(4) Karşımıza çıkan her türlü eksi ve artı diye ifade edilen hadiselerin hepsi için onlarda merkezinde’dir diyebilirmiyiz?
Yaşadığımız dünyaya baktığımızda da aynı şeyi görüyoruz. Dahi dediğimiz sanatkarların hayatlarına baktığımızda Rabbim’in zıddıyla bilicidir tatbikatı icabı bu kişilerin dahi yönlerine ek olarak kişiliklerinde veya hayatlarının farklı noktalarında çok ciddi eksiklik gibi görünmeler gözükmektedir. Aslında onların aşırı artısıyla aşırı eksisi dengeyi sağlıyor, böylelikle yine merkez hakikatı ortaya çıkıyor.
Sohbetlerden birinde halifemiz bizlere “Arz zulmani mi, nurani mi?” sorusunu sormuştu. Tevhidden çıkması, selâmdan uzak olduğumuzu zannetmemiz zulmet. Zulmet içinden irfan olunma hali ise nuraniyet. Dolayısıyla ikisi birbirinin içine geçmiş, biri diğerini sarmalamış. Rızası arzusu irfan olunmak. Kesrette vahdeti yakalayınca nurani oluyor. Bir başka ifadeyle başımıza gelen olaylara isimlerin kendi aslını bulması üzere bakılırsa merkezindedir.
Kasas Suresinde anlatıldığı üzere Musasız Firavun, Firavunsuz Musa olamaz, ki bu tüm peygamberlerin yaşamına bakıldığında benzer durumlar işlenir. Bir başka deyişle Nemrut, Nemrutluğunda kemal bulması için Hz. İbrahim’e, Hz. İbrâhim’in İbr3ahimiyet kemâlâtı için de Nemrut’a ihtiyacı vardır. Yani her yeni açılımda iyi, kötü ayırdetmeksizin mutlaka onun tam zıddı da oluşmakta, bu durum da dengeyi sağlamaktadır.
Maneviyatta bir noktadan diğerine geçiş, bir cennetten diğerine, bir makamdan diğerine geçiş o bulunan noktayı terk etmekle olur, yani ihraç olunur. Diğer bir deyişle, o noktada ölmekle olur. Ancak can verdikçe hakiki canı bulursun. Bu durumda bu ölüm hali fena mıdır ki?
(5) karşımıza çıkan her türlü artı-iyi hadiseye merkezinde’dir, diyebilirmiyiz.?