H. Fırat (Not 1: Parentez içindeki rakamlar kitabın orjinal sayfa numarasıdır. Sayfa numaraları o sayfanın sonunu işaretler)



Yüklə 1,69 Mb.
səhifə122/127
tarix15.05.2018
ölçüsü1,69 Mb.
#50469
növüYazı
1   ...   119   120   121   122   123   124   125   126   127

Normal olarak DHKP-C açısından bir karışıklığın olmaması beklenirdi. Zira sol hareketteki devrimci reformcu ayrışmasının son bir yılda açık çizgiler kazandığını belli vesilelerle vurgulamalarını, politik anlam ve önemini değişik vesilelerle ortaya koymalarını bir yana koysak bile, birlik sorununa yöntemsel bakışlarına ilişkin bir çok açıklama, farklı birlik düzeylerini birbirine karıştırmaları için bir neden olmadığını gösteriyor. Örneğin 8 Haziran tarihli Kurtuluş birliğin “çok çeşitli düzeyleri” hakkında şunları söylüyor:

Bugün halk güçlerinin, solun çok çeşitli düzeylerde birlikteliklere ihtiyacı var. Bugün düzen dışı örgütlenen parti ve gruplar, siyasi ve pratik anlamda birlikte olabilmeyi başarmalıdırlar... Bugün düzene karşı olduğunu, düzene muhalif olduğunu söyleyen tüm yapıları içine alacak şekilde demokratik örgütlenmelerde bir araya gelinebilir. Bugün çeşitli halk kesimlerini temsil eden taban örgütlenmelerinin oluşturulması ve işçi, memur, öğrenci çeşitli kesimlerin birlikte hareketinin sağlanması ‘birlik’ sorunun bir başka boyutu olarak önümüzdedir.” (Sayı:48)

Bu sözlerdeki rahatlık gerçekten sindirilmiş bir bakışaçısının(407)ifadesiyse eğer, DHKP-C’nin devrimci güç ve eylem birliği platformunda bir araya gelen muhataplarının ortak konumunu ve kimliğini gözetmesi, bu ortak konum ve kimlik hangi düzeyde ve nitelikte bir birliğe uygun düşüyorsa ona göre davranması beklenir. Biz birliğin her türlüsüne ve her düzeyine varız demek, sonra da devrimci örgütlerin oluşturduğu bir platforma DMM gibi kendine özgü, farklı düzeyleri ve muhatapları ilgilendiren bir öneride ısrarla gitmek kaba bir karışıklığın ifadesidir.

Görüşme platformundaki muhatapları devrimci parti ve örgütlerden oluşuyor. Onların büyük bir çoğunluğu ise net bir biçimde öncelikle devrimci kuvvetlerin devrimci birliğinden yana olduklarını, herşeyden önce devrimci bir birleşik mücadele cephesi yaratılması gerektiğini söylüyorlar. EKİM, TİKB, MLKP, TKP/ML, TKP-K için bu çok açık bir biçimde böyle. Halen platforma katılmayan TKP (ML), TKEP-L vb. devrimci örgütler için de (yayınlarından açıkça izlenebileceği gibi) bu böyle. Bu durumda, Kurtuluş gazetesinin yukarıdaki yöntemsel yaklaşımı da gözetildiğinde, yapılması gereken, “düzen dışı örgütlenen parti ve gruplar(ın) siyasal ve pratik anlamda birlikte olabilmeleri” için gerekli açık tutum ve çabayı ortaya koymak değil midir? Birliğin bu “düzeyi” bugün olanaklı olduğuna göre, ona kendi cephesinden etkin bir biçimde katılmak değil midir?

Fakat gariptir ki, DHKP-C’nin Merkez Yayın Organı Devrimci Sol dergisinin Temmuz ‘96 tarihli 8. sayısında yeralan “Birlik Politikamız...” başlıklı yazı, Demokratik Muhalefet Meclisleri önerisiyle başlayıp onunla bitiyor. Devrimci parti ve örgütlerin birlik konusundaki tutum ve politikaları da bu “öneri” çerçevesinde değerlendirilip yargılanıyor. Ölçü DMM’ye karşı tutum olunca da aşırı ve keyfi yakıştırmalarla devrimci örgütlerin birlikten kaçtığı iddia ediliyor ve şimdiden birliğe ilişkin karamsar bir tutum sergileniyor.

Aynı yazıda çok sayıda devrimci grubun ortak önerisi ve isteği haline gelen devrimci güç ve eylem birliği konusuna ise ancak do(408)laylı olarak (bir örnek çerçevesinde!) değinilmekte ve şunlar söylenmektedir:

... Örneğin Parti-Cephenin halk güçlerinin birliğini önerirken, siyasi örgütlerin birliği görevini atladığını söyleyenler Demokratik Muhalefet Meclisi'nin tek öneri olmadığını görmezden gelmektedirler. Devrimci hareket örgütler düzeyinde bir birliği de yadsımamakta, tersine, hem merkezi düzeyde hem de alanlar özelinde bunu savunmakta, bunu hem kendi başına bir güç, hem de daha geniş yaygın örgütlenmelerin bir basamağı olarak görmektedir.”

Bu böyleyse eğer, buna gerçekten inanılıyorsa, devrimci güç ve eylem birliğini bir an önce bir sonuca bağlamanın, onu “hem kendi başına bir güç, hem de daha geniş (ve) yaygın örgütlenmelerin bir basamağı olarak” değerlendirmenin önünde ne gibi bir engel var o halde? Herhangi bir güçlük zaten yok deniliyorsa, “biz DMM’de ısrarlıyız” ısrarı ile devrimci örgütler arası güç ve eylem birliğini (isteyerek ya da istemeyerek) sürüncemede kalma riskiyle yüzyüze bırakmak neyin nesi?

Bu karışıklıkların bir an önce giderilmesine ihtiyaç vardır.

Solda belirgin saflaşma ve devrimci kuvvetlerin birliği sorunu

Sorunun biçime ve yönteme ilişkin yanından asıl önemli olan yanına, özüne ve esasına geliyoruz. Devrimci bir konumda bulunan, devrim mücadelesini ileriye taşıma ve devrimci iktidar alternatifine güç kazandırma kaygısıyla hareket eden her siyasal örgüt için güç birliği herşeyden önce mevcut tüm devrimci kuvvetlerin birliğidir. Elbette ki bu, devrimci olmadıkları halde şu veya bu noktada rejime muhalefet konumunda bulunan, belli bir mücadele potansiyelini herşeye rağmen taşıyan çeşitli sol ya da ilerici akımlarla belli durumlarda, belli sınırlar içinde işbirliği yapılamayacağı anlamına gelmez.

Fakat ilkin, bu farklı bir “düzey”dir ve hiçbir biçimde devrimci(409)kuvvetlerin devrimci birliği ile karıştırılamaz. Ve ikinci olarak, geçici, tutarsız, sallantılı, güvenilmez ve dahası devrimci mücadele alternatifine karşı reformcu bir alternatifin temsilcileri olan bu akımlarla devrime hizmet edebilecek bir işbirliğinin temel güvencelerinden biri de, kuvvetli bir birleşik devrimci eksen yaratabilmekten geçmektedir. Eğer devrimci parti ve örgütler birleşik bir güç olarak hareket edebilirlerse, eğer temel noktalarda asgari bir tutum ve davranış birliği içinde olurlarsa, bu yalnızca mücadeleye eğilim duyan daha geniş kitleler için güçlü bir devrimci çekim merkezi oluşturmakla kalmaz; yanısıra, ilerici bir kimliğin temsilcisi olan reformist akımları devrimci siyasal mücadelenin yedekleri olarak en iyi biçimde değerlendirebilme olanağı da sağlar. Bu başarıldığı takdirde, reformist sol akımlar, işbirliğine yanaştıkları her durumda, iradelerinden bağımsız olarak devrimci siyasal mücadeleyi güçlendirmiş olurlar. İşbirliğinden kaçtıklarında ise tecrit olma, mücadeleye eğilim duyan tabanlarını, sol, hatta “devrimcilik” adına kontrol ettikleri kitlelerini devrimci alternatif lehine kaybetme akibetiyle yüzyüze kalırlar.


Yüklə 1,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   119   120   121   122   123   124   125   126   127




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin