HatîB el-bacdâDÎ



Yüklə 1,13 Mb.
səhifə8/26
tarix17.01.2019
ölçüsü1,13 Mb.
#99826
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   26


C) Kadiyânîlik'le İlgili Eserlerle Genel Nitelikli Çalışmalardan Hatm-İ Nübüvvet Konusuna Yer Verenler ve Aynı Konuya Özet Önem Atfeden Tefsirler. 1. Ebü'l-A'lâ

el-Mevdûdî, Towards Understanding is­lâm (trc. Khurshid Ahmad, Lahore 1960, s. 31-84). 2. a.mlf., Kâdiyânî Mesele aör Us key Mezhebi, Siyâsî aör Mufâ-şeretîPehlû (Lahore 1963, 1989, 1992). Önemli bilgi ve belgeleri bir araya getiren bu Urduca hacimli kitapta hatm-i nübüv­vet konusuna da geniş yer verilmiştir. Eser daha sonra Mâ hiye'l-Kâdiyâniyye adıyla Arapça'ya (trc. Halîl Ahmed el-Hâ-midî, Kuveyt 1969), The Oadiani Prob­lem adıyla İngilizce'ye (Lahore, ts.) ve Kadiyanilik Nedir? adıyla Türkçe'ye (trc. Ahsen Batur, İstanbul 1975) çeviril-miştir. 3. Abdullah Mi'mâr, Muhamme-diye Pokit Book (Lahor 1971). Kâdiyâ-nîlik'le ilgili pek çok konuyu ihtiva eden Urduca bir ansiklopedidir. 4. İhsan İlâhî Zahîr, Qadiyaniyat-An Analytical Sur-vey (Lahore 1972. 1973, 1975). Hatm-i nübüvvet konusu, eserin "The Fınality of Prophethood..." adını taşıyan onuncu bö­lümünde ele alınmıştır. Eser el-Ködiyâ-niyye adıyla Arapça'ya (baskı yeri yok, 1967; Haleb 1387; Lahor 1975, 1983), Mirzâ*iyyet aör İslâm adıyla Urduca'ya (Lahor 1984) ve İslâm Dünyasında İn­giliz Emperyalizmi: Kadiyanilik adıy­la Türkçe'ye (trc. Arif Aytekin. İstanbul 1985) tercüme edilmiştir. S. Hâlid Şebbir Ahmed, Târîh-i Muhâsebe-i Ködiyâni-yet (Mültan 1987). 6. Muhammed Yûsuf Bennûrî v.dğr., Mevkıfü'1-ümmeti'l-İs-îâmiyye mîne'l-Kâdiyâniyye (Beyrut 1991). 7. Gulâm Ahmed Pervîz, Mfrâc-ı İnsaniyet (Lahor 1993. s. 439-455). 8. Muhammed İlyâs Bernî, Kâdiyânî Mez-heb ka 'İlmîMuhasebe (Lahor. ts.). Ki­tapta, müellifin 1920'li yıllarda başlayan Kâdiyânîlik aleyhtarı mücadelesi Özetlen­diği gibi fazla bilinmeyen Kâdiyânî neş­riyatı da tanıtılmaktadır. Nübüvvet ve hatm-i nübüvvet konusu iki cilt olan ese­rin I. cildinde ele alınmıştır.

Bölgede hatm-i nübüvvete özel yer ve­ren başlıca tefsirler de şunlardır: Pîr Ke­rem Şah Ezherî, Ziyâiü'l-Kuriân (La­hor 1414/1984. IV, 66-77); Ebü'İ-A'lâ el-Mevdûdî. Tefhîmü'l-Kur'ân (Urduca. Lahor 1991, IV, 138-169); Muhammed Ahmed, Ders-i Kur'ân (Urduca. Karaçi 1991); Muhammed Şer?, Mrfârilü'1-Kur->ân (Urduca, Karaçi 1992-1993, VII. 158-170); a.mlf., Ahkâmü'l'Kur'ân (Karaçi 1413); Emîn Ahsen Islâhî, Tedebbür-i Kurbân (Urduca, Lahor 1993. VI, 243-248); Abdülhamîd Suvatı, Me'âlimü'I-cİrfân fîDürûsi'l-Kur'ân (Urduca, Guc-rânvâlâ 1993, XIV, 281-286); Muhammed Ahmed Kadiri, Tefsîrü'l-Hasenât (Urdu­ca. Lahor 1992-1994).

D) Hatm-i Nübüvveti Hz. isa'nın Nüzu­lü Bağlamında Ele Alan Eserler. 1. Enver Şah Keşmîrî, et-Taşrîh bimâ tevâtere ü nüzâli'l-mesîh (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde, Haleb 1965). Eser Mirza Gulâm Ahmed'in kendisini önce mesîh, ardın­dan nebî ilân etmesi üzerine geleceği ha­ber verilen mesîhin vasıflarını ortaya koy­mak, böylece iddiaları geçersiz hale ge­tirmek için yazılmış olup bu konudaki en ciddi eserlerden biridir. 2. Muhammed İdrîs Kandehlevî, Hayât-ı 'îsâ (Lahor 1977). 3. Kamer Ahmed Osmânî, fAki-de-i Hatm-i Nübüvvet aör Mesîh 'Aley-hisselâm (Urduca, baskı yeri yok, 1994 [Matbûât-ı İlmîl) *• Abdürreşîd.Hatm-i Nübüvvet aör Nüzûl-i c/sâ 'Aleyhisse-lâm (Urduca, Lahor, ts.).

E) Mahkeme Zabıtları. 1. Report of the Court of Inquiry (haz. Government of the Punjab, Lahore 1954). 2. Kâdiyâni-yön key Barey meyn Vifâki Şer'î

F) Dergilerin Özel Sayıları. 1. Işâ'a-

tü's-sünne (XV/1-12, Lahor 1309). Hin­distan ehl-i hadîs ekolünün on beş gün­de bir çıkan en eski dergisinin Kâdiyânî-lik ve hatm-i nübüvvete dair özel sayısı­dır. 2. Belâğ (Şubat 1926). Amritsar'da

yayımlanan aylık derginin "Hatm-İ Nü­büvvet" adlı özel sayısıdır. 3. Rıdvan (İV/ 29-32, Ağustos 1952). Lahor'da haftalık olarak yayımlanan derginin "Hatm-i Nü­büvvet" özel sayısıdır. 4. Tercümânü's-sünne (11/2-3, Ağustos-Eylü! 1972). Kara-çi'de çıkan aylık derginin "Hatm-i Nübüv­vet" özel sayısıdır. S.Â'în (XI/26 11973|). Lahor'da yayımlanan derginin "Kâdiyâni-yet aör Pakistan" adlı özel sayısıdır. 6. Dâ-rü'l-'ulûm (LXXI/3-5, Haziran-Ağustos 1987). Hint alt kıtasının en köklü kurum­larından biri olan Dârülulûm-i Diyûbend tarafından çıkarılan derginin "Hatm-i Nü­büvvet" adlı özel sayısı, esas olarak29-31 Ekim 1986 tarihinde Diyûbend'de ter­tip edilen Milletlerarası Hatm-i Nübüv­vet Konferansı'nda sunulan tebliğlerden oluşmaktadır. Bu özel sayı, Serfırâz Han Safder tarafından bazı ilâvelerle birlikte yeniden düzenlenip kitap halinde de ya­yımlanmıştır (Lahor 1993). 7. el-Hiîâl (VII/8-9, Ağustos-Eylül 1988). İngiltere'­nin Manchester şehrinde Urduca olarak yayımlanan dergi, "Şân-ı Hatm-i Nübüv­vet" adıyla özel bir sayı neşredip Kâdiyâ-nîler'in dördüncü halifesi Mirza Tâhir Ah­med'in *İrfân-ı Hatm-i Nübüvvet adlı eserine cevap vermiştir.

G) Makaleler. Hatm-i nübüvvet Hint alt kıtasında neşredilen dergilerde sürek­li tartışılan konulardan biridir. Bölgede çıkan dergilerdeki ilgili makalelerin bazı­ları şunlardır: 1. Gulâm Ahmed Pervîz, "Hatm-i Nübüvvet" {Mecelle-i Tulûc-i İs­lâm, İH/8 (Ağustos 1940], s. 9-32; XXIIl/5 IMayıs 1970], s. 65-72; XXVII/7 |Temmuz 1974], s. 10-13). 2. Shaheer Niazi, "The Finalty of Prophethood" [Islamic Litera­türe, XVl/l 1 11970|, s. 37-47). 3. Muham­med Yûsuf Ludhyânevî, "Kâdiyâniyet-Tahrîf-i Kurbân" {Beyyinât, XX1V/1 11974|, s. 23-34; XXlV/2 i 1974], s. 23-34; XXlV/3 [1974], s. 19-31; XXIV/4 (1974], s. 49-61; XXIV/5 |1974], s. 31-42; XXV/5 [1974|. S. 42-50; XXV/6 11974|, s. 36-42). 4. "Hayât-1 Mesîh aör Kâdiyânî" (a.e.,XXXIl/611978], s. 38-44). 5. Saîd Şâir, "İslâm key Hilaf Ek aör Tahrik" (a.e, XLVIII/711986|, s. 45-52). Bunların dışında bölgedeki dergilerde ya­yımlanan diğer birtakım makaleler de vardır (bunun için bk. Işâriye Tercümâ-nü'l-Kur'ân, s. 262, 332-335; /sâriye Me-celle-i Tulû'-i İslâm 1938-1990, s. 355-356,371, 391,437,466,482); Ebü'l Hasan Ali NedvTnin "Advent of the Last Prop-het" adıyla Journal Rabetat al-Alam al-IslamMe (11/11 |1975], s. 26-50) ya­yımlanan makalesi bu grubun başka bir örneğidir).

HATM-İ NÜBÜVVET

XX. yüzyılda hatm-i nübüvvet konusun­da İslâm dünyasının Hint alt kıtası dışın­da kalan bölgelerinde de çalışmalar yapıl­mış, çeşitli kitap ve makaleler neşredil­miştir. Ayrıca konu üzerinde bazı akade­mik çalışmalar da meydana getirilmiştir. Osman Abdülmün'im Ayş, 'Akidetü hat-mi'n-nübüvve bi'n-nübüvveti'1-Mu-hammediyye (Kahire 1972) adlı eserin­de hatm-i nübüvvet konusunu ve sahte peygamberlik müessesesini XX. yüzyıl­daki gelişme ve tartışmalardan bağım­sız olarak ele almıştır. Ahmed b. Sa'd b. Hamdan el-Gâmidî'nin 'Akidetü hat-mi'n-nübüvve fi'1-İslâm (1398/1978) ve Ahmed Mer*î Abdülhâdî el-Ömerî"nin Haşâ'işü risâleti'l-Muhammediyye (1399/1979) adlarıyla Mekke Ümmülku-râ Üniversitesİ'nde {Kül I tyyetü 'ş-şerîa ve'd-di râsâti' I-İslâ miyye), Ali b. Süleyman es-Sâ-lihfnin Akidetü hatmi'n-nübüvve ve eşerühâ fi'1-ümmeti'l-İslâmiyye (1404/ 1984) adıyla Riyad Câmiatü'1-İmâm Mu­hammed b. Suûd el-İslâmiyye'de (Usû-lüddîn kısmü'l-aklde ve'l-mezâhibi'l-muâsıra) hazırladıkları yüksek lisans tezlerinde hatm-i nübüvvet meselesi işlenmiştir. Konuyu önce "Finality of Prophethood in Sünnî islâm" adlı makalesinde {Je-rusalem Studies in Arabic and İslam, sy. vıı 11986|, s. 177-215) klasik kaynak­lar bağlamında ele alan Yohanan Fried-mann, daha sonra Prophecy Continu-ous: Aspects of Ahmedî Reîigious Thought and Its Medievaî Backgro-und (Birkeland 1988, 1989) adlı eserin­de aynı konuyu XX. yüzyıldaki tartışma­ları değerlendirerek işlemiştir (s. 49-82, 147-162). Hatm-i nübüvvet meselesini Kâ-diyânîlik bağlamında ele alan çalışma­lardan bazıları da şunlardır: Mahmûd el-Müftî, el-Mütenebbr'ü'1-IÇâdiyânî (İs­tanbul 1975, 1986); Hasan îsâ Abdüzzâ-hir, el-Kâdiyâniyye-neş'etühâ ve te-tavvuTuhâ (Kuveyt 1980); Muhammed el-Hâfız et-Tîcânî, Reddü evhami'1-Kâ-diyâniyye fî kavlini tecâlâ 've hâte-mü'n-nebiyyîn' (Kahire 1988); Temmâm Hassan. "Hatâ'ü'l-Ahmediyye fî tefsîri kavlihîtecâlâ'vehâtemü'n-nebiyyîn'"(trc. İbrahim Muhammed el-Asîl, ME, XXVII/ 9-10 [19631, s. 1146-1151); A. M. Mohi-

addin Alwaye, "Perfection of Religion and Completion of Prophethood" (a.e., XLVI/3 11974], s. 7-8); Abdülazîz Seyf en-Nasr, "Dahdu ebâtîli'l-Kâdiyâniyye fı'n-nübüvve ve'1-vahy" {Hauüyyetü Külliyeli üşûliddîn bi'l-Kâhire, sy. 7 {1410/19901, s. 147-184).

Türkiye'de yapılan çalışmalarda hatm-i nübüvvet konusu doğrudan ele alınma-

483


HATM-İ NÜBÜVVET

yıp ya kelâm ilmindeki nübüvvetle ya da Kâdiyânîlik'le ilişkilendirilerek değerlen­dirilmiştir. Ethem Ruhi Fığlalı Kâdiyânî-lik- Ahmediyye Mezhebi adlı doçent­lik çalışmasında (İzmir 1986, s.142-167). Mustafa Sinanoğlu Kitâb-ı Mukaddes ve Kur'ân-ı Kerim'de Nübüvvet (1995, s. 382-383), Salih Sabri Yavuz İslâm Dü­şüncesinde Nübüvvet (1995, s. 28-30) ve Mustafa Can Mataridi'ye Kadar Nü­büvvete Karşı Çıkanlar ve Maturidi'-de Nübüvvet Anlayışı (1997, s. 122-124) adlarıyla Marmara Üniversitesi Sos­yal Bilimler Enstitüsü'nde yaptıkları dok­tora tezlerinde hatm-i nübüvvet konu­suna da yer vermişlerdir.

Hatm-i nübüvvet literatürünü bir ara­ya getiren kitap ve makaleler neşredil­miştir. Allah Vesâyâ'nın, Meclis-i Tahaf-fuz-i Hatm-i Nübüvvet tarafından yayım­lanan Ködiyaniyet key Hilaf Kalemi Cihâd ki Sergüzeşt adlı kitabıyla, Ludh-yânevfnin er-Reşîd dergisinde yayımla­nan "Dârüfulûm aor Tahaffuz-i Hatm-i Nübüvvet" adlı makalesi bu hususta iki önemli çalışmadır (bk. bibi.). M. A. Anees ve A. N. Athar, Guide to Sira and Ha-dith Literatüre in Western Langua-ges adlı eserlerinde Batı dillerinde bu konuda oluşan literatürü ayrı bir başlık altında sunmuşlardır (bk. bibi).

BİBLİYOGRAFYA :

İbn SaU et-Jabakât. 1, 104, 424; Hâkim, el-Müstedrek, II, 604; İbn Kesîr. Tefsîrü'l-Kur'ân, VI, 422-426; Şâmî, Sübülü'1-hüdâ, I, 494-498, 558-559; Nûr Muhammed Gİrcâkî. Hatm-i Hü-büüuet ez Rû'ey Âyât-t Kur'ânî, Şeyhopûra 1932, s. 1-27; Ahmed Rızâ Han. Cezâ'ullâhi 'adüuue bi-ibâ'İhî hatmi'n-nübüuve. Lahor 1974, s. 23-42; Nevşehrevî, Hindustân meyn Ehl-i Hadîs ki 'İlmî Hidmât, Sahival 1391, s. 87; /sâriye Tercümânü'l-fSur'an (haz. Hakîm Naîmüddin Zübeyrî), Karaçi 1985, s. 262, 332-335; Munawar Ahmad Anees - Alia N. Athar. Guide to Sira and Hadİth Literatüre in Western Languages, London-New York 1986, s. 320-337; İkbâl Ahmed FârÛkJ, Tezkİre-i 'Ulemâ-i Ehl-i Sünnet oe Cemâ'at-i Lahor, Lahor 1987, s. 315-335; Abdülmübîn Nedvî. Şenâ'ullâh Am-ritsarf,Gucrânvâlâ 1988, s. 58-60; a.mlf., "$e-nâ'ullah el-Arnritsarî", el-Ba'şü'l-lslâmî,XXXl/ 4, Leknev 1406, s. 78-82; Allah Vesâyâ, KSdİ-yâniyet key Hilaf Kalemi Cihâd ki Sergüzeşt, Mültan 1990; Işâriye Mecelte-i Julü'-i İslâm 1938-i990(haz. Hadim Ali Câvid), Lahor 1991, s. 355-356, 371, 391, 437, 466, 482; Muham­med Şefi", Hatm-i Nübûuuet, Karaçi 1991,s. 34-296; Mevdûdî, Hatm-i Nübüouet, Lahor 1991, s. 14-23; a.mlf., KâdiyânîMes'e/e, Lahor 1992, s. 338-345; Muhammed Hanîf Yezdânî, Mİrzâ-ey Kâdiyân aor cÜlemâ-i Ehl-i Hadîs, Sahival, ts. (Mektebe-i Nezîriyye); Muhammed Yûsuf Ludhyânevî. "DârüFulûm aör Tahaffiız~i yatm-İ Nübüvvet", er-Reşîd, 1V/2-3, Lahor 1976, s. 665-717. i—i

İSİ Khalıd Zafarullah Daudı

484

F HATM-i VELAYET ""



(bk. VELAYET).

r HATMAN n

Eski Türk topluluklan

ve bilhassa Lehistan ile Ukrayna

Kazakları tarafından kullanılan

bir unvan.

Kelimeye ilk defa yazılı olarak Orhun âbidelerinde rastlanır. Bilge Kağan kita­besinde, cülus törenine katılmak üzere kuzeyden gelen heyetin başı olarak zikre­dilen laman Tarkan bazı tarihçilere göre (Giraud, s. 77) kişi adı değil iki unvandan oluşan bir terkiptir. Bunlardan birinci­si "taman" veya "ataman" unvanı olup Türkçe "ata" sözüne mübalağa eki olan "man"ın ilâvesiyle yapılmıştır. Daha son­ra Moğolca'ya da geçen kelime "başbuğ" anlamında kullanılmış, Slavca'da "hat-man" (hetman), Çekçe'de "hejtman" şek­lini almıştır. Eski zamanlardan beri Slav milletleri arasında Türkçe kelimelerin kullanıldığı bilinmektedir. Hatman da Ha­zar ve Bulgar menşeli eski Türkçe'den Slav dillerine geçmiş yüzlerce kelimeden biridir. Ayrıca bu yolla Almanca'ya "ga-uptman" şeklinde girmiştir. Lehistan ve Litvanya'da XV. yüzyıldan 1792'ye kadar krallar tarafından tayin edilen başkuman­danın unvanı olan hatman, 1648-1764 yılları arasında Dinyepr Kazakları'nda se­çimle başa gelen kumandanın da unvanı idi. XVI. yüzyıldan itibaren büyük hatma-nın savaşlardaki temsilcilerine "sahra hatmanı" denilmiştir.

Osmanlı kaynaklarında da geçen hat­man unvanı, Ukrayna Kazaklarfnın ordu­sunda kullanılmış en yüksek askerî rüt­be olmuştur. İlk Ukrayna hatmanı Dmit-ro Vışnevetski'dir (1550-1563). Dmitro, 1550-1552 yıllarında Özi (Dinyepr) nehrin-

de Mala Hortitsa adıyla anılan adada ka­le ve şaykalar (bir çeşit büyük kayık) yap­tırmış, Ukrayna Kazaklan'nı teşkilâtlan­dırarak Zaporog Kazaklan'nı ortaya çıkar­mıştır. 0 sırada Lehistan - Litvanya hükü­metiyle anlaşamadığından İstanbul'a git­miş ve Osmanlı Devleti'nin himayesini is­temiştir.

Ünlü Ukrayna hatmanlarından ikincisi olan Petro Konaşeviç-Sagaydaçni (1616-1622) yaptığı deniz seferleriyle Kefe Ka-lesi'ni zaptederek şöhret kazanmış ve Za­porog Kazakları tarafından da hatman seçilmiştir. İdaresi altındaki Kazaklar'dan 40.000 kişilik disiplinli bir ordu kuran Pet­ro. 1618 yılında Moskova'ya bir akın yapa­rak Lehistan'ı desteklemiştir. Daha son­ra hücumlarını Tatarlar'a. Türkler'e ve ge­nellikle müslümanlara yöneltmiş. 1621'-de Osmanlılar'la yapılan savaşta Lehis­tan'ı desteklemiş ve Hotin Kalesi'ni sa­vunmuş, ertesi yıl da ölmüştür.

Ukrayna tarihinin en ünlü hatmanı Boğ-dan Hmelnitski'dir (1648-1657). Aynı za­manda millî bir kahraman olan Hmelnit-ski, 1648'de Zaporog Kazakları tarafın­dan hatman seçildikten sonra bütün Uk-raynalılar'ı Ruslar'a ve Lehler'e karşı mil­lî mücadeleye sevketmiş, 1650'de Os­manlı Devleti'nin himayesine girmiştir. Ukrayna-Kazak Devleti'ni kuran Hmel-nitski 1657 yılında ölmüştür.

Hatman Brokovskİ'nin (1663-1668) ölü­münden sonra bütün Zaporog Kazakları, Ukrayna'nın Osmanlı Devleti'yle müna­sebet kurmasında önemli faaliyetlerde bulunan Hatman Petro Doroşenko'nun (1665-1676) önderliği altında birleştiler. 1669 Haziranında IV. Mehmed. Lehler'e karşı askerî yardımda bulunacağına dair bir mektup göndererek (BA, İbnülemin-Hariciye, nr. 52) Doroşenko'yu destekle­di; aynı zamanda ona 6000 yeniçeriyle birlikte berat, sancak, tuğ ve tabi gibi beylik alâmetleri gönderdi. Osmanlı pa-

dişahı ayrıca Lehistan kralına da mektup yollayarak (Silâhdar, I. 565-566) hatmanı rahatsız etmemesini. Ukrayna ile barış içinde bulunmasını tavsiye etti. Fakat Kı­rım Hanı Âdil Giray, Potkalı Kazakiarı'n-dan Hanenko'yu Ukrayna hatmanı ilân edince iki hatman arasında mücadele başladı. Bundan faydalanmak isteyen Leh kralının müdahalesi üzerine de Osmanlı padişahının Lehistan seferine çıkması gündeme geldi. Ordu Edirne'de toplan­dığı sırada Âdil Giray hanlıktan alındı; Do-roşenko da Osmanlı ordugâhına gelerek sadrazam ve padişah tarafından kabul edildi; kendisine hü'at giydirilerek altın bir topuz ve at hediyesiyle onurlandırıl­dıktan sonra {a.g.e., I, 588 vd.) Lwow (İl-bov) Kalesi'nin fethiyle görevlendirildi (1672). Leh kralının eman dilemesiyle sa­vaş sona erdi, böylece Doroşenko bir sü­re Leh saldırılarından kurtuldu (Defter­dar San Mehmed Paşa, s. 26 vd.) Bir müddet sonra Doroşenko'nun karargâhı olan Çehrin'e Rus saldırıları başlayınca Osmanlı hükümeti hemen Kırım hanını ona yardıma gönderdi. Osmanlı yardı­mından haberdar olan Ruslar'ın Çehrin'-den çekilmesinden sonra bir defa daha Osmanlı padişahının huzuruna çıkan Do­roşenko yine samur kürk, değerli bir ok­luk {tirkeş) ve at ile taltif edildi (a.g.e., s. 56). Fakat daha sonra Ruslar'ın Cehrin Kalesİ'ni kuşatmaları, Doroşenko'nun da Osmanlı Devleti'nden yüz çevirerek Çeh-rin'i Ruslar'a teslim etmesi üzerine Os­manlı hükümeti onu hatmanlıktan ala­rak yerine o sırada İstanbul'da Yedikule'-de mahpus bulunan Yorgi İhmilikçi'yi (Ge-orges Chmielnicki) getirdi; ayrıca Özi Bey­lerbeyi Şeytan (Uzun) İbrahim Paşa ku­mandasındaki Osmanlı ordusu 1677'de Cehrin Seferi'ne çıktı (DM, VIII. 249-250). Dimitri Kantemir'e göre. hatmantn isyan sebebi Lehistan seferinde Osmanlı padi­şahının Doroşenko'nun yardım teklifini reddederek ülkesine dönmesini emret­mesi, onun da bunu gururuna yedire-memesidir {Osmanlı imparatorluğu.'nun Yükseliş ue Çöküş Tarihi, ili, 9-10, 17). Ancak bu ilk seferden olumlu sonuç alı­namayınca Veziriazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa kumandasındaki ikinci se­ferde Cehrin Rus işgalinden kurtarılmış ve 1678'de yeni hatman Ukrayna tahtına oturtulmuştur (Defterdar Sarı Mehmed Paşa. s. 103).

İvan Mazepa (1687-1709) ve Pilip Orlik de(17!0( ünlü Ukrayna hatmanlarından-dır. Mazepa, Ukrayna'nın bağımsızlığı için

Rus Çarlığı'na karşı savaşlarda genellikle yenik düşmüş, Poltava Savaşı'ndan son­ra XII. Şarl ile birlikte İstanbul'a gelerek Osmanlı Devleti'nin desteğini almaya ça­lışmıştır. Orlik ise Ukrayna'nın anayasa­sını hazırlamış, yeni kanunlar tertip et­miş, ülkesinin Kırım Hanlığı ile her za­man dostluk içinde bulunması taraftan olmuştur.

1918 yılında kurulan Ukrayna millî dev­letinin başkanı Skoropadski son Ukrayna hatmanıdır. Skoropadski, 12 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı elçisi Ahmed Murad Bey'i gösterişli bir törenle kabul etmiş­tir. Ukrayna'nın 1919 yılından itibaren Bolşevikler tarafından işgali üzerine hat-manlık kaldırılmış, fakat toplumdaki mil­lî uyanış devam etmiştir. Sovyetler Birli-ği'nin dağılmasından sonra Ukrayna'nın bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkma­sını hazırlayan en önemli unsurlardan bi­ri hatmanlıktır.

BİBLİYOGRAFYA :

BA, İbnülemin- Hariciye, nr. 52; Evliya Çelebi. Seyahatname, VII, 526-527; Defterdar San Mehmed Paşa. Zübde-i Vekâyiât (nşr. Abdülka-dirözcan). Ankara 1995, s. 19, 25 vd., 51, 56, 81, 103; Dimitrî Kantemir. Osmanlı Imparator-luğu'nun Yükseliş ue Çöküş Tarihi (trc. Öz-demir Çobanoğlu). Ankara 1980, III, 2,9-10, 17-25, 31-32, 357, 372-375; Silâhdar. Târih, i, 565 vd., 588-590, 621-624, 642-643, 663; Daniş-mend. Kronoloji, III, 440-444, 446-447; Uzun-çarşıh, Osmanlı Tarihi, 111/1, s. 422, 424, 426, 429-430; M/2, s. 19, 110-113, 160-161, 183-184; M. Gruşevski, İstoriya Ukrayini-Rusi, New York 1953, IX, tür.yer.; V. Dal. Tolkooiy So-uor Jiuogo Velikorusskogo Yazıka, Moskva 1955, I, 349; R. Giraud. L'empire des turcs ce-lestes, Paris 1960, s. 59, 77, 154; Abdülkadir Donuk. Eski Türk Devletlerinde İdari-Askerî Unvan ve Terimler, İstanbul 1988, s. 37; Akdes Nimet Kurat, Türkiye ue Rusya, Ankara 1990, s. 8-9, 385 vd.; I. Kripyakeviç, istoriya Ukrayi-ni, Liviv 1990, tür.yer.; L. Zaporojets, "Karpo-vets", Mazepa, Kiev 1993;G. Holimonenko. Turs-ka Viyskova Leksika moulenni ükraynskogo Kozatstua, Kiev 1993, s. 18; Ferhad Gardaşka-noğiu. "Osmanh-Ukrayna Münasebetleri", Ta­rih ue Medeniyet, sy. 13, İstanbul 1995, s. 43-45; a.mlf.. "Ukrayna, Osmanlı Himayesinde", a.e., sy. 15 (1995), s. 40-43;"Hetman", TA, XIX, 195; Abdülkadir özcan, "Cehrin Seferi", DİA, VIII, 249-251. ı—ı

İRİ Ferhad Nagıyev

r HATMİYYE "

(bk. DETERMİNİZM).

F HATMtYYE "

(bk. MÎRGANİYYE).

HATT-I HÜMÂYUN

r hatmü'i-evlJyâ* n

Hakim et-Tirmizî'nin

(ö. 320/932)

tasavvuf tarihinde

peygamberlik ve velilik konusunu

ilk defa geniş olarak ele alıp

incelediği eseri (bk. HAKİM el-TİRMİZİ).

HATT


(bk. HAT).

HATT-ı HÜMÂYUN

Osmanlı diplomatiğinde

padişahın kendi el yazısı ile yazılmış

emirleri için kullanılan bir tabir.

Bazı istisnaî haller dışında padişahın bizzat kaleme aldığı hatt-ı hümâyunlar, unvanına, beyaz üzerine ve telhis veya takrir üzerine yazılanlar olmak üzere üç grupta toplanabilir.

Unvanına Hatt-ı Hümâyunlar. Ferman ve beratların önemli olanlarında tuğra­nın üst. sağ veya sol tarafında padişahın hattıyla, "Mûcebince amel oluna" ve "Mû-cebince amel ve hilafından hazer oluna" gibi, ferman veya beratta yer alan husus­ların kusursuz yerine getirilmesini bildi­ren emre denir. Bunlardan başka gelişti­rilmiş, "Mûcebince amel ve hareket olu­nup hilafından hazer ve mücânebet olu­na" (TİEM, nr. 2319); "Emr-i şerifim mû­cebince amel olunup hilâf-ı inhadan ha­zer eyleyesin" vb. kalıplara, hatta bazan. "Mûcebiyle amel olunup tebdil ve tağyi­rine sebep olanlar, 'fe-men beddelehû ba'demâ semiahû fe-innemâ ismuhû ale'llezîne yübeddilûnehû inne'llâhe se-mîun alîm' nass-ı kerîmine mâ-sadak olup hüsran edeler, mücâzât oluna" gibi dua cümleciği bulunan şekillerine rastla­nır. Unvanına hatt-ı hümâyunlarda, em­rin yerine getirilmesini bildiren kısımdan önce fermanın gönderildiği grup hakkın­da taltif edici sözlerin yazıldığı da vâkidir (BA, Müzehheb Fermanlar, nr. 68/1).

Nâdir olmakla beraber unvanına hatt-ı hümâyunlarda "Başın gerek ise mûce­biyle amel oluna" (aslı istanbul Deniz Miizesi'nde bulunan bu ferman için bk. Schwarz, LXXVII11987|, s. 81) veya, "Mu­kaddem ettiğin gibi bir türlü taksiratın zuhur eder ise sağ kurtulman muhaldir, gözün açıp refakatinde bulunan guzât-ı

485

muvahhidîn kullanma hizmet-i muhafa­zada kıyam edesin" (Hatt-t Hümâyun Su­retleri, vr. 7a) vb. tehdit unsuruna da rastlanmaktadır. Tuğranın değişik yerle­rine yerleştirilen bu hatt-ı hümâyunlar bir çerçeve içine alınarak etrafı tezhip yapılabildiği gibi tuğranın tezhipli kısmı içinde de bulunabilir. Tezhibi bulunma­yan tuğralarda ise hatt-ı hümâyunun sa­de bir şekilde kenara yazıldığı görülmek­tedir.



Bir ferman veya berat, unvanına hatt-ı hümâyun keşide olunmak İçin sadraza­mın bir telhisiyle padişaha gönderilir ve ne sebepten hatt-ı hümâyun istendiği de izah edilirdi (BA, HH, nr. 16287). Sad­razam, bazan nasıl bir hatt-ı hümâyun ya­zılmasının uygun olacağına da telhisinde işaret ederdi (BA, HH, nr. 53187). Bütün hatt-ı hümâyunlar belli kalıplara göre yazılır ve öğretici mahiyetteki münşeat mecmualarında bu nevi telhislerin nasıl yazılacağını gösteren örnekler bulunur­du {Münşeat Mecmuası, vr. i 36b). Bu gibi

486


fermanların mühimme defterlerindeki suretleri üzerinde de unvanına hatt-ı hü­mâyun bulunduğu hakkında kayıt düşü­lür, hatta bazan hatt-ı hümâyun aynen buraya geçirilirdi (BA, MD, nr 153, s. 241).

Beyaz Üzerine Hatt-ı Hümâyunlar. Pa­dişahın bir arz veya telhis olmaksızın her­hangi bir konuda re'sen verdiği emirlere denir. Bunlar devletin iç işleriyle ilgili ola­bileceği gibi yabancı bir devlet mensu­buna yazılacak bir nâme hakkında (BA, HH, nr. 51113). halkın iaşesi (III. Selim'in bu konuyla İlgili pek çok hatt-ı hümâyu­nundan biri için bk. BA, HH, nr. 9372),

bir şehzade veya sultanın doğumu dola­yısıyla şenlikler yapılmasını (BA, HH, nr. 51095, 51132), birinin nefyini (BA, HH, nr. 51115) veya idamını |BA, HH, nr. 51139, 51166) bildirmek, sarayın tamir edilmesini emretmek (BA, HH, nr. 51117} için sadrazam ve sadâret kaymakamına yazılanlar dışında, hazineden para çek­mek (TSMA, nr. E 7041/1), yahut Dârüs-saâde ağasına veya haremde kâhya ka­dına direktif vermek (TSMA. nr. E 7031/ 5) gibi hususlarda da olabilirdi.

Sadrazama yazılan hatt-ı hümâyunlar­da çok defa kullanılan elkâb "benim vezi­rim" şeklinde basit ve kısa idi. "Benim vezîr-i gayret-semîrim" (TSMA, nr. E 8393/46) gibi biraz daha uzunları da kul­lanılırdı. Sadâret tevcihini bildiren beyaz üzerine yazılmış hatt-ı hümâyunlardaki


Yüklə 1,13 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   26




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin