını ve onları aniden kapıverinceye kadar mühlet verdiğini beyan etti. Şu sözü gib:(Bi hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, onun halkını yalvarıp yakarsınlar diye-mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır. Sonra kötülğü değiştirip yerine iyilk getirdik de (insanlar)çoğaldılar ve:“Atalarımıza da darlık ve sevinç dokunmuştu” dediler. Bizde onları hiç farkında olmadıkları bir sırada ansızın yakaladık)Ve şu sözü:(Senden önc de ümmetlere elçiler gönderdik. (bize)yalvarsınlar diye onları darlık ve sıkıntı ile ne yakalayıp cezalandırmıştık hiç olmazsa kendilerine böyle bir baskınımız geldiği zaman yalvarsalardı!....Kendilerine verilenle sevince daldıkları sırada da ansızın onları yakaladık)

Başka bir yerde, bu istidracın o’nun sağlam tuzağından olduğunu beyan etti. Oda şu sözüdür:(Onları bilmedikleri bir yerden yavaş yavaş azaba yaklaştıracağız. Onlara mühlet veriyorum. Benim tuzağım sağlamdır.)

Başka bir yerde beyan etti ki0Kafirler bu istidraca aldanıyorlar da onun kendileri için hayırlarda bir yarış olduğunu ve kıyamet gününde, bu dünyarda verilenden daha hayırlısınnı verileceğini zannediyorlar. Allah’ın şu sözü gibi:(Onlar sanıyorlar mı ki kendilerine verdiğimiz mal ve oğullar ile onların iyiliklerine koşuyoruz. hayır, farkında değiller.)Ve şu sözü:(Ayetlerimizi inkar edipte:“Bana mal ve evlat verilecek,” diyen adamı gördün mü?)VE şu sözü:(Şayet rabbime döndürülsem bile bundan daha güzel bir dönüş yeri bulurum.)

Ve şu sözü:(Şayet Rabbime döndürülecke olursam, muhakkak ki O’nun katında bana güzellik vardır.)Ve şu sözü:(Dediler ki, biz mal ve evlatça daha çoğuz.)Daha öncede geçtiği gibi,....fakirlik ve muhtaçlık, ...Hastalıktır, cumhura göre. ikiside memdüde olan te’nis elifi ile lafzen müennestirler, mastardırlar.

Allah’ın sözü: (Mallarınız ve canlarınız hususunda deneneceksiniz; sizden önce kendilerine kitab verilenlerden ve müşriklerden çok incitici (sözler) duyacaksınız. ama sabreder, korunursanız; işte bunlar, yapmaya değer işlerdendir.)Bu ayet-i kerimede, mü’minlerin; maları ve canları hususunda deneneceklerini, ehl-i kitab ve müşriklerden çokça eziyet işiteceklerini ve eğer bu bela ve ezaya sabredip te Allah’tan korkarlarsa, bu sabır ve takvalarınnı yapmaya değer işlerden, yani:Vücubiyetinden ötürü azim ve kararlılık gerektiren işler olduğunu zikretti.

Başka bir yerde de bu belanın cümlesinde olarak:Korku ve açlığı beyan etti. Nefis ve mallardaki bela, onlardaki eksikliktir. Şu sözü ile burda işaret edilen basrın neticesini izah etti:(Andolsun ki sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan ve ürünlerden yana eksiltme ile deneyeceğiz. Sabredenleri müjdeler. Onlar ki, kendilerine bir musibet isabet ettiği zaman:“Biz Allah’tanız ve yine O’na dönücüleriz,” erler, İşte onlara Allahın bereket ve rahmeti vardır ve onlar hidayete erenlerin ta kendileridir.)Ve şu sözü ile:(İsabet eden her musibet, ancak allah’ın izniyledir. Kim Allah’a iman ederse, kalbini hidayet edir.)Kim Allah’a iman ederse” sözüne, ilk tefsir etitlr. Öncesindeki sözü de ona dahil oluduğuna elalet ediyor:

(İsabet een her musibet ancak Allah’ın izniyledir.)

Başka bir yerde beyan ettiki0Sabır hasletti; ancak büyük şansı ve açık bahtı olanlara verilir. O da şu sözüdür:(Ona sadece sabredenler ve saedce çok şanslı olanlar iletilir.)

Başka bir yerdede beyan ettiki:Sabrın mükafatının hebsabı yoktur.

O da şu sözüür: (Ancak sabredenlere ecirleri hesabsız olarak verilir.)

Allah’ın sözü:(Göklerin ve yerin yaratılışında tefekkür ederler. (Derler ki:)Rabbimiz, sen bunu bş yere yaratmadın. Her tür eksiklikten münezzehsin. bizi ateş azabından koru.)Bu ayette zikretti ki:Şunlar akıl sahiblerinin söylediklerindendir0Rabblerini, göklerle yeri, boş yere yaratmış omaktan tenzih etmek, Subhanehu ve Teala’nın hikmetinden değilde.

Başka bir yerde deaçıkladıki :Bunu böyle zannedenler, kafirdirler. Ve onları bu kötü zanlarnıdan dolayı ateşten veyl ile tehdit etti. O da şu sözüdür:(Biz gökle yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu kafirlerin zannıdır. İnkar edenlere ateşten veyt vardır.

Allah’ın sözü:(İyiler için, Allah katında olan, daha hayırlıdır.)Kendi katında iyiler için olanın ne oludğunu burda beyan etmedi. Fakat başka bir yerde onnu, Na’im oldunu açıkladı. O da şu sözüdür:(Muhakkak ki iyiler Na’im’dedir.)Başka bir yerdede, bu na’im’in cümlesinden olarak:

Kafur ile mezcedilmiş bir kadehten içmek, şeklinde beyan etti. O da şu sözüdür:(İyilerde, karışım küfür olan bir kadehten içerler.)

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA

NİSASURESİ

Allah’ın sözü: (Yetimlere mallarını verin.)Allah Teala bu ayet-i kerimede, yetimlere mallarını vermeyi emretti. Bunda herhangi bir şart koşmadı, burda. Fakat bundan sonra beyan etti ki; emretilen bu verme, üç şarta bağlıdır:

Birincisi:Yetimlerin baliğ olması.

İkincisi:Onlardan rüşdü sezmek o da şu sözndedir:(Nikah çağına verıncaya kadar öksüzleri deneyin. eğer onlarda bir olğunluk görürseniz, hemen mallarını verin.)Onların, iki konuda “yetimler” olarak isimlendirilmeleri sadece buluğdan önce kendisiyle muttasıf oldukları yetimlikleri itibarıyladır. Çünkü icma’ ile bülüğdan sonra yetimlik olmaz. Benzeri, Allah’ın şu sözündedir: (Sihirbazlar secdeye kapandılar.)Yani, “sihirbaz idiler” olanlar. Çünkü Allah’a secde ile bareber sihir olmaz.

Bazı alimler dediler ki0Onlar amallarını vermenin manası, onlara velayet zamanında giydirme ve nafakanın icrasıdır.

Ebu Hanife dediki:25 yaşına vardığında, herhalükarda malı verilir.

Çünkü o, gerçekten erişkindir. yönlendirilmezliği gizlenemez. Allah en iyi bilendir.

Allah’ın sözü:(Onların malları sizin mallarınıza katarak yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır.)Bu ayet-i kerimede yetimlerin mullarını yemenin ...yani:Büyük günah olduğunu zikretti. Bu günahın, büyüklük olarak meblağını açıklamadı. fakat onu başka bir yerde beyan etti. O da şu sözüdr:(Zulm ile öksüzlerin malların ıyiyenler, karınlarına sadece ateş doldurmaktadırlar ve çılgın bir ateşe gireceklerdir.)

Allah’ın sözü:(Şayet öksüz (kadınlar)hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, size helal olan kadınlardan nikahlayın.)

Açıktır ki bu ayeti,i kerimede ilk akla gelen; bu şart ile bu cezanın arasınaki bağlantı yönünün zuhur etmeemsidir. Buna göre ayette bir çeşit içmal vardır. Ma’na da, m’minlerin annesi Aİşe (r.a.) ‘nın dediği gibi:Adamın yanında, evinde yetim bir kız olurdu. Eğer güzelse sidakındanndüşürmeksizin onunla evlenir. eğer çirkin ise onu nihahlamazdı. Kızın malında kendisine ortak olmaması içni, başkasının onu nikahlamasını engelledi. Kendilerine adil davranmak ve sidakta en üst geleneklerini kendilerine ulaştırmalarının dışında onları nikahlamaktan nehyedildiler. Onların dışında, kadınlardan onlara helal olanları nikahlamakla emredildiler. Yani:Nasıl ki malı ve güzelliği az iken o, kadını nikahlamıyor idiyse, kadına adil davrnaması, eksiksiz bütün haklarnı yerine getirmesi dışında, eğer varlıklı ve güzel ise onunla evlenmesi helal değildir.

Ümmü’l-mü’minin Aişe (r.a)’nın ifade ettiği bu manayı Allah Teala’nın şu sözü açıklıyor, tanıklık ediyor: (Senden, kadınlar hakkında fetva istiyorlar. De ki:Allah, size onlar hakkındaki hükmünü açıklıyor:Kendilerine yazılmış olan (miras)ı vermeyip kendileriyle evlenmek istediğiniz öksüz kadınlar ve zavallı çocuklar hakkında ve öksüzlere karşı adaleti yeine getirmeniz hakkında kitab’ta size okunan (larda Allah hükmünü açıklamaktadır.)Aişe (r.a) dediki:“Size kitabta okunan” dan murad, Allah’ın şu sözüdür: (Öksüzler hakkında adaleti yerine getirmeyeceğinizden korkarsanız)Şu sözünde buna dair açıklamasının deilil ile onun kadın öksüzler olduğu ortaya çıktı: (Kendilerine yazılanı vermediğiniz o öksüz kadınlar hususund) Bundan anlaşılıyor ki, mana:(Eğer yetim kızların evliliğinde adil olamayacağınızdan korkarsanız, onları bırakın da onların dışındaki size helal olan kadınlardan nikahlayın. Şartın cevabı da buna açık delildir. Çünkü şart ile ceza arasındaki bağ, onu gerektiriyor. Kur’anın kendisine delaletinden ötürü bu, en doğru görüştür. Buna göre ..kelimesi ...kelimesinin cem’idir. Nitekim aslı ...denildiği gibi. Çünkü ..un cem’i ....dur. bu dönüşüm; ...ve bunun gibi mu’telü’l-lam olanlarda giderilir. bunun dışındakiler de duyuma göredir.

İbn Huveyz Mundad dediki:bu ayetten çıkarılıyor ki, hoşnutluk olmaksızın, kenisi için yetimin malının sorumluluğunun alım,satımı caizdir. Sultanın da bundan düşende bir görüşü vardır. Bazı alimlerde bu aetten şunu çıkardılar:Veli, velisi oduğunun nikahını arzuladığnıda onun, nikahı kıyan ve kıyılan olası caizdir. Malik, Ebu Hanife, Evza’i, Sevri ve Ebu Sevr bu görüştedir. Tabiinden hasan ve rabia da bu görüştedir. Leys de bunu söyledi.

Züfer ve Şafii dediki:Ondan daha aykın yada ona denk diğer bir velinin onu evlendirmesi yada sultanın izni olmakdışında, onnula evlenmesi caiz olmaz.

İki rivayetinden birinde Ahmed dediki:Başka birisini vekil kılarda onu onu kadınla evlendirir. Bu, muğire b. şu’be’den irayet edildi. Nitekim bunu Kurtubi ve diğerleri nakletti.

Malik b. Enes Aişe’nin bu ayet içn tefsirinden, sidaktan boulanda yada miktarında aldatma olanda sidakü’lMislem cevab çıkardı. ünkü Aişe (r..a) dediki : “Sidakta, töresinin en süt sınırı kendisine verilir.”

böylece insanarın her bir sınıfı için kendi durumlarna göre sidak için bilinen örfe deallet etti. Malik demiştir ki:insanlarnı, kendilerinin bilinen ve kendilerinin bildiği yani yeterli ve kair kadınlar vardır.

Yine bu ayetten, hakkı tam olraak verildiğinde öksüz kadının evlendirilmesinin caiz olduğu çıkarılır. Bir çok alimin dediğine göre öksüz kız, baliğ oluncaya kadar evlendirilmez. Gerekçede Allah’ın şu sözüdür:(Kadınlar hakkında sana hüküm sorarlar.)

Buna göre bu, büyüklere küçüklere değil, söylenir. oysa bunun geçersizliği açıktır. Çünkü Allah Teala, onların öksüzler olduğunu açıkladı:‘Kadınların öksüzleri hakkında)Yine bu isim, küçüklere de söylenebilir. Nitekim şu sözünde: (Çocuklarınızı boğazlıyor, kadınlarınızı sağ bırakıyorlar.)Bu kadınlar o zaman süt çocuklarıdır. ayetten ilk anlaşılan zahiri, sidak ve diğer hakları konusunda adaletle beraber öksüz kızın nikahının caiz olduğunu gösterir.

Sünnet, bunun caiz olmadığına delalet etti. Rızasının dışında evlendirilemez. Evlendirilmesi hususunda muhalefet ederse, alimlerin çoğuna göre uygundur.

Uyarı: Bu ayetin tefsirinde kurtubi şunları söyledi:bütün ilimlerle uğraşanlar, Allah’ın: (Öksüzler hakkında adaleti yerine getirmeyeceğinizden korkarsanız)sözünün mefhumunun olmadığı üzerine ittifak ettiler. Zira müslümanlra; korkan olarak, öksüzler hakkında adil davranmayacağından korkanınbirden çok, iki, üç yada dört tane nikahlaması gerektiği üzerine icma ettiler. Dolayısıyla ayetin bundan korkan hakkında cevaben indirildiği ve hikmetlerinin bundan daha genel olduğuna delalet etti. ondan aktarım bitti.

Kaydedicisi dediki; Aişenin tefsir ettiğine, Kurtubi ve bir çok kişi muhakkiklerden benimsediğine ve Kur’an’ın delalet ettiğine göre ayetten anlaşılan:Mu’tebar bir mefhumunun olduğurdur. Çünkü manası:Öksüzler hakkında adil davranmayacağınızdan korkarsanız, onların dışında size helal olanlardan nikahlayın. Mefhumu da; adaletsizlikten korkmuyorlarsa, onlardan başkalarına geçmekle emrolunmuyorlar. Akisen o zaman onlarla yetinmeleri kendilerine caizdir. Ki buda, gördüğün gibi, açıktır. Ne varki Allah Teala, onlar hakında adaletli davranmamaktan korktukları sırada onlardan başkalarına geçmeyi emrederken, eşlerin sayısındaki caiz miktara işaret etti. Bunda da herhnagi bir problem yoktru. En iyi bilen, Allah’tır.

Bazı alimler dediler ki, (öksüzler hakkında adaleti yerine getirmeyeceğinizden korkarsanız)ayetinin manası, yani:bundan korkarsanız ve öksüzlere zulmetmekten sakınırsanız, aynı şekilde aralarında adaleti gerekleştirdikten sonra kadınlara zulmetmekten ve haklarına rivayet ettemekten korkun ve sakının. Dolayısıyla kadınların sayısınıazaltan ve dördün üzerine çıkmayın. eğer birden çok olması durmunda bunu yapamamaktan korkarsanız, öyleyse bir tani ile yetinin. Çünkü; herbirinin zayıflığı ve hakkına müdafaa edememesinden dolayı kadınlar, öksüzlere benzer. Dolayısıyla öksüzün zulmünden korktuğunuz gibi, kadının zulmünden de korkun.

Bazı alimler dediler ki:Yetimin velayetinden çekiniyor da zina dan sakınmıyorlardı. Dolayısıyla o ayette onlara denildi ki:öksüzün malı hakkında günahtan korkarsanız, zinanın günahından da korkunuz.

Dolayısıyla kadınlardan size helal olanla evleniniz de zina ya yaklaşmayınız. Göründüğü kadarıyla bu, görüşlerin gerçeğe en uzak olanıdır. Allah en iyi bilendir.

yine bu ayet-i kerimeden şu çıkarılır:Kimin yanında öksüz bir kız varsa, bütün haklarını ifa etmeden onunla evlenmesi caiz olmaz. dört tane ile evlenmek caiz, bun artırmak haramdır.

Nitekim saptırıcı muhalifin zuhurundan önceki müslümanların icma’ı da buna delalet etti. Ve rasulullah (s.a.v)’in ⁄aylan b. Seleme’ye şu sözüde :“Onlardan dört tane seç, diğerlerini boşa.” Yine, adaletli davranmayacağı korkusunda olan haris b.Kays el-useyri’ye de, ayetteki korku ile bareber birden fazlasının nikahı caiz olmaz, dedi. Bazı alimler dediler ki:Onun manası, haşyettir. Bazı alimler de dediler ki:Onun manası, ilimdir. Yani:Adil davranmayacağınızı bilirseniz..Havfin, ilim manasında söylenmesinden biride Ebu Mihcen es-Sekafi’nin sözüdür:

...........

......


Dolayısıyla, ..sözü, .....manasındadır.

Uyarı:Allah Teala şu sözünde, ğayr-ı akil olanlar için olan ..ile kadınlar hakkında ta’bir etti:(...........)..demedi. Çünkü burda onunla zatlar değil, sıfatlar irade edildi. Yani:Dulya da bakire olanlardan size helal olanlar.

Yada helal olan olarak hoşunuza gidenler. Murad vasıf olduğunda akiller .ile tabir edilir. İstifhamda ..kastederek .....demen gibi.

Bazı alimler dediler ki0Bedel karşılığı alınmak şeklinde akledemeyenlere pay vardır; ana,babanın ve akrabanın geriye bıraktıklarından kadınlara da pay vardır. Gerek azından gerek çoğundan bir hisse ayrılmıştır.)

Burada, ana-baba ve akrabaların geriye bıraktıklarından erkek ve kadınların paylarının ne kadar olduğunu beyan etmedi. Fakat bunu miras ayetlerinde beyan etti. Şu sözü gibi:(Allah size evlatlarınız hakkında asiyet eder.)Ve bu kerim sürenin sonuda ki şu sözü: (Senden hüküm soruyorlar. De ki, Allah size ana-babasız, çocuksuz kişi hakkındaki hükmünü açıklıyor.)

Allah’ın sözü: (Allah size çocuklarınız hakkında, erkeğe kadnın payıın iki katını tavsiye eder.)Burada; yakınlıkta eşit olmalarına rağmen mirasta erkeğin, kadından üstün tutulmasının hikmetini beyan etmedi.

Fakatbuna, başka bir yerde işaret etti. O da Allah’ın şu sözüdür:(Allah, insanları birbirinden üstün kıldığından ve (erkekler)mallarından harcayıp (geçimi saladıklarından)dolayı erkekler, kadnılar üzerinde yöneticidirler?)

Çünkü başkası üzerinde yönetici olan, malını ona infak eden, daima noksanlık beklentisi içinde olandır. Yönetilen, mal infak edilen ise, daime fazlaık beklentisi içinde olandır. Noksanlık beklentisinden ötürü cebren, noksanlık beklentisi içinde olanı, ziyadelik beklentisindekine öncelemenin hikmeti gayet açıktır.

Allah’ın sözü: (çocuklar)ikiden fazla kadın iseler, mirasın üçte ikisi onlarındırd. Eğer (çocuk) yalnız bir kadın ise, yarısı onundur.) Allah Teala bu ayet-i kerimede şunu açıkladı:E⁄er kızlar üç ve yukarısı ise, üçte ikisi onlarındır. (İkiden fazla)sözü, ikinin böyle olmadığını gösteriyor.

Bir olduğunda, yarısının onunki olduğunu açıkladı. bundan anlaşılıyor ki iki, yine böyle değildir. Buna göre iki kızın mirasının miktarına dair ayetin delaletinde icmal vardır.

Allah Teala iki yerde, bu durumun mefhumu muhalifinin olmadığına ve iki kıza da üçte iki olduğuna işaret etti. Birincisi, Allah’ın şu sözüdür: (Erkeğe, iki kaının payı kadar vardır.)Zira şüphesiz ki erkek, bir ile bareber üçte ikisini alır. Dolayısıyla şekilde, iki kıza 2/3 olması gerekir. Aksi taktirde erkeğe iki kadının payı kadar olmaz. Çünkü aslen 2/3, ikisine bir pay değildir. Fakat bu şekil, toplanma şekli değildir. Zira hiçbir şekilde iki kızın bir erkekle beraber olupta o ikisine 2/3 ün olacağı yok. Gösteriliyor ki ikisinden birinin erkekten tek başına olması gerekir. Bazıları devrin lüzümü ile bu istidlala itiraz ettiler. Şöyle dediler!

Mezkur surette erkeğe 2/3 olduğu bilgisi, iki kadının payını bilmeye dayanır. Çünkü ayetten sadece, erkeğe iki kadının payı olduğu öğrenildi. İki kadının payının bilgisi, erkeğin payından çıkarıldıysa devr gerekir, sakıttır.

Çünkü çıkarılan, iki kadının muayyen payıdır ki oda 2/3 tür. Erkeğin payının bilgisinin kenisine dayandığı ise, mutlak olarak iki kadının payı bilgisidir. Dolayısıyla yönün ilgisizliğinden dolayı devr olmaz. İki kızla beraber oğlana yarısı olduğuna delalet etti. birincisini şu te’yid ediyor. İkikız erkekle beraber yarısını hak ettiğinde bilindi ki eğer ikisi ondan tek başına olsalar, bundan daha çok hak ederler. Çünkü birisi tek başına olduğunda yarısını alır. Onunla beraber olursa 1/3 ltr. Ve şüphesiz olarak kız, erkekle bareber 1/3 ltr. Ve şüphesiz olarak kız, erkekle beraber 1/3 alır. Öyleyse kız çocula beraber onu alması evladır.

Bundan anlaşılıyor ki Allah (c.c), şu sözü ile iki kızın mirasına işaret etti:(Erkeğe iki katının payı vardır.)Nitekim açıkladık. Sonra şu sözü ile kızlardan bir topluluğun ve bir kızın hikmetlerini zikretti:(Eğer ikiden fazla kadın iseler, nirasın 2)3 onlarındır. Eğer bir tane ise, yarısı onundur.)VE açıklama olarak Allah Teala onu şu sözünde ....ile dallandırdı:(......)Çünkü açık olduğu üzere eğer öncesinde kadınların payına delalet edenler olmasaydı, ....onun yerine döşmezdi. İkinci yer:Allah Teala’nın iki kızkardeş hakkındaki şu sözüdür:(İki kız olurlarsa, mirasın 2/3 onlarındır.)Çünkü şüphesiz ki kız evlat mirasta kızkardeşten, akrabalık olraak daha yakın, sebeb olarak daha kaviydir.

Allah Teala şunu açıkladı:İki kızkardeşe 2/3 vardır. bildiki iki kız evlat da hayda hayda böyledir. Çoğu alime göre hitabın anlamı, yani:Kendisinde susulmuş mefhumu muvafık mantuk hükümden evladır. Tabi bu, kıyas açısından değil, lafzın delaleti lafzın delaleti açısındandır. Şafii ve bir gurub, buna aykırı görüşteler. Nitekim usulde de bilinir ki; Allah (c.c) iki kızkardeşe 2/3 olduğunu beyan ettiğinde, bundan anlarım ki iki kız çocuğu hayda hayda böyledir.

Yine kız çocuklardan ikiden fazla olduğunda sadce 2/3 olduğunu açıkladı da fazla kızkardeş olması durumundaki hükmü zikretmedi. Yine anlıyorum ki kızkardeşler arttığında 2/3 hayda hayda değişmez. Çünkü çocuklara verimiyorsa bilinir ki kızkardeşler onu hak etmiyor. İki şeyden hakkında susulan; söylenen hükümden evladır. bu da ondan aldığı kasıt olduğuna delildr. İmam Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi ve ibn-i Mace’nin Cabir (r.a)’ten çıkardığı da, zikrettiklerimize ilavedir. Dedi ki :Sa’d b. Rabi’in karısı Rasulullah (s.a.v)’e gelip dediki:Ey Allah’ın Rasulu, bu ikisi sa’dın kız çocuklarıdır. Babaları Uhud günü katledildi. Amcaları da mallarını aldı, onlara hiç ir şey bırakmadı. Malları lmaksızın kimse nikahlamıyor onları. Bunun üzerine Resululah (s.a.v) dediki : “Allah Teala bu konuda hüküm verir.” Bunun üzerine miras ayeti nazil oldu. Rasululah (s.a.v) onların amcasına gönderip dediki “Sa’dın iki kızına 2/3, annelerine 1/8 ver, geri kalan senindir”

İbn-i Abbas’tan rivayet olduğuna göre o dedi ki:iki kız çocuğa yarısı vardır. Çünkü Allah Teala buyurtu ki:(Eğer onlar ikiden fazla kadın iseler, mirasın 2/3 ü onlarıdır.) Böylece açıkladı ki; 2/3, ancak onlar ikiden fazla olduklarında 2/3 geçerlidir. Bunda durumlar vardır:Birincisi:O, misli ile merduddur. Çünkü Allah yine buyurduki:(Bir kız olursa yarısı onundur.) Bir oluşunu üzeride bağlı şart kılraak yarısının bir kız çocuğu için olduğunu açıkladı.

Usulde kaidedir; mefhumlar zıtlaştığında onlarnı en kaviy olanı alınır. Ma’lumdur ki şart mefhumu, zarf mefhumundan daha kaviydir. Çünkü, bazı alimlerin şu dedikleri dışında şart mefhümünn üzerine mefhumlardan herhangi biri takdim edilmezO, mantuktur, mefhum eğil. O nefy’dir, isbat değil. Ve sadece hasr ve ğaye siğalarındandır. Bundan başkasına mefhumu’ş-şart takdim edilir. Meraki’de es-suud, mefhumu muhalifin mertebelerini beyan ederek dediki:


Yüklə 1,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin