Fat‹hasures‹



Yüklə 1,75 Mb.
səhifə26/32
tarix03.11.2017
ölçüsü1,75 Mb.
#29910
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   32

İkincisi: Rasululah’ın Batn-ı nahl’de kıldığı şekil. O da şöyledir:Birnici guruba bütün namazı kıldırır sonra hepsi selam verirler. Sonra düşman karşısındaki diğer topluluk gelir. Onlara bir defa daha namaz kıldırır. Bu namaz onlara farz ona nafiledir. Bu Batn-ı Nahl namazını Cabir ve Ebu Bekre rivayet etit. Cabir’in hdaisin ise Müslim rivayet etti. Ki buna göre o, nebi (s.a.v) ile beraber korku namazı kıldı. Rasululah (s.a.v) gurubun birine iki rek’at namaz kıldırdı. Sonra diğer guruba da iki rekat kıldırdır. Böylece Rasululah (s.a.v) dört rekat kıldı, her bir gruba da iki rekat kıldırdı.

Bunu Buhari özetle zikretti. O, önce iki rekattan selam verdi. sonra diğer topluluğa iki rekat kıldırdı.

Ebu Bekre’nin hadisin ise Ebu Daud, Nesai, ibni Hibban, Hakim ve Darekutni rivayet etti. Bazılarıın rivayetinde onun öğle olduğu vardır. Bazılarının rivayetinde de onun akşam olduğu vardır. İbnü’l-Kattan’ın, Ebu Bekre’nin bu hadisini, onun korku namazın vukuundan bir müddet sonra müslüman olduğu gerekçesiyle illetli bulması, şundan dolayı merduddur:Onun korku namazına hazır olmadığını kabul etsek bile onun hadisi sahabi mürselidir. Ma’lum olduğu üzere sahabe mürsellerinin de vasl hükmü vardır. Bil ki ebu Bekre’nin hadisinde bunun Batn-ı Nahl’-de olduğu yoktur.

Şafiiler; farz namazı kalınan, nafile namazını kılan kişiye tabi olabileceğini, Batn-Nahl ile istidlal etmişler.

Bilki zirkettiğimiz bu keyfiyet, Bant-ı Nahl namazınnı keyfiyetidir. Nitekim bunu Nevevi, ibni Hacer ve başkaları zikretti. Müslim, Buhari ve diğerlerinin yanında bulunan bazı rivayetler onun, züta’r-Rika’namazı olduğuna delalet etmiştir.

İbn-i Hacer de onların iki namaz olduğnu ifade etti. Allah en iyi bilendir.

Bazı rivayetler, Nahl namazının asfan namazı olduğuna dellaet etmiştir. Allah en iyi bilendir.

Üçüncü Şekil:Şafii’nin seçtiği şekillerden biride Asfan namazı ve keyfiyetidir. Nitekim Cabir (r.a) dedi ki0Rasulullah (s.a.v) ile beraber korku namazına şahit oldum. Bizi iki saf yaptı. Bir saf Rasululah (s.a.v)’in arkasına durdu. Düşman da bizimle kıble arasında. Rasululah (s.av) iftitah ekbirini aldı, bizde hep beraber tekbir aldık. Sonra rükü etti, bizde rükü ‘ettik. Sonra başını rükü’dan kaldırdı, bizde hep beraber kaldırdık. Sonra sücuda vardı, ardındaki saf ile bareber. Diğer saf düşman karşısında durdu. Nebi (s.a.v) ücudu bitirip ardındaki saf ayağa kalktığında, diğer saf gelip secdeye vardı ve ayağa kalktı. Sonra arkadaki saf öne, öndeki saf arkaya geçti. Sonra Nebi (s.a.v) rükü etti, bizde hep beraber rükü’ ettik. Sonra başını rükü’dan kaldırdı, bizde hep beraber kaldırdık.

Sonra, birinci rek’atta geride olan tabi’saf ile secdeye vardı. Nebi (s.a.v) kendisine tabi safile sücudu bitirdiğinde diğer saf da geçti düşman karşısına. arkadaşi saf gelip secdeye vardı. sonra Nebi (s.a.v) selam verdi, bizde hep beraber selam verdik.” Bu Müslim’in, sahihindeki lafzıdır. NEsai ve Beyhaki de ibni Abas’ın rivayetinden çıkardı. Onu Ebu Davuod, Nesai, İbni Hibban v Hakim, Ebu iyas ez-Zurki’-ismi zeyd b. Samit’tir. O da sahabidir -nin rivayetinden rivayet etti.

Ve ibni Hacer’in künye hakkında Takrib’teki sözü: O tabiidir. Açıktır ki o, onun hatasıdır. Bizde deriz ki:Bu keyfiyet, Şafii’nin tercih ettiği keyfiyetlerdendir. Oysa bu Asfan namazı hakında ondan duyulan şekle aykırıdır.

Çünkü o, sahih hadisle amel etmeyi vasiyet etti ve bun onun mezhebidir. Müzni’nin muhtasar’ında ve el-Ümm’de Şafii’den duyulan şekil ise şuur:İmam onlara namaz kıldırdı. Onu takib eden yada düşmanı bekleyen saffın bir kısmı hep beraber secde ve rükü’ etti. İki secdeden sonra ayağ kalktıklarıda, onları koruyan saf secde etti. Rükü’ettiğinde hep beraber rükü ettiler. Secdeye gititğinde onunla beraber, daha önce onları ilk olarak koruyan secde etti, bir saf yada onlardan onu koruyan safın bir kısmı hariç. İki secde edip oturduklarında, koruyanlar secde etti. Sonra tahiyyat okurlar. Sonra tümü hep beraber selam verdiler. Bu, Rasululah (s.a.v)’in Asfan’daki namazı gibidir. Dedi ki:E⁄er daha önce koruyan saf ikinci saffa gerilese ve ikinci saf öne geçip korusa, sakıncası olmaz. Nevevi’nin nakli vasıtasıyla bitti.

Açıktır ki Şafii’ye göre; Cebir, ibni Abbas ve Ebu iyaş ez-Zurkinin hadisinde zikretiğimiz ve Şafii’den naklettiğimiz şekillerin ikiside caizdir. Sahhi’te sabit olana ittiba; diğerlerinden daha haktır. Zikredilen Asfan namazı, ikindi namazıdır.

Ebu Davud ve diğerlerinin yanındaki bazı rivayetlerde geldiğine göre, zikrettiğimiz Asfan namazınnı benzerini nebi (s.a.v) selimoğulları gününde de kıldı.

Dördüncüsü: Şafii’nin tercih ettiği şekillerden biride şudur:

Zatu’r-Rika’ namazı. şafii’nin tercih ettiği keyfiyetten biri takdimettiğimiz Mlaik’in, Yezid b. Rüman’dan rivayetidir. O da şudur:birinci guruba bir rek’at kıldırır. sonra imamdan ayrılıp kendi kendilerine namazı tamamlar, selam verirler. Ve düşmanın karşısına giderler. İmam da ayakta ikinci rekatta diğerleri gelinceye kadar kıraatı uzatır.

Onlara kalan rekatı kıldırır ve oturup, onların kalan rekatı bitirmelerini bekler. Sonra selam verir. Takdim etmişizdir ki bu keyfiyeti malik, Yezid b. Rüman’dan, Salih b. Hıvat b. Cümeyr’den ve Zatu’r-Rika’günü Nebi (s.a.v) ile beraber korku namazını kılanlardan rivayet etti. Bunu Şeyhan onun yolu ile çıkardı. Onu Buhari Kuteybe’den, Malik’te rivayet etti. Müslim de Yahya b Yahya’dan, Malik’ten zikrettiğimizin benzerni rivayet etti. Takdim etmişizdir ki Malik önce bu keyfiyeti savunmuş sonrada ondan şuna dönmüştür. İmam selam verir ve ikinci grubun namazlarını bitirip onlarla selam vermeyi beklemez. Zatü’r-Rika’ namazının, Şafii’nin tercih ettiği bundan başka bir keyfiyeti vardır. O da Sahihayn’da, ibni Ömer’in hadisinden sabittir. Dediki:Rasululah (s.a.v) iki gurubtan biri ile bir rekat kıldı. Diğer gurub düşman karşısındayken. Sonra çekilip arkadaşlarının yerinde, düşmana karşı durdular. Onlar geldiler. Sonra Nebi (s.a.v) onlara bir rikat kılırdı. Sonra Nebi (s.a.v) selam verdi. Sonra bunlar ve onlar birer rekat kaza ettiler.

Bu, Müslim’in ve Buhari’nin manası ile lafzıdır. Bunda yollar, ibni Ömer’den farklılışlamdı. Onun zahiri; onlar tek durumda kendi kendilerine tamamladılar. Muhtemeldir ki onlar arka arkaya tekli durumda tamamlamaları, istenilen korumanın kaybını ve imanın tek başına kalmasını gerektiriyor. Ebu Davud’un ibni Mes’ud’un hadisinden rivayet ettiği, onu tercih ettiriyor. Onun lafzı:Sonra selam verdi. Bunlar ayağa kalktılar. Yani:İkinci gurub:Kendi kendilerine bir rekat kıldılar.

Sonra selam verdiler. Sonra gittiler de onlar yerlerine döndüler.Kendi başlarına bir rekat kılıp sonra selam verdiler. Onun zahirine göre ikinci guruub iki rekatını peşpeşe yaptı. Sonra birinci gurub ondan sonra tamamladı. Bil ki Rafii ve diğerlerinin fıkıh kitablarından, ibni Ömer’in buhadisinde; ikinci grubu geri gidip birinci taife bir rekatı tamamladı. sonra geri gidip ikinci girup geri döndü ve tamamladı, şeklinde zikrettiği, sahihayn’de ve diğerlerinde sabit olan rivayetlere muhaliftir.

Fetih’te ibni Hacer dedi ki:O, yollardan herhangi bir şey üzerinde durmadı.

İmam Ahmed ise, Rasululah (s.a.v)’den sabit olan korku namazınnı çeşitlerinin tümü ona göre caizdir. Ona göre onlardan tercih edilen, yine Şafii’nin tercihi olarak takdim etitğimiz Zatü’r-Rika’namazıdır. O tamamlar, selam verir ve düşmana karşı durmaya giderlir. Sonra diğer gurub gelir, imamla diğer rekatı kılarlar. Sonra bir rekat kılarlar.

Onu bitirip tahiyattan sonra imam onlara selam verir.

İmam Ebu Hanife’ye gelince, ona göre tercih edilen şudur:İmam, misafir olduğunda yada örneğin sabah iken, birinci gurubla bir rekat kılar. Mükim olduğundada iki rekat kılar. Sonra bu birinci grubu düşmanın karşısına gider. Sonra diğer gurub gelir ve imamla namazın kalanını kılar ve selam verir. Bu son gurub düşmanın karşısına gider ve birinci gurub gelir. Namazınnı kalanını rıraatsız olarak tamamlar. Çünkü onlar haliktirler. Sonra düşmanın karşısına geçer.

Ve diğer gurub gelir de namazlarının kalanını kıraatli olarak tamamlar. Çünkü onlar müsbiktirler. Bu keyfiyet için ibni Ömer’in takdim edilen hadisni delil olarak getirdiler. Takdim etmişizdir ki, ibni Ömerin hadisi olarak bu keyfiyet sahihayn’in ve diğerlerinin rivayetinde değildir.

Yine ibni mes’ud’un Ebu Davud’un yanındaki hadisinden takdim etmişizdir ki; diğer gurub Nebi (s.a.v) ile beraber diğer rekatı kaldığında, kendi kendilerine tamamlarlar.

Böylece iki rekatı peşpeşe yaptılar. Sonra üşmanın karşısına geçtiler. Birinci gruub geldi de kalan rekatlarını kıldılar. Bu, korku namazı hakkındik dört mezhebin özetidir.

Şerhu’l-Muhezzeb’te Nevevi dediki; en sahih iki veche göre zatü’r-Rika’ namazı, Batn-Nahl namazından efdaldır. Çünkü o, iki gurub arasında daha adildir. Ve çünkü o, icma’ ile sahihtir. Şu farz kılanın, nafileyi kılanın arkasında olması husunuda ilmelre ihtilaf ettiler.

İkincisi, Ebu İshak’ın görüşüdür. Her gurub tam olarak cemaatin faziletini elde ettiğinden dolayı Batn-Nah namazı efdaldır. Bil ki hazarda imam grublardan her biri ile iki rekat kılar. Seferde birer birer. Çoğunluğa göre akşam namazında birinci ile iki rekat kılar.

Bazıları dediki, akşam namazında birinci ile bir rekat kılar. Bil ki gerçek olan, Zatü’r-Rika’ ğaz vesi Hayber’den sonradır. Yazarlardan pek çok gurub kesin olarak ifade etmiştir ki, Zatü’r-Rika’ğazvesi, Hayber’den öncedir. Bunun delili; Ebu Musa el-Eş’ari’nin Nebi (s.a.)’e gelmesinin Hayber’in fethedilmesi sırasında olduğuna dair sahih hadistir. Yanısıra; Ebu Musa el-Eş’ari’nin zatü’r-Rika’ğazvesine şahit olduğuna dair sahih hadistir.

Sahihinde Buhari dediki:Bana Muhammed b. el-’Ala’ söyledi.

Bize Ebu Same söyledi. Bize Bureyd b. Abdullah, Ebu Burde’den,Ebu Musa (r.a.)’den söyledi. Dedi ki:“Biz Yemen’de iken Nebi (s.a.v)’in çıkışı bize ulaştı. Ben ve kardeşlerim muhacir olarak ona doğru çıktık.

Ben en küçükleriyim. Birisi Ebu Burde, diğeri Ebu Ruhm. Kavmimden birkaç kişi mi dedi, 53 mü dedi yoksa 52 adam mı dedi. Bir gemiye bindik. iki gemi Habeşe’deki Necaşi’ye gitti. Ca’fer b. Ebu Talib ile muvafakat ettik.Hep beraber gelinceye kadar onunla beraber kaldık. Hayber fethedildğinde Nebi (s.a.v) ile muvafakat ettik.” Bunda, Ebu Musa el-Eş’ari’nin Hayber’in fethi sırasında geldiği açıklaması vardır.

Yine Buhari demiştir ki:Bize Muhammed b. El’Ala’ söyledi. Bize Usame, Berid ibni Ebu Burde’den, Ebu Burde’den, EbuMusa’dan aktararak söyledi. Dedi ki:Nebi (s.a.v) ile beraber ğazvelere çıktık. Biz altı kişiyiz. Aramızda bir deve var, onun ardınca gidiyoruz. Ayaklarımızı açtık. Bende ayaklakımı açtım da tınraklarım düştü. Ayaklarımıza çaput balardık. Bundan dolayı Zatü’r-Rika’ğazvesi olarak isimlendirildi. “Bu iki saih hadiste zatü’r-Rika’ın Hayber’den sonra olduğuna açık delalet vardır. Buhari demiştir ki:⁄Azvetü’r,Rika’ babı. O, sa’lebeoğullarndan, ğatafan’an ayakkabı tamircisi savaşçının ğazvesidir. Bundan dolayı Nahl’e indir. VE o, Hayber’den sonradır. Çünkü Ebu Musa Hayber’den sonra geldi. Bunu sadece şunun için beyan ettik:Hendek ğazvesinde krku namazınnı olmamasında, onun hazarda meşru’ olmadığına delil yoktur. Zatu’r,Rika’ın Hendek’ten önce olduğu ve korku namazının Hendek ğazvesi olan Ahzab gazvesinden önce meşru olduğu ve onlar Nebi (s.a.v)’i ve ashabını meşğul etmelerine rağmen geceye kadar öğle ve ikinci namazında korku namazını terketmedi. Çünkü o hazarda başlamadı. Aksine greçek şu ki; korku namazı ancak Hendek’ten sonra başladı. Ahmed el-Bedevi eşşenkıti meğazi hakkındaki şiirinde şu sözü ile Zatü’r-Rika’ğazvesine işaret etti:

.....................

..............

......


Bu şaire göre; insanların efendisinin oğlu ve ona muvafık olanlara uygun olacak, o Heyber’den öncedir. Alimlerin, korku namazının keyfiyetlerinden ihtilaf ettiklerinden biri de Zi kırd namazıdır. Ki o da şudur:Her biri imamla beraber bir rekat kılar ve onu kısaltır. Biz bunu ibni Abbas’ın Müslim, Ebu Davud, Nesai ve ibni Mace’nin yanındaki ve Huzeyfe’nin Ebu Davud ve Nesai’deki hadisinden takdim etmişizdir.

Bu keyfiyet Huzeyfe b. el-Yeman’ın kıldığı keyfiyettir.

Tabristan’da Said b. el-As, hanginiz Rasululah (s.a.v) ile bareber korku namazı kıldı, dediğinde Huzeyfe dediki:Ben onlara, zikretiğimiz gibi namaz kıldırdı. Nitekim Nesai ondan ve Zeyd b. Sabit’ten çıkardı. Onu Ebu Davud sa’-lebe ibni Zahdem’den rivayet ett. Ki Nesai onun yoluyla rivayet etti. Ve Ebu Davud’un Sa’lebe ibni Zahdem’den lafzı. Dedi ki, biz Tabristan’da Said b. el- As ile beraberdik. Ayağa kalkıp dedi ki, hanginiz Rasululah (s.a.v) ile birlikte korku namazı kıld?Huzeyfe dediki:Ben şu şeklide bir rekat ve şu şeklide bir rekat kıldırdı ve kaza etmediler.

Ebu Davud dediki:Onu Ubeydullah b. Abdullah ve Mücahid, İbni Abbas’tan, Nebi (s.a.v)’den ve Abdullah b. Şakki, Ebu Hureyre’den, Nebi (s.a.v)’den ve yezid el-Fakir, Ebu Musa böyle rivayet etti.

Ebu Davud dediki:Tabiinden bir adam. Bütün olarak el-Eş’ari’de yok. Cabir’den, Nebi (s.a.v)’den. Bazıları, Şu’beden demiştir. Yezid el-Fakir’in hadisinde, onlar diğer bir rekat kaza ettilre.Semmak el-Hanefi de ibni Ömerden, Nebi (s.a.v)’den böyle rivayet etti. Zeyd b. Sabit de onu Nebi (s.a.v)’den rivayet etti. Dedi ki:Guruba birer-birer, Nebi (s.a.v)’e de iki olarak idi. Ondan lafzıyla aktarım bitti.

Tefsirinde Kurtubi şunları söyledi:Süddi dediki, seferde iki rekat olarak kılsan, otamamdır. Korkman dışında kısaltma doğru olmaz. Bu ayet, her gurubun bir rekat kılmasını ve üzerine herhangi bir şey artırmamasını mubah kılıcıdır. İmama da iki rekat olur. Bunun benzeri ibni Ömer, Cabir b. Abdullah ve Ka’b’tan rivayet edildi. Huzeyfe de Tabris’tanda onu yaptı. Ona emir said b. el-As bundan sordu. İbni Abbas’tan rivayet edildiğine göre Nebi (s.a.v) Zi kırd ğaz vesinde bu şekilde her bir gurubla bir rekat kıldı ve kaza etmediler. Cabir b. Abdullah’tan rivayet edildiğine göre Nebi (s.a.v) Zatür-rika’ ve Sa’leboğulları, gazves:Günü ashabına böyle kıldırdı. Ebu Hrueyre’nin rivayet ettiğine göre Nebi (s.a.v), Dacnan ile Asfan arasında böylece ve iki gurubtan herbirine tek rekat ile kısaltma yapma şeklinde namaz kıldırdı.

Yine ishak dedi k:İmam Ahmed ve ulemanın cumhurundan rivayet edildiğine göre, korkuda tek rekatı kısaltmak caiz olmaz. Bununla ilgili gelen hadislerden iki açıdan icabet ettiler.

Birincisi: Bunu rivayet eden sahabenin, ve kaza etmediler şeklinedik sözünden murad emniyete vardıktan ve korku gittikten sonra korku halinde kıldıkları bu namazı kaza etmediler. Onda şu faydası olur. Korkan kişi emniyete vardığnıda, emniyet namazı şekline muhalif olarak kıldığı namazı kaza etmez. Bu görüşün teorik değeri vardır.

İkinci vecihi “Ve kaza etmediler” şeklinde hadisteki sözleri yani, bunurivayet edenin bilgisinde. Çünkü rivayet ettiğine göre o, bu namazda onların bir rekat kaza ettiklerini gözleriyle gördü. “kim artırırsa” rivayeti evladır.

Bunu Kurtubi ve ibni Abdu’l-Birr söyledi. Ebu Davud’un yanında, Şu’be yoluyla Cabir’den olan Yezid el-Fakir’in rivayeti olarak takdim edilen; onlar diğer bir rekat kaza ettiler, ifadeis ona delalet eder. İsbat eden, nefyedene mukaddemdir. Bu rivayeti, korku namazınnı keyfiyetlerinde bir tanesi üzerine kısaltılamazlığa dair sahih rivayetlerin çokluu da te’yid ediyor. Allah Teala en iyi bilendir.

Korku namazınnı keyfiyetlerinen olarak beyanı takdimedilenlerin özeti beştir. Onlarda; Kur’an’da açık olarak sabit olan NMüsayefe namazı, Batn,Nahl naamazı, Asfan maazı, Zütur -Rika’ namazı, Zi kırd namazı, Şeyh Ahmed el-MBedevi, eş-Şenkıtı Meğazi hakkındaki şiirinde şu söü ile zu kıd ğazvesinde işaret etti.

.................

................

...........

...........

Buhari Sahihinde, Zatu Kard ğazvesinin Hayber’den ü gece önce olduğunu kesin olarak ifade temiştir.Müslim de bunun benzerini sahihinde iyas b Seleme b. El-Ekva’dan, babasından çıkardı. Dedi ki:⁄azvden Medine’ye döndük. Allah’a andolsun ki Medine’de üç gece kalmamıştık ki Haybere çıktık. Sahhite olan, Seyre ehlininbuna muhalif olarak zikrettiğinden daha sabittir. İbni Sa’dın sözü gibi:O Rabiu’l-Evvel’de, Hudeybiye’den altı sene önce idi. Ve ibni İshak’ın sözü gib:O altı senesinde, şa’banda, Lihyan ğazvesinden bir gün sonra idi.

İbni Hacer Fethu’l-Bari’de, sahhi hadiste olan ile seyr ehlinin zu Kard’a çıkmanın tekerrürü şeklinde zikrettiğinin arasını cem’etmeye neyletti.....lüğat ve hadis ehlinin rivayetinde iki üstün ile. Ötre ile de zikrediyorlar. dolayısıyla üstün yada iki ötre ile. Korku namazı, zikrettiklerimizden başka keyfiyetler üzere de varid olmuştur.

İbnü’l-Kassar el-Maliki dediki0Nebi (s.a.v) onu, on yerde kıldı.

İbnü’l-Arabi el-Maliki dediki:Nebi (s.a.v)’den onun, korku namazını 24 kez kıldığı rivayet edildi.

Kaydedicisi dediki, Allah daha iyi bilir ya, görünen şudur:Korku namazı hususunda Nebi (s.a.v)’den sabit olan keyfiyetlerin efdal olanı, düşmandan korunma ve namaz için ihtiyat konusunda en beliğ olanıdır.

UYARILAR

Birincisi:Bu korku namazı ayeti cemaatin vücubuna dair delillerin en açık olanlarındandır. Çünkü bu zor zamanda onu emretmek, onun gerekli bir şey olduğuna açık delildir. Çünkü gerekli olmasaydı, korku zamanında onu emretmezdi. Zira o açık bir özürdür.

İkincisi:Korku namazı Nebi (s.a.v)’e özgü kılınmaz. Aksine meşruiyeti kıyamet gününe kadar geçerlidir. O’na (s.a.v) özgü olduğuna dair istidlal Allah Tela’nnı şu sözü iledir:

(Aralarında olupta onlara namaz kaamet ettiğin zaman)geçersiz bir isdidlaldir. Sahabe ve bütün müslümanlar şu sözünde benzeriin reddi üzerine icma’ etmişlerir: (onlarnı mallarından, onları temizleycek sadaka al)Nebi (s.a.v)’in aralarında bulunmasının şart koşulması sadce hükmün beyanı için varid oldu, varlığı için değil. Sözün en açığı olmasından dolayı onlara, senin fiilinle aıkladı. Nitekim bunu ibnü’l-arabi de şöyle söyledi. Ebu Yusuf ve el-Müzni, cumhura aykırı düştüler. Hasan b. Ziyda, lü’lui ve ibrahim de onlarnı dediği gib düşündüler. Buna göre dediler ki:Korku namazı O’ndan (s.a.v) sonra meşru’ olmadı. Şu sözündeki şart mefhumu ile delillendiler:(Aralarında bulunduğu zaman)Onlara; Nebi (s.a.v)’en sonra sahabenin icma’ı ve Nebi (s.a.v)’in:“Beni namaz kılarken gördüğünüz gibi namaz kılın” sözü ile cevab verildi. Bu hadisin mantukunun umumu, bu mefhuma mukaddemdir.

Uyarı:Denilseki:Kararlaştırdığınıza göre; (Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur.)ayeti korku namazı değil, sefer namazı hakkındadır. Bu taktirde şu sözünde ki mefhumu’şart: (Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman)Bundan anlaşılıyor ki korku namazı hazarda meşru’olmaz.

Cevab:bu mefhumu ibnü’l-Macişun söyledi. Böylece hazarda korku namazı men’edildi. Yine bazıları men’i için şununla istidlal ettiler:Nebi (s.a.v) Hendek günü onu kılmadı. Öğle ve ikindi namazlarını kılamadı da akşamdan sonra onları kaza etti. Ve yeni o (s.a.v) onu sadece seferde kıldı.

Ulemanın cumhuruna göre, o hazarda da kılınır. Şartında mefhumu muhalifinin olmadığını kabul etitler, genelde olduğundan dolayı. Yada o hükmünü açıklayarak vaki’ olan bir hadise hakkında indiğinden dolayı.

Mücahid’den rivayet edildiğine göre, dediki:Nebi (s.a.v) ashabına rüküsü ve sücuduyla tam bir namaz kıldırdı. Müşrikler, metalarını ve yüklerini tağyir etmeyi tasarladılar.

Derken (yağmur)yağdı. Bu hadise, onlar yeryüzünde dolaşan yolcular iken vaki’oldu. usulde kaidedir:Mefhumu muhalife itibar etmenin engellerinden biride vaki’hadise üzerin inen olmasıdır. Bundan dolayı şu sözündeki mefhumu muhalife itibar edilmedi:(Korunmak isterlerse)Şu sözündekine de itibar edilmedi:(Mü’minler, mü’minleri bırakıp ta kafirleri veli edinmesinler.)Çünkü her ikisi, vaki’ bir hadiseden dolayı indi:

Birincisi:ibni Ebi Cuvareyh’in zinaya zorlaması hakkında indi. Kadınlar da bundan korunmak istiyorlardı.

İkincisi:Ensar’dan bir gurub hakkında indi. Mü’minleri bırakıp Yahudileri veli edindiler. Bunun üzerine Kur’an onlardan her biri hakkında, kendisi ile tahsis murad etmeksizin vaki’şekilden nehyedici olarak indi. Mehfumu muhaifin itibarının engellerinin sayısı hakkında Meraki buna şu sözü ile işaret etti:

.......


Nebi (s.a.v)’in hendek günü onun kılmamış olmasına icabet ettiler:

Bu, korku namazının nüzülünden önce idi. Nitekim onu Nesa,i ibni Hibban ve Şafii rivayet etti. Bununla da şu görüşün sıhhıtli olmadığını öğreniyorsun:Nebi (s.a.v)’in kendisinde korku namazı kıldığı zatü’r-Rika’ğazvesi Hendek’ten önce idi. Onu sadece seferde kılmasına şöyle icabet ettiler:Çünkü korku namazına nisbetle sefer toplu bir vasıftır. Onun illeti de sefer değil, korkudur.

Dolayısıyla, açık olduğu üzere, korkunun olduğu yerde hükmü de vardır.

Bir nükte:Denilse ki; niçin korku namazınnı şekillerinden her bir şekil, öncesi için neshedici olmuyor?Çünkü onlar en yeni ile amel ederlerdi. Cevab iki açıdandır.

Birincisi: Daha önce geçen, düşmanı bazan kıble cihetinde, bazan de başka cihetlerde olmalarından dolayı. Ve açık olduğu üzere, her bir durumda, ona uygun şekil uygulanır.

İkincisi:ibni Hacib, Rabveni ve diğerleri gibi bazı usulcülerin tahkik ettiğine göre;

Fiiller kendi aralarnıda asla çelişmezler. Çünkü fiil dışarıya külliyen çıkmaz ki diğer bir fiille çelişsin. Fiil dışarıya şahsi olarak çıkar. Dolayısıyla aki’fiil için keisi ile diğerleri arasında müşterek miktar yoktur. Dolayısıyla fiilin bir vakitte vacib, diğer bir vakitte aykırısı olark vaki olması caizdir. Dolayısıyla aynı ibadetin şeklinde iki farklı fiilin caiz olmasına herhangi bir engel yoktur. Bunu es-Suud, Meraki’de şu sözü ile akdetti:

................

Bu ayeti kerimedek iAllah’ın: (İnkar edenlerin size zarar vermes)sözünün manası:Size kötülük dokundururlar. Bunun dörtlülerin kısaltılması olduğu görüşüne dair bu ayeti kerime ilgili tali meseleler vardır. Nitekim Müslim, Ahmed ve sünen sahiblerinin yanındaki Ya’la b. Ümeyye’nin Ömer b. Hattab’tan, Nebi (s.a.v)’den olan hadisinden anlaşılıyor. Daha nöcede geçmişti.

Birinci Alt Dal:Alimler, seferde rötlülerin kısaltılmasının meşruyet:Üzerine icma’ ettiler, aykırı düşüp şöyle diyenlerin hilafızan olarak:Hac ve umrenin dışında kasr olmaz. Ve şöyle diyen:Korkuda olmak dışında kasr yoktur. Ve şöyle diyen:Sadece taat seferinde kasr vardır. Bunlar, ilim ehlinin yanında güvenilmez görüşlerdir. Seferde tamamlamak konusnda alimler ihtilaf ettiler; caiz olur mu, olmaz mı?Bazı alimlere göre seferde kasr, vacibtir.

Bu görüşte olanlar:Ebu Hanife’dir. ki oda Ali, ömer ve ibni Ömer’in sözüdür. İbni Abbas ve Camir’den de rivayet edilir. Sevri de bu görüştedir. Hattabi. Me’alim’de bunu pek çok selef alimine ve büyükken fakihine ayandırdı. Onu Ali, Ömer, ibni Ömer, ibni Abbas, Ömer b. Abdulaziz, Katade ve Hasan’a nisbet etti. Dedi ki:Hammad b. Ebu Süleyman dediki0Seferde dört olarak kılan, iade eder. Şevkani’nin nakli vasıtasıyla ondan aktarım bitti. Kasrın vacibliği olan bu görüşün delili,

Aişe’den, ibni Abbas’tan ve Ömer’den takdim ettiğimiz hadislerdir ki onlara göre, namaz iki rekat olarak farz edildi. Sefer namazı olduğu gibi kaldı, hazar namazı arttı. Bunların delili açıktır. İlim ehlinden bir gruba göre, oruç tutmak ve iftar etmek caiz olduğu gibi tamamlamak ve kasr da caizdir. Ne var ki onlar tamamlamanın ve kasrın hangisininefdal olduğu hususunda ihtilaf ettiler. osman b. Affan, Sa’d b. Ebu Vakkas ve ‘Aişe (r.a) bu görüşteler.

Şerhu’l-Mühezzeb’te Nevevi dedi ki, Abderi de bunlardan-yani zikrettiklerimizden -aktardı. İbni Mes’ud, ibni Ömer, ibni Abbas, Hasan el,Basri, Malik, Ahmed, Ebu Sevr ve Davud’dan aktardı. Bu çoğu alimin görüşüdür. Beyhaki, süleyman el-Farisi’den sahabeden on iki kişi hakkında rivayet etti. Ve Enes’ten, Musevver b. Muhrime, Abdurrahman b. Esved, ibnü’l-Müseyyib, Ebu Kalabe..Bu görüşün sahibleri bazı durumları delil getirdiler.

Birincisi: Allah’ın sözü:(Namazı kısaltmanızda sie bir günah yoktur.)

Çünkü günahın kaldırıldığını ifade etmek, lüzümsuzluğa delildir.

İkinci Durum: Ya’la b. Umeyye’nin Ömer b. Hattab4tan olan hadisinde takdim ettiğimizdir. ki buna göre Nebi (s.a.v) Seferde kasr hakkıda dediki:“Allah’ın size tasadduk ettiği bir sadakadır.” Onun sadaka ve tahfif olamıs lüzümsuzluğuna delalet eder (Vacib-lazım değildir.)

Üçüncü Durum:Nesai, Beyhaki ve Darekutni’nin Aişe’den rivayet ediğine kasr etti. Aişe ise oruç tutup namazı tam olarak kıldı. O’na (s.a.v) bunu haber verdi. Ona dediki:İyi ettin.


Yüklə 1,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin