İshâkiyye Kelimesindeki “HAKKIYYE HİKMETİ” Fassı…………………………….……………..
363
|
|
1
|
Giriş Bölümü
|
363
|
|
|
2
|
Bu inâyet hangi ölçüdendir bilmem?
|
365
|
|
|
3
|
Şimdi mâdenlerden âlâ bir halkedilmiş yoktur.
|
367
|
|
|
4
|
Oysa hepsinin Hallâk'ını ârif olduğu,keşf ve delîllerin izâhı ile sâbittir.
|
367
|
|
|
5
|
İnsan akıl ile ve fikir ile veyâ îmân bağı ile kayıtlıdır
|
369
|
|
|
6
|
Çünkü, biz ve onlar ihsan makâmındayız.
|
369
|
|
|
7
|
Bizim sözümüze muhâlif olan söze bakma ve buğdayı çorak yere ekme!
|
370
|
|
|
8
|
Şimdi İbrâhîm a.s. rü'yâyı tâbîr etmedi.
|
371
|
|
|
9
|
“Kad saddakter ru’yâ” yânî “Sen rü’yâyı sâdık kıldın” dedi.
|
373
|
|
|
10
|
"Bu bahsedilen iş muhakkak açık bir belâdır” (Saffât, 37/106)
|
375
|
|
|
11
|
“Beni rü’yâsında gören uyanıklıkta beni gördü”
|
377
|
|
|
12
|
Hayâlde olduğu gibi, histe çıkarsa o rü'yâ için tâbîr yoktur
|
379
|
|
|
13
|
Allâh Teâla İbrâhîm a.s.’a işlediği ve ona dediği şeyde bize edebi öğretti
|
379
|
|
|
14
|
Vâhidi Rahmân için her bir mertebede sûretten gizli ve açık olan şey vardır
|
381
|
|
|
15
|
Gözlere tecellî ettiğinde akıllar, şartlandıkları delîller ile reddeder
|
382
|
|
|
16
|
Sâbit oldu ki, muhakkak kalb Hakk'a vâsi'dir.
|
383
|
|
|
17
|
Vûcûdu sonlu olmayan şeyi sen, vücûdunda halk edersin
|
385
|
|
|
18
|
Ârif,himmeti ile himmet mahallinin dışında olarak vücûdu oluşan şeyi halkeder
|
387
|
|
|
19
|
Gaflet, ne genelde ve ne de özelde aslâ genel değildir
|
389
|
|
|
|
Ehlullah böyle bir sırrın meydana çıkmasını dâimâ kıskanırlar ve örterler
|
389
|
|
20
|
|
|
21
|
“Biz kitapta hiç bir şeyden eksik bırakmadık”
|
391
|
|
|
22
|
Allah'tan sakınan için, Allah Teâlâ furkan kılar.
|
391
|
|
|
23
|
Şimdi sen, Rabb'in kulu ol; onun kulunun Rabb'i olma!
|
393
|
|
|
24
|
Mesnevi
|
396
|
|
İsmâîliyye Kelimesindeki “ALİYYE HİKMETİ” Fassı………………………………………….
|
398
|
|
1
|
Giriş Bölümü
|
398
|
|
|
2
|
Allâh ismiyle isimlendirilen, zât ile ahadî, isimler ile küldür.
|
398
|
|
|
3
|
Her bir mevcût için,Allâh'dan,hâs olarak onun Rabbinin dışında bir şey yoktur
|
399
|
|
|
4
|
O'nun ahadiyyeti potansiyel olan bütün isimlerin toplanmışlığıdır.
|
400
|
|
|
5
|
Rabb'i indinde kendisinden râzı olunandır.Kendisinden râzı olunan ise saîddir
|
401
|
|
|
6
|
“Muhakkak rubûbiyyet için bir sır vardır ve o da sensin”.
|
402
|
|
|
7
|
Hak her şeye halkını verdi.Bundan dolayı eksiklik ve fazlalığı kabûl etmez
|
402
|
|
|
8
|
Rabbi indinde marzî olduğunda,diğer kulun Rabbi indinde marzî olması gerekmez
|
403
|
|
|
9
|
Bunun için ehlullah, ahadiyyette tecellîyi men' etti
|
404
|
|
|
10
|
Kendisinden râzı olunanın mutlaka râzı olunan olması geçerli olmaz.
|
406
|
|
|
11
|
"Ey nefis, Rabb'ine dön!" denilen her mutmainne nefs de bunun gibidir.
|
407
|
|
|
12
|
"Ey mutmainne nefs, benim cennetime gir"
|
408
|
|
|
13
|
Şu halde sen Rabb'in cennetine girdiğin zaman, "nefs"ine dâhil olursun
|
409
|
|
|
14
|
Sen kulsun ve sen Rab'sin; o kimse için ki, onun için onda sen kulsun
|
411
|
|
|
15
|
Böyle olunca, Allah kulundan râzı olucu oldu.
|
412
|
|
|
16
|
İki benzer birleşmezler; çünkü farklı olmazlar.
|
413
|
|
|
17
|
Şimdi Hakk'ın dışında bir şey bâkî kalmaz;
|
414
|
|
|
18
|
Bu, Rabb'inden onun vücûdu olmaktan haşyet eden kimseye mahsûstur
|
415
|
|
|
19
|
“Hüviyeti yönünden o, zâta ve onun hakîkatine delildir”
|
415
|
|
|
20
|
Sen Hakk'ı halktan soyutlamış olduğun halde, Hak tarafına bakma!
|
417
|
|
|
21
|
Senâ vaade sadâkat iledir, tehdide sadâkat ile değildir.
|
419
|
|
|
22
|
Tehdidin gerçekleşmesi olasılığı ortadan kalktı
|
420
|
|
|
23
|
Hakk'ın tehdidi için belirlenmiş bir "ayn" yoktur
|
421
|
|
|
24
|
Tatlılık tadından dolayı "azâb" olarak isimlendirilir.
|
422
|
|
Ya’kûbiyye Kelimesindeki “RÛHİYYE HİKMETİ” Fassı………………………………………….
|
424
|
|
1
|
"Dîn ikidir"
|
424
|
|
|
2
|
Fiiller bu nedenle "sonradan olan"dır.
|
427
|
|
|
3
|
Halk indindeki dînin faydası hakkında.
|
429
|
|
|
4
|
Zâhir lisânı ile dîn "karşılık"tır.
|
433
|
|
|
5
|
Onun sırrına ve bâtınına gelinceİlim ma'lûma tabîdir
|
436
|
|
|
6
|
Hallerin sûretlerine bürünmüş olan Hakk'ın vücudundan gayrı bir vücûd yoktur
|
442
|
|
|
7
|
İşin aslında resûller onların hallerine hizmet ederler.
|
447
|
|
|
8
|
Resûller ve vârisleri Hakk hizmetinde,tabiât hizmetindeki tabîblere benzerler
|
450
|
|
|
9
|
Böyle olunca resûl tebliğ edicidir, başka değil.
|
451
|
|
|
10
|
“Festekım kema ümirte” yânî ”Emrolunduğun gibi istikamet üzere ol” (11/112)
|
454
|
|
|
11
|
“Ben, benim ile ve sizin ile ne işlenir olduğunu bilmem" (Ahkaf, 46/9)
|
457
|
|
|
12
|
Mesnevi
|
460
|
|
Yûsufiyye Kelimesindeki “NÛRİYYE HİKMETİ” Fassı………………………………………….
|
468
|
|
1
|
Hayâl hazreti de inâyet ehli hakkında vahyin başlangıcının ilkidir.
|
468
|
|
|
2
|
"Muhakkak insanlar uykudadırlar, öldükleri zaman uyanırlar"
|
471
|
|
|
3
|
On bir yıldızı ve güneşi ve ayı bana secde edici halde gördüm (Yûsuf,12/4)
|
476
|
|
|
4
|
Böyle olunca o Allâh'ın gölgesidir.
|
478
|
|
|
5
|
Ancak idrâk, Nûr ismi ile oldu
|
482
|
|
|
6
|
Oysa uzaklıktan başka bir sebep yoktur.
|
483
|
|
|
7
|
Hak, bize bir yön ile bilinendir ve diğer bir yön ile de mechûldür
|
485
|
|
|
8
|
Sen kimsin? Ve "hüviyet"in nedir? Ve Hakk'a nisbetin nedir?
|
489
|
|
|
9
|
Camın rengi, bakanın bakışında o nûrun sâflığına perde olur.
|
490
|
|
|
10
|
Bil ki, sen hayâlsin
|
493
|
|
|
11
|
O'nun isimleri için iki delîl oluş vardır
|
494
|
|
|
12
|
"Kul huvallâhu ahad"
|
497
|
|
|
13
|
Hak, senin üzerine ve O'nun üzerine delîller olarak gölgeleri icâd etti.
|
499
|
|
|
14
|
"Ey insanlar, siz Allâh'a muhtaçsınız; ve Allah ganî ve hamîddir"
|
500
|
|
|
15
|
Mesnevi
|
503
|
|
Hûdiyye Kelimesindeki “AHADİYYE HİKMETİ” Fassı………….……………………………….
|
506
|
|
1
|
Giriş Bölümü
|
506
|
|
|
2
|
Allâh'a mahsûs sırâtı müstakîm vardır ki,herşeyde âşikârdır;gizli değildir
|
507
|
|
|
3
|
"Hiçbir hayât sâhibi yoktur; illâ Hak onun perçemini tutucudur"
|
508
|
|
|
4
|
Şimdi her yürüyen, Rabb'in doğru yolu üzerinde yürür.
|
509
|
|
|
5
|
Dalâlette oluş, nasıl ki geçici ise, ilâhî gazab dahî, öylece geçicidir.
|
510
|
|
|
6
|
Yol, ancak üzerinde yürümekle yol olur
|
510
|
|
|
7
|
Halk sana itaât edici olduğu zaman, Hak sana itaât edici oldu
|
511
|
|
|
8
|
Şimdi sen varlıkta konuşamayan bir mevcûd olmadığını görürsün
|
512
|
|
|
9
|
Ehlullah için ilâhi ilimler,kuvvetlerin farklılığı sebebiyle muhteliftir.
|
513
|
|
|
10
|
Ve bu ahadiyye hikmeti "ilmi ercül yânî ayakların ilmin"dendir
|
515
|
|
|
11
|
Rab, onların alınlarını tutar ve batı rüzgârı cehenneme sevk eder.
|
517
|
|
|
12
|
Uzaklık kalktı ve onların hakkında "cehennem"le isimlendirilmiş olan kalktı.
|
518
|
|
|
13
|
Hak, onlara bu lezîz zevkî makâmı, memnûn olma yönüyle vermedi
|
519
|
|
|
14
|
Ve ancak ölmüş olan görür; çünkü o perdesi kalkmış olandır.
|
520
|
|
|
15
|
İnsanlardan bâzısı üzerinde yürüdüğü yolu ve o yolun sonunu bilen kimsedir
|
521
|
|
|
16
|
Şimdi sen kimsin? Sen hakîkatini ve gittiğin yolu bil!
|
522
|
|
|
17
|
Hûd kavminin helâki
|
523
|
|
|
18
|
Şu kadar var ki, Allah Teâlâ, kendi nefsini "gayrılık" ile vasfetti.
|
527
|
|
|
19
|
Nebisi Hûd a.s.’dan kavmine olan söylemini, müjde için,bize tercüme etti
|
529
|
|
|
20
|
Allâh indinden aslâ sınırlamadan başka bir şey görmedik
|
532
|
|
|
21
|
Bundan dolayı Hak, her şeye zâtıyla muhafaza edicidir.
|
536
|
|
|
22
|
Benim vücûdum O'nun gıdâsıdır. Ve biz de O'na paraleliz ve mukabiliz.
|
537
|
|
|
23
|
Sizin nefsinize olan bağlantınızı ben sizden alırım.
|
538
|
|
|
24
|
Vakit olur ki sakınan kendi nefsini,sûreti ile Hakk'a koruma yapan olur
|
541
|
|
|
25
|
Elinden geleni göstermeyen, elinden geleni gösteren kimseyi geçemez.
|
543
|
|
|
26
|
Sınırlama olmasaydı sûretlerde Hakk'ın değişkenliğini,resûller haber vermezdi
|
544
|
|
|
27
|
Rabb'ı hakkında bir inanç lâzımdır ki, onun ile O'na dönsün
|
545
|
|
|
28
|
Bir inanışa sâhip olan, ancak nefsinde îcâd ettiği şeyle İlâh'a inanır.
|
547
|
|
|
29
|
Sakın,kendine mahsûs bir inanç ile kayıtlanma ve onun gayrını inkâr etme
|
548
|
|
|
30
|
"Ne tarafa dönerseniz orada Hakk'ın vechi zâhirdir" (Bakara,2/115)
|
550
|
|
|
31
|
Her ne kadar bâzısı âhiret yurdunda bir zaman şakî olursa da.
|
551
|
|
|
32
|
Mesnevi
|
554
|
|
|