Ahad gönlüne koyduğu ve kucakladığı () (Mim)’ine (Habib) dedi ki, sayılarını tek tek toplarsak (8+2+1+2= 13) tür. Ahad olan (13) yine (13) ve mim o dahi (13) olan Habib’ i nde bütün İlâhi muhabbetini toplamış ve ondan zuhur ettirmiştir. İşte bu yüzden de âlemlere rahmet Peygamberi olarak gönderilmiştir.
“Levlâke levlâk lemâ halâktül eflâk” yani “eğer sen olmasaydın, olmasaydın, bu âlemleri halk etmezdim.”
Diyen Zât-ı Ahadiyye işte bu hitabını (13)’ten (13)’e yani gönlünde / kucağında, zuhura getirdiği (Mim)’i Muhammediyye’ye yapmıştır ve bütün âlemlere bu (Mim)’i Muhammedî’nin ve (Hamd) hakikati’nin oluşumu (Hakikat-i Muhammedî) tabiriyle ifade edilmiştir.
Ey güzel kardeşim: Mekke’li ve Medine’li Muhammedi sadece bir beşer şeklinde ve öyle algılarsan çok iyi bilesin
16
ki; O’nu hiç mi hiç tanımamışsın demektir. Sana da rahmet olan o İlâhî ma’nây-ı-Muhammed’i (s.a.v.) bu dünyadan gitmeden çok iyi anlamaya çalış, çalış da! O yüceliğin hakikatine hayran ve beşeri hamdından aciz kalıpta O’na teslim ol ki; gerçek Hamd-ı O’nun yaptığnı ve O’nun zâtında yapıldığını müşahede ile idrak edebilesin.
İşte bütün bunlar, ayrıca Hamd’ın hakikatleridir. Hamd’ı ancak Allah (c.c.) yapar. (Elhamdü lillâhi) “Hamd Allah’a mahsustur.” () (Lillâhi) sayısal değeri (30+30+30+4=94) tür. Toplarsak, (9+4=13) eder ki; (13) hakikatinin (13) hakikatine olan (Hamd’ı) yani övgüsüdür.
İşte bütün bu âlemlerde ortaya çıkan sevgi muhabbet ve İlâhi oluşumlar, övgüye ve övülmeye lâyık olduğundan bu âlemlerin en doyurucu iki aslî güzelliği (sevgi ve öv-gü) olduğundan, ayrıca da mânâ ve yaşam kaynağı olduklarından bütün mükevvenâtı, yani âlemleri kaplamışlardır.
İşte bu iki kelimeye beşeri anlamda dar çerçeveleri içerisinde değil de, İlâhî mânâ da geniş ve gerçek ifadeleriyle baktığımızda bizler de, o geniş ufuklarda seyrimizi sürdürmeye başlamış oluruz demektir. İnşeallah:
Görüldüğü gibi Hamd ve Muhabbet bu iki ilâhi kelime Muhammed ismi olarak birleştirilmiş ve âlem-i ecsama yani cisimler âlemine gönderilmiştir. Daha evvelce de belirttiğimiz gibi. (Enbiya 21/107) Meâlen: “Biz seni göndermedik; ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” diye ifade edilmiştir.
Sûre ve Âyet sayı değerleri (21+107=128) di. Top-larsak (1+2+8=11) zâhir zuhur mahalli olan Hz. Muhammed’ dir. Her sevgi, özlem ve şiddetli isteğin başında (Ahhh) vardır. O’nun arkasında, bâtının da gizli duran devamı ise (medd) dir. Medd’in lügat mânâsı ise “uzatma, çıkma, yayma ve döşeme dir.” Medd ile Ahhh….birleşince, Ahhh…med olur ki; Ahad’ın muhabbetinin bütün âlemlere medd ile yayılması ve döşenmesidir ki, Hakikat-i Muham
17
medî dir. “Med” hecesine Hakikat-i Muhammedînin () (Ha) sını eklediğimizde (Medh) olur ki, (Hamd) övgü ve övme’dir.
İşte bütün bu hakikatleri itibariyle gerçek mânâdaki (Hamd) “övgü”yü ancak Allah (c.c.) yapar. Kullar ise kendi merteblerinden bu (hamd)’ı takliden yaparlar ki; o mertebeleri itibariyle bu oluşum da yerli yerincedir.
“Elhamdü lillâhi Rabbil âlemiyn”
Her iki âlemin de aslı ve özü budur ve (Ahad) ın (Ah…….med……teki dayanılmaz İlâhi zuhuru muhabbeti ve câzibesidir. İşte bütün bunlar seçilmiş yani (Mustafa) olmuş oldu.
Dostları ilə paylaş: |