Hidayet önderleri 2 İmam ali (AS) Önsöz 2


İmam'ı (a.s) Biat Etmeye Zorlama Girişimi



Yüklə 0,77 Mb.
səhifə29/54
tarix02.11.2017
ölçüsü0,77 Mb.
#27824
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   54

İmam'ı (a.s) Biat Etmeye Zorlama Girişimi


İmam'ın (a.s) biat etmekten kaçınması, bazı seçkin sahabenin açıktan kanıtlar ortaya sürmesi, iktidara gelenlerden çekilmelerini ve iktidarı meşru sahibine teslim etmelerini istemeleri, Müslümanların duygularını hareket ettirmede güçlü bir etki bıraktı. Müslümanlar İmam'ın (a.s) safında yer almaya başladılar. Öte yandan Medine çevresinde Esed, Fezare[243] ve Benî Hanife gibi Gadir-i Hum günü Hz. Peygamber'in (s.a.a) Ali'yi kendisinden sonra müminlerin emiri olarak tayin edişine tanık olan mümin aşiretler vardı. Bunlar Ebu Bekir'e biat etmeyi reddediyorlardı. Gayri meşru saydıkları bu yeni hükümete zekât vermeyi kabul etmiyorlardı. Bunlar namaz kılıyor ve İslâm'ın diğer şiarlarını yerine getiriyorlardı. Bütün bunlar iktidar için büyük bir tehlike oluşturuyordu. İktidardakiler bu tehlikeye son vermenin gerekliliğine inandılar. Bunun için de muhalefetin başı konumundaki Ali b. Ebu Talib'in (a.s) Ebu Bekir'e biat etmeye zorlanması gerekiyordu.

Bazı tarihçiler şöyle anlatırlar: Ömer, Ebu Bekir'in yanına geldi ve şöyle dedi: "Şu biat etmekten kaçınan adamdan biat almayacak mısın? Be adam! Ali sana biat etmedikçe, bir şey yapmamışsın! Onu çağır gelip sana biat etsin."

Sonunda İmam'ı (a.s) zorla Ebu Bekir'e biat etmek durumunda bırakmaya karar verdiler. Bir grup asker gönderdiler. Askerler Ali'nin (a.s) evini kuşattılar ve zorla eve girdiler.[244] Ali'yi (a.s) evden Peygamber'in (s.a.a), hakkında " Musa için Harun ne ise, benim için de sen osun. Şu kadarı var ki, benden sonra Peygamber gelmeyecektir." buyurduğu bir şahsiyete yakışmayacak şekilde yaka paça çıkardılar.

Ebu Bekir'in yanına götürdüler. Öfkeyle ve şiddetle bağırdılar: "Ebu Bekir'e biat et!" İmam kendine güvenen, cesur ve yiğit bir mantıkla onlara cevap verdi: "Bu iş sizden çok benim hakkımdır. Ben size biat etmem. Asıl sizin bana biat etmeniz gerekir. Bu işi ensardan aldınız. Alırken de onlara karşı, Peygamber'in (s.a.a) akrabaları olduğunuzu kanıt olarak ileri sürdünüz. Şimdi de bu işi biz Ehlibeyt'ten gasp ediyorsunuz. Siz değil miydiniz ensara, Hz. Muhammed'in (s.a.a) akrabaları olduğunuz için bu işe daha lâyık olduğunuzu söyleyenler? Bu gerekçeye dayalı olarak onlar da size liderliği ve emirliği teslim etmediler mi? Ben de, sizin ensara karşı kullandığınız kanıtın aynısını size karşı kullanıyorum. Biz hayattayken de, ölümünden sonra da herkesten daha çok Resulullah'a yakınız. Bize karşı adil olun, eğer inanmışsanız. Aksi takdirde bile bile zulmetmiş olursunuz."[245]

İmam bu açık tavrıyla, onların iktidarı ele geçirmek için kullandıkları siyasal gerekçenin gerçek mahiyetini ortaya koymuş oluyordu. Bundan sonra ya teslim olacaklardı, ya da zihinlerinde olan ve nefislerinde dolaşan gizli düşünceye dayanarak reddedeceklerdi. İmam Ali'nin (a.s) kesin kanıtı karşısında söyleyecek şey bulamayan Hattab'ın oğlu öfkelendi. Sertlik yolunu tutarak şöyle dedi: "Biat etmedikçe seni bırakmayız." İmam onu iterek şöyle dedi: "Bu gün yarısı senin olan sütü sağ. Bu gün onun adına sık sıkıya koru. Nasılsa yarın sana dönecek. Allah'a yemin ederim ki ey Ömer! Senin sözünü kabul etmiyorum ve ona biat etmiyorum."[246]

Burada İmam (a.s), Ömer'in ısrarla kendisinden biat almaya çalışmasının gerisindeki sırrı açıklıyor. O, Ebu Bekir'den sonra hilâfetin ve iktidarın kendisinin eline geçmesi için mücadele veriyordu.

Ebu Bekir olayların istenmeyen bir mecraya doğru gelişmesinden korktu. İmamın öfkelenmesinin neticelerinden endişelendi ve şöyle dedi: "Eğer biat etmesen, seni zorlayacak değilim." Ardından Ebu Ubeyde b. Cerrah İmam'ı (a.s) sakinleştirmek ve sevgisini kazanmak maksadıyla konuştu ve şunları söyledi:

"Ey amcamın oğlu! Sen henüz gençsin. Bunlar senin kavminin yaşlılarıdır. Senin onlar kadar deneyimin ve olaylar hakkında bilgin yoktur. Benim kanaatime göre Ebu Bekir bu işle ilgili olarak senden daha güçlüdür. Zorluklara daha fazla katlanabilir, zorlukların üstesinden daha iyi gelebilir. Bu işi Ebu Bekire teslim et. Eğer sen çok yaşarsan ve ömrün yeterse, faziletinden, dininden, ilminden, anlayışından, dinde önceliğinden, soyundan ve evlendiğin hanım bakımından bu işe lâyıksın ve bu senin hakkındır."[247]

Bu siyasî açıklamaların amacı, zihinleri bulandırmak ve tepkileri ertelemekti. Bu taktiğin İmam Ali'nin (a.s) bilinci üzerinde yatıştırıcı bir etki bırakması mümkün değildi. Tam tersine ruhunda derin bir ıstırap bıraktı; meydana gelebilecek sapmalardan dolayı endişelenmesine neden oldu. Bu nedenle karşısındakileri uyarmak ve işledikleri hataya dikkatlerini çekmek maksadıyla şunları söyledi: "Allah... Allah... Ey muhacirler topluluğu! Muhammed'in (s.a.a) Araplar üzerindeki hakimiyetini onun evinden, yuvasından çıkarıp kendi evlerinize ve yuvalarınıza götürmeyin. Onun ailesini, onun insanlar arasındaki makamından ve hakkından uzaklaştırmayın. Allah'a yemin ederim ki, ey muhacirler! Bütün insanlar içinde ona en yakın ve en lâyık olanlar biziz. Çünkü biz Ehlibeyt'iz, bu işte biz sizden daha çok hak sahibiyiz. Allah'ın kitabını okuyan, Allah'ın dininde derin kavrayış sahibi olan, Resulullah'ın (s.a.a) sünnetini bilen, tâbilerin işlerinden haberdar olan, gelebilecek kötülükleri onlardan uzaklaştıran, nimetleri onlar arasında eşit bir şekilde paylaştıran biri varsa, Allah'a yemin ederim ki, o da bizim içimizdedir. Şu hâlde heva ve heveslerin peşine düşmeyin. Aksi takdirde, Allah'ın yolundan saparsanız. Bu da Hak'tan daha fazla uzaklaşmasına neden olur."[248]

Rivayete göre, bütün bunlar olurken Hz. Fatıma (a.s) Emir'ül-Müminin'in (a.s) arkasından, İmam'ı savunmak üzere evinden çıktı. Çünkü İmam'a (a.s) bir kötülük yapmalarından korkuyordu. Oğulları Hasan ve Hüseyin'in (a.s) de ellerinden tutmuştu. Bütün Haşimî kadınlar da onunla birlikte evlerinden çıkmışlardı. Fatıma (a.s), Resulullah'ın (s.a.a) mescidine geldi ve oradakileri, İmam'ı rahat bırakmamaları durumunda kendilerine beddua edeceğini söyleyerek tehdit etti. Dedi ki: "Amcamın oğlunu serbest bırakın. Bırakın kocamı. Allah'a yemin ederim ki saçlarımı dağıtır, babamın gömleğini başımın üzerine koyar ve size beddua ederim. Hiç kuşkusuz Salih Peygamberin (a.s) devesi Allah katında benden, onun yavrusu da benim çocuklarımdan daha değerli değildir."[249]



Yüklə 0,77 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   54




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin