Hangi allah? UĞur karaca



Yüklə 411,39 Kb.
səhifə5/6
tarix27.10.2017
ölçüsü411,39 Kb.
#16532
1   2   3   4   5   6

BABA İBRAHİM
Dört bin yıl kadar önce tek bir Yaratıcı güç düşüncesini net bir şekilde ortaya koyan akıl adamıdır. Mantık çerçevesinde Yaratıcı-İnsan ilişkisini ortaya koymuştur. Peygamberim diyenlerin ortak ata olarak kabul ettikleri bir isimdir ve o sebeple kendisini Baba ön ismiyle, Baba İbrahim diye anacağız.

Fedakâr Musa, Paylaşmacı İsa ve Medeni Muhammed’in saygı ile anıp ilham aldıkları kişidir Baba İbrahim.

Yaşayan 7 milyar insandan yarısının ortak peygamberidir Baba İbrahim. Yahudi, Hristiyan ve Müslümanların ortak atası olan Baba İbrahim doğru bir şekilde tanıtılırsa; Hindu ve Konfiçyus dini, Budist ve Bahailerce de saygı ile karşılanacaktır.

Baba İbrahim zamanında insanlar her bir önemli olayın ayrı bir tanrısı olduğunu düşünür ve birçok tanrıya tapardı. Bu devirde güçlüler güçsüzleri köle olarak kullanır, çocuk ve kadınlar tanrılara kurban edilirdi. Kendisini, vicdan ve bedenleri özgür kılmaya adayan Baba İbrahim, hayata dair olan doğruları toplumun gözüne sokarak ortaya koymuştur.


Yaratıcı’yı kafasında çözümlemiş olan Baba İbrahim, sanki bu sorunu çözmemiş de birçok tanrıya tapan hemşerileri ile birlikte çözmeye çalışır gibi kafalarda şimşekler çaktıran bir yaklaşım ortaya koymuştur.

Baba İbrahim puta tapan hemşerilerine geceleyin parlak dolunayı göstererek, “Tek bir tanrı olarak bu parlak Ay’a tapalım.” der. Sabah aynı adamlarla buluşunca, “Akşamki Ay kaybolup gitti ve Güneş çok daha parlak, biz en iyisi Ay’ı bırakıp Güneşe tapalım.” der. Ertesi gün, “Ay sabahları Güneş akşamları kayboluyor, kaybolmayan bir güç bulup O’na tapınalım.” der.


Baba İbrahim, sakin bir zamanda tanrıları temsil eden putları çekiçle parçalar ve tek bir put kalınca çekicini onun üzerine asar. Putların kırıldığını görenler bunu Baba İbrahim’in yaptığını bilir ve yanına gelip kızarlar. Baba İbrahim ise, “Çekiç elinde olan put diğerlerini kırmış olamaz mı?” diye sorar. “Saçmalama o put diğerlerini nasıl kıracak!” diyenlere de, “Yanındaki bir putu çekiçle kıramayanın size bir faydası olabilir mi?” diye hemşerilerini şoke eder.
Kendini Yaratıcı gibi gören zalim yöneticiye, “Ben can veren ve can alan Yaratıcı’ya iman ettim.” der. Zalim yönetici derhal iki canlı varlık getirtir, birini öldürtüp diğerini serbest bırakır ve “Bak ben de can verip can alıyorum, sen bana iman et!” der. Baba İbrahim “Benim iman ettiğim Yaratıcı, güneşi doğudan doğdurur batıdan batırır, sen de bu şekilde bir güç sahibi isen Güneş’i batıdan doğdur ki sana iman edeyim!” der.

Baba İbrahim, akıl küpü bilge bir insandır. İnsanların zihin ve yaşantılarındaki çelişkileri net bir şekilde gözler önüne serip gerçekleri açığa çıkarmıştır. Baba İbrahim, Yaratıcı’nın insana bahşettiği aklı mükemmel bir şekilde kullanmayı, örnek teşkil edecek şekilde ortaya koymuştur.


Tüm dünya nimetlerini insana bahşeden Yaratıcı’ya nasıl şükretmek gerektiğini düşünen Baba İbrahim, tüm güzellikler için şükrünü ortaya koymanın bir yolunu aradı. Sağlığı, inancı, eşi ve çocuk sahibi olması sebebi ile Yaratıcı için güzel bir hayvanı kurban edip hemşerilerine ikram etmeyi düşündü ve “kurban” ibadetini ilk defa uyguladı.
Savaşan, açlık- susuzluk çeken veya manevi bir sığınak arayanlar için bir mekân ihtiyacı olduğunu gören Baba İbrahim, ailesinin de desteğini talep ederek bir ev yapmaya karar verir. Suyun yanı ve yolların kesiştiği Mekke’de bir konuk evi yapmaya karar verir. Bu eve giren doyacak, düşmanından korunacak, manen dertlerinden arınacaktır. Baba İbrahim; bu evin mimarı, işçisi, emekçisi ve yöneticisidir. Baba İbrahim, temiz duygularla yaptığı bu güzel evi, Yaratıcı’ya kulluğunun bir gereği olarak yapmıştır.

Baba İbrahim’in evi güvenli bir yer olarak kabul görür ve buraya sığınanlara kimse dokunmaz. Baba İbrahim, insanları savaştan soğutmak için bir adım daha atar ve “3 ay savaşılmasın.” diye bir teklif ortaya koyar. Bu teklif kabul görür ve haram aylar denilen barış ayları tüm dünya tarafından uygulanır. Baba İbrahim’in amacı bu haram ayları 12 aya çıkarmaktır.

Baba İbrahim bölgesel bir yapı, kavimsel bir devlet oluşturma mücadelesi vermedi. O, tüm insanlığa hitap edip, evrensel bir anlayış ortaya koymaya çalıştı. Amaç, aklını kullanan, Yaratıcı’ya saygılı, iyilikten yana ve barışı sağlamayı amaçlayan özgür bireyler oluşturmaktı.
Baba İbrahim döneminde, “Akılcılık ve özgür bireylerin oluşması” kuralı öne çıkar. Baba İbrahim kendisine biat edecek insanlar istemez, yakın çevresine değil tüm insanlara seslenir. Bir bölge devleti oluşturmak yerine, tüm insanları içine alacak bir dünya devleti tasarlar.

BUDA
Buda, MÖ 563-483 arasında Hindistan'da yaşamış ruhani bir öğretmendir. Buda; uyanmış kişi anlamında bir sıfat olup, Budizm’in kurucusunun ismi olmuştur. Padişah konumundaki bir babası olan Buda, yaşlılık, hastalık, acı ve ölüm gerçekleri ile yüzleşince ihtişamlı saray hayatını terk edip, sade bir vatandaş olarak halkın arasına karışarak yoksul bir kişi gibi dolaşmaya başlar. Maddi şeylerin insanı mutlu edemeyeceğini söyleyip, nefret, hırs ve cehaletten arınarak aydınlanmayı kendine yol olarak seçer.

Kendini terbiye ederek ve eğiterek işe başlayan Buda, çevresindeki bilgi birikimi olanlardan dersler alır, derin düşünce, çilecilik ve meditasyon yöntemlerini kullanır.

Saray hayatından ayrılmasından sonra, kendi bedenine fazlaca eziyet eder ve nihayetinde orta yolu bulur. Zevk ve safa düşkünü olmanın da kendine eziyet etmenin de anlamsızlığını gören Buda, bu çerçevede hayatın anlamını aramaya başlar.
Elde ettiği doğruları tüm halk kesimleri ile paylaşan Buda, net tavır ve sözleriyle, özünden uzaklaşıp şöhret meraklısı olmuş Hindu dindarlarına örnek olup ahlaki uyarıları ile onları sarsmıştır.
Buda’ya göre:

-Izdıraplardan kurtulabilmek için, hevesleri aşmaya yarayacak gerçek bilgilere sahip olmak şarttır.

-Nirvanaya ulaşmak için hırs ve heveslerden arınıp, yoksulluk ve ölüm korkusunu üzerinden atmak gerekmektedir.

-Doğru inanç, doğru karar, doğru söz, doğru hareket, doğru hayat, doğru çalışma, doğru tefekkür insan için bir gerekliliktir.

-Din adamlarının bir ayrıcalığı yoktur ve kim aza kanaat edip iyi davranışlar sergilerse kendisini kurtarabilir.

KONFİÇYÜS
MÖ 551-479 arası Çin’de yaşamış ve insancıl düzenin nasıl olacağını ortaya koymuş bir filozof. Dünya ile uyum ve huzur arayışına adanmış bir ömür...

Büyüklerine saygı duymadan, merhametli olmadan, adalet için mücadele etmeden, Yaratıcı ile uyumlu olmadan mutlu olunamayacağını ortaya koymuştur.


Konfiçyus’un bazı söz ve ilkeleri:

-Geleceğe odaklandığından bu gününü yaşayamayan, hem bu günü hem geleceğini yok eder.

-Ölümü unutarak yaşayan, yaşamadan ölür gider.

-İnsan para kazanmak için sıhhatini verir, ardından da sıhhatini kazanmak için parasını..

-Sen bana bir yumurta, ben sana bir yumurta verirsem, yine sende bir yumurta, bende bir yumurta olur. Şayet, ben sana bir bilgi, sen bana bir bilgi verirsen, sende iki bilgi, bende de iki bilgi olur.

-Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri varsa, o yerde güneş batıyor demektir.

-Derin olan kuyu değil, kısa olan iptir.

-Aradığını bilmeyen, bulduğunda anlayamaz.

-Kendine yapılmasını istemediğini sen de başkasına yapma.

-Dal rüzgârı affetmiştir ama kırılmıştır bir kere.

-İnsanlar sahip olduklarını küçümser, sahip olamadıklarını önemser.

-Konuşmaya layık olanla konuşmazsan insan kaybedersin. Konuşmaya layık olmayanlarla konuşursan, söz kaybedersin.

-Bildiğini bilenin arkasından git, bildiğini bilmeyeni uyar, bilmediğini bilene öğret, bilmediğini bilmeyenden kaç.

- Karanlığa söveceğine, kalk bir mum yak.

- Susmak, insanı ele vermeyen sadık bir arkadaştır.

- Üstün insan, konuşmadan önce eyleme geçer ve sonra eylemine göre konuşur.

-Bilgi özgüveni, özgüven ise gücü yaratır.

- Bilgi insanı şüpheden, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak korkudan kurtarır.

-Alkışı en sessiz şekilde karşılayan, alkışı hak etmiş demektir.

-Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun müziğini çürütün.

-Elmas nasıl yontulmadan kusursuz olmaz ise; insan da acı çekmeden olgunlaşmaz.

-Faydalı insan odur ki boş durmayı sevmez, kişiliğini faydalı işlerle geliştirir.

-Güçlü olan, sayıca kalabalık kitleler değil, eğitimli kitlelerdir.

-İyi insanlar, olduğu gibi görünür, göründüğü gibi olur.

-Fedakârlıklar, senden başkası bilmiyorsa değer taşır.

-Kitleler cezalarla düzene sokulursa yozlaşır, nezaketle yönetilirse bilinçli ve dürüst olur.

-Bir şeyi bildiğin zaman onu bildiğini göster, bir şeyi bilmiyorsan onu bilmediğini kabul et.

-Eğitimli insanın hedefi daima yüksek olur. Küçük işlerle küçük insanlar uğraşır.

-Kendisini eleştirebilen insanlar doğruyu ve güzeli bulma konusunda daha şanslıdırlar.

-İyi yönetici; nasihat eder, öğretir ve geniş yüreklidir.

-İyi insan; eli açık, çalışkan, hırsını dizginlemiş, kibirsiz ve saygılı olandır.

-Aşk, dörtnala giden at gibidir, ne dizginden anlar, ne söz dinler.



-Tanrı’dan başka servetim yok ama Tanrı’dan başka her şeyi olanlara acıyorum.

NİHAİ HEDEF BM’NİN DÜZGÜN ÇALIŞMASI!
Savaşlar, zulümler, sömürüler, yoksulluklar…
Bireysel tepki ve kınamalarla bu sorunları çözemeyeceğimiz ortada. Dünyadaki önemli sorunları çözmek için, 193 ülke BİRLEŞMİŞ MİLLETLER TEŞKİLATI adlı bir teşkilat çatısı altında örgütlü durumda. Dünya barışı ve adalet amacı ile kurulmuş, mevcut ülkelerin pek çoğunun üye olduğu bir başka uluslararası örgüt maalesef yok. Bir başka örgüt kurulsa da üyelik için çağırılacak ülkeler yine aynı ülkeler olacağından anlayışın değişmesine çalışmaktan başka çözüm yok.
Yüzbinlerce insan her yıl ölüyor, sürülüyor, eziliyor, horlanıyor veya aç-sefil kalıyor. Birleşmiş Milletler aktif hale gelmeden, evrensel manada insanca yaşamların oluşması zor.
Birleşmiş Milletler aslında hepimizin, zira verdiğimiz vergiler ile finanse edilmekte. Birleşmiş Milletlerin etkili ve adil bir sistem içinde çalışması konusunda tüm dünya insanları içinde bir uyanış başlasa ne güzel olur. Birleşmiş Milletler teşkilatının ulusal bürolarının çalışmalarını denetlemeli, aksamalara müdahil olmalı ve güzel uygulamalara destek olmalıyız. 

6 Nisan 1949 tarih ve 9119 Sayılı Bakanlar Kurulu ile "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin okullarda ve diğer eğitim müesseselerinde okutulması, yorumlanması ve bu Beyanname hakkında radyo ve gazetelerde münasip neşriyatta bulunulması" kararlaştırılmıştır. Ben bu ülke okullarında 20 yıla yakın okudum, bu tür bir bilgi ile karşılaşmadım!. Anlatılmamış bir gerçeklik varken, Birleşmiş Milletler niye etkin değil? Demek yakışık alır mı?
BM’in etkinleşmesi için ciddi kamuoyu oluşturulmadan, veto hakları kaldırılıp kurum demokratikleştirilmeden, hızlı ve etkin bir şekilde dünyadaki haksızlıklara müdahale ortamı sağlanmadan, insanlık ve ahlaktan bahsedilemez.

Eylem ve çabalar, BM in hızlı ve adaletli olması konusunda yoğunlaştırılmalı…

Veto hakkı kaldırılıp, ülkelere de nüfuslarına göre oy hakkı tanınmalı. (Ülkeler 50 milyon nüfus için 1 oy, azami 10 oy hakkına sahip olmalı. Bun göre Türkiye 2, Amerika 7, Hindistan 10 oy hakkına sahip olur.)


Dünyada bu konuda bir bilinç patlaması yaşanırsa, zenginler BM ye ciddi bağışlar yapar. (Bill Gates mallarını bu kuruma bağışlaması kötü mü?) Ayrıca uluslararası ticaretten(ithalat ve ihracat) BM ye pay alınabilir. Tüm ülkeler gümrükteki işlemlerden % 1 oranında bir kesinti yapıp BM ye aktarsa, her derde deva bir bütçe oluşur.


Şahsen, bu bilinci geliştirmek için tüm mal varlığımı, Birleşmiş Milletlere bağışlamayı düşünmekteyim.
Aşağıya eklediğimiz 30 maddelik bildirgenin tüm dünyaya uygulanması, tün dünyayı cennete çevirmez mi?
İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ(10 Aralık 1948)

Başlangıç;

İnsanlık ailesinin bütün üyelerinin doğal yapısındaki onuru ile eşit ve devredilemez haklarını tanımanın dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğunu,

İnsan haklarını göz ardı etmenin ve hor görmenin, insanlığın vicdanında infial uyandıran barbarca eylemlere yol açtığını ve insanların korku ve yoksunluktan kurtulması, konuşma ve inanma özgürlüğüne sahip olacağı bir dünyanın ortaya çıkmasının sıradan insanların en yüksek özlemi olarak ilan edilmiş bulunduğunu, insanın zorbalık ve baskıya karşı son çare olarak başkaldırmak zorunda kalmaması için, insan haklarının hukukun egemenliğiyle korunmasının önemli olduğunu,

Uluslar arasında dostça ilişkiler geliştirmenin önemli olduğunu,

Birleşmiş Milletler halklarının, Birleşmiş Milletler Kuruluş Belgesinde, temel insan haklarına, kişinin onuruna ve değerine, erkekler ile kadınların hak eşitliğine olan inançlarını teyit ettiklerini ve daha geniş özgürlük içinde toplumsal gelişme ve daha iyi bir yaşam düzeyini sağlamaya kararlı olduklarını,

Üye Devletlerin, Birleşmiş Milletlerle işbirliği içinde, insan haklarının ve temel özgürlüklerin evrensel olarak saygı görmesi ve gözetilmesini sağlamayı taahhüt ettiklerini,

Bu hak ve özgürlüklerde ortak bir anlayışa sahip olmanın, bu taahhüdün tam olarak gerçekleşmesi için büyük önem taşıdığını göz önüne alarak,
Genel Kurul;

Bütün halk ve uluslar için bir ortak başarı ölçüsü olarak bu insan Hakları Evrensel Bildirgesini ilan eder; öyle ki;

Her birey ve toplumun her organı bu Bildirgeyi daima göz önünde bulundurarak, bu hak ve özgürlüklere saygının yerleşmesini amaçlayan eğitim ve öğretim yoluyla; ve hem üye devletlerin halklarında hem de egemenlikleri altındaki halklarda bu hak ve özgürlüklerin evrensel ve etkin olarak tanınmasını ve gözetilmesini amaçlayan ulusal ve uluslararası tedrici önlemler alarak çaba göstersinler.
Madde 1

Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdanla donatılmışlardır, birbirlerine kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.

Madde 2

1. Herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka türden kanaat, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuş veya başka türden statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin, bu Bildirgede belirtilen bütün hak ve özgürlüklere sahiptir.

2. Ayrıca, bağımsız, vesayet altında ya da kendi kendini yönetemeyen ya da egemenliği başka yollardan sınırlanmış bir ülke olsun ya da olmasın, bir kişinin uyruğu olduğu ülke ya da memleketin siyasal, hukuksal ya da uluslararası statüsüne dayanarak hiçbir ayrım yapılamaz.

Madde 3

Herkesin yaşama hakkı ile kişi özgürlüğü ve güvenliğine hakkı vardır.

Madde 4

Hiç kimse, kölelik ya da kulluk altında tutulamaz; her türden kölelik ve köle ticareti yasaktır.

Madde 5

Hiç kimseye işkence ya da zalimce, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele ya da ceza uygulanamaz.

Madde 6

Herkesin, nerede olursa olsun, yasa önünde bir kişi olarak tanınma hakkı vardır.

Madde 7

Herkes yasa önünde eşittir ve ayrım gözetilmeksizin yasa tarafından eşit korunmaya hakkı vardır. Herkes, bu Bildirgeye aykırı herhangi bir ayrımcılığa ve ayrımcı kışkırtmalara karşı eşit korunma hakkına sahiptir.

Madde 8

Herkesin anayasa ya da yasayla tanınmış temel haklarını ihlal eden eylemlere karşı yetkili ulusal mahkemeler eliyle etkin bir yargı yolundan yararlanma hakkı vardır.

Madde 9

Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz, tutuklanamaz ve sürgün edilemez.

Madde 10

Herkesin, hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesinde ve kendisine herhangi bir suç isnadında bağımsız ve yansız bir mahkeme tarafından tam bir eşitlikle, hakça ve kamuya açık olarak yargılanmaya hakkı vardır.

Madde11

1. Kendisine cezai bir suç yüklenen herkesin, savunması için gerekli olan tüm güvencelerin tanındığı, kamuya açık bir yargılanma sonucunda suçluluğu yasaya göre kanıtlanıncaya kadar suçsuz sayılma hakkı vardır.

2. Hiç kimse, işlendiği sırada ulusal ya da uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan herhangi bir fiil yapmak ya da yapmamaktan dolayı suçlu sayılamaz. Kimseye, suçun işlendiği sırada yasalarda öngörülen cezadan daha ağır bir ceza verilemez.

Madde 12

Hiç kimsenin özel yaşamına, ailesine, evine ya da yazışmasına keyfi olarak karışılamaz, onuruna ve adına saldırılamaz. Herkesin, bu gibi müdahale ya da saldırılara karşı yasa tarafından korunma hakkı vardır.

Madde 13

1. Herkesin, her Devletin sınırları içinde seyahat ve oturma özgürlüğüne hakkı vardır.

2. Herkes, kendi ülkesi de dahil, herhangi bir ülkeden ayrılma ve o ülkeye dönme hakkına sahiptir.

Madde 14

1. Herkesin, sürekli baskı altında tutulduğunda, başka ülkelere sığınma ve kabul edilme hakkı vardır.

2. Gerçekten siyasal nitelik taşımayan suçlardan kaynaklanan ya da Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı fiillerden kaynaklanan kovuşturma durumunda, bu hak ileri sürülemez.

Madde 15

1. Herkesin bir ülkenin yurttaşı olmaya hakkı vardır.

2. Hiç kimse keyfi olarak uyrukluğundan yoksun bırakılamaz, kimsenin uyrukluğunu değiştirme hakkı yadsınamaz.

Madde 16

1. Yetişkin erkeklerle kadınların, ırk, uyrukluk ya da din bakımından herhangi bir sınırlama yapılmaksızın, evlenmeye ve bir aile kurmaya hakkı vardır. Evlenmede, evlilikte ve evliliğin bozulmasında hakları eşittir.

2. Evlilik, ancak evlenmeye niyetlenen eşlerin özgür ve tam oluruyla yapılır.

3. Aile, toplumun doğal ve temel birimidir; toplum ve Devlet tarafından korunur.

Madde 17

1. Herkesin, tek başına ya da başkalarıyla ortaklık içinde, mülkiyet hakkı vardır.

2. Kimse mülkiyetinden keyfi olarak yoksun bırakılamaz.

Madde 18

Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır; bu hak, din veya inancını değiştirme özgürlüğünü ve din veya inancını, tek başına veya topluca ve kamuya açık veya özel olarak öğretme, uygulama, ibadet ve uyma yoluyla açıklama serbestliğini de kapsar.

Madde 19

Herkesin kanaat ve ifade özgürlüğüne hakkı vardır; bu hak, müdahale olmaksızın kanaat taşıma ve herhangi bir yoldan ve ülke sınırlarını gözetmeksizin bilgi ve fikirlere ulaşmaya çalışma, onları edinme ve yayma serbestliğini de kapsar.

Madde 20

1. Herkes, barış içinde toplanma ve örgütlenme hakkına sahiptir.

2. Hiç kimse, bir örgüte üye olmaya zorlanamaz.

Madde 21

1. Herkes, doğrudan ya da serbestçe seçilmiş temsilcileri aracılığıyla ülkesinin yönetimine katılma hakkına sahiptir.

2. Herkesin, ülkesinde kamu hizmetlerinden eşit yararlanma hakkı vardır.

3. Halk iradesi, hükümet otoritesinin temelini oluşturmalıdır; bu irade, genel ve eşit oy hakkı ile gizli ve serbest oylama yoluyla, belirli aralıklarla yapılan dürüst seçimlerle belirtilir.

Madde 22

Herkesin, toplumun bir üyesi olarak, toplumsal güvenliğe hakkı vardır; ulusal çabalarla, uluslararası işbirliği yoluyla ve her Devletin örgütlenme ve kaynaklarına göre herkes insan onuru ve kişiliğin özgür gelişmesi bakımından vazgeçilmez olan ekonomik, toplumsal ve kültürel haklarının gerçekleştirilmesi hakkına sahiptir.

Madde 23

1. Herkesin çalışma, işini özgürce seçme, adil ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır.

2. Herkesin, herhangi bir ayrım gözetilmeksizin, eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır.

3. Çalışan herkesin, kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır bir yaşam sağlayacak düzeyde, adil ve elverişli ücretlendirilmeye hakkı vardır; bu, gerekirse, başka toplumsal korunma yollarıyla desteklenmelidir.

4. Herkesin, çıkarını korumak için sendika kurma ya da sendikaya üye olma hakkı vardır.

Madde 24

Herkesin, dinlenme ve boş zamana hakkı vardır; bu, iş saatlerinin makul ölçüde sınırlandırılması ve belirli aralıklarla ücretli tatil yapma hakkını da kapsar.

Madde 25

1. Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli yaşama standartlarına hakkı vardır; bu hak, beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım ile gerekli toplumsal hizmetleri ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ya da kendi denetiminin dışındaki koşullardan kaynaklanan başka geçimini sağlayamama durumlarında güvenlik hakkını da kapsar.

2. Anne ve çocukların özel bakım ve yardıma hakları vardır. Tüm çocuklar, evlilik içi ya da dışı doğmuş olmalarına bakılmaksızın, aynı toplumsal korumadan yararlanır.

Madde 26

1. Herkes, eğitim hakkına sahiptir. Eğitim, en azından ilk ve temel öğrenim aşamalarında parasızdır. İlköğretim zorunludur. Teknik ve mesleki eğitim herkese açıktır. Yüksek öğrenim, yeteneğe göre herkese eşit olarak sağlanır.

2. Eğitim, insan kişiliğinin tam geliştirilmesine, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır. Eğitim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel gruplar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu yerleştirmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışı koruma yolundaki etkinliklerini güçlendirmelidir.

3. Ana-babalar, çocuklarına verilecek eğitimi seçmede öncelikli hak sahibidir.

Madde 27

1. Herkes, topluluğun kültürel yaşamına özgürce katılma, sanattan yararlanma ve bilimsel gelişmeye katılarak onun yararlarını paylaşma hakkına sahiptir.

2. Herkesin kendi yaratısı olan bilim, yazın ve sanat ürünlerinden doğan manevi ve maddi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır.

Madde 28

Herkesin bu Bildirgede ileri sürülen hak ve özgürlüklerin tam olarak gerçekleşebileceği bir toplumsal ve uluslararası düzene hakkı vardır.

Madde 29

1. Herkesin, kişiliğinin özgürce ve tam gelişmesine olanak sağlayan tek ortam olan topluluğuna karşı ödevleri vardır.

2. Herkes, hak ve özgürlüklerini kullanırken, ancak başkalarının hak ve özgürlüklerinin gereğince tanınması ve bunlara saygı gösterilmesinin sağlanması ile demokratik bir toplumdaki ahlak, kamu düzeni ve genel refahın adil gereklerinin karşılanması amacıyla, yasayla belirlenmiş sınırlamalara bağlı olabilir.

3. Bu hak ve özgürlükler, hiçbir koşulda Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı olarak kullanılamaz.

Madde 30

Bu Bildirgenin hiçbir hükmü, herhangi bir Devlet, grup ya da kişiye, burada belirtilen hak ve özgürlüklerden herhangi birinin yok edilmesini amaçlayan herhangi bir etkinlikte ve eylemde bulunma hakkı verecek şekilde yorumlanamaz.



RUHBANLIĞIN KİME FAYDASI VAR? (Bir röportaj)

Yüklə 411,39 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin