Hidayet önderleri 2 İmam ali (AS) Önsöz 2


İmam Ali'nin (a.s) Osman'a Karşı Bir Tavrı



Yüklə 0,77 Mb.
səhifə37/54
tarix02.11.2017
ölçüsü0,77 Mb.
#27824
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   54

İmam Ali'nin (a.s) Osman'a Karşı Bir Tavrı


Müslümanlar Osman'a öfke duyuyorlardı. Seçkin sahabîler halifenin sapmaları ve yönetim mekanizması karşısında sert bir muhalefet etmeye başlamışlardı. Bütün bunlara karşı Osman da muhalifleri ve sapkın politikalarını eleştirenleri tepelemek, ezmekle meşguldü. Bu hususta o kadar ileri gitti ki Resulullah'ın (s.a.a) sahabesinin saygınlıklarını dahi dikkate almadı. Bunun en çarpıcı örneği, Osman'ın kötü uygulamalarına sıkça itiraz eden saygıdeğer sahabî Ebuzer'dir. Osman onu Şam'a sürdü. Muaviye onun Şam'daki varlığına katlanamadı, Medine'ye geri gönderdi. Ebuzer, Emevî politikaya karşı cihadını ve muhalefetini kesintisiz sürdürdü. Sonunda Osman onun bu mücadelesi karşısında iyice daraldı ve onu Rebeze denilen yere sürdü ve insanların onu yolcu etmelerini de yasakladı.

Fakat İmam Ali (a.s) oğulları Hasan ve Hüseyin ve Abdullah b. Cafer ile birlikte onu yolcu etmeye gitti. Mervan b. Hakem onları geri çevirmek için karşılarına çıktı. İmam, Mervan'ın üstüne yürüyerek bindiği hayvanın kulaklarına vurdu ve: "Def ol, Allah seni ateşe sürüklesin!"[305] diye ona bağırdı. İmam Ali (a.s) Ebuzer'e veda ederken şunları söyledi: "Ey Ebuzer! Sen Allah için kızdın; O'ndan ümidini kesme. Bu iktidar sahipleri dünyalarından dolayı senden korktular. Sen de dininden dolayı onlardan korktun. Zarar vermenden korktukları şeyi onlara bırak. Onların zarar vermelerinden korktuğun şeyi de alıp kaç. Onların, senin onlardan alıp götürdüğün şeye ne çok ihtiyaçları var! Fakat senin, onların senden esirgedikleri şeye hiçbir ihtiyacın yok. Yarın kimin daha çok kazançlı çıktığını ve kimin daha çok kıskançlık çekeceğini bileceksin."[306]

Ali (a.s) Ebuzer'i yolcu edip dönünce, bazı insanlar onu karşılayıp şöyle dediler: "Osman sana çok kızdı." Ali (a.s) şu cevabı verdi: "Normaldir. At ağzına gem vurulmasına kızar."

Osman'ın İktidarının Ümmet Üzerindeki Olumsuz Etkileri


Osman'ın iktidarı, risaletin içeriğini pratik ve teorik olarak anlamamış, kavramamış olan hâkim siyasî çizginin bir devamıydı. Bu çizgi, İslâm hükümetinin geleceği ve bütün ümmet üzerinde olumsuz etkiler bıraktı. Bir tek kuşağı hariç, diğer kuşakları masum liderin -Peygamber'in (s.a.a)- dönemini yaşamamış olan, onu bir lider ve eğitici olarak görmemiş olan İslâm kitleleri arasında İslâm risaletinin anlaşılırlığı konusunda birtakım soru işaretlerinin, birtakım şüphelerin çıkmasına neden oldu. İslâm ülkesinin her tarafında fitne ateşleri alevlenmeye başladı. Bunun neticesinde de Müslümanlar ardı arkası kesilmeyen belâlara ve yıkımlara uğradılar. Tarihi irdelediğimiz zaman şu olgularla karşılaşıyoruz:

1- Osman iktidarı, İslâm şeriatının ilâhî hareket tarzından uzaklaştı. İslâmî hadler rafa kaldırıldı. Fesat, bozgunculuk yayıldı. Sorumluların yargılanması noktasında gevşeklik gösterildi. Bunun sonucunda da toplumsal hayata anarşizm hâkim oldu. Kanunu dikkate almama eğilimi yaygınlaştı. Fesadın yaygınlaşmasının bir göstergesi İslâmî değerlerin ve hükümlerin ayaklar altına alınması ve küçümsenmesiydi. Valilerin ve nüfuzlu kimselerin sarayları dans partilerinin düzenlendiği, içki meclislerinin kurulduğu yerler hâline gelmişti.[307]

2- Osman hükümeti, Ebu Bekir'in kabileci politikası esasına dayalı olarak uyguladığı kabile asabiyetini ilke edinmişti. Bunun açık bir göstergesi, Emevîlerin hâkim bir aile olarak belirginleşmesidir. Bütün devlet kademelerine hâkim olmuşlardı. Emevîler, İslâm'ın ellerinden aldığı mutlak egemenliğini yeniden tesis etmekle tebarüz etmişlerdi. Bununsa şer'î bir dayanağı yoktu. Artık Emevîler güçlü bir siyasî cepheyi oluşturuyorlardı ve İslâm'a, özellikle Ehlibeyt çizgisine karşı bir anlayışa sahip oldukları, gün gibi ortadaydı. Nitekim sonraki dönemde İmam Ali'nin (a.s) iktidarının önündeki en büyük engel de onlardı. İmam Ali'ye (a.s) karşı Muaviye b. Ebu Süfyan etrafında örgütlenmişlerdi.

3- Osman hükümeti, iktidarın kendilerine bahşedilmiş bir hak olduğunu düşünüyordu. Kimsenin bu hakkı onlardan almaya hakkı yoktu. Bu iktidarı, sapkın arzularını tatmin etmek ve şeytanî ihtiraslarını doyurmak için bir araç olarak kullandılar. İktidarı toplumsal ıslâhın ve İslâm mesajını dünyanın dört bir yanına yaymanın aracı olarak kullanmadılar.[308] Bunun sonucunda birtakım insanlar iktidardan yararlanmak ve çeşitli makamlara gelmek için hükümete yaltaklanmaya, yaranmaya başladılar. Söz gelimi, Amr b. As, Muaviye, Talha ve Zübeyir gibi insanların iktidara gelmek için verdikleri mücadelenin, insanî veya sosyal bir amacı, ümmetin maslahatına dönük bir gayesi yoktu.

4- Osman iktidarı, büyük bir sermayedarlar sınıfı meydana getirdi.[309] Bu zenginler sınıfı ile mevcut iktidarın çıkarları bir noktada buluşuyordu. Bunlar, hakkın ve şeriatın uygulanmasını isteyen bir iktidara karşı olmak noktasında buluşuyorlardı. Sermayedarlar ile mevcut iktidarın işbirliği sonucu yoksul Müslüman kitleler, ekonomik düzenin düzeltilmesini, ekonomik hayatın geliştirilmesini ve ferdî gelirlerin hakkaniyet esaslarına dayalı olarak tanzim edilmesini güç kullanarak talep etmek durumunda kaldılar. Ebuzer'in hükümetin bozguncu malî politikalarına karşı verdiği mücadele, fakirliğin nasıl ümmet arasında yayıldığının, nasıl kökleştiğinin en somut örneğidir.

5- Muhaliflere karşı şiddet esaslı güç politikalarının uygulanması, sertlik esasına dayalı bir muamelenin benimsenmesi ters tepti ve mevcut düzene karşı askerî, silâhlı bir darbenin gerçekleştirilmesine zemin hazırladı. Osman'ın öldürülmesi, Müslümanların bakış açıları arasındaki kavgalar açısından bir dönüm noktasıdır. Artık ümmetin fertleri arasında kılıç konuşuyordu. Her taraf alev alev yanıyordu. Ümmetin haklı talepleri ve durumun düzeltilmesi yönündeki istekleri karşısında Emevîlerin ve onları destekleyen grupların direnişleri de durumu daha da bir vahimleştiriyordu.

Sonuçta, İslâm ümmeti çeşitli siyasal gruplara bölünmüş, her grup iktidara gelmek için mücadele vermeye başlamıştı. Çıkarcılar, kılıç zoruyla iktidara gelmek için büyük bir fırsat ve imkân yakalamışlardı.

6- Osman'ın öldürülmesi, geride sönmeyen bir fitne ateşi bıraktı. Onun öldürülmesi çıkarcıların, meşru halifeye itaat ve biat etme sorumluluğundan çıkmak isteyenlerin şiarı hâline geldi. İmam Ali'nin (a.s) liderliğindeki meşru ve halka dayalı iktidara karşı savaş açmak ve problemler çıkarmak için bir gerekçe oluşturdu. Bu fitne ve ayrılıkçılık hareketleri, sonraki dönemlerde Muaviye'nin önderliğinde kemale erdi. Muaviye bu bahaneyle İmam'a (a.s) karşı savaş açtı. Çok sayıda Müslümanın kanı aktı. Bu fitneciler, daha sonra dinin sahih çizgisini de tahrif ettiler. Şüpheli ve bulanık bir kültürel mirasa sarılarak kitleleri iktidarlarını sürdürecek şekilde yönlendirdiler. Neticede İslâmî iktidar babadan oğla miras kalan bir krallığa dönüştü. Yeni İslâm devletinin genişliği, İslâm akidesini doğru biçimde kavramamış geniş kitlelerin varlığı da, onların bu amaçlarına yardımcı oluyordu.

7- Osman'a karşı ayaklanmanın bir sonucu da, İslâm coğrafyasının çeşitli bölgelerinde silâhlı grupların oluşmasıydı. Bunlar, Medine'yi kuşatma altında tutarak iktidarın ne şekilde belirginleşeceğini bekliyorlardı. Bu tür gelişmeler kitleleri iktidarı güç kullanarak değiştirmeye teşvik ediyordu. Bu da, yeni hükümet üzerinde olumsuz yönde büyük bir baskı unsuru oluşturuyordu.

 


Yüklə 0,77 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   54




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin