Fat‹hasures‹



Yüklə 1,75 Mb.
səhifə23/32
tarix03.11.2017
ölçüsü1,75 Mb.
#29910
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   32

........................

.......................

......................

Cem’ul-Cevamı’ın sahibi şunları söyledi:⁄aye meselesi.Denildiki:

Mantuktur. Doğrusu, mefhumdur. Onu şart okur. Dolayısıyla uygun sıfat, sıfatn mutlakı sayıyı değiştirdi. Dolayısıyla aded, ma’mulun takdimi, v.s. Bununla da öğreniyrsun ki; (Bir kız çocuğu olursa, yarısı onundur)sözündeki şart menfumu; (ikiden fazla kadın iseler) sözündeki zarf mefhumundan daha kaviydir. İkinicisi:Geçmiş ayetlerin, iki kız çocuğa 2/3 ünün olduğuna delaleti. Üçüncüsü: Cabir’in deminki mezkur hadisinde Nebi (s.a.v)’in buna dair açıklamsı. Dördüncüsü:ibn-i Abbas’tan, bundan döndüğünün rivayet edildiği.

Alusi, tefsirinde şunları söyledi:Yenbu’un şerhinde Şerif şemseddin el-Ermini’den naklen, Feraiz’l-Vesit’in şerhinde dediki; ibn-i Abbas(r.a)’ın bundan döndüğü doğrudur. Böylece icma’oldu. Ondan aktarım bitti.

UYARILAR

Birincisi:Bazı alimlerin zikrettiğine ve Alusi’nin de tefsirinde kesin olarak ifade ettiğine göre; (Bir kız çocuğu olursa, yarısı onundur) sözündekimefhumun aded-mefhum olduğu yanlışır. Gerçek olan, onnu mefhumu şart olduğu şeklinde zikrettiğimizdr. Daha önce de gördüğün gibio, adet mefhumundan, derecelerle daha kaviydir. Es,Suud’un Merak’deki:

Sözünün şerhin de, Neşri’l-Bunud’da şunları söyledi:Şart mefhumundan murad; bir hükmün .....ve ...gibi herhangi bir şart edatıyla bir şey üzerine ta’lik edilmesinden anlaşılandır.

Yine bu beytin şerhinde bundan önce şunları söyledi:Onlardan biri de (..........) gibi şarttır, şartın çürütülmesi durumunda meşrutun çürütülmesi mefhumu, yani:Hamile olan kadınların dışındakilere infak gerekmez. Örneğin .......Ondan aktarım bitti.

Dolayısıyla; (Bir tane kız çocuğu olursa, yarısı onundur)sözü de öyledir.

Bunda yarısının payı, kız çocuğu olursa, yarısı onundur) sözüde öyledir.

Bunda yarısının payı, kız çocuğun tek olmasışartına bağlanı. Açık oldğu üzere mefhumu da; tek çocuğun tek olamsı şartına bağlandı. Açık olduğu üzere mefhumu da; tek kız olması şartı ortadan kalkarsa, yarısının payı lan merut da ortadan kalkar. Eğer, aynı mefhum; (onlar ikiden fazla kadın iseler)sözünde de böyledir, denilse, şarta bğlı olmasından ötürü. Cevab iki açıdandır:

Birinscisi:Onların katın olması şartının ve ikiden fazla sözünün hakikatı, zaid vasıftır. “Bir kız” olması şartın kendisidir, zaid vasıf değil. Öğrenmişsindir ki, zarf yada başka şeklide olsun, şart mefhümu, sıfat mefhumuna takdim edilir.

İkincisi: Tartışma ile ilgili olarak onun şart mefhumu oldğunu kabul edersek, ik mefhumden kliklerinden düşer ve dışardan delil istenir. İki kız çocuğunun, mirasın 2/3 ünü aldıklarını zikretmişizdir.

İkincisi: ....böyle iken, ....lafzının faydası nedir, denilirse cevab iki açıdan olur:

Birincisi:İki kızın hükmünün ondan önceki; (erkeğe iki kadının payı vardır)sözünden alındığı, şeklinde zikrettiğimizdir. Nitekim daha önce geçti. öyleyse; (ikiden fazla)sözü, daha öncede geçtiği gibi, üç ve aha fazlası için belirlenmiştir.

İkincisi: .lafzı; kızların sayısı ne kadar artarsa artsın 2/3 ü geçemeyeceklerini ifade içindir.

...lafzının zaid olduğu ve ....in manasınnı iki ve daha yukarıları olduğu iddiasının tümü, gördüğün gibi, apaçık geçersizdir.

İlim ehlinden bir grubu söylemiş olsa bile.

Allah’ın sözü: (Eğer miras bırakan erkek veya kadının evladı ve ana babası olmayıp bir erkek veya bir kızkardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bunda fazla iseler 1/3 e ortaktırlr.)Bu ayette kardeşlerden murad, herbirisinin 1/6 sını aldığı, çoklukta da, erkek ve kadın olanları 1/3 te ortakdırlar. Allah Tealanın, babadan olan kardeşler evvela özkardeşlerdir, beyanı gereği annenin kardeşleri eşittir.

Öz kardeşlerin herbiri bütün malı miras alır. Toplandıklarnıda da hepsi malı miras alır. Erkeğe iki kadının payı vardır.

Onlardan münferid olanı hakkında dedi ki, eğer çocuğu yoksa o, hepsini miras alır. Toplulukları hakkında dediki:E⁄er erkekler ve kadınlar şeklinde kardeş iseler, erkeğe iki kadının payı vardır. Alimler, bu kardeşlerin babadan kardeşler olduğu hususunda icma’ ettiler. Öz kardeşler yada baba,birdirler. nitekim; (Eğer miras bırakan erkek kelale ise)sözünün, anne çocuğu hakkında olduğu üzerine icma’ ettiler. Sa’d b. Ebu Vakkas şöyle okudu; .............Gerçek şuki, ....; usul ve furu’un olmamasıdır. Nitekim Nazım dediki:

................

.............

Bu, Ebu Bekir es-Sıddık (r.a) ve çoğu sahabenin görüşüdür. Ve Allah Teala’nın izniyle o haktr. Bileşin ki kelale; oğul,baba ciheti olmaksızın yakınlığa, arkasında baba ve çocuk bırakmayan ölüye, baba ve çocuğu olmayan varise ve baba ve çocuktan başka birisnden miras kalan mala denir. Fakat bu yaygın bir kullanım değildir. Kelalenin iştikakı hakkında da ihtilaf edildi.

Alimlerden çoğunun tercihine göre onun aslı ..’den dr. onunla ihata ettiğinden......de ondandır.

Kafa ile ihatasından dolayı....; sayı ile hatasından dolayı.

Çünkü ondaki varisler ölü ile, asıl yada fer’indendeğil, kenarlarından çevrilidir.

Bazı alimler dediler ki:Aslı ..dendir; güçsüz, bitkin manasındadır. Çünkü kelale, babalar ve oğulların yakınlığından daha zayıftır.

Bazı alimler dediler ki:Aslı .dur; sırt, manasındadır. Buna göre o, ölünün arkasında bıraktığıdır. ..sözünün i’rabinda ihtilaf edildi. Bazı alimler dediler ki; O, .nun naib-i failinden haldir, muzafın hazfi üzere. Yani:Kelale sahibi olması durumunda miras bırakır. Yani, babalar ve oğulların dışında yakınlık. Bunu zücac tercih etti. En doğrusu da odur. O, mef’ülünleh’tir, denildi. yani:Kelaleden yani, yakınlıktan ötürü miras bırakır. O, ..nin haberidir, denildi. ...da...için sıfattır.

Yani:Çocuğu ve babası olmayan kelale sahibi, miras bırakan bir adam idi. Başka şeylerde söylendi.

Allah en iyi bilendir.

Allah’ın sözü:(Eğer onlar şahitlik ederlerse, o kadınlar ölüm alıncaya yada Allah onlara bir yol gösterinceye kadar evlerde tutun.)Burda onlara yol gösterip-göstermediğini beyan etmedi.

Fakat başka yerlerde onlara, ha ile yol gösterdiğini beyan etti. Şu sözü gibi: (Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüz değnek vurun.) Ve dul hakkındaki şu sözü (ihtiyar erkek ve ihtiyar kadın zina ettiklerinde Allah’tan bir ceza olarak onları mutlaka recmedin. Allah Aziz’dir, Hakim’dir.)Çünkü bu ayet, tivaleti mensuh olsada, mü’minlerin emiri Ömer. Hattab’ın da doğruladığı gibi, hükmü bakidir.

İbn-i Abbas’tan rivayet edildiğine göre recm hükmü yine, tilaveti mensuh olmayan başka bir muhkem ayetten çıkarılmıştır. O da Allah’ın şu sözüdür: (Kitabtan kendilerine bir pay verilenleri görmedin mi. Aralarında hükmetmek için Allah’ın kitabına çağrılıyorlar. Sonra onlardan bir gurub yüz çevirerek arkasını dönüyor). Bu, Yahudi’ler hakkında nazil oldu, zina eden evli arkasını dönüyor). Bu, yahudiler hakkında nazil oldu, zina eden evli iki yahudi hakkında. Nebi (s.a.v) onları recmetti.

Allah Teala da bu kitabta, evli zaninin recmi hakkında Tevrat’ta olandan yüzçevireni kötüledi. Recm hükmünün bekasına dair açık bir kur’ani delil..Rasululah (s.a.v)’in sahih’te sabit olan şu sözü; Allah’ın onlara had ile yol gösterdiği şeklinde zikrettiğimizi açıklıyor:“Benden uzaklaştırını. Allah onlara yol göstermiştir “

Allah’ın sözü: (Kadınlardan babalarınızın nikladığını nikahlamayın.)Allah Teala bu ayet-i kerimede, babanın nikahladığı kadını nikahlamayı nehyetti. Babanın nikahanıdan muradın ne olduğunu beyan etmedi. o akid mi, cinsel ilişkimi.Fakat başka yerde nikah isminin saedce akde söylendiği beyan etti, temas gerçekleşmezse bile.

Bu şu sözündedir.

(Ey iman edenler, mü’min kadınları nikahlayıp ta onlara temas etmeden önce onları boşarsanız) Böylece onnu nikah olduğunu ve onda temas olmadığını açıkladı.

Alimlerin icma’ına göre, babanın üzeine akit yaptığı kadın, baba kendisine dokunmamışsa bile, oğluna haramdır. Aynı şekilde oğulun akdide babaya lema’ ile haranmdır, kadına dokunmamış olsa bile. allah Teala başka bir ayette nikahı, aketten sonra cinsel ilişkiyi kastederek isimlendirmiştir. Buda şu sözündedir:(Eğer kadını boşarsa, başka bir koca onu nikahlayıncaya kadar ona helal olmaz. Çünkü burda nikahtan murad sah akit değildir. Akisne, yanısıra cinsel ilişkiyi de gerektirir. Nitekim Rasululah (s.a.v), Rufa’e el-Karzinin karısına dediki:“Sen onun bakağızını o da senin balcağızını tatmadan olmaz.” Yani, cinsel ilişki. Aynı meselede sahih ve sarih olan nassların açıklığından dolayı, Said b. Müseyyib’den aykırı olarak gelen riveytin önemi yok.

Burdan kalkışla bazı alimler dediler ki, nikah lafzı, akid ile cima’ arasında müşterektir. Bazılarıda dediki, o cima’da hakikat, akitte mecazdır. çünkü bu, onun sebebidir. bazılarıda aksini söylediler.

Uyarı:Bazı alimler, Allah’ın: (..............)sözündeki ..lafzının, mastariye olduğunu söylediler. buna göre, ...sözü, ..sözü ile değil, ....sözü ile müteallıktır. Bu görüşe göre mananın takriri; kadınlardan, babanızın nikahını nikahlamayın.

Yani:Babalarınızın fasid nikah olarak yaptıını yapmayın. Bu görüşü, ibn-i Cerir tercih etmiştir. Doğru görünen ve muhakkiklerden birçok kişinin kesin olarak ifade ettiği ise, ..nın, babaların nikahladığı kadınlar üzerine vaki’ mevsule olduğudur. Allah’ın şu sözü gibi:(......)bunun vechini takdim etmişizdir. Çünkü onlar, babalarının nikahladığını nikahlarlardır. Nitekim, sebeb-ı nüzül da buna delalet ediyor. İbn-i Kesirin Ebu Hatim’den naklettiğine göre sebeb,i nüzülü şudur:Ebu Kays b. El-eslet öldüğünde oğlu, karısını nişanladı. Kadın, Rasululah (s.a.v)’den izin istedi. Dedi ki:Evine dön. Bunun üzerine; (Babalarınızın nikahladıklarını nihkahlamayın)ayeti nazil oldu.

Kaydedicisi dediki, babaların eşlerini nihkahlamak Araplarca bilinen birşey idi. Bunu yapanlardan biride mezkur Ebu Kays b. Eslet’tir. Daha önce babası el Eslet’in eşi olan ümmü Ubeydullah ile evlendi. Daha önce babası Halef’in eşi olan Ebu Talha b. Abdu’l-Uzza ibn-i osman b. Abdu’d-Dar’ın kızı ile evlendi, el-Esved b. halef. Safvan b. Umeyye, babsı Umeyye’nin eşi olan Fahite ibnetü’l-Esved b. Muttalib b. Esed ile evlendi. İbn,i Ceririn ikrime’den naklettiğine göre ayetin sebeb-i nüzülü şudur:Amr b. Umeyye, kendisinden sonra babasının eşi ile evlendi. kadından mesafir ve Ebu Mu’it diye çocuğu oldu. Kadınınn Umeyye’den ebu’l-’Iys ve başka çocukları vardır. Mesafir ve Ebu Mu’tin kardeşleri ve amcaları idiler. Manzur b. Zibban b. Seyyar el-Fizarı, babasının evlenmiş olduğu Melike binti Harice ile evlendi. Nitekim Kurtubi ve diğerlerinin naklettiğine göre bu Melike, mezkur Manzur’un, Ömer b. Hattab onunla nikah aktini feshettikten sonra, hakkında şöyle dediğidir:

.......


.....

Fizare’nin meşhurlarınnı zikri hakıknda şair Amud en-Neseb, bu Manzur’un, babasının eşi olan ile evlenmesine, şu sözü ile işaret etit:

................

........sözü hakkında şarihi dediki:Onun manası şudur:Ömer b. Hattab. cahiliye ehlinin yaptığı babaların eşleri ile nikahın neshinin kendisine ulaşmadığına dair ikindilen sonra mescidde ona elli defa yemin ettirdi. Süheyli ve başkalarının zikrettiğine göre Kinane b. Huzeyme, babası Huzeyme’nin eşi ile evlendi de Nadr bi Kinane adında oğlu oldu. Rasululah (s.a.v) demiştir ki:“Zinadan değil, nikahtan doğdum.”Bunun onlara caiz olduğuna delalet etit.

ibn-Kesir dediki; Süheyli’nin, Kinane’nin kıssası olarak naklettiğinde bir görüş vardır. Şair Amud en-Neseb, Süheyli’nin zikrettiğinin zayıflığına şu sözü ile işaret etti:

............................

....................

.....................

Şarihi; ibn-i Kesir’in kelamının zahirinin hilafına olarak, bunu zayıf bulanın, Süheyli’nin kendisi olduğunu zikretti. Beyitlerin manası şudur:Hind binti Murr, Temim b. Murr b. Ud b. Tabiha b. İlyas’n kızkardeşidir. o, Vail b. Kasıttan olma üç çocuğun annesidir. Onlar ; Haris, Şahisve Anz’dır. onun kızkardeşi Burre binti Murr, Huzeyme b. Mudrike’nin eşi idi. Sonra onu, oğlu Kinane aldı. bu zayıftır. Onların kızkardeşleri Atike binti Murr, el-Heva’nın kendisini öldürdüğü ile meşhur olan Uzre Ebu’l-Kubeyle’nin annesidir. Cahiliyede Arabların uydurmalarından biride akrabalarnı, kendi akrabalarının eşlerini miras almaları idi. Onlardan bir adam öldüğünde oğlu yada kardeşi, karısının üzerine örneğin, elbisesini atıp onu miras alırdı ve kadına, kendisinden daha çok hak sahibi olurdu. Dilediğinde onu mehirsiz nikahlar, dilediğinde onu başkasına nikahlayıp mehrini alır, dilediğindede onu, ondan fiyde alıncaya kadar eve hapsederdi. Ta ki Allah şu sözü ile onları bundan nehyedinceye kadar:(Ey iman edenler, kadınları kerhen miras almanızsize helal olmaz. Şair Amud en-Neseb buna, şu sözü ile işaret etti:

.................

Sonra şu sözüne kadar, onların uydurduklarını saymaya başladı:

......


...........

...........

Allah Teala’nın: (Geçmişte kalanlar hariç) sözü hakkındaki görüşlerin en doğru olanı, onun munkatı’istisna olduğudur. Yani, fakat tahrimden önce bu fiilden irtikab edilmiş olanlar, ondan bağışlanır. Gerçek ilim Allah Teala’nın katındadır.

Allah’ın sözü: (Kendi sulbünüzden gelen oğullarızını eşleri)Bundan anlaşılıyor ki evlatlığın karısı ona haram olmaz. Allah Teala bu mefhumu şu sözü ile açıklad:(Zeyd arzusuyla ondan boşandığında onu sana nikahladık ki, kendi istekleriyle boşanmaları durumunda evlatlıklarının eşleriyle evlenme hususunda mü’minlere herhangi bir güçlük olmasın. allah’ın emri yerine gelicidir.)Ve şu sözü: (Evlatlıklarınızı oğullarınız kılmadı. Bu kendi ağzınızla (uydurduğunuz)sözünüzdür.)

Ve şu sözü: (Muhammed, sizden herhangi bir adamın babası değildir.

Süt çocuğunun eşi ile evlenmenin haramlılığı ise dış bir delilden alınmıştır. O da Rasululah (s.a.v)’in, nesemle raham olan, sütle de haramdır, şeklindeki açıklamasıdır. Gerçek ilim Allah tealanın katındadır. Allah’ın sözü:(Ellerinizin sahip olduğu (savaş cariyeleri)dışında evli kadınlarlada evlenmeniz haramdır.) İlk olarak bil ki Kur’anda ...lafzı üç eye söylenmiştir:

Birincisi: İffetli olanlar. ondan biride Allah’ın şu sözüdür:(Fahişeler değil, iffetliler.) Yani; zina edenler değil, iffetli olan kadınlar.

İkincisi:Hür olanlar. Ondan biride Allah’ın şu sözüdür: (Ceza olarak onlara hür kadınlara olanın yarısı vardır.)Yani; değnek cezası olarak cariyeler, hürlere olanın yarısı vardır.

Üçüncüsü:...dan, evlenmenin murad edilmesi Gerçek manada ondan biride Allah’ın şu sözüdür:(Evlendiklerinde, eğer bir fuhuş yaparlarsa.)Yani:Evlendiklerinde

Allah’ın:(.....)sözünde ....dan muradın ...olduğunu söyleyen alimlerin görüşünün gerçeğe aykırı olduğu, ayetin siyakından da anlaşılır. Çünkü ayetin siyakı mü’min kızlar hakkındadır. Şöyle buyurdu:(Sizden kim maddi olarak güç yetiremezse)

İbn-i Kesir bu ayetin tefsirinde şunları söyledi:Allah daha iyi bilirya, burda göründüğü kadarıyla ..dan murad, evlendirmektir. Çünkü ayetin siyakı buna delalet ediyor. nitekim Allah (c.c) buyuruyor ki:(içinizden inanmış hür kadınlarla evlenmeğe gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan inanmış genç kızlarınızdan alsın.) Allah en iyi bilendir. Ayet-i kerimenin siyakı, mü’min genç kızlar hakkındadır. Anlaşılıyor ki; (.....) sözünden murad, yani evlenirlerse. Nitekim ibn,i Abbas ve başkaları, böyle tefsir etti. Ondan aktarım bitti.

Bunu öğrendiysen bilki Allah’ın :(......) sözünde, tefsir olarak vecihler vardır. O, alimlerin görüşleridir. Kur’andan, onlardan belli birinin tercihi anlaşılıyor.

Bazı alimler dediler ki:Burda ...dan murad, iffetli, hür ve evli kadınlardan daha ammdır. Yani; sahih bir akid yada kölelikle şer’i bir mülkle ellerinizin sahip olduğunun dışında bütün kadınlarsize haram kılındı. Bu görüşe göre ayetin manası, sahih bir nihah yada şeri bir cariyelikle olması dışında bütün kadınlar haramdır. Bu görüşte olanlar; Said b. Cübeyr, Ata ve Süddi’dir. Bazı sahebeden de aktarılmıştır. Malik ve Muvatta’da bunu tercih etti.

Bazı alimler de dediler ki:Ayette ..tan murad, hür kadınlardır. Buna göre ma’na şöyle loru:Dörtten başka size hür kadınlar haram kılındı. Cariyeler olarak ellerinizin sahip olduğu, size helal kılındı. Buna göre istisna, münkatı’dır.

Bazı alimler de dediler ki:......tan murad, evli kadınlardır.

Buna göre ayetin ma’nası şöyledir:Size evli kadınlar haram kılındı. Çünkü kocası olan, başkasına helal olmaz. ancak kafirlerden esaret yoluyla aldığınız cariyeler ayrı. çünkü esaret, küfürdeki ilk zevciyet hükmünü kaldırıyor.

Sahih olan ve Kur’anın, sıhhatine delalet ettiği görüş budur. Çünkü birinci görüşte, sağ elin sahib olduğunun, nikahın sahib olduğunu kapsayanlara hamli söz konusudur. Sağ elin sahib olması da Kur’an’da, sadece kölelikle sahib olmak, manasında geçiyor. Şu sözü gibi: (Mü’min kızlarınızdan sağ ellerinizin sahib olduğu) Ve şu sözü: (Allah’ın ganimet olarak sana verdiği ellerinin altındakiler.)Ve şu sözü: (Yanında bulunan komşuya, yolcuya, ellerinizin altındakilere) Ve şu sözü: (Onlar ki, ellerinin sahib olduğu ve eşlerinin dışıdakilere karşı ırzlarını korrular.)İki yerde. Böylece ellerin sahib olduğunu ve eşlerinin dışındakilere karşı ırzlarını korrular) İki yerde. Böylece ellerin sahib olduğunu, zevciyetten başka bir kısım kıldı. Ve şu sözü:(Ellerinizin altında bulunanlardan mükatebe isteyen) Açık olduğu üzerer bu ayet, “ellerin sahib olduğundan muradın, kadınlar edğil, cariyeler olduğuna delalet ediyor. İkinci vecih te böylece doğru değildir. Çünkü buna göre ma’na:ellerinizin sahib olduğunun dışında size hür kadınlar haram kılındı. Buda, gördüğün gibi, ayetin lafzının manasına aykırıdır.

Allame ibnu’l-Kayyim,bu mananın lafzen ve manen merdud oldğunu açıkladı. Görünüyor ki ayetin siyakı, bizim tercih ettiğimiz manaya dealet ediyor. nitekim buna, diğer zikrettiğimiz ayetler de delalet etti. Sebebü’n-Nüzül da onu te’yid ediyor. Çünkü; Sahihihnde Müslim, imam Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai, ibn-i Mace ve Abdurrezzak’ın Ebu Said el-Hudri’den çıkardığına göre sebeb-i nüzülü şudur:

Ebu Said el-Hudri (r.a) dediki:Bize Evtas esirlerinden cariyeler isabet etti. Onalrı eşleri vardı. Eşleri olduğu halde yanlarına girmeyi kerih gördük te nebi (s.a.v)’e sorduk. Bunun üzerine bu ayet nazil oldu:(Ellerinizin sahib olduğunun dışında kadınlardan evli olanlar)Biz de onları kendimize helal gördük.

Taberani, ibn-i Abbas’tan onun Hayber esirleri hakkında nazil oluduğunu rivayet ett. Bu sahih tefsirin benzeri Ferezdeki’in sözüdür:

..............

Uyarı: Denisleki:Allah’ın :(Ellerinizin sahib olduğu) söünün umumu, esirlere has kılınmaz. Akisen bu umumun zahirine göre:Bütün evli cariyeler, onlara başka bir adam sahib olduğunda, ellerin sahibliği ile ona helal olur ve bu sahiblikle zevciyet hükmünü kaldırır.

Zikrettiğimiz gibi ayet, esir kadınlar hakkında nazil olmuşsa bile, önemi olan lafzıların umumluğudur, sebeblerin hususu değil. Cevab:Seleften bir gurub ta bu umumun zahirini benimsediler de şöyle hükmettilr:Bu ayetin umumuna bakarak dediler ki, cariyenin satılması kocasından ona talak olur.

Bu görüş ibn-i Mes’üd, ibn-i Abbas, Ebi b. Ka’b, Cabir b. Abdullah, Said b. Müseyyib, Hasan ve Ma’mer’den rivayet edilir. Nitekim bunu onlardan ibn-i Kesir ve başkaları nakletti. Fakat bu meselede gerçe olan, bizim şu şeklide zikrettiğimizdir:

Bu hüküm, esaret dışında başka bir sebele örneğin, almak gibi mülk edinnilmişlerden ayrı olarak sadece esir cariyelere özgüdür. Sebebi sureti ile ammın tahssinden değildir. Bunda en açık delil, Bureyre’nin kocası muğis ile olan meşhur kıssasıdır.

İbn-i Kesir bu ayetin tefsirinde; satmanın talak olduğu şeklinde zikrettiğimiz gurubun görüşlerini zikrettikten sonra şunları söyledi:Eski ve yeni olarak, cumhur onlara muhalefet etmiştr. Onlara göre cariyenin satılması, onun talakı değildir. Çünkü satın alan, satandan vekildir. Satan da onun mülkünden bu yarası çıkarmış, cariyeyi ondan zorla satmıştı. Bu konuda, bureyre’nin Sahihayn ve diğererinden çıkarılmış hadisine dayandılar.

Buna göre, mü’minlerin annesi cariyeyi astın aldı e onu hür bıraktıda nikahı, kocası Muğis’ten feshedilmedi. aksine Rasuulah (s.a.v) onu, fets ile karısı olarak kalma arasında serbest bıraktı. O da feshi seçti. Kıssası meşhurdur. Onlarnı dediği gibi eğer cariyenin satılması, talka olsaydı, Kıssası müşhurdur. Onların dediği gibi eğer caireyin satılması, talak olsaydı, Nebi (s.a.v) onu muhayyer bırakmazdı. onu maheyyer bırakması, nikinin baki kaldığına delalet eder. Ayetten murad, sadece esir kadınlardır.

Allh en iyi bilendir. Ondan aktarım bitti.

Denilsi ki:Satın alan kadın olsaydı nikah fesholunmazdı. Çünkü kadın, erkeğin hilafına, cariyenin kadınlığından fyadalanmaya malik değildir. Kölelik mülkü, nikah mülkünden daha kaviydir. Nitekim bir topluluk bu görüştetir. Bureyre’nin hadiside bu görüşü reddetmez.

Cevab, Allame İbnü’l-Kayyim’in yazdığıdır. Ki buna göre:Kadın, cariesinin kadınlığından faydalanmaya malik omazsa bile o, ona karşı bedel alma, onu evledirme ve mehrini almaya maliktir. Buda, kadınlığından faydalanmazsa, bile, erkeğin mülkü gibidir. Bunun anladıysan bilmişsindir ki ayetin manasındaki gerçek şudur:(Size muhsenatlar haram kılındı) Yani, evli kadınlar. ancak kafirlerden esir aldığınız cariyeler hariç. Cariye olarak alınma ile, temizlendikten sonra, onlarla beraber olmaya herhangi bir engel yoktur. Çünkü, kararlaştırdığımız gibi, kafirlerden esir alınmakla ilk zevciyetleri yıkılır.

Mü’minlerin annesi Cevriye binti Haris, Musafi’ isminde bir adamla evli idi.Mustalikoğulları ğazvesinde esir düştü. Kıssası bilinir. Kurret’ül ebsar’ın şairi Cevriye (r.a) hakkında şöyle dedi:

.................

ten muradı, kılıçla. Sonra alimler, esirler hakkında ihtilaf ettiler. Kocası da berabernide esir düştüğü halde ilk zevciyetin hükmü mutlak olrak ortadan kalkar mı? Ki bu ayetin zahiridir. Yoksa kocası olmaksızın tek başına olması dışında, ortadan kalkmaz mı? Eğer kocası da beraberinde esir düşmüşse, zevciyetin hükmü bakidr. Bu, Ebu Hanife ve Ahmed’in bazı ashabıın görüşüdür. Gerçek ilim Allah Teala’nın katındadır.

Allah’ın sözü: (O halde onlardan ne kadar yararlandınızsa, ona karşılık ücretlerini verin.)Yani:Kadınlardan faydalandıımız gibi, bunun mukabilinde mehirlerni kendilerine verin. Allah’ın kitab’ından ayetler bu manaya delalet ediyor. Allah’ın şu sözü gibi:(Birbirinize kaynaşmışken nou nasıl alırısınz.)Birbirlerine kaynaşmaları, sidakın tam olarak istihkakının sebebi olark açıklanıyor. O; (Onlardan yararlandığınız sürece)sözündeki burda mezkur istimta’in aynısıdır. Ve şu sözü:(kadınlara mehirlerini gönüş hoşluğuyla verin.)VE şu sözü: (Onlara verdiğiniz herhangi bir şeyi almanız size helal olmaz.)Ayet, nikah akdi hakkındadır, mut’a nikahı hakkında değildir. Nitekim manasını bilmeyen, böyle düşünür. Denilse ki:....lafzı ile ta’bir, kastedilenin mut’a nikahındaki ücret olduğuna delalet eder. Çünkü sidak, ücret diye isimlendirimez.

Cevab:Kur’anda bir yerde tartışmasız olarak sidak, ücret olarak isimlendirilmiştir.

Çünkü sidak; Allah’ın :(Onu nasıl alırsınız) sözünde de açıkladığı gibi zevcelikten yararlanma karşılığında olduğunda, menfaatlerin paraları ile güçlü bir benzerliği olur. dolayısıyla ücret diye isimlendirilir. Bu yer, Allah’ın şu sözüdür:(Ailelerinin izni ile onları nikahlayın ve ücretlrini verin)yani:Tartışmasız olarak, mehirlerini. Benzeri, Allah’ın şu sözüdür: (Mü’min kadınlardan ve sizden önce kendilerine kitab verilenlerden evli kadınlara ücretlerini verdiğiniz zaman) Yani, mahirlerini. Açığa çıktı ki ayet nikah hakkındadır, mut’a nikahı hakkında değil. Denilse ki:ibn-i Abas, Ebi b. Ka’b, Sad b. Cübeyr ve Süddi; “kendilerinden, beli bir süreye kadar faydalandığınız sürece”, şeklinde okuyorlardı. Bu da aytin mut’a nikahı hakkında olduğuna delalet eder. Cevab, üç açıdandır:

Birincisi: “Belli bir süreye kadar” şeklindeki söleri, Osman mushafında yazılmadığına dair sahabenin icma’ından dolayı, kur’an olarak sabit olmadı. Usulcü’lerin çoğuna göre; Sahabi’nin Kur’an diye okuyup ta, kur’an olarak sabit olmayan ile hiç bir şeyde istidlal edilmez. Çünkü o, aslından batıldır. Zira onun Kur’an olduğu şeklinde onu nakletmediğinde, kur’An oluşu batıl olur, batıllığı aslından zahir olur.

İkincisi:Ahad haberle delilenme gibi, onunla delillenildiğini düşünelim. Nitekim bir gurub bu görüşte. Yada onun bu şekide ayete getirdikleri bir tefsir olduğunu düşünelim. Bu taktirde o, ondan daha güçlü olanla çelişik olur. Çünkü alimlerin cumhuru, buun zıttı görüşünde. Ve çünkü çok sayıda açık, saih hadisler, mut’a nikahının haramlığı konusunda kat’idirler. Rasululah (s.a.v), bu haramlılığın kıymet günün kadar daim olduğunu açıkladı. nitekim Sahih,i Müslim’de, Sibre b. Mü’idel-Cüheni’nin (r.a) hadisi olar sabit oldu. Ki buna göre o, Mekke’nin fethi günü Rasululah (s.a.v)ile beraber ğazvede idi. Dedi ki:“Ey insanlar, ben size kadınlardan yararlanma konusunda izin vermiş idim. Allah Tealada bunu kıyamet gününe kadar haram etmiştir. Kimin yanında kadınlardan herhangi bir şey varsa, onun yolunu açsın. Onlara verdiğinizden herhangi bir şeyde almayın.


Yüklə 1,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin